3 Mayıs 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

3 Mayıs 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 3 Mayıs 1936 KUçük Hikâye Koubi rab tortusu bir fanile giyen ve boynuna sarı bir fulâr takmış, tıraşı uzun bir adam kapıda göründü: Hey.. Dostum, burada ne arıyorsun ? Koubi kıpkınnızı kesildi. Dudaklan ve boğazı kupkuru olmuştu. Bildiği bü tün fransızcayı hatırlamağa uğraşarak: Ben... Ben diye kekeledi. Madam Ayşenin dayızadesi... Kapıdaki adamın yüzünde müstehzi bir tebessüm belirdi, içeri dönerek birşeyler söyledi ve sonra tekrar Koubiye hitaben: Sen Madam Ayşenin dayızadesi misin? Pekâlâ dedi. Ondan ne istiyorsun. Ben ister konuşmak Madam Ayşe... Ben dayızade... Peki... Peki... Biraz bekle. Mavi pantalonlu adam arabadan indi ve o arabaların arasında bir ara kayboldu. Sonra arkasında sahralann hakikî kızile birlikte avdet etti. Dansözün kıvırcık saçlan gene omuzlanna serilmişti. Fakat simdi üstünde şark islemeli, pullu, süslü bir elbise değil, yıkana, yıkana rengi solmuş mor dalh bir kimono vardı. Askere birkaç adım kala tevakkuf eden kadın fransızca olarak sordu: Beni çağırmışsınız... Benden ne istivorsunuz?.. Koubi bir söz bulabilmek için müthiş bir gavret sarfetti. Kadmın sahnede yaptığı gibi gene kendisine tatlı, tatlı gülümçemediğine hayret ediyordu. Nihayet kendisini topladı ve arabca olarak: Ey cöllerin ceylânı, kumlann çiceği, günesli memleketimin Ayşe ismini tasıyan güzel kızı.. Scni selâmlarım! dedi. Dansöz bu sözleri sonuna kadar kesmeden dinledi. O bitirince birkaç saniye siikut etti. Fakat birdenbire omuzlarını »ilkerek: Arkadaş, dedi, ben senin çetrefil diKnden nicbir sev anlamıyorum. Ve arkasını dönerek oradan uzaklaştı. * * • Koubi o gece sabaha kadar uyumadı. Ve bir daha sıcak memleketlerde kendi?ine hasret çeken kansma ihanet etmek isteçfi içinde canlanmadı. Askcrl'ktrn terhi< oluncıya kadar, esmer vücudlü. tatlı dilli. ates goziü ve bal dudaklı karısına sadık kaldı. Ceviren: Gümrükte bir yenilik Kontenjan ve Galata ambarı Manifesto servisleri birleştirildi Dünden itibaren birleştirilen konten jan ve Galata amban manifesto servisleri bundan böyle ithalât gümrüğünün emrinde çalışacaklardır. Bu tevhide sebeb, muameleleri daha basit bir hale getirmek ve halka azamî kolaylık gösterebilmek içindir. Yeni ittihaz edilen tedbirlere göre beyannamelerin kabul ve tesliminde ve manifestoların tatbikmda daha basit u suller tatbik edilecektir. Bu şekilde gümrük muamelelerinin çok daha kısa bir zaman zarfında yapılması temin edilecektir. Evvelce bir vapur hamulesi için be yanname kabulü ambar ve antrepoların kâmilen boşaltılmasma mütevakkıftı. Halbuki yeni şekle göre manifestonun kum panyalar tarafından gümrüğe ibraz edilmiş olması beyannamelerin kabulü için kâfi gelmektedir. Bu yüzden kabul edilecek eşyanın muamelesinde 3 günden 15 güne kadar bir zaman kazanılabile cektir. Aynca beyannamelerin manifesto memurlarına verilmesinde sıra takib edilmek için de iki tane müracaat kutusu yapılmıştır. Halihazırda haricî ambar muameleleri dahilî ambar muamelelerine tercih edile cektir. Dünden itibaren yeni teşkilâtm tecrübelerine başlanmış ve başmüdür vekili Mustafa Nuri manifesto dairesinde bizzat meiul olmuş ve muamelelerde aksı yan taraflan düzeltmiştir. Umumiyet itibarile netice memnuniyetbahştır. Üsküdar Amerikan mektebinde verilen müsamere RADYO Bu aksamki program j İSTANBUL: 12,30 muhtelif plâk neşriyatı ve halk slkisi 18 Ambasadörden nakil. Dans musikisi . 19 haberler 19.15 hafif parçalar ve sigan musikisi (plâk) 20 muhtelif sololar (plâk) 20,30 stüdyo orkestrası (Gavin kardeşler ve tenor Avni) bestekâr Halid Bediin tangoları 21,15 Eminönü Halkevi gösterit kolu ve son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu Ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verile. cektir. VIYANA18,20 konferans . 18.45 konser 20,05 spor haberleri ve saire 20 15 eglenceli bir seyahat. edebi yayın . 21,55 eğlencell yayın22,10 facia 23.05 haberler, spor 23.25 şarkılar 24,20 halk musikisi . 1,20 Çingene orkestrası. BERLIN: 19,05 komedi 20,05 konuşma 20,20 piyano musikisi . 20 45 spor haberleri 21,05 operet havaları . 23,05 hava raporu, havadis, spoT 23.35 gece konseri 1,05 gramofonla dans havalan. BTJDAPEŞTE: 17,35 konferans 18,05 Şan fconserl . 18,35 çocuk haftası ve anneler günu.18.55 viyolonsel konseri 19.20 futbol 19,45 ten 24 e kadar yalnız Budapeste için yay:n 24.05 Çinpene musikisi 1,05 son haberler. BÜKREŞ: 18,05 orkestra konseri . 19,05 zlrai haberler 19.25 orkestra konseri . 20 05 konferans 20,25 gramofon . 21,05 konferans 21.20 Polonvalıların gecesi. DROİTWİCH [İngiltere]: 18 35 sarkılar 19 05 hatıralar 19,20 Şan konseri 19,50 konusma . 20 05 oda musikisi 21 05 dinî yayın . 21,20 konuşma 21 50 hatıralar . 21 55 havadis 22,05 mandolln knnseri . 22.35 gece musikisi. PARÎS TP. T. T.l: 20 35 havadis 20.50 eğlencell yayın 21 20 spor 21,35 t«n itibaren karışık yayın. ROMA: 17 futbol, spor . 18.05 senfonik konser •* 20.35 spor, gramofon 21,10 müsabaka • 21,20 havadis 21,40 operet yayını. Emirber Koubi kumandanının çizmelerinin iyi parlayıp parlamadığını anlamak için onu bir kere daha gözleri hizasına kaldırdı, evirdi, çevirdi. Yaptığı teftişten memnun olmuş bulunmah ki onları bıraktı. Sonra mutfağa giderek hizmetçi kadmın kendisi için hazırladığı bir fincan kahveyi içti. İyi bir Müslüman olduğu için şimdiye kadar sarab içmeğe bir rürlü razı olmamıstı. Onun için kumandanı da kendisinden pek memnundu. Kahvesini içtikten sonra mavi kaputunu siydi ve dışarı çıktı. Her akşam işini bitirdikten sonra bir gezinti yapmak üzere dısan çıkmaga müBaade=i vardı. Bulvarlarda, alleelerde geziyordu. Köprülerin üzerinde duruyor, bir çöl çocuğu iştiyakile suyun akışına dalıyor. caddelerden hızlı geçen otomobilleri, kanapelerde oturan dadılan, meydanlardaki bahçelerde oynasan çocuk ları seyrediyordu ve sonra hiçbir dadı ile, hiçbir genc kizla konuşmağa cesaret edemeden eve dönüyor, gece öbür arkadaşlan emirberler kendisine a«k muvaffakiyetlerini uzunuzadıya anlatırken o susuyor, ve sonra rahatsız bir uyku uyuyordu. Bu akşam da ayni şekilde dolaşırken meydanlann birinde çadırlar kurulmuş olduğunu gördü. Seyyar bir at cambazı eelmisti. Arabalar ortada duruyordu. Kccaman bir davula patlatacakmış gibi vuran bir clown herkesi içeri davet ediyordu. O kadar gürültü ve patırtı yapıyordu ki genc Tunuslu da dayanamadı. Ve içeri girdi. Güzel üniformasile en ön sırada oturuvor, ipte yürüyen bir cambazı büyük bir dikkatle sevrediyordu. O numara bittikten sonra biri sahneye çıktı ve: Simdi de, dedi, hakikî Noil kabilesinden sahralar rekkasesi Ayşeyi seyredeceksiniz. O kadar iyi fransızca bilmediği için söylenilen sözü anlamadı. Fakat bir filüt sesi duydu. Bu, bir Arab havası çalıyordu. Kendi memleketinin, kendi çöllerinin havasını... Koubi çöl gecelerini hatırladı. Ve orada yaşıyan kansının kapkara gözlerinin hayali kalbini yaktı... Simdi sahnenin üstünde bir kadın vardı. İki elini ba?ının üstünde birleştirmiştİ. Ortab^ylu ıdı. vi'ırurUinrlp bır çnl lcızınm esmerliği ve yumuşaklığı vardı. Omuzlarını titrete, titrete, gerdanını kırarak kalçasını ahenkle sallıya sallıya ve topuklarını vura vura oynıyordu. Yüzünde dökme şekiller vardı. Koubi sarhoş olmuş gibiydi. Gözleri süzülmüştü. Bir memleket hastalığı ile tutusan kalbi kuvvetli, kuvvetli çarpıyordu. Bu kız kendi memleketindendi. Ce nubun kızı idi. Gür kıvırcık saçları çıplak omuzlarını dövüyordu. Sayısız bile zikler kollarını süslüyordu. Koubi heyecan içerisinde idi. Nerede ise gözlerini kapayıp hıckıra, hıçkıra ağlıyacaktı. Ayşe! Diye içinden mırıldanıyordu. Ayşe!.. Oyun bitti. Genc kadın çok alkışlandı ve sahneden iceri girerken büyük bir reverans yaparak en tatlı gülüşile Koubiye baktı... Evet Koubi bu güzel kadmın kendisine baktığından, kendisine güldüğünden emindi. Tabiî o da bu kalabalık içinde bir memleketlisini görünce kimbilir nasıl sevinmisti. Ertesi akşam büyük bir itina ile tıraş oldu. Sonra bir kutu içinde hiç kullanmadan sakladığı kolonya sisesini cıkararak dik ve vahsi saclarına döktü. Onlan yatıracak bir surette taradı. Süslendi. Evvelâ oyuna gitti. Oyundan sonra da çadırların ve arabaların bulunduğu meydanda dolasmağa basladı. Bu arabalann birinde bir pencere açıktı ve içeride konuşuyorlardı. Koubi ses gelen arabava doğru yaklasırken arabanın kapısı acıldı. Mavi pantalonlu, şa Üsküdar Amerikan mektebi Türk Talebe Cemiyetinin müsameresinde oynanan temsilden bir sahne Üsküdar Amerikan kız mektebinin Türk Talebe Cemiyeti senelik müsameresini, dün mekteb binasında vermiştir. Birçok davetlinin hazır bulunduğu bu müsamerede evvelâ lstiklâl marşı çalnv mış bunu müteakıb talebe cemiyeti reisi bir nutuk söylemişrir. Nutuktan sonra kelebek ve ilkbahar danslan oynanmış ve talebe tarafından muvaffakiyetle temsil edilen bir pi yesle müsamereye nihayet verilmiş tır. Şehzadebaşı TURAN Tiyatrosu Naşid ve Halide Bugiin F E R A H 5 mayıs salı günü akşamı San'atkâr Bayan S A F i Y E y iki bUyilkoyun blrden Sinemada Afyon ihracatı artacak Afyon Inhisarı Müdürü Hamza Osman, Ankarada Ekonomi Bakanlığı ile temaslanna devam etmektedir. Haber verildiğine göre, afyonlarımızın satışı için bazı mühim kararlar verilmektedir. Memleketimizde çalışan ecnebî şirketlerin kazancları karşılığı olarak afyon ihracını temin eden kararnameden istifade edilerek bu sene harice daha fazla afyon ihrac edileceği ümid olunmaktadır. ÇARDAŞ M sozlu sozlu Heyecan ve helecanınızı muhafaza etmek lâzımdır. Facia ve dehşet dolu büyük filim Almanca muazzam operetile birlikde. Aynca en son Paramount dünya haberleri. . KAN LEKESİ V Nöbetçi eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlar. dır: Lstanbul cihetindekiler: Aksarayda (Etem), Alemdarda (All Rıza), Bakırkoyunde (İstepan), Beyazıdda ıBelkısı, Eminönünde (Salıh Necati), Fenerde (Emılyadi>, Karagümrükte (Suad), Kuçukpazarda fHasan Hulusi^ Samatyada fTeofılosl, Şehremininde (A. Hamdl), Şehzadebaşında (Universite). Beyoğlu cihetindekiler: Galatada (Hılâl), Hasköyde CHalk), Ka sımpasada (Merkez), Sarıyerde (Asaf), Şiîlide (Şişli), Taksimde" (Galatasaray), (Vinkopulo). Üsköldar, Kadıköy ve Adalardafciler: Buyukadada (Şinasi), Heybellde (Ta naşı, Kadıkoy, Pa^aryolunda (Rifat), Modada (Sıhhat), Üsküdar, Çarşıboyunda attihad). Bugün iki güzel ve büyük Hlm birden görmek için mutlaka Üsküdar Hâle Sineması S İ L Â H BAŞINA ANNABELA SUMER sinemasına gideceksiniz. Birinci film: Bugün Yumurta tüccarlarınm alacakları 1935 haziranındanberi îspanyaya yumurta ihrac edip te paralarını alamıyan yumurta tüccarlarınm bloke paralarının verilmesi için Cumhuriyet Merkez Bankasına emir gelmiştir. Paralarının alınamaması yüzünden bazı yumurta ihracatçıları ihracatlarını tahdid etmişler, hatta bazıları da yumurta ihracından vazgeçmişlerdi. Yataklı Vagonlar Kontrolörü Albert Prejean ve Danielle Darrieux ve Lucien Baroux tarafından YILDIZ CLARK. GABLE'ın en çok muvaffak olduğu Gönül Acısı ( Beyaz Gömlekliler ) Aynca : Arzuyu umumî üzerine ( HAYAT.M SANA FEDA ) filmine nazire o'arak yapılan SÜVEYDA H. Adana vapurundaki hâdise münasebetile Geçen günkü nüshamızda Adana vapuru tayfalarımn haklarını alamama ları yüzünden gemiyi terkettiklerini yazmıştık. Bu yazıda vapur sahibi Naimin, Adana vapurunu îzmire et nak liyatı için kiralamış olan (Diyana) acentası aleyhine bir zarar ve ziyan davası açtığını haber vermiştik. Avukat Ali Şevket imzasile aldığımız bir mektubda bu acentanın Adana vapurile alâkası bulunmadığı bildirilmektedir. Mevzuubahs yazıda vapurun armatör Naime aid olduğunu, Diyana acentası tarafmdan kira ile tutulmuş bulundu ğunu tasrih etmiş bulunmamıza rağmen bu tavzih mektubunu da neşrediyoruz: 30/4/936 tarihli gazetenizin 4 üncü sahifesindeki (Adana vapuru tayfala rının bir şikâyeti) rjaşlıklı yazıda şahsî ve ticarî vaziyetimizi alâkadar eden ufak bir yanlışlık vardır. Galata Rıhtım caddesi 33/35 numaradaki (Diyana) vapur acentasile Adana vapurunun hiçbir ilgisi yoktur. Ayni binada bulunan müekkilim Gencoğlu Rızanm da kendiliklerinden gemiyi terketmiş olan vapur tayfalarma şahsî bir borcu yoktur. İşteki alâkası vapur sahibinin vekil ve acentası olmaktan ibarettir. Bu cihetin ayni sütunda tavzih ve tashihini diler ve saygılarımı sunarım. çekmişti ki, onu tekrar sağ olarak bu lunca, onun son günlerde takmdığı hallerle batıncı alaylannı unutmuştu. Delikanlı öyle zannediyord\ı ki, Thaisayı, tahayyül ettiği gibi bulacak tı. Bu inkisardan kalbi kan ağhyordu. İlk kattaki saat üç defa çaldı. Thaisa sakin sakin: Saat beşi kırk beş geçiyor, dedi. Artık gidip yatabiliriz. Beşi kırk iki keçe vakti geçmiş olduğuna göre, artık bu gece hiç kimsenin katledilmemesi ihti man pek çoktur. Bonsuar Cedric. Genc polis âmiri cevab vermedi. Uzaklaşan genc kızm arkasından baktı. Thaisa odasına gelince arkasma bile dönmedi ve kapısını da sürmelemedi. Delikanlı birdenbire: Thaisa! Thaisa! diye inledi, bütün bunlar ne demek? Cedric Lacy gözlerini Sir Walter Stanleye çevirdi. Tabanca sesini duyarak derhal giyinip koşan Batcs ile Jeukuis ihtiyar diplomatı kendine getirmeğe çalışıyorlardı. Delikanlı: GÜRÜMVEGEZA HARRY BAUR ve PİERRE BLANCHARD tarafından Aynca: Canlı Resimler Bugün saat 11 de matine, umumî duhuliye 35 kuruş 'Bugün1 Seven Kadın IOHN BOLESveANNA HARDiNG Umumî duhuliye 25 kuruş İVlCıLtllIv Sinemasmda Senenin en güzel 2 büyük filmi Almanca orijinal kopyesi MARTHA EGGERTHPHiLiPS HOLMES 1 KASTA DİVA AZAK Sineamsmda * *?.'* fılım birden: u 3 2KLEOPATRA 1BIR GÜNLÜK KİBAR 2 A K KARTALTürkçesözlü3•Şehzadebaşındaı KADIN KIZ MEKTEBLERİNDE GÜMBÜŞ Ayasofyada1 Rejisör : CEGL B. de MiLLE Fransızca sözlü Buçön taat 11 de tenzilâtlı matine . Bugün bu gece her iki sinemada gösterilmektedir. BugUn devamî matineler saat 11 den itibaren başlar. Fiatlara zam yoktur. Duhuliye 20 paradi 15 kuruştur. Bugün TURK SiNEMASINDA 3 büyük film birden BRlGİTTE HELM KIZLAR Moskovada yapılan büyük spor filmi JULES VERNE „ in ölmez eserinden : Fransızca sözlü harikalar filmi Ikinci film : ( ÇILGINLIK G E C E S İ ) Almanca sözlü neşe ve eğlenceler filmi u (MiŞEL STROGOF) Ş Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine •iki büyük film birden Alemdar S A RA Y SHİRLEY TEMPLE ve GANGSTERLER Sinemasında bu haftaki pro^ramla hem gülüyorlar, hem ej^leniyorlar. , IlUcuruma Doeru 2 Altın Toplayan 3Spor ve Genclik] «Lâkin Hamlet kitabını da o göndermişti! diye düşünmeğe başladı, o halde ne diye bu kadar korktu ve bu zâf neden? Sadece beni gördü diye bu hale giremez ya! Esasen beni görünce sanki memnun olmuş gibiydi, yeniden hayata avdet etmiş gibi seviniyordu sanki! O halde?» Polis hafiyesi omuz silkerek bu me selenin hallini sonraya bıraktı. Aşağıda iki motosikletli polis, lâf anlamak bilmeden, Londra jokaklarını yarış yerine çeviren çılgmı arıyorlardı. Delikanlı bu memurun hüviyetini verince, zavallılar özür üstüne özür dilediler. Cedric Lacy memurları kapıya ka dar geçirdi ve yalnız kalınca, düşünmek için bir sıraya oturdu. Beşi kırk iki geçe merhalesi, bir in san hayatına mal olmadan, bir kere daha aşılmıştı. Fakat her zaman böyle olabilecek miydi. Yoksa felek, çok geçmeden, bir sefer daha, insan hayatı vergisini toplamıyacak mıydı? Kendisini o kadar kuvvetli sanmış olan Cedric Lacy, hâdiselerin elinde bir oyuncak olduğunu hissetti. Bilhassa kalbinde büyük bir ağırlık vardı. Bu ağırhk Thaisadan geliyordu. Delikanlı genc kızı kaybolmuş sanmış, ve genc kız da onun bu necib hareketinden birşey an lıyamamıştı. Sonunda Cedric Lacy kendi kendini teşvik etti ve saate bakarak ayağa kalktı. Haydi Scotland Yarda gidelim, dedi. Thaisanın hakkı var. Ölüm bu gün artık kimsenin üzerine çökmez. endişesini hiç göstermiyor ve Cedric Lacynin coşkun gencliğıne itimad ederek bu meseleyi Scotland Yardın tecrübeli ve yaşlı emektarlarından birine tevdi etmediğine pişman oluyordu. Fakat ister hatalı olsun, ister hatasız, olan olmuştu. Sir Basil Hampton dökülen süt için mesele yapacak adam değildi. Parmaklarile yazıhanesinin üzerinde bir müddet oynadıktan sonra ayağa kalkarak odayı birkaç defa baştanaşağı dolştı. Nihayet pencerenin önünde durup avluya baktı. Polis memurları, hafiyeler dolaşıyor, motosikletler, otomobiller ge lip gidiyordu. Sir Basil Hampton bun ları bir defa daha gözden geçirdikten sonra Cedric Lacynin yanına geldi. Azizim Lacy, diye başladı, harekete geçmemiz lâzım geldiği aşikâr. Fakat herşey bize gösteriyor ki tuttuğumuz yol yanlış. îyisi hangisi? Bunu daha kestiremiyorum. Lâkin bana öyle geliyor ki yakalamak istediğimiz adamlar mahsus hâdiseler çıkararak etrafımıza yığıyorlar. Cedric Lacy biraz tereddüdden sonra Küçük yıldızın son filmi llâveten: 2 MiKEY MAVS ve 1 renkK SiLLY SENFONi Çocukiar iç'n fiatler 20 ve 25 Kr. 3U00 bin aded SHRLEY'in fotojraflı bro? çocuklara dağıtılmaktadır Bugün saat H de tenzilâtlı matine cevab verdi: Belki Sir... Birşeye dıkkat edin: Hem bizim için, hem sizın için hamdolsun ki mat buat, Lampton Hauseda geçen vakayi den bir koku almadı. Bu vaziyet her zaman devam edecek midir? Burası şüpheli.. Hırsızlık vak'ası, sizin kaçınlmanız, avdet etmeniz, ve sonra bana tasvir ettiğiniz tablo gazetecilerin bir ağzına düşerse vay halimize! Bazı gazeteler daha şimdiden, iki katil vak'asını halletmediğimiz için bize fena bir şekilde çatıp duruyor lar. Ya müteakıb hâdiseleri bilseler ne yaparız ve onlar ağızlarını ne biçim açarlar? Cedric Lacy cevab vermedi. Tahkikatın bir adım olsun ilerlememiş olduğunu, ve bilâkis esrar perdesinin hergün daha fazla koyulaşarak kalınlaştığını kabul ve teslim etmek mecburiyetinde idi. Sir Basil Hampton yerine oturdu. Bir not defterini önüne çekerek bir kurşun kalem aldı. İArkan var\ Besi kırk iki gece «Cumhuriyet» in zabıta romant : 4 0 Yazan: Gharles de Richfer Fakat Thaisa, diye sordu. Siz nasıl oluyor da bu odada bulunuyorsunuz, hem de elinizde bir silâhla? Genc kız, sanki hiç birşey olmamış gibi, yaklaşıp pijamasının cebinden taba kasını çıkararak bir sigara aldı, yaktı. Fakat gene tabancasınm vaziyetini bozmuyordu. Nihayet gözlerini Cedric Lacye dikerek: Brrada yapılan bu müthiş gürültü ile, odama kapanıp buz kesecek değilim ya, dedi. Thaisa başile Sir Walter Stanleyi gösterdi. Ihtiyarın nesi var? Bir senkop mu geldi? Yoksa bir hayalet mi gördü? Cedric Lacy cevab vermedi, yerin dibine batmıştı sdeta. Genc kızm tehlikede olduğunu düşünerek o kadar «tırab 9 Cedric Lacynin kendisine biraz evvel anlattığı hâdiselerin uzun hikâyesini Sir Basıl Hampton, hiç yerinden kımıldamadan dinlemişti. Şimdi odada pek derin bir sükut hüküm sürüyordu. Scotland Yardın büyük şefinin buruşuk alnını ve sigarasını ağzında çiğnemesini gören insan, Sir Basil Hamptonun derin derin düşünmekte olduğunu kolayca anlardı. Zuhur eden beklenmedik hâdiselerle beşi kırk iki geçe işi büyük şefi qok endişeye düşüyor, fakat tecrübeli adam bu

Bu sayıdan diğer sayfalar: