19 Mart 1948 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 5

19 Mart 1948 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

» İBRAHİM (BİNİ. SARRAF) AYATINDA öyle «bir ân geldirkii: Kur'an okunurken: duysa, : yahut güzel bir ses işitse, kendinden geçe- cek: kadar! sarsılmaya başlardı: Allah muhabbeti, yüreğinde o derecede yer etmişti.. Ve düştü erenlerin yoluna... ### Ak Şemseddin'in:yeteğine “yapı” şanlardan... k “Şemseddin'in * Göynük'te : bu- kunduğu' “esnada oraya “gidip: onun irşad: kanatları “altına! girmek istedi Ak Şemseddin'in etrafına :bir' sürü insan “dolmuştu, “Herk&s maddi: bir derdinden: » bahsed gerek&i öğütleri «> verdikten - sönra halk dağıldı;! vesİbrahim;: AkŞem- seddim'in yanında tek başına kaldı Ak Şemseddin 'dedi ki: -“'Bak,'herkes'mide 've 'baş 'ağfrı- sindan 'bahsediyor'da kimse «Gön üm ağrıyor; ona derman nedir ?» diye sormuyor. Sen kimsin, evlâdım? — Kayseride medresede hocay- dım, İçimde bir dert peydâahladı. Ben de kendime ilâç aramak için yakınınıza geldim. — Bize ne hediyen var? — önlü ve gözü kara bir kimseyim; hiçbir şeyim yek.. — Biz senden dünya armağanı istemedik Gönlünde ne olduğunu anlamak istedik Ve müridine ilk iş olarak halvet emretti, #** Mezarı Kayseridedir. GEYİKLİ BABA URSADA, Keşiş dağı eteklerinde yatar, Sultan Orhan, sandukası. nın üstüne türbe, zaviye ve cami yaptırdı. ##* Dağda geyiklerle düşer kalkar ve onlarla konuşurmuş... *#* Sultan Orhan'ın Geyikli Baba'ya sevgi ve bağlılığı pek derindi. İne- gölü, bütün köyleri ve her şeyile Geyikli Baba'ya vermek istedi. Baba kabul etmedi: — Mülk .ve mal padişahlara ge- “ rektir, Dervişlerin ona ihtiyacı yoktur. Sultan-pek. fazla ısrar edince de, sırf onu kırmamak için şöyle dedi: — Şu karşıki tepecikten bir ta- nesi dervişlerin odunluğu olsun... YUNUS EMRE APTUK Emre'nin müridi... Nice yıl Şeyhinin kapısına, dağ- dan; sırtında odun. taşıdı: Odunların her biri, kalem: gibi düm üz: çıkıyor- - Hazreti Ali'den hikmetler ; İnsan ahlâkında bazı gizli köşeleri muaşeret belM eder; insanlar arasındaki gizli: noktaları da” müşavere © meydana çıkarır. İşin” iyisi, başlangıcı kolay, i sonu güzel ve neticesi hayırlı olandır Bilmediğin'sözü birâk; mükellef ol- madığın hitaba; cevap My dalâlete gideceğini sezdiğin yola düşm İntikam » duygusuna; iltifat etme ! Zi- ra intikam, kudretli na halinden sayılır. Halb nefsini kötü erir. erim ai ve kemal sa- hibi bilin Ayıp sahipleri, halkın ayıbını yay- mayi sev kü kendi âyıplarina karşı helzaplabınkta oldukları özürlerin dairesini genişli ek «busuretl p larını örtebileceklerini sanırlar. Günahlarını mürakabe ederek Allah- tan korkan kimseye Allah merhamet der. Aklın başı, halkı sevmektir. Hikmetin başı, hileden kaçınmaktır. Siyasetin başı, yumuşaklıktır. Adıdeğmez du. Şeyhi bu hale, nice yıl sonra dik. kat etti, yahut nice yıl sonra dikka- tini belirtti. Ve Yunus Emre'ye sordu: — Dağda hiç eğri ağaç kalmadı mı? Cevap: , — Senin kapından eğrilik girmez, #** Halk diliyle yazılmış meşhur di- vanın sahibi : Beni bende demen, ben bende değilim Bir ben vardir bende benden içeru HACI BEKTAŞI VELİ ENÜZ ilkteşekkül devresinde ve sadece iman ve nizamın mümes- sili ilk Yöniçeri'nin “arkasını! “okşamış ve 'oma'duaetmiş olanVeli;.: #** İslâmın şanını garp topraklarında en ileri sınırlara kadar götüren Ye- niçeri, nasıl bir iki devre sonra dâva ve mefküre askeri olmanın vecd, saf. fet, aşk ve intizamını kaybettiyse, bu büyük Veli'nin kendisine nisbet id- dia eden bağlıları da bütün iç feyiz. lerini kaybettirdiler; ve Bektaşilik yolunu berbat ettiler. Tefsirci : — Hacı Bektaşı Veli'den” “birkaç batın “sonra 'bü yol bozulmuş;*ve İs. lâm ruh ve akidelerine 'en zıt'şeyler, Bektaşilik iddiâ'eden' bu kimselerden zuhura başlamıştır. PİR.ALİ SULTAN (AKSARAYİ) 5 zt bazı halleri olduğuna da- ir onun için bir şikâyet vaki ol. du, Şeriat hükümleri mümessilinin kar şısına çıktı. İki insan da orada, Şa- bitlik mevkiinde bulunuyordu. lar yalan söylüyorlardı, yalancı şahit- lerdi. Şahitlerin yalan şehâdetleri biter bitmez, Şeyh bunlardan birisine hı- şımla döndü : — Bu yalanları söyliyen: sen mi- sin? Şeyhin yüzünde öyle bir celâl şim- şeği vardı ki, kimse yüzüne bakama- dı, Fakat - şahit hemen yere yılaldı ve can verdi. nı hitaba maruz Kala ikinci şahitde, hâkim huzurunda gaseyan'et- meğe başladı. Şaşırtıcı korkunç mian- zara : Gaseyan eden yalancı şahidin ağzından, ağızdan gelmiyecek nesne- ler çıkmaya başladi; ve hâkimleri an- latılmaz bir heybet ve haşyet sardı, Kimse poh isticvap etmeğe cesaret edemed Halkadan Pırıltılar Gelecek sayıdan itibaren Halkanın kadın Velileri...

Bu sayıdan diğer sayfalar: