17 Şubat 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

17 Şubat 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

17 Şubat 1 35 Italyanlar on iki adaya Kanun karşısında çocuk Verilen muhtariyet yaldızdan ibarettir. Ingiltere Hindistana dağ vadetmişti, şimdi fare veriyor! iekrar asker çıkarmışlar T Adalar halkı namına Uluslar Derneğine yapılan müracaatta beynelmilel bir tahkik heyeti isteniyor Atina 16 Burada çıkan Katî merini gazetesi yazıyor: cltalyanm işgal etmekte olduğu adalara dair Sisamdan aldığımız bir telgrafta deniliyoe ki: Adalann vaziyetinde hiçbir de ğişiklik yoktur. ttalyan donanmaıı Sisam, Batmoy ve Kalimnos adala rile Anadolu sahili arasında ve Sitamdan ancak yidi mil mesafede olan küçük Agatonisiye ehemmi yetli miktarda askerî kuvvetler çı karmıştır. Burada evler aranarak birçok kimseler tutulmuş ve Ka limnosa gönd"erilmiştir.> Atina 16 On iki adalılar na • mma dojştor Skeos Zervos dün Türkiye, tngiltere, Fransa, Almanya, Birle;ik Amerika, Romanya, Yu goslavya, Sovyet Rusya ve Japonya elçilerini ziyaret ederek Uluslac Derneğine gönderilen telgrafın birer suretini vermiş, bunun hükumetlerine iblâğım rica etmiştir. 12 adalıların telgrafında bitaraf şahıiyetlerden teşekkül edecek bir heyetin Kalimnos ve diğer adalara giderek şimdiye kadar »öylenenle • rin doğı.'iı olup olmadığını bizzat tetkik etmesi istenmekte, neticede tazyik ve işkencelerin îşîtilmemiş şe kilde devam etmekte olduğunun anlaşılacağı söylenmektedir. ürk kadınınm bütün soysal ve siyasal haklarım bağışlıyan Cumhuriyet rejimi şimdi de Türk çocuklarını, kanun bakımından gözetmek yollarını arayor. Bunu candan alkışlamah ve bu yol üzerinde atılacak adımlan e hemmiyetle takib etmeliyiz. Ankaradan gelen haberler, hükumetimizin, suçlu çocukları sorguya çekecek hususî mahkemeler, onların içinde ceza görmesi gere kenleri koyacak ayrı hapisaneler kurmağı düşünmekte olduğunu bildirdi. Ankara Hukuk mektebinin değerli profesörlerinden Fahri, dünkü gazetelerden birinde buna dair okuduğum ifadesinde diyor ki: «Çocuk, yeni yetişmekte, yeni filizlenip sürmekte olan ruhî melekelerile, tezadlarla ve hayata yeni açılmış bir pencereye benziyen ruh sahasındaki kabiliyet tomur cuklarile büsbütün hususî bir varlık arzecler. Çocuk kabili telkindir. Onun teesssürü hayatı ergin adamlarınkine benzemez.. Taklidi çok sever. Hodbindir. Ilelmerkez dü şünür ve duyar. Kendisini daima hadiselerin mihrak nda farzeder. Bu itibarla ergin suçlulara tatbik edilen muhakeme usulü, çocuğun ruhî bünyesini altüst etmeğe ve onun suç işleme kabiliyetini artırmağa hizmet eder.. Ve mahkemenin heybetli dekoru onu daima gayrimüsaid bir telkin altında bulundurur..» tngfltere hükume [ ti tarafın dan Hin distana dair hazir • Ağagğlu lanmiş olan esa* kanun Iâyihasini İnpiliz \,« parlamentosunun kabul etmiş olduğunu telgraflar haber verdi. Bu haber şarkm mühun bir kismmi alâkadar ettiğinden hususî dikkati çek* meğe değer. Ingilizler gittikleri yerlere mekteb ve bilgi götürmezler. Fakat buna karşihk oîarak yerli halkin seslerini de boğmağa tenezzül etmezler. Kendi memleketlerinde aliştıkları söz ve düşünce serbestisine bu yerlerde de hür • met ederler. Bunun sayesindedir kî bu yerlerde pek çabuk bir âmme efkârt, bir içtimaî hayat kurulur, açilır. Hindistana gelince burasi malum o!dugu gibi şark medeniyetlerinden en eskisinin ve en koyusunun beşiğidir. Bugün biie Hitlerin Ahncn milletini övüne övüne götürmek istediği «saf ve temiz» Ariya ırkınin flk vatanidir. Brahmatizm burada dogmuş, budizm burada türemistir, ve bir zaman • lar Avrupa dîllerinin ve bir kı sim Asya dUlerinin müşterek annesi sayilan Sanskrit düinin kaynağı burasidir. TELGRÂF HÂBERLEÖİ Hâdiseleri tahlil IngiltereHindistan . ^ . . » Yazan: NALINA MIHINA Darısı Şark Demiryollarının başma umhuriyet idaresinin, C. H. Fırkasının ve General tsmet tnönü hükumetinin demiryolları siyaseti açık ve kat'idir: Yeni demiryollanmızı devletin yapması ve işletmesi, saltanat devrinde verilmiş imtiyazlardan do Iayı ecnebi şirketlerinin elinde bulunan demiryollannın da satın alınarak gene devlet tarafından işletilmesi. Bu siyaseti takiben bir taraftan yeni hatlar yapılırken diğer taraftan da çirketlerin mah olan de miryollan satın alındı. Kllümetn» BUtOn şubelerile Anadolu demlryolu: 1031 Konya . Yenlce battı S40 Adana Nusaybln hatti 054 Merain . Adana h&ttı 6$ Bursa Mudanya hattı 41 Samsun Çarşamba hattı 37 İzmlr . Kasaba ve temdldl hattı 702 tzmlr . Aydm ve çubelerl hattı 611 tzmir Aydm ve çubeleri hattının satın ahnması bitmemişse de fiatte uyuşulmuş olduğuna göre hat esas itibarile ahnmı? demektir. Bu demiryolu da yakın bir zamanda Devlet demiryoHarı arasına girdikten sonra ortada mahud Şark demiryoHarı denilen Sirkeci E dirne demiryolu ile Kırklareli çubesi kahyor ki 337 kilometrodan ibarettir. Nafıa Bakanı Ali Çetinkayanın f Türkiyeyi Avrupaya bağlıyan ve 8evgili Trakyamızın en mühim nakil vasıtası olan bu demiryolunu da satın alması, büyük dileğimizdir. Ben, bir Türk sıfatile Balkan Harbinde, bu demiryolunun oynadığı uğursuz rolü asla unutamıyorum. Istanbuldaki birinci kolordunun kıtaatı ile Anadolu demiryollannın lstanbula taşıdığı ikmal efradmı ve redif taburlarını bu de miryollarında çahşan Türk düşmanı yerli ve ecnebi anasır, binbir güçlüğe uğratmış, bir günlük yolu bir haftada alamıyan trenler görülmüs, demiryolu da, kıtaat ta bkanıp kalmıştı. öyle ki mağlubiyetimizin amillerinden biri de Şark derniryollan olmuştu. O vakittenberi bu demiryolu lokomotiflerinin düdüğünü, ne vakit işitsem, içimde bir sızı ve infial duyarım. Geçmişe aid olan bu zehirli hatıraya 1930 senesinde Merkezî Av« rupadan gelirken duyduğum utancı da ilâve etmek isterim. Buda Peştede bu kumpanyanın birinci ve ikinci mevkileri havi bir vagonuna binerek latanbula öyle gel miştim. Bu vagon kınk pencereleri, eskiliği, yaylan fırlamıs veya çökmü? kanapeleri, iğrenc, susuz aptesanelerile berbad birşeydi. Almanya ve Avusturya demiryollannın üçüncü mevkileri, bu muhtelit birinci ve ikinci mevki vagonun yanında lüks vagonlar gibi kalı ' yordu. Şark demiryollan Avrupanın büyük merkezlerinden Asyanm büyük merkezlerine giden bir hattın Avrupa Türkiyesine isabet eJen kısa, fakat eski ve çirkin bir parçasıdır. Onu da Türkiyenin temiz, muntazam ve yeni devlet demiryollan arasına katmak lâzım dır. Onun içindir ki Izmir Aydm ve çubeleri hattı satm ahnırken darısı Şark demiryollarınm başma di» ybrum ve bu kumpanyadan çekmedikleri kalmıyan bütün Trakya halkmın da bu temennide benimle beraber olduğuna şüphe etmi yorum. inmmıuıımııi!l!lllıl|'||i!iıra||iılı|!HllfllHllftlllllilllllllllımıı»ıı«ı«t'H....«. Silâh ticareti ve imalâtı Görünmiyen adam hakikat oldu! Sovyet Rusya Cenevrede Göz önündekileri, gözden sakİamanın yolu bulımdu fikrini bildirdi Cenevce 16 (A.A.) Silâh tmalât'.nı ve ticaretini tanzim komite sinin toplantısuıda Sovyet murah hası M. Ventzof, Sovyet heyeti murahhasasının silâh imalâtını ve ti caretini tanzim edecek olan bir mukaveleye iştirak eylemeğe amade olduğunu ancak böyle bir mukave • lenin umurnî silâhların azaltılması mukavelesine dahil bulunması icab ettiği mıitaleasmda bulunduğunu sc'ylemist'.r. Bundapeşte 16 (A.A.) Macar ajansı büdiriyor: Her zaman mucid ve muhterilerin zihin ve hayallerini işgal etmiş olan «görülmiyen adam» meselesi, ancak 25 yaşlarinda Etyen Birbil isminde gene bir Macar mucidi tarafın* dan balledilmiş gibi görünmektedir. Budapesti Hirlap gazetesi, uzun bir makale neşrederek, mucidin bu gazete erkânindan birisi önünde icad ettiği makine île yaptığı tecrübeyi bütün tafs: lâtfie anlatmaktadir. Makineye karşı oolan tarafı açik bir sandık içine konu • lan mermerden bir beykel, esrarengiz, şualarınin tefirile yavaş yavaş görun mez olmuftur. Mucid, hazir bulunanlardan heykele elle dokunmalarmı rica etmiş ve bu suretle heykelin görülmemesine rağmen filhakika gene eski yerinde durduğu müşahede olunmuştur. Şuaa maruz bulunan eller de bu es • nada görülmemekte idi. Tecrübede ta Kurultay Başkanının îspartadaki intıbaJarı tsparta 16 (A.A.) Dün Ispar taya gelen Kurultay Başkanı Ge neral Kâzim özalp bu sabah An • talyaya hareketindem ewe! Anado • lu Ajansı muhabirine demiştir ki: «tspartayi şimdive kadar görmemistim. Ancak millî mücadelenin canlılık ve yararlık gcsteren ts partayı içinde imişim gibi yakm • dan takîp ediyorum. Bugünkü ge zintiden sonra gördüm ki şehriniz taaavvur ettiğinıden çok güzel ve çok sevimlidir. Büyük bir zelzeleye uğrıyan ve uzun yıllar hemen cep • henin gerisinden m:llî kurtuluşa bütün vannı veren tsparta halkı bu kadar geniş alanda mamur bir şehir kurabilmek içio her halde çok uyanık ve çok çalışkan olmalıdır. tspartada bizi çok samimî bir sevgi ile karşıhyan halk* işçi, esnaf ve tüccarla ayn ayn göırüştüm. Bu konuşmalardan anladım ki işlerine vicdanî bir şevkle sanlmışlardır. Kurultay Başkanı beyanatını şöyle bitirmiştir: < tsparta duyarak, bilerek çalışıyor ve ilesriliyor.» Burdurdan geçerken Burdur 16 (Hususî) Burduru şereflendiren Kurultay Başkanı General Kâzım özalp, yanındaki saylavlarla birlikte saat 11 de Antal • yaya hareket etti. Kurultay Baş kanı, karşılamşlarında. olduğu gi bi, geniş bir halk kitlesinin candan tezphürlerile uğurlandı. Kıymetli bir adlî tıb mütehassısımızm bu sözleri üzerinde dur mak lâzımdır. Ve biraz düşünce ile bunlarm tam bir hakikat ifade ettiğini teslim etmek güc değildir. Evlâd sahibleri, bir çocuğun ne derecelerde seriüttehassüs (impressionnalle) olduğunu bilirler. Bir çocuğu terbiye etmek, ona iyiyi fenadan ayırd etmesini öğretmek, ergin bir adamı terbiye etmekle ve buna iyiyi fenadan ayırd etmesini öğretmekle bir değildir. Ankara teiefonu kuvvetlendiriliyor Ankara 16 (Telefonla) Aldığımız maluroata göre iki aya kadar yeni gelen mskineler kurulunca tstan bul • Ankara telefonunda 2 devre yeriye 9 devre üzerine konuşulacak; o zaman mükâleme için ozun müddet beklemeğe liizum kalmıyac&ktır. An • kara • tzmir, Ankara • Zonguldak telefon hatlarmın direkleri çekilmekte • dir. Hazirana kadar bu iki şehirle An kara arasında telefon muhberesi başlıyacktır. Çocuk rıfk ister, mülâyemet ister. Kadife eldiven içerisindeki deıııomcn mımtffak oWulrtan sonra mucid mir bir el, tabiri, sanki onun için heykeli yavaş yavaş yeniden gözle gö . icad edilmiş gbidir. Büyüklere tatrülür hale getirmiitir. bik olunan cezanm aynini gören Mucid, birçok seneler zarfmda uzun çocuk bu cezadan hiçbir ibret hisça!işmalar neticesinde yaptığı icadm esesi almaz, salâh bulmaz. Bilâkis sasinı daha söylememektedir. Yakmda o cezayı verene ve dolayısile bü eksperler huzurunda icadmin yeni bir tecrübesini yapmak niyetindedir. tün cemiyete düşman kesilir. O zaman da, bu husumetle besienen şuuru, o büyüdükçe, cemiyet için ciddî bir tehlike olmağa başlar. Bu hakikati idrak eden Amerika ev Belçika gibi bazı memleketler, çocuklara mahsus ayrı mahkemeler kurduklan gibi, ayrıca hâkimler de yetiştirmişlerdir. Ve bu memleketler bu hususî kurumlardan pek çok soysal fayMesina 16 (A.A.) Bir deniz dalar temin etmişlerdir. Buralar tayyaresi buraya yakın bir yerde düşmüş ve yanmışhr. Üç tane kömür da, suçîu çocuklar, öyle samiin huzurunda, üniformah hâkimler ve haline gelmiş cesed bulunmuştur. jandarmalar arasında değil, adeta Napoli 16 (A.A.) Kazaya uğbir aile meclisinde imiş gibi sorgunyan üç motörlü tngiliz tayyaresi dokuz kişinin ölümüne sebeb ol • ya çekilmekte ve çok defa, sıkı tenmuîtur. bihler, siddetli tekdirlerle velileriTayyarenin sisten, bir dağın do • ne teslim edilmekte, yahud ki, suçruğuna çarpmış olduğu anlaşılıyor. ları ağır, kendileri de kimsesiz iseMessina 16 (A.A.) Şehirden ler, inzıbatı sıkı bir yatı mektebin15 kilometro mesafede Peloritani den farkı olmıyan ıslah yurdlarına dağlarına düşen İngiliz tayyaresi, gönderilmektedirler. Britanya hava kuvvetlerinin 206 nBugüne kadar, böyle faydalı bir cı filosuna mensub bulunuyordu v» diğer üç tayyare ile Singapura git müesseseden mahrum bulunan zavallı küçük suçlularımıza, Cumhumek üzere Marsilyadan Napoliye riyet rejimi bunu temin edecek ogelmiş ve Maltaya hareket etmiştir. Kaza mahalline gidilmişse de hiç lursa, onları ziyan olmaktan ve kimse kurtarılamamıştır. Tayyare ileride cemiyetin başma belâ kesilde bulunanlarm dokuzu da yanmışmekten kurtaracaktır ki, bu da o tr. rejijmin «ayısız erdemlerinden biri olacaktır. Erc&mend Ehrem TALU Ankara 16 (Telefonla) Denh Arkasinda bu kndar yiiksek kültiir ac'aneleri taşiyan bir cevrenin yeni medeniyetin en yiiksek mümessili olan Ingiltere gibi bir memleketle temasa gelmesi • elbette ki her iki tarafta bü • yük akisler yapacaktı. Vakıâ fngiltereyi Hindistana gotü • ren emperyalizm hırsı ve bu hirsi temsil eden büyük idare memurlarile sa • nayi sahibleri bu kültiir endişelerinden pek uzaktılar. Onlarm yegâne fikri Hindittani istismar etmek, onun ser • vet membalarmı yutmak, ve Hindis • tanin gerek ham mahsullerinden ve gerek işçi ellerinden azamî faydayl temin etmekti. Ve bunlarm bu sahada yap • tıkları büyük ve elemli bir destandir. Istiamarin derecesine bir ölçü olmak üzere yalmz şu rakam kifayet eder ki bir asir esnasinda Hindistandan ingil» tereye altı milyar altm tngiliz lirası gelmişti, yari senede takriben altmiş mflyon tngüiz altm liratf. Fakat bu istismar faaliyeti bfle Hind zihniyetinde ve hayatmda derin deği . şiklîkler yapmaktan geri kalmiyordu. tstismar için kurulan teşekküller, yapdan îşler, alinan tedbirler asirlardanberi yeknasak bir tarzda yaşayan çev renin yaşayiş tavrinı bile değiştirdi. Bugün o muazzam Hindistan altmiş bin kilometroluk muazzam bir şimendifer şebekesile örülmüştür. Pamuk ziraatine yabanci olan bu memleket bugün en mühim pamuk merrJekeÜerinden biri si olmuştur. £1 ve ev tezgâhları yerine Mancesterle ve Brimengamla rekabet eden fabrika faaliyeti kurulmuştur. Fakat iş yalmz bu maddî değişik • liklerle kalmamiştir. Hindulann iç ta raflan da müteessir oldu. Kendüerine musallat olan bu ecnebilere karşı Hindular iptîdada yabanci ve kapalı durdular. «Nirvana» yi, dünyaya hakaretle bakişi, «fakirliği» ideal edinen Hindu zihniyeti bu acayip mavi gözlü, san saçlı insanlan diinya ile bu kadar uğraşir görerek onları âdeta hayvan kabilinden birşey sandılar ve o nazarla baktılar. Ve ihtimal ki tngilizler Hindularin örf ve âdeHerine, dinî âyinlerine karişmamiş olsaydüar, daha uzun müddet Hindularla yanyana ya şayip iki baska başka âlemler gibi karşı karşiya duracaklardı. Fakat İngiliz memurlarimn ve fazla iştahalı iftismarcüarin hatalari yü zünden 1855 senesi sipahj kiyami ol • du, bu kiyam tngiliz hâkimiyetine son verebilecek kadar mühimdi. Zira o zamana kadar imtiyazlı bir kumpanya tarafindan îdare ve istismar edilen Hindistanda İngiliz askeri yoktu ve kum panya memleket üzerindeki tasallu • tünü gene memleketten para ile top • ladığı kuvvetlere yaptiriyordu. Bu vaziyet Ingiiizleri kendileri için daimî bir leke olacak kadar şiddetli tedbirler almağa sevketti. Ve kiyam ateş ve demirle kanlar içinde son buldu. Bu hâdise Ingüizler kadar Hindula n da sarstı. tngiliz hükumeti kumpanyanin mukavelenamesini feshetti, memleketin idaresini doğrudan doğmya eline aldı, idarede bazı îslahlar yaptı ve yüksek Hindu çevrelerini kendisine yaklaştırmak için bazı irfan kurumlari kurdu. Hâdise dehşet içinde kalmiş olan Hinduları da uyandirdz. Bu yeni ge lenlerle «Nirvana» nm başa çikamı . yacağım kendilerine an'attı. Yabancilarin taşidıklari medeniyete yaklaşmak lüzumunu hissettirdi. O zaman dan başliyarak yüksek Hindu tabakalarma mensub gençleri gerek Hindistanin kendisinde ve gerek onun haricinde ki Avrupa ve Amerika mektebterine ve irfan müesseselerine akm eder gö • rüyoruz. Yeni medeniyetle bu sikı temas Hindistanâa yeni fikri ve edebî akinla rm açilmasina sebeb oldu. Az bir za Italyada düşen İngiliz tayyaresi Tayyarenin 9 yolcusu kömür haline geldiler Limanlar tarifesi M. Rişar işe başladı Ankara 16 (Telefonla) Fransız maliye mütehassısı M. Rişar buraya geldi, Maliye Bakanile göriişüp işe başladı. müstesarlığında liman tarife komisyonu toplandu Komisyona Limanlar a * mum müdürü Muhsin riyaset etmek • tedir. Komisyon hangi limanl?rda ne tarzda tarife tatbHc edileceğrâi tesbit edecektir*. Antebde bir facia Bir ev çöktîi, bir ihtiyarla dört çocuk öldü Gazi Anteb 16 Dün gece Ala cabey mahallesinde yağmurlarin tesi rile iki kath bir ev yikılmiş, iist katta yatmakta olan ihtiyar bir kadm!a bir çocuğun, alt kattaki ahirda bulunan iki deve ve bir merkebin ölümüne se . beb olmuştur. Bir kdm polis tarafm • dan knrtarümiştir. Bu evin yikılmasile çöken arkadaki evde de büyügü beş yaşinda üç kiz enkaz altında kalarak ölmüş, ana ve babalan kurtarıl • mışhr. Rusyaya g decek otobüs heyeti Ankara 16 (Telefonla) Ankaranın ihtiyacı içm Rusyadan getirü mesine karar verilen 20 otobüsü almak üzere hususî heyet bu hafta hareket edecekth*. Heyete otobüs işlerî müdürü Mehmed Ali riyaset edecektir. ; Nümerotaj ve nüfus yazımı Ankara 16 (Telefonla) tstatü tik Uroum müdür vekili Celâl birkaç gün sonra tstanbula gidecek, orada Belediye üe tema» ederek nümerotaj işlerile ugrayacaktır. Istatistik müdür • liiğS bu sene içinde yapılacak nüfut tshriri hazırhklarını yapmaktadır. Kredi Fonsiye keşidesi Kahire 16 (A.A.) Yüzde 3 faîzli, Munr Kredi Fonsiye tahviUermin 152935 çeküifindeı 1886 tarihliler • den 162,065 numaralı tahvil 50,000, 1903 tarihlilerden 422,780 numaralı Uhvîl 50,000, 1911 tarihlflerden 30,009 numaralı tahvil 50,000 frank kazanmtşlardır. İdama mahkum edilen mebus Madrid 16 (A.A.) Asturyada geçen birinciteşrinde çıkan Uyanın reisi sosyalist saylavlardan M. Ramon Gonsalet idama ve 200 milyon peçeta para cezasma mahkum edilmiştir. Vikers mümessHleri Ankara 16 (Teîefonla) Vikers Mctrepoliten grupu mümsssilleri tstanbuldan geldüer. Bakanhkla temaslara yeniden başlanacaktir. man içinde bu yeni akmlar Robindrot, Tagor gibi dünya Ahmed şöhreti kazanntiş ve y Avrupa ve Amerika muharrirlerlne bile nümune olabilecek yüksek edibler, Gandi ve Nehru gibi irijinal, içtimaî ve siyasi mütefekkirler yetiştirdi. Şunu da ilâve etmek lâzimdır ki Hindistandaki bu cereyanlar, tngiliz Universite çevreleri ve tngiliz münev verleri tarafmdan kuvvetle teşvik ediliyordu. O zamanlar, yani 19 uncu asrin ikinci nisfinda Avrupada ve bflhassa tn • gilterede ırk nazariyeleri alip yürü • müştü. De Gaubinau, Chinlerlayn «yaratıh?:n en giszeli, en mükem . meli, en zeki.'i »olan Ariya ırkmm faziletlerini kesf^din meydana atmışlar* dı. Max Miiller «Mukayeseli Lissn Tetkikleri» adlı eserini yazmi* ve ezcümla Lâtin, Yunan gibi Protoarien lisanîcrir.in Sanskritten geldiklerini ispat et . mişıi. Hulâsa, kendilerini de Ariya ır » kina mensub sayan Avrupa muhitle • rinde Hindistan moda olmuştu. Çün • kü gerek Sanskrit ve gerek Ariya irkı kendtsi Hindistanda doğup büyümüş • ler midir? Hindistanin geçmişine aid olan bu umumî teveccüh ve itina îçi • ne bugünkü Hinduları da aldı. Bura • da da tipkı on dokuzuncu asrm iptidalarmda Yunanistana ve Yunan hare • ketlerine karşı klâsik hatiralardan mühim olan Avrupa zihniyetinde görü • len bâdiseler tekerrür etti. Avrupa mütefekkirleri, muharrirleri, şairleri Hin . distana akin ettiler, Hindular üzerine umumun teveccüh ve itinasinı çektiler. tngilterenin kendisinde Hinduları tut • mak için, Hindu felsefesini yeniden calandirmak için cemiyetler teşekkül etti. Madam Balavatski Neozofik Ku • rumurtu kurdu. Mîs Bezanık bizzat Hindistana giderek Hind ihtilâlcilerile beraber çabşamağa koyuldu. Bu suretle her taraftan teşvik edilen Hind gençliği arasmda pek az bir za • manda «rmilliyet» cereyani oldukça kuvvet bu!du. Hele bu cereyanin ba şina tngilterede tahsil etmiş olan Gandi geçtikten sonra tngiliz hükumeti cereyani a hesablaşmak mecburiyetmi duydu. Umumî Savaş esnasinda Hindista nm alacağı vaziyet Ingiltere için bir yaşayiş meselesi idi. Çünkü kendisine lâzim ham maddelerle erzakı, bilhassa buradan ahyordu. Hindistan ihtilâle girerse tngiltere felce uğriyacaktı. lh • tilâl emareleri ise harbin arifesinde i • yice belirmiştL İşte o zaman Loid Corc tngüiz Kralı namina bir beyannarae neşrederek savaştan sonra her istek • lerini tatmin edeceğini ve buna mu • kabil şimdi'ik Hindistandan yalmz a • sayişi muhafaza etmesi isteniyordu. Hindular kabul ettiler ve kendilerinden istenilinden ziyadesini yaptılar. Bütün harb esnasinda asayiş ihlâl edilmediği gibi, lngiltereye bir milyon dört yüz binlik bir ordu, ve milyara varan para ile de yardim olundu. Harb bitti. Fa . kat Hlndulara dağ yerine bir fare verildi. Montagu • Helmsfert IâyîhasJ adı ile mejthur olan Hind îslâhatı bakikatte bizim eski vilâyet muhtariyetlerîne dair lâyihalarimiz seklmden ibarefti. Tabiî inkisara uğramiş olan Hindistanda yeni ve gayet şiddetli bir hareket başladı. Grev grevi takib etti, birçok müsademeler, kitaller, kiyamlar oldu. Gandi hapse atıldı. Fakat ayni zamanda da liberal firka reislerinden biri • sinin riyaseti altmda İngiliz firkalari nin mühim adamlarmdan mürekkeb bir heyet Hindistana gönderüerek yapilacak ıslâhat hakkmda bir proje hazirlandı. Heyet üç senedenberi meseleyi tetkik etti ve nihayet projeyi Parlamana verdi. tşte parlamacca tasdik edüdiği haber verilen proje budur. Hindulara verilen muhtariyet neden ibarettir? Anlaşildığina göre Hindis tan ayn muhtar vilâyetlere taksim e diliyor. Her vüayet<n kendisine mah • sus seçilmiş mecJisi olacak. VOâyete aid bütün meseleler bu meclisten ge . çecek. Umum Hindistan ise bir fede • ral meb'usan meduile âyan meclui in tihab edecektir. Fakat bütün bu meclisierin toplanmaları, müzakereleri, latilleri ve hatta fesihleri vilâyet valilerile umumî valir.in elinde olacaktır. Hin dularin isteklerOe bu proje arasında o kadar fark vardir ki şimdiden bile bütün Hindistanda protesto mitingleri yapilmaktadir. Hindistan azamî olarak istiklâl ve tngiltere ile bir ittihad istiyor. Asgarî olmak üzere bugün tngilterenin Ce nubî Afrika, Kanada, Avustralya gi bi döminiyokrinin haiz oldukları bü tün salâhiyetleri ve tam muhtariyet istiyor. tngiliz gazeteleri hükumetin yuka rida zikrettiğimiz projeyi bile geçir • mekte çok müşküller çektiğini kaydetmektedirîer. Tam muhtariyete gelince ne hükumet böyle bir teklifte bulun mak cür'etini gösterir, ne de onu meclislerden geçireoüir. Hindular ise, verilen îslâhatla tat • Muhasib aranıyor Pek yakm bir vilâyetimizde ve hat boyunda bir iş için iyi bir muhasib aranıyor. Şeraitini haiz olanlardan arzu edenlerin ida • rehanemize muracaatle malumat almaları. min olmuyorlar. Demek Hindistan îs • lâhatı meselesi bütün şiddetile duruyor. ve yakinlarda Hindistanda pek mühim ve vahim harekeüerin olmasinı bek lemelidir. Gandi kıtal ve yanginlarin önüns geçmek için kendisinin şimdi ye kadar kullandığı ihtilâl tekniğıne, yani grev ve boykotaja devamı is • tiyor. Ona karşı çıkan ve kommünizmle itham edi'.en Nehru ise silâhla savaşi tavsiye etmektedir. Yakm bir zamanda bu iki önderden hangisinin galebe çalacağım hâdise'erden öğreniriz. AĞAOĞLU AHMED

Bu sayıdan diğer sayfalar: