19 Eylül 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

19 Eylül 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 19 Eylul 1935 Hududdaki ölüm Sabah ekspresile Marsilyadan İtalyaya doğru hareket etmiştim. Tulonda tam tren ilerlemeğe başladığı sırada elinde küçük bir çanta tutan bir adam bızım vagona atladı. Benim kompartımana geldi. Beyaz ipekten bir mendille karsımda terlerini kuruladığı için benden özür diledi: Bugün hava çok sıcak, dedi. Ona italyanca cevab verdım. Çünkü telâffuzundan bir İtalyan olduğunu anlamıştım. Yeni seyahat arkadaşım ana lisanile konuşabildiğinden pek mcmnun oldu. Esmer bir adamdı. Eski bir Romahya benziyordu. Bir karga tüyü kadar siyah saçlan vardı. Bu saçlar şakaklannda agarmışb. Oldukça uzun boylu ve çok geniş omuzlu hoş bir adamdı. Görünüşünden kibar birisi olduğu belliydı. Konuşmağa başladık. Telâşlı görüşüyor, bir mevzudan dığerine geçiyordu. Görünü şile, konuşuşu arasında o kadar büyiik bir fark vardı ki, onda bir gayritabiilık olduğunu zannettim ve gayriihtiyarî aklıma bundan birkaç sene evvel tanımış olduğum bir adam geldi. Bu adam ö lümüne iki saat kaldığını biliyordu ve tıpkı şu karşımdaki zarif îtalyan gibi konuşuyordu. Galiba o da benim düşüncemi anladı ki birdenbire: • Bir çocuğu ezip son Sivil adam soğukkanlıhkla: hızla kaçarken Hayır, dedi, pasaportunuz mun Bir de direğe çarptı, yolcuları yaraladı Duymadıklarımız ve bilmediklerimiz İngiliz Kralını döven çiftçi Tarihî roman : 51 Yazan: M. Turhan Tan tazamdır, fakat buna rağmen siz san'atBüyük Britanya împaratorluğu tari kâr Francesko Basil değil, devlet polisihinde misli görülmemiş bir rekor kazannin aramakta olduğu Riccardo Ghiesamış olan ihtiyar bir çiftçinin, birkaç gün sınız! evvel öldüğü haber veriliyordu. Bu adam Kompartimanda tatlı bir kadm sesi 2102 sayılı otomobil Şişliden iki müş Johanesburgda çiftçilik ediyordu. Tesis yükseldi: ettiği rekor, lngiltere Kralı Beşinci Cor Bu adam artist Bazildir. Bçn onu teri alarak İstanbula doğru hareket etmiştir. Tam Harbiyeden geçerken Yıl ca mükemmel bir dayak atmış olmasıdır. birkaç sene evvel Londrada seyrettim. Kral Corc on dört yaşmda bir çocukken, Bunu îngiliz kadını söylüyordıı. Ko maz adında bir çocuğa çarparak kücüğü yaralamıştır. Şoför kazayı yaptıktan bu çiftçinin tertib ettiği bir evde, hem miser hayretle kadına baktı, sonra sivil kendisi hem arkadaşlan için feci bir şememurun kulağına birşeyler fısıldadı. sonra, bir parça yavaşlamış ve durayım mı, yoksa kaçayım mı diye düşündükten kilde neticelenebilecek bir tedbirsizlik Söylediği sözler ötekini pek şaşırtmıştı. sonra selâmeti kaçmakta bulmuş ve son yapmış, ve çiftçi kendisini mükemmel su Madam, dıye lngiliz kadınına hızla yoluna devam etmiştir. Şoförün rette pataklamıştır. döndü, yanılmış olmıyasınız... Onu ne akh hep yaraladığı çocukta olduğu için Maamafih, Kral Corc, bu muamelezaman Londrada seyrettiniz? direksiyonu iyi kullanamamış ve Taksi ye hiç kızmamış, hatta, Kreliçe Mary lngiliz kadınınm yüzü kıpkırmızı ol me doğru gelirken kaldırımdaki tramvay ile birlikte Afrikayı ziyaret ettiği sırada, du: direğine çarpmıştır. Çarpışma sonunda çiftçiyi ona, eski bir arkadaş dive tanıt Ne zaman mı?.. Ne zaman mı?.. otomobilin sol tarafile camlan parçalanmış «Bir lngiliz hükümdanna el kaldırdiye tekrarladı. Galiba geçen kış. mış, içindeki müşteriler yaralanmıştır. mış olan yegâne adam!» diye tarıf et Memur İtalyana dönmüştü: Şoför bu ikinci kazasından sonra he mistir. Doğru mu?.. diye sordu. men kaçmış, polisin bütün aramalarına Meneliğin vecizesi Evet geçen kış Londradaydım. rağmen bulunamamıştır. Fakat pasaportunuzda bir Ingıltere Eski Habeş İmparatoru Mcnelik, Bu da ondan..., vizesi yok. imparatorluğu tevhid etmek istediği za Pasaportu yeni aldım, iki ay ev Şoför Mehmedin idaresındeki 2538 man Raslarla ve derebeylerile korkunc sayılı otomobil Sirkeciden geçerken Yor ve devamlı bir mücadeleye girişmeğe vel.. Komiser bir müddet yaprakları çevir gi adında birine çarpmış ve yaralamıştır. mecbur kalmıştı. Bir gün, asî şeflerden di. Sonra birşey keşfetmiş gibi yüzüne Şoför yakalanmıştır. birine bir haber göndererek, derhal tesbir sevinc manası gelerek sordu: Jandarma ile suçlu arasında lim olmasmı emretmiş ve kendisinden, Nasıl bir san'atkârsmız ? Bilseniz nekadar sinirliyim, dedi, bir kutu biberle beraber cevab olarak hâdise Cambazım. evimden bir telgraf aldım. Beni çaym şu mektubu almıştı: Dün öğleden sonra Ağırceza mahke yorlar. Muhakkak bir felâket olmuş o Memurlar birbirlerile, yavaş sesle ko«împaratorunuza söyleyiniz ki, be mesinde muhakeme edilmek üzere bir nuştular, sonra İtalyana: lacak..* nimle yapacağı harbin sonu, bu biberleVoyvada, önce de işaret edildiği ü du. Lâkin ara sıra ağıllara, hatta köy jandarma refakatinde getirilmekte olan Geliniz. O zaman asabiyetinin sebebini anlazere, yalnız vahşi değildi. Ruh çirkinli lere uğrıyarak yiyecek aramak zorunda suçlulardan Kâmil ile kendisini getiren rin tesirinden daha yakıcı olacaktır.» Dediler. Hep beraber istasyona mdithm. jandarma arasında adlıye koridorunda Menelık buna karşılık bir çuval buğ ğimfl cn aşağı derecelerini de taşıyan se kalıyordu. O vakit iş değişiyordu, kavKanda bizim kompartımammıza bir ler. İtalyanın etrafını çevirmişlerdi. Me bir hâdise olmuş, gürültü üzerine ahali day göndermiş, bir de şu puslayı yazmış: fil bi/ mahluktu. Güzel erkekleri kadın ga yapmak gerekleşiyordu. ingiliz kadını girdi. lngiliz kadınlan gü murlardan biri: toplanmışsa da çabuk yatıştırılmıştır. «Benim askerlerimin sayısı bu buğ gibi görür ve gürbüz erkeklere de kendi Zavallı Mustafa hiç istemediği ve e* Mademki cambazsmız, dedi, bize zel olurlarsa hakikaten çok güzel olur Jandarma suçlunun, kendi elindeki si dayların sayısından fazladır!» asi Ras ni kadın gibi göstermek isterdi. Demitri linden geldiği kadar kaçındığı halde lar. Bizim kompartimana gelen de bu gü hünerinizi gösteriniz... Sizden bir Salto lâhı almağa teşebbüs ettiğini, Kâmil de yos Yaksiçle çok iyi anlaşmıştı, karşılıkh sık sık boğuşmaya mecbur olmuştu. Köyfazla ısrar etmemiş ve teslim olmuş. mortale istiyoruz. zellerden biriydi. jandarma tarafından kendisinin döğül hüviyet değiştirerek uzun aylar geçirmiş lüler, ansızm aralarında boy gösteren Habeşin renklisi ! İngiliz kadını: Fakat İtalyan onunla meşgul olmu mek istendığini iddia eylemekte olduk ti. Şimdi ayni ruh bozukluğıle murdar Türk delikanlısını görür görmez ilkin ka» • Mahvoldu. Uluslar Sosyetesi sarayının koridor kuruntulara kapılıyordu, hem gül, hem yordu. tngiliz kadını bir mecmuanın yaplarından tahkikat yapılmaktadır. çışıyorlardı. Sonra onun sürüden ayni < « Diye fısıldadı. Herkes adama bakı larında, son günlerde, büyük bir mu raklannı çeviriyordu. Fakat gözleri sık, çelik hissi veren şu genc tutsağı iğrenc mış bir genc olduğunu anlayınca tırpanDostunu yaraladı vaffakiyet kazanan bir söz dolaşıp dursık mecmuanın yapraklannd^n ayrılıyor, yordu. O caketinin üç düğmesini ilikledi. lara, sapanlara, baltalara, sınklara sa <* emellerle seyre dalıyordu. hayranlık ifade eden bir bakışla genc t Ve birdenbire ayaklarını yere vurarak Beşiktaşta Hasanpaşa deresinde otu maktadır. Bu ansızm önüne çıkan genc aslan onu rılarak üzerine saldınyorlardı. Ağıllardai havaya sıçradı. Çok yükseldi, perende ran Leman isminde bir kadın dün Tahtalyana bakıyordu. Habeşistan davasını, Uluslar Sosye • o kadar heyecanlandırmıştı ki içeride, da çobanlar ayni şeyi yapıyorlardı, kö « Fakat İtalyan bu güzel kadının ho attı ve gene iki ayağının üzerıne muva takalede kutucularda bir köfteci dukkâ tesinde müdafaa yükünü üzerine alan peklerin ya|dımile bu tek başına düşman herkesin giremediği odaların birinde bışuna gittiğini farkedemiyecek kadaı ken zenesini kaybetmeden düştü. Bu defa nında yemek yerken o sırada oradan geç Sorbon profesörlerinden Mösyö Jeze, diyarında dolaşan Türke çullanmak isti» ayni hareketi tek ayakla yapıyordu. Ye mekte olan dostu Kâmil; Lemanı göre celse esnasında kürsüye çıkınca, birisi raktığı Maryayı unutmuştu. Başka gündi düşüncelerile meşguldü. yorlardı. ler nereye gitse o kadının hayali de beVe görüyorum, biz hududa yaklaş re geldiği zaman tekrar perende atmağa rek içeri girmiş ve bıçağını çekerek muh yanındakine sormuş: raber gelirdi. Şu salona çıkarken de ayni Mustafa bütün bu saldırışlara gögus telif yerlerinden yaralamıştır. Kâmil ya Kım bu? tıkça îtalyanımızm asabiyeti daha ziya hazırlamyordu ki memur: hayal göz bebeklerine oturuyordu. Fakat geriyordu. Burnunu kanatmadan tehli * kalanarak Müddeiumumiliğe verılmiştir. Kâfi, kâfi, diye bağırdı: deleşiyordu. Lâtifeci bir delege öteden cevab ver boyar Mihalın getirdiği gürbüz armağankeyi savuşturuyordu ve küme küme köyUç dakika sonra îtalyan yerine düşer Mantona 6 dakika kalmıştı . miş: Kartalda bir otobüs devrildi Ja karşılaştığı dakikadanberi Marya yok lüyü darmadağın ediyordu. Onun pali 1 Habeşin... Renklisi! Tren Montekarloyu geçer geçmez I gibi oturuyordu. Bksptes harek«f etsmiştu; yapıştığı yerden, gözbebeklerinden tersile ürkutüp kaçırdığı köyltiler, yurd »' Kartal Beledîyesine bağlı 39 numarati. Ben koridora çikmiştım. Bu acayib Altes empermeabl J „ rK „„, talyan yerinden katktı. Kompartimanın ayrılıp gitmişti. , • , lannı bırakıp uzaklara, ormanlara ve kok şoför Avninin idaresindeki otöbüs penceresine abandı. Caketi biraz kalk hikâyenm hakikatini anlamağa' çahşıyorHarbden önce, Rus Prensi Grandük Vilâd bu hissî değişiklikler içinde göz rulara kaçışırlardı. O vakit Mustafa a •* müşteri yüklü olduğu halde Umraniye mıştı. Arka cebini bir tabancanm şîşir dum. Bir dakika sonra geri döndüğüm tından iner, köyde kalıp düzünelerle erile Çakmak köyü arasında giderken dev Nikola, Fransız manevralarına iştirak leri bulana bulana ve türkçe sordu: diğini gördiim. Birdenbire pencereden zaman İtalyanı İngiliz kadınınm önünde rilmiş, müşterilerden Mehmed oğlu Ali ettiği sırada, maiyetine bir muhafiZ bö Sen buralara nasıl düştün babayi keği yenen Türk aslanına her şeylerini şiddetle döndü. Koridora çıktı. Hemen dizçökmüş gördüm. Kadının ellerini ö sunmaya hazırlanan kadınlarla biraz şaile kardeşi yaralanmıştır. Şoför karşıdan lüğü verilmişti. Efrada talimat verildi ğit? bir dakika sonra içeri girdi. Dikkat et püyordu. Gene başımı çevirdim. Ve î gelen otobüsle müsademe etmemek için ve Grandüke hitab ederken «Altes em Köyüme baskın yapıldı, bütün kız kalaşır, atına yem verdirir, kendine yi ^ tim, rovelver arka cebinde değildi. SJâhı talyan hudud istasyonuna gelinciye ka birdenbire fren yaptığını, kazanın bun peryal» demeleri tembih edildi Bir gün, Iar, kızanlar sürülüp götürüldü. Ben de yecek getirtir ve aradığı kadın hırsızlan ne yapmıştı?. Sanki benim düşüncelerimi dar pencereden baktım. hakkında da bilgi toplıyarak gene yola, dan olduğunu söylemiştir. Yaralılar Nikola, bir nöbetçiye, bazı sualler sor içlerindeydim. * * * anlıyormuş ta cevab vermek istiyormuş düşerdi. Haydarpaşa hastanesine yatırılmışlardır. du. Zavallı adam, sıkılganlıktan mı, Kim yaptı bu baskını? gibi elini caketinin sağ cebine götürdü. Üç gün sonra Milânoda ltalyariıma Yapılan tahkikatta şoförün vesikasız korkudan mı, herhangi sebebdense, veBirçok köylü kadınlar, üç erkekle gü Bilmem ki. Belki Macarlar, b.elki Tabancasını sağ cebine koymuştu. în rasgeldım. Tevekkeli dünya küçüktür olduğu, ve evvelce yaptığı bir kazadan receği cevabın başma koyacağı elkabı şu Sırblar yaptı. zel bir kadından mürekkeb bir kümenin san tabancasını ne zaman sağ cebme ko dememişler. Selâmlaştık. Hatmmı sor dolayı da vesikasının alınmış bulunduğu şekle soktu: geçtiğini Mustafaya söylemişler ve on Köyün uzak mı buraya? yar, onu kullanmağa ihtiyacı olduğu da du: anlaşılmıştır. ların izlerini de göstermişlerdi. Lâkin Uzak, çok uzak, Semendirenın ya Milânda oyun verirseniz seyirci «Evet Altes empermeabl!» ve kikada değil mi?.. hiçbir kimse o üç erkekten birinin Ka * nında! Üzerine düşen taşlarla leriniz arasında muhakkak ben de buluPrens güldü, geçti. «Bunda bir iş var» diye düşündüm ve zıklı Voyvada olduğunu ona haber ver Sen köyde ne yapardın? [Not: Empermeabl su geçmez, deBakırköy taş iskelesinde çalışan ametrenin tekerlekleri hemen bu sÖzü tek nacağım. memişti. Çünkü bu sırn bilen yoktu. O Koyun güderdim, ağıl beklerdim. İtalyan biraz sıkılmış gibi bir vaziyet leden Burgazh Kadir, arkadaşlarının mektir.] rarlamağa başladı: sebeble Mustafa, Eflâk smmna gelinci Akına gitmez miydin? takındı. Sonra birşeye karar vermiş gibi: dikkatsizliği yüzünden düşen taşlarla Bunda bir iş var!.. Bunda bir iş Çalınan eser ye kadar Maryayı kaçıranm kendi öz Akm benim işim değil. Ben köy Bu akşam beraber yemek yiyelim, yaralanmıştır. Yaralı, oradan geçen bir var!.. Bunda bir iş var!.. Fransız ediblerinden Alfred Savoir, lüyüm, çobanım. düşmanı Drakül olduğunu öğrenememişti. su kamyonuna konarak Ermeni hasta Tekerleklerin şarkısı daha yavaşladı, ister misiniz? dedi. Mathurins tiyatrosunu idare ettiği tarih Boyun bosun yerinde. Gücün kuv Hatta o kara yürekli adamın Belgrad Onu biraz daha tanımak için davetini pesine kaldmlmıştır. daha yavaşladı. Hududa gelmiştik. Ben lerde, genc bir muharrir, kendisine bir vetin de var. Üstehk Türksün. Ağıl bek zindanından kaçtığını bile yolda duymaguya gazete okur gibi yapıyor, fakat ha memnuniyetle kabul ettim. Restorana onZehirlenmeler gene arttı eser getirmiş. Savoir, bu eserin işe yarar mıştı. lemekten sıkılmıyor muydun? kikatte karşımdaki adamı gözetliyordum. dan evvel gitmişim. Beş dakika oturmuş Son günlerde zehirlenenler gene ço birşey olmadığını görerek bir köşeye atYalnız üzerinde yürüdüğü izin kendin! Her Türk akına giderse köyler boş O gene asabî ve şiddetli bir hareketle oturmamıştım ki. karşıma üniformah bir ğalmağa başlamıştır. Bilhassa bunların mış. Eflâk diyarına doğru götürmesinden içikalır. Biz senin anlıyacağın koruyucuyuz pencereden ayrıldı, yüzü takallüs etmiş subay dikildi. Ve kendıni bana takdim çoğu baldan zehirlendiğine göre vaziyet Aradan birkaç ay geçmiş, muharrir işte. ne ürperme geliyordu. Vilâdm kaçtığını etti: ti. Gözleri dehşet içerisindeydi. Onda öşüpheli görülmektedir. eserini geri istemiş. Fakat koydunsa bul, bilmemekle beraber sevgilisinin o memle Peki, adın ne? Yüzbaşı Riccardo Chiesa dedi. lümü görmüş bir adam hali vardı. Boğazkesen caddesinde Süleymanın sü eser meydanda yok. Savoir, eserin sahikete aşırılmış olması ihtimalinden acı Aldemir. Sonra gülerek devam etti: Ben de pencereden baktım, istasyonmitçi fınnında çalışan Ahmed dün balbine, yazıyı kaybettiğini söylese pek ayıb duyuyordu. Kardeşinin şişe geçirildiği Size herşeyi anlatamam. Bunlar Kazıklı Voyvadanın vaktile kardeşini da asker vardı. Süngülerini takmış askeryemiş ve zehirlenerek Beyoğlu hastane olacak. Düşünmüş, taşınmış, nihayet şu meslek esrarıdır. Yalnız şunu bilmeniz lâateşte kızartmaya zorladığı küçük akın yerler, onun gözünde, uğursuzdu. Marler trenin sağ ve solundaki peronda ikişer sine kaldmlmıştır. cevabı yazmış: cıyı tanımaması hiç te umulmaz bir gaf yanın da bu uğursuz yerlerde felâkete adım ara ile adeta kordon yapmışlardı. zımdır ki eğer ele geçmiş olsaydım. FranBir zehirlenme vak'ası da Üsküdar «Değerli üstadi sız hududunda benı bekliyen şey ölüm let değildir. Mustafa o acıklı hâdisenin uğramasından korkuyordu. Lâkin yol İtalyan dudaklarmı ısırdı ve şimdi süda olmuştur. Üsküdarda Toygarhamza Birkaç gece evvel, çalışma odamın vukua geldiği gündenberi gelişip serpıl onun için için ürpermesine, acı duyma kunet bulmuş gibi bir hal aldı. Gümrük dü. Fransız memurunun bana cambaz mahallesinde oturan Keziban adında bir kapısını kmp içeri girmişler, kasamı aça miş, çocukluktan gencliğe geçmiş, at üssına rağmen Eflâke gidiyordu. Dayak muayenesinden sonra pasaport memuru lık yaptırmağı teklif etmesi çok iyi bir kadın akşam yemeği olarak makarna piyiyen çobanlar, pala tersile ürkütülüp bir subay ve üç sivil bizim kompartıma tesadüf oldu. Çünkü benim mensub ol şirmiş ve evine Bakırköyünden misafir rak içinde bulunan nekadar kıymetli eş tünde ve akınlar içinde olgunlaşıp tam biı duğum taburda en evvel öğretilen şey ya varsa hepsini çalmışlar. Bu meyanda aslan biçimi almıştı. Kazıklı Voyvada kaçırılan köylülerin kendine güler yüz na girmişti. gelen Hatice ile beraber yemiştir. Yemek eserinizi de götürmüşler, ilâh...» bu nevi beden hareketleridır. gibi onu karışık işlerle dolu bir günde ve gösteren karılan ve ara sıra bozulmadan Evvelâ benim pasaportumu istediler. ten biraz sonra zehirlenme alâmetleri göze çarpan dört at izi, aranılan kahlenin < Ya lngiliz Leydisi ne oldu? diye Genc muharrir, eserine verilen bu gelişi güzel gören bir adam değil, kendiMemur benim pasaportumu kontrol e gösteren iki kadın Hemen Zeyneb KâEflâka gittiğini söylüyordu. sordum. mevhum değerden koltuklan kabararak, sile uzun uzun görüşmüş olan Fatih de derken üç siville subay da yüzüme dikmil hastanesine kaldırılmıştır. Hiç haberim yok. Bana ismini bile Mustafa da işte yol boyuna aldığı bu üstflik bir de teşekkür mektubu yazmış. bir bakışta tanıyamazdı. O kadar değişkatle bakıyorlardı. mişti. Vapurdan rıhtıma düşen söylemedi. Onu bir daha görmiyeceğim haberlere, rasladığı izlere dayanarak o Uğursuz rakkam ! Benden sonra sıra lngiliz kadınına geldiye öyle bedbahtım ki.. Fakat kalbimAnlaşılması gerekli görünen başka bir dıyara doğru yürüdü, geniş zikzaklar zavallı amele mişti. Onun ismini duyunca memurun yüBazı kimselerin, bazı rakamlara uğurde ona bir mabed kurdum ve hayatımı çizerek, karışık yollan aşarak Eflâk sızü değişti. Hürmetkâr bir mana aldı. Kuruçeşmede rıhtıma bağlı Kalkavan suzluk isnad ettikleri malumdur. Bu gi nokta vardır: Mustafa oraya nasıl gelo kadar kibarca kurtaran bu kadına o köylüyü di?.. Biz bunu okuyucularımıza anlata nırına girdi ve ilk karşılaştığı Uçüncü İtalyandı. O canı sıkılmış bir vavapurundan kömür taşıyan amele Şükrü, bi hurafeye inanan kimselerin bu kanamabedde daima tapacağım. cağız. Kendisini, Maryanın kaçırıldığı söyleterek ummadığı hakıkati, Kazıklı kalasın üstünden geçerken müvazenesini atlerini kuvvetlendirecek hâdiseler de yok ziyette yerinde oturuyor, sakin sakin siVoyvadanın zindandan kaçıp oraya gelgara içiyordu. Fakat acaba neden eli ro Ve önündeki şarab kadehini sonuna bozmuş ve nhtıma düşerek ağır surette değildir. Muayyen bir rakamın uğursuz yerde, kayanın dibinde ve bir sürü izler kadar içti. Almancadan çeviren: yaralanmıştır. Yaralı Beyoğlu hastane luğunu denemiş olan insanlar arasında, arasında bırakmıştık, değil mi?.. Musta diğini öğrendi. velverini sakladığı cebin üzerindeydi? SÜVEYDA H. Bu bilgi genc akmcıyı sevinc içinde sine kaldınlmıştır. Fransa Kralı On Altıncı Lui meşhur fa, işte bu izler üzerinde yürüdü, sevgıliPasaport memuru elindeki pasaportu dur. Kendisine musallat olan rakam sini kaçıranlan kovalamaya girişti. Fakat bırakmıştı. Çünkü o, katil Voyvadayı dikkatle muayene etti. Yanmdaki sivillerVoyvada ile arkadaşları için engelsiz Belgradda arayıp bulmak istiyordu. BaGayrimübadil Cemiyetinde den birine uzattı. Düşük bıyıklı sivil. bir DEN/Z tŞLERl «21» imiş. bir yol olarak uzayan o istikamet, genc pertavsızla yapraklan tetkik etti. Sonra On Altmcı Lui, 1770 nisanmın 21 akıncı için dikenli, çukurlu ve uçururrtlu sarılması kolay bir iş olmamakla bera toplantı ber bu dilek onun ruhunda yer bırakmışadama dönerek: Vapur ve şileplerin tetkiki inci günü evlenmiştir. bir geçid oldu. Bir kere, önde gidenle tı, hayatını feda etmek pahasına da olsa Gayrimübadiller idare heyeti dün top Biraz yerinizden kalkar mısmız?.. Deniz Tecim Direktörlüğü teknik he Ayni sene haziranının 21 inde düğü rin istifade ettikleri menzil teşkılâtından bir yolunu bulup Belgrada gitmeği, zinlanarak bonoların kıymetten düşme se yeti tarafından limanımızda posta va nü yapılmıştır. Dedi. onun fayda görmesine imkân yoktu. Bun dana girmeği, Voyvada ile karşılaşıp beblerile bunlara karşı alınması gerekli purlarile şileblerin teknik muayenelerine Ben mi?.. Peki. 21 haziran 1791 de «Varennes» e dan ötürü atını korumaya, yorgun dü hesablaşmayı tasarlayıp duruyordu. SevYerinden kalktı. Beş adam ona büyük tedbirler üzerinde konuşmalarda bulun başlanmıştır. kaçış. şürmemeğe mecburdu. Sonra her önüne gilisinin kaçmlması üzerine bu dileğini bir dikkatle bakıyorlardı. îçlerinden biri muştur. 21 ikincikânun 1793 te kiyotinle gelen köye uluorta giremiyordu, hesablı îki ay kadar sürecek olan bu muayegene ruhunda saklamış ve kadm hırsız sordu: Alâkadarlar, bonoların kıymetlendi neler neticesinde havuzlanma müddeti idam. davranıyordu. Bundan dolayı da izleri lannıh ardına takılmıştı. Şimdi bu hır Sizin isminiz Francesko Basil mi rilmesi ve gayrimübadillerin zarardan geldiği halde havuzlanmamış ve tamir On Altıncı Luiyi idam sehpasına sü kaybediyordu, oyalanıyordu. Atına yem, sızlan yakalıyamadığı halde Voyvada dir?. Artist misiniz?. korunması için Finans Bakanlığının bu görmemiş olan ve tahlisiye tertıbatı nok rükliyen raporun, «21» ler komisyonun kendine azık bulmak için de hayli güçlük ile yüz yüze gelebılmek imkânım elde Erçt.. Acaba pasaportum munta günlerde alacağı söylenen yeni kararla san bulunan gemilerin seferlerine musa dan çıktığını da ilâve edince, uğursuz çekiyordu. Gerçi ot bulursa atını, meyva etmis bulunuyordu. ^ degil nnı beklemektedir. ade edilmiyecektir. luğun dehşeti daha iyi anlaşılıyor. lı ağaç bulursa kendi karnını dpyuruyorfArkan var) Mustafa, Maryanın izini ararken bu izin kendisini Kazıklı Voyvadaya yaklaştırmakta olduğunu bilmiyordu

Bu sayıdan diğer sayfalar: