2 Mayıs 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

2 Mayıs 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Karsta dün büyük bir zelzele oldu Birçok ev yıkıldı, 6 ölü, 10 kayıb, 4 yaralı var, köylerdeki hasarat daha fazladır Kar» 1 (A.A.) Bugün iki saniye süren şiddetli bir yer sarsmbn olmuştur. Sarsmtı 1314 merkezde duyuhnuştur. Karsta Hükumet konağile bir çok yapılann duvarları çatlamıj, bazı evler ve duvarlar yıkılmıştır. Ü kişi ağır yaralıdır. Sarsmtı, merkeze bağb Minur nahiyesile köy • lerinde daha şiddetli ve sürekli olduğundan buralarda birçok evler yıkü mış, on kişi kaybobnuş, altı çocuk ölmüştür. Felâket yerine doktor ve sıhhat memurlan ve yaralılan taşımak üzere otomobiller gönderümiştir. Şiddetli rüzgârlardan telefon telleri koptu ğundan zayiat ve hasar derecesi tamamile öğrenilememiştir. Kars un fabrikası sahibi Hamid felâketzedelere ilk yardım olmak üzere 10 çuval un göndermiştir. «.m.m.mHu.ıiBBramıiflinıııııınmıııııiiiınıımnnımnımtm.tı»™.»™ 2 Mayıs 19* 5 Cumlıuriyet GÜN DE Kömür yiyecekmişiz BUJ BÎR SORGU GEÇİDİ îdaredeki odalerden, yaverlerYazan t mın bir sınıf zaden birindenbun Halid Ziya Uşaklıgil irleri vardı ki bunlardan o kadar o lardan açıkça kor kadar vardı ki kardım. Bu sınıfı teşkil eden adamlar mevkilerini, vazifelerini, nüfuslannı ne vücudce, ne kıyafetçe biribirine benöğrenip ona göre bir hareket hath buzememekle beraber aralannda muaylabilmek uzun bir zamana tevakkuf yen olmıyan, fakat pek ziyade mahsus, etti. İlk zamanlann beceriksizlikleri bir müşabehet vardı. Bu, onlan ilk nabana bir kaza ile netice vermemişse buzarda sıkı bir karabet bağlarile birleşnu hiç şüphe yok bir hayır dua almış tirirdi. Ayni çarşıdan alınmış şeyler, olmaklığıma hamletmekten başka çaayni demetten dağılmış çiçekler, daha re yoktur. doğrusu, ayni koğuşta yetişmiş ferdler ldarenin sarayla olan resmî müna nasıl, biribirinden ayrı kalsalar bile, sebahnda benim müdürlere refakat e ayni havanın ihatasında kalırlarsa bundişim, yahud, bir emir üzerine celbo lar da ne zaman odama uğrasalar herlunuşum nadiren vakidi; fakat ne kaşeyden evvel hiç değişmiyen bir hisle dar nadir olsa Yıldız yokuşu bana sesandalyemde irkilirdim. Benden ev yahatlerin en müz'ici gelirdi, ve daima vel odacılar haber verirken irkilmiş oiçimde oradan evime avdet edememek lurlardı; onlann her birinin kendine korkusu, her türlü mantıki muhake mahsus bir irkilme ifadesi vardı: Habeş meye rağmen, silinemezdi. lbrahim beyaz dişlerini gülümsemekle Gerek sarayla, gerek hükumet dai ısırmak arasında parmağile gösterir, releri reislerile işlerimin hiç bir zaman Ismail Efendi: Selâmün kavlen min resmî mahiyetten dışan çıkmamış ol rabbirrahim der gibi gözlerini yan kamasından mütevellid vicdan istirahatile payarak ve başını sallıyarak girer, Aheğer bu korku da olmasaydı, vazifemin med Efendi her vakitten ziyade âsabı icrasında hiç üzülmiyecektim. Hatta ihtizaza uğnyarak kısık dudaklanndan bayramlarda yapılan ziyaretlerdc, ra ancak çıkabilen bir sesle haber verirmazanda müdiri umuminin iftara dadi. Ben hemen anlardım, ya bir tüfekvetlerinde bile bu korkudan kendinıi çi, ya bir saray kapıcısı, yahud, sınıf m kurtaramamışhm. Şimdi bir selâmlık üçüncü çeşidi... resmini hatırlıyorum: Bu çeşidm ilk ikisi gibi resmî bir kıilk zamanlardaydı; müdürlerin a yafeti yoktu, hatta resmî bir sıfau da ra sıra, üç beş ayda bir kere, diğer mdyokru. Fakat nerede olurlarsa olsunlar, essese reislerinin yaptıklan gibi, selâmsokaklarda, kahvelerde, her köşeba • lık resminde bulunmalan ve bu su şında, her ayak ahlan yerde iğri fesleretle (ifayi vazifei ubudiyet) etme rile, burulmuş parlak bıyıklarile, koyu leri mutad olduğu için bir cuma yeni renk kısa ceketlerile, omuzlannm bir umumî müdür Farnetti ile beraber sabirine nisbetle çarpıklığile, bilhassa raya gittik ve ecnebi zairlere mahsus dünya umurunda değilmişçesine size seddin üzerinde durduk. O güne ka«yakanm billâh!..» diyen gözlerile dar her cumartesi sabahı bütün gaze derhal bir hususî kryafet almış olur teierin en başmda türlü türlü parlak lar ve muayyen bir sıfat iktisab etmiş teşbihlerle, telli pullu tabirlerle iki debulunurlardı. nizler hakamnm, (şaşaai kudreti güneşi küsufa uğratan şemsi drehşanı Tüfekçi girer ginnez masanın karşısaltanatın gerdune süvan izzü ve • smdan bir iskemle çekerek size yakla kar) olarak selâmlık resmi âlisini icra şır, teklif beklemeden otunır, havadan buyurduklannı okudukça, safiyane bir bir selâm sarkıttıktan sonra dirseğini alayişperestlikle bunu hayalen de süv yazıhanenin üzerine dayar, serbest kaler, ve rasimenin kim bilir ne ihtişamla lan eliyle koynundan zarfı kararmış dolu bir manzara teşkil edeceğini dü ve terden ıslanmış bir mektub çıkanr, fünürdum. «Tahir Paça sel&m ediyor...» der. Inkisan hayal pek feci oldu. AvnıBu, müdiriyete hitaben yazılmış bir tavpanın bir Music hall unda, bir osiyenamedir ki kimlerin kaleminden perette sahnesinde tertib edilmiş gibi çıknğı bozuk ifadesinden, sakat imlâ gülünc ve kimbilir şarkın ihtişamma sından anlaşılır. muntazırken böyle bir manzara karşıHer alâkadar olanm istediği gibi sında tenkid fikrine malik ecnebi zairyazıldıktan sonra Tahir Paşaya ya leri nasıl tebessümlere sevkedecek olan hud ona benziyen birisine götürülerek bu Mise en seene (sahne tertibatı) belki de götürülmiyerek altına bir bana o kadar garip göründü ki kendi imza ablmışbr. Meselâ bir kolculuk kendime: isteniyor. Tüfekçi size dik dik baka « Ne için bunu sade, ciddî, varak: kur bir şekilde yapmamahdır? Bu ço Eh, arbk, sen buna bir himmet cukça gösterişlerle kimlerde tesir yapsavuracaksuı; der. llkönceleri biraz, mak isteniyor?» dedirtti. yılar, bkaz şaşmrdım; sonralan usulünü öğrendim. Muhatabımı pek mem Bununla beraber bu manzaranın hiçnun bırakan bir müsareatle tercüme bir tafsilâtmı kaybetmemek istiyordum, ettirir, kolculara aid işlerle meşgul oseddin üstünde ecnebi zairlerin ara lan Istanbul nezaretine havale edil smda mümkün olduğu kadar ön saf mek üzere muhafaza kalemine yollar lara sokularak, herşeyi görmeğe, an • dun; ve tüfekçiye de maslahat bece lamağa çalışıyordum; birden kolum ren bir küçük yalanla: «Direktör e dan birisi çekdi. Başımı çevirdim, ve fendi, hemen Istanbula yazdınyor...» arkamda benim odamın üçüncü sını diyerck takib olunacak yolu tarif ederfından zairlerine mensub olduğunda dim. îstanbul nezareti bu belânm def'i tereddüd edilemiyecek birisini gördum. yahud tesviyesi çarelerine benden daSeddin üzerinde arka saflan kuşatacak ha iyi vâkıfu. Tahir Paşa kim, em kadar bu adamlardan birçok vardı. sali kim, bunlan hiç bir zaman tanı Yavaşca bana: Sizin burada durmadım, hiç bir zaman onlarla yüzyümanız olamaz, dedi; yasaknr; içeri ze gelmedim; belki yüzlerini gör ye köşke girersiniz... müşümdür, fakat hangi yüz hangi isPek iyi anlamadım, sonra öğrendim mindir, bunu asla öğrenemedim; yal • ki burada, açıkta bir feslinin bulunmanız bu isimler kulağıma çarptıkça dasına müsaade edilmezmiş. Şayed na ima soğuk bir titremenin tepemden tazanşahaneye bir fesli isabet ederse... banlanma kadar beni üşüttüğünü du Arnk bilmiyorum, ne olurmuş, fayardım. kat her halde vehmişahaneye sebeb olabilecek korkunc tasavvurlar ancak Saray kapıcılan adabı mahsusa ile bir fesin altında saklanabilirmiş. girerlerdi. Bayram ziyaretlerinde bü Müsaade istiyerek, müdürü umumitün müessesattan bu meyanda idare ye seddin müntehasmdaki kÖşkte bu den bahşiş alan bu adamlar benim o lunacağımı söyledim ve sebebini hiçbir dama da saraya mahsus adab ve er zaman anlatmadım. O da sormadı, ihkânla girerler, döşemeden düsmüş bir timal biliyordu. Sarayın nice nice ga mendil topluyormuşcasma yerden ga ribeleri arasında bu da elbette sefa yet alâyişli kandilli bir temenna ile rethanelerce bilinerek gülünen şeyler selâmlarlardı. den biriydi. Kilercibaşıdan, tütüncübaşıdan, secOdamın zairleri arasında en kor cadecibaşıdan, yahud mabeyinci Iktısadî buhran haf ifliyor mu? Görünen kalkınma alâmetleri sathî imiş Roma 1 (A.A.) Uluslararası mesai bürosu reisi M. Butler, bugün gözüken dünya ekonomi kalkmmasının esaslı olmaktan ziyade sathî oldugfunu, birçok memleketlerde filhakika işsizlik azalmış, istihsal çoğalmıs ve kambiyolar istikrar bulmuş ise de uluslararası ticaretinin 1933 senesin deki seviyeden hemen hemen farksız bir derecede yüksek bulunduğunu söylemiştir. M. Butler ayni zamanda iş saatle rinin azaltılmasını, sanayiin tensikini ve uluslararası bir teşkilât plânının hazırlanmasmı tavsiye etmiştir. Amerika ve îngiliz, müstemlekeleri M. Ruzvelt ordu erkânının sözlerin? beğenmedi 1 Bulgaristanda siyasî cinayetler iki komiteci feci bir şekilde öldürüldü (Sofya muhabirimizden) Sofya 1 (Hususî muhabirimizden, telefonla) Makedonyalılann iki kizbi arasındaki birbirlerini öldürme hâdiseleri iki senedenberi ortadan kalkmıştı. Fakat şimdi bunlann gene başladığına dair alâmetler vardır. Bu defa bu işin daha şiddetli ve da ha gaddarane olacağı anlaşılıyor. Kimon Gorgiyef ve General Zlatef kabineleri Makedonya ihtilâl teşki lâtına mensub birçok komitacılan Bulgaristanın muhtelif yerlerine sürmüşlerdi. Bu meyanda Makedonya ihtilâl teşkilâtının Protgerof hizbine mensub komitacüar da Vidine sürülmüştü. Birkaç zaman evvel bu komitacılar Vidinden alınıp Berkofça yanında bir manastıra getirilmişlerdi. Dün bu manastıra getirilen komıta cılardan ikisi esrarengiz bir surette ortadan kaybolmuşlardır. Uzun araştırmalardan sonra bunlardan birinin cesedi bulunmuştur. Bu komitacı gaddarane bir surette öldürülmüş ve göğsüne asılan bir mukavva üzerine şu sözler yazılmıştır: ,.« Makedonya dahilî ihtüâl ko mitası ve Ivan Mihailof henüz öl memişlerdir. Onlar bütün hainlerden intikam alacaklardır.» Kaybolan ikinci komitacının, bü tün araştırmalara rağmen ne cesedi, ne de izi bulunamamıştır. Hükumet; gazetelerin bu hususta en ufak birşey yazmalarını menetmiştir. Hâdise burada çok fena bir tesir bırakmıştır. Herkes acaba Makedonyalılar arasındaki birbirini öldürmeler gene baş hyacak mı diye soruşturmaktadır. Mihailof taraftarlannın gösterdiği cesaret büyük bir hayreti mucib ol muştur. Bu hâdise kabine haricinde çok fena propagandalara vesile teşkil edecektir. Neyyork 1 (A.A.) Meb'usan meclisinin askerî encümenlerine yolladığı bir beyannamede M. Ruzvelt, başka milletler tarafından hasmane telâkki edilebilecek her türlü neşriyatı dur durmak için, icabı takdirinde kendisine bahşedilmiş olan ordu ve donanma nın başkanlığı nüfuz ve salâhiyetini ıstimal edcceğini bildirmiştir. M. Ruzvelt, bazı ordu erkânran ve ezcümle erkânı harbiye reis vek'li General Kilburnun, Kanada cİ7annda bir hava üssü harekesi ihdası ve zaruret hasıl olduğu takdirde Ir.tnliz ve Fransız müstemlekelerine vazıyed edilmesini tavsiye eden beyınahna işaretle bunlann ne hali hazardaki. hükumetin ne de bizzat kend.sinin siyasasını asla ifade etmcdiğini söylemiştir. M. Ruzvelt, beyennamesinin bir surctini, bu yolda harsket etmeğe mecbur kaldığmdan do'avı esef beyan ec*rek harbiye nezaretine göndermiş lir. Mısır Başvek^lî , istifa mı etti? Kahire 1 ( A A ) Başvekil Ziver Paşa istifa etmiştir. C U M H U R Î Y E T Bu haberde bir yanlışhk olsa gerektir. Mısır Başvekili Mehmed Nesim Tevfik Paşa olduğuna göre istifa eden başvekil de gildir. Yahud başvekil istifa etmiştir. de telgraflarda ismi yanlış yazılmış hr. Ziver Paşa sabık başvekildir. Maahaza başvekilin istifa etmiş olması ihtimali akla daha yakm gelmektedir. Çünkü son günlerde sarayın hüku met işlerine müdahalesinden dolayı Başvekil Nesim Paşa Kral Fuadm nezdine çıkarak şikâyette bulunmuş ve bu şikâvet üzerine saray nazın Zeki lbrahim îbraşi Paşanın vazifesine nihayet verilmişti. Maahaza kralın başvekilden memnun kalmadığı ve hatta Vefd fırkasile uzlaştığı anlaşılmışü. Bu vaziyet kar jinsmda başvekilin istifası haberi tabü görülmek lâzım gelir. Memduh Talât TEZEL Almanyanın deniz silâhları îngiliz kabinesi vaziyeti tetkik ediyor Londra 1 (A. A.) Paskalya dolayısile mesaisini tatil etmiş olan kabine, ilk toplantısını bugün yapmış, ve muhtelif Avrupa meselelerinin müza keresile meşgul olmuştur. Kabine, bilhassa Alman hükumetinin bahrî silâhlanması karanndan mütevellid vazi yeti tetkik etmiştir. Londra 1 (A.A.) Almanyanın denizaln gemileri in^a etmesi rn»'''*M bakkmda îngiltere ile Fransa ve îtalya arasmda henüz hiçbir müzakere yapılmamışnr. Fakat, bahriye birinci lordunun kızınm nikâhmda bulunmak üzere buraya gelen Fransız Bahriye Bakanı M. Piyetri ile Sir Con Saymcn arasında bugün Avam Kamarasmda fikir teatileri yapılması muhtemeldir. M. Piyetri, bahriye birinci lordu ile uzun bir müzakerede bulunmuştur. Derpiş edilecek ihtimaller şunlar dır: 1 Cenevreye müracaat, 1 Stresa kararlan mucibince Fransa ve îtalya ile müzakere ve Berline bir protesto notası verilmesi. Bu son ihtimal, diğerlerinden daha kuvvetlidir. Kabine, Avam Kamarasında yann millî müdafaa hakkmda yapılacak olan müzakerelerden evvel bir karar vermiyecektir. uyduk, duymadık demeyin: Kömür yiyecekmişiz. îngiliz kömür mütehassıslanndan biri, bakmız ne diyor: «Kömürü yalnız mahrukat olarak kullanmak, onu ziyan etmeku'r, Biz, günün birinde, sade kömür yiyerek besleneceğiz. Tıbbî ihtiyaclanmızın birçoğunu temin eden bu kara cevher, bir zaman gelecek ki gıdaî ihu'yaclanmızı da temin eyliyecektir. Bu, kömürden istihsal edilecek gıda maddelerini, birer lezzetli hap şeklinde yutacağız.» Gördünüz mü bir kere?. Eğer bu adamın dedikleri çıkar da, hakikaten günün birinde, gıdamız kömür haplanna inhisar edecek olursa ve ben de o günlere, hak göstermesin yetişirsem, insanhğın iyiden iyiye tedenni ettiğine hükmederim. Zira, benim kanaatimce, insanlığı hayvanlıktan ayırd eden hassalardan biri de, zaikasınm inceliği idi, insanlar, yemek yemesini, yemek seçmesini, nefis yemekler yaratmasmı bilir, ince zevkli mahluklardı. Atalarunız, yemek pişirmeyi güzel san'atler derecesine çıkarmışlardır. Zengin ve seçkin bir sofranm etrafında ağız tadile yemek yiyerek, tatlı tatlı sohbetlerle geçen vakitlerine heder olmuş nazarile bakmazlardı. Tok kannlar, leziz yemeklerin yadı, zihinlerde herdem kabarmağa meyyal fesad düşüncelerini bashrmağa birebir gelirdi. Açhk, güzel yemekleri istihkar, ağız tadını tezlil, zayıflığı tevkir.. Hep bunlar, bize Umumî Harbden yadigâr kaldı. Yemeklerimizi nerede olsa, ne olsa, ekspres süratile yiyor, geçip gidiyoruz. Sofra başı sefasını unuttuk. Midelerimize yasak koyduk. Boş mide, fesad mahrekidir; bunun farkında değiliz. Aç kalmağa, aç oturmağa alışalıdan beridir, neşemiz de kaçb. Safra kesemiz, mahalli sarf bulamadığından, tfrazatım kanımıza kanştırarak, mizacımızı bozuyor. Hepimiz limonî olduk. En tatlı sohbctler sofra başlannda edilirdi. Şimdi, hakkile sohbet eden adam kalmadı. Yemek yiyecek yerde biribirimizi yiyonız. Şimdi, bu da elvermiyonmı? sibi, mütehassıs cenablan bize kömür yedirmek istiyor. Bazı insanlar, tiynetle» rinin saflığı icabı kül yutarlar, diyebilirim. Fakat kömürü nasıl yiyeceğiz? Buna aklım ermiyor. Anadolunun bazı yerlerinde siyah havyara «Gara manca» derler. Kö müre, bundan sonra bu adı mı vereceğiz? Bu kapkara madde, içimizi dışımızı ne hale gctirecek? Kara sevda, kara sıtma, tavuk karası.. Günün birinde kömür yiyeceğimizi düşündükçe, hep bu hastalıklar aklıma geliyor. Derde bakın ki, şimdiden sonra, ben zeytinden, karaciğerden, karagöz balığmdan, karaduttan, kara mercimekten de nefret edeceğim. Ilâhi mütehassıs bay! Bize kömür hapı kutturacağına, hapı sen yut inşallah!. Başka birşeycikler demem.. Değişen vapur seferleri Akay idaresinin ilkbahar tarifesi nin tatbikına geçen ayın 21 inden itibaren başlanmıstır. Şirketi Hayriye de ilkbahar tarifesine dünden itibaren tatbika geçmiştir. Şirketi Hayriye ilkbahar tarifesin de sefer saatlerini tamamen değiştir miştir. Akşamlan Boğaziçinin Ana dolu kısmma son vapur sekiz ellide, Rumeli tarafına sekiz elli beşte, Üsküdar, Ku?guncuk, Beylerbeyi, Çengelköy tarafına 23,45 te kalkacaktır. Boğazdan dönüş seferlerine gelince Rumeli tarafından son vapurun Köprüye muvasalah 8,40, Anadolu tara fından 9 da olacaktır. Cuma günleri de seferler fazlalaştmlmışhr. Avrııpa seyahati hazırlıklan Deniz Ticaret müdürü Müfid Necdet, Denizyollan Müdürü Sadettin, Akay Müdürü Cemil bu akşam An karaya gideceklerdir. Deniz Ticaret Müdürü Ankarada limanlarımızla Balkan memleketleri limanlan arasında rüsum işini tetkik edecek heyette çalışacaktır. Denizyollan Müdürü Sadettin ve Akay Müdürü Cemil harice ısmarlanacak olan yeni vapurlar işi üzerinde Avrupadaki tersanelerde yapılacak müzakerelerin mevzulan üzerinde hükumetle mn bir temasta LulunacaklâT ve salâhiyetnamelerini alarak şehrimize döneceklcrdir. îtalyanın tekzibi Roma l (A.A.) Salâhiyettar mehafil, bir Alman tayyaresinin, Ital yan askeri tayyareleri tarafmdan icbar edilerek, ltalyada yere inmis olduğu » na dair çıkan şayialan tekzib etmekledirler. kunc olanlan işte bu sınıfın mensub lan idi. Çarpık bir vaziyetle, ve ne ihtirama ne de istihfafa delâlet ehni yecek mübhem bir selâmla yazıhaneme yaklasırlar, ve söyliyecekleri şeyde hiçbir mahremiyet olmadığı halde hemen daima gizli işler görmekle meşgul olanlara mahsus bir alışıklıkla yavaçça: Size filân bey, yahud paşa selâm ediyor; diye bir tavsiye mektubu uzatır; yahud daha fenası: Filân bey, yahud paşa hemen sizi görmek istiyor, derdi. Birinci takdirde müracaat olunacak usul malumdu; ikinci takdirde der hal: Acaba nedir? suali kalbinizi hrmalıyan bir eza olurdu. O zaman müdiri umumiyi haberdar etmek, a rabayı hazırlatmak, ne olur ne olmaz diye icab ederse avdet edip haber ver mesi maksadile arabacının yanma bir odacı almak, ekseriyet üzere bir ma bevinci tarafından vukua gelen ve se bebinin ne olacağı müdiri umumide de merak uyandıran bu davetin mahiyetini anlamak için mabeynin yemek tablalanndan intişar ede ede birikmiş yag kokularile dolu dehlizlerinde, sizi celbeden ve o sırada uykuda olduğu söylenmiyerek huzurda diye mevkiinin ehemmiyeti nazannızda bir kat daha yükseltilen mabeyinci bey tarafından lutfen kabul dakikasmın hululünü beklemek icab ederdi. Bir gün odama bu efendilerden biri, odacmm haber vermesine intizar et meksizin, girdi; lâkin usule mugayeretin fena tesirini fazla bir ihtiram va ziyetile silmek istiyormuşcasına pek edibane selâm verdi ve gene pek edi bane: Sizi beyfendi görmek istiyorlar; dedi. Bu beyfendinin kim olduğunu, ya ni hep onlardan davet edilmeğe alışik olduğum için bir mabeyinciden davet edildiğime zahib olarak, sordum. O «nasıl oluyorda anlamadınız?» hayretini ifade eden bî sesle: Zabtiye Nazm beyefendi... de Ercümcnd Ekrem TALU Bir mahkumiyet bir beraet Fransadan şehrimize kaçak eşya getirmek suçile Yataklı Vagonlar çir keti memurlanndan Jori Berko ve bu eşyanın kendisine getirildiği söylenen Beyoğlunda Jan Olivye sekizinci flıtısas mahkemesinde muhakeme edil mekte idiler. Ihtısas mahkemesi Jorj Berkonun bu suçu yapuğını anladığından 9 ay hapse ve 275 lira para cezasına mahkum etmiştir. Jan Olivin suçu sabit olmadıgından beraet etmiştir. Amerika ile posta mukavelesi Ankara 1 (Telefonla) Posta îdaresile Amerika Birleşik devletleri a rasında beynelmilel posta mukave lenamesi paket uzlaşması esaslanna uygun olarak yeni bir mukavele ya pılmıştır. Türk Kuşu açıliyor Ankara 1 (Telefonla) Türk Ku şu Cemiyetinin açılma merasimi önümüzdeki cuma günü yapılacaktır. Merasime halk ta davet edilmiştir. Merasim vesilesile uçuş ve paraşüt tecrü beleri yapılacaktır. Nüfus sayımı hazırlıklan Ankara 1 (Telefonla) Bugün bütün Bakanlıklar mümessillerinden mürekkeb bir komisyon îstatistik Umum Müdürlüğünde toplandı. Top lantıda yeni nüfus sayımı görüşül dü. Yeni sayım eski nüfus sayımına nazaran birçok farkları ihtiva etmektedir. Bulgar Kralmın Londra seyahati Sofya 1 (Hususî muhabirimiz den) Bulgar Kralı Üçüncü Doris Ingiltere Kralmın tahta çıkma $mm 25 inci yıldönümü münase betile yapılacak büyük şenliklere isti rak etmek üzere mayısm beşinde Sofyadan Londraya hareket edecektir. Bulgar Kralınm Londra seyahatine büyük ehemmiyet verilmektedır. Amerikada 11,000 amele grev yapü Detroit «Amerika» 1 (A.A.) 5evrole fabrikalan amelelerinden 2,000 kişinin, hafta başmda başlamış olan grevleri, ayni şirketin Kleveland ve Çinçinaudeki karasöri ve bitişt'rme atölyelerine de sirayet ederek 11,000 amelenin i§letioi bırakmasını mucib olmujtur. Adanada hararet 36 ya çıktı Adana 1 (Hususî Muhabirimiz den) Bugünkü sıcak gölgede otuz alnya fırladığmdan mektebler öğle sonu tatil edildi. Şehirdeki buz sarfiyab bugün dört yüz kalıbı geçti. dL Halid Ziya UŞAKUCİL

Bu sayıdan diğer sayfalar: