23 Mayıs 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 9

23 Mayıs 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

23 Mjn 1935 Çalışkan çocuk imtihanda Tembel çocuk imtihanda Aman, muallim baylar!.. İyi not verin bize, Bizim nnıf geçmemiz kalmış himmetinize!.. Hepimiz karşınızda taygile geldik dize, Çünkü merhametiniz benzer engin denize!.. Acıyın... Bize Tembeh lâkabım takmayın, Biz çalısmayız, amma, siz kusura bakmayın!. Bari bu sene olsun sınıfta bırakmayın, Hepimiz karşınızda saygile geldik dize!.. * Bay müdür bizi görse kaslarını tatıyor, Sizin act sözünüz kalbimize batıyor, tmtihan korkusile yüreğimiz atıyor, Aman, muallim baylar!.. İyi not verin bize!.. FAYDAU Saç ilâcı Atinada Petzogios isminde ihtiya bir kadını tevkif etmişler. Bu kadınu kabahati elinde tabiblik diploması ol madığı halde doktorluk yapması imiş. • Madam Petzogios saç dökülmesine karşı icad etmiş olduğu bir ilâcı ga yet pahalı fiatlerle ötekine berikinej satıyormuş. Sahte doktor kadın sor •] guya çekildıği vakit ilâcımn muhtevi yatı hakkında şu malumatı vermiş, balı,! H i K AYE Ih D r s D ^ D Raif Galib bundan yirmi sene evvel bir çoklan gi bi Amerikada ça lışıp para kazan.mak için oraya gitmiş olan Galibin oğluydu. Babası talihini evvelâ Bir leşik Ame r i k a Cumhuriyetleri a razisinde tecrübe etmiş, fakat mu vaffak olamayın ca cenubî Ameri kaya, Arjantine geçmiş, orada kii çük bir çiftlik kurmuştu. Geçenlerde Galib ölünce bu te«isat tabiatile oğlu Raife ıntıkal etmişti. Raif yirmi beş, yirmi altı yaşla nnda bir delikanlıydı. Bütün kuvvetile çalışıyor. Birkaç para topladıktan sonra vatanına dönmck istiyordu. Geçen senenin sıcak bir ağustos günüydü. Raif sabahleyin saat altıda çiftlikte yattığı küçiik köşkten çıkmış, arazisini dolaşmaya başlamıştı. İ!k gözden geçirdiği yer 18 kovandan mirekkeb bal yetiştirdiği köşe oldu. Çünkii anlann erken erken faaliyetlerini seyretmek Raifin çok hoşuna giderdi. Raif kovan grupuna yaklaştığı vakit ko vanlardan iki tanesinin ycre devrilmiş olduğunu şaşırarak gördü. Kendi kendine: Hah, dedi, bir bu cksikti. Gali ba kırmızı derililerden biri bal çalma ya geldi! Hiç şüphesiz gcccleyin böyle bir hırsızlık mükemmelen yapılabilirdi. Çünkü oranın geceleri sisli oluyordu. An lar da halsiz, hareketsiz kahyorlardı. Kovanlan muayene etti. Peteğin bil hassa üst tarafındaki delikler boşaltılmıştı. Yerde bir takım bal sızıntılan görülüyordu. Raif hiddetli hiddetli söylendi: Yok... Böyle budala gibi malımı çaldırtmaya tahammül edemem. Bırkaç gece icab ederse sabaha kadar beklerim, lâkin muhakkak hırsızı yakala rım! Petekleri düzeltti. Çiftlığin di ğer taraflannı da dolaştı. Sonra köşke geldi. Tabiî yanında çalışanlardan hiç birine bir şey söylemedi. Kovan ların sıralanmış olduğu köşenin yakı nında iki sene evvel yaptırmıya baş lamış, fakat henüz bitirtememiş oldu ğu yuvarlak biçimde hayvan ahm vardı. Bunlar kabine tarzında vücude getirilmisti. Çepçevre odacıklarla cevrilmiş olan bu yuvarlak bınanın ortası küçük bir meydan gibiydi. İcabında hayvanlar dışarıya çıkmalarına hacet kalmadan burada dolaşabileceklerdi. Raif hırsızı gözetlemek için en münasıb yerin bu odacıklardan kovanlann olduğu köşeye bakanının olacağına karar verdi. Gündüz, her vakitki gibi kimseye bir şey belli etmeden tabiî surette çalıştı. Gece saat on bire doğru evvelce ka rarlaştırmış olduğu odacığın kapısınm arkasına gizlendi. Etrafı gözetlemeğe başladı. Talıhine ay da çıkmıştı. Ko vanlann bulunduğu yer iyiden iyiye görünüyordu. Fakat biraz sonra hafıf bir bulut tabakası aym üstünü örtmüş, aydınlık azalmıştı. Hafif bir rüzgâr çıkmıştı. Ağacların hışıltısı kalbe korku veriyordu. Derken Raif uzaktan peyda olan bir karaltının kovanlara doğru gelmekte olduğuna dıkkat etti. Genc adam elindeki tüfeği ve belindeki tabancayı yokladı. Kalbi hızlı hızlı çarpıyordu. Yalnız karaltının hali, tavrı kor kunv olduğu kadar gülüncdü de.. Çünkii iki tarafına hafif hafif sallanarak yürüyordu. Acaba sarhoş muydu? Lâkin karaltı yaklaştıkça Raifin fıkri değişti. Gölge otuz kırk adım yakmlığa gelmişti. Genc adam bunun bir insan değil, bir hayvan olduğunu anladı. Bu, oradaki dağlarda çoklukla bu lunan iriyan ayılardan biri idi. Ayı kardeşlerin balı ne kadar çok sevdiklerini bilirsiniz. O ayı dayı da Raifin ballarının tadını bir kere tadınca sade bir kere gelmekle iktifa edememiş, bu georaya düsmeğe karar vergyg, ka « Bize mutlak «Ohkay!..» der, kim imtihan ederse, [*] , İyi cevab yazarız hangi soguyu verse!.. Biliriz haritada her nereyi gösterse, Imtihandan korkmayız, iyi çahftık derse!.. «İyi not verin!..» diye, öyle gelmeyit dize, öğrendiğimiz seyler çünkü benzer denize, Her zaman güveniriz biz yalnız bilgimize, Bize mutlak: «Ohkay!..» der, kim imtihan ederse! * Bütün vazifeleri biz bir tu gibi içtik, Daha bugünden deriz: «Sınıfımızı geçtikk.» Biz öbür dersanede yerimizi seçtik, \( tmtihandan korkmayız, iyi çahftık derse!., I [*] Ohkay = Aferin. |merakh şeyler Müthiş bir polis kopeği Macaristan polis idaresi şimdiye kadar kendisine birçok büyük hizmetlerde bulunmuş olan Jim ismindeki po lis köpeğini bir ayağı kırılmış olması neticesi tekaüde sevketmiştir. Jim te kaüdlük müddetini polis karakolların dan birinde yeyip, içip yataraktan ee çirecek ve artık hiç bir işle meşgul olmıyacaktır. Budapeşte gazeteleri bu münasebetle Jimin şaşılacak derecede olan zekâsına aıd birçok vak'alan kaydediyorlar. îşte onlardan bir tanesi. Bundan üç sene evvel bir çiftlikte hırsızlık ga yesile üç adam öldürülmüş. istintak hâkimi ve müddeıumumî ile birhkte Jim MCMLEkCTLCMC y ÇOCUKLAR. »inek kanını, incir yaprağını, pişmiş soğanı, kirpi derisi ezmesini ve filin iç yağını ve kertenkele kuyruğu suyunu birbirine kanştınp böyle bir müstah zar vücude getirdiğini söylemiş. Fa • kat müstahzan bu kadar nadir çey lerden olmasına rağmen taç dökülme»ine karşı hiçbir fayda temin etmiyormuş. Bilâkis geri kalan saçlan da düfürüyormuş. Binaenaleyh müşteriler zabıtaya şikâyet etmişler, polis te ma damı yakalamış. Şu insanlann gönül saflığına hu • dud yok vesselâm! rarını da hemen tatbik sahasma koy • muştu. Genc adam henüz ne yapacagını, ne suretle hareket etmesi gerek olduği'nu henüz pek iyi bilmiyordu. Lâkin bir kaç dakika sonra şöyle bir yol tutmavı düşündü: Ayı petekleri boşaltmakla meşgulken iyi nişan alarak hayvanı iyice zedeleneceği bir yerinden vurmak. Nitekim böyle yaptı. Bir kurşun patlaması gecenin derin sükutunu yırttı. Patlama etrafa kuvvetli akisler yap mış, fakat kurşun ayıya isabet etme misti. Çünkü yarı karanlıkta nişan al mak tabiî zor bir şeydi. Raif ikinci bir kurşun daha attı. O da hayvana dokunmadı. Şimdi felâket baş göstermişti. Çünkü hayvan ken disine silâh atıldığını görünce bal ye me meşguliyetini bırakmış, sesin geldi ği tarafa doğru yürümeğe koyulmuş tu. Anlaşıhyordu ki Raıften intikam alacaktı. Genc adamın bulunduğu odacığı nasıl da çarçabuk keşif ve tahmin etmişti, hayret! Raif tüfeğini tekrar doğrultup nişan aldı. Bu sefer de tüfeğe bir şeylcr ol muş, galiba namlu karıncalanmıştı. Çünkü ateş almıyordu. Artık onda tek sılâh olarak tabancası kalmıştı. Vakıâ hayvanı öldürmek ve tehlikeden kurtulmak için tabanca da kâfi idüamma, bununla yarı karanlıkta nişan almak tahii daha güçtü. Bir de odacığın kapısını kapayıp ayının içeri girmesine mâni olmıya çalış mak, ayni zamanda tabanca ile üzerjne bol bol ateş etmek yolu vardı. Raif bunu tercih etti. Lâkin tahta kapı pek dayanıkh bir şey değıldi. Sonra Raif bizzat kendisi de kapmın arkasından attığı kurşunlarla onu delık deşik ediyordu. Ayı bircok yerlennden yara lanmıştı amma, kurşunlar tehlıkeli taraflarına tesadüf etmemiş olduğu için hâlâ Raifle mücadele ediyordu. Soğukkanhlığını kaybetmek üzere olan Raif bir an aklını başına topladı. Odacığın hayvanların ortadaki küçük m%'dana çıkmaları için bir kapısı daha vardı. Onu hatırladı. Bu suretle hem kendisi kurtulacak, hem de ayı mü kemmel bir tuzağa düşürülmüş ola caktı. Dış kapıya artık hiç bir işe ya ramıyan tüfeği dayadı. Arka kapıdan çıktı, halkalarına belindeki kalm ke meri geçirip sıkıca bağlıyarak orayı geçilemiyecek bir hale koydu. Ayı tüfeğin hafifçe tuttuğu kapıyı kolayhkla iterek içeri girmiş, şimdi düşmanınm kaçtığı ikinci kapıyı zorlamakla mesguldü. Onun için arkasını pek göremiyordu ve dar odacıkta kolaylıkla dönemiyordu. Raif ise küçük meydana çıktıktan sonra diğer odacıklann birinden dolaşarak öbür tarafa gelmişti. Tabancasını tekrar doldurmak için de vakit bulmuştu. Arkadan rüvelvennin bütün içinde bulunanları hayvanın üzerine boşdtınca artık ayıda takat kal madı ve kanlar içinde yere serildi. Ertesi gün, çiftliğin adamları orada müthiş bir ayı ölüsü görünce şaştılar. Raif hepsine gece geçirdiği müthiş tehlikeyi uzun uzun anlattı. Rençperler yattıklan yer uzak olduğu için silâh seslerini duymamışlardı. Efendilenin yardımına koşamadıklan için çok teessüf ettiler. Genc adam ayının derisini maiyetine hediye etti. Yerliler onu sata rak parasile bir gün mükemmel bir zı yafet tertib ettiler. Seyyar otel îngiltere devlet şimendiferleri ida resi her »ene nihayetinde kat'î hesabmı yaptığı rakit neticenin daima zarar olduğunu gönnektedir. Hoş bu sade In gilterede değil, bütün dünyada böyledir. Çünkü otomobil, otobüs ve saire simendifere müthiş rekabet etmek^edir. Diğer taraftan buhran tabii fazla para kazanabilmesine mâni olmaktadır. Fakat îngiltere devlet şimendıferleri idaresi bununla mücadeleye karar v«r« mif, vagonlarından birçoklannı yemek salonu ve yahud yatak odası olarak kiraya vermeğe karar vermiş, bu suretle »eyyar oteller meydana getirmiştir. Seyahati sevenler o vagonlarda gayet ucuz bir fiatle hem seyahat edecekler, hem de bir pansiyonda imişler gibi yıvip içeceklerdir. Vagonlar, her şehir ve ka« sabada o vagonda yolcuların arzu ettikleri kadar kalmaktadır. Vagonlarda banyo daireleri ve diğer bütün as rî konfor da vardır. Bu işten şimendifer idaresi epice kâr etmekte olmakla beraber îngilterenın seyyar değil de, sabit otellerini işlet mekte olanlar bu teşebbüsün kendile rine çok fazla ziyan vermekte oldu • ğundan bahsederekten hükumete şikâyette bulunmuşlardır. * de oraya gitmiş. Ve Jim orada ne vapsa beğenirsiniz. Derhal istintak hâkiminin boğazına atılmış. Tabiî jandarmalar, Jimi yakalamışlar, adamı kurtar mışlar ve köpeği adamakıllı dövmüş • lerdir. Lâkin ne dersiniz, sonra yapılan tahkıkat, bu katıllerin istintak hâkimi ta rafından yapıldığını meydana çıkar maz mı? Meğer öldürenler istintak hâkiminin kuzenleri imiş. Hem onların parasını çalmak, hem de miraslarına konmak için bu cinayeti irtıkâb etmiş. Doğrusu polis köpeğinin bu kadar kurnazına şimdiye kadar hiç bir memlekette tesadüf edılmemiştir. Onun it,in Peşte karakollarında birinden mütekaid olarak dolaşmakta olan Jımin boynu muhtelıf nişan ve madalyelerle süslüdür. ' İnsanın doğrusu bu hikâyeye pek te inanacağı gelmiyor amma, Peşte gazeteleri hakikat olduğu hakkında temi • nat veriyorlar. E, dünya bu, olmaz cJmaz! tngiliz çoeukları Londra hayvanat bahçesindeki bir deve ile yavrusunu seyrediyorlar Bilmeceyi Çözenler Mayıs bulmacası Çocuk portreleri Kadıkoy Acıbadem caddesinde grtuğrul Rıza .bılmeceyi çözenlerden bize fotoğ raf gönderenlerin resimlerıni basmağa devam edıyoruz. Fakat burada resmi çıkmak mutlaka hediye kazanmış olmağa delâlet etmez. Hediye kazananlann isimleri her ayın ilk haf tasmda neşrolunan büyük listeye yazılır. Soldan sıra ile: 1 Şıle cankurtaran Rahmi Turgud. 2 Ankara Yenişehir Sıhhiye sokağı No. 37 Semıha Yusuf. 3 Yalova Çiftlik köyü Sevim Köymen. 4 Eskişehir Yenimahallede No. 182 de Şemsı Sönmez. 5 Gazi Anteb Kemiklibedesten Mazhar Şevket oğlu Fethullah. Yukarıki cetvele öyle harfler ko yunuz ki soldan sağa okunduğu vakit 1 Büyük. 2 Ümidi kalmamış. 3 Dilin aldığı zevk. 4 Asabi. 5 Ah lâk. 6 Kuvvetli fırtına. 7 Çok ta 6 Karamürsel 43 No. da Ruscuk neli bir yemiş. Mânasına gelsin. Sonra soldan ikinci lu Fahri Mehmed. hane yukarıdan aşağı okunduğu vakit 7 Kayseri Perihan Akıncı. te yaklaşan ve hepimizın kalbini he 8 Istanbulda Akgül. yecana düşüren şey meydana çıksm. Bu bulmacayı doğru çözenlerden bi9 Beyoğlu 10 uncu ilkmekteb rinciye beş lira, ikinciye münasıb bir Fasıha Fehmi ArdaİL hediye, üçüncüye Beyoğlunda Gala 10 Gemlık şapkacı ömerin çıratasarayda Foto Ethemde resim çıkartğı Şukrü. mak hakkı takdim olunacak, diğer yüz 11 Karaman Belediye memurlakişiye muhtelif hedıyeler verilecek tır. Bulmacayı doğru çözenlerden birından Halısın kardeşi Sabrı Özatay. ze fotoğraf gönderenlerin resımleri de 12 Makınist kaptan mektebi ta| gazeteye basılır. Karşüıklar gazetede lebesinden Sıtkı Erol. çıkan cetvelin üzerine yazılarak ma 13 Kadıköy Erkek Ortamektebi yısın son gunune kadar «Cumhuriyet 670 Nıhad Erbuğ. Çocuk sahıfesı» adresme yollanma 14 Üsküdar 19 uncu ilkmekteb , lıdır. Geç kalanlar ve bu şartlara ri No. 272 Mebruke Ertefcin. j ayet etmiyenler mükâfat kazana • mazlar. 15 Kiliste Abdussemed Yücesay.

Bu sayıdan diğer sayfalar: