5 Eylül 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

5 Eylül 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Eylul 1932 SON TELGRAFLAB Fransa cevap hazırlıyor Mes'ele uzarsa Almanya Tahdidi Teslihat konferansına gitmiyecek Pari» 4 (A.A.) Potit Parisien {gazetesi, Alman notasına verilecek cevaba dün M. Herriot'nun nazırlar meclisinde vermiş olduğu izahatın . esas teşkil edeceğini yazmaktadır. Mumaileyhin beyan ettni? olduğu mütaleaların arkadaşları ile Reisicumhur üzerinde hâsıl etmiş olduğu intiba çok derin ve çok müsaittir. M. Herriot, Almanya'ya ne suretle cevap vereceğini göstermiş, ancak evvelâ bir takım vesikaları tetkik etmeti lizım olduğunu ilâve eylemistir. Bu vesikalar, hukukî ve teknik mahiyette hiç bir noktayı gölgede bırakmamak ve diğer memleketler naza rında cerhi gayrikabil bir delil vücude getirmek maksadile tetkiki lâzım gelen bir takım diplomasi vesiknlandır. Petit Parisien, ilâve ediyor: «Fransız cevabî notasının kat'î metni b nümUzdeki çarşamba trünü nazırlar meclisine tevdi edilecektir.» muhabirinden: Almanya'nm hukuku müsavatına dair olan fesebbüsünü Fransa hükumetinin büyük bir sükun ile karMİaması âcil bir cevaba intizar eden hü kutnet mehafilinde büyük bir nes'e sizlik tevlit etmiştir. Bu mehafil, Almanya'yı ovalamak maksadile işi uzatmak üzere yapılan bir takım manevralardan bahsetmektedir. MilHyetperver gazeteler, Fransa'nın eski menfaatlerinin arkasına çe kilerek sığmmak istediğini yazmakta ve Almanya'nın ortaya atılmıs o!an mes'elenin tahdidi teslihat konf eransına havale edilmesine hiç bir zaman riza ve muvafakat gösteremiyece ğini Hâve eylemektedir. Çelik miğferlilerin mürevvici »f kâri olan Krouz Zeitung dîyor ki: «Tahdidi teslihat konferansı, ifi&s etmiştir. Eğer Fransa Almanya'nm talebini bu kçnferansa havale edecek olursa bu, işin gömülmesi ve örtbas edilmesi demek olur. Alman hükumetinin hiç bir zaman bu manevraya serfürü etmiyeceğini bilmek lâzımdır.» ıtııouıı Karagöz ve Nasrettin ' Hoca Karagöz münakaşası devam ediyor. Bu arada Nasrettin Hocayı da hatırhyahm. Çünkü onun varlığı da bir tarihî rivayetten ibaret: Hacı Bektaşı Veli ile mua sır mıdır? Yoksa, daha evvel, Selçuki'ler zamanında mı yaşamıştır? Akşehir'deki türbe cidden ona mı aittir? Timürlenk zamanında hayatta olduğunu söyliyenler ne derece haklıdırlar? Bilmiyo ruz. Nasrettin Hocanın fıkralan, kaillerini bilmediğimiz ata söz leri, şairlerini bilmediğimiz halk şiirleri, bestekârlarını bilmediğimiz halk türküleri gibi, ihtimal ki bütün bir cemiyetin muhayyile sinden doğmuştur ve bir adama izafe edilmiştir. Millî ruh dediğimiz o gizli terkip, o esrarlı mahiyet, bazan bir potur ve bir mintan giyiyor, bir kuşak sarıyor, eline bir saz ahyor ve sisli dağlar ardında bir hayalet gibi görünerek bize şiirler okuyor ve türküler söylüyor. Ba zan da sevimli eşeğile, abani sarığile, top sakafile bize öyle fık • ralar anlatıyor ki, bunları ilk duyduğumuz vakit attığımız kahkahaların şiddeti, yüzüncü dinleyifimizde de azalmıyor. Bazan da her tarafa sığan bir büyük ruh, bir devederisi parçasınm içine sinerek, renkli bir gölgeyi hakikatten daha canh bir hayal şek • linde kımıldatıyor, söyletiyor, yaşatıyor. Çocukluğumuzun kahkahalarını kendisine borçlu olduğumuz Karagöz, yetişmiş çağımızın kahkahalarını kendisine borçlu olduğumuz Nasrettin Hoca, bizi cezbeye getiren halk şiirlerinin, türkülerinin ve şarkılarının meçhul yaratıcıları, «Lâedri» ler, hatta kim bilir, belki şu mezarını bulamadığımız, doğduğu tarihi üstünde ittifak edemediğimiz Yunus Cmre blle mllll ruh dediğimiz o PRAĞ MÜŞAHEDELERJı Bir mucize... Çek'lerin dünyaya ikinci gelisi SLER Eşyalarımız Dün, apartıman deği&tirdim. Evin içerisini görmeyiniz: İyi su kiipü. benim yazı odamda. Beni hokka takımım, ocağın içinde. Gramofon karyolanın üstüne çıkmış. Karanfif saksısına bir catal dikilmiş! Bu karmakarısık sergiyi hay retle gözden geçirdim: Yarabbi, ne acayip eşyalarımız var.. Tarihin, taş, tunç, demir devirleri h yanyana gelmiş :İste bir taş hava işte bir tunç şamdan, işte bir d mir soba. Son model bir Salamandra yamnda kâri kadim bir mangal.. Renkli bir fotoğraf üstünde »an işlenmiş bir (Dahilek) levhasu. Dünyamn her köşesini dinliyen bir radyo makinesi karşısında asırlık bir kahve değirmeni! Tahta kaplamalı, aşı boyalı, kafesli, cumbalı, gusülhaneli evJerden, taş cepheli, geniş pencereli, duslu. banyolu. asansörlii apartımanlara taşındık.. Yüklerimizi, öküz arabalarî yerine kamyonlar taşıyor.. Evvel zamamn erkân minderlerinden kafkıp yeni devrin lcübilc koltuklarına orurduk.. Ut yerine gramofon, kanun yerine radyo dinliyoruz.. Cetlerimizin çenber sakallı, paİa bıyıklı çehrelerini seyreden aynalarda bizim tüysüz yüzlerimiz gülümsüyor.. Her şey değişti, hepimiz de tik.. Fakat eşyalarımız, henüz tarihin bütün devirlerine ait hatı: lardan bir âsarı atika kolleksi • yonu.. Diyebilirim ki, tstanbul'da her yeni apartıman içinde bir bedesten var! Tamps gazetetinin bir makalesi Paris 4 (A.A.) Tamps gazetesi Almanya'nm ahiren, gerek Fransa'da ve gerek sulhun takviyesi ile alâkadar olan bütün memleket lerde mühim akisler hâsıl etmiş olan son teşebbüsünden bahsederek Ver •ay muahedenamesini imza etmiş, oIan bütün devletlerin Alman muta lebatını müştereken tetkik etmeleri fikrini reddeylemekedir. Bu gazete bilâkis her.şeyin böyle bir iddiayı bertaraf etmeği âmir bu lunduğunu yazmaktadır. Tamps gazetesi netice olarak di * yor ki: «Şimdikt Almanya'da demokrata denecek biç bir şey yoktur. Şimdiki Almanya Hohenzolern rejiminin as kerî tesiri altmdadır. Almanya Von Shleitcher ile Alman ordusu erkâni elindedîr. 1919 senesinde cumhuriyetçi ve de. mokrat gibi görünen Almanya'ya verilmekten imtina olunması en adi bir ihtiyat tedbiri gibi telâkki olunan askerî vesaiti bugünkü Almanya'va vermeği kimae hatırına bile getir * Berlm 4 (A.A.) Havas AjaiMi r fflfflfflmilHffllfflllllll Almanya ve tahdidi teslihat konferann Berlin 4 (A.A.) Havas Ajansı muhabirinden: Almanya'nm 12 eylul de Cenev re'de toplanacak olan tahdidi teslihat konferansına mümessil göndermemesi muhtemeldir. Almanya'nm bu istinkâfının, hu kuku müsavata dair Almanya tara fından serdedilen metalip hakkında bir karar irtShaz edilinciye kadar tahdidi t^sÜhatlconferansma iştirak etmemek hususundaki azmini göater mekte olduğu söylenmektedir. Diğer taraftan Fransa hükumetine tevdî edilmiş olan <hulâsa> üzerine başlamış olan müzakereler şayani memnuniyet bir istikaınet almadığı takdirde Almanya'mn 21 eylul de toplanacak olan tahdidi teslihat konferansı divanma iştirak etraemesî de muhtemeldir. cher'râ son zamanlardak'ı beyanatınıa filiyatı demek olacaktır. "'"1'TOffîmi""" ,u!n Berlin'de vaziyet ır Sehi Halep Hayatmı protesto * Heyecan içinde Essen'de büyük bir % Vatanî'lerden 200 kisi tevkif edildi, her yer kapalı! nümayiş yapıldı namütenahi cevherle muhayyilemizde beşeri bir şekil alan tezahürleridir; ezelî ve ebedî birer hüviyettirler. Âlimlerimiz bu hüviyetlerin kemiklerini araya dursunlar, bizce gelmiş ve gelecek ne kadar Türk varsa hepsinin kemikleri onlara aittir. PEYAM1SAFA ret ederek tevkif edilen Vatanüerm derhal tahliye edilmelerini istemişler ve Beyrnt 3 (A.A.) Haleo heyecan aksi takdirde Halep halkımn hariçte Essen 4 (A.A.) Şehirlerdeki velve galeyan icindedir. Çarşılar bastan ba hazırlanacaklarını söylemişlerdir. Son havelel), hummalı ve meşakkatli hayatı şa kapalıdır. Greve iştirak etmiyen O berlere göre tevkif edilenlerin adedi protesto makamında olmak üzere dün akşam Essen'de bir «sükut» nü rizdibak mağazasuıın vitrinleri Vataniler 200 ü bulmuştur. tarafuidan tamamile kınlmıstır. Bu hâHalep 4 (A.A.) Havas bildİri mayişi yapılmıştır. Büyük bir alay, diseyi doğuran vak'a sudur: yor: MiUiyetperverlerden Ibrahim Hesessizce şehrin sokaklarını dolaşmışDün aksam gece yarısından sonra saat nane ile bir çiftçi arastnda cereyan eden trr. NUmayişçiler, ellerinde yanmış 3 te DOİİS, jandarma ve Fransıı askerbir münakasa neticesinde Ibrahim Ne mesaleler tasıyorlardı. Bunlar, mütelerinden mürekkep inzibat kuvvetleri nane yaralanmış ve bu haber Hama akıben Kolonya Kardinalının bir telHaleb'in muhtelif semtlerine dağılarak müslüman muhitine siyasî bir suikast grafını dinlemek üzere toplanmış Vatanî rüesasının evlerini basmışlar ve tarzında yayılarak siddetli bir galeyana lardır. ele geçirebildiklerini tevkif etmişlerdir. sebebiyet vermiştir. Şam hiikumeti teBu meyanda tbrahhn Henane vs Saduldabiri ihtiyatiye ittihaz etmiştir. Kardinal, bu telgrafmda katoliklah Cabiri Beylerin de evlerî basılmış ve leri işleri düzeltmeğe ve «adalete ve beni nevine muhabbete müstenit yeni faka*. kendüerini ele gecirmek mömkün olamamıştır. Halep hiikumeti bunlann bir âlena vücude getirmek için> şimvakit kaybebneksizin tevkifleri için şiddiki zihniyeti ıslaha davet etmektedetli emirler vermiştir. Diğer taraftan Halep'ten bildiriliyor: Maliye Vedir. tbrahim Henane'nin bir çete teşkil ede ziri Şimalî Suriye'de bir teftiş seyarek mukabil harekete geçeceği söylen hatine çıkmıştır. Vezir bu mmtakada miştir. Sabah oiup ta bu hâdiseyi ha gördüğü acı manzaralardan çok müAdana 3 (A.A.) Vİlâyetimİziıı ber alan halk dehset içerisinde kalmış teessir olmus, gazetecilere köylerde Saimbeyli Kadirli ve Kozan kazala ve pazan terkederek yer yer içtima yap açlık ve «usuzluğun facia halını alrmda sekâvet yapmakta olan Musa Kâdığını söylemiştir. zım bir musademe neticesmde ölü ola mağa baslamıslardır. Polis kuvvetleri rak elde edilmiştir. Müsademeden ka loplanan halkı dağıtmak için pek zah • Yalnız Halep Vilâyeti dahilinde çan dört arkadaşı şiddetls takip edil • met çekmiştir. Dün Ahmet Sıddik ile 600 köy halkı açhk ve susuzluktan Derviğ ve rüfekası Halep Valisini ziyamektedir. hicrete mecbur olmuşlardır. Suriye'de 600 köy halkı hicrete mecbur oldu Bir şaki öldurüldü r)Tç şupHe yok ki fiu millet için öldükten sonra dirilmiştir, diyebiliriz. Çünkü Çekoslovak'lar asırlar süren esaretlerinde ümit ve cesaretlerinden baska her şeyleriai Hsaniarını hatta isimlerini kaybetmislerdi. Bu yenî den doğuş tesadüfün bir lutfu değildir. Bir azim ve sây mahsulüdür. Bu diriliste edebî ve bedenî harsın yardımı çok barizdir. 1925 senesi mayisının 28 inden haziran haftasına kadar Prag'da toplanan spor pedagojisi kongresine iştirak ettiğim zaman bir ay kadar bu tarihî sehirde kalmıs ve kongre ka rarlarını avdette bir risale şeklinde bastırmıstım. Bu sefer gene hem beden terbiyesi konsrresine iştirak et mek, hem de Sokol jimnastik senliklermi gönnek üzere Çek'ler beni tekrar davet etmek nezaketini göster diler. Beden terbiyesinin bu diyarda inkişafından Cumhuriyet karilerine bahsetmeden evvel bu milletm biraz tarih ve coğrafyası hakkında malumat vermek isterim. Malumdur ki kurunu vustada Bohemya, Silezya, Moravya kıt'alanna hükümran olan bir Bohemya Krallığı vardı. Hatta Kral dördüncü Şarl bundan bes asır evvel Prag'da bir darülfünun bile tesis etmisti. On al tıncı asırda Bohemya tacına Habs burg hanedanı sahip oldu. Umumî harp dünyamn yüzünü az çok değiştirdi. 1917 senesi 10 kânunusanismden itibaren Çekoslovak devleti ye niden kuruldu. Bu suretle Bohemya, Silezya ve Slovakia'dan mürekkep Çekoslovakia Cumhuriyeti meydana geldi. Çeko»Iovakia kıt'ası 150,000 kilometredir. tskoçya dahil olmadığı halde hemen, hemen tngiltere kadar bir seydir. Umumî nüfusu ise 14 milyonu geçiyor. Maziye bir nazar: 1349 da kiiçük Bohemya'nm paytahtı Prağ refah içinde yaşıyor. Fikrî ve naktî serveti var. Bu milletin sa adet yıldızı on yedinci asrın baslangıcmda sönmeğe yiiz lı: uyor. Evvelâ dahilde kendi aralannda bazı uygunsuzluklar baş gösteriyor. Etraf kâ milen düsmanlarla muhat olduğundan tabiî (su uyur, düsman uyumaz) kavlince Almanya, Avusrurya, Macaristan, hatta tspanya 1620 de Bo hemya'hlara saldirıyorlar. On beş sene fasılasız kan dokülüyor. Çek'ler takati beşerin fevkinde kruvvet sarfederek Prag'ı tnüdafaa ediyorlar. Nihayet Akdağ bozgunu ile Bohemya mahvoluyor. Evvelâ yağmalar, sonra katliâmlar, daha sonra muhaceret, Bohemya'hlarm nam ve şanını ortadan siliyor. tki sene zarfında 33,000 ailenin mallan musadere edilerek kendileri Avusturya ve Macaristan dahillerine sürülüyorlar. Prağ bir eyalet merkezi oluyor. tş bu kadarla da kalmıyor, kütüphanelerde Çek lisanmda basma ve el yazısı ne varsa mahvediliyor. Prag Darülfünununun meşhur kütüphanesî yakılıyor. Çek lisanı nıenediliyor ve kimm elinde Çek lisanında bir kitap görülürse cina yetle itham ediliyor. Yalnız Slovakia ve Moravia köylüleri araMnda kaba ve iptidaî bir Çek Iisanı kaiıyor. Fransa ihtilâli kebiri Çek'lerde h'n intibah husule getirtiyor. Fakat millî bir naevcudiyet gösterebilmek îçin ne yapmalı? Filhakika Çek ırkı çok sağlam ve çok velut. Bohemya inkisamında yalnız 300,000 nüfus berhayat kalabilmiş iken iki asır zarfında bu miktar 3 milyon olmuş! Fakat bu maddî bir mevcudiyettir. Bohemya, ırkın ruhunu teşkil eden lisan ve an'aneden mahrum. işte Çek'lerin ilk teşebbüsü lisanlarını ve edebiyatlarını meydana getirmek olmuştur. Bir taraftan Elsine üleması unutulan kelimeleri topluyor, bir sarf ve nahiv vücude getirtiyor; diğer taraftan içti maiyatçılar köylülerden âdetleri, türküleri, masalları tophyarak Folkloru meydana getirtiyorlar. Tam iki yüz senelik bir fasıladan sonra kitapçı camekânlarında Çek lisanile yazılı birinci risale neşrediliyor ve cesur bir papaz Prag Katedralında memnu olan Cek lisanında dua etmek cür'etini gösteriyor. Ta • rihşinaslar Viyana'da, Laypzig'de, Roma'da, Paris'te, Londra'da arşivleri karışhrarak kendi mazileri hakkında malumat tophyorlar. Avus "•urya'nın bütün tazyikına rağmen Prag'da Çek lisanında bir gazete çıkıyor. Fikrî hayatm uyanıklığı ve milletm tesanüdü Çek'Icre Viyana parlâmentosunda bir mevki temin ediyor. Nihayet günün birindi Fransuva Jozef Çek Hsanını öğrenmek üzere kendisine bir muallim tutmağa mecbur oluyor! Lisan, edebiyat, tarih, an'aneler bir taraftan ihya edilirken bu manevî kudretlerin istinat ettiği beden harsına da ehemmiyet veriliyor. Gençleri ahlâten ve cisraen tekâmiile ulastıracak bir vasıta aranıyor. Jimnastik cemiyetleri teessüs ediyor. Bu eser Darülfünunda felsefe muall*îni (Miroşlav Tyrş) in himmetile meydana geliyor. SELtM S1RRI i 1 YUSUF ZlYA Terkos mes'elesi Belediyede iki encümen teşkil edildi Maarif Vekili Ankara'ya dönöyor Terkosun Belediyeye devri yaklaş • makta olduğundan bu hususta icao eden tedbirleri almak üzere dün Belediyfc de Vali ve Belediye reisi Muhittin Be • yin riyasetinde bir komisyon toplanmışta. Bu komisyona Belediye reisi mua • vinleri Hâmit ve Nuri, Fen heyeti müdürü Ziya, Daimî Encümen azatından Tevfik, Cevdet Kerim, Avni, su mü tehassısı Bürhanettin, Sular müdürii Ihsan, Iktisat müdürü Asım, Şehir Meclisi azasından Hacı Adil ve Mezbaha mü • dürü Tahir Kevkep Beyler istirak # mislerdir. Dünkıi içtimada Terkos almdıktan sonra doğrudan doğruya Beie diye tarafından mı; yoksa bir anonim şirket tarafından mı idaresi muvaftk olaMersm 3 (A.A.) tçel Vilâyetincağı hakkında görüsühnüs neticede üçer deki tetkikatından dönen Maarif Vekili azadan mürekkep iki encümen tefrikine Esat Bey bugün Ankara'ya hareket etkarar verilmistir. Bu encümenlerden bimiştir. ri mevcut şehir sularının vaziyeti; ikincisi de Terkosun hangi şekilde idaresi muvafık olacağı hakkında birer rapor ha tzmir 4 (A.'A.) Çekoslovakya huzırhyacaklardır. Encümenler bir hafta kâmetinin bu sene zarfında Ege, Samsun meşgul olacak, gelecek pazar günü komubayaa mıntakalanndan iki milyon kimisyon ikinci içtimaını aktederek bu lo tütün alacağı tahakkuk etmiştir. Bu raporlar üserinde tetkikat yapacak ve iki milyon kilonun yanm milyon kilosu esasa ait kararlannı vermeğe bashya930 ve bir buçuk milyon kilosu da 931 caktır. seneleri rekoltesi mallarından olacak tn*. Mubayaa için heyet gelmiyecek, buradan yapılacak tekliflerle icra edile • cektir. Çek'ler tütün alıyorlar Cumhuriyet Türkiye ıçtn 1400 Kr. 750 400 150 iskoçya viskisiz kalacak Elgin (İskoçya) 4 (A.A.) Viski rüsumunun pek fazla olmasma binaen taktirciler cemiyeti memleketin 91 taktirhanesinden 78 ini kontrol ettikten sonra bir sene müddetle istihsalâtı durdurmağa karar vermiştir. Abone • şeraiti • Senelik Altı ayhk Üç ayhk Bir ayhk Harie için 2700 Kr. 1450 800 Yoktur CUMHURlYET'in ede.hî frfrlhatt: 51 Bir Tereddüdün Romanı Peyami. Safa Baska bir kâğıt aramak bahanesile diyorum; çünkü, hiç bir mahzuru olmadığı halde, an cak bence malum olan bir sey ler için kütüpaneye gnrdiğim* bile söylemek ten çekiniyordum: Belki ele geçmiş lerdi, okunmuşlardı, benim bu ka * dınla alâkamın içimde yaşayan bir şey olduğunu bihnelerine de razı değil dım. Mekrupları tekrar okuyunca onları baştanbaşa güzel buldum. Hatta kendi kendme Vildan'ı yeni bir tarzda izah etmeğe başladım. tnsanlan şu iki türltiye aynlmış görüyordum: Bir kısmı hiç değişmiyen itiyatları, yasama usulleri, tnuayyen vehîmleri ve hakikatleri, içtimaî bir sımf içinde muayyen dereceleri olanlar. Amele olsun, müstehlik olsun, bunlar birer manevi burjuvadırlar. Çünkü cemiyet onlan kendi baskısı altında, kendi emir lerile kımıldıyan mahsusî birer alet haline getirmiştir. Artık bu insan • ların her biri cmüessess. dirler ve müstehase haline gelmislerdir. Evlenen arkadaşlarımın ba zılarının da böyle teessüs et. tiklerini ve cematlaştıklarmı görü yordum: Kibar sınıfının, memur sını fınm, asker sınıfının, amele sınıfının, velhasıl zümrevî bîr tertibine dahil ve tâbi olan her sınıfın birer ferdi gibi. Fakat başka bir kısım insan daha var: Bunlar daha canlı, daha hızlı, daha belli bir değişme içinde her za man keşmekeşlerini tazeliyorlar; her sıufın muhitine dalıp çıkıyorlar ve kolayhkla intibak ettikleri kadar, kolayhkla da isyan ediyorlar. Bunlar, romanlarınıdaki bir çok insanlar gibi sınıfsızdırlar. Teessüs etmemekte, comat ve müstahese olmamakta ilâhî ve şeytanî bir ısrarları var. Korkunç bir tarzda mücadele ediyorlar. Bütün san'atkarlar ve Vildan'lar. Kenditni onların içinde buluyorum, onlardan nefret ediyorum, kaçmak istiyorum ve onları seviyorum. Vildan'ı özlediğim günler oldu. Fakat aramağı düşünmcdim. Onun ha yalinde bile arzularımı daima kesen sivri ve keskin bir köşe vardı. Neydi bu, neydi, bilmiyorum. Belki de o nun bana henziyen tarafıydı ve ken drme karşı nefretlerimle birleşiyordu. Fakat bir gece sarhostum. Arka daşlarımdan çabuk ayrılmak istedim ve onun apartımanına koştum. Büyük kapıya gelince durducn ve geriye döndüm. Hemen vaz geçmiştim. Otelde beni arad^ğı günden sonra on gün kadar geçmisti. Beni telefonla gazetede buldu. Sesinde hiç bir nras viyetimi değiştiriyordu. Ona karşı tebet ve menfi his yoktu. Bitaraf bir cessüsüm tazelendi. Gitntek istiyor insan rahatlığile konu?tu: Otele çok telefon ettim, yoktun. dum. tçimde onun uyandırdığı kor Nasılsın? Bu sefer açık ol. tstemiyor kuyu bastıran yeni bir iklim doğdu. san bir daha seni aramam. Söyle ba Benim hayatımda nöbet nöbet bir kayım? kadm rüzgârı eser. Aylarca bana çok yakın bir kadm yiizii görmem. Sene Seni göreeeğim geldi. lerce bile sürer bu. Fakat, ansızın, tnanayım mı? Peki. Bana ge hayatımda bir kadın istilâsı başlar ve Hr mism? birbiri arkasından bir kaçile tanışınm. Gelirîm. Bu yeni epidemi içinde üç dört cep Bu sefer geleceğinden eminim. heye ayrılan münasebetlerin merkez Bir de sana dair havadislerim var. Seni bugünlerde meşgul eden mes'e den idaresi lâzım gelir. İki ay evvel le hakkında. Gel mutlaka. Ne zaman tanıştığım bir ecnebi kadm beni Vil dan'dan iki saat sonra telefonla aradı. ivtersen? Gene perşetnbe mi olur? Artık perşembe akşamlarım kal Akşamüstü bulustuk ve bir otomo bil gezintisi yaptık. Arkadaşsızlıktan madı. Ne vakit istersen. şikâyet etti ve benimle sık sık beraber Yarın gece. olmak istedi. Fransa darülfünunla Peki. rından birinde ok'rr.us, bütün muasır Bekliyorum. fikir cereyanlarına vâkıf, kültür sa Bu sefer yüzde yüz. hibi bir kadındı. Teklifini memnuni Telefonu kapadım ve düşün yetle kabul ettim. düm. Çok değişmiş. Sesinin bu yeni Bütün geceyi onu düsünmekle ge ifadesi hiç sun'i değildi; ve şahsiyetinin bu yeni manzarasile beni kendi çirmiştim. Sabahleyin uyanmca Vil âine bağlıyan terkibi de bozuyor, hü dan'ı içimde silinmiş buldum. Ona gidip gitmemekte tereddüde başla mıştım. Bu sefer Vildan'dan değil, kendimden korkuyordum. Son ayla rım beni pek fazla yoran, müsekkiıt ilâçlar almağa mecbur eden heye canlar içinde geçmisti. Belki tnacera lardan nefretimin bu yorgnnlukla da alâkası vardı. Vildan'a karşı hisset tiğim yeni arzunun teessürî haya î tımda müthiş bir bozgunla netice lenmesinden korktum ve karar ve remedim. Fakat Vildan ertesi gün bana gen telefon etti: Gelecek misin? Diye sordu. Bir gün evvel yüzde yüz verdiğim sözden dönemedim: Evet, dedim. Telefonda bir sükut oldu. Alo .. Dedim, orada mısın? . Buradayım. Ne düşündün? Bu everi beğenmedim» Sebep ? Hafif çıktı pek, (Mabaâi var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: