15 Ekim 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

15 Ekim 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

OSMANLİ ıMPARATORLUGUNDA r *Camhuriyet '• 15 Teşirinevvel MAKTUL VEZlRLER Şehlr ve memleket haberieri Yarım kalan mücadele. Anadolu yakasındaki köyler den gazetemize gönderilen mek. tuplarda sivrisinek mücadelesi . nin sureti kat'iyede ihmal edil diği ve «ivrisineklerin şimdiye kadar hiç mücadele yapılmamışça • sına arttığı bildiriliyor. Bu mek. tuplar üzerine yaptiğımız tahki . kat şikâyetlerin tamamile yerinde olduğunu göstermiştir. Vîlâ . yetlerin sıhhat işlerinden Sıhhat ve İçtimaî Muavenet müd"ürleri mes'ul oldukları halde Sıhhiye Vekâletinin tstanbul'da ayrıca bir mücadele heyeti teşkil etmesi sivrisinek mücadelesine büyük bir ehemmiyet verildiğine delâlet e . diyordu. Teşkilâta ve mücadeleye bir çok para sarfedildiği hal de maalesef bugün elde edilen netiee Vekâletin istediği değil, kat'iyyen istemediği bir netiee dir. Bu kadar masraflardan, e. meklerden sonra sivrisineklerin guya hiç mücadele yapılmamış gibi çoğalmasi ve o civar halkını haşır haşır haşlaması teessüfle karşılanacak bir hâdisedir. Fen dairesinde yapılacak bir mücadelenin sivrisinekleri behe. mehal ortadan kaldırması lâzım gelirken neticenin böyle makus çıkması teşkilâttaki sakatlıktan başka bîr şeye hamil ve isnat edttlemez diyoruz; Siyasî icmal Hindistan'da yeni bir vaziyet Hindistan mes'elesi Gandi'nîn açlık grevinden dolayı büsbütün başka bir şekil aldı. Mumaileyh Hindu miliiyetini kurtarmak için kendi hayatını feda edeceğini ilân eylemesi ve bu tasmimini * icraya kalkışması gerek Hindistan'da gerek bütün cihan efkârı umumiyesi üzerinde derin testrler bıraktı. Hindis tan eyaletleri müstakbel kanunu esasiye binaen birer meşrutî hükumet olacak ve bu hükumetler ile mevcut nim müstakil hükumetlerden Hindistan müttehit hükumetleri teşskkül edecektir. Gerek eyalet parlâmentolannda, gerek' müttehit hükumetlerin merkezinde teşkil edilecek parlâmentolara gönderilecek meb'usların intihap usulü hakkm • da ekseriyet unsuru Hindu'Iar ile Müslüman'lar ve Parya'lar ve diğer ekal liyetler uyuşamadıklanndan tngiltere hükumeti hakem srfatile bu usul hak kında bir karar vermiş ve maahaza muhtelif anasuin kendi aralannda u yuşmalanna açık kapı bırakmış idi. Anasıl Hindu olan ve lâkin arala rında gayet derin sınıf uçurumu bulu • nan Parya'lar tngiltere hükumetinin bu kararı sayestnde nüfusları nisbetinde kendilerinden meb'us çıkaracaklardır. Bu iş an'ane şeklîni aldıktan sonra Parya'lar ileride büsbütün Hinduizm camiasından ayrılmıs olacaktır. tşte Gandi mensup bulunduğu mflleta'n inhilâl etmek üzere bulunduğunu göre* rek bu tehlikenin önüne geçmek için hayatinî kurban etmeği tasmim etmişti. Parya'ları gayet süflî ve her ne su • retle olursa olsun kendilerile temasî bile caiz olmıyan bir mahluk addeden Hindu'Iar, nüfusî bir hesaba göre 4 0 ve diğer bir hesaba göre 7 milyon olan Parya'lann siyasî cihetten alelumum Hindu'lara mUsavi hukuk sahibi olduklarmı ve mabetlerin kapılarmm kendilerine açılmasînı kabul ettikten başka tngiltere hükumetinin tayin ettiği miktarm çok fevkinde meb'us çıkarmalanna müsaade ettiler. Bu husustaki itilâfname tarafeyn murahhaslarî arasın* da Gandi'nin mevkuf bulunduğu ha pishanede akit ve imaa edümîştir. Bu suretle Gandi Hindu miliiyetini inhilâl ucurumuna yuvarlanmaktan kurtar mıshr. Gandi'nin muvaffakiyeti Hindistan Müslüman'larının efkân umumiyesinî dahi harekete getirmiştir. Hint Müslüman'larinm bir hizbi esasen Gandi'nin millî Hint kongresi fırkasma mensup idi. Bu hizip umum Müslüman kütlesinin cüz'i bir kısmını teşkil etmek ile beraber gene bir örnek arzediyordu. Hinduiar Parya'lar ile uyuştuktan sonra Müslüman'lann büyük kütlesi dahi Hindu'Iar ile birleşmek mes'elesi hakkında bîr vaziyet almak mecburîyetinde kalmışbr. Şimdi Müslüman kütlesi ikiye aynlmış bulunuyor. Küçük bir kumı şimdiden Hindu'Iar ile birleşmek' taraftandır. Fakat büyük bir kısmı Hm« du'lardan Müslüman'lann siyasî hak ve imtiyaziarî hakkmda evvelden teminatî kaviyye almadıkça müzakereye giriş mek îstemiyor. Mes'elenin ne şekil alacağı Lukvav şehrinde toplanacak Hindu • Müslüman kongresinin neticesin • den anlaşdacaktîr. MUHARREM FEYZİ Darülfünunda Yazan: Tedrisat Tarlalara sapan İşlemiyor! Yağmur yağmazsa kışlık zeriyat ta yapılamıyacak Devam edip giden yağmursuzluk tstanbul ve civarı köylülerini de endişeye düşUrmüştür. Hemen hiç bir tarla • ya tohum atılamamış gibidir. Kuraklık sebebile toprağa sapan işlememesi, daha ağustosta yapılması icap eden na tas da akim kalmıştır. önümüadeki bir iki hafta zarfında da sürekli yağmurlar yağmazsa, zürra, kız zeriyatı da yapamıyacak demektir. Kartal kaymakamlığı evvelki gün vilâyete trlgrafla müracaat ederek mül • hakatın 50 bin kilo kadar tohumluğa ihtiyacı olduğunu bildirmiştir. Vilâyet, köylülere Ziraat Bankası vasıtasile to • hum dağıttıracaktır. Diğer kazalarm da tohumluğa ihtiyaçları tesbit edildikten sonra, oralara da tevziat yapılacaktır. Yakında bir değişiklik Üçüncü Sultan Mehmet, babasının cenazesi ortamevzuu bahis değil... da iken 19 erkek kardeşmin boğulmasını emretti Hayır, alamazız... lllâ ki, başdefterdarın, başını isterük... Dîye haykırıyorlar: Padişah ta rafından nasîhat için gönderilen vüzera ve ülemayı taşa tutuyorlar. Devlet umurunda bu tezebzüp ve inhitat devam ederken, (haremi hümayun) da da müthiş bîr rekabet ve cidal hüküm »ürüyordu. Harem koridorlarında çarpışan üç kuvvet vardı. Bir!, Padişahın validesi, (Nuru Bânu Sultan).. Diğeri, Padişa hın hemşiresi ve Sokullu Mehmet Paşanın zevcesi (Esma Sultan)... Üçüncüsü de, Padişahın en gözde zevcesi, (Safiye Sultan)... Bunlar, bir birlerinin rekabetini kırmak için yalnız »aray koridorlarını kâfi görmiyorlar; vezirleri, defterdarları, ülema ve zinüfuz adamları kendilerine taraftar alarak saray haricinde de en feci roller oynuyorlardı. Padişah, (kadın) dan başka bir şey düşünmüyor; kendisini ayrı ayrı elde tutmak istiyen bu üç partinin, binlerce altın mukabilinde tedarik ettikleri bibedel kızların sinesinde, aerraest ve bişuur hırpalanıyor. bitabü tüvan kaıiyor, bazen sar'a nö betlerine tutularak saatlerce baygın yatıyordu. Vezirler arasında da müthiş bir rekabet vardı. Ferhat Paşa, (İran). da büyük zaferler kazanmıştı. (Si nan paşa), bu muvaffakiyeti çekemiyor; o da böyle zaferler kazan . mak, hazinetini zafer mallarile dol. durup zevk ve »efahatini arttırmak için Avusturye üzerine seferler aç tırıyor, senelerce süren harplerle beyhude yere devlet ve milleti rah. nedar ediyordu. Bu hengâme arasında Uçüncü Murat vefat etti. Yerine (Üçüncü, Sultan Mehmet) geçti. Üçüncü Mehmet, daha babasının cenazesi ortada dururken şu suali •ordu: Halen kaç , qğla£i fkardeşim var?... Saydılar, hesapladılarVTmüte veffa üçüncü Murad) ın yüz on iki •vlâdından on dokuz şehzade mev. cut olduğunu anladılar... Uçüncü Mehmet, derhal irade etti: Cümlesin boğup, meyitlerin defnedesiz. Kan hükmünü icra ediyor; tahta eturur oturmaz, bütün insanlık hislerini koparıp atmak bir ihtiyaç ha. line geliyordu. Bu saltanat tebetfdülü, (Haremi htimayun) daki siyaseti de tebdil etmişti... (Nurbanu Sultan) parti . aine mensup olan Veziri azam Sinan Paşa. azledildi. Yerine, (Ferhat Paşa) geçirildi. O esnada (Eflâk) tarafları eşkiya ile dolmuştu. O havalide ıslahata ve hudut üzerinde yeni müd'afaa tesi . satma ihtiyaç vardı. Ferhat Paşa, en evvel bunu nazari dikkate aldı. Ve bizzat sefere çıkmağa hazırlandı... Paşa bu hazırlıkta devam eder. ken rakipleri de boş durmuyor, bu gayyur kumandanı diişürmek için önünde bir kuyu kazıyorlardı. Paşanın (Rusçuğ) a azimeti ta karrür etmişti. Bu sırada, (Divanı âli) de (Kapı kulları) na usulen (ulufe) tevzi edilirken, i<; senedenberi (Gence) kalesinde muhafaza hizmetini göre (Kuloğul) ları, Paşanın huzuruna girdiler. Ulufeleri . nin tstanbul'da verilmesini tstediler. Ferhat Paşa: Padlşahı âlempenah, sizin ulu. fenizi (Gence) ve (Tebriz) hazine. lerinden almanızı ferman buyur muş. Niçin söz dinlemezaiz?... Ulul. emre itaat etmiyenlerin, kendileri kâfir ve avratları boştur. Çıkın... Diye şiddetle cevap verdi. Bu makul cevap, derhal bir bom. ba gibi patladı. Kuloğulları: Bire, bu ne ham sözdür ki, Ve. zrri azam söyliyor... Biz bunca yıl, bir kalede kapanıp kalalım da, Vesiri azam bizleri kâfir ve avratlarımızı boş etsün... Elbette Vezirin başını isterük. Diye feryada başladılar. Ferhat Paşa aleyhine olarak için için yanan ateş, artık parlamak is tidadım gösteriyordu. İşe derhal (Sinan Paşa) taraftarları karıştılar. Elaltmdan (sipah) ve (silihtar) ları da tahrike başladılar. Mes'ele, birdenbire alevlendi. Verilen (ulufe) keselerîni almadılar. Ferhat Paşanın başı kesilme dikçe, biz ulufe almazız. Diye bağırmağa başladılar. Na . sihat için gönderilen bölük ağalarile ıçavuşbaşıyı ve kapıcılar kâhyasını taşladılar. Gemi tamamen azıya al. dılar. Ferhat Paşa, saraya çağrıldı. Padişah tarafmdan: Bu, ne haldir ki, sen sebep oldun?... Diye itaba maruz kaldı... Ferhat Paşa, izahat verdi: Benden sadır olan kelâm ma. hallinde, sair vüzera ile (Lala Mehmet Paşa) dahi vardı. Onlardan sorulsun. Ben, onları ululemre itaate davet ettim. Bu kelâmda ne hata vardır. Ama garez başkadır... Be . nim gibi bir kul dünyadan gitmekle Padişahıma vezir eksik olmaz. Lâ. kin, asilerin talebi kabul olunursa, ortalık neye varacağı bahirdir. Dedi. Padişah, Ferhat Paşaya hak verdi. Asilerin dağıtılmasını emretti... Ferhat Paşanın tedbirile ve yeniçerilerin tehdidile, isyan edenler dağıtıldı. Bu badire böylece atlatıldı. Bu hengâme arasında asilerin attıkları taşlardan, (Damat. kaptan Halil Paşa) ile (Lala Mehmet Pa. şa) nın başları yarılmış ve bu isyana sebep olanların da (Sinan Paşa) ile (Cağatezade Mahmut Paşa) olduğu anlaşılmıştı. Bu fesatamiz hareket lerinden dolayı Sinan Paşanın gözlerine mil çekilmes, Cağalezade'nin de Karahisar'a sürgün edilmesi, Padişah tarafmdan irade edildi. Ferhat Paşa, bu iradeyi derhal infaz edecekti. Fakat bazılajrmın ta. vassutile, Sinan Paşanın gözlerine mil çekmekten Padişahı vaz geçirt. ti. (Malkara) ya sürdürmekle iktifa etti. * Lâkin Ferhat Paşa, bu merha . metinin çok acı bir surette cezasını çekti. O esnada (Eflâk) cihetleri, isyan halinde idi. Damat Ibrahim Paşa (Sadaret kaymakamı) nasboluna . rak Ferhat Paşa ordu ile o havaliye gonderild'i. Paşa, isyan mahalline vâsıl olur olmaz büyük bir muvaffa. kiyet gösterdi. (Eflâk Beyi, Mi . hal) ı mağlup ederek aldığı beş yüz esirle dÖrt bin maktulün kellesini îstanbul'a gönderdi. Fakat rakîp Ieri, onun bu zaferini çekemedi. Derhal aleyhinde şöyle bir vak'a tasni edildi... Guya, d'üşman istilâsına uğrıyan köylerin halkı Ferhat Paşaya gelerek: Kâfir, ehlü ayalimizi esir etti. Şarap meclislerinde avratla*rımızı oynatıp kadeh verirler. İslâm gay . reti yok mudur ki ehli ırz hatunlarımız halâs olsun. Demişler. Ferhat Paşa da bunlara fena halde kızmış: Ya siz oniarin avratlarını esir ettiğiniz hoş mudur. Çıkın!... Diye cevap vermiş... Bu hâdtse Padişaha mübalâğalı bir şekilde ar. zed'ilince derhal fetvası alınarak Ferhat Paşanın idamına ferman çıkarıldı. (Kapıcılar kâhyası Ahmet ağa) isminde birine verilerek Fer . hat Paşa tarafına yollandı. Paşa, İstanbul'da bulunan taraftarları vasıtasile bunu haber ahr almaz, or . duyu (Satırcı Mehmet Paşa) ya teslim etti ve Ahmet ağaya tesadüf et. miyecek yollardan gizlice Istanbul tarafına hareket eyledi. Fakat yolda (Şam askeri) ne rasgeldi. Hemen atının terkisinde bulunan altmları bunların önüne serpti. Askerm altın kapışmasile meşgul olmasmdan is. tifade ederek aralarından sıvıştı, ge*;ti. (Istıranca) dağları üzerinden do. laşarak (Litroz) daki çiftliğine gel. di, saklandı. O sırada tstanbul'da (Salamon fşkanazi) isminde bir Yahudi vardı. Bu adam, (Valde Sultan) namına rüşvetler alır, büyük işlere bakardı. Ferhat Paşa mühim miktarda para ve elmas vererek Valde Sultan'a haber gönderdi. Bir kaç gün sonra: Rahat olsun. Cürmü, affolun. muştur. Dilerse çiftliğinde, dllerse İstanbul'da gelip konağında otur . sun. Diye haber aldı. Ferhat Paşa, buna kandı. Çifliğinin kapılarmı aç. ti. Fakat... bir sabah ansızın, bir bostancı müfrezesi çiftliği abluka etti. (Bostancıbaşı Ferhat ağa) birdenbire paşanın karşısına dikildi: Kalk, yürü devletlim... (Yedi kule) ye katfar zahmet buyur... Dedi. O zaman Ferhat Paşa ba. şına geleni anladı. Gene kurtulmak için bir ^are aradı; bulamadı. Ne yapalım, kazaya, rıza... Kul, alnının yazısını görse gerek... Diyerek atına bindi. Etrafı bos . tancılarla muhat olarak Yedikule zindanına getirildi ve hapsedildi. (Mabadi var) Fakültelerle bazı yüksek mek teplerde bugünden itibaren tedrisata başlamışlardır. Bu sene yeniden fakülte ve yüksek mekteplere giren talebenin adedi bine yakındır. Yeni Maarif Vekili Reşit Galip Bey henüz profesör M. Malş'ın raporunu tetkik etmediğinden yüksek ilim müesseselerimizde yakında bir değişiklik oltnası mevzuu bahis değildir. Ayni zamanda ilim müesseselerimizin daha mükemmel bir hale getirilmesi için yapılacak ıslahatın ince ve uzun tetkikler neticesînde kararlaştırılması muvafık görülmek" tedir. Maamafih Hukuk Fakültesi müderrisin meclisi tarafmdan daha evvel kendi fakülteleri için, derslerin zümre halinde tedris olunması hak* kında bir şekil tesbit edilmiştir. Bu hususta mevcut projenin Darülfü nun divanınca kabulünden sonra Fakültede bir kısım değişiklikler yapıknış olacaktır. \ Mahkumlar şoförlük edemiyecek Haber aldığımıza göre bu sene Büyük Millet Meclisine verilecek olan şoförler kanunu lâyihasına ye* ni bir madde ilâve edilmiştir. Bu madde, ağırceza ile mahkum edilen şoförlerin meslekten çıkarılacak . larına dairdır. Şekavet yapan muhtar ve bekçi yakalandı Ceyhan'ın Kıvrıklı köyiinü ba sarak Hacı Hüseym oğlu Mustafa Ağamn 70 lirasını alıp kendisini de mavzer dipçigile vurarak ve mah . rem uzuvlarmı kecerek öldüren şa. kilerin elebaşısı Menkit köyü muhtarı Kara Mehmet ve ayni köyün korucusu Mümin Akif oğiu Hüseyin ve Selim oğlu Ahmet oldugu anla. şılarak üçü de tevkif edilmiftir. Doğru değil mi ? itfaiye mOtehassısı geldi Türk Musikişinasları Dün alaturka ve alafranga konser verdiler «Türk Musiki san'atkârlan Cemi • yeti» dün Beyoğlu'nda Bursa sokağındaki cemiyet merkezinde bir musiki müsameresi tertip etmiştir. Müsamereye istiklâl marsile başlanmiftır. Bundan sonra Viyolonist Zeki Bey idaresindeki on üç kişflik orkestra Rişar Vagner'in Mark Havzer'ini, Comes'in Guirani üvertürünü ve Emil Ohlsen'in Ma bella Napoli valsini çalmıştır. San'atkârlar her üç parçayı da büyük bir muvaffakiyetle çalmışlar ve davet Hler tarafmdan uzun uzun alkışlanmış . lardır. Bundan sonra cemiyetin alaturka musiki şubesi de ban şarkılar çahnış ve müteakıben cemiyetin kendi cazı refakatile dans edilmiştir. «Türk musiki San'atkârlan cemiye ti» nin diinkü müsameresinde C. H. Fırkası tstanbul idare heyeti reisi Cevdet Kerim, Giresun meb'usu Hakkı Tarık ve Beyoğlu kaymakamı Sedat Beylerle bir çok zevat hazır bulunmuş ve müsamereden sonra davetliler evvelce hazırlanan büfede izaz ve ikram edilmiştir. Cemiyet bir muhin asahk ihdas etmiştir. Kışın balolar tertip edecek ve cuma günleri de salonlannda ala franga ve alaturka konserler verecektir. Bilumum musiki sazlartnı tedris ede cek bir mektep tesis edecektir. ttfaiyemizin ıslahı için Belediye tarafmdan celbedilen mütehassıs M. Curt Schöne şehrimize gelmiştir. LOzumu muhakeme kararı Vilâyet idare heyeti Kartal Be lediye Reisi Kemal Bey hakkında, fazla sarfiyat ve kanunsuz iane top. lamak maddelerinden dolayı lüru. mu muhakeme kararı vermiştir. Kemal Bey, bütçeye Kartal rıhtımınm yapılması için 7 bin lira konduğu halde, buraya 16 bin lira sarfetmiştir. Bu yüzrfen bu sene Kart»1Ma su sıkıntısı çekilmiştir. Feci bir filflm hâdisesi Bursa (Hususî) Bugün Ziraat mektebinde fcok feci bir ölüm hâ. disesi olmuştur. Mektep müstehde. mininden Ali usta müessesenin odunlarını elektrikle müteharrik büyük bir bıçkı ile keserken birdenbîre bıçkmın başına rasgelmesile zavallı. nın ikiye bölünmesi bir olmuş ve Ali usta derhal öİmüştür. Mma Yeşil Bursa filmi Domuz zannile öldOrOlen hırsız Burta'nın Fodra köyünden Os . man oğhı Ahmed'in b&ğında gece nöbeti bekliyen bekçi tbrahim yaprakların hışırdadığını duyunca do. muz sürüleri zannederek oraya doğ. ru çiftesini ates etmiştir. Halbuki Kayapo köyünden Koca tsmail is minde birisi büyük bir sepetle bağa üzüm çalmağa gelmi* ve hışırhyı o çıkarmtşnuş, kurşun tsmail'e rast gelerek ölmüştür. Bursa 14 (Hususî muhabirimiz . den) Bursa Halkevinin teşebbü . sile ahnan (Yeşil Bursa) filmi ts tanbul'da tpekfilim stüdyosunda hazırlanmış ve ikmal edilmiştir. Bu. radan filmi görmeğe giden zevat; f ilmtn çok mükemmel olduğunu söy. lemekteöürler. Vedat Urfi Bey hafta içinde filmi buraya getirecek ve Halkevi tarafmdan halka gösteril . meğe başlanacaktır. Musa Bir müddet evvel Marsel Billi is. minde bir ekspres şef dö treni 1000 Türk altını kHçırırken yakalanmıştı. Mes'ele ile bir sarrafın da alâ . kadar olduğu anlaşılmıştır. Sarraf kefalete rapten tahliye edilmiştir. Tahkikat ile altıncı istintak dairesi meşgul bulunmaktadır. Altın kaçakçıhjjı ölölerini yaktırmak istiyenler Bir türlü teşekkül edemiyen «ö lüleri yakma cemiyeti» nin son aylarda bir çok yerlerden müracaatler aldığı haber verilmektedir. Bu ha . berlere nazaran, Türkiye'de ilk de. fa Zahire Borsası kimyageri Nuret . tin Münşi Beyin ortaya attığı bu fikir etrafında toplananlarm adedi 3S00 i bulmuştur. Aza arasında ec . nebilerde vardır. Cemiyet teşekkül edebilirse, Şişli civannda bir fırın yapılacaktır. Tarsus'ta inşaat Günün dedikodulu mes'elesi mundan fazla inkişaf etmiştir. Tri kotaj fabrikaları da fazladır. Ara* lannda rekabet vardır. Anlaşılıyor ki bazı şubelerde istihsal başlamıştır. Ham maddelerm kontenjana girmesi bu fazla istihsalin önüne geçi" yordu. Sanayi erbabı kontenjanı kendisine malederek bunun aleyiıinde bulundu. Buna hiç hakları yoktu, kontenjan tedbirleri Türk parasınm kıymetini muhafaza için alınmış tedbirlerdir, yoksa sanayii himaye için almmif bir tedbir değildir...> Mahmut Bey bu noktayı kaydettikten sonra, henüz sahibi bulunmıyan makaleyi tahlil ediyor, tenakuzlarını gösteriyor, muharririnin düştüğü gafletleri ortaya koyuyor. Meçhul iktisatçı, sanayicilere artık fazla bir şey istemek hakkını yermediği halde, Mahmut Bey: «Türkiye'de sanayii korumak zarureti şkndiye kadar olduğundan çok fazla olarak kendini hissettiri yor> diyor. A. H. Bey, yazısında «fabrikatör efendilerimiz bir vekili hastalıktan istifaya mecbur ettiler» şeklinde bir hüküm yürütmüştü. Mahmut Bey bu hükmü «en hafif tabirile gafletlerin en büyüğü» addetmektedir. Maka lesinde bu ciheti şöyle kaydediyor: « Devlet işlerinde böyle hafiflik olamıyacağını bilmiyenlere diyecek sözümüz yoktur. Cumhuriyet Türkiye'sinde hiç bir vekil, kalabalığm haksız dileklerine, yersiz tarizlerine karşı mevkünden çekilmez. Kalabalığa rüşvet vermenin bizim rejimde ye,« yoktur. En "hafif bir tabir ile gafletin bü~ yüğü şu ki, muharrir İktisat Vkilini veya hükumeti yalnız ve yalnız sanayicileri tatmin için çalışır gibi gösteriyor. Köylü ve amele lehinde •debiyat yapıyor. Başka bir vesil» ile de yaztnıştık: Hiç bir sebep, hiç bir mülâhaza; Türkiye'de köylü ve Kaçan peygamber! Üfürükçü İbrahim köylü" yü nasıl kandırîyormuş? Adana'da tbrahim ismindeki Gfü • rükçü hoca kaçmışhr. Bu çocuğu olmı « yan kadınlann göğüslerine yazı yazıyor, para koparmağa çalışıyordu. Yakala • nacağını işitince ortadan kaybolmuş tur. tbrahim hocanın marifetleri çok • tur. Bu adam Dörtyol civanndaki köylülere kendisini peygamber diye tanrtmış, ve demiştir ki «Ben peygamberhn. Beni denize atsalar boğulmam. Ateşd koysalar yanmam. Vücudüme k*urşuıf işlemez. Derimi haşarat dişlemez. \zmir'den buraya denizi geçerek, dagiar! aşarak Hızır peygamber gibi geldim.s Bu yalanlan yutmıyan köylülerj üfürükçü hocayı jandarmaya teslim etmek istemişler, fakat kaçnrnışlardır. Yeni peygamberin yakında yakala • nacağı ümit ediliyor. müstahsil sınıfmı unutturamaz. Çünkü millî kuvvetin temeli, kaynağı odur, ticarete yer hazırlıyan odur, bütçe muvazenesini yapan odur.» Tarsus (Hususî) Büyük yan. gında birer toprak yığını halini a. lan evler yeniden yapılmaktadır. Cenup vilâyetlerinde ucuzluk Cebelibereket'ten gelen haberlere göre cenup vilâyetlerimizde hayat •çok ucuzlamıştır. Bu sen« 4 bin dönüm fıstık ekilmiş, 10 bin ağaç aşılanmıştır. Tarlada bulunan altınlar Adana'da, bir tarlada oynıyan çocuklar yüz altın bulmuşlardır. Kâ. tip Hasan Ef. isminde birisi de al. tınları çocukların elinden almıştır. Jandarma, bu şekilde vaki olan bir ihbar üzerine tahkikatta bulunmaktadır. Hücumlctr nanl batlamtstı? Sanaycilere gelince, bu fikirlere kendi hesaplarına lâzımgelen cevapları verdiler. tstanbul meb'usu Alâattin Cemil Bey de gazetemizde neşrettiği bir beyanatla «İşçi, köylü ve memur gibi sınıflar himaye ediliyor gösterilerek sınıf kavgasına yol açılmakta» olduğuna işaret etti ve Li man Şirketi müdürü Hamdi Beyin âmirlerini bu şekilde tenkit etmesini çirkin buldu. Buna cevaben Hamdi Bey A. H. imzalı makalenin sahibi olmadığında ısrar etti. Siirt meb'usu Mahmut Bey bu ısrar üzerine dün şu satırları yazdı: « tyi tanıdığım bir anStadaşın ne istediği anlaşıltnıyan, ilerisi gerisini, birbirini tutmıyan zıtlarla dolu böyle bir yazı yazacağım hiç «mmamif* tım. Umüdim doğru çıktı. Hamdi B. (bu yazıyı ben yazmadım) diyor.» Ruhsatjyeli kaçakçılar Yeni Adana gazetesinin yazdığına göre, yakalanmış kaçak eşya, Islahiye gibi cenup hududuna yakm mıntakalarda müzayede ile satıl . makta, alanlara birer de ruhsatiye verilmektedir. Bu ruhsat tezkerele • rmden, kaçırdıkları eşyayı apaşikâr satmak suretile, bir çok kaf.akçılar da istifade etmektedir. Fecl bir kaza Denizli 14 (A.A.) Denizli'nin Kâhya köyünde köylüler tarafmdan bulunan bir top güllesini iki kişi kucaklarken gülle ateş almış, bunlardan biri derhal ölmüş, diğeri de ağır olarak yaralanmıştır. Cevabı kim verecek? Şimdi, bu hücumlara A. H. Beyin vereceği cevap bekleniyor. Acaba bu cevap «sanayici efendilerimiz, biraz susar mısınız?» başlıklı Ienin sahibini d« ra cak an?

Bu sayıdan diğer sayfalar: