19 Temmuz 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

19 Temmuz 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

! Cttmhariyet 19 Temmuı 1933 Yazan: MARTA MAK KENNA ım Yuzlu Kız 93 Şehir ve memleket haberieri | lâ Siyasî icmal Silâhları bırakma işleri ne halde? ilâhlan bırakma konferansı gelecek tesrinievvele kadar tatil edilmiş ise de devletler arasında cihan sulhunun muhafazasile çok sıki alâkadar olan bu işlere ait müzakereler inkıtaa uğramiş de ğildir. Amerika Reisicumhuru Mis ter Ruzvelt konferanstaki adami ve başmurahhası âyandan Davisi tekrar Avrupaya gönderdi. Bu zatın mühim teklifleri hâmil olduğu ve bunlar hakkında Avrupanm büyük devletlerinin ricali ile müzakere lerde bulunacağı anlaşılıyor. Mister Ruzveltin cihanın nazarını Londra. konferansmdaki dorgunluktan başka tarafa çevirmek için »ilâhlan bırakma işleri hakkında bütün dün yayı hayret ve heyecan içinde bırakacak yeni cezrî teklifler ileri sürmesini bekliyenler dahi vardır. Silâhları bırakma konferansmm reisi Mister Henderson, konferansın tekrar içtimaına kadar münazaalı meseleler hakkında alâkadar dev letler ile üörüşerek zemin hazırla mak için kendisine verilen salâhiyet» binaen evvelâ Parisi ve sonra dan Romayı ziyaret etti, Fransa ve ttalya basvekillerile uzun uzadıya gö rüstü. Fransa ile ttalya bu tneseleyi dörtler misakı mucibince kendi aralarında dahi görüşebilirler, fakat çok f arklı olan noktai nazarlannı yakınlaştırmak işini şimdilik Mister Hendersona bırakmağı tercih edi yorlar. Almanya da Mister Hendersonun faaliyetbıe itiraz edecek de ğildir. ' Bu suretle Mister Henderson BerIini dahi ziyaret edip Londraya döndükten sonra meselenin halli için neler yapılabildiği kat'î surette anlaşılacaktir. Maahaza terki teslihat meselesînin şimdiki vaziyeti aşağı yukan malumdur. Mister Henderson Pariste iken en ziyade harp eslihası, levazımı ve kontrol işleri etrafında görüşmGştür. Fransada âyan ve meb'usan meclisleri tatil edil miş bulund^ığundan Fransız ka binesi bu pürüzlü meseleyi serbestçe müzakere edebilmektedir. Diğer taraftan Fransa hükumeti pek iyi bil^yor ki silâhları bırakma işleri Almanyanın dahil olacagi bir mukavele ile bir neticeye bağlan madığl takdinde Almanyayı kendi başına silâhl»nmaktan anenetmek kabil olmıyaeakhT. Zaten M. Hitler iş başına geldiğindenberi Almanya birçok vesileier ile sîlâhlanmakta ve askerî talim ve terbiye gören kuvvetlerini mütemadiyen arttırmaktadır. Fakat Almanya ile bir mukavele yapabilmek için musavat temini maksadile Almanvanın az çok müdafaa silâhları ile silâhlanmasma resmen müsaade gostermek lâzım geliyor. Fransa hükumeti bu lüzumu takdir etse bile Fransız efkân umumiyesine Alınanyanm ne suretle olursa olsun siiâhlanmasına müsaade edilmesini kabul ettireceğine emin değildir. Velhasıl Fransa hü kumeti bu meselede sasırmış bir vaziyette bulunuyor. Mukaveleyi yapmazsa Almanya nasıl olsa silâhla nacaktır. Yapacak olsa Almanyanm tekrar siiâhianmasinı Fransız efkân umumiyesi hazmedemiyecek • tir. Mister Hendersönun Pariste iken Fransa hükumetinin bu müşkül mev kiini hafifletecek müsbet bir iş görmüş olması şüphelidir. Kontrol meselesî de boyledir. Mister Henderson Romada ve Berlinde bulunduğu zaman, Fransa hükumetinin neler düşündüğünü pek iyi bildiğinden ttal ya ve Almanya hükumetlerini bu cihetten tenvir etmiş olacaktır. Her halde silâhları bırakma işleri bulunduğu müşkül safhadan kolay kolay çıkamıyacaktır. MUHARREM FEYZl tstanbulun plânı Çeviren: AB1D1N DAVER Nasıl olmalı? Bin ihtiyatla katranlı bezin ucunu kaldırarak Fransız şehircilik mütehartucu iki tenekenin arasına sıkıştırdım hassısı izahat veriyor Alfons, bana: dime düşünüyorum: Aksırığım veya öksiirüğüm tutarsa halim nice o • lur? Mehtapta pırıldıyan keskin süngünün soğuk çeliği göğsüme batıyormuş gibi geliyor. Korkudan aksırık ve öksürük tutmak şöyle dursun, nefesim bile kesüiyor. Bulunduğum yerden elli metro ötede ve aşağıda, çelik tas giytniş iki gölgenin birbirine yaklaşttklannı, bir iki söz konuştuk'arını, sonra tekrar dolaşmağa devam etîik'erini görüyo • rum: Seyyar nöaetc'ler!.. Hafif ve tatlı bir rüzgâr esivor: Bir cephane yiğınından öte • kine yangını geçirmeğe kpfi bu rüzgâr, diye düsünüyorum. Birdenbire arkamda bir tıkırdı duyarak korkudan trtredim. Basımı helecanla çevirip bakmca Alfonsun geri geldiğini görerek sevindim. O da yanımdaki fıçıya tırmandı ve dudakları kulağıma sürünerek izahat verdi: Marta, sağ tarafa bakınız. Şu yığını görüyor tnusunuz, hani ortasında bir kamburu olan yığın?.. Evet görüyorum. O, petrol tenekelerinden mü • rekkep bir yığındır. Hemen gidip dinamit fişeklerinin birini petrol te • nekelerinin arasına koyunuz ve fitilin ucunu da deliğe kadar getiriniz. Peki. öteki dinamit fişeğini de bana veriniz. Ben de, onu, gerideki şu piyade cephanesi sandıklarının arasına koyacağım. Haydi marş! Etrafta dağlar gibi yükselen malzeme yığmlarmın arkasına sakla narak hedefime doğru, bir yılan gibi kaydım. Petrol tenekelerine va • rınca ayağım, diğerlerinden ayrı olarak, rasgele, yere bırakılmıs boş bir tenekeye çarptı. Teneke gecenin sükutu içinde tangır tungur gitti, öteki dolu gaz tenekelerine çarptı. Bu gürültü bana, tırafilin suru gibi geldi. Bir an, nefes bile alamıyarak korkudan bhkin bir halde bekiedim. Biraz öteden boğuk bir ses yükseldi: Kimdir o? Hapı yutmuştum. Petrol tenekelerine yapıştim ve tas kesildim, zerre kadar kımıldamıyordum. Ga • liba nabızlanm bile atmıyordu. Ses ikinci defa bağırdıs Kimdir o? Benden yana ne bir •««. ne bir nefes! Nöbetçi neferin, bir an, etrafı dinlediğini hissediyorum. Acaba, hiç se* çıkmadığını görerek gürül tiinün nereden geldiğini daha ya • kından araştırmağa kalkacak mı idi, yoksa başka *es sada işitmedeği için tenekenin takırdısma ehemmiyet vermiyecek tni idi? İki dakika, iki uzun dakika, bir heykel gibi hareketsiz bekledim. Sonra, nöbetçinin etrafı dinlemekten vaz geçerek sağa sola gidip gelmeğe başladığını, ayak seslerinden anlayınca bin ihtiyatla katranlı bezin bir ucunu kaldırarak dinamit hartucunu, iki tenekenin arasına sıkıstırdım. Sonra, dört ayak olarak azamî ihtiyatla deliğin olduğu yere döndüm. Alfons işini bitirmiş, beni deliğin ağzında bekliyordu. Ağzımı kula • ğına yaklaştınp sordum: Gürültüyü duydun mu? Bir boş tenekeye çarptım. Mabadi oar Bir müddettenberi şehrimizin plânını yapmak Uzere tstanbulda tet • kikatta bulunan Fransız şehircilik mütehassısı M. Lamberd dün ken disile görüşen bir muharririmize bu mesele hakkında şu izahatı vermiştır: « lstanbulun plânını yapmak pek güçtür. Bu plân yapılırken şehrin içtîmaî ve iktısadî vaziyeti göz Snünde tutulmalıdır. Belediye bundan evvel bazı plânlar yaptırmıştır. Bu plânlardan istifade edilebilir. Fakat bu kâfi de • ğildir. Çünkü şehrin umumî vazîyetinî anlamak için mahallelerin de vaziyetlerini tesbit etmek icap eder. Bunun için de yüksek yerlerden şehrin muhtelif resimlerini almak lâzımdır. Ve bütün bunlardan evvel de bir inşaat nizamnamesi hazırlamak icap eder. fstanbul üç mühim kısma aynl • mıştır. tstanbul, Beyoğlu, Üsküdar. tstanbulun plânı yalnız tstanbul için yapılabilir. Umumî kaide ve nazariyelerden istifade edilemez. Çünkü tstanbul dünyanın hiçbir şehrine benzemez. Tarihî kıvmeti ve tabiî güzelliği çok büyüktür. Bunları göstermek ve meydana çıkarmak lâzımdır. Netice îtibarile sunu söyliyebilî rim: Burada yalnız bu şehre mahsus bir şehircilik vapılabilir ve yapıla cak plân yalnız bu şehirde tatbik edilebilir.» Bilecikte yağan kurtlar Gazetemizin 8 temmuz 933 tarihli nüshasında Bilecik muha • birimiz tarafından gönderilen bir telgraf haberinde Bileciğin bir kurt istilâsına uğradığı ve bu kurtların ağaç yapraklarını ye dikleri ve sokakların kurtlardan geçilemez bir hale geldiği bildi • rilmekte idi. Bu haber üzerine Bilecik Ziraat müdür vekili Ş. Hilmi Beyden bir tezkere aldık. Bu tezkerede Bileciğin kurtlar tarafından isti • lâ edildiği hakkındaki haber kafiyetle tekzip edilmekte, bazı elma ağaçlarile hâli bir iki arsada yetişen deve dikenleri üzerinde görülen tırtılların fennî tedbirler sa yes'nde mahvedildiği bildirilmektedir. Ziraat müdür vekili Beyden bu tezkereyi alınca, keyfiyeti Bilecik muhabirimizden sorduk. Muhabirimiz, verdiği haberin doğruluğunu, birçok tanınmış zevatın da şehadetile tesbit etmiş ve bize Biiecik Halk Fırkası idare heyeti ve Belediye azasından Hilmi, Ziraat Bankası meclis reisi Raşit, Ziraat Odası reisi Abbas, sabık meb'us Ahmet tffet, Halk Fırkası reisi Şevket, Belediye reisi Reşit, Askerlik şubesi reisi bmbaşı Rifat Beylerin imzalarını taşıyan bir] mazbata göndermiştir. Bu maz batada «Bilecik kazası dahilinde takrıben bir hafta mukaddem siyah kurtlar adeta istilâ halinde görülmüştür. Bir eşine şimdiye kadar tesadüf edilmiyen mezkur kurtlar kasabanın ortasmdan geçen şoseyi adeta baştan başa karartmış ve halkın ad'mlarile basıla basıla itlâf edilmistir» deniliyor.j Büyük bir kaza merkezinin en ileri gelen şahsiyetlerinin imza • larını taşıyan bu mazbata karşısında, bizi tekzip etmek istiyen Ziraat müdürü vekili Beye soruyoruz: İskenderiye Seferleri Yeni bir ıslahat raporu hazırlandı Devlet Denrayolları işletme idaresi tskenderiye seferleri tecrübelerine de vam etmektedir. Dün de Ankara va puru îskenderiyeye gitmiştir. Yeni tesekkülün faaliyete başladı ğmdanberi ona baliğ olan seferler hasılat itibarile ümit verici mahiyettedir. İdarece bu seferlerin ıslahı etrafında ya*v'makta olan tetkikat neticesinde mühim bazı tedbirler alınacaktır. Bu tedbirlerin vaziyeti bir kat daha iyfleştirecejri sövlenmektedir. Yapılacsk ısiahat esaslarmı ihtiva etmek üzere bir ••apor haznIanmaktadır. İktısat Vekili Celâl Bey, Londradan avdet ettiği zaman bu rapor kendisine verilecek ve bundan sonra hattın kat'î ve müstakbel şekli tayin edilecektir. Marta, şöyle biraz yana çe • kilin! Dedikten sonra, muvakkat payandayı çekti. Taş, hareketsiz ye rinde duruyordu. Alât çantasmdan ucu sivri uzunca bir demir alarak taşın aralıkiarına soktu ve bu arahkları büyütcnek için gayretle çalıs • mağa başladı. Biraz sonra artık taş adam akıllı sallanıyordu. öniimüz • deki bir kaç dakika içinde mukadderatımızın taayyün edeceğini dü şünerek titriyordum. Birdenbire Alfons geriye sıçradı ve kocaman taş gümbiir giimbür l&ğımın içine düştü. Bu kapalı yerde bir gök gürül • tüsü heybetile aks«den bu velvele, bana, sanki yedi kat yeri mletiyor muş gibi geldi. Büyük taşın arkasından bir toprak ve çakıl yığnn da döküldü. Ondan sonra etrafı derin bir sükvrt kapladı. Şimdi nefes altnaktan bile korkarak olduğumuz yerde put gibi kalmı», endişe içinde bekliyorduk. Acaba delik nereden açıhnıştı? Bir Aiman süngüsünün ucu veya ateşe hazir bir namlı delikten uzanacak mıydı? Böyle, bilmem nekadar bekIedik. Nihayet bana biraz cesaret geldi. Dökülen toprak ve tas yığinmın tistüne basarak delikten dışan baktım. Ilk gördüğiim şey, solgun bir aydmiık, mavi bir leke oldu: Ay ışığı ve gökyüzü... Alfons, elindeki detnirle, deliğin etrafma hafif hafif dokundu, yapışık kalmış olan harçlar, topraklar da döküldükten sonra, brr insanin feratı ferah girip çıkabileceği büyük bir delik tepemizde bizi bekliyordu. Bir kelhne bile konuşmadan iki arka da? iskele şekline »oktuğumuz kalasi deliğin ağzına dayadık. önce, Al fons tırmanarak dışarıya bir göz attı, sonra iğilerek sevinç dolu fakat hafif bir sesle asağıya bağırdı: Marta, talihimiz varmış. Tam yerine çıkmişız! Bu sözü söyledikten sonra, fırla yıp delikten çıktı ve gözümden kayboldu. Biraz sonra, deliğin ağzmda tekrar göründü. Tahta kapaği verinîz Marta, sonra dmamitleri alıp siz de yukan geliniz. Deliğin dBrt tarafı, malzeme «andiklarila dtıvar gibi çevrilmtş. Nöbetçilerm bizi gormelerine imkân yok. tskeleden ttrnMinıp b«n de dışan çıktım. Hemen yere d « çökerek alelâcele etrah gozden g«çirdim. Fil vaki açtığnmz delik, bir süru karmakanşık esya yığınlannm ortasında fdî. Her istikamette katranh yelken bezleri ve ortüler dalgalı bir deniz gibi nzanıyordu. Alfons kulağıma, Siz burada bekleyin, ben gidip dinamKlerî koyacak tnünasip bir yer bulayım, dedi. Sonra hemen esya yığınlan arasinda kaybolup gitti. Şimdi gecenin sessizliği içinde, yapyaîtıız, deliğin ağzında çomelip bekliyorum. Eşyalann arkasında ağır ve mevzun hatvelerle dolaşan nöbetçilertn ayak seslerini duyuyorum. Alman neferlermin demir çivili ve detnir okçeli çizmeleri tak! tak! tak! Gecenin içmde değil, beynimin içinde çinlıyor. önce korkuyorum, sonra yavaş yavaş cesaretim geliyor. Tanıbaşımda içi bilmem ne dolu bir fıcı yığmı var. Bunlann üstüne tırmanarak etrafı tarassut ediyorum. Fıçılann teskîl ettifci duvann 8te tarafinda gidip gelen bir sünffü ayın ısığile parıl panl yaniyor. Kendi ken Belediye kooperatifi işini bOyultüyor Muhtelit hakem mahkemeleri binasınm altındaki dükkânlar Defterdarlık tarafından müzayedeye çıkarılmıştır. Müzayedeye Belediye de iştirak etmiştir. Neticede dükkânlar Beled'iyenin üzerinde kalacak olursa kooperatif tarafından burada satış yerleri açılacak ve memurlara erzak verilmeğe başlanacaktır. Mezbahadaki yeni tes'sat Mezbahada hayvan üzerinden aIınmakta olan resmin kilo üzerin den almması mukarrer olduğu cihetle burada havaî hatlar yapılmış ve Avrupadan otomatık basküller celbo • lunmuştu. Baskülleri kullanmak bir ihtısas işi olduğundan bu hususta bir müsabaka imtihanı yapılmıştır. Ma vaffak olanlar vazifeye alınacaktır. Diğer taraftan bir iki güne kadar da tecrübeler başlıyacaktır. Bir hafta on gün etler basküllerde tartılarak her neviden nekadar kilo et kesildiği tesbit e<filecek ve bir listesi yapılarak Daimî Encümene verilecektir. Daimî Encümen kilo ile hayvan üzerinden alınan resim arasındaki nisbeti tayin ederek bir kilo etten alınması lâzım gelen resmi tayin edecektir. Ondan sonra kilo üzerinden resim alınmağa başlanacaktır. Denizyolları idaresinin vapurları Denizyolları İşletme idaresi mevcut vapurları tamir ve ıslah için hazırhklara başlamıstır. Bunun icin her vapur süvarisinden kendi ihtiyaçlannı izah eder birer rapor istenmistir. Bu raporlar bilâhare teşekkül edecek mütehassıslardan mürekkep bir heyet tarafından tetkik edilecektir. Ya, buna ne buyurulur efendim? Leh Darölfünunluları geldiler Birkaç gündenberi beklenen Lehli Dariilfünunlular profesörlerile beraber dün sabah şehrimize gelmişlerdir. Yüz kü • sur talrbe ve profesörden mürekkep olan kafile sehrimizde altı gün kalacak, önümüzdeki pazar günü Romanya va • purile Lehistana dönecektir. Talebelere Lehistan Başvekilinin zevcesi de refakat etmektedir. Talebeler Galatasaray lisesine misafir edilmislerdir. Dün sabah saat on birde talebeler serefine şehrimizdeki Lehistan konsolosluğunda bir resmi kabul icra edilmiş, öğleden sonra da kendilerine Topkapı sarayı, Ayasofya ve Sultanahmet camileri, Yerebatan sarnıcı ve Büyük Çarşı gezdirilmiştir. Talebeler bugün Büyükadada bir tenezzüh icra edeceklerdir. Hariciye Vekili Dün akşamki trenle Ankaraya gitti Evvelki akşam şehrimize gelen Ha • riciye Vekili Tevf3c Rüstü Bey dün öğleye kadar Tokathyan otelinde is tirahat etmiştir. Italyan, Bulgar, Yunan ve Brezüya sefirleri dün öğleden sonra Tokathyan oteline giderek Tevfik Rüstü Beyi ziyaret etmiş, kendisile bir müddet göriiş müşlerdir. Hariciye Vekilhniz saat 4 te otomobille Dolmabahçe sarayma giderek Reisicumhur Hazretlerme veda ettikten sonra Ankara motörile Haydarpaşaya geçmiş ve aksam trenile Ankaraya gH miştir. Tevfik Rüstü Bey Haydarpaşada Vali Muhittin, Polis Müdurü Fehmi Beylerle sefaretler ve konsoloshaneler ve Muhtelit mübadele komisyonu erkânı tarafından teşyi olunmustur. Eski dost diişman olmuş! Küçükpazarda oturan yirmi yaslarında Araşlı Elveda Hanım dün evine giderken yolda eski dbstu Araşlı Fazlıya rasgelmiştir. Fazlı Elveda Hanımın boynundaki bir altın lirayı kopararak kaçmak istemiş ise de yakalanmıştır. Bir otomobil kazası Şoför Hakkınm idaresindeki otomobil dün Beşiktaştan geçerken sekiz yaşlarında Rifat isminde bir çocuğa çarpmış, çocuğun bir ayağım kirmıştır. Şoför yakalanmış, çocuk Etfal hastanesinde tedavi altına alınmıştır. Polonyalı möderris Bir müddettenberi şehrîmizde bulunan Polonya Darülfünunu profe • sörlerinden M. lzidor Halaç dün ter> cümanı muallim Arif Feyzi Beyle birlikte Türkocağında açılan ilk mekteDİer sergisini ziyaret etmiştir. M. Halaç Truva harabelerinde tetkikatta bulunmak üzere bugün Çanakkaleye gidecektir. Selim Sırrı Bey Maarif Vekâleti Talim ve Terbiye heyeti azalığma tayin edildiği yazılan Maarif Vekâleti basfâfettisi Selim Sırrı Beye bu hususta henüz tebligatta bıflunulmamıştır. Yirmi beş kuruş için bir cinayet Karaköyde Kigork ve Ahmet isminde iki kişi arasmda dün yirmi beş kuruşluk bir alacak yüzünden kavga çıkmış, Ahmet bıçakla Kigorku kolumfan yaralamıştır. Sadullah Bey Birkaç gündenberi Yalovada bu • Iunan Iktısat Vekâleti deniz ve hava müsteşan Sadullah Bey dün şehri • mize gelmistir. Sadullah Bey ağustos nihayetine kadar şehrimîzde kalarak Deniz • yollan tşletmesi ve Akay idarelerinin faaliyetlerine nezaret edecektir." Tarihî Evrak Temyiz verilen kararı noksan buldu Tarihî evrakm satılarak Bulga • ristana sevkedilmesine müsaade ettiklerinden dolayı Devlet Şurasınca haklannda lüzumu muhakeme ka • rarı verilen sabık maliye müsteşan Ali Rıza, sabık fstanbul defterdan ŞefUc, emlâk müfettişlerinden Saffet Beylerle diğer bir kaç memurun muhakemelerine Temyiz mahkeme since başlanılmıştır. Ali Rıza Beyin Düyunuumumiye komise<liğini ifa için Parise gittiği, sabik defterdar Şefik Beyin de mazereti do!ayısile mahkemeye gelemediği anlaşılarak bunlann davası tefrik edilmiş v« diğer maznunların muhakemelerine devam edilmiştir. Mahkeme, maznunların mes'uli . yetlerine dair Devlet Şurasınca verilen kararı noksan görmüş ve bu noksanların ikmali için evrakı Devkt Şurasına iade etmiştir. Seyyahlara Teshilât Gümrük idaresi ile yapılan müzakereler Gümrük muayene ve kontrol usullerini seyyahlar için daha zahmetsiz bir hale sokmak için Gümrükler idaresile Devlet Denizyolları İsletme ufflom müdürliiğü arasmda yapılan temaslara devam edilmektedir. Yapılacak tadilâtm bilhassa tstan • bul tskenderiye hattının inkisafında çok âmil olacağı tahmm edilmektedir. Gümrakler idaresi Istanbul Baş • müdurü Seyfi Bey bu hususta bir mu harriıimize dün, şu sözleri soylemiştir: « Bu mesele üzerinde Denizyollan işletme idaresile müzakerelere devam etmekteviz. Henüz kat'î netice almmış değildir. Maamafih, gümrük idaresi kanunen ne gibi teshilât göstermek kabil • se hepsini yapacaktır.» Yeniköyde bir otomobil kazası Himayeietfalfn çocuklara yardımı Himayeietfal Cemiyeti tstanbul merkezi üç ay zarfinda muhtacı muavenet çocuklara mühim mikyasta yardım etmiştir. 8645 çocuğa 490 lira 23 kuruş kıymetinde 3300 kîlo süt, 8645 çocuğa 223 Iira 25 kuruş kıy • metinde 600 kilo şeker, 64 çocuğa kundak takımı, on çocuğa 750 kuruş mektep levazımı vermiş, 125 üra tedavi ücreti, 47 Iira ilâç parası sar • fetmiş, 622 çocuğu da muayene ve tedavi ettirmiştir. Cemiyetin bu kıymetli yardımı şayani sükranrfır. Islahat komitesi bugün toplanıyor Darülfiinun ıslahat komitesi, Vekil Bey meşgul olduğu için dün toplanan' mamış, içtima bugüne kalmıştır. Hukuk Fakültesinin ayni binada üst kata yerleştirilip Edebiyat ve İlâhiyat Fakültelerinin Zeynep Hanım kona • ğına nakli karan edebiyatçılan müteessir etmiştir. Edebiyat Fakültesi reisi Ali Muzaffer Bey Zeynep Hanım konağına naklinde fakültenin müşkül vaziyete dü< seceğini, tahsis edilen dairenin fakülte müştemilâtına ve dershanelerme kifayetsiz olduğunu ileri sürerek Vekil Beye müracaat etmiştir. Vekil Beyin riyaset ettiği evvelki günkü komite içtimamda bu mesele görüsülmüş, Edebiyat ve tlâhiyat Fakültelerinin Zeynep Hanım konağına nakledilmesine karar verilmijtir. Tarife komisyonunda Deniz Ticaret müdürünün riyasetinde çalışmakta olan liman tarife kotnisyonu şimdiye kadar Şirketihayriye, Akay ve Haliç şirketlerinin tarifelerini tetkik ederek olduğu gibi ipka etmiştir. Komisyon bugün de toplanarak limanın yükleme ve boşaltma ücretlerine ait tarife etrafında tetkikatta bulunacaktır. Evvelki gün Salih isknli bir şo förün i(ÎAi«sindeki otomobil, San yerden dwüşte Yeniköyde Polonya sefarethanesinin kapısına çarpmıştır. Kazaya sebep olan otomobil ve yaptığt tahribat rından Nuri Beyin ailesi efradından Nimet Hanımla Cahit ve Ziya Bey. Iere is?bet etmiş, her üçü de yara • lanm>şlardır. Şoförün içki kullandığı ve hâdi »eye yanlış bir manevranın sebep olduğu aniaşılm&ktadır. Dün gelen seyyahfar Dün şehrimize 21 Çekoslovak sey • yahı gelmistir. Bu tadme neticesinde kırılan cam parçalan otomobild» bulunan Fe • riköy makarna fabrikası memurU •

Bu sayıdan diğer sayfalar: