23 Ocak 1948 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 2

23 Ocak 1948 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

OK YAYDAN ÇIKTI © Yüz bilmem kaç haftayı içine alan bir zaman çerçevesi içinde, ağzımıza erimiş kurşun daha beter şartlarla savaşarak sesimizi çıkarabildi- ğimiz bu 77 nci haftanın sabahı, haykırıyoruz ki, artık «Büyük Doğu Mefküresi» bütün Türk taniz ni, kütlesini ve gençliğini feth ve t Zira - hâdiseyi muşahhas pilândan sami mü- cerret yakağl ele alalım - bizi zindana tıktıkları köşelerinde gençler, ıstıraplarından akıllarını oynatacak hale gelmekte, cinnet buhran- başında ismimizi söyliyerek ruhla- rını Allaha teslim etmektedirler. © Bu tek vaka, her hangi bir yurt ee her hangi aşırı hassasiyette bir şahsın, müstes ferit ve belki de marazi örneği değil, binde eki yüz doksan dokuz onda dokuzuyla bütün gençliğin, bütün Türklüğün, bütün hak ve hakikat yolculuğu- nun ruh ufkundaki mânevi tecellidir. Eğer o nur içinde yatası genç, bu ufka maddesiyle de erecek kadar hassas olabildiyse, işte, müstesna, münferit ve belki de marazi hassasiyeti yalnız bu noktada aramak lâzımdır. Yoksa hâdisenin fikirde (realite)- si, bütün vatana şâmil, kat'i bir remz olmaktan baş- ka bir şey değildir. Düşmanlarımız bilsinler ki, bağırsalar da, ça- ğırsalar da, sussalar da, dövünseler de, çatlasalar da, patlasalar da, aldırmasalar da, arkalarını çevir- seler de, öldürseler de, kül etseler de, okşasalar da, yalvarsalar da «Büyük Doğu Mefküresi» artık, ale- vin bir kav kümesini kucaklayışı gibi Türk ruhunu her noktasından kavramış ve her gerçek Türkün tâ rae YOLCULUK Yolculuk... Her zaman düşündüm onu... İçimde bu azgın dâvet ne demek? Oraya, nerdeyse toprağın sonu; Uçmak... Kayıp gitmek, kaçıp dönmemek... Altımdan kaydırdı bir el minderi; Herkes yatağında ben ayaktayım. Bir gece, rüyada gördüğüm yeri, Gözlerim yumulu, aramaktayım. Beni çağırmakta yabancı dostlar ; Bu dostlar ne güzel, dilsiz ve adsız. Eski evde şimdi bir başka ev var: Avlusu karanlık, suları tatsız. Her akşam, ayni yer, ayni saatta, Güneşten eşyaya düşen bir çubuk... Yangın varmış gibi yukarı katta, Arkamdan gel diyor, sessiz ve çabuk! Başım, artık onu taşımak ne zor! Başım, günden güne kayıtsız bana. Dalında bir yaprak gibi dönüyor, Acı rüzgârların çektiği yana. Necip Fazıl KISAKÜREK dökmekten * Can evine girip oturmuştur. Bundan böyle bizi sus- turmak ve yok etmek, susmayacak' ve yok olmaya- cak olanın yanında, ormanlar yanarken bir kıvılcım peşinde koşmak kadar ağlasa olur. © «Büyük di m milliyetçiliğin de, d. de, halkçılığın da, inkılâpçiliğin di ve daha 'neciliğin de, Kem e aslına ve hakikatine malik olarak şudur : Mem baından mansabına kadar, bütün Türk tarihini, ma- zisini ve istikbalini kucaklayan, o aziz varlığı top- yekün cihan tarihinin en aziz fikir çileleri içinde yetişmiş bir ehliyetle kâinat çapında bir mizan ve mürakabeye tâbi tutan, yarasa gözlü asri yobazlara mürteci görünecek derecede ileri bir istikbalden haber veren, bazı memleket içi insan müsveddelerine geri görünürken bazı Avrupalılara bütün insanlığın beklediği ideolocyayı belirtici bir derinlik kemmellik hissi veren; ve ilerinin ilerisi son ileriyi, nihayet ne olsa dediği olacak olan Allah ve Pey- ye isim mihrakına bağlayan; ve dün, bugün e yarın arasındaki daireyi en tamamlayan, eksikli ve tezatsız kurtuluş sistem ilgisi, irfanı ve tecrübesi ne ei olsun, milli bir mefharet halinde taşıdığı hudutsuz sezişiy- le, Türk halkı ve gençliği, bütün sahte ıslahat tari- himiz boyunca görülmemiş bulunan bu e pek güzel anlamış ve köküne kadar benimsemiştir © Bugüne kadar yalnız aleyhimizdeki ei be- lirtmiş ve öbürlerinin ruhumuza aşıladığı mahsu- biyet karşısında yalnız kuvvet ve hayat bulmakla iktifa edip susmuş olan biz, artık bu son ve eşsiz misal yüzü suyu hürmetine elin ki, ok yaydan çıkmıştır; isterse hedefine bir asır sonra ulaşsın!.. İdeolocya örgüsü — BÜYÜK DOĞU a Necip Fazıl KISAKÜREK Nİ NESİL Kadıköyü vapurunun hususi mevkiinde iki genç kız bir delikanlı... Bu mahlüklar Eikhirde, en hurda teferruat ii en sağlam bütün halinde 1001 ÇERÇEVE yüzde yüz Amerikalı... Ne nisbette, biliyor musunuz? Taklit ettikleri, eğer tavus kuşu kadar muğlâk ve mufassal bir şey gin mi bir tavus kuşu bunların meselâ saksağan olduğunu karşıdan farkedemezdi. yi ya w dar (sili)!... — onu affelmiş; Sin, (armine). “> is Gr) iz) Pei Yoğ (bikoz — Gükezi iz z) m Rapeiepi iz Ue iü (Ay em veri, veri) m İbre £ Maker m; Dillerin deki Heine zeniiyi a idi bırakalım ne müthiş takit dehası!., Potin ler n, An karşılık” veya Müsüzlüğü ai n kenarına, bakışların tâsı la terkip halin ytan vayy kei bezginlik edasiyle y ehta se a gec e gel de asfalta çıkalım! Ve gr ç kız, (Rita e a taş çıkartacak bir mizaç havası içinde cevap v rsin ki, ben, Ounlayı) ları hiç sevmem ! ırdır, her an biraz daba tepetaklak, teftişsiz ve siurakabeniz taklid ede ede, ters tarafından o ihtisas ği rda gildir. © in n Sa- nra bu marifetimizle sahnelerine çıka- lim; kahkahadan Sinirleri de me rinde dolar kalmıyacaktır. ve. eğlenceden ceble-

Bu sayıdan diğer sayfalar: