17 Ekim 1947 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 12

17 Ekim 1947 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

NET Kğ EN yirmi odalı eski bir ko- B nakta doğdum. Bu konağın hatırası, üzerimde, tesirlerin en derinile adar bir si raba herkesle bike orandaki şüp- heli alâkada ısrar etm. . Ba- nakt y nın birden kapıları susmak bilmiyen gıcırtılarla k Sofalardan, mer gelmez bir sel halinde gidip ge- vag çıkıp inenler var. Yava adım atan iiyaşldien ter- ikleriyle, hızlı hızlı yürüyen mırıltılar, hayatiyeti ete bir âlem man- zarası verm Bir arı boya gibi he er ferdi- nin kör bir ii u saikleri ap yahut düşündüğümü bilmeden ondan ürkmüş ve ka- labalığı meki “hududu aşan bw inde Baki beni bir akrebin kıskacı halinde marazi bir hassasiyet dişledi. İlk mer- hale olarak korkuya girdim: ” 12 JY ç gece, ortasında, pirinç bir şamdanda betkaht bir mum ağlayan odamdaki yatağımda, he- defsiz korkularla Gilekda yan- odada yatan anneme ses- lendiğimi iltri . Bu anlarda bana öyle gelirdi ki, gecenin bir hisar kadar kalin ve heyketli valardı. sini görürdüm. El ayası küçük ve ağla çehresini... İnik göz lie birer nohut depremi gibi şişmiş gözler kesi sert Sizlerle Mf kıp- kırmızı yüzünü görürdüm. Bu çehre benim için korkunun remzi yuduktan sonra odam- dan daşary çıkmak, hele taş- vak yaliassdğ “lerinde ilgi gişe” leri, ayakta duran küskün tavur- lu iki akraba erkek arasında, tırnaklariyle (o gerdiği mecnun yüzü... Sonra tabut.. Küçücük tatar sokak kapısın- annemin ında bir sürü insan, sokakta birer ikişer sıralananlara doğru ağır ağır ilerliyor... İkinci katın sofasında bilmem E gece yanan idare lâmbası *kk Büyük babam gözümün önün- de öldü. Yorganın altından fır- lamış yeşile çalan sarı renkte kupkuru bir ayak... Buru; yorgan... Ark durulan hasta, uzak, göz alabildiğine uzak bir âleme dalmış.. u iye. enseye in- cöcik bir iplikiş “bağli gibi” dus tiğine, yokolduğuna nasıl ina- nırız? Mümkün değil, yopkdıyima yine mizin şimşeğini bir ummânında bir katra kadar yaşa- tıp yutan dipsiz uçrum ** Bu şeylerin üstünden yıllar geçtikten sonra o kadar korktu- gum bu evde, yapyalnız, bir gece geçirdim. Yapyalnız bir gece, le... i mın ka küçüklüğüm- den kalma tabii bir sevkle sım- sıkı kapamış ve eski bir konsol üzerinde duran altı mumlu iki > o anda benden aya, bi elini omuzuma atarak yalvarma- ya başladı: — Kuzum ağbeyciğim, Büyük babamın sana ei bir lirayı ver de, sana bu elmayı vereyim. Biraz ısırdım amma ziyanı yok. bamın ölüsünü neşirde upuzun yatıy. Göz açıp kapayincaya kadar Del a bana çarpan şey, ölüden çol ölüm vakası, bütün renkleri, ses- leri ve kokularile canlı kalmıştı Kız kardeşimle Lüyül ölümü... Kız kardeşimin öldüğü gece, salondaki büyük sedirde nasıl üstüme kalın bir battaniye örttükleri, er örtünün * altın- im gırdayarak titre- di üzülüp kalanların Madem- ki biri yaşadığı halde yok ola- biliyordu, öbürü de yok olduğu halde yaşayabilirdi. O gece: Meran sağlarla ölülerin birindeki varlık, ötekin- deki yokluk a öyle birleş- 2» ki, ateşi kırk dereceyi ge- bir hastanın vehim dediği- ir t elbisesine Lürünmüş zehirli bir duygu, tıpkı çukuruna giren bir bilye gibi beynime oturdu ve kulağıma gr fısıldadı ; — Kim demiş sana ki, ölüler yaşamıyor ? v lak sen büyük babanı ta karşında görmiyor mu > nasıl görcnktin? böyle, değil mi ? O zamai belki biraz daha aç.k, daha tabi,

Bu sayıdan diğer sayfalar: