11 Eylül 1930 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

11 Eylül 1930 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 11 Eylul 1930 Tarihe şayan bir söz ÇOK'YAŞAMAK İÇİN: Beşyardımcı usaiıabe »aiıal Hakikati görüş Kayışdağı suyu nen cemiyetlerde anadan doğma yaşaNacı Meriıum: Abdülhamit zamamnda mabeyn Bir hakikat kalmasm âlemde Allahım mak butün faziletlerin menbaıdır; halDünyada şahsma itimatsızlıktan Nedim'in meşhur kasidesinde kâtipleri cuma ve bayram günleri nihan! buki «setri avret» i mutlak fazilet adfena ve zararlı hiç bir şey yoktur. Padişahı cami kapısmın önünde se tasvir ettiği «muayede resmi âlisi» Demigti. Herkes hakikati arar, herkes deden cemiyetlerde bu yaşayış ya cin( Birinci sahifeden mabait ) Bu gibi insanlar kendiliklerinden hakikat için çalışır, herkes hakikat için nettir, yahut cinayettir. Buyurunuz da lâmlamağa mecbur idiler. İşte bir üçüncü Ahmet zamamnda ne ise lediye azaları ve gazeteciler hazır buhiç bir işe girişmezler, mücadele can verır. Pekı, şu hakikat denılen şey bu telâkkilerden hangisinin hakikat olKurban Bayramî. Yıldız saraymda gene aynen o idi. Bir çok defa yalunmuştur. Davetliler Kadıköy'ünden den kaçınırlar, çok kere kuvvet ve neair? duğunu kat'iyyetle tayine çalışınız. ki kitabet dairesinden arkadaslar zılmış olan bu merasimi tasvirden kudretlerinin derecesinin farkında Bir kere biz, Fransızca verıte ile Insanların hakikat dedikleri şeyler, otübüslere binerek evvelâ Gazhane'de la beraber cıktım. Sarayın etrafı sarfı nazar ediyorum. Yalnız iki şeyapılan çeşmeye gitmişlerdir. Burada olmadıkları için ezilirler, üzülürler, realîte, le vraı ile le reel'ı hep hakikat şenî hakikatler bile, içtimaî telâkki ol Belediye reis muavini Hâmit Bey Kayış askerle dolmuş. Karşıda kim bilir yi söylemekten kendimi alamıyacarahat etmezler nihayet büyük bir kelimesıle ifade edegelmişiz. Hakikat, maktan kurtulamamıştır. Güneşin tutul dağı suyu ve çeşmelerin inşaatı hakkınne kadar binlerce altın sarfedilerek ğım: O koca kubbenin altında mütyeis ve betbinlik içinde sönüp gi bu halde, birbırınden tamamile farklı masını Allahın gazebine hamleden ce da izahat veren şu nutku okumuştur: doldurtulmuş, etrafına Seddiçin gi hjs akisler,uğultular yaparak insaiki manaya gelmiş oluyor. derler. Her hangi bir işte muvaffak «iki kere iki dort eder» mütearifesi miyetler hâlâ vardır. Asıl hakikat olan bi bir duvar çevrilmiş olan küçiik nın adeta vücudünü titreten, kalbişeyler, bu içtimaî telâkkilerdir. Var olan, Hâmit Beyin nutku olmak için ben bunu yapabilirmi bir hakikat midir? «Guneş doğunca gun müessir olan onlardır. Onları bir tarafa € Muhterem beyefendiler, bir liman kadar geniş meydanda ni yerinden sökecekmiş gibi asabıyim demek olmaz, mutlak yaparım duz olur» hakikat değil midir? «Su mü bırakıp ta başka, mevhum hakikatler Bugün Kadıköy halkı için hayati bir ucu kırmızı filâmalarile Ertuğrul na tesir eden, kafasına top tarakademek lâzımdır. Acaba yapabilir vellidülhumuza ile müvellidülmadan mü arkasında koşmak akla uygun değildir. ehemmlyeti haiz olan bir tesisin küşat s ü v r i alayı; sağda, solda Arnavut leri dolduran «mabeyni hümayunu miyim veya yapamazsam dediğiniz rekkeptir» de bir hakikattir. Demek ki Hakikatleri değiştirmeğe imkân var resmini yapıyoruz. Bu, Kayışdağı mentaburları, bahriye silâhendaz tabu mülukâne muzikası»bandosunun fe anda enerjiniz yarı yarıya zayıflar. hakikat, riyazidir, hey'idir, kimyevidir.. mıdır? Elbette. Bunun için ilml haki ba suyunun şehir dahilinde tesis olunan ru, carıkh zühaf alayı, sonra Türk caatüBir de adetleri her sene artan v. s. Bazı zayıf, asabî, meraklı insan Peki, «İnsana fazilet yakışır» bir ha katleri tesis etmeğe çalışmak lâzımdır. muhtelif çeşmelere isale edilmiş olmasıtaburları, Beşiktaş'a kadar bütün ve kırmızı, yeşil nişan kordonlariHalkı okutunuz, ona ilmen tahakkuk et dır. Bu Cumhuriyet idaresinin daima onlar. Hepsi birer dizini bükmüş, le, omuzlarından taşan sırmalı es lar vardır, mütemadiyen kendileri kikat ifade etmiyor mu? miş hakikatleri öğretiniz; yavaş yavaş halkı düşünen ve halka doğru giden tüfeğini omzuna dayamış rahat dur vaplarile «tahtı maali bahtı Os ni dinlerler. Yemeklerine son dere «Kişi noksanını bilmek kadar irfan o, asrm vardığı içtimaî ve insanî haki yüksek siyasetinin yeni bir eseridir. Su katleri de idrake muvaffak dîur. vaziyetinde bekliyorlar. Zabitler mani» nin iki ucundan karşıki de ce dikkat ettikleri halde da'ima mi olamaz.> menbaı şehre uzak olmak itibarile bunniz kapısına kadar o muazzam sa deleri bozuktur. Sofraya oturma Sözü de bir hakikat değil midir? Hal Bir cemiyetin maşerî telâkkilerini bir dan halkm istifadesi ehemmiyetsiz adkıl.clarının kayışlarını uzatmıslar, buki bunlar kıymet hükmüdür; hakikat küme küme birbirlerile görüşüyor lonu çepçevre ihata eden yüzlerce, dan, yemekten kalkınca muntaza oluşları, öteki hakikâtlerden çok daha hakikat olarak telkine hakkı vardır. dolunamıyacak külfet ve masraflan binlerce insanm levhai rezaleti! man ilâç alırlar. Doktordan dokto izafidir. Cumhuri bir idarede meselâ Hürriyet, son asırların doğurduğu haki icap ediyordu. Bu sebeple istifade de lar. ra dolaşırlar, Avrupa müstahzera halk hakimiyeti bir hakikat ise, aşirî bir katlerdendir. Fakat pek iyi biliyoruz ki bittabi mahdut kalıyordu. Bugün ise Sultan Hpmid'in müşürlerinden Düşünmeli ki bunların arasında tınm hepsini bilirler, gazete reklâ cemaate meselâ vendetta da bir haki hakikat olan bu hürriyet, gene cemi herkes hiç bir masraf yapmaksızm aVe nevadırı f ıtrattan Ali Nizami Pş. hırsızlar, katiller, casuslar, hele camında gördükleri her yeni ilâcı tec kattir; halbuki bu hakikatler mütekabil yetlerin yetiştikleri telâkki kabiliyetleri yaklarına kadar gelmiş olan nu leziz sule mütenasiptir. Meselâ Fransa'daki hürPadişahı merasim günleri selâmlı suslar dolu idi. cemiyetler için birer hatadır! dan kana kana istifade edebileceklerdir. Şimdi memurlann muayedesi rübe ederler. Hekimlik kitaplarını Buradan anlıyoruz ki iki türlü haki riyet telkkisi ile Italya'daki hürriyet Bu suyun şehre kadar getirilmesine ilk yan bu askere «Papa askerj!» Nakarıştırırlar. Daima ağrıyan bir tatelâkkisi arasında derin farklar mını vermîsti. Fakat, ne olursa ol bitmiş, nöbet bendegâna gelmişti. rafları vardır, ve her rast geldikleri kat vardır: Şenî, yahut kevnî hakikat görürüz. Mutlak bir hürriyet hakikati önce Şehremini sabıkı Emin Beyefendi ler, kıyemî, yahut içtimaî hakikatler. sun asker, askerdir. 'Ben bu bayram Biraz istirahate çekilmiş olan Suldosta ilk sözleri: Halim harap, fe Birinci nevi hakikatler her yerde ayni namma bu mütefavit telâkkilerle çar teşebbüs etmişlerdi. Muhterem amirim günleri bövle on Mnlerce askerin tan Hamit kısaya mail orta boyile, nayım, galiba artık yolcuyum diye dir; ikinci nevi hakikatler ise% devre ve pışmak belki bir fazilettir; fakat bir ci Muhittin Beyefendi seleflerinin her iyi huzuru celâdetinden geçerken yü hiddetli zamamnda mehip, neşat nayet te olabileceğini unutmamalıdır. teşebbüslerini takip ve intaç etmeği ve tazallümde bulunurlar. taalluk ettkleri cemiyete göre değişir. reğim yerinden oynardıHele yapma vaktinde fitneengiz simasile salonFelsefî bir hürriyet telâkkisine varmış Cumhuriyet kanunlarının belediyelere Hekimler bu hastalığa (Hypo Burjuvazinin kuvvetle hüküm sürdü olan bir kimse, çok derin düşünür, çok emrettiği mühim isîerin başında bulutavır intizamlar, calî simayi şeca da göründü, ağır ağır yürüyerek ğü, ferdî vicdanlann şahsî mülkiyete ait atleri ile Ali Nizami Pş. ya çok hak tahtına geçti, oturdu. İkinci muaye condrie) diyorlar. Hastanın tadat hukuUî kaideleri lâyetegayyer addettiği derin duyar ve beşerî olduğu için, her nan su ihtiyacı ile başlıca meşgul olmaverdiren Arnavut, Arap taburları de ,de bandonun tahammülsüz u ettiği rahatsızlıklar evvelâ kafa cemiyetlerde Marks'ın nazariyeleri gü türlü telâkkiyi müsamaha ile görür İş ğı kendileri için şıar telâkki ettiler.Uzun \ m geçerek Türk taburlarınıri önüne ğultuları içinde başladı. Sıra Ebül sında yer tutuyor kendini hasta lünçtür, çirkindir, yanlıştır. Tatbiklerine te onun içindir ki bu asrın en büyük ha ve mütemadi mesai neticesinde bugün kalkışmak, içtimaî nizama karşı bir cikikati müsamahadır. Lâkin bu büyük Kadıköy dairesi dahilinde on yerde yagelince ölürken bile tavırlannı de hüda Ef., Şazeli dergâhı şeyhi gibi zannettiği için hasta oluyor. hakikate kimler varmîştır? Millet ve ceğiştirmiyen, dağ parcaları gibi ta «ziyyi ulema» da bendegâna ge Sinir hastalıkları mütehassısı bir nayettir. Demek ki Marks'ın hakikatle maat olarak hiç bir heyet bu müsamaha pılan cpsmelere temiz ve bol bir su cereyanı temin eden bu şebekeyi vücude ri burjuvalara göre hata ise, burjuvalafaiî metin vücutleri, kamer safhala lince kendi seslerini duyurmaktan doktor, daima hallerinden şikâyet rın hakikatleri de marksistler için hata hakikatini idrak edememiştir getirdik. Bu tesisat Kavışdağından burabaşka bir şey düşünmiyen bando eden ve kendilerinde türlü hasta dır. • • n gibi sakin güzel simaları ile her , Halbuki insanm zihnî, bedii, 'ahlâkî ya kadar 14 000 metroluk bir mesafe iş•, biri heykeltraşları hayran edecek «Ayda» operasının balesini çalı lıklar tevehhüm eden müşterileri Şu halde uğrunda çalışıldığı,, ölündü inkişafım temin edebilecek en büyük gal etmektedir. Bu mesafe dahilinde sufcir timsali bediiye benziyen nefer yordu. Ne maskaraca tezattır bu! ne: «Vara yoğa gülünüz en küçük ğü iddia edilen hakikatler nelerdir? Böy hakikat müsamahadır. Bu hakikati, yun hiç bir suretle televvüs etmemesl leri birer birer kucaklamak, uzun Tahtın bir tarafında mabeyn mü vesilelerle kahkahayı atınız» der le hakikatler var mıdır? Hakikatler, an müstakbel neslin ruhuna aşılamağa ça için su tamamen fnnt borıılar icerisinden uzun bağrıma basmak için ruhum şürü Osman Pş. nın tuttuğu saçağı miş ve hastalarına gülme ekzersizi cak taalluk ettikleri cemiyete gore mev lışmalıdır. çeçirilmiştir. Suyun her çe«mede mıinKÂZIM NAMİ tazam ve devamlı akabilmesi icin güzerağzıma gelirdi. öpmek nöbeti artık kâtiplere geli yaptırırmış. Hastayı karşısına alır cuttur, manalıdır. Çıplaklıaı umde edigâhı üzerinde büyük denolar vücude ıreBeşiktaş'a indik. Sultan Hamit yordu. Birdenbire küçük bir ses du dudaklarının köşelerini yukarı kaltirilmistir. Ru denolarm hacmi istiabisi dırtır ve gülmeyi öğretinceye ka.. bayram namazlarmı büyük cadde yuldu: Şıngır! Bu sesin büyük kub240 tondnr. Depolar en son terakkivata Hen mahalleye giren ilk sokağın ba beden aşağıya sarkan o mehabetli, dar uğraşırmış. Doktor bunun akçöre yapılmış ve su i^^itaa uPTamadsn sine olarak ağlarken dudaklarır " şındaki Sinanpaşa camiinde kılar o şaşaalı büyük avizeden geldiği her zaman temİ7İenebilecek surette terdı. Cami kapısmın tam karşısındaki şüphesizdi. Şıngır, şıngır, şıngır... köşesinin aşağı sarktığını ve baztibat ahnmı«tır. Bu snvnn vaTnevsim'nmanav dükkânı kâtiplere tahsis o Artık koca avize takımile sallanı kimselerin dudak köşelerini aşağı de yevmive verimi 1C0 fondnr. Kışm 150 lunmuştu. Onlar Padişahı araba yor, zeminin de ileriye, geriye gi sarkıtarak yalancıktan ağlamağa tona baliğ olmaktadir. Kadıköy tarafından iner inmez oracıkta selâmlar dip geldiği adeta görülüyor. Muzi ve gözlerinden yaş getirmeğe muda 63 000 nüfu«î oldıısnna pöre snyım en vaffak olduklarını söylüyor. j kıt zamnrıında hilp a^am ba'îirf» sfünde lardı. O dar yerde, on sekiz, yirnii ka birdenbire susuverdi. Sihhatimizin bu derece bozuk I bir bu<*uk kilo mpnba siıvu isabet e*mekŞimdi kubbeye sarayın her kapıkişinin birbirlerinin omuzlarına yateflîr. Tnhîatın ÜTCTIID 1>e7«»nerek vücnde olmasımn bir sebebi de çocukluğu pışarak, ellerini kımıldatamıyacak sından her penceresinden yayılan Dün merasimi mahsusa ile açıldı Sıvas intibaları bir vaziyette, Padişahı binek taşın dehşetli uğultular doluyor: Zelzele muzdanberi kulaklarımızın hasta lıkla doldurulmuş ulmasıdu. Ilerda görünce temennalarını çakmağa oluyor, hem korkunç bir zelzele! Babamla beraber Bahrisefit ada keste öyle bir itikat hasıl olmuştur çalışmaları, bir türlü iğilmeğe muvaffak olamadan guya arzı tazimat larında yaşıyarak çok zelzele gör ki guya dünyada insanlar için muetmeleri kadar maskara bir levha düğüm için pek te temkinimi boz kadder olan bir takım hastalıklar dünyanın bir tarafında görülemez! madım. Fakat benden de herkesten vardır, onlardan yakayı kurtarmak Yer o kadar dardı ki bir sene klâ de temkinli bir adam vardı: Padi pek büyük bir dikkate vabestedir. vuz hayvanı sağ tarafa fazla çevir şah. Sultan Hamit vehmine mağlup Sıhhati tam olanlar, müstesnalarmiş olan jokey az daha koca atı olduğu zaman dünyanın en korkak dır. Çocuklar etrafında o kadar manav dükkânının içine sokarak adamı olduğu halde hakikî muha çok hastalıktan bahsolunduğunu bizi çiğniyordu. Hatta hayvanı bü tara karşısında pek cesur olurdu. duyarlar ki ufak bir hatanın derhal tün kuvvetile itmeğe mecbur olan Çünkü o zaman cesaretten başka bir hastalığı davet edeceğine, hasCevat B. «dur arkadaş, tekmeleme hiç bir şeyle nefsîni kurtaramıyaca talığın tabiî olduğuna, er geç hasta Sıvas'ta hükumet konağı olacaklarına kani olurlar. ha! Hepimiz kapı yoldaşıyız!» Di ğım takdir ederdi. Bu konak Halil Rifat Pş. zamamnda yapılmıştır ye bağırmış, Sultan Hamit'te.bu seTahtında, hiç vaziyetini bozma Bunun aksine olarak çocuklara Sıvas 2 (Umum muhabirimizden) si duyunca bize dönerek tebessüm dan, zerre kadar telâş göstermeden sıhhatin tabiî olduğunu, kendine Uç gündenberi Sıvasta'yım. Bu eski hüetmiş idi..Bir senede jokeyin bindi bermutat kıhcına dayanmış oturu bakmasını bilenlerin hasta olmadı kumet merkezi çok imara muhtaç bir ği at tam dükkânın önünde uzun yor, büyük avizenin sallanışına ba ğını, Allahın hastalığı halk etmedi haldedir. İçimizde bazı kimseler vardır boynunu şiddetle kaldırıp indirince kıyor. Lâkin işte «kurenayi hazreti ğini ve her dünyaya gelenin ölün ki Sıvas'ı pek iyi bilmiyorlar. Elâziz'de ağzından fırlıyan kaydırak taşı ka şehri yariden kâtibi sani» İzzet Pş. ceye kadar af iyetle yaşaması kendi iken vilâyetin değerli maarif müdürü dar kocaman bir köpük bütün le koştu, ona bir iki kelime söyledi, elinde olduğunu öğretmiş olsak el Hikmet Bey anlatıyordu: zucetile benim suratıma yapışmıştı! sonra da koluna girerek padişahı bette ki sinirlilerin, meraklıların, < Sıvas'ta iken Şikago Darülfünunu tşte o sene de cami önündeki me adeta zorla istirahat odasına gö kendini hasta zannedenlerin adedi asarı şarkiye müderrislerinden biri gelbu kadar çok olmazdı. Korku, endi mişti. Sıvas'ı beraber tetkik ettik, o şehrasim yapıldı. Sultan Hamit ma türdü, zelzelede durdu. lum bayram alayile Dolmabahçe O zaman bir el benim koluma ya şe, merak, tevehhüm hep sıhhatin ri benden daha iyi biliyordu.» Bunu basarayına girdi. Merdivenin önünde pıştı, kalın, canh bir ses duydum: bozukluğundan ileri gelir. Bunlar na söyliyen Hikmet Bey elimizdeki Sıevvelce bir tepsi içine konularak «Ah Ekrem dedi, mel'un zelzele dan kurtulmak için en müessir ça vas tarihini tertip edenlerden bifidir. getirilmiş olan bıçaklardan birini biraz daha devam etmeliydi de şu re vücut makinesine bakmağı bil yaylalar Öir çok hayvan besliyor. aldı bermutaft kurbanları kesmek kubbe üstümüze yıkılmalıydıBütün mektir. Beş yardımcının muavene Sıvas, çok zamanlar, Türk ordusunun için Derviş Pş. ya verdi. Biraz son bu alçak hey'et, hepimiz yerin di tine muhtacız. Güneş, hava, su, gı sipahi merkezi idi.. Darende, Guriın, ra hünkâr dairesile büyük merasim bine geçmeliydik! Ah edepsiz zel da, hareket. Bunlardan istifadeyi Kangal, Zara vadilerinde ve otlaklarında bilenler hem çok, hem mes'ut ya iyi at yetiştirilirdi. Harpten evvelki sesalonunun arasında bulunan dairei zele, duruverdi!» nelerde bile 6070 bin koyun çıkaran bu kitabetin koridorundan geçerken Bana bu sözleri söyliyen Ali Ce şarlar. yaylalar bir çok hayvan bsliyor. oraya dizilmiş olan «kâtip efendi vat B. merhum idi. Ben o dakika SELİM SIRR1 Bu eski şehir, büyük Başvekilimizin ler» e iki, üç kere «hizmetinizden baktım onun ilâhî neşve simasında Sıvas hattınm küşadı gühkü untkunda memnunum, bayramınız mübarek bir meş'ale ulviyet parladığım görKeşan'da < dediği gibi on asırdanberi asil bir Türk olsun» sözlerile «iltifatı şahane bu düm! şehridir. Bütün şehir Türk'ün kıymetli t yurdu» ve nihayet merasim salonueserlerile doludur. (Gök medrese) SelNamık Kemalzade çuk meliklerinden Gıyasettin'in veziri na girdi, bizler de arkasından girALt EKREM Fahreddin Ali bin Hüseyin tarafmdan Sıvas'ta Türk asarı bediastndan meşhur Gökmedrese (670) de inşa edilen camilerle müzeyyen sine vaki olan taarruz esnasmda mek tepli Necati Efendinin ölümüne ait tahkikatı adliye devam etmektedir. İzmir müddeiumumî başmuavini bu bususta demiştir ki: « Çocuğun komiser muavini tara fından öldürüldüğünü görenler adale tin tahakknku için müdâeiumumiliğe müracaatla vazifei vataniyelerini ifa etmelidirler. Yapılan otepsi kurşunun para'.anmış olduğunu gösteriyor. Kurşunun mahiyetini tayin imkânı görülmiyor. Adliye tabibi böyle rapor verdi. Mes'ele, ehli vukufa havale edildi. Muavinin kurşunu ile öldüğü tahakkuk ederse, mahkemeye verilecek ve hüküm infaz edilecektir. Muavinin silâh kullanmakta hakkı olup olmadığına gelince, bu, mahkemenin takdirine kalmış bir şeytir. Silâh kullanmayı mucip bir hal var ise vazilesini yapmış demek olur.» +irdiîi bu eürei İsfanbul s"ehT|pin Jkukabet eden nefis sular vardır. Kayıso^"nı suyu bu suların en ivi'prinrtfndir.'Cüikü m'kvası ma dereresi (2) dir. T*Mhuki Karakulaç'ın (1), T^sde'en'in 1.5, F * »ıtharesuvımım (5), cvhr>W<n'nvrn 2 5 m^i'es'fn 3 0. KıUceşme'nin 9 ve Terkos'un d" 11.5 dur» Muhittin Bev'P nvtka Edirne Vilâyeti dahilinde Keşan kazası kaymakamı Nihat B. geçen akşam saat yirmi bir raddelerinde tskeçe'de çıkan İnkılâp gazetesi yazı çarşıdan evine giderken ikametgâyor: İskeçe ve Gümülcüne'de oturan hına çok yakın bir yerde ve tenha yüz ellilikler, Fethi B. <tarafından mutla bir sokak içinde yol üzerinde duran ka ıskat edileceğini bekledikleri C. H.meçhul iki şahsın yanından geçtiği Fırkasının bırakacağı mevkii ve meyda sırada eşhası merkumenin anî taarnı babalarından kalma miras gibi ken ruzuna uğramış ve sopa ile bir kaç dilerine hasretmek hulyasını kurmağa yerinden yaralanmıştır. Adliye ve zabıta hemen f aaliyete başlamışlar ve hatta bir de kabine teşgeçmiş, Edirne Valisi Emin Bey de kil etmeğe başlamışlardır. Bo gülünç yetişerek icra edilen tahkikat netikabine şudur: cesinde fail oldukları anlatşılan öSadrıazam: Gümülcüneli İsmail Hak mer ve Neşet ismindeki şerirler yakı. kalanarak adliyenin pençesine tesŞeyhülislâm: Mustafa Sabri. lim edilmişlerdir. Maarif Nazırı: M. S. zade Sabri. Doğruluğu ve ciddiyeti ile umuAdliye Nazırı: Ali Vasfi. mun muhabbetini kazanmış olan Harbiye Nazırı: Çerkes Ethem. Nihat Beye vuku bulan bu taarruz ü. Jandarma Kumandanı: Çopur İs bütün Kesan'lıların teessürünü muKomünist Selim de yakalandı Izmir hâdiselerinden muharirk olan mail Hakkı. cip olmuştur. 150 likler de kabine teşkil etmişler!... lardan İngiliz Hakkı'nın arkadaşı ko münist Selim de derdest edilmiştir. Kaymakamı sopa İle yaraladılar Hâmit Beyden sonra Vali Muhittin Bey de şu sözlerle çeşmenin küşat resmini yapmıştır: <Muhterem İstanbul halkmın hizmetine sarfı mesaimin semeratını iktitaf etmek gibi bir vazifeyi ifa etmekle bahtiyarım. Umumi hizmetlere tahsis edilen mesai uzun ve yorucu senelerden sonra semere vermektedir. Bu hizmetîer şehir halkma semere vermiyor gibi görünür. Fakat işte bu mesainin hasat mevsimine geldik. Tedricen ikmal edilen ve sıra numarasile birer birer açılacak olan bu semerelerin birini de güzel Kayışdağı suyunun çeşmeleri teşkil etmektedir. Suyun halkın sıhhat ve refahına hadim olmasını temenni ederim.» Dedikten sonra çeşmenin kurdelâsmı kesmiş ve bir bardak su doldurarak «tstanbul halkmın sıhhat ve afiyetine!» dedikten sonra içmiştir. Müteakiben otübüslere binilerek tkbaliyedeki çeşme ve depoya gidilmiştir. Muhittin Bey burada da bir kaç söz söyledikten sonra bir bardak su içmiştir. Tekrar otübüslere binilmiş ve üçüncü çeşme olan Mısırhoğlu çeşmesine gidilmiştir. Vali Bey çeşmeyi açmadan evvel halka ufak bir hitabe irat etmiştir. Çeşmeyi açtıktan sonra orada beküyen yüzleree kişiden elinde küçük bir bakraç olan küçük bir çocuğu çağırarak kabını doldurtmuştur. ve oymalı taşlarla yapılmış san'atkâra lim mektebi görülüyor. Maalesef bu çok Bundan sonra Altıyolağzı çesme'sl de ne bir eserdir. (614) de bir memleket himmetli valinin halefleri isrini takip ayni suretle açılmış ve cemiyeti belediye hastahanesi olarak İzzettin Key Kâvus etmemişler, son zamanlarda galiba bunzamamnda yapılmış olan (Şifaiyye), dan evvelki vali Hilmi Bey zamamnda azasından İsmail Sıtkı Bey bir hitabe (Çifte minare), (Prüçiyye), (Kal'a cami), çok şekilsiz, ve zevksiz, adeta bir un fab irat ederek vali beye teşekkür etmiştir. (Camii kebir) gibi eserler mimaride A rikasmı andıran bir vali konağı yapıl Vali bey de bilmükabele teşekkür ederek nadolu Türk'lerinin ne büyük kudret mıştır. Yüz bin lira sarfedildiği söylenen halkın ihtiyaçlarını temin için çalışmağı ve ne ince zevk sahibi olduğunu göste bu binanın içini de gördüm, içi de dışı bir zevk edindifini söylemis ve teşvik riyor. gibi her türlü zevkten mahrum bir hal edilince bu hususta gittikçe kuvvetlend'çini beyan eylemiştir. Sıvas'ın bugünkü halkı Selçuk Türk' dedir. Burada merasime nihayet verilmiştir. * ** lerinin halis evlâdıdır. Ve medenileşmiş, aşiret hayatmı terketmiştir. Yalnız merBen Sıvas'ta riyasız, mübaleğasız her keze tabi İlbeyi nahiyesi aşireti vardır. görüştüğüm, her tanıştığım Sıvas'lının Köylü lehçesi Türkmen'dir. hükumete ve onun yüksek başlı ve temiz Kaza ve nahiyeler kadrosu geldi * ** yürekli Başvekiline candan bağlı olduYeni kaza ve nahiyelerin dahiliye kadroSıvas'ta Osmanlı padişahlıgı idaresi ğunu gördüm. lan da gelmiştir. zamanından maddî olarak Halil Rifat Sıvas hattınm mrasiminde söz söyliSivil taharri memurları paşanın yollarile, Hükumet binası, ma yen doktor Necdet Bey gür sesile bağm Polis merkezlerindeki polis rütbesindeki taharri memurları müdiriyet merkezine anevî olarak ta Reşit Akif Paşanın te yor: luımışlardır. mini inzibattaki muvaffakiyeti kalmış« İsmet Paşa! Biz sana demirden tır. Meşrutiyet idaresinden ise merhum bir aşk ile perçinliyiz!> halk kütlesi riyasız bir tavurla tasdik Muammer Beyin kısmen natemam kalEvet İsmet Paşanın ve Cumhuriyet ediyor. Bir hükumet adamı için millemış eserlerinden başka bir şey yoktur.. Hükumetinin bu demir âbide ile mille tin kalbinde şükran yaratmak ne gıpta Ne tarafa baksan Muammer Beyin bir tin kalbinde kazandığı sevgi ebedidir. edilecek bir zaferdir. caddesi, bir mektebi ve bilhassa mual İsmet Paşanın nutkunun her cümlesini A. Fuat Vll&vette

Bu sayıdan diğer sayfalar: