30 Mart 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

30 Mart 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

! Cumhariyet Jürklerle Süngü Süngüye No. 141 A. DAVER Çanakkalede Bursa tam bir seyyah şehri oluyor Yeniden eğlence yerlsri yapılıyor, asrî kaplıca açılıyor Bursa (Hususî ımıhabıVimiz den) Bursa, banyo mevsimi için bu sene daha etraflı düşünerek hazırlanmaya başladı. Çünkü, sene Ierin tecrübesi gösterdi ki, Bursa • ya at tık yalnız banyo almak için gelenlerin sayısı azdır. Şimdi bu • rası banyo, tebdilhava, eğlence, spor ve seyahat şehri olmuştur. Bînaenaleyh gelenlerin her türlü zevk, ihtiyaç ve isteklerini düşün mek ön sarttır. Bu hazırlıklann başında süphesiz kaplıcaların ve banyolu otellerin yeniden temizletil mesi, otobüslerin yenileştirilmesi, sefeHerin sıklaştırılması geliyor. Yeni yapılan ve yapılacak olan i?ler de şunlardır: Çekirrede hekesin topîanıp eğ Ienebilmesi için umumî bir bahçe ve bir sinema .. Belediye yanır.da bir şehir lo kaıta ve kazinosu yapılmıştır. Şimdiye kadar alaturka sazlarla dans yapıldıtından birer bar karikatürünü andıran kazinolar kapa • tılmış, onların yerine Safak sine masında mükemmel bir bar açıl • mi'tır. Bilhassa buraya gelen yerli, yabancı herkes, Bursa gibi büyük bir şehirde asrî bir eflence yerinin bulunmamasım büvük bir noksan sayarlardı ve hakikaten de bir iki gece Bursada kaldıktan sonra canlan sıkıldığı için kalkıp giderlerdi. Bursada artık bu gibi eğlence me raklılannı tatmin edecek eğlence yerleri de var demektir. Bu yenilikler arasma, senel<»r denberi susuz kalan Asrî Kaplıca otelirrn suva kavu*masını da katabiliriz. Çünkü, haziranın b:rinde otelin nvjazzam havuzu ilk suyun ÎII iHısını duvacpk, ondan sonra da bu havuzda tıpkı plâjlarda oldiıçu gibi kadınh erkekli yüzenler gö rülecektir. Asrî Kawl»ca otelinin ön kısTninda yapılan insaat ta bitmiş ve bu rası hakikaten muhteşem ve zarif bir sekil almısrn*. Hele bahçesi Bursanın en *üzel bir eğlenre yeri olmustur. Burada bir müzik bulunacak, gecelert <fe çılacaktır. Ş'ı ketin meclisi idsresi buçiin Ierde şehrimizde fevkalâde bir toplantı yapacaktr. Bu toplantıda sirketçe yeniden bir otel daha yapıl • masma Irarar verilecektir. Birkaç sene evvel banyo yısı nihayet birkaç binî mev simlerinde Bursaya gelenlerin sa geçmediği buraya halde, geçen sene Belediyenin istat'stiği, yalnız sonbaharda olarak tesbit etmistir. gelenlerin sayısmı 10 binden fazla Bittabi bu rağbeti doğuran sebeb, otel ve kaplıcaların temizletilmesi, burada ziyaret'llcr için gittikçe müsaid1 se • kil alan bir zeminin hazırlanması dır. Bu iz üzerinde yüründükçe görülecektir ki, Bursaya heır sene 10 bin değil, 100 bin insan gelip gidecektir. Yeter ki Mudanya da seri bir vapur isletilsin .. hattına bahçe yarrtnda dansing vazifesini gören kazino a Hayat ucuz amma! Ayda 25 30 lira ile geçinilen Simavda doktor ve eczane yok! A mm 30 Mart aksaniki orogram J İSTANBUL: 17,30 Inkılâb dersl, Üniversiteden na kil, İzmir saylavı profesor Esad Boz . kurd . 18 30 jimnastik, Azade 18 50 muhtelif plâklar 19 30 haberler 19,40 Eşref Şefik, snor . 20 Nımet Vâhid (şan) piyano ile . 20,30 Bednye Tuzin (şan) demir caz 21,15 son haberler borsa lar 21 30 studyo orkestrası 22 studyo caz ve tango orkestralan. Senegalli zencilerin siyah suratlarile beyaz avucları ateş karşısında parlıyordu! Zencilerin bir marifeti Senegalli zenciler, karanlıktan istifade ederek bir müddettenberi bulduklan çocukca bir hileyi tat bik ediyorlardı. Bunlar gece ka ranlığında, siper aynalarının hiç bir işe yaramadığını akıllanna getirmiyerek sözde aynayı düzelti yormuş gibi yapıyorlar ve kimsenin kendilerile meşgul olmadığını zannederek ellerini siperden dışarı uzatıyorlardı. Yelpaze gibi açtık Iarı parmaklarını siperin kenarında, açıkta tutarak ellerinden ya ralanmak istiyorlardı; küçük, hafif ve sevimli bir yara; çok acıt mıyan fakat onlan cephede ka lıp öldürücü bir Türk süngü veya kurşunu yemekten kurtaracak mini mini bir yara... İşte bizim safdil zencilerin çocukça hilesi bu, idi. Ben, onlara bakmıyormuş gi bi davranıyor, gözümün kuyruğile hallerini seyrediyor ve kıskıs gülüyordum. Biraz kendilerinden tarafa başımı çevirdim mi hemen gözlerini aynaya yapıştırıyor, kahkahalarla gülerek, birbirini i tip kakarak müthiş surette gürültü ediyorlardı. Halbuki Türkler, ancak, birkaç metro ötede idiler. Sağ tarafımda bu zenci gürül tüsüne mukabil sol tarafımda İngiliz gözcüsü, biraz yüksekçe bir yere çıkmış, gözünü bir mazgala uydurmuş, hareketsiz dışarıyı gözetliyordu. Önümüzde sükunet vardı. Arasıra birkaç kurşun vızıldıyordu; o kadar... Türklerin ta rafından başka hiçbirşey gelmi yordu. Uçuk benizli bir İngiliz yüzbaşısımn karşısında kıvrılıp yattım. Zabit arasıra, kapağında mücevher taçlı bir marka bulu nan saatine bakıyor ve sütlü çi kolata yiyiyor, bana da ikram e diyordu. Battaniyeme sarılmış ve dirseğime dayanmış yatıyordum. Ko lum ağrıyordu, kalkıp Iskoçyah gözcünün yanına gidiyordum. Önümüzde, geceden, karanlıktan başka birşey görünmüyordu. Sessizlik ve arasıra uzaktan uzağa parlayıp sönen tenvir fişeklerinin zararsız ölümü... Biraz sonra, alçıtepenin eteklerine doğru, ışıktan bir zincir gibi, yer yer ateşler yanmağa başladı. Bunlar, yakılan cesedlerdi ve parlak alevler arasın da ölülerin siyah şekilleri görü nüyordu. Şimdi, ağır cesed kokusu yerine, ekşi yanık et kokusu etrafı kaplamıştı. Yanımdaki In giliz yüzbaşısı uyku ile mücadele ediyordu. Nihayet ağır ağır yana iğilen başı birdenbire bir parça gibi göğsüne düştü ve adam, ho rulduyarak uyumağa başladı. Birelindeki çikolata tozların içine yuvarlandı. Öteki elindeki saatin fosforlu rakamlarından görüyorum ki saat ikidir. Yavaş yavaş gölge bir buğu oluyor; siper karanlıktan çıkıyor; hayalmeyal görünmeğe başhyor; ay saranyor, fecir başlıyordu artık; ve esrarlı anlaşılmaz hayal ler birbirinden ayrılıp kaybolu yor; şekiller beyazlanıyor; kor feze doğru, ufukta, boyalı bir dudak gibi kırmızı yuvarlak bir çizgi peyda oluyor. Senegalliler, her türlü ihtiyatı unutarak ateş yakmışlar, onun etrafına çömelmiş ısmıyorlar. Bu ateş gittikçe daha az parlak görü nüyor. Zencilerin siyah suratlan ve beyaz avucları ateşin karşısında parhyor. Tekrar gözcünün yüksek yerine çıktım. Serin bir rüzgâr, siperin şıvi önündeki kısa otları kımıl datıyor. Türklerin siperi hiç far kedilmiyor. Hücum dalgası, ora ya gitmek için açıkta 500 metro ilerlemek mecburiyetinde kalacak. İngiliz yüzbaşısı uyandı, gözlerini uğuşturdu ve yerden çikolatasını aldı. Iskoçyah gözcüyü arkadaşı değiştirdi. Şinıdi, yerde hareketsiz yatan beylik örtüler canlanmağa başladı. Kalkanlar, üstlerindeki toprakları, kumları silkeliyorlar. lskenderiyeli çavuş geldi. Ba na, Geceyi belâsız geçirdik, dedi. Artık geriye dönebilirsin. VtYANA: 16,10 mandolin konseri 16 40 fran sızca ders 17,40 ağızdan üfleme aletler orkestrası . 18 40 haberler ve hava ra poru 19,05 halk şarkılarını oğrenelim 19,35 yeni filimler 19 50 ulusal neşri yat 20 haberler ve hava raporu 20,10 konser . 2105 radyo tensıl' 23 05 son haberler . 23 25 konscr 24,45 haberler 1,05 cazband takımı. Simav kasabasının umamı gorunuşu Simav (Hususî) Simav, her tarafı yesil bir çemberle çevrilmiş gibi yemyeşil bir kasabadır. Kazada İstanbul evlerini aratmıyacak kadar güzel evle vardır. Sokak • lart düz ve güzeldir. Fakat temiz değüdir. Krfzanın nüfusu altı binden fazladır. 113 köyü vardır. Bazı köyleri 350 ve 400 evlidir. Bu büyük köylci kazaya çok yakındır. Memleketin her tarafı elektrikle tenvir edilmekted'ir. Kazanın için de iki ilkmekteble bir ikmal mek tebi vardır. Bu mekteb söylendiği sribi ortamekteb değil. ikmal mek tebidir. Halkm okumava karsı is tefi çoktur. Gender Birliği, Genc'er Evi ismındeki te«ekküller Halke vine iltihak etmişlerd'r. Bir de Avcılar kuli'bile az*sı iki yüzden fazla Ağaç Kcı uma Derneği vardır. Bütün bunlar çok iyidir. Bir kasa • banın büvükl"7Üne, terakkisi için atacağı adımlara birer canlı delildir. Fakat bu büyük kazada ne doktor, ne eczane, hatta ne de en basit bîı ilâç vardır. Bugün Simavda hasta olanların isi sözün en doğrusu Allaha kalmıstır. Simav çok ucuz bir yerdîr. 2^ 30 lira ile burada orta halli biır aile çok iyi germir. Baki biraz haşarı olan Alâettmin atına binerek dolaşmak istemîştir. Ata binmeden evvel hayvanm boynuna bağh zinciri bileğine dolamış, birisinden eigara yakaı ken, o esnada yanından geçen eli uçurtmalı birdenbire bir çocuktan ürken at BERLIN: 17,05 ikindi konseri 18,50 konuşma » 19,10 spor neşriyatı 19,25 evlılik haya tı . 20,05 eğlenceli klâsık musiki . 20,45 gunun aklsleri 21 05 opera blnas'ndan naklen <Mi5'rlı Helena» operası . 23,35 haberler . 24,05 Breslavdan nakil. PRAG: 17 cazband takımı 18 10 piyano konseri 18,25 konuşma 13 35 gramofon 18 45 ziraî neşriyat 19 55 amele neşri . yatı . 19 almanca neşriyat 19,55 haberler 20 gramofon 20 05 haberler 20 15 kanşık ne?rlyat 21 05 konferans . 21,20 dort kişilik heyet tarafından konser 21,35 operet parçalan . 22 05 haberler 23 20 gramofon . 23,35 hafif musiki konseri. huylanmış ve bütün hızile doct nala komaya baslamışhr. Zavallı adam bileğini zinciı den kurtarmaÇa çalısmıssa da muvaffak olamamıştır. Kasabanın sokaklarmda hay van kosarken Bakiyi de sürükle • miş ve hiç kimse argın hayvanin onüne geçmeğe cesaret edememistir. Zavallı adamm beyni, yüzü dağılmı«, zîncire bağlı olmıyan öbür koIu da parça p»j ça olmuştur. müştür. Baki haykıra haykıra feci bir sekilde öl VARŞOVA: 16,50 halk şarkılan 17 35 konuşma . 17 45 şarkılar . 18 konuşma 18 10 gramofon 18 50 kcnuşma . 19.50 gramofon20,20 haberler 20 25 spor haberleri . 20 35 keman konserl 20,50 zamane neşriyatı21,05 Lembergden nakil 21 55 haber ler 22,05 senfonik konser . 23 05 rek lâmlar 23 20 konuşma 23 35 Vünadan nakil 24 10 salon orkestrasj Bir Türk baskını Sonra bana şu korkunç hikâyeyi anlattı: Geçen gece Türkler, İngilizlere bir baskın yaptılar. Fecir vakti, bir Türk müfrezesi, lngilizler uykuda iken yavaş yavaş ilk hatta sokulur; oradan istinad hatlarına giden mestur yola girer; bu mestur yolda kimseye tesadüf etme den ilerler. Yolun ortasında, hani toprak köprü ile tele foncuların hendeği ve binbaşı Merrynin kulübesi bulunan yer yok mu, işte oraya gelir. Türkler bakarlar ki tam bir sükunet var. Kimsecikler yok, oradan da ge çerler. İstinad hattına gelirler. Bu esnada evvelki akşam beraber yattığımız hendeğin önünden ge çerler, ben o gece gene orada yatıyordum. Fakat karanhk ve ça dırbezi sayesinde beni göreme mişler.. Yoksa, süngüyü yemiş ve gık demeden öteki dünyayı boy lamıştım. Doğrusu, talihim var mış! Gözcüler neredemiş? Bas kını haber verecek kimse yok muymuş? Kimse yokmuş! Türkler, biraz daha aşağı inerlerken yukanya çıkan bir takviye kıt'asına, İrlanda taburlarından birine rasgelirler. O zaman, mestur yolun i çinde kopan kızılca kıyameti ta savvur edebilirsin. Türkler, en öndeki İrlandahları haklarlar, fa kat arkadakiler gürültüyü duyar. Bereket versin ki İrlandalılar a kıllarını kaybedıp panik yapmazlar. [Arkası var] Hayırlı b!r is Konya (Hususî muhabirimiz den) Ha^ım kazasında kayma kam Celâl Sıımerin himmetile bir dispanser açıldı. Dispanser için bir de yeni bina yapılmaktadır. Bu bina tamam oluncıya kadar dispan ser için Belediye dairesinde bir yer tahMs edilmiştir. Hadım, Konyaya hayli uzak bir kaza merkezi oldufundan bu dis panser crada çok işe yarıyacaktır. TULUZ: 20,20 operet orkestrası 20 35 şarkıîar20 50 halk musikisi 21,15 opera şarkı Iarı . 21,45 Vlyana orkestrası 22 20 halmuslkisi . 23 05 «Lamaskot» operetlnden parçalar 23 50 muhtelif sololar 24,05 filim musikisi 24,35 radyo fantezisi • 1,20 cazband takımı 1,40 şarkılar 1 50 filârmcnik orkestra . 2,10 radyo fantezisi . 2,20 askeri bando. Feci bir öliim Burada çok feci bir kaza olmın, Simava bağlı Dağardı nahiyesi müdürü Alâettinin atına binea at terbiyecîsi meshuı binici Baki çok feci bjr fekilde ölmü tür. Üskfidar Kâle Smemasında Kraîice Kristin ' GRETA OARBO Nöbetçi eczaneler Bu gede nöbetçi olan eczaneler şunlardlr: Şinasi (Buyükada), Yusuf (Hey be!i), Benson (Yemıs), Esad (Dıvan yolu), Belkis (Kumkapı), H. Hulusi (Zeyrek), Asaf (Şehzadeba<a), Per tev (Aksaray), Teofılos (Samatya), Nâzlm (Şehreminı), Suad (Karagumriik), İstefan (Baklrköy), Vıtali (Fe ner), Yeni Türkiye (Hasköy), Yeni Turan (Kaslmpaşa), Receb (Beşık taş), Kapıiçi (Galata), ltimad (Bos tanbasl, Taksim), Kinyoli (Tepebaşi), Tarlabaşl (Taksim), Maçka (Maçka), Sıhhat (Moda), Rıfat (Pazaryolu, Kadlköy), lmrahor (Üskudar). MARTHA Bitmemiş Senfoni'nin. Çardaş FürstnMn Güzel YıîcVı en son \arattı£ı, en nefi . en güzel şaheseri olan a EGGERTH VİYANA BULBÜLU GAAL fılttjinde gize hatırası silinmiyecek 2 saat yaşatacaktır. En nefis şarkılar En gÜ7el, eğlenceli mevzu en çok sevdiği kivractli Şen ve güzel FRANZISKA Pek yakında Bir Fransız matmazelı Pratik bir metoda ve uzun tec rübelere sahib diplomalı bir Fransız matmazeli, fransızcasım ilerletmek istiycnlere ders verir. Gazetede F. Rumuzuna yazılması. filnıinde Sokak Çiçeği İPEK SİNEMASINDA (Fr.) baştanbaga bir kahkaha ve güzel şarkılar tufauı oîfln PAGANINI Musa Yaiınç ve kattnç bâr = Yağdıran, saçan, serpen Ornek: Bolluk saçan = Feyzbâr Bâr an = Yağmıar Bârid = Soğuk Bcrd, bürudet = Soğukluk Ornek: 1 Aramızda burudet hasıl oldu = Aramıza so . ğukluk girdi. 2 Havadaki burudet tezayut ediyor = Havamn soğuk luğu artıyor. Müberrid = Soğutmaç Örnek: Kesılmiş boyunların etlerini müberridde muhafaza ederler = Kesılmiş koyunların etlerini soğutmagia saklarlar. Tebrid etmek = Soğutmak Baridane = Soğukça, soğuk Ornek: Nıçin bana boyle baridane muamelede bulunuyor suiuz? = Nıçm bana boyle soğuk (.soğukça) datı anıyorsunuz? Bâriz,raüteb&Lİz= Belirgin Ornek: Bu isin boyle olduğu belirgindir (b&rlzdir) Tebarüz = Belirgi Tebarüz ettirmek = Belirtmek Tebarüz etmek = Belirmek Bâs = Gönderme Bâs (Basii badelmevt anlamına) = Dilirme = (Fr.) Resurrection Basar = Göz, görme = (Fr.) Oeil, vue Bâsıra Görem = (Fr.) La vue Örnek: Basıra havassı hamsenin en mühimlerinden biri dır = Gorem, bes duyunun en önemlilerinden biridir. Basiret = öngörü = (Fr.) Prevoyance Ornek: Basiret, devlet adamlartna çok lüzumludur = Öngoru devlet adamlartna çok gereklidir. Basiretkâr = öngören, öngörülü Ornek: Siyasî âlemde basiretkâr olmak lâzvmdtr = Siya . sal acunda öngSrür olmak gerektir. Basit (Sade anlamına) l = Basit (T. KS.) = (Fr.) Ornek: Basit ve murekkeb cısımler = c's vıler Başkumandan = Ba;buğ = (Fr.) Generalissîme Ornek: Turk ordular.ntn Baş .ıımandanı, Ataturktur = Turk orüularının Başbuğu Ataturktur. Başkumandan = Başkomutan = (Fr.) Comman • dant en chef Ornek: Şarktaki ordulartn Başkumandanı = Doğudaki or. duJarın Başkomantanı. Kumandan = Komutan Kumanda etmek = Komutmak Bataet = Ağırlık, yavaşlık = (Fr.) Lenteur Ornek: Bu ış bu kadar bataetle yurumez = Bu ıs bu kadar yatzşlıkla (ağırlikla) yurumez. Bataet gösteı mek = Yavaşımak, ağırlık mek = (Fr.) Montrer de la lenteur göster Ornek: Alanlarla satanlar anlastılar = Les tendeur et les acheteurs se sont entcndus. Bazan = Arasıra, arada, kimi vakit = (Fr.) QueU qu?fois (parlois) Bazı = Kimi, birazı, bir takım, bir kısım = Quelque (s) Bâzice = Oyuncak = (Fr.) Jou'.ou, jouet Bâzu = Pazı = (Fr.) Biceps, braz Bâzubend = Pazıbağ == (Fr.) Amulette aitache au bras, brassard Becâ = Yerinde Nabeca (Nâbeît.ahal) = Yersiz Becayiş = Almaş = (Fr.) Per: lutatlon Ornek: iki memurun bccayışı tasub edudı = İki işmen'n al naşı onanâı. Bed = Kötü, çirkin Bed'endiş = Kctüiuk düşünen = (Fr.) Malve'llant Bedahet = Besbellik = (Fr.) Evindence Ornek: Bu bedahet mutacehesınde dıyecek sozum kalma dı = Bu besbellik onunde diyecek sözum kalmadı. Bedaheten (Bak: Bilbeimhe) = Tasarsız, hazulanmadan Bedihi = Besbelii = (Fr.) Evident Bedasıl = Soysuz = (Fr.) De basse origine Bedavet = Göçebelik = (Fr.) Vie de nomade Betbaht = Bahıtsız, kötübahıt = (Fr.) Malheureux Bedbin = Karamsaı. = (Fr.) Pessimiste Ornek: Bedbin olanlar, her $eyi karanhk görurler Karamsar olanlar, her şeyi karanhk görurler. Bedbinî = Karamsarhk = (Fr.) Peasimisme Ornek: Hiç bir i§te bedbiniye duşmemelıdir = Hiç bir işte karamsarhğa duşmemelidir. Beddua = llenç = (Fr.) Malediction, baba ilendne uğramaktan korunmah. Bedel = Karşıhk = (Fr.) Contrevalear Ornek: Senin verdiğın ata karşılık (bedel) sana bir kıhç vertyorum. Anathime Ornek: Ana baba bedduası almaktan ıçtinap etmelı ;= Ana Bedel (Esman anlamına) = Tutar Mübadil = Değişmen Mübadele = Değiş Ornek: Mubadcle, beynelmilcl iktıszdi rab'taların başlı . calarından biridir = Değiş, arsıuîusal (1) okonomik bağiann başhclarından biridir. Tebdil etmek = Değiştirmek Tebeddül etmek = Değişmek Tebeddül = Değişme Tebdil = Değiştirme Mütebeddil = Deği;ken Ornek: Bugün hava mütebeddil = Bugün hava değişken. Tebadül = Değişki Ornek: (B) ile (P) harfleri arasında her vakit değişki olabilir. Bedel olarak = Y&ine = re^nplacement de Beden = Bedecı (T. Kö.) = (Fr.) Gorps (1) Fransızca «inter> onekinin dıhmızde karşılığı «arsı» öneki hakkında da ayrıca yazılacaktır. olan bu (Fr.) A la place de, en Ornek: Işlerinizde bataet gortermeyinız = Işlennizde yavaşımayınız {ağırlık gostermeyimz). Batî = Ağır, yavaş = (Fr.) Lent Bâtıl = Çürük, boş = (Fr.) Fauz, abaurde, vide İptal etmek = Çürütmek Ornek; O adam, lenim hakktmt iptal etti = O adam, be. nım hakkımı çuruttu, Bu arzuhalin pulunu iptal edıniz = çurutunuz. Bu dilekçenin pulunu DÜZELTME Kdavazun birinci sayısında üçüncü gahifenin dördüncü sütununda 16 ınct satırdaki (Adli) söziinün karşılığt olan (Tüzel) den sonra fransızca olarak (judiciaire) yazılacaktır. Hukuk terimlerinden yazt dilinde her zaman kullamlması gerekli olanlar için H harfinde (hak) ve (hukuk) kelimelerinde toplu karşılık lar gösterilecektir. Kılavuzun üçüncü sayısında, üçür.cü sayfa mn üçüncü sütununda 31 ve 33 üncü satırlarda (aslij ve (asliyet) sözleri karsısındaki türkçe karsılıklar (özgün) ve (özgünlük) olacak iken yanltshkla (özgül) ve (özgüllük) iir'nıistir. Bâhl itikad = Boşinan = (Fr.) Fausse croyance Ornek: Bâtıl ıtikadlara saplanıp kalanlara acımahdır BOÎ nanlara saplanıp kalanlara acımalıdır. Batm = Göbek, kuşak Örnek: Dorduncü batında dedelerimiz birleşiyor = Dördüncü gobekte (.kusakta) dedelerimiz bırleşıyor. Batın = Karm = (Fr.) Ventre Bâtın = Içyüz = (Fr.) Interne, interieur Ornek: İşin zAhirine değü% batınma bakmalı = İsîn dıs yü. züm değil, ıç yuzune bakmalu Bâtınî = Gizdem = (Fr.) Esotiriçue Bâyi = Satan, «atjcı = (Fr.) Vendeur, marchana Basit (Cayrimürekkeb anlamına) = Yaiınç = (Fr.) l

Bu sayıdan diğer sayfalar: