27 Haziran 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

27 Haziran 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

= 27 Hazîran 1932 Almanya'da dahilî vaziyet fena karıştı.. Berlin sokaklarında arbedeler oluyor^ dahilî harp tehlikesi var Berlîn 26 (A.A.) «'İmparatorluk bayrağı Cumhoriyetperver cemiyeti, dahilî harp istemiyor, fakat şiddete karşı 1 şiddetle mukabele edeceğiz. » Bunu söyliyen, (Ciel'de Tunç Cephe mensuolarının bir içtimaında nutuk söylemiş olan cemiyet reisi M. Hecldermann'dır. M. Hecldermann, imparatorluk hü • kumete heyecanh bir müracaatte balu • narak siyasi fikirlerine iştirak etmiyen ratandaşlara karşı tehditlere kalkışan nasyonalsosyalistier rüesasmm bu hareketlerine müsameha etmemek tale binde bulunmuştur. İmparatorluk hükumeti ile cenubî Almanya hükumetleri arasmdaki îhtilâftan bahseden mumaileyh, Alman ordusunun bu hükumetler dahilmde fa aliyete geçmesinden endişe etmekte olduğunu söylemiştir. mış olan bir sosyalist gazetesi de tatil olunmuştur. Terki teslihat Ve Türkiye *Cumhuriyet TARİHİ MUSAHABE Hariciye Vekiîimizin mühim bir makalesi Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Bey Agence Litteraîre tnteTnational'a memleketimiz ve cihan vaziyeti hakkında şayani dikkat bir makale yazmıştır. Tevfik Rüştü Bey bunda yaptığı mız inkılâplardan, siyasetimizdeki istikrardan, bitaraflık siyasetimiz den bütün devletlerle dost geçinmek istediğimizden bahsettikten sonra Cemiyeti Akvam bahsine geçmekte ve demektedir ki: «Türkiye hali hazırda Cemiyeti Akvam azasından olmamakla beraber bir müddet sonra aza olabilir • bu beynelmüel müessesenin faalîyetini dikkat ve alâkai mahsusa ile takip ediyoruz. Cemîyeti Akvam ile teşriki mesai için hiç bir fırsatı kaçırmıyoruz.» Tevfik Rüştü Bey bundan sonra Rusya ile dostluğumuztı, bunun se beplerini anlatmakta, müteakıben terki teslihat mes'elesi hakkında şunlan yazmaktadır: «Cenevre'de terki teslihat müza kereleri esnasında cezrî bir terki teslihat istiyen hükumet, Türkiye'dir. Türkiye terki teslihat konferansına verdiği müstakil bir projede, tesli hatın her hangi devletin tamamiyeti mülkiyesine tecavüzü imkânsız kılacak bir nisbette tenzilini teklif et miştir. Projesi, belki kabul edilir, belkt de edilmiyebilir. Fakat reddi takdirinde Sovyet Rusya'mn projesini terviç edeceğiz. Ben şahsen terki teslihat konfe ransının bir neticeye varmadan da gılacağını zarmetmiyorum. Cemiyeti Akvam murahhası M. Gibson, hükumetinin tekliflerini konferans heyeti umumiyesine vermeden evvel müsait bir neticeye varılacağı zannedilmiyordu. Fakat Amerika, öyle şayani hayret bir proje tevdi etti ki şimdi konferansm bir neticeye varması ümit edilebilir. Amerika'nın teklifleri henüz tam olmamakla beraber her nevi tecavüz silÂhlannm ref'i için müsbet bir çarei hal arzetmektedh*. tşte bu sebepten dolayidır ki Türk heyeti murahhasası, Amerika pro jesıni fevkalâde musait bir surette knrşılamıs ve bu projeye iltihak ey lemistir. Terki teslihat konferansı için hazırladığımız muhtırada yalnız tecavüzî silâhlann lâğvmde değil fakat Utikbalde bunlar m iroalinm mernnuiyeti lüzumunda da ısrar ettik. Sanayii ilerlemiş bir memleketin, harp vukuunda sür'atle harp malzemesi stok ları imal edebilecef i malumdur. Bu hal, bizim müdafaa ettiğimiz hukuk müsavatı prensibile kabili telif olmıyacağından harp silâhları imalâtmın umumî bir kontrola tâbi tu tulmasını teklif ettik. Harbi menet mek için teslihatın tahdidini arztt etmiyecek bir memleket bulunacağını zannetmiyorum. Türk milletmin en samimî arzusu budur. Buna naebnidir ki, şimdiye kadar teslihatımızı üçte bir nisbetinde »enkis ettik. Kendi kendiliğimizden gösterdigimiz bu misal, diğer milletler tarafından da takip edilebilir. Harbin ve harp vsaitinin kaldırılması, her şeyden evvel terakki arzumuzu ve medeniyetimizi gösterecek bir misal, milletlere karşı if a edeceğimiz bir vazife teşkil eder. Askerî bütçelerin tenkisi sayesinde her millet refah ve tealisine sarfedebfleceği muazzam masrafı tasarruf edebilir. Milletler bekliyor, milletler yaşamak istiyor, harp ve teslihatı kaldırmak, milletlerin gündelik ekmekle rini kazanmak hakları, maddî ve manevî refah ve itilâ arznian önünde eğilmek lâzımdır.» Budin Valilerinin Kont Esterhaziye mektupları., TürkMacar tarihini aydınlatan bu muharrerat kitap haline konuldu Kont Esterhazi'nin hazinei evra kında mevcut türkçe muharrerat Ludvig Fekete tarafından gayet nefis bir cilt halinde nesredîlmiştir. Bu yazıları 1606 dan 1645 senesine kadar Budin ve Eğre beylerbeyilerile Macaristan'da oturan sair beyler ve paşalar tarafından yazılan mektupiarı, Esterhazi ile aralarında geçen muhaberatı ihtiva etmektedir ( 1 ) . Zidvatorak, o zamanki Türk ricalinin tabiri veçhile, Zidva boğazı muahe desinin metni ve bu muahede ahkâmını tatbik için yapılan muhaberat ile başlıyan bu vesikalar, Türkiye tarihi ve bilhassa o zamanki Türk dilinin sadeliğini tetkik noktai nazarından büyük bir kıymeti haizdir. Kitabm başında Esterhazi'nin ahfadından Esterhazi Pal'in macarca, almanca ve fransızca yazılmıs bîr mukaddemesi vardır. Bu mukaddemede eserin ne maksada mebni neşredildiği izah ve tafsil ediliyor. Ondan sonra, Türk vesikalannın kıy meti hakkında Fekete'nîn bir mu kaddemesile on yedinci asrın ilk nısfında Türkiye ve Macaristan'a dair almanca uzun bir methal vardır ki, bu methal Türk idaresinde Maca • ristan'm ne gibi vak'alar geçhdi ğini tavzih eden kıymetli bir tetkiktir. Esterhazi'nin hazinei evrakındaki türkçe yazılar, arap harflerile ve büyük bir itina ile tabedildiği gibi, bu vesikalardan on tanesinin de nefis bir surette basılmış fotoğr»fileri konmuş, ondan sonra her vesikamn al manca tercümesi dercedilmiştir. Vesikaların ekserisi Budin beylerbeyisî Mürteza, Mehmet, Hasan Hüseyin ve Musa Paşalarla kaymakam Recep, Eğre beylerbeyisi İbrahim Paşalar tarafından Etterhazi'ye yazı lan mektuplardır. Mektupların bü tün esası her iki komşu millet ara sında sulh ve salâhi tesis eylemek gayesine matuftur. O zamanlar serhat eyaletlerinin bütün derdi tarafeynin yaptıklan çapulların önüne geçmekti. İki taraf ta sulh zamanında bile datmî bir çapulcaluk hayatı geçirirdi. Yolcalar pusuya düfürülür, kimisi öldürülür, kimisi soyulur, atları, esvapları, davarları, koyunları daima yağma edilirdi. Meselâ, Budin beylerbeyisi Mürteza Pasanın Esterhazi'ye 1627 sene sinde yazdığı uzun bir mektuptaki şu satırlar bilhassa dikkati caliptir: «Bu ânedek ümidimiz budur ki bu tarafdan sizun tarafınıza bir koyun değil bir kuzu ve bir tavuk bile zarar olmuş değildir ve olduğın dahi bil meyîz ve bir zarar olacak olursa biz anı malimiz ile ödiyeyin ve idenlerin haklarmdan geleyin deyu ahdidüb ve el'an ol ahdimiz üzerindeiz. Lâ kin benim devletlu dostum ol canibden bu canibe azim zararlar oluyor. Bu mabeynimizde olan vire içinde evvelâ Bedon'dan iki Eğre'lî Eğre'ye giderlerken Hatvan'in öte tarafında filekli üzerlerine urub birin diri olub Filek'e giitürdüler ve birin dahi kesdiler.» Mektupların en çoğu hep bu gibi şikâyetlerle doludur. Mürteza Paşa bir mektubunda da şöyle diyor: «Bıldır sene bitürilen hayırlu barışığı dutmadınız ve sabit dahi eylemediniz. Elçinizi saadetlu ve aza metlu padişahımızm ulu âsitanesine göndermediniz. Ve sayir bitürilen ah •alleri dutmadınız. Hernen ol aza metlu padişahımızm serhad kal'alerine çetelerinizi gönderdiniz ve yollarda turup ademler aldırduuz ve ademleri ve rençperleri kesdirüp <1) Törklsche Schriften ans den Archive des Palatins Nikolaus Esterhazi (16061645 başların kal'alerinize dikdiniz ve Bedon'dan Istalni Belgırad'a, Begâm mızın hazinesin aldırdınız ve hazine kal'asine giderken saadetlu padişahiyanınca olan ademlerin kimin alup ve kimin kesdirdiniz. Çak aylecene düşmanlık eylediler.» Binaenaleyh bu mektuplar, o zamanki Türk ve Macar münasebatmı, Türk'lerin ne kadar hüsnü niyet göstermiş olsalar bile Macar'lara gene yaranamadıklarını vazih bir surette anlatan kıymetli vesikalardır. Fakat bu vesikalarda bazı kelimeler asıllarından doğru okunarak yazılmamıştır. Meselâ 9 numaralı vesikada: «Ahvalimizden süal olunursa elhamdüliliâhi tealâ eyyamı adaleti padişahide vücudumuz fevkarrey mevcud olub...» Diye yazılmıştır. Halbuki, aslının fotografisi neşredilmiş olan 13 nu maralı vesikamn aslına bakılacak olursa, kelime (fevkarrey) değildir; (fevkattürab mevcud olub) tur. Bu kelime bütün vesikalarda ayni su retle tekrar edilmiştir. Keza Mürteza Paşanın mührü de yanlış okunmuştur. MUhürdeki yazı: Seddi îslâmın sipeh salârı Hahkın bendesi Mürteza paşa (oldura?» han Murad filendesi Değildir. Seddi islâmın sipeh salârı Hakkın bendeti Mürteza paşa kitn oldur han Murad üfkendesi Dir. Vesikalar gayet açık türkçe yazılmıştır. Meselâ, Mürteza Paşa, mek tubunun baştafında, kendisini şöyle anlatıyor: «Biz vezir Murtaza paşa ol dev letlu ve azametlu âli Osman padişahinın denizün beru yakasında olan memleketlerinin ve askerlerinm baş serdari ve Bedon'da memleket du tacıtı i Sonra, Hasan Paşa da, kendisinin Budin valisi tayin olundugunu Es terhazi'ye yazdıgi mektupta şöyle bildiriyor: «Siz dostumuza malumdur ki bundan akdem saadetlu ve şevketlu padişahı âlempenah hazretleri bu dostluk sevici ve Hak tealânm kullarma her vechile hayır salıcı ve daima eyilik istiyüci konşunuza Budin serhad lerinin vekâletin ve bu hükumetin •yaletin tefviz ve sipariş eyliyub...» Almanca tercümelerile birlikte neşredilen vesikaların mecmuu 77 dir, ve hepsi de notlarla tavzih edilmiştir. Türk'lerin Macaristan'da nasıl bîr cmür sürdüklerini, orta Macar krallarile nasıl muhaberatta bulunduklarıni anlamak îçin bu yazılar çok canlı tasvjrleri ihtiva eylemektedir. Meselâ Mehmet Çavuş, Budin'deki zevcesine yazdıgı mektuba söyle başlıyor: clzzetlî ve candan sevgili kadu num ..> Prens Esterhazi tarafından neş rettirilen bu vesikalar 500 sahifeyi mütecaviz büyük ve nefis bir cilt teşkil eylemiştir. Binaenaleyh, Macar tarihinin mühim bir safhasını tenvir ettiği kadar, Türkiye tarihi için de büyük bir kıymeti haiz olan bu ve sikaları neşre himmet eylediklerin den dolayı Prens Esterhazi ile Ludvig Fekete'ye teşekkür etmeği bir vazife addederiz. Fakat şurasını da kaydetmek İs teriz ki, elimizde bu vesikalardan daha kıymetli yüz binlerce vesaik mevcuttur. Onlar da bu tarzda neşredîİTnedikçe esaslı bir Türkiye tarihi yazmsk imkânsızdır. AHMET REF1K [FİEM NALINA MIH1NA Çekisi kaça? 1 üniformalı 50 Nazi, Vorvvaerts gazetesi binasına höcum ettiier Berlin 26 (A.A.) Üniformalı 50 Nazi, dün saat 17 de merkez sosyalist firkasının mürevvici efkâri olan Vorwacrts gazetesi matbaa ve idarehanesine hücum etmislerdir. Mutaarrızlann rovelverle ateş açmış olmalarma rağmen, gazete müstahde mini Nazi'leri sokağa atmağa muvaffak olmuşlar ve bunlar da polis gelmeden evvel kaçmışlardır. Vcrwaerts'in müstahdemininden iki kişi ağır surette yaralanmıştır. Nazi'lerin yahudiiere hflcumu Berlin sokaklarında arbede Berlin 26 (A.A.) Dün Berlin'de Nazi'lerle imparatorluk bayrağı teşki Iâtı arasında yeni bir arbede olmuştur. Her 3ıi taraf birbirme ateş açrmştır. Bir çok yaralı vardır. Berlin 2 6 (A.A.) Nazi'Ier dün akşam Berlin'de metropoliten dahilin de mühim kargaşalıklar çıkarmışlar, seyir halinde bulunan arabalardan yahudi yolculan dışan atmak istemişlerdir. Berlin'de gazeteier kapatılıyor Berlin 26 (A.A.) Dün musadere edilmiş olan Der Angriff gazetesi, 5 gün möddetle tattl edndifi gibi Reisicumhura karşı hakaretamiz yazılar yas••'•"••mnMrtMIMfmKHBiBfJK Berlin 2 6 fA.A.) Yeni Alman sosya! monarşist fırkası, intihabata ak bir beyanname neşretmiştir. Bu beyannamede Alman milleti 31 temmuzda Reichstag'da yalnız millî fırkalar mömessillerini intihap etmeğe ve sosyal • monarşist grubuna iltihaka davet edilmektedir. Almanya'da krallık fırkası Darülbedayi, Anadolu'da uzun bir turne yaptı, artistler geçen hafta şehrimize döndüler. Bu meyan . da şirin ve sevimli Vasfi Rıza da geldi, bu seyahatine dair, bir hayli maceralar anlattı. Bunlardan bil hassa bir tanesinî anlattığı gibi yaz. mamı rica etti. Ben de söylediklerini aynen karilerime arzediyorum: «Ne mutlu o tarafın insanlanna kî Anadolu içinde bir şehirden öbür şehre şimendiferle seyahat ederler.. Bütün dünyanın kandille cinaan» aradığı, nüfus arttırmak için bin bir çareye başvurduğu böyle bir zatnan. da nedense bîzd'e bazı adamlar, değil yetiştirmek, yetişeni bîle muhafaza etmesini bilmiyorlar.. Belediye nizamında şehrin te . mizliği mevzuu bahsoluyorsa bu süs için değil o şehirde yaşıyan in sanlarm sıhhati içindir. Belediye parkları bunun için yapar, hastane. leri bunun için açar, etleri, sütleri bunun için muayene eder, ve nihayet belediye beldenin kötü kadınla. rını bunun için kontrol altına alır... Demek ki belediyenin vazifesi aşağı yakarı halkın sıhhati, halkın istirahati, halkın refahı içindir... tstanbul belediyesinin bir seyrüse fer teşkilâtı vardır. Ankara'nın oto. mobil nizamatı pek şiddetlidir. Bilmem nerenin araba, kamyon, bisik. Iet, vapur, kayık mayık nizamatı da esaslı maddeler üzerinde tesbit edilmiştir.. Bunun haricme çıkatı şiddetle cezalanrfırılır.. Ayintep'ten beş otomobü bir de eşya kamyonu ile yola çıktik.. De • reler dağlar aştık,. Firat'ı oto mobil içinde sallarla geçtik.. Kürt aşiret . leri arasından yol aldtk.. Bir tarafı uçurum, öbür tarafı yalçın Jcaya bozuk yollardan geçtik.. Ufak btr firen sakatlığı, ehemmiyetsîz bîr tekerlek kayması hepimizi mahvetmeğe kâfi gelebilirdi. Maazallah bir kaZa olsaydı, arkadaşlarım, değil böyle ender yetîşir birer san'atkâr, alelâde birer «insan» dahi ol . salar, bu facia pek elim olurdu. Belediyelerin vazifelerinden biri de kendi hudutları dahiline giren ve çıkan otomobillerin altinı üstünü muayene etmek »laeaktır değil nrî? Çünkü onun içinde ınsan canı »ar.. Onun içinde senelerin yetiştirdiği san'atkârlar var... Siz ve ben oto • mobilden anlarnayız ki binmeden evvel muayene edelim.. Siz ve ben hayatımızı sokakta bulmadık ki muayene edilmemiş otomobillerle bu tehlikeli yollarda. uçurum kenarlarında tâli deneyelim... Ayintep'ten hareketten sekit saat sonra lâstik patlıya, motör bozula, benzin bite, hurdehaş bir halde Urfa'ya vardığımıs zaman, bîlmem ne sebepten dolayı, şoför gayet sakin bir eda ile otomobilinm ayak fireni olmadığını, el fireninin de yolda bozuldugunu söylenctm tni? Biraz evvel geçtiğimiz müthiş dönemeçler, sarp kayaların dibindeki korkunç ve derin uçuramlar hayalimde birer birer geçit resmi yaptı!.. Oldugum yerde donmuş kalmışım... Dünyanın dort köşesinde «msan» m havatını gramla sattıkları böy le bir asırda bizde adamın meşe odunu kadar kıymeti yok.. EtrBfta. kilere sordum: Onların gramla sattıkları n«snenin burada çekisi kaça?..» Japon maliyesi Buhran şiddetli, sermaye kaçıyor Posta paketleri Yeni bir kontenjan kararnamesi çıktı . Londra 26 (A.A.) Yokio hükuAnkara 26 (Telefonla) Yeşil metinin kredi açılmasını teshil maketiketli küçük paketlere (letr pa • sadile îttihaz etmiş olduğu tedbirler ke) ler evsafını haiz olan azamî bir umumiyetle bir enflâsyon siyaseti kilo sıkletinde kıymeti mukaddereli kabul edileceğine delâlet eder su • kutulartn ve »iriTİıSi' * W!Iajıu er«^m»lreue teısır edihnektedir. Daha şîmyen evrakı matbua paketlerinin kondiden bir takım sermayeler harice ih tenjan harici tutulması hakkında yeni raç edilmiştir. bir kararname intişar etmiştir. Hali hazırda Japon dövizi kıymetinin, ahiren derpiş edilmiş olduğu veçhile, tenzili mühim itirazları ve Ankara 26 (Telefonla) Hazi. münakaşaları davet etmiştir. neden taksitie mal almış olanlarm İttihaz veya derpiş edilmiş olan taksit bedellerinin tecili lâyihası tedbirlerîn neticesi, Japon eshamının Meclis ruznamesine almmıştır. Budüşmesini intaç etmîştîr. Maamafih, gün müzakere edilecektir. Lâyihada geçen haftaki son celse esnasında ol deniliyor ki: dukça geniş bir kalkınma hareketi 15 nisan 341 tarih ve 622 numagörülmüştür. ralı mülga kanunla mukaddema Bu hareket sayesinde Japon eshaistilâ ve harp tahribatı dolayısile mı evvelce kaybettiklermi bfr nebze hakları tanınmış olan eşhasın 928 telâfi etmiş ve en asağı düşmüş ol • mayısı nihayetine kadar hazineden duğu seviye fevkinde kapanmıştır. taksitie satm almış oldukları irat Ecnebi dövizi halindeki istikraz getirmiyen arsalarla her nevi arazi tahvîlleri piyasaya çıkarmağı istih ve bina vergisi kanunu ile tayin edidaf eden ve Tokio hükumeti tara len kıymeti 1000 liradan dun mes. fmdan ileri sürülen teklifin Japon kenlerin bed'ellerinden bakiye kalan kabinesinin vaziyetin ilcaatına karşı borçları bprçlanma kanununa göre koyabilmek için zarurî olan bütün tahsil edilir. Bunlardan borçlarını tedbirleri ittihaza karar vermiş ol bu kanunla tayin edilen müddetten duğunu ecnebilerin nazarında isbat evvel ve bu kanunun meriyetinden etmiş gîbidir. sonra tediye edecek olanlar 726 Japonya'nm ticaret bilânçosu manumaralı kanunun 4 üncü mad yıs ayında 48,000,000 yen miktannda desinin son fıkrasından istifade eder. bir açık göstermekte olduğundan valer. A ziyet naziktir. Bir sene evvelki açık, 25,000.000 dan ibaret idi. Hazineden taksitie mal alanSar Harcırahlar ve muvazene vergisi izmir'de bir polis karısını öldördö Ankara 26 (Telefonla) Harcırahlardan muvazene vergisi kesilmtyeceği hakkındaki emir bütün vilâ yetlere tebliğ edilmiştir. Ankara 26 (Telefonla) Balı kesir zahire borsasmın lâğvı Heyeti Vekilece kabul edilmiştir. Balıkesir zahire borsası lâjjvedildi İzmir 25 Polis memurlarından Mehmet Nuri Efendi dün Kemerül. tı'ndan sokak içmden geçerken bir müd'dettenberi dargın bulunduğu karısı Müzeyyen Hanımla kaymbirad Ji Sadettin Efendiye tesadüf etmiş ve derhal tabancasını çckrek üzerlerîne dort el ateş etmiştîr. Müzeyyen Hanımla Sadettin Ef. rmıhtelif yerlerfnden yaralanmışlar ve hemen ölmüşlerdîr. Denizü'de f eci Bir yangın oldu Denizli 26 (A.A.) KadıköyÖ na • hiyesinde çıkan bir yagm 149 ev yandıktan sonra söndürülmüştür. Yan gında bir kişinin kolu yarrnış, bir diğerînin de kolu kırılmıştır. Düşen enkazdan iki yaralı daha vardır. Sevşilim Nebahat Hanımın saat kaçta uyandığını, bahçede ve içeride ne vakitler bulunduğunu, ne vakitler sokağa çıkması ihtimali olduğunu evvelâ Receb'e giizelce bir anlattım. Not aldı. Sonra koşkteki muhtelif vaziyetleri de izah ettim ve kendisine mükemmel bir plân çizdifn. Mükem • mel olduğunu zannederim, çünkü mevzuuma karşı tecessüsüm beni bu sahada çok inceltmişti. Bir hafta, on gün, on beş gün, yirtnî gün, her akşam Recep'le aramda şu mükâleme cereyan ediyordu: Ne haber? Bugün hiç dışarı çıkmadu Gelen giden olmadı mı? Hayır. Recep, bazan da şöyle haberler getîriyor: Bugün saat ikiyi çeyrek geçe köşkten çıktı, trene bindi, ben de ayni vagona girdim ama kendimi göster medim. Emin misin? IMabaât Vafi Üç aylıklarbitti Eytam, aramii ve mütekaidinin üç ayhklarının tevzü muamelesi dün ikmal edilmiştir. hep ayni mevzuda konuşmak isti • yordum. Yeşfllikler arasında mavi etekliğinin derece derece sönüşüne bakarak olduğum yerde kaldım. fçimde büyük bir rahatsızlık vardı. Fakat bana bu azap veren mes'ele ne îdi? Halledîlecek şey ne idi? Bir türlü anlıyamıyordum. Yalnız, kendi kendîme: «Ben bu kadının hayatım öğrenmeliyim!* dedim. Bu karar içime biraz ferahlık verdi. Ne olursa olsun bir faaliyet için, yani kendimi avutmak için vesile bulmuştum. Bilhassa kocası öldükten sonra, sevgilim Nebahat Hanımın nasıl ya şadığını, başka bîr erkekle rabıtası olup olmadığını öğrenmek istiyordum. Ne yapmalı bunun için? Uzun müddet bu suale cevap veremedim. Evde, geceleyin, düşünce içinde idim. Lârnbamı söndürme den, yatagın içinde, üstüste sigara içerek bir çare arıyordum. Uyuyamıyordum. Bîr arahk içeriye bizim Re cep girdi. Kibrît aradı ve bana sordu: Hâlâ uyumadımz mı? CUMHURİYET'in tefrikast: 7 Çalınan Gönül SERVER Hayır. Demin «mukayese» de ' miştiniz ya... Evet. Ben mukayese yapmak isti yorum. Kimle kimi? Onunla başka birini. «O» kim? «Başka biri» kim? Bîr kahkahasım tuttuğunu hissettim. Yüzüne pek dikkatli bakıyor • dum. Kendini topladı, cevap verdi. Susmayınız! Dedim. Fakat bu ihtar onu sustnağa teşvik etmekten başka bir şey değildi. Hiç olmazsa bahsi değiştirmeğe kalktı: Siz ava gider misiniz? Diye sordu. Hayır. BEDl Ben bayihnm. Pazara gideceğiz. Kimlerle? Erenköy'lülerle. Sizden başka kadın var mı? Hetn gayet iyi avcıyım, bili yor musnnoz? Sualime cevap verîniz, sizden başka kadın var mı? Soruyorum. Gidelim artık. Bir sıçrayışta ayağa kalktı ve koşarak yürüdü. Başkaları tarafından yanyana görülmemek îçin hemen aynlmağa mecburduk. Yalnız kalınca, içimde bîr çok arzuların, merakların, ümitlerin gecmedigi halde, kendisini aylarca gör memişim gibi göreceğim geldi ve hemen arkasından koşmak, onu bulmak, Birdenbire yatağın içinde doğ ruldum, elimle bîr işaret yaparak: Recep! Dedim, şöyle geç karşıma otur bakayım! Zekâsını benden gizlemek istiyormuş gibi gözlerini önüne iğerek karşıma oturdu. Sana ince bir is havale ede • ceğim, dedim. Çok ince bir iş. Bizim Nebahat Hanım yok mu? Onun pe şine düşeeeksin. Yatının azlığmı telâfi eden ze kâsının piskinliği, Receb'in bir te bessümünde belirdi. Hazır olduğunu hemen hissetthmişti. Fazla olarak böyle bir işi yalnız muvaffakiyetle değil, büyük bir memnuniyetle de yapacağını halile anlatıyordu. Recep, dedim, bu hanımın kim lerle konuştuğunu öğrenmek isti yorum. Yani hangi erkeklerle... An hyorsun değil mi? Gözlerini bir def a kırparak cevap verdi. Devam ettim: Eve nasıl erkekler girip çıkı • yor? Nebahat Hanım köşkten çıkınca nerelere gidiyor? Başkalarile buhışuyor mtı? Bunları bilmeliyim. Sen bu işi yaparsın değil mi? Yaparım. Fizik ve kimya derslerinde oku duğu Natpinkerton kitaplannı tatbik J «made olduğunu hissettiren bir gülüşle güldü. Fakat, dedim, kalabahk bir yerde, bir evi, bir insanı tarassut etmek kolaydır; böyle tenha yerlerde pek göçtür. Olsun, dedi. Hem de günes altında saatlerce beklemek... Sözümü kesti: Beklerim, dedi. Bu işî yapmağa o kadar hevesli görünüyordu ki, ileri sürdüğüm bir çok mahzurları dinlemedi bile. Peki, öyle ise, dedim, şimdi seninle bir plân yapalım. Siz bana bırakın. Olmaz. Benim bildiğioa şeyler var. Sana yardım edeyim.

Bu sayıdan diğer sayfalar: