15 Ekim 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

15 Ekim 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

T«şrin!ew*l 'Cumhuriyet SON TELGRAFLAR Bana kalırsa Kötü bir rivayet Fizik, riyaziye veya ruhiyat kanunlarına adiî ve beşerî ka nunlarımzla hâkim olamayız. Meselâ şöyle bir kanun maddesi çıkarsak hükmü olmaz: tşbu kanunun neşri tarihinden itibaren cazibei arz kanunu muteber değildir. Bundan böyle havaya attlan hiç bir madde .yere düşmiyecektir. Yahut: tşbu kanunun neşri tarihinden itibaren üç kere üç dokuz etmi • yecektir. üç kere üçün dokuz etmesine ittinaden yapılan bütün muhasebeler devletçe keenlemyekün addedilecektir. yahut: Ruhiyat ilmindeki fikir tedaisi kanunlart ilga edilmiştir. Bundan böyle insan zekânnda, birbirlerile alâkaları ne nisbette olursa olsun, hiç bir fikir ötekine bağ lanmıyacakttr. Evvelki gün bir gazetede okuduğum ve her halde pek yanlış bir haber de aşağı yukarı böyle bir iddia taşıyordu: Kitapçılar arasındaki rekabet, müşterilere zarar veriyormuş; bunların miktarı tahdit edilecek ve bütün kitap işleri bir neşriyat şirketine verilecekmiş. Ben, insan ruhunda uyuklıyan kuvvetlerin birinci derecede münebbihlerinden biri olan rekabet ihtiraslarınm faydalannı «aya cak değilim. Böyle bir şey ya • partam, vaktile tahjilin, kale min, maarifin, çalısmanın faydalarına dair makale yazan, şiir yazan eskilere dönmüs olurum. Meselâ: Maarif bir hayaldir ki fen sayesinde vücut bulur. Maarif bir dilber hayat efzadır ki kisvei terakkiye bürünmüş milletlcre arzı visal eyler. Maarif bir şetnsi tâbandır ki âfakında arzı didar eden memleketleri envan saadete garkeder. ÎLMt MUSAHABE Milletler Cemiyetinde Dünkü umumî içtimada beş devletin malî vaziyetleri müzakere edildi Cenevre 14 (A.A.) Milletler Cemiyeti meclisi öğleden sonra yftp. tığı umumî toplantıda malî komi. tenin raporunu tetkik etmiştir. Norveç mümessili Avusturya'nın malî vaziyeti hakkında mali komite tarafından hazırlanan rapoıu okumuştur. Mazbata muharriri Avus . tnrya'da bütçe sahasında pek ziya. de memnuniyeti mucip bir surette husule gelen terakkileri ehemmi . yetle kaydetmiştir. Bundan sonra meclis Yunanistan, Bulgaristan, Macaristan ve Romanya hakkındaki malî raporun tetkiki. ne geçmiştir. Bulgar mümessili hükumetinin buhran sebebile varidatın pek zi . yade azalmasına rağmen bütçede tevazünü temin için yapılması mtim. kün her türlü gayretlerde devam edeceğini söylemiş, Bulgaristan'ın Milletler Cemiyetinin gönderdiği azanın kıymetli yardımlarından is . tifadeden geri durmıyacağını be . yan etmiş, ancak millî bankadaki karşılığm azalmasından dolayı Bul. garistan'ın nakil ve havale muamelelerini bir müddet sonra bugünkü nisbette yapamamaktan korktuğunu ilâve eylemiştir. Yunan mümessili hükumetinin Fransız ve tngiliz bonoları himille. rile bir itilif aktettiğini, bu suretle Milletler Cemiyeti meclUinin tavsi. yelerine itba eylediğini töylemiştir. Romanya murahhası, Romanya' ya teknik sahada yarchm hususu nun pek yakında Milletler Cemiyeti ile Romanya arasında bir anlaşma hâsıl olacağını haber vermiştir. Mecli» bu mes'eleyi, Alman mu. rahhasının talebî üzerine, gelecek içtimaa bırakmıştır. Husutî rilâh fabrikalar kapatılmıyacak mt? Cenevre 14 (A.A.) Hususî mü. esseseler tarafından »ilâh imali işi. ni bir u*ul ve nizama bağlamak mes'elesile mefgul olan komitenin son toplantumdaki miizakerelerden anlaşıldığına gÖre hususî silâh imalâttnm büsbütün ortadan kaldınl. ması hakkındaki Fransız teklifleri tngiltere, ttalya, Japonya ve Ame. rika'nın hafiflemiyecek gibi görii . nen itirazları ile karşılaşmıştır. Bu hükumetler 1929 tarihli mukavele hududunu aşmak istememektedirler. Halbuki bu mukavele ciddî bir mürakabe usulü vazetmiş değildir. Yeni bir tedavi usulü! Denizde boğulanlar üzerinde tatbik edilen yeni tarz çok muvaffak oldu DUnya halkmın siyasî, içtimaî, bahusus iktisadî buhranlardan çek tikleri yetişmiyormuş gibi bir de baslarına siddetli yaz ve kısları lüzumsuz bir surette uzatan, ilk ve sonbaharlann mutedîl serinliklerinden mahrum bırakan hava buhranlan musallat olmağa başladı. Vakitsiz gelen bir sıcak dalga hâlâ mcdenî dünyayı yakıyor. Teş rinievvelde mekteplerin sık sık tatile uğramasına sebebiyet verecek de recelerde gayritabiilikler göstermekte ısrar ediyor. Havanın bu münasebetsizliği yüzünde n deniz mevsimi de bir türlü nihayet bulnrak çocuk velilerini muvakkat bir zaman için olsun hale candan kurtaramıyor! Yüzme bilmiyenlerin açıkta de • nize girmeleri menedilememesi yü zünden, her yerde sabırsızhkla beklenilen bu sevimli mevsim bizi acı acı elemlere uğratıyor. Her seyde oldugu gibi suya gir mekte de dikkat edilecek sıhhî sartlar ve tedbirler vardır. Bu cihetleri hesaba katmadan denizlere atılan lar f aydadan ziyade zarar görmek • te, adeta hayatlarına kastetmekte • dirler. Sonbahar geleli hayli zaman ol duğu halde hâlâ cihan gazeteleri bir çok kazalardan bahsetmekte, ilmî ve tıbbî mecnu'.alarda bu gibi aki betlere karşı yeni yeni çareler ve tedbirler tavsiye etmektedir. Bir şirket vapurile öğle üzeri Boğaz'da bir cevelân yaparsanız iki sahilin müsait yerlerini hâlâ çtplak çocuklarla dolu bulursunuz. Anaların, babaların kayıtsızlıkları, Belediye memurlarının ihmalleri yüzün den her vakit tehlikeye maruz bu zavallıların bir kazaya ugradıklan zaman imdatlarına nasıl koşulacağını bilmek her yerden ziyade bizim halkunıza lâzımdır. Bugünkü musahabemi bir tngiliz âliminin suda boğulanları kurtar • mak için buldugu çok ehemmiyetli ve tatbikı kolay çare hakkında kâfi derecede malumat vermeğe tahsis etmeği muvafık buldum. * tngiliz âlimlerinden (Pocose) un suda boğulanlara karşı müracaat edilmesini tavsiye ettiği usul tngii tere Bahriye Nezaretinin dikkat nazarını celbetmif, yapılan tetkik ve tecrübeler çok faydalı neticeler vermiştir. Okuyucularımız Japonya'da bir denbire tecavüze uğnyanlarla po lislerin hırsız ve katillere karsı kullandıklan (ziuzitsu) denilen ilmî mücadele usulünü elbette bilirler. tşte inkıtai teneffüse uğramıslara tatbik edilen (Pocase) tarzı, vücudün muayyen ve nazik bazı nokta lannı tazyik ederek mütecavizlerin kol ve bacaklarını anî brr surette hareketten alıkoyan bu usule istinat etmektedir. Suda boğulroak suretile meydana gelen ölüm, (Asphyxie . teneffüs inkıtaı) nın bir neticesi olduğu malumdur. O halde bu nevi hastaları kurtarmak için de müracaat edile cek usullerin gayesi akciğerleri ve kalbi harekete getirmeğe ve nefes abnak filini tabiî intizamma sok mağa müteveccih olması lâzım gelir. Şimdiye kadar gerek bizde ve gerek sair medenî memleketlerde te • neffüs adelelerini mihanikî intiza mına sokmak için müracaat edilen klâsik tedavi tarzları çok müskül olmakla beraber kat'î mahiyetli de değildi. Saatlerce uğrasıldığı halde kurtarılamıyan hastalann miktarı nisbî bir ehemmiyeti haizdir. Halbuki (Pocose) un bulduğu usul hastalığa en doğru ve kestirme Bir de müsabaka açılacakmış. Fransızca bilenleri tercih edeceklermiş. Aylığı elli Hra imiş. Baban seni o raya aldırmak istiyor. Annem benim böyle şeylerden hiç hoşlanmadığımı btlirdi. Vaktile de bir yere daktilo olarak gitmemi teklif ettilerdi de kıyametleri kopar dımdı. Bu sefer gürültü yapmadım, sadece güldüm: Ben demedim mi? Babam paradan başka ne düşünür? Maaşından otuz lira gidince hemen para ka zanmak içir» beni öne sürmek isti yor. Benim tembelliğim, ablâkımm bozulması filân hep bahane... Asıl benim ahlâkımı siz bozacaksınız. Ne demek? Bir kızın dışarıda çalışması ahlâksızlık mı? Değil ama ona yol açar. Sen eskiden böyle kızları ayıplardın. Ne çabuk fikrini değiştîrdin? Ne yapayım? Zamane böyle. Bak, rahmetli hazine müdürünün kızı da Ankara'ya gitti, çalışıyor, yoldan hücum ediyor; teneffüs ci hazını yeniden tabiî faaliyetine davet için doğru dan dorğuya kalp ve akciğerlerin hareketlerini idare e den asabî raerkezlere tesir yapıyor. Pocose tarafından yapılan müteaddit tecrübeler (Clavicule köp riicük kemiği) altında bulunan (Ganglion sinir bezleri) nin (Noeud > ukde ) si Uzerine parmakla hafifçe tazyikın. kalp adeleleri üze rinde siddetli bir aksülâmel yapmağa kâfi geleceğini isbat ediyor. tngltere Bahriye Nezaretinin neşrettiği sıhhî raporlar, yüzlerce defa tekrar ediler> bu müşahedelerin daima müsbet neticeler verdiğini ve böylece kazaya uğramıs bahriye neferlerinin 1012 dakikada gözlerini açtıklarını teslim ediyor. Velhasıl vücudümüzde henüz gizli bulunan ilmî sırların mükemmeliyetine hayran olmamak ve bunların bir an evvel keşfedilmelerine sabırsız lıkla intizar etmemek mümkün de ğildir. Hekim'erin bir çok kaza ve an zaları vücudümüzün bazı noktala rına adeta piyano tuşlarına dokunur gibi, temas ederek tedavi etmeğe muvaffak olacakları gün uzak de ğildir! ABDÜLFEYYAZ TEVFİK tşte günün en mühim raes'ele si: A. H. kimdir?. tğnenin liğinden Hindistan'ı seyreden zeteciler bu meçhulü keşfe çalı şıyorlar; nice nice bilmediğimiz, duymadığımız şeyleri bilen, duyan büyük çapta muharrirler bu muammayı halle uğraşıyorlar; meb'usumuz Alâettin Cemil Bey ona hücum ediyor; sanayiciler ona diş biliyorlar ve o, bütün bu gürültülere karşı, saklandığı es , rar perdesinin arkasından cevaplar veriyor! Liman Şirketinin neşrettiği (Kooperatif) mecmuasında çı • kan bu imza, gerçi en çok Ahmet Hamdi Beye yakışır. Zira, hem Liman Şirketi Müdürünün ismi bu iki harfle baslıyor, hem de iktisatçı Ahmet Hamdi Bey, idar« ettiği Istanbul limanının tam aksine, hiç te süt liman olmıyan bir ruh taşımaktadır. Fakat, ma * j dem ki kendisi (ben değilim!) J dedi, o halde (benim!) deyinci j ye kadar kim olduğunu arıyalım. A. H.... Acaba kim olabilir?. Şair Ahmet Haşim mi?. Estafurullah... Ustat, kerçi şiirde ve nesirde muktesittir. öyle çeşmei ilhamını şarıl şarıl açmaz. Kaleminden kelimeler abıhayat gibi damla damla dökülür. Fakat, iktisat ile bu yakın alâkasına rağmen iktisadî işlerden uzaktır. O kadar ki, kendi iktisadî vaziye tini bile uzun doylu düşünmez! Acaba, bu A. H. kitapçı Ahmet Halit Bey mi?. Hayır, onun muktesitliği de meteliğe kurşun at mak nev'inden bir iktisatçılıktır ki, sanayi erbabını değil, şair, mu> harrir gibi sanayii nefiae erbabını alâkadar eder!. Ha, bir ihtimal daha var: Bizim Ahmet Hidayet... Ama, onun iktisat ile alâkası da henüz bekâr olduğu için ancak yaş mes'elesindedir! Şu halde bu (A.'H.) Bey kim olacak?. Vallahi ben de bilmiyorurn.. Fakat, dedikoduların, hücumla rın aldığı şekle bakarak diyebilîrim ki, bu (A. H.) kim olursa olsun, galiba isminin baş harfleri olan (A) ile (H) nın arasındaki noktayı kaldırıp (A. H.) Beye bir: Ah!... Çektirecekler... Akbaba İspanya'da Arbedeler 20.000 amele bir protesto nümayişi yaptı Barcelone 14 (A.A.) 20,000 nümayişçiden mürekkep bir kâfile resmî. surette zan altına alınmış bazı sendikalist mücadelecilerin tevkifini protesto etmişlerdir. Nümayişçiler Katalonya hükumeti Dahiliye Nazın tarafın dan kabul edildikten. sonra Barcelo • ne'nin bütün''sokaklarmı dolatmışlar, polislerle arbedeler çıkarmıslardır. Akşam üzeri bir bomba patlamış ehemmîyetli zarar ve hasara sebep olmustur. Bu hareketin genifleyip büyümesinden korkulmaktadır. Çin'de Bir haydutluk Bir İngiliz vapuru basılıp yağma edildi Hong Kong 14 (A.A.) Dün. gece yarısı bir takım korsanlar tngiliz bandtralı Helicon vapurunun zabitle rmi baskına uğratmışlardtr. Gemiyi, Hong • Hai körfezine götürmüsler ve orada yağma etmislerdir. İspanya Sefiri Vefat etti Yeni Elçi M. Aristegni şehrimize geldi Bir müddet evvel mezunen mem leketine giden tspanya'nın sabık Türkiye sefiri M. Yuan Servety West Cenapları îhtiyarlığı münasebetile hükumetinden tekaütlüsünü istemis ve bir müddet sonra da Madrit'te vefat etmiştir. M. Yuan Servety West Cenapları memleketimizdeki ecnebi sefirleri nin en eskilerinden biri idî. Kendisi 1868 de Madrit'te doğ mus ve tahsilini de orada yaparak hariciye memurluğuna intisap etvniştir. Bir müddet tspanya haricive nezaretinde çahştıktan sonra 1887 de Ispanya'nın Pekin sefaretinde kâtip olarak bulunmustur. Bundan sonra Santiyago ve Kolombiya sefaretle rinde birinci kâtiplik ettikten sonra Karkos'ta orta elci olarak memleketini temsil etmiştir. M. Yuan Servety West 1918 de de biivük elci olarak memleketimize gelmis ve bu müddet zarf ında tspanya'da rejim değiçmis olmasına rağmen vakın zamanlara kadar memleketim" burada temsil etmiştir. M. Yuan Servety West'ten înhi lâl eden tspanya'nın Türkiye sefirliğine M. Aristeeni tayin edilmiştir. Yeni tspanya sefiri M. Aristegni Cenapları 1924 te memleketimizde birinci kâtip olarak bulunmuş ve bilâhare hükumeti tarafından Kolombia sefirliğine tayin edilmiştir. Sefir Cenapları bir kaç gün evvel şehrimize gelmiştir. M. Aristegni Cenapları Reisicumhur Hz. Ankara'ya avdet ettikleri zaman itimatnamesini takdim edecektir. M. Yuan Servety West Cenapları memleketimizde kendisini diplomasi mehafiline çok sevdirmiş bir zattı. ölümü kendisini tanıyanları çok müteessir etmiştir. doksan lira ayhk alıyor. Dün baban diyordu ki: <rBu memuriyette saçım, sakalım ağardı, altmışıma geliyo rum, ben de topu doksan lira küsur alıyorum, elimizde büyüyen dünkü Ferdane de öyle. Hem de kız çocu ğu!» Annem biraz düşündükten sonra ilâve etti: Zamane değişti. Bacak kadar kızlar kırk yıllık erkeklerden fazla maaşa geçtiler. Hem çoğu da na muslu aile evlâtları. Ya Saide'ye baksana bir kere?.. Ne ciddî kızdır, ne hanım ktzdır, hem annesine, hem de kardeşine bakıyor, koca evi çe viriyor, hem dışarıda çalışıyor, hem de ev işi görüyor, şu kadarcık bir fenahğını duyan da yok. İşte çahşanlar hep öyleleri. Nasıl öyleleri? Yani ac, çıplak, muhtaç olanlar. Biz o hMe geldikse diyecek yok. Sen bilirsin, kızım. Biz her şeyi düşündük. Sabiha çalışmak iste Kong • Kong'daki korıanlık vak*ast HongKong 14 (A.A.) Korsanlar baskına uğrattıklan Helicon vapu runu 45 saat sonra serbest bırakmış • lardır. Korsanlar geminin tâbiiyetini belli etmemek için bacalan boyaraışlar, bir harp gemisi olmasından korktuk' • lan bir vapurun yaklastığını görünce gemi zabitlerini öliimle korkutmuşlardır. tskenceye uğramaktan korkan iki Çin'li yolcu kendilerini denize atmış • lardır. Bunlardan biri gemide kalan kızına acıklı bir surette veda etmiştir. Yolculardan S Çin'li rehine olarak alınıp götürülmüftür. Vapurda bulu • nan iki Avrupa'lı kadın hiç bir suretle incitilmemiştir. tki tngiliz torpito muhrtbi vak'a mahalline pek geç olarak geimislerdir. Helicon vapuru bu suretle uçüncü defa olarak korsanlann taarruzuna uğramis kulunmaktadır. Yahut: Maariften alan behre cehaletten olur âzat Umumen derdi insanın hemen dermanıdır tahsil! italya kralının seyahati Roma 14 (A.A.) Savoia zirh lısı Süveyş kanalma girmiştir. Kral Fuad'in başmabeyinctsi Zülfikar paşa nrüşarünileyh namına Krah se. lâmlamıştır. Feci bir otomobil kazası Dusseldorf 14 (A.A.) Tanın • mış Alman muallim ve ediplerinden Herbert Eulenberg bir otomobil ta. rafından devrilerek tehlikeli surette yaralanmıştır. Sıhhî vaziyeti vahim. dir. Irmak. Ereğli hattı üzerindeki tflnel açıldı Çaükın 14 (A.A.) Irmak Ereğli demiryolu üzerinde Batıbeli'n deki 3440 metrelik tünel dün saat 10 da deluunisth*. Türk mühendis • lerinin re Türk işçilerinin savaşi ile başıarılan bu if kurbanlar kesilerek kutlulanmıştır. Adatia elektrik şirketi yangını davası Çankırı panayın kapandı Çankm 14 (A.A.) Çankın panayın dün dağılmıştır. Uç giin içinde bir çok alışveriş olmuş etraftan binlerce halk gelmiştir. Yakalanan kaçakçılar Dnizil 14 (A.A.) Dnizli ile Söke arasında kaçakçılık yapan bir kaç kişi yakalanmıstır. üzerlerinde kaçak sigara kâğıdı bulunmuştur. 13 (A.A.) Takriben bir senedenberi şehrimlz Ağırceza mabkemesînde devam etmekte olan Adana elektrik şirketi yangını davası dün neticelendirilmiştir. Bir taraftan şirket müdirile mevkuf seyis Ali'nin, diğer taraftan eski hesapçt ve tahsildarlarının maznun bulundukları bu davada yalnız seyiz Ali bir buçuk seneye mahkum oldu. Diğerleri kâmilen beraat ettiler. Cumhuriyet müddeiumumisinin bu hükmü temyiz edeceği haber a Iınmıştır. Gibi gayet basit hakikatler için makale ve şiir yazılmasına benzer tarzda, rekabetin faydalannı sıralamıyacağım. Yalnız bir tek delil göstereceğim: Bundan bir kaç sene evvel mektep kitapçılığı mahdut ellerde idi. Rekabet yoktu veya pek azdı. O vakit, iptidaî maddeler daha ucuz olduğu halde, mektep kitapları çamur gi • biydi ve çok pahalıydı. Sonra mektep kitapçıları çoğaldı, rekabet başladı ve bugün bir kaç renkli, tertemiz, ciltleri sağlam ve o zamankilere göre kat kat ucuz kitaplar çıkıyor. Ben devletin de bizde neşriyat işlerini ele geçirmesine şiddetle aleyhtanm. Alın size dehşetli bir delil daha: Bugün mektepler açılalı bir ay oluyor, Devlet matbaası bir çok orta mektep ve lise kitaplarını yetiştirememiştir, çocuklar kitapsızdır; geçen sene bazı kitaplar, mektpler kapanırken yetiştirilebildi! Ne söylüyorsunuz kuzum? Edirne muallimlerinin köy seyahatleri Edirne 14 (.AA.) Erkek mu allim mektebi gançleri terbiyevî mülâhazalarda tertip edilen koy ge»intilcrine bugünkü tatil günü ile baş j lamışlardır. Muallimlerini refakatinde yapılan bu dolaşmalar vatandaşhk terbiyesinin fiili bir tezanürü olacak ve köylü muhitinde lisan, tabat tetkikleri yapacaklardır. Cumhuriyet' Nüshası 5 Kuruştur • Senelik Altı ayhk Üç ayhk Bir ayhk Törkiy* 1400 Kr. 750 400 150 Hariç 2700 Kr. 1450 800 Yoktur şeraiti PEYAM1 SAFA Kızma ama babanın hakkı var: Adeta ahlâkm değişiyor. Sen bol za • manımızda yetiştiğin için ev işlerine seni karıştırmadım. Böyle olacağını bilir miydim? Hamdolsun gene vaziyetimiz o kadar fena değil ama artık ayağımızı yorganımıza göre u zatmak... Annemin sözünü kestim: Peki... Ne demek istiyorsun? Ağzında geveleyip durma, beni başınızdan atmak mı istiyorsunuz ? O nasıl söz? Ben sana aklına fena şeyler getirme demedim mi? Peki, nedir öyle ise? Beni mutlaka evlendirmeğe karar verdiniz, başka ne olabilir ? Ya evlendirmek, yahut ta çalıştırmak. Nasıl şey öyle o? Annem sıkıntılı bir nefes aldı. Hissediyordum ki zavallı kadın bana söyliyeceği şeyden utanıyordu. Yavrum, dedi, babanın dairesine üç kız memur alacaklarmış. BÜYÜK HtKÂYE: 21 Sinema Delisi Kız SERVER BED1 Nızım, dedi, sen bizim bir ta^.emizsin, bir kız evlâdımız sen varBin, hep senin istikbalini... Anne, uzatma da söyle, ne imiş fiakayım? Dinle beni, senin istikbalini... Hayır lâkırdıyı çevirme, dos idoğru söyle. Dur ama, ondan evvel... Hayır, ondan evvel değil, söyle, doğrusunu söyle... Annem düşünceye vardı. Niçin tereddüt ediyordu? Nedir mes'ele? Beni evlendirmek mi istiyorlar? Kimmle? Nedir, mes'ele nedir? Annemi söyletmek için: Demek ki aleyhimde kararlar şerdtniz ki benden gisliyorsunuz, dedtm. Deli. dedi, biz senin düşmanın mıyız?.. Kimin için yaşıyoruz biz? Varsa yoksa bir ağabeyin, bir de sen... Lâkırdıya gelince öyledir, a meliyata gelince tokat! Başımı sallıyarak ilâve ettim: Ben anlıyorum, babamın raaaşı kesildi, beni satmağa karar verdi. Nasıl söz o? Yani rasgele birine vererek evlendirecek. Nihayet annem dedi ki: Aklına böyle fena şeyler ge • tirme. Biz evvelâ senin iyiliğini düşünürüz. Bak, kızım, doğrusunu söyy . Tembellik sana yaramıyor. mezse evlendiriveririz, dedik. Ben ne çalışırım, ne de acele evlenirim. Babamın varidatı eksil . dise bu evden çıkar, giderim. Annem benim evden çıkıp gidebileceğime asla ihtimal vermediğ için acımtırak bir gülüşle güldü: Bunlar lâkırdı. Nereye gide • cekmişsin? Şuradan şuraya kımıldı yamazsın. Bu gece ikidir söylüyor sun. Eskiden böyle sözleri ağzıns almazdın. Benim taklidimi yaparak tekraı etti: Bu evden çıkar, giderim. Ko laydı! Kime gideceksin, nereye gi deceksin bakayım? Yerin hazır mı' Haztr. Hem de yıldızlara y kın! Annem sinema yıldızlarını kaste tiğimi anlamadı. Buna başka maı verdi: Havalanıp uçacak mısın? d Artık orasını ben bilirim. ttabadl var

Bu sayıdan diğer sayfalar: