24 Mayıs 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

24 Mayıs 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

24 Mayıs 1935 Türklerie Süngü Süngüye No. 193 A. DAVER Çanakkalede r Pikkatler 55 numarah vapur ^ Günde yalnız bir Fransız kolordusundan, 200 kişi hastalık yüzünden geri gönderüiyordu! """• Fransız topçu labıthuUnf Suvla ihracmı ve Anafartalar meydan muharebesini bu suretle bitirmiş oluyoruz. Şimdi, bizim Fransız topçu zabitinin hatıralarına dönelim. Onu Anafartalar meydan muharebesmden sonra, ağustos ortalannda dank has t?lığından mustarib bırakmıştık. Fransız topçu zabitile beraber 14 ağustos, cumartesi Bugünkü ordu topçu raporundan bazı parçalar ahyorum. «İstihbarat dairesinin emin bir kaynaktan aldığı malumata göre, bugüne kadar Türk sahra topcusundan 23 top tamir edilmek üzere tophaneye gönderilmiştir. 11 tane ağır top, kullanıl maz bir hale geldiğinden bulunduk lan mevzilerde terkedilmiştir. Bu ne tice, en ziyade ağır topçumuzun atış lanndaki doğruluk ve ateş kudretinden ileri gelmiştir. Topbaşılara ve hassatan nişancılara, kıt'a kumandanlan tarafmdan teb sonra, Verdun siperlerinde gene böyle top gürültüleri arasmda, neferlerim göğsüme Legion d'honneur nişamnı takacaklardı. Şimdi Seddilbahirde cereyan eden merasim, bir muharebe meydanmda yapılması, ve tam göğüslerimize müte vazi birer harb madalyası takıhrken Top ateşi açmalan üzerine, sırf hâ disatın verdiği bir ehemmiyet ve azamet kazandı. Bu hem basit, hem aza metli merasim, gerek madalya ile taltif edilenleri, gerek seyirci ve tahid olanlan derin bir teessür ve heyecan içinde baraktı. Bugün, Bozcaadadan hareket eden bir tayyaremiz denize düştü ve pilotu rasıdı boguldular. 27 ağustostan, 29 ağustosa kadar nisbeten sakin günler. Gittikçe ço ğalan sinekler, durmadan etrafımızda dolasıyorlar, leylekler kızgın güneşin altında makineli tüfekleri andıran bir takırtı ile ötüyorlar. Güneş batıp ta akşamm hüznü çökünce onların yerine baykuşlann acı feryadlan başlıyor. Bu harabeler hep baykuş dolu. Onla rın felâketli bağnşmalan, bu şark konserinin gece partisini teşkil ediyor. 30 ağustos, pazartesi 75 lik bir bataryaya kumanda eden topçu yüz başısı Aubry (Orbi) bir siperde bir şarapnel parçası isabetile öldü. Zavallı, ateş hattında bulunan bir dostunu görmeğe giderken öteki dünyayı boylamışb. Vazife mecburiyeti olmadıkça yapılan bu tehlikeli gezintileri şiddetle menetmek gerektir. 31 ağusto» salı Kumandan Aubry, bugün merasimle Morto ko yundaki mezarlığa gömüldü. Miralay Brunet bir nutuk söyledi. rik kedildiklerini bildiriniz.» Bu suretle, Anadolu sahiline ye gâne ateş eden bizim batarya, bir de f a daha tesirini isbat etmiş ve bir de fa daha, kumandanlannm takdir ve tebriklerini kazanmıştır. Düşman ateşi altında toplanan topçulara âmirlerimiz tarafmdan vâki olan medih ve takdirleri bildirdim. Onlar da sevinclerini göstermek üzere Türklere gayet iyi nişan alnmış üç yaylım yolladılar! 15 ağustostan 25 ağustosa kadar Şiddetli rüzgârlar, gündüzleri çok sı cak, geceleri rutubetli havalar, ağır, sıkmtılı ve yorucu günler. Günde yalnız Fransız kolordusun dan 200 kişi hastalık yüzünden yarı madadan geri gönderiliyordu. Bana gelince, iyileştim ama zayıf ve mecalsiz düştüm. İlk defaki «minde cure» yani «hasta değilim» telkini ile tedavi usulü iyice netice verdiği için bunu bir daha tatbik edeceğim. Fakat ne yazık ki, bu tedavi usulü, maymunu (sığır konservesi) kanlı biftek ve küflü ekmeği altın gibi bisküvi haline getiremiyor. 23 ağustosta, îtalyanm Türkiyeye harb ilân ettiğini öğrendik. (Bir Fransız zabitinin «büyük bir plândı ama tatbik edenler büyük de ğildi> dediği Suvla ihracının ve Anafarta taarruzlarınm akim kalması üzerine, İtalyanın Türkiyeye harb ilân etmesi, Geliboludaki düşman karargâhlarında sevincle ve ümidle karşılanıyor. Bir taraftan da Yunanistan dan yardım bekliyorlar. 1915 ağustosunda, iktidar mevkiinde Gunaris vardır ama İtilâi ordusu karargâhlarında Venizelosun iş başına geleceği ve Yunan ordusunu kendi yardımlarma göndereceği ümidi yaşıyor. Bu tatlı hulyalar, hastalıktan kınlan nevmid düşman ordusunun, artık, tek manevî kuvvet kaynaklarıdır. A. D.) 26 ağustos perşembe, bugün üç zabitle bir tanesi bu satırlann muharriridir iki topçu askerine harb madalyası verildi. Bu münasebetle bir takım asker merasime iştirak etti. Askerler dizilmiş, selâm duruyor, topçu borazanlan keskin seslerini top gürültülerine kanştırryor, mermiler, başımızın üstünden ıslık çalarak geçi yor ve bizim toplandığımız yerin biraz ilerisinde patlıyordu. Kumandan, gö ğüslerimize harb madalyalannı bu muharebe dekoru içinde taktı. Bir sene Şirketi Hayriye 55 namarah tontonunun boyunu uzatmış, hıztm da artırmış. Bunun föyle bir değişiklik olmadığım, tekniğini bi • lenler söylediler. Bir Türk atelyesinde Türk bilgisi, Türk enerjisi yalntz bu vapura düzeltmekle kalmamış, bu vapuru şirkete, ucuza çıkarmış, Tük makineeiti, tetviyeciai de ondan ekmek Ve tecrübe kazanmıştır. Demek ki Şirketi Hayriye atelyesi, yalnız kalafatla kalmıyor, bir vapttru baştan aşağt değiştiriyor, eski makinesini yeni kombinezonlarla yenileştiriyor ve kırk yıllık vapurvm htzınt da arttırtyor. Eğer yalnız iş bunanla kalsaydı ben gene tevinirdim. Bu izfak vapvrrun yenitenme tecrübesi, şirkete başka bir umtıd daha armağan etmiş. Şirket, iki yeni vaparu da atelyennde yaptırmak istiyormuş. îşte yerinde bir deneme, bir adım tonunda başka türlü bir enerji uyandtrtyor ve Türkün iş Ve güeü ortaya çıkartyor. Eğer şirket bu iki vapvrrun iakeletinî burada çatar ve umduğumuz gibi vapurlart yapıp denize indirism ya • km tular vap~urculuğumuza, bir ışıle doğacaktır. Şimdiye kadar yalnız bir iki taktakla geçinmeğe uğraşan Türk işçiri de hem yühselecek, hem de düşünceden kurtu • lacakttr. V. ö. Sapanca, bir gezme ve RADYO dinlenme yeri oluyor Bu akşamki program Göl kenarına güzel bir kazino ve herşeyi ucuza satacak bir pazar yeri yapılıyor y Sapanca gölü ktnarından geçen Ankara yolu Adapazan (Hususî) Devlet de miryollannın çok yerinde bir görüşle geçen sene başladığı Sapanca banliyösü, yakında tekrarlanacak ve Kocaelinin bu zümrüd köşesi îstanbullulara açılmış olacaktır. Bu sene Sapanca gezicilerinin imkân nisbetinde ihti yaclarına cevab verici bir hale gelmesi için ateşli bir çalışma var, Vali Faik Türel Sapancaya gelerek hazırlıklan kontrol etmiş ve noksanlan göster miştir. Vilâyetin ve Partinin vilâyet genel kurultaymda da kararlaştırıldığı gibi, Sapancanın bir gezme ve dinlen^ me yeri olduğu jcadar^ ekonomi balomından da vilâyete faydalı bir şekle sokulmasırun ilk adımları atılmıg oluyor. îstasyondan göl kenarına güzel bir yol açılmakta, tam bir konforu haiz bir gazino yapılmakta, salaşlar yıktırılmakta ve geleceklerin mahallî mahsulü kolay ve temizce alışlarım temin için de güzel bir pazar yeri hazırlanmaktadır. Bu sene hazırlıklar da bittikten sonra Sapanca gölü ve yeşil korulu sahilleri İstanbulluları çeken bir miknatıs olacaktır. Güzelliği ve yemişle rinin nefisliğile tanılan Sapanca, kendini özlivenlcre kucaâuu ÖLÜM Merhum Hacı Emin Paşa nare • mi ve Dr. Rasih Eminin validesî Hatice îsmet, Tanrımn rahmetine kavuşmuftur. Cenaze n ı m ı n Ku • ruçeşme eamisinde cuma namazindan sonra kalınarak ebedî meafee • nine tevdi olunacaktır. Bugiin Ağusto» harekâit hakktnda mütalealar Fransız topçu yüzbaşısı ağustos harekâtı hakkında şu mütalealarda bu lunuyor: «tngilizler tarafmdan Suvlaya yapılan yeni ihracın muvaffakiyetsizliği. Gelibolu yarımadasındaki işgalimiz için son bir darbe oldu. 8 ağustostanberi kıtaatın faaliyeti gün geçtikçe daha azalıyor. (Bu tarihte bir yanlışlık var. Seddilbahir cephesinde değilse de A nafartalar cephesinde 26 ağustosa kadar, muhtelif günlerde çok kanlı muharebeler olmustur. Ancak 27 ağus tostaki muharebeden sonra, düşman gidinciye kadar, siper muharebeleri vuku bulmuşrur. A . D.) Hemen hemen tam bir sükun içinde günler geçtiği oluyordu. Bazı bazı karşılıklı tüfek ateşi açılryor, makineli tüfekler de kon sere iştirak ediyor, sonra her şey su suyordu. Toplann sesi nadiren işjti liyordu. Anadolu bataryalan Seddilbahire ve kıtalarımıza nadiren ateş edi yorlardı. Acaba Türkler, sıcaktan mı bunalmışlardı; yoksa cephaneleri mi yoktu? Rumeli tarafında da topçu ateşleri itibarile ayni sükunet vardı. Alçıtepedeki Türk bataryalan pek az faaliyet gösteriyorlar ve arasıra da, 2 nci fır kaya birkaç ihtiraklı mermi atıyorlar dı. (Anafartalar muharebesinin mu cib olduğu azim cepane sarfiyatın dan sonra, topçu cepanemiz o kadar azalrruştı ki artık taarruz ve mukabiî taarruz yapılmadığı günler, atış ya pılmaması emredilmişti. A. D.) BıTMEMıŞ SENFONi v« MARSEL CHANTAL terofından| A M OK 2 büyük fîlm bircfon Yaı fiatleric 20 . 25 30 kuruf İSTANBUL: 18,30 muhtelif plâk neşriyatı 18 dans musikisi, plâk 19,20 çocuk saati, hikâyeler, Mes'ud Cemil 19,50 haberler 20 profesör Liko Amar. keman solo 20,30 havaiyen gitar, Siyret ve arkadaşları 21 Bayan Babikyan Şan, piyano refakatile 21,20 son haberler 21,30 radyo, caz ve tango orkestrası, Bayan Birsen (Şan). VİYANA: 17,15 gramofon 17,50 iki konu; • ma 18,20 konser 19,15 konuşma 19,40 haberler ve hava raporu 19,50 ulusal neşriyat 20 opera binasından nakil 23,05 haberler 23.15 eğlenceli konser 24,45 konuşma 1 haiif musiki. BERLİN: 17,35 kadınlann zamanı 19,35 ki* tablara dair 20,05 Hamburgdan nakil 20,45 günün akisleri 21,05 ha berler 21,20 Şan konseri 22,15 konuşma 23,05 haberler 23,35 edebi neşriyat ve piyano konseri. BUDAPEŞTE: 18,40 keman konseri 19,20 salon orkestrası 20,30 «Don Juan> operası 22,10 haberler 23,55 Çingene orkestrası 24,30 gramofon 1,55 haberler. BÜKREŞ: 18,05 radyo orkestrası 19,20 kon ser: Mozartın eserleri 20,20 gramofonla valsler 21,20 senfonik kcnser23,05 haberler 23,20 gramofonla ej^ lenceli musiki. LONDRA: 19,35 dans orkestrası 20.15 Londra tiyatrolarından nakil 21,35 kısa hikâyeler 21,50 musikili bir İspanyol aşk hikâyesi 23,20 gramofonla dans havalan 23,35 dans orkestrası. TULUZ: 20.05 şarkılar 20,25 halk musiki ' si 20,55 askert bando 21,30 musiki şakaları 21,40 hafif musiki 22,05 radyo fantezısi 23 Fortunio operetinden parçalar 23,25 Viyana orkestrası 24,40 dans orkestrası 24.50 opera parçaları 1,05 radyo fantesnsi1.25 askerî bando VARŞOVA: 16.50 Solistlerin konseri 17,50 gramofon 18,20 oda musikisi 18.45 hastaların zamanı 19,13 temsll 19,30 Jemız dcniz bavası Çiçek kokusu almak Dansetmek ve Müzik dinlemek ister ınisiniz? Kocaeti Valiri Faik Turdt Sapaneada yapılan hazurhhları tctkih ediyor [Foto Salih Münib] gramofon 20,40 Bulgar koro heyetinin konseri 21,20 senfonik konser23,35 kıraat, 24,10 dans havalan. H İ L A L sinemasmda LEBLEBiCi ŞEYTAN 2 büyük filim bird«n Türkçs söslü v« şarkılı torihi op«r*t« 2 nci filın, şişman ve ıayıf çtfte komikUr tarafindan Bugün, bu g«c« Nöbetçi eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlardır: Şinasi (Büyükada), Yusuf (Heybelı), Agob Manalnran (Eminönü), Eşref (Ankara caddesi), Cemil (Beya zıd), Yorgi (Küçükpazar), Asaf (Şehzadebaşı), Sarim (Aksaray), Rıdvan (Samatj'a), Nazım (Şehremini), Fuad (Karagümrük), Hilâl (Bakırköy), Hüsameddin (Fener), Yeni Türkiye (Hasköy), Yeni Turan (Kasımpaşa), Nail (Beşiktaş), Mişel Sofranyadis (Galata, Mahmudiye caddesi), Halk (Şişli, Hamam), Taksim (Taksim), Beyoğlu (Kalyoncukulluk), Büyük (Kadıköy, İskelebaşı), Üçler (Kadı köy, Yeldeğirmeni), Selimiye (Üskü dar). BELEDiYE BAHÇESiNE gidiniz. Taksim HORHOR AĞA KARDEŞLER CUMA ve PAZAR saat İL den 13 e kadar Büyük kom«di, Duhuliye 20 kuruştur. 2 ftlm birdsnt MATiNE DANSAN Meşhur TELSiZ CAZ v* tt«r okfom Maeftro YANKO idaresinde Bugün: M i L L î s*nemada< I Bira büyük duble 18 kuruf. Mex« sorbcsttir. Çılgın Kan Cici Berber Charles Boyer Annabella Duhuliye 20 kuruş LiEBELEi GENÇLİK Getecek Pazar fiinü programi T A N sınemasında MAGDA SCHNEiDER Bugün Pangaltı Türkçe sözlü Operet Bugün MELEK sinemasmda 20 • 25 30 • knruş ile 2 büyük ve güzel film birdenı Üsküdar Hâle Sinamasında Ekmekçi Kadın îlâveten: Dünya havadisler! ARZULARI Jenni Gerhard Oynıyan Prenses Nadia Claudette Celbert ve Fredric March MARTHA EGGERTH Her iki tilmde FoX |L'R\ÂL Telefon: 43374 ROTBART LUXUOSA (Arkası var) görünmüyor! Bana da... Biraz tuhaf.. Devam edelim, aksıyan yerleri göreceğiz. Oynamağa başladılar. Ayni za manda aralannda konuşuyorlardı. Uzun bir mubahaseden sonra nihayet Markam dayanamadı: Robinştanyn ile Pardenin o yunlanndaki zaman farkından bahsetmenizin sebebi nedir? Vans: Siz şatranç oyununu bilmez misiniz, dedi. Bu oyunda hiçbir oyuncu rakibinin hamleleri hesab ettiği sıra da şatranç tahtasının önünde durmaz. Hatta bulunduğu salondan çıkar, ge zinir. Büfeye gider, yahud kadınlara kur yapar. SiLViA SiDNEY onun kendilerile görüştüğümüz eşhas tan biri olduğunu da öğretmiş oldu. Katil bir riyaziyecidir. Bir riyaziyeci mi? Bizi meşgul etmekte olan bu cinayetler benim fıkrimce bir delinin işidir. Vans başını salladı. Katil her cihetle aklıselim sahibi, hem de son derecede akıllı bir a damdır Markam! Onun hareketleri manüğa mugayır değüdir. Gerçi kan dökmekten hoşlanir bir huya sahib ise de bütün işleri alkılânedri. Nasıl oluyor da riyaziyeci ka fasile çocuk şarkılarını telif edebili yorsunuz? Bunlan mantığa muvahk diye nasıl kabul ediyorsunuz? Bence bunlar aklıselim ile hiçbir münasebeu bulunmıyan kâbuslardır. Vans koltuğuna rahatca yaslandı. Bir müddet sükut ederek sigarasını ; çti. Sonra bize bütün hadisatm mükemmel bir tahlilini yaptı. Gerek vakayii ve gerekse eşhası teker teker tetkik etti. Aradan birkaç gün geçmeden bu tahlilin doğruluğu şayanı hayret bir |ekilde kendini gösterdi. Yüksek tabakanın tıraş bıçajıdır. 10 adedî 150 kuruştur. Büyük dükkânlarda satılır. sarlanan ve plânı hazırlanan cinayetlere ne diyeceksiniz ? Bu cinayetlerin pisikoloji noktai nazarından görünüşlerini evvelâ tabiî surette yaşıyan, hergün teneffüs ve istirahat eden bir adama göre mülâhaza ediniz... Onun dimağında bir mırva zene vardır. Heyecanlar bir araya toplanmazlar. Sonra bir de hiç istirahat etmiyen, dimağı son derecede meşgul bir adamı ele ahn. O şiddetli tezahürat göstermeğe çok müstaiddir. Markam bu hayalî ve inanılmaz ci nayetlerin bir riyaziyeci tarafmdan tertib edildiğine hiç şüphe yoktur. Bütün vak'alar net ve kat'îdirler. Şaşılacak bir surette işlenmişlerdir. Hâdiselerin bütün teferruahnda şayanı hayret bir zekânın izleri görülür. Bu cinayetlerdeki meş'um mizacı nasıl tefsir edeceksiniz? Pek ciddî olan mesaisini tevzin için ansıra afakî işlerle uğraşan riyaziyecinin merakı.., "Cumnriyet,, in tefrikası : 55 Cinayetler ve riyaziye 16 nisan, cumartesi akşam saat 8.30 Akşam yemeğinde meselemize da ir hemen hiçbir şey konuşmadık. Ye mekten sonra Markam tenha bir köşe bulunca bahsi açtı. Şatranç partisini tetkik ederek çıkardığımız neticenin büyük bir fay dası olacağını zannetmiyorum. Bu keşif zaten karmakarışık olan vaziyeti büsbütün karıştırdı. Vans: Pek doğru, dedi. Biz her adım attıkça daha ziyade çamura saplanı yoruz. Meselenin fevkalâdeliği nere dedir, biliyor musunuz? Hakikat her taraftan bizim gözlerimizi kamaştırdı ğı halde onu göremiyoruz. Hiç kimse hakkında henüz bir delil elde edemedik. Ben bu hususta birşey söyliye mem. Çünkü mesele çok karışıktır. Karşımızda riyaziyecilerden mürek keb bir kafile görüyoruz. Tahkikat ve taharriyatımız katilin ismini bize bildirmedi. Maamafih bize 21 Yazan: S S. Van Dine Tereume eden: Ömer Fehtnt Başkut Vans bir sigara yakarak ilâve et ti: Hulâsa Markam Arnessonun ve benim birlikte yaptığımız hesablar gosteriyor ki Parde geceyansı üç çeyrek •aat meçhul bir yere gitmiştir. Ehemmiyeti yok, devam... Arnesson taşları yerlerıne koydu, sonra oturdu ve oyunu mütaleaya daldı. Pardenin vaziyeti bana m'asaU Bu cinayetleri anlamak için, evveleoıirde mubahasecinin nasıl bir adam olduğunu araştıralım, dedi. Riyaziyeci gece gündüz seyyaremize aid anlaşıl mıyan hesablarla uğraşır ve hayatı beşere pek az kıymet verir. Riyaziyecinin müşahede ve rnütalea sahası nedir? O, bir taraftan namütenahi boş luğun ve bazan da elektronun büyüklüğü ile meşgul olur. Elektron o kadar küçüktür ki bir milimetronun binde birine müsavi olan mikron yetişmemiş, Rotherford vahidi kıyasisini icad et meğe mecburiyet hasıl olmuştur. Bu cihet anlaşıldıktan sonra soranm size, böyle nisbet kabul etmez büyüklük ve küçüklüklerin mütaleasına vakfı nef sehniş kimseler bazan yeryüzüne aid kıymetler hakkmdaki bilgilerini kay bederlerse bu şaşılacak şey midir? Bu mütalea insanı çileden çıkara cak birşey değil midir? Böyle havsalaya sığmıyacak şeylerle uğraşan bir zihin için hayatı beşerin ve hatta bir milletin hayatınm ne hükmü olabilir? Markam iriraz etti: Lâkin uzunboylu düşünülüp ta (Arkaa

Bu sayıdan diğer sayfalar: