28 Nisan 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

28 Nisan 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2» Nisan SON BAFLAD Valiler Arasmda Lumhvariyet SAN'AT VE EDEBİYAT "Roman,,ın istikbalî PEYAMİ «Roman» m istikbali. Avrupa'da bu, esaslı edebiyat mes'eleîerinden biri olmustur. Seneler var ki bir çok Avrupa muharrirleri pansıman yapmak için bu yaranın üstüne hokka larındaki bütün mürekkebi dökü • yorlar: Hep bu roman mes'elesi etrafında anketler, makaleler, kitaplar... Cünkü roman hastadır. Neden hasta? Az roman mı çı • kıyor? Bilâkis. Avrupa'da herkes roman yazıyor: Filezoflar, tiyatro muharrirleri, şairler, münakkitler ve tarihçiler. Kendi fikirlerini, kendilerine benziyen kahramanların ağzma vererek söyletenler ve hayatm ör j giisünü kendi felsefî veya şairane { görüşlerine göre dokuyanlar gittikçe , artıyor. Bu her çeşit roman kalabalığı içinde, hakikî roman, bütün an'a: nesile ve bütün kaidelerile roman, sa' dece roman kaybolmaktadır. Onu bu izdihamın içinde ezilmekten. hırpalanmaktan kurtarmak için Avrupa'nın salâhiyetli kalemleri harekete geldiler. Roman, bir taraftan ilmileşerek, yahut felsefileşerek mahdut bir sı nıfın anlayışına hitap ederken, öte | taraftan da, aksine, bayağılaşıyor. ' Yarım milyon taneye kadar sat:Ian gayet kötü roman örnekleri, her gün, kitap camekânlarında, satıs adetlerini ilân eden kâğıt üniformalarile kabarıyorlar ve eroman bana derler!» | diye haykırıyorlar. Felâket orada ki,' artık, croman nedir?» sualins de ce"vap verilemez olmustur. Nedir roman? Görülmemiş, fakat olağan sergüzeştlerin hikâyesinden ibaret mi? Her hangi bir hayat vak'a' sının bitaraf bir muharrir gözile gö' rülüşü, zaptedüişi. hikâye, tasvir ve ' tahlil edilifi mi? tnsan ruhlarında ince, dikkatli, titiz bir tetkik seya hati mi? Şuur hâdiselerinin hareket halinde tecellilerini nakletmek ve ruhî sebeplerini arastırmak mı? Romanda müellifîn hayaline hangi hadde kadar salâhiyet vermeliyiz? Mu harrirle roman arasındaki tecrübe veya muhayyele nisbeti nedir? Oto ' biyografik denilen bir nevi itiraf romanlarında samimiyet ne dereceye kadar inanmalıdır? Roman kendi hayatımızdan bir parça olduğu derecede mi gayesine yaklaşır? İlh... , .Roman buhranının doğurduğu bir çok ince mes'elelerin kaba bir hulâsası olan bu suallere cevap vermek güç olmağa başlamıştır. Bir gaip aranıyor. O da romandır, hakikî ve halis roman. sadece: Roman. Fakat bazı nikbinler yok değil: Marcel Arland, «Tenkidî Tecrübe \ ler» isimli eserinde çok ümitli görü nüyor: < «Her tarafta romantn iflâsı, Aiç ' Hitlerciler prusya'da kablneye giriyoriar! Iîitler'e mevkii iktidarı vermektense bu sekil tercih edildi Berlîn 27 (A.A.) Merkez fır kasınm kontrol ve iftirakile bir Hitler hükumetinin tecrübe edilmesi le • hir.de, demokrat muhit ve meha filde teroayülün teressüm etmekte olduğu kayda çok şayandır. Mutedil demokratlardan bazı ları, sol cenah fırkalarınm muhale fet hususunda hiç olmarsa Prusya'da bîraz tavizat yapılma»ı ve husuüle müfrit fırkanın tevessüünü tevkif için kendisinde mevcut gördüğü muhalefet ve hücum kudretini refetmek lâzım geldîği kanaatini izhar etmektedirler. Sunlar, Hitler fırkasının demagoji propagandası yaparak devlete hâkim olabümesine firsat vermektense kendisini şimdiden bütün serbestî hareketîne «ahip olamıyacağı bir temerküze ithal etmenin daha şa yani tercih olduğu mütaleasındadır Iar. Sosyal demokrat fırkası için de sağ cenah ve merkez fırkaları ara • larındaki tahrikâta yalnız seyirci sıfatile iştirak edeceği söyîenmekte ve Braun kabinesinin 24 mayista istif* edeceği hakkında verdiği karardan da bu fırkanın nameşru yollar ve hilelerden istifade »uretile iktidar mevkiinde asılıp kalmak çarelerini a l l L r l MIHINA| Süvarilerimizin muvaffakiyeti 1 Süvari zabitlerimiz, Nis'te yapüan beynelmilel yarışlarda, milletin zabitleri arasında siivariliğimizin şanını Uâ ederek bayrağımızı şerefle dalgalandırdüar. Avrupa, Asya ve Afrika'nın her tara fına nam ve şan salmış olan Türk si pahilerinin kanuıdan olduklannı gös terdiler. Suvarilerimiz Nis yarışlanna ve böyle beynelmilel müsabakalara ilk defa iş tirak ediyorlar. Halbuki diğer millet lerin zabitleri, bu işin kurdu olmuşlar, bu gibi yarışlarda iyice pişmişlerdir. Çünkü süvari zabitleri arasında bu gibi beynelmilel yarışlar, daha barpten evvel icra edilirdi. Sonra, bu müsabaka • larda muvaffak olmak için, yalnız iyi birinci olmak kâfi değildir. Temiz ken, mükeırmel hayvanlara sahip olmak, bunları gayet iyi yetiştirmek, terbiye etmek te lâzımdır. Harbî umumiden evvel ve harp içinde Veliefendi'de yapı lan maniah yanşlarda, Avrupa'da kadınların atladıkları yükseklikte mani alar zor atlanırdı. Çünkü bu işe elverişli hayvan yoktu. Şimdi ise güzide zabit lerimız, dünyanın en zorlu süvari za bitlerile muvaffakiyede boy ölçiisüyorlar. Türk taknnının bindiği hayvan ların, Nis'te diğer mületler süvari za bitlerinin altlanndaki fevkalâde kıy metli hayvanlar derecesinde olmadık • larma şüphe yoktur. Cünkü, biz, bu işe henöz yeni başladık. öyle olmasına rağmen, zabitlerimiz ilk girdikleri bu yanşlarda yüzümüzü agartnlar. Türk ve at binlerce senedenberi dost ve arkadaş olduklan için, gelecek senelerde, süvarilerimizin daha ziyade muvaffak olacaklanna şüphe etmiyoruz. Nis muhabiri mahsusumuz E *' miroğlu Ziya Bey mektuplarmda, suvarilerimiz yanşırken gerek kendisinin, gerek Nis'teki Türk'lerin duyduklan büyük heyecanı ve zabitlerimiz muvaffakiyet kazandıkça hissettikleri yüksek sevinci iftiharla kaydediyor. Evet öyledir. Ecnebi memleketlerinde, her tiirlü beynelmilel müsabaka larda, renklerimizin muvaffakiyeti insanı sevinçten deli eder; aksi de yeis ve ız tıraptan adamı öldürür. Süvarilerimizin muvaffakiyeti karsışında, Nis'teki Türk'lerin duyduğu sevinci ve heyecanı, ben de zabitlerimizin yanşlarda çekilmiş resimlerini seyrederken burada, tstan bul'da, masamın başında hissettim. Var olsun kıymetli suvarilerimiz! | H F M NAUNAİ SAFA Yeni becayiş, tavin ve nakiller yapıldı Ankara 27 (Telefonla) Be yazıt Valisi Ahmet Muhtar B. Erzincan Valiliğine, Erzincan Valiramıyacağı istidlâl edilmektedir. Bu si Ali Kemal B. Beyazıt Valiliği • itibarla Prusya diyetinin muhteiif ne. Kırklareli Valisi Mustafa A fırkalar liderlerinin pek yakinda a • çacakları müzakereler hakkında da rif B. Samsun Valiliğine, Edirne şimdidcn tahminatta bulunmak daî Valisi Emin B. Bilecik Valiliğine, yesini gütmek bisut olacaktır. Bilecik Valisi özdemir Saim Bey M. Braun, ekalliyette kalan ve bil Edirne Valiliğine, Muğla Valisi hassa bu vaziyette faydalı isler gör Salih Cemal B. Giresun VaHliği mek istiyen bir kabinenin talihi hak ne, Samsun Valisi Saim B. Mer kmda hayalât yapmıyacak kadar tecsin Valiliğine tayin edilmişlerdir. rübe ve itidal sahibi bir insandır. tstanbul Valî muavini Fazlı B. Nihayet, komünist fırkasının 24 nisan dersinden ibret almış olduğu hakkında verilmiş bir karar yokda görülmektedir. Bu bapta Hitler'in tur. Prusya'da iktidar mevkiine gelmemesi için ne yapılmak icap ederse, ko • raünist fırkasının onu yapacağı da bildirilmektedir. Hitler'cı Anhalt devleti Dessau 27 (A.A.) Anhalt muhtar devleti pek yakında bir Hitlerci tarafmdan riyaset edüen bir hüku • met görecektir. Hitlsrciler 244 rey ile Anhalt diyet meclisi sağ cena hına ekseriyet temin etmiş olduğundanNazisler fırkası reisi yüzbaşı Loeper, bir sağ cenah hükumeti teşkili etrafında müdavelei efkârda bulunmak üzere Halk fnkasile Al • man nasyonal fırkası mümessillerini nezdine davet etmiştir. Hilâliahmer Kongresi Gencîik teskilâtı £ ?ene tatbik edılecek değilse inkirazı ilân edilmek üzere • dir, halbuki, bence büyük bir roman devri yaklaşıyor.» Hugh Walyole, İngiliz edebiya tından misaller alarak, bu mes'ele etrafında şöyle geziniyor: «Hakikat şudur ki roman, yakın bir ölümün işaretlerini vereceği yerde, dünyanın her memleketinde, müthiş surette mükemmel bir sıhhat arzediyor. «Müthiş surette, diyorum. Çünkü Ingiltere'de ve Amerika'da şüphesiz çok roman var ve istikbaline taalluk eden en mühim mes'elelerden biri de, halka doğru giden ve bayağıiaşan romanın bir san'at oltnaktan çık • masıdır. Artık bu bir san'at değildir. diyorlar, en kötü filimler kadar harci âlem olmağa başlamıştır. Evet, fakat o her zaman övle idi; roman, ayni zamanda hetn âmiyane ve bayağı, hem de güzide ve harikulâde olmuş tur. Evlerine gidecek kadar sabırları olmadığı için. Edimburg sokaklann da Kırmızı Eldiven romamnın for malarını okuyan tngiliz'Ierin devrinde ve Paris'te Sefiller romamnın binIerce satıldığı devirde Harp ve Sulh romamnın bütün Rusya'vı humma ile sarstığı devirde,Af. Picku'ik romamnın bir formasını okurnadan yemeğe gidilemediği devirlerde ro man hep âmiyane ve harikulâde idi. «Roman Ingiltere'de cihansümul bir tarzda halka indi. Evet, fakat bu iyi roman değildir. En pis rcmanlar yetmiş bin satıhrken, Mme. Wolf'un Orlando'sunun satışı üç bini geçmedi» Kendimi de bu nikbinler arasında saymama izin veriniz. Roman nevilerının çoğalması, hakikî romanın a • zalmasına ve kıymetinin artmasına sebep olacaktır. Romanı tarif etmek ve kalıplar içine sokmak ihtiyacm dan gelen bu endişeler, tehlikeli bir istikbali işaret eden parmaklar de ğildir. Çok satılan iyi ve kötü ro manlar, az satılan iyi ve kötü ro manlar her memlekette ve her de virde vardır. Evvelce bir maka lemde de yazdığım gibi, en büyük hatamız v<muvaffakiyet ve san'at» keIimelerini birbirlerine karıştırmaktır. Burada satış muvaffakiyetini kastediyorum. Bazı romanlar, alfabe sa deliğine doğru yaklastıkça muvaf fakiyet kazanabilirler; bazıları da, yüksek riyaziyat meraklıları gibi sa yılı bir zümreye hitap ettikleri için satılmazlar. Kaşarpeyniri veya ipek kumaş ölçüsünü san'ata tatbik ede miyiz. Kitap bir mal değil, sadece, girdiği kafanın içinde kıymet alan mücerret bir varlıktır bir mefhumdur. PEYAMİ SAFA Fransız Alman Hududunda 100 Alman genci hâdise çıkardılar Paris 27 (A.A.) Matin gazetesi yazıyor: ,y ., Jfcazar akşamı Sarre hudut nahi • yeemin Brensehelbach giimrttk raev kiinde Palatinat hizasmda gümrük çüler, Fransıa toprağına bisiklet yedek parçaları geçirmekte olan bir Alman'ı tevkif etmişlerdir. Alman millî marşını sÖyliyen ve «Yasasm Hitler» diye bağıran 100 kadar Alman genci, vatandaşlarını gümrükçülerin elîerinden kurtarmışlar, ve memurları Fransız toprağına il ticaya mecbur etmişlerdir. Yeni bir sulh Konferansı! Heyeti Vekile toplandı Ankara 27 (Telefonla) Heyeti Vekile bugün Sıhhiye Vekfli Refik Beyin riyaseti altında toplandı ve Ve kâletlere ait işlerle meşgul oldu. Meciısin bugünkü içtimaı Ankara 27 (Telefonla) Yarınki Meclîî içtimaında bazı tetkiki hesap raporlan ile yeni meb'uslarm mazbatalan mGzakere clunacaktır. Dahiliye Müsteşarı Adana'ya gitti Ankara 27 (Telefonla) Dahiliye Müsteşan Hilmi Bey bugünkü trenle Adana'ya bir tetkik seyahatine cıktı. Ayni trenle Meraş meb'usu Mithat, Gazi Antep meb'usu Kıhçali ve yeni meb'us Nuri Beyler de gittiler. Şanghay müzakeratı Şanghay 27 (A.A.) Japonya'nın Çm'dekî sefiri M. Shigemitsu'ya Çin Japon ihülâfı hakkında tngilir elçisi Sir Miles Lampson tarafmdan teklif edilmiş olan uzlaşma formülünü kabul etmesi için Tokio'dan talimat gönderilmiştir. Bu formül, daha evvelce Çin'liler tarafmdan kabul edilmişti. Ankara 27 (A.A.) Hilârcahmer Cemiyeti 932 seneis meclisi umumisi bugün Hilâliahmer umumî merkezi binasmda saat 10 da toplanmıştır. îçtimaa B. M. Meclisi Reisi Kazım Paşa Hz. riyaset etmiştir. Meclisi umumî tetkik komisyonu ve merkezi umumi icraat raporları tetkik ve kabul; 932933 bütçeıi varidat kısmı 940,000 ve masraf kısmı da 933,441 lira olarak tesbit ve kabul edilmiştir. Bundan sonra kur'a ve kıdem itibarile, merkezi umumî azalığından IVIesai konferansında or çıkmış olan beş zat yeniden seçilmiş ve Sofya Sefiri Tevfik Kâmil ve sataya atıjan teklif bık Riyaseticumhur Katibi Umumisi Cenevre 27 (A.A.) M. Albert Tevfik Beyîerin yerine Ankara Va Thomas, mesai konferansındakî be • lisi Nevzat ve Riyaseticumhur Kâ yanatında yeni bir sulh konferansmın tibi Umumisi Hikmet Beyler merkezi içtimaa davetini talep etmiştir. umumî azalıklarma intihap edilmişMumaileyh, bütün teşebbüslerin lerdir. Tetkik komisyonn azast tekfelce uğramış gibi göründüğü bir sıra da 12 sene sonra nerede bulunduğu rar ipka edilmişlerdir. muzun biiinmesi lâzım geldiğini söyKongre içtimaına nihayet ver lemiştir. mezden evvel Reisicurahur Hz. ne ve M. Thomas, hükumetlere tevecMeclis Reisi Kâzım, Büyük Erkâni cüh ederek onlara beynelmilel ikti Harbiye Reisi MUsür Fevzi Paşalar sadi büyük teşriki mesai saatinin gel Hazeratınakongrenin tazimat ve ihraiş bulunduğunu söylemenin kon tiramıtmı arzetmek üzere bir heyeferansm vazifesi olduğunu beyan et • tin seçilmesini ve Başvekil tsmet Pamiş ve demiştir ki: şa Hz. ne de telgrafla hürmetlerinin <' Fecaat, milletlerin hayallerini iblâğ edilmesini kararlaştırmıetır. tazip eden ve içtimaî mükellef iyetleri muhafaza etmek imkânsızlığı ile dünyanın zengin istihsalâta boğulmuş Ankara 27 (A.A.) Gençlik Hiolduğu zannedilec bir zamanda ame lâliahmer teskilâtı hakkında sorulan le teşkilâtım derin surette heyecana bir suale cevaben Cemiyet reisi ve düşüren tenakusun mevcudiyetin Sıhhat ve Muaveneti tçtimaîye Ve • dedir.» kili Refik Bey, bu hususta hazırla nantalimatnamenin talim ve terbiye Meclis Reisi heyetince tetkikatı bitirilmek üzere Istnabul'a gelecek olduğunu ve öntimüzdeki seneden îtiAnkara 27 (Telefonla) Meclis baren tatbikına başlanacağmı söy Reisi Kâzıra Pasa Hz. nin gelecck hafta lemiş; Himayeietfal ve Hilâliahmer içinde bir kaç gün kalmak üzere tstancemiyetlerinin birleşeceklerine dair bul'a gitmeleri muhtemeldîr. gazetelerde görülen neşriyat hakkınYunan parası yükseliyor daki suale de böyle bir birleşmenin mevzuu bahsolmadığını beyan eyleAbna 27 (A.A.) Meb'usan ve Âyan meclislerî alfan mikyasının ter miştir. kine dair olan kanunu kabul etmiş lerdir. Bunun ilk neticesi, piyasada hissedilmiş, ecnebi dövizleri düşmüş ve millî Beyrut 26 Buradaki Ermeni'devlet eshamı mahsiis derecede salâh lerden 400 kisilik bir kafile mayısta bulmuştur. Erivan'a götürüleceklerdir. Bura Atma borsası mayıs ayımn ilk haf • gazeteleri bu havadîsi verirken nsüjtasında açılacaktır. Borsada yalnız miltehzi bir lisanla «uğurlar olsun!» lî esham üzerine peşin muamele yapıl • masına müsaade eduecektir. diyorlar. Türkiye Cumhuriyeti hamursuz ektneğü... «Türkiye Cumhuriyeti» isminin yazılması lâzım gelmiyen Ievhalara da bazan füzu1! olarak yazıldığı malumdur. Bunu, Cumhuriyete karsı beslenilen mu habbete atfedilerek hos görmekten baş» ka yaoacak bir şey yoktur. Fakat, son günlerde «Türkiye Cumhuriyeti hamursuz ekmejn» diye hamursuz ekmek sahldığını haber aldım. Tiirkiye Cumhuriyeti Lâik bir hükumettir ve her halde Hazreti Musa'nm dini ile alâkası yoktur. O halde hamursuz ek meklerin üzerine «Türkiye Cumhuri • yeti hamursuz ekmeği» diye yazmakta mana ne? Ramazanda Tüvkiye Cum huriyeti pideleri veya simitleri, diye bir şey satılıyor mu ki?.. 6ençlik Hüâliahmer ieşkilâtı Mudanya'da seller Mezruatı mahvetti Burs? 27 (Hususî) San yağmur lardan hutule gelen seller Mudanya'da 1000 dönümiük mezruatı mabvetmiştir. Dörtler konferansı Tekrar mı toplanacak? Paris 27 (A.A.) Petit Parisien gazetesi, M. Makdonald'ın teşebbüsii ve konferensı çıkmazdan kurtarmak icin izhar ettiği arzu üzerine M. Stimson'un Dortier konferansmı içtimaa devete karar vermiş olduğunu fstihbarabna atfen yazmaktadır. Diğer taraftan M. Makdonald'ın Cenevre'de Tuna mes'elesi hakkında M. Tardieu, M. Brüning ile de görüsmek arzusunda bulunduğu da âöyîenmektedir. Demek bu nokta halledilmistir. Tuna mes'elesi Lozan'da görüşülmiyecektir. Himelaya dağma bir Alman heyeti gidiyor Berlin 27 (A.A.) Himelaya dağına çıkmağa teşebbüs etmek üzere tertip edüen yeni Alman heyeti Ceneve'ye gitmek üzere dün aksam saat 23 te Münih şehrinden hareket etmiştir. On kişiden mürekkep olan bu heyetin azası arasında iki de Amerika'Iı vardır. Sofya'da grev M, Tardieu hastafp.ndı Parîs 27 (A.A.) Hat bir kançere iltihabından rahatsız bulunan M. Tardieu doktorunun tavsivesi üzerine Cenevre'ye gitmiyecegi g»bi yarın Belford'e söylemek istediği nutku da irat etnti yecektir. Bu nutku hükumet azasmdan biri M. Tardieu namına okuyacaktır. M. Tardieu birdenbire ve vakitsiz bir surette zuhur eden bu maniinin M. Stimson'a, M. Makdonald'a, M. Brüning'e ve Grandi'ye bildirnmesine M. Bon cour'u memur etmiştir. Cümlesini nasıl bitireceğini bulamadı. İren ellerini yüzüne doğru götürüp nişan yüzüğile oynıyarak: Bundan çekinmem, ve isterim, bir gün... Fakat evvelâ sıra sizin. Sizi uzaktan takip etmiş olmakla beraber çok şeymize vâkıf değilim. Halbuki siz benim hakkımda pek çok şeyler duymuş olacaksınız. Doğru değil mi? Saklamaymız? Siz kibar âliminin şahikasında, pek yükseklerde yaşadığınız için hakkımzda binbir tiirlü rivayetler dolaşır. Vilâyet köseîerinde de bunlara kolayca inanıhr. Siz de inanır mıydmız? Ne gibi rivayetler dolaşırdı? İtiraf ederim ki bunlar bana kadar pek nadiren gelirdi. M'dnzevî yaşıyordum. Bununla beraber Kırım'a gö • nüllü grttiniz? Nasıl öğrendinîz? Sizi takip ediyordum, demedim mi? Litvinof yeniden saşaladt. Beyrut'tan Erivan'a gidecek Ermeniler Sofya 27 (A.A.) Tramvay müstahdemini grev yapmışlardır. Bunlar, günde 8 mesai saatinin ipkasnı ve fazla saatler için ücret verilmesini istemek tedirler. Tramvay servisleri, şimendifer mektebi tar?fından temin edilmektedir. Edirnekapı'da Bir def ine bulundu Edirnekapı haricinde bulunan bir tarla sürülürken bir küp altm bu lunmuştur. Bu altınların on ikincî asra ait Osmanlı altmları olduğu anlaşılmıştır. Altın dolu küp meydana çıkar çıkmaz orada bulunan amele altmları kapışmışlardır. Mes'ele jandarmaya haber verilmiş ve tahkikata başlanmıştır. Şu halde bildiğiniz şeyleri tekrar etmiş olacağım ki bunda bir fayda yoktur. Arzum tatmin edilmiş olacak... Başını eğdi ve anlatmağa başla • dı. Biraz karışık, biraz acele gidi yordu. Zaten sergüzeşti müşevveş hâdiselerden âri idi. Sık sık duruyor, gözlerile İren'den merhamet, susmak için müsaade istiyordu. O, biaman bir surette (devam, hiç atlamadan devam!) diyordu. Saçları kulaklarının arkasından atılmış, koltuğun bir kolu üzerine dayanmış, her yeni kelimeyi daima muzaaf bir dikkatle dinliyor görünüyordu. Bununla beraber erbab biri si masınm hatlarını tetkik etseydi, kadının candan dinlemediçini ve gayri muayyen, derin bir takım hayaller içinde kaybolduğunu keşifte güçlük çekmszdi. Litvinof kadının nazarlan altmda ezîldiği ve kızarıp durduğu halde kadının hayalâtmın mevzuu delikanlı değildi. Mabaâi var Fransa'da meb'us namzefieri Paris 27 (A.A.) Dahiliye Neza • retı, î mayısta 619 meb'usluk için icra edilecek intihabata namzetliğini koy muş olanlann miktannın 3612 ye baliğ olduğunu tebliğ etmektedir. evlenince... Evleneli çok mu oluyor? Dört yıl. Çocuklarmız yok mu? «Kısaca» hayır! Litvinof bir an sükuttan sonra: Evleninceye kadar hep o, ismi ne idi, evet, Kont Rözenbah'ın ya nında mı kaldınız? tren dikkatle yüsüne bakıyordu. Bu suaün sebebini anlamak istiyor gibiydi. Demek adamcağızın hiç bir şeyden haberi yoktu. Nihayet bir: Hayır! Dedi. Henüz soramadım; ananız, babanız ? îyilerdir. Eskisi gibi Moskova'da mı oturuyorlar? Eskisi gibi. Erkek ve kız kardeşleriniz? İyilerdir. Hepsini terf ih ettim. İren hakikatte, benim size değil, sizin bana anlatacak bir çok sergüzeştleriniz olacak... Şayet bu.... CUMHURİYET'in tefrikası: 29 DUMAN Muharrlrl Mütercimi /. Turgentyef Haydar Rtfat Tâbiriniz veçhile etrafımı alan tantana, debdebe ortasmdan... Evet, böyle... Sonra bu şaşaah âlemi de görüsürüz. Şimdi bana uzun uzun anlatacağınız çok şeyler var. Bizi kimseler rahatsız edemez. Neş'e ile bir koltuğa oturarak çok hoşuma gi • decek. Hadi, bakalım, başlayınız. Hikâyeye başlamadan size teşekkür etmeğe mecburum. Neden? Odamda bulunan demetten dolayı... Ne demeti? Bir şeyler bilmi • yorum. Bu nasıl olur? Tekrar ederim, bilmiyorum. Hadi, hadi, hikâyeleri bekliyorum. Ah, sizi getirdiğinden dolayı su Potugin'e nasıl teşekkür etmeliyim? Litvinof kulaklarını açtı: Bu M. Potugin'i çoktanberi mi tanıyorsunuz? Çoktan; hadi siz anlatınız. Samimî bir tanışma mı? îren içini çekerek: Evet. Bu bir takım hususî vak'alara müstenittir. Elbette Elise Belski'den bahsolunduğumı duy • muşsunuzdur. Hani iki sene evvel feci bir surette vefat etmişti. Fakat hayır, siz bizim maceralarımızı bilmezsiniz? Bundan dolayı da tebrik ederim. Ne tali'! Bizim âlemimizde cereyan eden fecayii bilmemek ne devlettir. Keserek: Potugin o kadını mı tanıyordu? Bunları hatırlamak benim için çok elimdir. Kız benim evvelâ mektepte, sonra da Petersburg'da en aziz dostum idi. Her zaman görüşüyor • duk. Her sırnnı bana tevdi ederdi. Çok bedbaht idi, çok ıztraplar çek« ti. Potugin bu macerada çok namuskârane, tam bir şövalye halinde hareket etti. Vefakâr çıktı. Kendisini o zaman takdir ettim. Canım, biz mevzuumuza gelelim. Sizi dinliyo rum. Fakat İren, benim sergüzeşt Ierim sizi alâkadar etmez... O cihet size ait değil. Fakat îren, düşününüz ki on yıl mütemadiyen birbirimizi gör medik. O zamandanberi neler ol muştur... Asıl kim'ere neler olduğunu siz bilmezsiniz. Sizi diniemek istiyorum. Nereden başlamak lâzım geleceğin' tayin edemiyorum. Ta en baştan... Sizin,... Yani benim PePtersburg'a hareketim gününden... Siz o zaman Moskova'yı bırakıp çıktınız. Bunun üzerine ben de bir daha Moskova'ya ayak at » madım. Biraz durarak devamla: Bu evvelâ imkânsızdı; sonra da

Bu sayıdan diğer sayfalar: