13 Mayıs 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

13 Mayıs 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cumhuriyct Küçük j Hikâye İ Imrenmiş Mahmud Yesari • Yabancı liseleri bitiren gencle* Kız kardeşinden intikam almak içîn Venizelosun Yaptıkları Yazan: Sabık lntellicens Servis Şefi Sir Bazil Torason 43 varelik, ahlâkımı da değiştirdi, ahlâ Baki, ismini, cismini unuttuğu u kım değismce de islerin rengi değışti. zak bir akrabasından miras yiyince, seSenin anlıyacağın bir baltaya sap ovinc delısi olmuştu... Parasızlıktan o lamadık. ana kadar tahakkuk edemiyen heveslerini, arzulannı, birer birer yerine geKollarını yanma sarkıtmışh: tinneğe başladı. Sürünüyoruz... Ekmek parası nı çıkarana kadar anamdan emdiğim Fakat o, buîdukça bunayan, mil süt burnumdan geliyor... yonu olsa, gene arkadaşlannm, ah Baki, tenekeleri işaret etti: bablannın ikbalini, refahmı kıskanan Deniz suyu taşımakla mı para bir adamdı. Başkalannm para kazanması adeta onu müteessir eder, gece [ kazanıyorsun ? Sangüzelli gözlerini kırptı, başını lerce uykusunu kaçınrdı. ' yana çarpıttı: Kışm, Şislide oturuyor, yazlan da tş âleminde bunu bulabildik, ne sayfiyeye çıkıyordu. Lâkin intihab etyaparsın, akmasa da damhyor... Uç liği semtlerde arkadaş ve ahbablan bes derken gündelicj düzelttim mi, nın kesafetine dikkat ederdi. Onlara Allaha şükredip oturuyorum. unvan satarak, hasedlerinden çatlat Peki bu deniz suyunu nereye mak en birinci merakı idi. taşıyorsun ? Geçen yaz, Kalamışa gitmişti. Ay Anlatayım... Buraya tebdılihaIıkla bir sandal rutmuş, sabah akşam vaya gelen hastalar vardır. Denize maaile geziyorlardı. Gene böyle bir giremiyorlar. Halbuki doktorlar deniz sabah gezintisinde, denizden teneke lesuyunun içine tefne dalı atarak ban ğene su alıp taşıyan bir adama rasgelyo yapmalannı tavsiye ediyorlar. işte miştL beş on müşterim var, taşıyabildığim Baki, merak etti, deniz suyunu ne kadar taşıyorum. Teneke hesabile kadiye taşıyordu? Acaba niye ilâcdı? zanıyorum... Denizden su alan adama yanaştı: tyi, iyi... Haydi Allah versin... Hemşeri, sormak ayıp olmasm Eyvallah Bakiciğim... Sen buama bu deniz suyunu ne yapıyorsun? rada mısın? Muhatabı, Bakinin yüzüne dikkatli Evet, bir köşk ruttum. Yazı, dikkatli bakıyordu, birden güldü: maaile burada geçireceğiz. Merhaba.. Görmiyeli beri na Mükemmel... Şayet bana bir sılsmız Bay Baki? ihn'yacm olursa hiç sıkılma emret Es Baki şaşırmışa: ki arkadaşız, senin işinden kaçınacak Beni nereden tanryorsun? değilim ya!... • Nasıl, sen beni tammadın mı? Bakinin cevab vermediğini görün Vallahi tanıyamadım. ce, gülümsedi: Hele hele, yüzüme bir dikkatli Yok yok... Eski arkadaşız, debakın... Yoksa çok mu değişmişim? diğime bakıp ta kuşkulanma... Bu Bakinin sükutu üzerine o devam elkılık kıyafetle lâübalilik etmem. Aileti: nin yanmda mahcup olmazsın... Her Vaktiyle Yeşiltulumbada oturnekadar düştükse de yolu, edebi, er maz mıydınız? kânı unutmadık. O kadar idare ede Evet riz. Oradaki mahalle mektebine giSangüzelli Abdinin gösterdiği sa derdiniz. mimiyet Baınin hoşuna gitmişti. Evet Mahalle mektebinden çıktıktan sonra Soğukçeşme rüştiyesine devama başladınız. Evet ama, nereden biliyorsu nuz? Nasıl bilmem, mahalle mekte binde de rüştiyede de bir sıra arkadajınız vardı, Sangüzelli Abdi! Baki, elini alnına vurdu: Vay Abdiciğim, şimdi tanıdım, fakat çok değişmişin! Eskiden şiş man, toparlacık bir çocuktun. Zayıf lamışın, boyun da uzamış.. Yalnız sesin biraz hatırlatıyor. E ne var ne yok, ne âlemdesin? Sangüzelli Abdi, deniz suyu do! • durduğu tenekeleri gösterdi: t§te hali pürmelâlimi göriiyor sun! Neden böyle oldu? Abdi, içini çekerek anlatb: Haylazhğın sonu.. Gömlek değişn'rir gibi mekteb değiştirdim. Bu a Teşekkür edenm... Dedi. Abdi, tenekelerin iplerini sıri ğa geçirinç£ omuzladu iç sokaklara doğru yürüdü. Baki, onun arkasmdan bakıyor, bu sermayesiz ve tehlikesiz san'atin ka zanclannı zihnen hesab ediyordu. Bu düşünce ile eve döndü, akşama ka • dar hep bununla meşgul oldu. Akşam gezintisine çıktığı zaman, deniz kenanna gitti, etrafma bakınır ken birdenbire gözleri hayret ve ta accüple büyüdü, iğildi, kumsala dikkatle baktı, deniz med halinde idi. Sabahleyin kumlan yalayan sular, bir metrodan fazla çekilmişti. Baki, kalbi burkula burkula, diş lerini gıcırdatn: ' Sangüzelli Abdi, bugün çalış mış! Kâfir, iyi para vurdu, demek tir. tyi vurgun doğrusu, iyi vurgun... Bunlara da lise mezuniyet Evinî soyuo eşya'arını almış götürtnüş sebadetnamesî veri'ecek ^ Simdiye kadar azhk ve yabancı lise'ermi bıtıren penc^er, ancak, res mî bir devlet lisesinde bakalorva imtihanlannı verdıkleri takdırde lise me?unu addediliyorlardı. Halbuki Kültür Bakanlığınm bu sene lise ve ortamekteMer hakkmda yaotıeı talimatnamede, azlık ve ya bancı lise son sımfları hakkında yeni hukümler mevcuddur. Bu maddeîere göre, azlık ve yabancı liseleri, son sınıflannm imtihanlarını bizzat kendileri vapacaklar ve imtihanlan kazanan genclere lise diDİoması verecek lerdir. Kültür Müdürlügü dahi, ha yata atılmak istiyen ve yahut ya bancı bir memlekete çidenlprm dip lomalannı, (lise tahsilini ikmal etmiştir) kavdile vize edecektir. Ancak bu gıbilerin, yüksek tahsile devam ede bilmeleri için, devlet olşunluk imti hanlarına girmeleri sart olduğu kavdi dahi ilâve edilecektir. Bu itibarla azhk ve yabancı liseleri bitiren gencler de yüksek tahsile devam edebil mek için bütün liselerin son sınıfla rile beraber devlet bakaloryalarına gırmeğe mecburdurlar. Mis Radyo Yeni bir kraliçe daha... Güzel Matmazel tvanne Galli. Pariste Radyo gazetecilerinin tertib ettikleri bir müsamerede, «1935 Radyo Kraliçesi» intihab edılmiştir. Kibrit şirketinin alacağı kavak ağacı j | | ! Savur (Hususî) Kibrit şirketine lâzım olan kavak ağacının dahilden temini için îş Bankasınca tetkikat yapılmaktadır. Savur, çokca kavak ye tiştirmektedir. Her yıl Iraka binlerce ağaç sevketmekte idi. Son zamanlarda Iraka Hindistandan kereste gel mektedir. Bu sebeble kavak ihracatı mız yüzde doksan beş nisbetinde azalmıs ve halkımız iktısadî bir sıkm tıya düsmüştür. Memleket dahilinde yetiştirilmekte olan bir malın Kibrit şirketince haricden alınması elbette memleketin iktısadî menfaatlerine uvgun değildir. Kibrit şirketi kendisine lâzım olan kavak ağacını bura dan temin ederse memleket büyük faydalar görecektir. MAHMUD YESARt Fransada ilk kadın polisler Denizlide beş mayış bayramı Denizli (Hususî) Burada 5 ma j yıs bavramı çok neş'eli geçmiştir. O gün sabahleyin erkenden bütün mekteb talebeleri hocalarile birlikte otomobillerle Çamlık nammdaki küçük koruya akm etmeğe baslamışlardı. Orada muhtelif oyunlar tertib ed'lerek akşama kadar pek eglenceli vakitler gerirümiş ve akşam üzeri tekrar çocuklar ayni vesaitle evelrine dön müslerdir. Çamlık saf havası ve güzel manzarasile Denizlinin adeta bir sayfivesi dir. Cumaları Denizlinin en mümtaz ailelerini sinesinde toplıyan Çamlık zivaretçilerine çok iyi ve neş'eli da kikalar yaşatır bir cennet kadar gü zeîdir. Bilhassa buçün Hıdırellez olması hasebile Çamlık pek müthiş kalaba lık olmuş, şehirde adeta kimse kalma Paris (Hususî) Burada oturan Romanyah iki kızkardeşten birisi öteki kardeşinin evini soymuştur. Matmazel Janet Lurvak ismindeki gene ve güzel Romanyah kadm, mayısm sekizinci günü akşamı Celle Saint Clauddaki evine geldiği zaman, hizmetçisinin sabırsızhkla kendisini beklediğini görmüş ve hizmetçi kadm telâşla şunlan anlatmışhr: « Bakmız bugün ne oldu? Kız kardeşiniz Betti ile kocası M. Blum otomobillerine binmişler, buraya geldiler. Kardeşiniz çok öfkeli görünü yordu. Kocasma: «Mademki Janet burada değil. demek ki benden korkuyor, beni görmek istemiyor. Onu bi zim eve gelmeğe mecbur edeyim de o da görsün.» dedi. Sonra, radyoyu kocasınm koluna verdi ve :«Çabuk bu nu «tomobile götür, tekrar gel.» emrini verdi. Kan koca birlikte gardrobunuzu boşalttılar, en güzel ipek çorab lannızı, ipek çamaşırlannızı, en güzel roblanmzı götürdüler. Gramofon plâklannı bile aldılar.» Madam Lurvak, kaldmlıp götürülen esyalannın bir listesini yapınca hizmetçisinin sözlerinin doğru olduğunu an!amıştır. Kızkardeşinin götürdüğü esya takriben 10,000 frank kıvmetinde idi. Biraz sonra, Madam Blum, eşya lannın peşisıra koşup geleceğini tah min ettiği kızkardeşinin yerine, karşı sında polisleri görünce şaşırmış, fak*t hiç tereddüd etmeden şu ifadeyi vermiştir: « Bu hareketim, mukabelebilmisilden başka birşey değildir ve bütün mes'uliyeti de bana aiddir. Çünkü kocam kıhbıktır! Ben, kocamm yardı mile kızkardeşimin evinden aldığım esyayı kat'iyyen kendime maletmek niyetinde değilim, maksad'm büsbü tün başkadır. Bu eşyayı alıp getirdi ğimin sebebi kızkardesimi benim evi me getirmek ve kendisine karşı duyduğum bütün kini ve nefreti yüzüne karşı söylemektir. Çünkü kızkardeşim, bir çok defalar, kocamı elimden almağa teşebbüs etmiştir. Beni aptal göster mek için kaç defa kocamın yanmda tenkidlere kalkışb. Dahası var. Gene kocamın yanmda, eteklerini kaldınp bacaklannı göstermekten de çekinınez. Ama doğrusunu söylemek lâzım gelirse hakikaten bacaklan çok güzeldir!» Süd dökmüş kedi gibi sinen M. Blum, kendisine sorulan suallere verdiği cevabda, kansınm belki de pek haksız olmadığını söylemiş ve demiş tir ki: « Kanm, baldızımdan intikam almak istiyordu, beni de beraber sürük ledi. Romanyada olsa bu hareket pek aykın görünmezdi... Affedersiniz. Baldızunın eşyası işte şurada duruyor. Alıp kendisme verebilirsiniz.» Güzel Madam Lurvak kızkardeşi nin kendisi hakkındaki sözlerini haber ahnca renkten renge girmiş ve adliyeye verdiği sikâyetini peri alm'stır. Fakat Mösyö ve Madam Blum hakkmda, adliyece takibat yapılmaktadır. Adliye bu iş hakkmda henüz son sö zünü söylememistir. Atîranm bombardımanı teklif edildiği zaman, tarih, Bosdarinîn, bastonunu, Fransız Amiralinîn masası üstünde kırdığını söyler! •t'fı 4 ttalyan sefirîne gslince ltalyayı temsil eden Kont Bosdari. Atinadaki sefirler arasmda, diplomat unvanma lâyık yegâne adamdı. Gayet zeki, gayet ince bir adam olan ltalyan sefiri hâdiseleri tahHl etmegi ve on lann gizli manasmı bulup meydana çıkarmagı ve bunu yaparken de prensipleri gözden kaçırmamagı biliyordu. Halis îtalyan diplomasi an'anesi içinde yetişmiş olduğu için, onun son senelerde tebarüz eden bütün meziyetlerine ma likti. Venizelosun ne istediğini çabuk anlamışn; Yunan milletinin duygula nnı doğru ve dürüst olarak kavramıstı. Geçici heyecanlara kendini hiç bir zaman kaptırmadı. Çok keskin bir alaycı ruha sahib olduğu için, hâdiselerden uzak dur mağı ve daha ateşli meslektaşlarının hatalanndan istifadeyi tercih ederdi. ltalyanın, harbe sonradan girmiş olması ve «Yunanistamn hâmileri» denilen devletlerden biri olmayışı da, îtalyan sefirine, hayli faydalı bir hareket serbestisi veriyordu. Diğer sefirlerle berac ber müşterek bir te ebbüste bulunmak mecburiyeti karşısmda kaldığı zaman, gerek kendisinin, gerek âmirlerinin kanaatleri hilâfına hareket ettiklerini, daima söylüyordu. Sözlerinde ihtiyath ve müdebbirdi. Onun kadar hiç kimse meselelerin ruhuna nüfuz edip yapı lan işe hakikî adını veremezdi. tş ciddî olduğu zaman, teferrüatı ihmal eder ve yalnız asıl maksad için çalışırdı. 1 birincikânunda Atinanm işgali esnasında, ttalyan askerlerinin neden hiç za yiat vermediklerini izah etmesi kendi sinden rica edildiği vakit, şu sade, fakat susturucu cevabı vermişti: Bize ateş edilmedi; çünkü biz kimseye ateş etmedık. ttilâf sefirleri ile sefaretler erkânı, Kral tarafmdan tehdid edildiklerini göstermek için sefarethaneleri tahliye ederek kendi harb gemilerine iltica ettikleri vakit Bosdari yerinden bile kı mıldamadı ve Atinadaki evinde rahat rahat oturdu. Bu hareketile de öteki meslektaşlannm verdikleri raporlann ne kadar mubalâğah olduğunu isbat etti. Buhran anlannda, o aklı selimi ile daima Kral Kostantine ve Nazırlanna yardıma amade bulunurdu. M. Zaimis sık sık onun reyini alırdı. Herkes tarafmdan sevgi ve saygı görürdü ve buna da hakikaten lâyıktı. lcabmda gayet açık konuşurdu. Atinanm bombardı manı teklif edildiği zaman, tarih, Bosdarinin, bastonunu Fransız amirahmn masası üstünde kırdığını söyler. Yunanistana ültimatom Venizelos taraftarlannm muvasaîab ile GiriddeAhrik edilen kanşıkhk Yunan hükumetini çok telâşa düsürdü. Yunanistan, askeri ve malî yardımda bulunmalan ve sulh konferansmda Yunanistanı tutma'an şartile bir defa daha itilâfçılara iltihak teklifinde bulundu. 29 eylul 1916 da Prens Demidoff. «General Sarayın, bugünkü şeraite nazaran Yunanistamn askerî yardımıra istemediğini ve Yunan ordusunun harbedecek halde olmadığını söylediğiniı» Rusya Hariciye Nezaretine bildirmNti. Prens iki gün sonra da, sefirlerin kendi hükumetlerine, Yunanistamn harbe girmesi mevsimsiz olduğunu ve bunun arzu edilmediğini bildirdiklerini yazmıştı. Bu hâdisede, ttalyan sefiri Bosdari, meslektaşlannı ikna için, son derece uğraşmış ta. Nihayet, sefirler, amiral Dartige de Fournetnin, Yunan hükumetine bir ültimatom vererek, Fransız sefarethanesine hücum edenlerin cezalandmlmasını, thtiyarlar kulübünün kapatıl masını, mevkuf Venizelistlerin serbest bırakılmas'nı istemeği teklif ettiler. Rus Çan ikinci Nikola, Demidoffun telgraf* larını okuduğu zaman, kenanna şunlan yazmışb: «Fransız hükumeti Saray ile Ciyomen tarafmdan şaşırtılıyor. Bunlara mârinlar çıkarmağa calışmak gereklir.% Sultan Hamidin hafiyesî Rokföy muvafrak oluyordu. Gizli bir itilâf polisi teşkil etmişb*. Bunlann muavinlerinden olup paralan îngiltere tarafmdan ödenenlere, hüviyet va rakalan ve kollanna pazubendler ta kılmışü. Yunan polisi, gizli îngiliz polisine mensub olan bu adamlara el bile süremiyordu. (Mütarekede İstanbulda yaptıkla nnı, Atinadaki stajdan sonra, aynen. tatbik ettikleri anlaşılıvor. O zaman İstanbulda da her işte, Türk olmıyan unsurlardan bir sürü polis kıvafetinde adam kullanmışlar, daha doğrusu bunları Turklere musallat etmişler di. Çumhuriyet) tngiliz himayesinde bulunan bu adamlardan biri Sultan Hamidin eski hafiyelerinden biri idi ve Atinada altt ay müddetle Baron fon Şenkin emri altmda çalışmıştı. Bu esbak Sultan Hamid hafiyesi ve sabık Alman casusu, şimdi tngiliz polisi idi ve ona diğerlerinden ayn bir alâmet ve vesika verilmişti. Bunu göstererek, Yunan zabıtası tarafmdan rahatsız kanunlannı çiğniyordu. edilmekten korkmaksızın, tngiltere namına, Yunaı (Arkatt , . 3 ADLtYEDE Para cezasma mahkum oldu 25 kuruşluk kalp bir ziynet altanmı sürerken yakalanan ve yakahyan polise üç lira rüşvet teklif eden Vasilin muhakemesi dün Ağırcezada görül • müştür. Vasil kalp para sürmekten beraet etmiş, fakat 65 yaşını geçtigi de nazan dikkate ahnarak polise rüşvet teklifinden 41 lira para cezasına mahkum edilmiştir. Bir tokatlaşma hâdisesi Adliyede evvelki gün vuku bulan bir hâdisenin sonu Müddeiumumiliğe intikal etmiştir. Asliye birinci hukuk mahkemesin { de evvelki gün karşılaşan avukat Şc [ fik ve Vedad mahkemeden çıkınca münakaşaya tutuşmuşlar ve biraz sonra da Vedad Şefiğin yüzüne iki şiddetli yumruk vurmuştur. Hâdiseden sonra Şefik derhal Müddeiumumiliğe istida vererek mu ayenesini istemiş ve 5000 liralık zaran manevî taleb etmiştir. Müddeiumumilik tahkikat yap maktadır. Fransız Hava Nazınnın Romayı ziyareti Roma 12 (A.A.) Fransa bü yük elcisi Kont de Şambrön, Fransız filosu ile beraber Romada bulunan Amiral Muje ile Hava Nazm General Dönenin şereflerine bir ziyafet ver mistir. Mareşal Badolyo, ltalyan Hava Müsteşan General Valle, Amiral Kaşeklini daima tetkik ve kontrol et , vanyari ve daha birçok Fransız ve İmek, çocuklann dilencilik vasıtası j talyan yüksek şahsiyetleri bu ziyafetyapılmalarını ve bunlarîn Paris sokakte bulunmuşlardır. larmda dilenmelerini menetmek, mecManialı at koşulanna iştirak eden burî tahsil çağmda bulunan çocukla zabitler, ziyafetin arkasından yapılan rm mektebe gidip gitmedıklerini tetkik etnıek olacaktır. resmi kabule davet edılmişlerdı. Fransada ilk olarak Paris Polis müdiriyetine iki kadın polis alınmıştır. Bunlar reshnde erkek arkadaşlan a rasında gordüğünüz Matmazal Berthe Rolland ile Matmazel Simone Mont verttir. Bu iki kadm polisin varifesi bühassa fakir mahallelerdeki hayatın ECNEBİ MEHAFİLDE Amerikanın Moskova sefiri Amerikanın Moskovadaki büyük elçisi Mr. John Cooper Weley dün şehrimize gelmiş ve Perapalas oteline inmiştir. Mr. Weley burada birkaç gün kalacaktır. Bu çocuklar Mnskooa ünioeraite talebelerinin çocuklarıdtrlar. Ana lart, babalart Universite kurslanna devam ederlerken hlpsi birden bir bakıcı kadm tarafmdan günefte gezmeğe çıkprdnuflaıklır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: