3 Temmuz 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

3 Temmuz 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎTET HÂDİSELER KARŞISINDA J Köksüz ağac... Linc! Sulh ve kardeşlik için en çok sesini yükselten Amerikada bir taraftan da zenciler linc ediliyor, hangisine inanalım? Geçenlerde «kuyu hastalığı» diye bir ünyanın en itibarh adamlann* Yunus Nadiye yazı yazmıştım. Burada çocuklan Mecidan biri olan Hindli Gandi dos> diyeköyüne götüren bir muallimin itinatum, gene bir gazetecinin ağzını Yiğit" ve Pars arkadaşlarla; Kamuta Bir spor sahasına parasız, duvardan sızlığı yüzünden kuyuya düşen çocuk vasıta ederek, medeniyet âlemine bir yığuı yın bize dinlenme, öğrenme ve öğretme atlamak suretile girmekte bedavacıh meselesini tahlil etmiştim. Bir çocuğun öğüd vermiş, kucak kucak hikmetler sa* için verdiği izni, biraz beraberce gez ğın ve gasıblığın hicabım duymıyan vurmuş. ölümile neticelenen bu hâdiseye sadece , Telgraf gene bir rencinin Nevyorkta Maltah ile tenezzül edip birlikte yemek mek suretile, daha faydalı yapmak is ruhlar, yarm başka haklarm çalınma Donsuz peygamber ezcümle diyor ki: yemez, ayni hamama, ayni kulübe git bir kaza gözile bakan, benim bu yazımı tedik. Bu karar bize, Bursanın insanlık sını da belki açıkgözlük rütbesile mü lincedüdiği haberini getirdi. umum muallimlere teşmile çalışan bir Yeryüzünde nekadar hastalık, köBirleşik Amerika ne acayib bir ülke mez. Pernot Hindistanda iken eski Üniduygularını, göz ve gönül ihtiyacını do kâfatlandıracak büyük uğursuzluklar dir! Tam manasile sürprizlcr, tezadlar versite arkadaşı olan bir Hindlinin Ingi muallim, bir mecmuada cevab yazmış, yuran güzelliğine doğru koşmayı ha doğurabilirler. Ben Bursanın dört ta tülük, yalan dolan, cinayet ve suç varsa, mcmleketidir. însansever cemiyctlerin cn iz kulübüne birkaç dakika için girmesine benim bilmediğim işlere karışmama kız tırlattı.. Parsın misafiri oluyorduk. O rafı çevrilmiş spor sahasının duvarlan hepsi de insanların boğazlanna düşkün* yüksekleri ve en genişleri orada kurulur. zin almanın nekadar müşkül oldugunu mış, ateş püskürüyor.. Cevaba değeri ol radan da beraberce, seni ve Topçuoğ üstünde süngülü jandarmaları görünce, lüklerinden ileri gelir. madığı için bu yazıya cevab vermedim. 5uda haşlanmış buğdayla kifaflanan İlim ve fen için en büyük fedakârhklar uzunuzadıya anlatıyor. unu da alarak gene tabiat güzelliğinin ya haricden vaki olacak birçok taarruz* # * ve pek iştahlı günlerinde bu haşlanmif orada yapılır. Her yıl binlerce Amerikan Düşününüz; Maltah ve Hindli aynı ıyrı bir örneği olan bizim Gölcüğe ge ların ve yahud içeriden kaçmalanna Geçen gün, «Basil dö kohlar imparatorbuğdayın üzerine bir kaşık keçi sütü ile kadınları ve erkekleri başka memleketle beyaz ırktandırlar. ecektik. Şimdi yüreklerimizde bir gemüsaade edilmemsi lâzım gelen bir tare guya bilgi ve doğruluk saçmak için gi Karalara ve sarılara gelince bunlar uğu» diye bir yazı yazdım. Bu yazı da ıişlik doğuyor, memleketi gezmek ve kım maznunlarm bulunacağı manasım bir tutâm şeker serpen Bay Gandi ayni derler. Bunlan ecnebi ülkelerde barındır Anglo Saksonlara göre insanla hayvan eremli bir harb malulünün birçok has [örmek aşkmın doymak bilmez bir a çıkardım. Halbuki, ne biri, ne de öteki.. zamanda giyim hususunda da basitlik taOrta yerde çok uğraşılması ve üzerin raftarıdır. Kendi mubarek ellerile doku mak için sayısız masraflar ihtiyar edilir. arasında bir nevi mahlukturlar. Hatta anelere müracaat ettikten sonra hiçbir eşi yanıyordu. muş olduğu kefenden farksız çarşaf, oastanede yer bulamadığını tahlil ettim. Fakat ayni zamanda da kendi içinde, bazı hayvanlar meselâ köpekler ve atlar Yalova yolile, Gemleyikin tabiatten de durulması lâzım bu terbiye iş nun hem iç çamaşırı, hem de yabanlık Acı acı şikâyet ederek, cemiyetin ferdleNevyoık gibi ilim, fen ve tekniğin en muh bunlara müreccahtırlar!! Bir Amerikah Idığı büyük kısmetler karşısında biz lerile bütün müesseselerimizin, spor ve elbisesidir. e içtimaî sigorta temin etmesi lüzumunteşem bir tatbik yeri olan bir şehirde yüz bir köpeği okşar, atı sever, fakat bir zeae nasibimizi alarak, Bursaya vardık... Halkevleri teşekküllerimizin çok meşŞimdi, Gandi hepimizin kendisinden dan bahsettim. Bir doktor da buna itiraz lerce kat evlerin arasında, asfalt sokak ciden iğrenir, tiksinir, ona yanaşmaz . laçıncı defa gördüğümüz Bursa her gul olması icab edecek.. örnek almamızı ve onun gibi yiyip, gene etmiş, sahası olmıyan yerlere girmif.. de]ar üstünde zavallı bir zenci halk tarafınkese evvelâ, yaratılışi ve yaratılışmda Güreş şekillerimiz de ayn bir âlem!.. îşte bu gibi fikirler ve hislerle dolduruonun gibi giyinmemizi istiyormuş. dan yarvamlann bile yapamıyacakları lan kafalar ve kalblerdir ki Amerikada miş. ki müstesnalıkla, sonra da tarihî eser Gönül çok isterdi ki, tıpkı diğer müsa* * Ancak şu var ki, en alçak gönüllü bir bir vahşetle öldürülür, parçalanır ve kim yığınlan lince ve Almanyada da nazileri erile her zaman gönül bağlanacak bir bakalarda olduğu gibi, güreşecekler dabayanın indinde bile, Gandi yakışfkk, İlkmekteb muallimi, ve diplomah dokse de bundan müteessir olmaz. Ve ca yahudileri takibe sevkediyor. ürkeli sevdasını veriyor... Bursaja her ha evvelden tesbit olunsun, ortada ge ahımşahım bir zat olmaktan çok uzaktır. or... navarca yapılan bu vahşet vakit vakit nışta; düşman eline düştüğü zaman. zen hakemlerin hemen itirazı mucib oGeçenlerde Almanyada garib bir hâÜzerine salâhiyetle bastığınızı zannet Meclis riyaset kürsüsüne asılan ve t a ' l a n rnünasebetsiz kararlan yerine, bü Tabiat onun maneviyatmı en önemli ertekrarlanır, bir şehirden ötekine atlar, büdise olmuştur. Alman nazi reislerinden tiğiniz terbiye ve tıb sahası, köksüz bir demlerle süslerken, mubarek vücudcağıtün hakem heyetinin behemehal yapıltiin Amerikayı dolaşır. birisi hastalanıyor. Kendisine kan şırınga ağac, veya kökleri Merihte bir Tuba ağa iurtulduğu gün kaldırılan siyah tülü zını enikonu ihmal etmiş. İkisini yanyana ması lâzım kararlan takaddümen ya Bu zavallı zencinin günahı nedir? etmek lâzım geliyor. Şınnga edilmek için cı mıdır?... Her ilmin, her fennin, her ıatırlarım... Şimdi Bursa; siyahlara bügetirip te ölçünce, insanın aklı duruyor. Biitün günahı zenci olmak, yani rengi ünmüş değil, Keşişinin tepesinde. da pılsın. Hatta güreşecekler bir gün ev kanını veren adamm yahudi olduğu bi an'atin kökü cemiyetin içindedir. HodBayanlar, kocalarını ve sevgililerini kara, saçlan kıvırcık, dudaklan kalın, ma sakladığı beyazlıkla, güneşin ezelî velinden bildirilse ve.galibler ilân ecHllâhare anlaşıhyor. Büyük bir telâş: Nazi ehod tasarruf etmek istediğiniz ilim şuhaşlanmış buğdayla beslemekle, belki nuru ile, dağlarının ve ovalarınm ruha se, o vakit isimler ve kuvvet kıymetleri gözleri patlak olmaktır. reislerinden birisi damarlarında yahudi beleri, cemiyet denilen ve kökü cemiyehuylannı yumuşatmağa, duv"u!arını inebediyet veren ve yeis ve füturu kovan üzerinde daha ciddî münakaşalar olur. Bu bir kusur, bir kabahat midir? Kukanı taşıyorü Ne yapmalı, ne etmeli? in içinde olan bir ağacın dallandır. celtmeğe ve ruhlannı yükseltmege mueşilliğile gülüyor, güldürüyor. Kazan Elinde uzun bir değnekle eski pehlivan sur ve kabahat bile olsa zavallı zencinin Birçok kılükallerden sonra iş Hitlere Kendi şubelerinizi cemiyetten uzak, dığı siyasî ve idarî istiklâlini, tabiî gü olduğu anlaşılan ihtiyarlar, diğer bir vaffak olurlar. Buna bir sözüm yoktur. midir? kadar gidiyor. Fakat bu meyanda anla yalnız kendinizin Don Kişot gibi kılıc Fakat, maazallah, o buğdayı yiye yielliğinin gururu altmda, pek benim hakemin çok ciddî ve hayatî müsaba Fakat şuursuz yıgın bu sualleri kendinşılıyor ki kanını veren yahudinin ecda • sallıyacağınız bir meydan sanıyorsanız, ye, kocalar ve sevgililer, günün birinde, siyen bir eda ile neşe, ümid, hayat sa kalar arasında hiç te ciddiyetle telifi Üen soracak halde midir? O, binbir başh dından birisi vaktile Almanyaya büyük ldanıyorsunuz... Her ilmin mesnedi cekabil olmıyan sözleri, hareketleri, pch şekil ve şemailce de Gandiye benziyecek çıyor.. bir canavardır ki gözüne kara renkli, kıbir hizmet etmiştir. Böyle bir cedden ge miyetlerdir, her ilmin içtimaî sahası varolurlar, üstelik bir de kostüm yerine keyırcık saçh birisi ilişti mi hemen üzerine Gezdik, gördük; yeşillik mihrab ve livanlara hitablan artık daha ziyade u fen giyecek olurlana, vay, bayanlann halen birisinin kanına yahudi olmasma rağ dır. Ben o sahada kılıc oynatmak hakatlar ve ne yaptığının farkında olmaksımemberinden doğan millî zevk ve san zatılmaması lâzım gelen hatalardandır. men tahammül edilebilirmiş!! tyi ki bu kını kendimde gördüğüm içindir ki, bu lineü. at heyecanına, yanıbaşında ovaya hâ Bahusus, bu kadar kadın, erkek ve çozın parça parça etmedikçe rahat bulmaz. ceddi buldular, ve yahud bulmak istedi aziz doktorun ve küçük muallimin sahaEreümend Ekrem TALU kim gene yeşil kahvesinde içtiğimiz ay cuğun karşısında kispet değiştirmek giFakat kabahat ve kusur bu yığında mı ler. Fakat bulunmasaydı ne olacaktı? arına tecavüz ediyorum. İçtimaî terbiye, ranlann lezzetini katıştırdık.. Her git bi, içtimaî terbiyemize asla yakışmıyan 'dır? Büyük ve halli müşkül bir mesele! Ma çtimaî hıfzıssıhha, ve başh başına bir ceTakma sakal ve bıyığı Iğrenc olmakla beraber kabahat ve amafih Hitler tarafından bundan sonra miyet ilmi vardır ki, o doktorla muallim tiğimiz yerden birer istifade demeti haller, bu sporun ehemmiyetile eğlen topladık. Görüştük, derdleştik.. Bunla me telâkki edilmiye lâyıktır. kusuru biz onda dahi görmüyoruz. neden takmış bu gibi hâdiselerde çok ihtiyat ve dikkat bunların mevcudiyetinden haberdar ol rın hepsinden almacak hayat ve mana Güreş esnasmda o ihtiyar hakomin • Bütün günah, bütün kusur bu yıgını le hareket edilmesi tenbih edilmiştir. madıkları için, bilgisiz bir hudud bekçisi yı tecrübeli yaş ve başlarımızm serma bir sözünde, Türkün asil ruhunu gös Yüzüne takma sakal ve bıyık takan terbiye edenlerde, bunlann dimağ ve 17 yaşlarında bir Rum çocuğu BeyoğAlmanyada münevver bir zümre böy gibi ellerindeki tüfeği üzerime çevirip: ye sandığına koyduk, bir gün sarfı icab teren ne güzel bir vecize vardı: kalblerini bazı yanlış düşiir ler, ters filunda bir kazınoda otururken polis taraîki pehlivandan birisi yenilince, halk Yasah.. Buradan içeri gireraczsi eder diye... kirler ve vahşi hislerle dolduranlardadır. Je hareket ederken Nevyorkta da şuursuz yeneni alkışlamıştı. îhtiyar, oldv.kça fından yakalanmışhr. Polis, neden dolayi nız, diye bağınyorlar... tyi bir tesadüf bize Bursada yapılan ı Anglo Sakson terbiyesinin en kalm yığının bir zenciyi görür görmez üzerine bu sakal ve bıyığı taktığını öğrenmek için gür sesile halka hitab ederek: Halbuki ben o hududun içindeyim; pehlivan güreşlerini de gösterdi. Fakat çîzgisi ırklar hakkmda verilen düşünceler atılması ve parçalaması pek nomaldır. Yahu! Yenüen adamm acısı zaten f*hkikata başlamıstır. Bir taraftan halk, böyle terbiye edi fakat onlar dışındadırlar. Onların bu kü bu güzel diyarda, o intizamsız güreş. dir. Bu terbiyeye göre insan oğulları iki Bir sandal parçalandı canma yetiyor, bir de siz eğlenerek acıçücük tüfeklerine ben mitralyözle cevab Bursada geçen tatlı zamanlarımızm kısma aynhyor: Yüksek yaratılışh insan lirken diğer taraftan da, insanlar arasınsma acı katmayın! Kasımpaşada oturan Ali, Osman. Ha? veriyorum. pek fena bir hatırası olarak kalacak.. Jar ve aşağı takım insanlar. Birinciler da sulh ve kardeşlik, için en çok bağırtlMağluba da hürmeti tavsiye eden bu san, Ali sandalcı İzzetin sandalına binİçinde yaşadığınız cemiyeti, cemiyeKalabalık çok, güreşen pehlivanlar ak renkli, san saçh ve mavi gözlü olan lar gene ayni çevrelerden yükseliyor! tin hastalıklarını, ihtiyaclannı bilmediği çok.. Halk, görmek hakkını kullanmak asil duygu ne iyi bir ahlâk dersi idi!. mişler ve Dolmabahçe önünden geçerlerBunun hangisine inanalım? lardır. İkinci takım da kara veya sarı Hele Amerikada Amerikamn asıl sa niz içindir ki, dallarına tutunduğunuz için orada rahat bir yer bulmaktan Ne galibiyet; takdiri, ne de mağlubiyet; ken Liman şirketinin 16 numarah romorrenkli, patlak ve yahud çekik gözlü, siyah ağac meyva vermiyor... İlmin hiçbir şu sarfınazar, itilmeden, kakılmadan, hatta tezyifi icab etmez. Bugünün galibi, ya körile çarpışmışlardır. Sandal parçalansaçh insanlar! Fakat gerek birinciler, ge hibleri olan zencilere karşı reva görülen besini cemiyetten, içtimaiyat ilminden ezilmeden duyduğu azabdan çok mü nnm mağlubu olabilir. Yalnız ku^/vet mış, içindekiler denize düşmüşler ise de rek ikinciler arasında da dereceler var vahşi çıkışlar hakikaten nefret verici hâayıramazsınız.. Başlıbaşına, münferid, teessirdi.. Ortada polis, jandarma, bek ve kudrete ve bunların sahiblerine hür kurtarılmışlardır. dır. Beyaz ırka mensub olanların /n ileri disele)dir. Vakıâ Amerikalılar bu vasıtamücerred hiçbir ilim yoktur... Ben saha :i namına bütün kuvvetler varken; iyi mettir ki, herkeste öğrenmek ve kuvgelenleri.. Elbette ki Anglo Saksonla Iarla o yerli halkı hemen hemen imha eyvetli olmak aşkmı artırır. Tezj'if ve tah raları içinde rahatsız, en ufak bir istimın üstüne basıyorum... Fakat zavall nn kendileridir. Bunlar, tabiatin örnek lemiştir. Fakat muasm vicdan artık bu sizler, yeldeğirmeninin kanadlarına asılı idare edilmiyen bir kalabalıktan ne kir, insan kuvvetinin yıpratıcı törpü rahat sebebini temin için alâka göste 1 yarattığı insanlardır. Bütün diğerlerinin gibi vahşetlere yol vermemelidir. Hayre kalan Don Kişot gibi, köksüz ağacın dal münasebetsizlikler doğabileceğini gör memek kabil değildi. Guya tel örgüler südür. Türkü, bu törpüden kurtarınoyı ren hiçbir kimseyi görmemekten ezalı fevkindedirler. Ağalık etmek, hüküm edilecek şey Amerika hükumetinin bu ci larında kahramanlık rolüne çıkmışsınız. bir hudud idi, fakat arkanm sıkıştırma tavsiye eden o ihtiyarın sözünü unuta olursunuz. Vapurun rıhtıma yanaşması sürmek, dünyaya önder olmak onların nayetlere karşı kayıdsız kalmasıdır. A SABİHA ZEKERİYYA üzerine halkın vapur çıkışım sey sile bu zayıf hudud da yıkılınca kan mıyacağız... hakkıdır. Onlardan sonra öteki beyazlar caba Uluslar Kurumu bunu görmüyo tensikı ı retmek, insanları bu kadar istihfaf et şıklık, karışıklıktan doğan kavgalar ve Güreş işlerimizin tanzim ve geliyor, fakat müsavi olmamak şartile!.. mu? Neden sesini çıkarmıyor? Maltada iki yıl gördük. Bir Ingiliz bi POLİSTE boğuşmalar ve bütün bunlara seyirci zamanı gelmiştir. Medenî bir hayatm'miye bu gemi sahiblerinin nereden hak AĞAOGLU AHMED kalmak mecburiyetinde bulunan salâ en sistemli çalışmasile meşgul miDeti kazandıklarını sormak hakkını msana f hiyetliler; bir tarafta canları pahasma miz, kuv\ et ve kudretinin ve tenasübü veriyor!r Parayı aşırırken ECNEBt MEHAFtLDE MÜZELERDE güreşen güçlü pehlivanları görmiye ge nün en güzel ve tarihî miyan olan peh Bizler idarede birliği kurarken, bunDün öğle üzeri kumusyoncu E?ad is lenlerin dikkat gözlerini başka şeylerle livanlığa da teknik istikametini vermi ların başıbozukluktan çıkarılacağını ve Sultanahmedde hafriyat ltalyan sefaret binası minde biri Eminönünden Bahçekapısına meşgul ediyordu.. e başlıyacaktır. intizam içinde çalışacaklarını düşün Italya Dış Bakanlığı mimarı M. Di Bundan bir müddet evvel şehrimiz doğru yürümekte iken yanına yaklaşan Anlamıştık ki, pehlivanlık davası yal Bursanın görünen, duyulan, işitilen müştük.. İntizamsızlığın, insana bu kaFraust» îstanbula gelmiştir. Mumaileyh gelen profesör M. Bekster hafriyat yap sabıkah yankesicilerden Agob cebinde nız pehlivanlan şu veya bu suretle i hayatından nasibimizi almış ve Mu dar zaman kaybettirmenin sorguiarı soki yetmiş lirasını çalmak isterken suç üstü Ânkarada yapılacak İtalya sefareti bina mak üzere Müzeler idaresinden izin al dare ve tensik etmek işi değil, onları danya yolile dönmeyi kararlaştırmış rulmak icab etmez mi? mıştır. Bugün İshakpaşa ve Sultanah yakalanmış ve müddeiumumiliğe veril sı için tetkikatta bulunacaktır. Bu bina seyredenleri de tanzim ve nihayet ce tık... Fakat bu karar, bize Tayyar va İşte size küçük ve tatlı bir seyahatin med camisi civarında hafriyata başlıya miştir. bir milyon liraya çıkacaktır. miyetimizin asalet ve terbiye ihtiyacile purunda geçen sıkıcı, üzücü bir seya aksak yerleri de.. caktır. îngiliz gazetecileri Bir arabacı yaralandı Bizim Yiğit, (ortadan rekabet kalkıri* mütenasib surette yetiştirmek işi. Ar hatla çok büyük pişmanlığa mal oldu. M. Bekster, yapacağı hafriyatın Bi Her zaman saat on birde kalkan ve ca mı acaba bu kaygusuzluk başladı?^ kasında bulunanların görme hakkını Londradan otomobille îstanbv pe zans eserlerini meydana çıkarmak olduKadıköyünde, Osmanağada oturan halkı akşamüzeri İstanbula yetiştıren • diye sordu. Diğer bir arkadaş cevab len îngiliz gazetecileri ile îngiliz arabacı Halil, dün arabasile yük götü yemekten sıkılmıyanlara, öndekileri iteğunu söylemiştir. Profesör dün yapacağ verdi: (îdarede rakibsiz kalmak; insana sosyeteleri mümessilleri dün sabah Sua hafriyat için tedarikte bulunmuştur. rürken beygirleri ürkmüş ve kaçmağ rek ve kakarak yer kapmak istiyenlere vapurların tarifesi değişmiş, hareket on daha iyi çalışmak ve daha iyi yapmak diye plâjına gitmişlerdir. İngilizler bu başlamışlardır. Bu sırada Halil araba (hak gasıbı) muamelesi yapılmadıkça, iki buçuğa çevrilmiş.. Bütün Bursahlar için daha büyük bir vicdan borcu yükplâjı da çok beğenmişler ve Florya ile Bursada Kızılay haftası dan düşmüş ve yaarlanmış, Zeyneb Kâ nihayet yüzsüzlüğün bir muvaffakiyet Mudanyalılar bu değişmenin sebebini amili olacağı kanaatini yerleştirmiş o bir türlü bilmiyorlar. Ricalan da para lemez mi?) Suadye plâ'lan sayesinde gelecekte İsBursa (Hususî) Kızılay haftası do mil hastanesine kaldırılmıştır. lacağız.. Tuttuğumuz terbiye sistcmi i etmemiş. Aksi gibi (Tayyar) değil, Hakikaten, milletimizin ruh seviyesitanbulun ,va.oiz bir plâj şehri olabile layısile Kızılay cemiyetine üye yazmj Yankesici kadırı se asla böyle değil. Nerede ve ne su kamplumbağa yürüşile (Seyyar) bile o ni bu kadar yüksek düşünen bir derececeğine kani olduklarmı söylemişlerdir. faaliyeti canlanmıştır. İlbayımız Fazlı ye getirdiğimiz gündür ki, hakikî yurd Gazeteciler îstanbulda gördüklerîni Güleç Tayyare sinemasında bu konu üNeriman isminde bir yankesici kadın retle olursa olsun, her hakkın muka • lamıyan vapur bizi tam yedi saatte İs bilinde bir vazife bulunduğu imanı, iç tanbula getirdi. Vapura bir defa girdi ve insan sever ferdlerin büyük camiauzun mektublarla gazetelerine bildirmiş zerinde bir konferans vermiş ve herke Son Posta gazetesi makinistlerinden lerdir. Gazeteciler yarın îstanbuldan ay sin bu hayırlı cemiyete üye yazılmasıru kubun cebinden para çalarken yakalan timaî hayatımızın da temelini teşkil et niz mi, kendinizı bir mahalle kahve sını yaratmış oluruz. REFİK İNCE sinin mütemadiyen bağıran garson namektedir. dilemiştir. nlacaklardır. mıştır. makine gibi, baştan aşağı sarsıldığını hiskaçtı idi.. Ay, sen buralarda ne anyorsun? recek yerde, büsbütün yese düşürüyor Gene eskisi gibi seri, çevik, sert yürüyorsediyordu. Her birimiz, yoldan geçerken, du. sun. Allaha ısmarladık! Bu kadarcık bir cevab verdikten sonra, diye sordu. Bu mevsimde, saat altıda, karanhk o böyle acaba kaç kişinin varlığım altüst Doktorun arkasından, Bay Kadri: Hanife kadın süpürgeye sarıldı; Bay Bir hastadan geliyorum. etmişizdir?! Zavallı! diye söylendi; bana ben lur. O gün hava çok güzel di: Yazdan Kadri de fazla bir şey sormak cesaretini Nasılsa, doktorun o gün, her zamanki Bjr çeyrek.. Yarım saat geçti. Bayan gösteremedi. neş'esi yoktu. Omuzlan çökmüş, yüzü zemiş.. Bari, benim gibi o da sevdiğinin kalma bir hava. Gökyüzü bulutsuz, berLeman, bıkmadan piyasa ediyordu. Niraktı. İnsanın, ruhunda bir haz duymahayalini kendi gönlünde yaşatabilse!. Aradan, gene aylar geçti. Bay Kad başkalaşnaıştı. Bay Kadri: masına imkân yoktu. Akşam çökmüştü, hayet, bir aralık kararını verdi: 18 ri, içinde çifte ruh taşıyordu; fakat gene Ne var, ne yok bakalım? Eğer beş dakikaya kadar gelmezse, O ayni günün akşamı, saat altı karar fakat, Yahya Kemalin bir şiirinde dediği de yaşadığını hissetmiyordu. Kâh şüpheDiyince, dudaklarını büküp, ellerile artık eve dönerim. Yazan: larında, işini bitiren Bayan Leman, öte gibi: «Temiz, lekesiz bir yüz gibi» bir ye düşüyor: «Acaba Ayşe, beni teselli etrafı göstererek: Ve intizarına bir had tayin etmiş olduetmek için yalan mı söyledi?» diyerek Ne olsun? dedi. Baksana, yaprak beri almak üzere sokağa çıkmak için, akşam.. Ereümend Ekrem Talu Beş dakika içerisinde, Bayan Leman ğu cihetle, ıstırabı azaldı. Artık ayak sesMadam Perlânın kapısı önünden geçerkendi kendini yiyor, kâh, telkin yapa dökümü.. Sirkeci ganna varmıştı. Önce etrafma lerine kulak vermiyordu. Başını ikide bir rak, nefsini iknaa muvaffak oluyor, bir Eh, o da mevsim iktızası! Lâkin ken, pansiyoncu kan, yanındaki misafibir göz gezdirdi. Sonra, ileriye, ardiye kaldınp, saate de bakmıyordu. Nefesi, re onu işaretle: Bir gün, hizmetçi Hanife kadından bu kaç gün sarhoş gibi geziyordu. Hiç, so sende bir acayiblik var. Ne oldun? Nesi var, bilmiyorum.. dedi. Falerin bulunduğu yere doğru piyasa etme her vakitki gibi intizama girmişti. Bir kadın hastam vardı.. Şahsan cak bucak kaçan Bay Kadri, birdenbire kakta, kendi kendine yürüyen bir köre İlk tayin ettiği mühlet geçince, bunu ğe başladı. Görünüşte gayet sakindi. kat bugünlerde pek düşünceli. onu görmek, onunla konuşmak isteğine' dikkat etmiş misinizdir? Vücudü dim da ilgili idim.. Kurtaramadım, öldü.. Bayan Leman birkaç adım yürüdü ve Kendisile karşılaşan insanlar onun biri bir beş dakika daha uzattı. Lâkin, görüBiraz durdu.. Daldı.. Tekrar lâkırdıya kapıldı. Bir sabah ta, Vilâyete gitmeyi dik, bakışlan sabit, siması hareketsızdir. Alemdar caddesinde o saatte gelip geçen sini beklemekte olduğuna ihtimal vere nürdeki sükunetine rağmen daha fazla kasden geciktirerek, onun gelmesini bek Etrafında, başkalarının da yürümekte ol başlıyarak: mezlerdi. îkidebir, gar kapısını Sirkeci beklemesine imkân yoktu. Tekrar, ardi Ölüm belki de uzun bir aynlık kalabalığın arasında gözden kayboldu. ledi. Ayşenin, senelerce ev işlerini görmü? duklanndan haberi yok gibidir. Ayağmın Evet, kendisinde, Madam Perlânın ye doğru geçtikçe başını kaldırıp büyük yelere kadar gidip, istasyon merdivenleriolan bu kadında, her biri bir can değer, dibindeki engellere de asla ehemmiyet tır.. dedi. Ayrılıklarda seni en çok mütenin hizasına gelince durdu. Dizleri o andediği gibi, birkaç gündür, bir değişiklik saate bakıyordu. kim bilir ne hatıralar vardı? Onu scîy vermiyor görünür. Bay Kadri de şimdi essir eden nedir? da titremeğe başlamıştı. Uç aydanberi Ben senin fikrinde değilim ki.. Ben olduğu muhakkaktı. Bir kere, her za Hakikatte, ruhu endişe içinde idi. letmek için, sordu: öyle olmuştu. Kendi indinde hayat, müdir beklediği akıbetin husul bulmak üzeGelecek miydi acaba? man kapkara olan saçlanna kır düşüyor Öteki evden nîçin çıktın? temadi, sonsuz ve bomboş bir geceden ce ölüm.. re oldugunu hissedıyordu. Ona, yalvaran Ya gelmezse?!. du. Arkasındaki entari de, o vakte kadar Hiçtir. Öteki ev hangisi? başka bir şey değildi. Kendine doğru yaklaşan her ayak se bir mektub yazmış, yollamıştı. Bunun da Hayır! Hiçten de beter: Suali temiz ve yeni iken, buruşmuş, fersudeleş Ferdilerin evi 4 Bir gün, ağır ağır Babıâli yokuşunu miş, bakımsız bir hal almışü. Yalnız, Ba sinde yüreği oynuyordu. Sonra, yanıl üzerine gelmedikten sonra artık hiç gel Efendinin aksiliğine dayanâmadım. tırmanıyorken, Bay Kadri doktor Şekib cevabsız bırakan ebedî sükuttur! (Arkan var) Anlıyorum: Sen adama teselli ve yan Lemanın yürüyüşü değişmemişti. dığını anlaymca da, birdenbire duran bir miyecekti. Zaten, hanım da öJdükUn sonra, tadı ı le kar§ıla§tı. IBUGUN DEBU.J Bursa yolculuğu Münasebetile Tanrı benzetmesin! "Cumhuriyet,.in bölemi: 4 7 Bu Gönül Böy le Sevdi i \ f

Bu sayıdan diğer sayfalar: