17 Nisan 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

17 Nisan 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 17 Nisan 1936 «Cumhuriyet» in tarihî tefrikası: 5 VIYANA OONUŞU / // // //ı M. TURHAN TAN ( Şehir ve Memleket Habenleçi Bomontiye dada nan hırsız sebekesi Gürültü ile mücadele Misafir Rumen talebe şerefine Siyasî icmal Yeni Milletler Cemiyeti illetler Cemiyetini teşkilde önayak olan büyük devlet, Şimalî Amerika Birleşik hükumetleridir. Fakat bu müessesenin milletler arasında müsavat ve adalet esası üzere sulhun muhafazasından ziyade, mağlublara cebren kabul ettirilen sulh muahedelerinin müdafaası maksadma alet olacağını anladıktan sonra Milletler Cemiyetine iştirak etmekten ilk vazgeçen devlet te gene Amerika olmuştur. Z a man geçtikçe Milletler Cemiyetinin hakikaten sulha müessir surette ve adilâne yardım edeceği tahakkuk ettikten sonra Amerikanın bu müesseseye döneceği yakm zamana kadar ümid edilmişti. Fakat Mançuri ve Habeşistan mese lelerinde bu müessesenin bir iş göreme diği meydana çıktıktan sonra Amerikalıların Milletler Cemiyetine karşı olan son teveccüh ve alâkalan da kesilmiş tir. Diğer taraftan Şimalî Amerika Müttehid hükumetlerinin yalnız başına münferid ve mücerred bir halde yaşama sına ne iktısaden, ne de siyaseten imkân yoktur. Bu noksanı telâfi etmek üzere Şimalî Amerika Müttehid hükumetleri devleti, Amerika kıt'asının ortasındaki ve cenubundaki müstakil devletlerden müteşekkil bir camia kurmağı kararlaş tırmıştır. Bu karan tatbik edebilmek için eWelâ diğer Amerika devletlerile münasebatını düzeltmeği kendisine iş edinmiştir. Yakın zamana kadar, Şimalî Amerika devleti Orta Amerikadaki zayıf devletleri süngü ve top kuvvetile kendisine rametmek ve diğer devletleri de Monroe prensipile himaye etmek politikasını tutmuştu. Süngü siyasetî bütün orta ve cenubî Amerikada, Anglo Sakson Amerikan devletine karşı derin nefret ve zıddiyet uyandırmıştı. Monroe kanunile müstakil Amerika devletlerini Avrupah ve Asyalı devletlere karsı himaye etmekte olması da, ekserisi cihanm askerî, siyasî ve ik tısadî cihetten büyük birer devleti sayılan orta ve cenubî Amerikanın Meksi t ka, Brezilya ve Arjantin gibi ittihad hükumetleri tarafından şerefi muhil bir sıyanet tarzı sayılıyordu. Şimalî Amerika devleti, Herşeyden evvel Orta Amerikadaki küçük devletlerin topraklanndaki Amerikan kuvvet» lermi geri aldt ve süngü siyasetine nihayet verdi. Hatta Amerikanın müdafaası için hayatî ehemmiyeti haiz olan Panama kanalının bulunduğu Panama hükumetile kanal hakkında i!;i müstakil devlet arasında yapılan tarzda yeni bir mukavele yaptı. Deli Mıırad, Türkün yeryüzünde en üstün bir Birisi 8 metroluk pence Yeni talimatnameye ce Bu akşam Şehir Tiyatrovaarlık olduğuna nasıl inanmıştı? reden atlayıp kaçtı zaî hükümler konacak sunda müsamere var Bu üçüncü\bayragı ben diktim! Kara Mehmecfc. kavvetli yumrugunu arkadaşının omzuna indirdi: Yaşa Deli Murad, dedi, yaptığm iş çok yaman! \ O, başını salladı: Seninki kadar tleğil. Bir donan mayı tek bir giille ile ateşe vermek nerede, bir kale bedenine üçüncü olarak çıkmak nerede! Hayır. Senin yaptığın iş daha büyük. Çünkü ben karadan gül^e savurdum. Sen, gülleler, kurşunlar içinde, yürüyerek o işi yaptın. İkisi de yiğitlikte üstünlük şerefrrri birbirine bağışlamak istiyordu. Çünkü lisi de Türktü, bir faziletin hakkını vcrmeği bu haysiyetle borc tanıyorlardı. Y,aşça biraz daha ileri olan Deli Murad, arkadaşının alçak gönüllülükte ayak diredi ğini görünce serteldi: Boş lâfı koy be adam, dedi, iki kere iki beş etmez. Sen, Kumkaleden o mubarek gülleyi savurup ta Venedik donanmasını tutuşturmasaydm Istanbul elden giderdi. Biz Olivarı almasak ne o lurdu?.. Ve dostunu şu hükümle susturduğundan ileri gelme bir gülüş içinde pos bı yıklannı büktü: Hikâyeye de, dedi, aptest verdirme. Sözümü bitireyim ki meramımı açığa vurmağa aman bulayım. Nerede kaldıktı. Ha... Olivar kalesine çıktığımı söylüyordum, değil mi?.. Evet. Abbastan, onun izinde yükselen Yeniçeriden sonra kale bedenine ben bayrak diktim (1). Asker de ardımdan harıl harıl tırmanıyordu. Düşman, bu yükselen akın üzerine tes lim işareti çekti, Olivar bizim oldu. Ben, yaptığım işin içime verdiği sarhoşluğu gidermeden bir çavuş geldı, Sadırazamın beni istediğini söyledi. Bir merdivene çıkar gibi hiç güçlük sezinsemiyerek tır mandığım kaleden dik ve kaygan bir bayır iner gibi sendeliye sendeliye indim, serdarın otağına gittim. Genc vezir, OIivardaki Macar kilisesinin hünkâr, Nemse kilisesinin Valide Sultan, Tot kilisesinin de Haseki Sultan adına mescide çevrilmesi için emir veriyordu. Kendismi selâmladım, durdum. Yenıçeri ağasına, defterdara, vezirlere dıyeceklerını bıtır dikten sonra yüzünü bana çevirdi: lara binmişlerdi, Kralın ardında yürü yorlardı. Kral, sarayda gördüğum çul suz adam değildi, başkalaşmıştı. Tepeden tırnağa kadar kökdemir içindeydi. Kâkülleri dağımk beş yüz genc uşağın ortasında at sürüyordu. 5 a t l r l a n ' Tüfekçileri, Mataracılan öndeydi, Mehterhanesi de durmadan ötüyordu. Kral beni görünce babasına kavuşan hasretli bir çocuk gibi sevindi, oğfencıklannı bir yana çektirdi, Mehterhanesini susturdu, at üstünden elini uzatıp elime yapıştı, tercüman ağzile yanık yanık sordu: Nasıl, şarnn şart değil mi?.. Kı Iıma zarar gelirse karılann boş olacak. Şimdiye kadar hamallar tarafından görülen işlerin, modern vesaitle çalışacak bir şirkete verilmesi hakkmdaki haberler şehrin muhtelif semtlerinde çalışan sey yar küfecileri de endişeye düşürmüştür. Halbuki Dahiliye Vekâletinin hazırla dığı talimatname, seyyar küfe hamalla rına şamil değildir. Gürültü ile mücadele meselesine gelince, bu hususta Belediye erkânından bir zat, dün bir muharriri mize demiştir ki: « Halkın rahatını ihlâl eden fuzuli gürültülerle mücadele için evvelce gene Dahiliye Vekâletinin emir ve tensibile bir talimatname yaptık. Halen o talimatname tatbik edilmekte ve gerek şehir dahilinde gerekse limanda sabahleyin saat sekizden evvel, akşamlan da saat 19 dan sonra gürültü edilmesi menedilmektedir. Talimatname, bazı semtlerde tam ma nasile tatbik edilemiyor. Sebebi ise, Belediye zabıta memurlarının noksan ol masıdır. Şehre lâzım olan bütün beledî hizmetlerin lâyıkile yapılabilmesi için 1500 zabıta memuruna lüzum vardır. Halbuki halihazır zabıta memurlarımız, âmirlerile beraber ancak 250 kişidir. Binaenaleyh, esasen gürültü ile mücadele için ortada bir talimatname mevcuddur. Yeni talimatnameye bir takım cezaî hükümler ilâve edildiğini zannediyoruz. O vakit tatbik imkânları, daha fazla kolaylaşacaktır.» Rumen talebeden bir grup Güldüm: Ucten dokuza, hatta doksan do kuza kadar şart olsun. Güleryüzden, tath dilden gayri birşey görmiyeceksin! Benim bu sözüm üzerine gözleri parladı, yüzü açıldı ve beni sağına alarak yürijyüş emri verdi. Konuşa konuşa, gülüşe gülüşe konakları aştık, Olivar ö nunde bizim orduya ulaştık. Biz gelin ciye kadar Eflâk Beyi, Buğdan Beyi, Kırın* Hanının oğlu da gelmişlermiş. O iki beyje Divan çavuşlan Krala karşı çıktılar, hazırlanan otağa götürdüler, konuk ettiler. Ertesi gün Sadırazam, alay kurdurdu. Bütün konuklan huzuruna getirtti. Ben, aldığım emre uyup Sadırazam otağının bir köşesinde duruyordum. Bütün töreni gözümle gördüm. Şimdi de gözümü kapayınca o günkü işler bey nimde canlanıyor, yüreğime çarpıntı geliyor. Neydi o azamet, neydi o kudret. Ben, Türklüğün bir cihan, nurdan bir cihan olduğunu o gün anlamıştım. Deli Murad, gerçekten heyecan içindeydi. Sekiz yıl önce gördüğü muhte şem sahneleri hatırlamak onun kanına ateş, gözlerine kıvılcımlı bir ışık, diline tatlı bir tutukluk getirmiş gibiydi. Söyliyemiyordu. Kelimelerden çok beliğ bir sükut içinde kıvranıyordu. Ayni heyecana kapılan Kara Mehmedin yalvaran bir sesle: «Sonra?» demesi üzerine şöyle bir silkindi: Evet, dedi, o gün yepyeni bir i mana erdim, Türkün yeryüzünde en üstün bir varlık olduğuna inandım. Nasıl? Acele etme yoldaş, sabırlı ol. Kendimi bir iyi toplayayım da anlatayım: İlkin otağa Kırım şehzadesi Ahmed Giray girdi. O, kırk bin Tatarla ve yüz elli bin yedek atla ordugâha gelmişti. On beş yaşında ya vardı, ya yoktu. Fakat ye tişkindi, genc irisiydi. Sırmalı kadife giyinmişti, elmaslı kılıc kuşanmıştı. Otağa girer girmez iğildi, veziri selâmladı, üç adım sonra bir daha ve üç adım sonunda bir daha iki büklüm olup selâmını ta HvrsKin atîadığı evin balkonu ( y işaretli) Kaleye, dedi, ilkin kim çıktı? Erzurumlu Abbas! Öyle ise turnayı gözünden o vurdu, ellı akçelık Sipahi tımannı da o kazandı. Sen yaya kaldın Deli Murad. Bu geriliği örtbas etmek için hemen tabanları yala. Erdel yoluna koş. Kralla buluş, yüreğini hoplatmadan herifi buraya getir. Otaktan utana utana çıktım. Kaleye bayrak dikişte üçüncü kalışımdan enikonu utanıyordum, bir suç işlemiş gibi sıkıhyordutn. Ardımdan bir vezir ağası zeledi. [Arkast var] yetişti. Bir bohça kumaşla üç yüz altın getirdi: (1) Bizzat Fazıl Ahmed Paşa, Olivarm Devletlu vezir, dedi, selâm edi nasıl almdığını Dördüncü Sultan Mehmede anlatırken şöyle demiştl: «Kulunuzun yayor. Bunları gönderiyor, (önümüzde a nında Erzurumlu Abbas derler bir yiğit lınacak kale çoktur, gam yemesin, elbet vardır. Olivar muharebesinde bibâk ve bite birinden birine ilk bayrağı Deli Mu perva kale bedenine çılnp küffarl hâksâr her çend fci üzerine tüfenk daneleri yağdırrad diker) buyuruyor. dılar, yerinden ayıramayıp sebat göster Bu söz utancımı giderdi, kumaşı ça dikte anı görüp bir Yeniçeri dilâveri dahi dınmda bıraktım, altınları koynuma koy anm yanına uruç ettiğin sair gaziler görünce hurusa geldiler.ı dum, atlanıp yola düzüldüm, üç gün Sultan Mehmed, bu anlatış üzerine kahsonra Kral Apafi ile karşılaştım. Ya raman Abbası yanma getirtti. Muharebe nında beş bin kadanalı Saz Macan, beş nin şanlı menkıbelerini ona da söyletti, bin Sikel atlısı, üç bin Haydoşak süva sonra kendi elile basma çifte çelenk taktı, Erzurum gümrüğü malinden dolgun aylık risi vardı. Erdeldeki yedi yüz yetmiş altı bağladı, bol ihsanlar verdi. pare kalenin hâkimi de dev gibi kadana Cevahirüttevarih Zabıta son günlerde Bomonti civarı na musallat olan bir hırsız kumpanya sının izleri üzerinde bulunmaktadır. Bomonti halkının rahatını kaçıran bu kumpanyaya mensub hırsızlar evvelki gece saat 2,30 da bahçeden balkona atlamak suretile Bomontide Sadık soka ğında 25 numaralı avukat Şevket Yuntun evine girmişlerdir. Beraberlerinde bir de çocuk bulunduğu anlaşılan hırsızlar eve girdikten sonra altkata inerek, her ihtimale karşı hazır bulunmak üzere evvelâ kapıyı açmışlardır. Bu esnada yatağından kalkan avukat Şevket kapının sesini işitmiş ve hizmetçisinin kalktığını zannederek seslenmiştir. Aşağı dan cevab almayınca, hemen tabanca sını almış, karısını uyandırmış ve ona da bir tabanca vererek altkata inmiş tir. Karı koca evin her tarafını aradıkları halde kimseyi bulamamışlardır. ADenizyolları idaresi tarafından Av vukatın sesini işiten hırsızların derhal rupadaki tezgâhlara ısmarlanacak olan sokağa fırlıyarak biraz ötede beklemekte olan otomobillerine atlayıp son sür yeni vapurlann sipariş işi bazı sebebleratle kaçtıkları anlaşılmıştır. Bu sırada den dolayı teahhura uğramaktadır. Şevket pencereleri açarak «hırsız var!> Proje ve şartnameler çok evvelden yadiye bağırınca, polisler ve bekçiler koş pılmış ve inşaata talib olan gruplarla mümuşlar, evi bir daha aramışlaç, fakpt •zakejeye başlıyalı hayli vakit geçmiş olkimseyi bulamamışlardır. masına rağmen münakasanın bitirilem»Ertesi gün, Polis müdiriyeti mtitehas mesi hükumetin tediye şartlarile gruplasıs memurları hırsızların girdiği bal nn teklifleri arasmdaki farklardan ileri konda tetkikat yaparak eve giren hır gelmektedir. sızların ayak ve parmak izlerini almışYaptırılacak gemilerin bedeli on se lardır. Yapılan tahkikat neticesinde bu nede klering yolile ödenecektir. Yani mahalleye iki aydanberi bir adamın daposta vapurlarımızı yapacak olan şantidandığı anlaşılmıştır. yeler, vapurların bedeli mukabilinde Bu açıkgözün «komşunuz merdiveninizi istiyor> teranesile girdiği evlerin memleketimizden tütün, fındık, üzüm, dahilî tertibatını tetkik ettiği de mey tiftik ve saire gibi mal alacaklardır. Binaenaleyh, münakasaya iştirak eden müdana çıkmıştır. Avukat Şevketin evinde cereyan e esseseler, meselenin bu tarafını tetkik ve den hâdiseden 24 saat sonra gene Bo intaca çalışmaktadır. Her grup kendi monti civarında Silâhşor sokağında A memleketine memleketimizden ne gibi rel apartımanında oturan eski Belediye rnallar ithal edebileceğini düşünmekte ve Temizlik îşleri müdürü Mehmed Ali bunlann satış imkânlannı şimdiden ganin dairesine de hırsızlar girmiştir. ranti etmek istemektedir. Diğer taraftan Sabahm saat 4 ünde Mehmed Ali hükumetimiz de bu kleringe esas olacak nin karısı birdenbire uyanmış ve «hır maddelerimizin listelerini hazırlamakta sız var'» diye bağırmıya başlamıştır. Mehmed Ali derhal yatağından fırlar dır. Millî Türk Talebe Birliğinin misafiri bulunmakta olan Romanya Üniversite talebesi dün müzeleri ve camileri gezmiştir. Dost milletin genclerile Millî Türk Talebe Birliği mensubları tarafından bu akşam Şehir Tiyatrosunda müşterek bir müsamere verilecektir. Bu müsamerede evvelâ Rumen ve Türk millî marşları söylenecek, sırasile Rumen ve Türk millî havaları çalına cak, Nimet Vahid tarafından şan kon seri verilecek, Rumen talebeleri t^ra fından opera parçaları söylenecek, Ce mal Reşid tarafından solo piyano ça lınacak, Üniversiteli gencler tarafın dan Mercandah, Karadeniz oyunu, Türkistan Mendil oyunu, Erzurum barları, Azerbaycan oyunları oynanacak ve Mü nir Nureddin tarafından parçalar oku nacaktır. Yeni vapurlar ŞEHİR ÎŞLERİ Afiş ücretleri Afiş ücretlerinin, ilân ücretlerile beraber tahsil edilmesi, afiş ücretini vermi yenlere aid ilânların astınlmasına mü saade edilmemesi Belediye şubelerine tamim edilmiştir. Şantiyeler, ödeme şartlarını tetkik ediyorlar DEN/Z İŞLERİ Denizyolları umumî heyeti îktısad Vekâletine bağlı deniz müesseseleri umumî heyeti önümüzdeki ay başında Ankarada toplanacak ve De nizyollan, Akay, Fabrika ve Havuzlar idarelerinin tetkiki bitmiş olan 935 yılı bîlârtçdlarinî1 tâsdîk' edecektîr. Denizyolları umumî heyetinin, kabotaj hatlarımızda posta vapurculuğunun tasfiyesine temas eden bazı işleri de müzakere ederek icab eden kararlan ve receği ümid edilmektedir. KÜLTÜR İŞLERİ Mektebler tatil edilecek Çocuk bayramı münasebetile mekteblerin nisanın 22 nci çarşamba günü öğ leden sonra başlamak üzere 27 nci cumartesi gününe kadar tatil edilmesi mekteblere tamim edilmiştir. İstanbuldan Felemenge götürülen lâleler ken karyolanın altında saklanmak is tiyen meçhul bir adamm eline basmış tır. Odasma hırsız girdiğini anlıyan Mehmed Ali hemen elektriği yakmış ve tabancasım alarak hırsıza ateş et mek istemiştir. Fakat bu müddet zar fında hırsız ortadan kaybolmuştur. Uyanan ev halkı apartımamn her tarafını aramış, fakat bir türlü hırsızları bulamamıştır. Tam bu sırada çocuklardan biri «baba hırsız burada!» diye feryad edince, Mehmed Ali balkon tara fındaki odaya koşmuştur. Tehlikeyi gören hırsız girdiği evden çaldığı dededen kalma av tüfeği elinde olduğu halde 8 metro yükseklikten kom şu evin bahçesine atlamıştır. Mehmed Ali hırsızın arkasından tabancasım bo şaltmışsa da, cür'etkâr hırsız karan lıktan istifade ederek kaçmıya muvaf fak olmuştur. Mehmed Alinin evine giren hırsızın üstünde kırmızı bir kazak bulunduğu anlaşılmıştır. Polis tahkikata devam etmektedir. Şantiyelerin son pazarlığı yapmak ü zere memleketimize gönderdikleri salâ hiyettar murahhaslar, tediye şeraiti işinde merkezlerile temasta bulunmağa ve ondan sonra teklifte bulunmağa lüzum görmüşlerdir. Üsküdar tahakkuk müfettişi Şükrü îstanbul tahakkuk müfettişliğine n'akle dilmiştir. îstanbul tahakkuk müdür muavini Nazım, Beyoğlu tahakkuk müdür muavinliğine tayin edilmiştir. MALtYEDE Bir tren kazasının muhakemesi Yeni tayinler Bundan bir müddet evvel bir tren ka Sonradan Amerikanın orta ve cenubundaki büyük ve küçük bütün devlet lere Monroe kanununun himayesi yerine kendi aralarında bir camia vücude getirmelerini ve mevcud Milletler CemiyeADLÎYEDE ti örnek tutularak Cenubî Amerika kıt'ası devletleri arasında ayn ve müstakil bir Emaneti suiistimal etmenin Milletler Cemiyeti vücude getirilmesinî cezası teklif etti. Bu teklif Milletler Cemiye Komşusu Mariden emanet olarak aldı tine küskün olan Brezilya devleti ve diğı on altm lirayı inkâr ederek geri ver ğer bazı Amerikah devletler tarafından memek suretile emniyeti suiistimal etmek memnuniyetle karşılandı. le suçlu Eleninin muhakemesine dün ü Fakat on yedi müstakil devleti bir açüncü ceza mahkemesinde bakılmıştır. raya getirmek kolay olmadı. Bununla Suç meydana çıktığı için Eleninin iki ay beraber Paraguay Bolivya harbine hapse konmasına; elli lira ağır para ceza Milletler Cemiyeti nihayet veremeyip te sile cezalandırılmasına ve emanet olarak Şimalî Amerika devletinin delâletile dialdığı on altm lirayı Mariye geri verme ğer Amerika devletlerinin yaptığı müştesine karar verilmiştir. rek tavassutun müessir olması, yeni Mil Sayım tahsilâtı Dün Îstanbul Vilâyetinde Vali muavini Hüdainin yanında îstanbul tahakkuk müdürleri toplanarak yeni sayım kanunu dolayısile alınacak tedbirler konuşulmuştur. Vilâyetin dahil ve haricinde sayım kollan teşkil edilecek, bunlar sayımı takib edeceklerdir. Felemenkte çeşidi 2000 i bulan lâleler Bir müddettenberi Ankarada bulunan înhisarlar Umum Müdürü Mithat Ye nel, dün, şehrimize dönmüştür. İdarenin müdürler meclisi dün umum müdürün riyasetinde toplanmış ve tekaüdlük kanu nunun tatbikatından tahaddüs eden vaziyeti tetkik ve müzakere etmiştir. Aybaşında yapılan tasfiye dolayısile vukubulan münhallere yakmda münasib kimseler tayin edilecektir. Tasfiyeye tâbi tutulan memurlara tazminat verilmek için hazırlıklara baslanmıştır. HALKEVÎNDE Halk oyunları ve halk havalan İnhisarlar umum müdürü geldi hakkmda bir konf erans İNHÎSARLARDA Millî Türk Talebe Birliğinin tertib ettiği ilmî konferansların ikincisi dün Eminönü Halkevi salonunda Konservatuar direktörü Yusuf Ziya tarafından verilmiştir. Yusuf Ziya dünkü konferansında halk havalannı ve halk oyunlannı anlatmıştır. Bundan sonra Avrupadaki yeni ve eski folklor cereyanlannı söylemiş ve bunlarla bizi mukayese ederek neticeyi izah eyle miştir. Konferansta Millî Türk Talebe BirliMEHAFtLDE ği azalarından başka seçkin bir halk kütlesi de bulunmustur. 1499 da istanbuldan Augsbourg şehrine, oradan da Felemenge nakledilen lâle bugün Felemengin büyük servet lerinden birini teşkil etmektedir. Bugün Felemenkte 2000 çeşıd lâle mevcuddur. On yedinci asırda lâle yt ECNEBİ tiştirmek bir nevi ıhtiras halini aldı ğmdan Felemenk hükumeti bu işin öProfesör Okubo şerefine nüne geçmek için hususî emirnameler Türk Japon Dostluk cemiyeti aza çıkarmak mecburiyetinde kalmıştı. O sından profesör Okubo şerefine dün Jazaman bir lâle fidanı 3000 florine (bipon sefaretinde bir ziyafet verilmiştir. zim paramızla 2,500 lira) satılıyordu. r Çocuk Haftası 23 Nisanda başlıyor J letler Cemiyetinin Amerika kıt'asmda sulhun muhafazasına ve ayni zamanda zası olmuş; gece saat üç buçukta Pendik Amerikan topraklarını Avrupa ve Asya ten hareket eden bir katarla Tuzladan devletlerine karşı daha iyi müdafaa edegelmekte olan diğer bir katar makasm a ceğine şüphe bırakmadı. çık bulunması yüzünden çarpışmış ve bu Şimalî Amerika Hariciye Nezareh'nîn kaza neticesinde gardöfren Mustafa ile müzakere mevzuu olarak dört nokta tekhamal Tevfik ve hamal Mustafa yaralanlif ettiğini son telgraflar haber veriyor. mışlardı. Kazanın şuçlulan Tuzla hareBu noktalar Amerika devletleri arasm « ket şefi Nevzad; katar memuru Mehmed daki gümrük harblerine bir nihayet ve ve makinist Mustafanın muhakemelerine rilmesine ve Amerikah bir devlet diğer dün Ağırceza mahkemesinde bakılmıştır. bir Amerikah devlete taarruz ettiği takSuçluların vekili, dünkü celsede mahke dırde mütecavize karşı iktısadî mahiyetmeye bir istida vermiş, kazadan sonra te zecrî tedbirler tatbik edilmesine, A' Devlet Demiryollan İdaresi tarafından merika kıt'asının sulh ve emniyetini kokaza yerinde yaptınlan keşfin bitaraf olaruyacak teşkilât vücude getirilmesine ve mıyacağını ileri sürerek bitaraf bir ehli Avrupa işlerine karşı bütün Amerika vukuf tarafından yeni bir keşif yapılmasıdevletlerinin bitaraf kalmasmı temin e nı istemiştir. Mahkeme bu ciheti tetkik edecek müşterek bir hattı hareket tayin derek yeniden bir keşif lâzım olup olma olunmasına aiddir. dığı hakkında karar vermek üzere davayı Hulâsa, artık Amerika kıt'asina maHbaşka çüne bırakmıştır. sus bir Milletler Cemiyeti kuruluyor. Hırsızların muhakemesi Japonya dahi Milletler Cemiyetinden Tokat saylavı Nazımın Yakacıktaki ayrıldığmdanberi Asya devletleri ara i evile muhtelif semtlerde oturan Fehmi, sında ittihad ve ayn bir Milletler Ce • Mustafa, Jozef, Ismail ve Salamonun ev miyeti kurmağa bütün gayreti ve nüfulerinden ve Taksim garajından birçok zile çahşıyor. İngilterede dahi 550 mileşya çalmakla suçlu Celâlle çalınan eşyayon nüfuslu îngiliz İmparatorluğunun lardan bir kısmını, çalınmış eşya olduğunu kendi başına bir âlem ve ayn bir Milletbilerek almaktan maznun Fazıl ve arkaler Cemiyeti olması fikri günden güne daşı îsmailin muhakemelerine dün ikinci kuvvet buluyor. Bu gidişle cihanşümul ceza mahkemesinde bakılmıştır. Milletler Cemiyeti ya Avrupa kıt'asina Suçlu Celâl bahsedilen eşyanm hepsini münhasır kalacak, yahud büsbütün ku kendinin çaldığını itiraf etmiştir. Karar çülerek ehemmiyetini kaybedecektir. verilmek üzere muhakeme başka güne bırakılmıştır. Muharrem Feyzi Togay

Bu sayıdan diğer sayfalar: