3 Temmuz 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

3 Temmuz 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

3 Temmuz 1936 CUMHURİVET İSVİÇRE MEKTUBLARh Zavallı yaralı kuş! Necaşi gene bir şemsiyenin altına oturmuş, zeki, sıcak bakışlarla etrafı süzüyor. Otelin üstüne bakıyorum. Dünya bayrakları arasında onunki yok. Zavallı memleketsiz ve bayraksız hükümdar! Okmeydanında bir kavga oldu Bir kız yüzünden iki kişi yaralandı Nüfus dairelerinde bir ana baba gunu I Sağı solu dirseklenen 35 lik bir bayan kırıtıyor Bendeniz Kaynak! Sadaka değil, doğru. Fakat vergi de değil!.. Evvelki gece, Okmeydanında bir kız kaçırma meselesinden dolayı kavga olmuş, iki kişi tabanca ve bıçakla tehli Kalender bir ihtiyar söylendi: Sert? O da mi alınmış? 5 stanbulda inzibat işleri vaktile keli surette" yaralanmıştır. muhtelif ellere dagıtılmıştı. Sek imî gazeteci olsam belki daha zalım olaMontreux, 29 haziran Ya Tatlısert? Gitmiş mi o da? Peki ya «Hoşgör?» Kasımpaşada Okmeydanı caddesinde banbaşı, İstanbul mollası, ayak Dün Cenevreye giderek bu sabah dön bilirdim, mademki muvakkat gazeteci82 numarah evde oturan Bahçivan Zenaibi, ihtisab ağası, asesbaşı, su başı, yim, daha insanî hislerle düşüneyim; didüm. Ve, çok şükür, yirmi dört saattir keriyyamn 16 yaşlarmda Leylâ isminde İstanbul ağası, bostancı başı, çorbacılar, görmediğim Montrö yağmuruna kavu§ ye kendi kendimi zorladım ve zavallı a bir kızı vardır. Bu kıza, civarda oturan erbain hâkimleri, tersane kâhyası, talimdamı rahat bıraktım. tutnl 35 yaşlarmda bahçivan Demir gÖz koyhaneci başı, korucular ayn ayrı şehrin *** *** muş ve Leylâyı babasımn kendisine inzibatile meşgul olurlardı, bunlann hepÖnce gözlerime inanmıyacaktım, son vermiyeceğini anladığından kızı kaçırCenevre dün hayli harekette idi. Pazar si falaka değnek kullanırlar ve suçlulan ra inandım: T a kendisi, Necaşi! Inanma mağa karar vermiştir. olmak, şehre bir harekct vennişti; fakat, Bahçivan Demir, evvelki gün Leylâ muhakemesiz hapsedebilirlerdi. tçle bundan başka bugünlerde beynelmilel ma, onun Cenevreye gelmiş olduğundan nm yolunu beklemiş, sokağa çıkınca rinden tersane kethüdası gibi birkaç tanebahseden gazete havadislerinden ziyade diplomatik faaliyet te şehre hayli ecnebi sinin herhangi bir suçluyu asmıya da sakendisinin bir şemsiye altında oturmakta Demir kızı almış ve Okmeydanında bir getirmiş, hareketi artırmıştı. Her taraf eve kaçırmıştır. lâhiyetleri vardı, talimhaneci başı ile koolması yardım etti. Şemsiye ve Necaşi, ecnebile doluydu. Size oradan da bildirAkşam evine gelen Zekeriyya, kızırucular yay çilesile adam boğmıya me diğim gibi, pazar olmasına rağmen dip bunlar birbirine bağlı olan mefhumlar nı sorunca, karısı: <Leylâ sabahtanberi zun olduklan gibi ocağa mensub suçlu dandır; tedai kanunlan zihnimizde bu iki kayboldu» demiştir. lomatik faaliyet geri durmamıştı. Numan lan ilk tesadüf ettikleri ağaca sallandınZekeriyya, kızımn kim tarafından Menemencioğlu sabahleyin oraya gel mefhumu birbirine o kadar bağlamış ki, verirlerdi. eğer o sırada kendisi Adis Ababada olsa kaçırıldığını anladığından hemen yanımişti. Akşama kadar Carleton otclinde Fakat İstanbul inzibatı bu bir düzüne çalıştı. Arada; bu çalışmalara öğleden gene bu şemsiye altındaki Habeş simasını na akrabalarından Lutfiyi almış, doğgörünce onu görmüş gibi olacaktım. Fa ruca Okmeydanma gitmiştir. Herketin bir derdi var: Acaba bu adı başkası aldı mı? âmirin istihdam ettikleri iki binden fazla sonrt Montröden oraya dönmüş olan ATesadüf olarak Demir, Okmeydanınmemur tarafından tamamile temin edileras ta iştirak ediyordu. Hariciye Vekili kat, şimdi hata yok, ta kendisi, şu farkla da bir taş yığını üstünde oturmakta ol Bu öyle yaş, cıns, fark tanımıyan tılki buradaki şemsiye, bir hizmetkânn, bir sımlı bir kapıdır ki; aralığmdan bir memiş olacak ki ayrıca bekçi teşkilâtı da miz çok yorgun görünmekle beraber iş duğundan Zekeriyya hırsla yanına koş gölge gibi sessiz süzülüp kalabalığa kaşemsiyecibaşının tuttuğu şemsiye değil, yapılmıştı. On yedinci asrın ortalanna lerden gayrimenun olduğu hissini vermimuş ve: rışanlar, biraz sonra adlı sanlı bambaşotellerin teraslara, bahçelere koyduklan doğru bu büyük Türk şehrinde tam Leylâ nerede, çabuk söyle, de ka birer insan halinde rahat, ferah ve yordu. Bizden çok fazla faal olan ecnebi portatif çadırlara benziyen büyük, ren miştir. (12000) bekçi bulunuyordu ve bekçi gazetecileri arasında fısıltılar, muhtelif şen eşiğini aşıp dışarı çıkıyorlar. gârenk şemsiyelerden biridir. lik gedikli, ulufeli bir san'at halindeydi. Demir gayet soğukkanlı bir tavırla: görüşler arasında temini matlub olan birYeryzünde sonsuz ne var? Dünyanın çok küçülmüş olduğu mu Bana öyle bağırma, karşında hay Aylardır bütün hemşerilere ardına Subaşılann emri altında iş goren îs liğin ya bulunmuş, yahud da bulunmak hakkaktır. O kadar çok küçülmüş ki, van yok, diye cevab vermiştir. tanbul bekçileri, Yeniçeri ocağının kal kadar açık duran bu kapı da, nihayet üzere olduğuna dairdi. Demek oluyor ki «Insan kuş misali!» diye insanlar için sügünü geldi, işte artık kapanıyor. dırıldığı yıla kadar ucu demirli sopa ta herşey yolundadır. Şu halde, ben etrafa ratle yer değiştirme kudretinde en son Her açılışm bir töreni olduğu gibi, şırlar ve bellerine kılıc kuşanırlardı. El lüzumundan fazla gazeteci gözile bakıp haddı kuşların uçuşlarile ifade eden ataher kapanışın da bir heyecanı var. biseleri «ecelacayib» di, başlannda k o r bir harekete bin mana vermek, bir manaBakm işini bitirmiş te koridorun bir Ianmızınt sözleri çoktan eskimiş ve kıy kunc taclar veya gülünc biçimde sivri küdan bin bir mana çıkarmak ihtiyacım hisköşesinde durmuş olan şu ihtiyar, kenmetini kaybetmiştir: Hiçbir kuş yoktur lâhlar bulunurdu. setmedim, Cenevreyi, bu pazar hareketi ki bu kadar az bir zamanda Adis Abadi gibi iki büklüm eşinin kulağma iğilTenzimattan sonra inzibat işleri Av ve bu diplomatik halile, yalnız üstündcn badan kalksın da Kudüse, Londraya uğmiş tekrar ediyor: rupaişlemeğe başladı ve yavaş yavaş bugörmeğe çalışmakla iktifa ettim. İyi belledin mi hatun... Bugüne radıktan ve günlerce oralarda dolaştık *** günkü şekli aldı. Türkiyenin her yerinde bugün bana da, sana da Bora derler!.. olduğu gibi Istanbulda da bugün yalnız Dünya işleri çok kanşık. Milletler Ce tan sonra gelip burada Carleton oteline Yüzünün çizgileri büsbütün kırışan polis vardır ve bütün eski teşekküller takadın, kirpikleri bile solmuş gözlerini miyeti perişan. Italya, kendi havasına bir konsun! Zavallı yaralı kuş! Zeki, sıcak ve hatta atesli, fakat, ayni zamanda derdkaldırdı: rihe karışmışhr. Fakat bekçilik kıyafetçe yol tutmuş gidiyor; Milletler Cemiyetini İlâhi efendi... Bir nefeslik canım asrileşmiş olmasına rağmen henüz ya ıslah etmeli. Italyayı umumî ve ahenktar li gözlerile etrafına bakıyor, etrafında kalmış... Neyin Borasıyım ben... Baş dolaşan maiyetile arada bir birşeyler koşamaktadır. bir havaya sokmalı. Fakat, ötede bir de ka ad bulamadın mı? *** Almanya meselesi var. îşler bununla bitse nuşuyor. Zihnimden gene gazetecilik Yaralılardan Lutfi hastanede Bulmuştuk amma vermediler. Eloğ Sıra bekliyenler geçti, acaba konuşabilir miyim? dedim; Dün aybaşı olmak münasebetile bek haydi ona da bir çare bulalım. Ya diğer Bu cevab üzerine iki erkek arasında lu vakit ve zamanında davranmış.. Ne Soy adınız? ;iler kapı kapı dolaşıyorlardı. Ben erkenmilletler, muahede tadilcileri? Ya Çin fakat, zihnim bu sual üzerinde çok dur kavga başlamış ve Demir belinden bü yapalım kısmetinde ne varsa kaşığın Aslan! madı, derhal ona da acıdım. Ne soraden işime giderken bir kapı önünde bekmeselesi, ya Japonya? Dünyada o kadar yük bir kama çıkararak Zekeriyyanın da o çıkar; bunu bulduğuna da şükret.. Ortalığa fıkır fıkır bir gülüşme sersenelerdenberi senin üstüne yürümüştür. Zekeriyyanın ar çi ile ev sahibinin münakaşa ettiklerini çok mesele var, bu meseleler birbirine o yım ?«Italyanın İçeride, odada kıyamet kopuyor. Me piliyor. kadar girmiş, işler o kadar zenci saçına memleketinde «hürriyet ve itiâflar», «I kadaşı Lutfi araya girmiş ve Demiri murlar, buram buram ter dökerek her Sapsarı saçları, boyalı yüzile orayı gördüm, adımlarımı kısıp davayı dinle talya muhibleri» cemiyetleri ve saireler tutmak istemiştir. Fakat Demir elinde kafadan çıkan çeşid çeşid seslere cevab dönmüş ki bu işlere uzak duranlar gayet keskin bir esansa bulayarak, sağını so tneğe koyuldum. O evin sahibi mi, kirakurmâkla meşgul olduğu sırada sen neden ki kama ile Lutfiye hücum etmiş ve bulmağa. şışkin defterleri karıştıra ka lunu dirsekliye dirsekliye ileri sokulan cısı mı olduğunu anlıyamadığım gene biri rahattırlar. Fakat, bunlarla zihinlerî meşbay bekçi ücreti olarak otuz kuruş verotuz beşlik bir bayan kırıtıyor: gul olanlara acımak lâzım! Hiçbir zaman gaflet ettin?» mi dîyeyîrn? Düşündüm ki k'al"binin bir parmak altından tehlikeli rıştıra iş görmeğe çalışıyorlar. * r Elinde sımsıkı tuttuğu cüzdanım bir onun da bana vereceği cevab ^aslttir, surette yafalamıştır. ~ '[~~ " , Bendeniz Kaynak... mek istiyordu, bekçi ise bu parayı azın diplomatların önlerinde bu kadar pürüzlü Yaralânan Lutfi gofsünâeri Tfenfer tabanca gibi uzatarak, şu kadın inad eelinde kendisinin de inanmadığı bir "hak sayarak elli kuruş verilmesinde ısrar ediMemur derhal cevab yetiştiriyor: meselenin bir arada bulunduğu hiç bir zaaktığım görünce belindeki tabancasını dip duruyor: Aldılar.. yordu. man devlet adamlarının bu kadar müşkül ve adalet sözünden başka birşey yoktur. çıkartmış, üç el ateş etmiştir. Kurşun Oğlum Sıvastan yazdı.. Anne, ille Modern muharebenin öldürücü ve yıkıcı Bileziklerini şıkırdatarak saçlarını Gene bay, soğukkanlılığını ımıhafaza meselelerin hallile karşılaştıklan ve hatta lardan biri Demiri yaralamıştır. Akkuş al, diyor. Ben başka isim ala düzeltıyor: ederek mantıktan dehller getirmeğe, veristikbal için ağır mes'uliyetler altında bu kuvvetleri karşısında bütün kuvvet varlıSilâh seslerini duyan polisler vak'a mam... Ne diye başkasına verdiniz? Vah vah.. Geri almak mümkün de diği paranın kâfi olduğunu isbat etmeğe lunduklan görülmemiştir, desem, belki de ğını kaybeden bir hakimiyetin Milletler yerine koşmuşlar, Demirle Lutfiyi can Kerametimiz mi var bizim?.. Siz ğil mi acaba? çalışıyordu. Fakat bekçi Nuh deyip Peydoğru olur. Yalnız birşeye dikkat ediyo Cemıyeti denilen garib müessesenin hak kurtaran otomobilile Beyoğlu hastane ne diye daha evvel gelmediniz? Birdenbire denizden çıkan bir kafa A.. Vallahi çamaşırımı yarıda bı gibi önünde peyda oluveren genç kız, gamber demiyen takımdandı, fıkrinden rum: Bütün bu işlerin içinde hesabmı gü ve adalet prensiplerinden tekrar hayat al sine kaldırmışlardır. Leylâ da civarda bir evde bulunarak raktım da koştum.. Beş lira cezası var, kâğıdmı memura uzatıyor: ve dıleğinden caymıyordu. Bir aralık hidzel bilen, ve istikbalin emniyetini iyi he mıya çalışması o kadar acıklı bir hâdisedir ki ona içinde bulunduğu vaziyetin fe ailesine teslim edilmiştir. dediler de... dete de kapıldı, gene baya çıkıştı: sablı, iyi tahlilli bir plân üzerine oturt Lutfen bakar mısımz, Çınçın alın Geç kaldın.. Ben sadaka istemiyorum, hak istimakta en akılâne hareket eden memleket caatini bir kere daha canlandıracak en mış mıdır? Kendi haline bakmadan, kır sakallı yorum. Uzun lâfı bırak la elli kuruşu Ve dönerek arkaya sesleniyor: Türkiyedir. Halledilmez muamma halin kücük bir teşebbüste bulunmayı bir nevi bir kalender, oracıkta peyda ettiği bir bayıl! Almmamış.. Oldu anne'... de görünen hiçbir meselesi yok, herşeyi iyi işkence telâkki ederek kendisini uzaktan arkadaşın kulağına fısıldıyarak gülü seyirle iktifa ettim. Gene adam, bu söze karşı gene soğukhesab edilmiş, davası kendisinin selâmeBir omuzu düşük. ötekinde ceketi sar yor: Sonra, gözüm, otelin bayrak direğine kan, kafası ustura ile kazınmış biri, kanlı davrandı ve şu cevabı verdi: rini urnumun selâmetinin temininde araHer sene muntazaman açılan ve biz Âdet budur en sonra gelir bezme elinde tuttuğu bir çocuğu sürükliyerek Haklısın arkadaş. Istediğin sadamaktan ibaret olmakla beraber dünyanın döndü. Alfabe sırasile o direğe çekilmiş de Yerli Mallar hareketinde mühim bir ekâbir... bağırıyor: ka değildir. Fakat vergi de değil. Sen de umumî selâmeti denilen gaye üzerinde de olan bayraklar İngiltere, Dominyonlar, amil olan Yerli Mallar sergilerinin se Gülme komşuna birader.. Bakalım Bay Ahmed.. Bizim muamele bit ona göre davran. hulyaya düşmemeği bilen bir memleketin Polonya, Türk bayraklan arasında onun kizincisi de bugün saat 18 de açıla bizim başımıza ne gelecek?.. tise kâğıdımı alayım.. bayrağını da aradım. Yoktu. Memleket caktır. Serginin küşad resmini Vali ve *** ferdlerinden olduğunu hissetmek, insana, Merak etme.. Akşam fakirhanede Neydi soy adın? Görülüyor ki eski devirlerden kos dünyanın bugünkü halinde mümkün olan siz v» bayraksız kalmış hükümdar. Biraz Belediye reisi Muhiddin Üstündağ ya cümbür cemaat toplandık, bir koca lis Uskumru!.. tüm değiştirmek suretile yadigâr kalan huzur hissinin azamisini veriyor. Kendimi ötede Ras Nasibu olduğunda hiç tered pacak ve küşaddan evvel sergiyi tertib te doldurduk.. Sana da yeter, bana da... Memurun havadan uzattığı kâğıd eldüde mahal olmıyan çok yakışıklı, kibar eden Sanayi Birliği namına reis Vasıf Sözünü bitirmemişti ki, memur, onu bekçilerin vazifeleri tesbit edilmiş olsa rahat hissediyorum. den ele balıkçıya ulaşıyor. çağırdı: tavırli, çehresi tam Avrupa çizgilerile çi Dokuman bir nutuk söyliyecektir. bile hakları tayin edilmemıştir. Bu adamÖtede memur bir mektebliye derd *** Sergideki inşaatın ikmali için dün Toksöz sizin mi bayım? * zilmiş, uzun boylu bir Habeş çehresi gorlann geceleri uykusuz kalarak gene uyanlatıyor: Evet, kendimi rahat hissediyorum ve düm. Merd ve kahraman bir Avrupah gece sabaha kadar çalışılmıştır. Sergi Kısmetse, evet.. kusuz dolaşan polise yardım ettikleri Maalesef alınmıştır.. Başkasını bu (Öz) lü adların hemen hepsi alın etrafıma böyle rahat bir adamın sakin a duruşu var; fakat, yüzünde çekilmiş ağır nin bütün tertibatı bu akşama kadar şüphesizdir. Fakat bu hizmete mukabil hazır olacaktır. lacaksınız! mıştır. Beyhude yormayın bizi.. lâkasile bakıyorum. Etrafta görülecek ıstırablann gölgeleri hissediliyor. ne alacakları meçhuldür. Biz kendilerine Hemen elindeki kâğıda göz attı ve İki büklüm bir nine sopasına dayana Sergi başkanlığımn daveti şey çok. Fakat, bir günde ne görülcbilir? sadaka gibi beş on kuruş vefilemiyeceğini Bir müddet sonra gene bir başka Hasordu: dayana sokuldu, yerden memura ses Istanbul Millî Sanayi Birliğinden: Işte, Ingiliz Hariciye Nazırı, Mister beş çehresi, otelin kapalı bir terası gibi kabul etmekle beraber oluorta bir para leniyor: Aksöz? Birliğımiz tarafından her yıl açılan Eden, Carleton otelinin direğine bayrağı yüksekten şehre ve göle bakan salomın Evlâdım... Bizimkinin kâğıdma ödenmesini de doğru bulmuyoruz. Bek Yerli Mallar sergilerinden sekizincisi Memur önündeki deftere göz gezdinl çekmiş, yanına Dominionların bayrak da, pcncere önünde oturmuş, zarif bir çilik hakkı mutlaka tayin olunmalı ve bu Konyadan cevab geldi.. 3 temmuz cuma günü saat 18 de Taksim rerek cevab veriyor: lannı da almış, oteli dört taraftan kucak Avrupa kızı gibi giyinmiş bir gene kız... Belediye bahçesinde açılacaktır. hakkın halk tarafından ödenmesi şekli de Müsbet mi, menfi mi valide? Alınmıştır. lıyan büyük parkın yeşillikleri arasında Onun da gözlerinde sıcak bir zekânın Nine bir lâhza düşünüyor, etrafına taayyün ettirilmelidir. Şimdiki durum düAdreslerini bilemediğimiz sayın say Paksöz? ve yeşil gölgeler altında, rahat bir şezlon canlı oynayışlan, fakat kendisini gurbet lavlarımıza aj*rı ayrı davetiye gönder O d a alınmıştır. bakınıyor: zeltilmedikçe bekçilerimize sadaka mı, Abdülhamid zamanında üç sene vergi mi veregeldiğimizi kestirmek mümga uzanmış, kitab okuyor. Acaba kitabı te hissetmenin gölgeli ağırlığı farkediliyor. mek mümkün olamadığından bu açılış Arkadaşı kendini tutamıyor: okumak için mi okuyor, yoksa düşünmek Bu, vatansız kalmanın ağırlığıdır. Bizim törenine gelerek bize onur vermelerini Amma da sözü uzattın.. Sozsüz ta menfi idi amma, şimdi rabbime şükür.. kün olamaz. Memur dudaklarını ısınyor: için mi? Arada bir telgraflar geliyor, tel neslimiz bu ağır ıshrabı, bir aralık çok saygılarııiıızla dileriz. rafından bir şey bul yahu.. M.TURHAN TAN Ne cevab vermişler, olmuş mu? graflar gidiyor, imzalar atıyor, sonra ge derinden duymuştur. Bunun için, bu ıs Açıkgöz? Nereden geldiği belli olmıyan bir ses: Olmuş zâhir... Şimdi kaydini ya ne kitabını eline alıyor. Uzaktan bakar tırabı deşmek değil, hatta onu görmek 9 eylul panayırına iştirak paylaşamıyorlar: pıverecekmişsiniz.. Allah için.. ne de açıkgöz ya!.. sanız, onda, herşeyi yolunda, keyfi yerin bile insana güç geliyor. Başımı çevirdim edecek sanayiciler Kâğıdımı evvelâ ben uzattım.. Hak Ver bakalım.. Neydi soy adın? Memur sabırsızlanıyor: de bir turistin, öğleden sonra, sırf kendi ve odama çekildim... benimdir... Dün Ticaret Odasında sanayiciler Ayva.. , Alınmıştır!.. sini meşgul etmek, yahud uyku geü'rmek Bendeniz dün de gelmiştim.. Kı MUHIDD1N BtRGEN toplanmışlar ve İzmirde 9 eylulde açıla Sert? Arkada iki dost derdleşiyorlar: için eline hafif bir roman alarak yeşillikcak beynelmilel panayıra Istanbul sana Ne edersin birader, eba anced soy demim var... 0 da... lere gömülmüş müsterih hali var. Fakat, Deniz, benim gibi kaptana yaraşır Ya Tatlısert?.. O da gitmiş mi?.. adımız Andavaldır. Şimdi ne diye deyicileri namma tek paviyon yapılmasma VİLÂYETTE ve müşterek bir şekilde iştirak edilmesine Peki (Hoşgör)?. acaba öyle mi? Gözleri bu kitabın, pek amma... İsterseniz piyango çekelim.. ğiştirelim?.. Sizinki ne idi? Memur kestirip atıyor: yavaş dönen sahifeleri arasında kaybol Biz yeni alıyoruz.. Soysal istedik Vay canına onu da mı almışlar? O karar vermişlerdir. Eyüb Kaymakamlığı Aranızda helledin de öyle gelin.. muş, acaba kafasının içinde neler var? amma, olmadı, nüıayet Gürsuya karar halde (Tizcan).. Trakyadaki sanayiciler de müşterek Kaç saattir bu notları toplamak için Eyübde bir kaza teşkili tekarrür et verdik. Alınmıştır.. Onu uzaktan bir müddet seyrettim. îçimbir halde paviyon yaptıracaklardır. ter döktüğüm odada şimdi başrm dönüİhtiyar nefes nefese, son kozunu oy Uğurlu kademli olsun.. de gazeteci hisleri canlandı, şu dünya tığini yazmıştık. Eyüb kaymakamlığmı Diğer şehirlerin de birer pavyonla iş nuyor: Teşekkür ederim... Bizim Sadi ne yor. asıl kaymakam gelinciye kadar Fatih nın halen en meşgul ve en yüklü adamına Ben çıkarken hâlâ ellerinde kâğıdlatirakleri muhtemeldir. aldı acaba? Okyay?. «Cumhuriyet» için birkaç sual sorayım, kaymakamı Halukidare edecektir. rile soluk soluğa oraya koşanlar var. Gevrek gevrek kahkahayı atıyor: Memur başile bu adm da alındığını Şarka davet edilen yüksek dedim; sonra, ona acıdım. Bazan bizim Ve etekleri ıslık çalarak seğir Tahkikat tevsi edilecek işaret edince, ihtiyar dirseklerini masa Sorma birader... Nasıl da bulmuş: Hariciye Vekilimizi orada burada yakatahsil talebesi ten bir şişman, karşılaştığı bir dostu Bitirim! Bundan bir müddet evvel Validei Hiya yayarak, şöyle bir yaslanıyor: layrp türlü türlü suallerle istintak eden divinin Bebekteki yalısını soymak ve kennun yolunu kesiyor: Oda seslerle çınlıyor: Öyle ise ben sıfırı tükettim evlâd.. Üçüncü umumî müfettiş Tahsin Ozer, gazetecileri görünce kızıyorum. Düşün disini takib eden Bebek bekçisini öldür gencliğin şark vilâyetlerini yakmdan gör Şimdi sen söyle bakalım. Bizim adımız Kuzum evlâdım, bana bir ad bu (Uludağ) alınmış mı acaba? Ve çarşaf kadar mendilile ensesini düm, Ingiliz Hariciye Nazırı da ender mekle suçlu Altındış Ömerin muhakeme melerini, halkla yakmdan tanışmalannı ne olacak? luver.. Sevabına, ne olursun? gördüğü bir Türk gazetecisini elbet red sine dün de Ağırceza mahkemesinde de ve onlan irşad etmelerini temin için yük Valide siz de mahalle mümessili sile sile bütün dağ, tepe isimlerini sa Masaya sokulmağa çalışan kısacık yıyor, sonra nehir, ırmak adlannı sıradetmiyecektir, fakat, ne olacak? Ben vam olunmuştur. Bundan evvelki celsede sek tahsil gencliğini tatil devresinde şarka boylu, şakakları favurili, kâkülleri bur ne gideceksiniz. Şimdi ben beş lira cezadan kurtul lıyor, arkadaşının sallanan başına ba «ne sorayım?» diye kafamı yoracağım, o iddia makamı suçlunun idammı istemişti. davet etmeğe karar vermiştir. Umumî nuna düşmüş biri, solgun bir deriye saka baka iki eli yanlarına düşüyor, kenda «bu suale nasıl manasız bir cevab ve Dün de müdafaa yapılacaktı. Fakat müfettiş bunun için Ticaret Odasına da rılmış kemik parçasını andıran kolunu, dum mu? bulduğu bir aralıktan uzatarak ses ve O evlenerek kocasmın yanma git di kendine söyleniyor: reyim?» diye yorulacak. Neticede oku mahkeme heyeti bazı noktalar üzerinde bir mektub yazarak yüksek iktısad mek Vakit te tamam. Yumurta kapıya miş.. Bizimle bir alâkası yok. riyor: yanlar hiç birşey öğrenmiyecekler. Bey tahkıkatm genişletilmesine lüzum göre tebi talebelerini memleketin bu verimli gelinciye kadar belkedik.. Sökül baka Aman bayım.. Ezileceğim.. Mer Anne, beğenmedim ben bu adı... lım beş lirayı şimdi.. . hude yorgunluk, ona da, bana da! Doğ rek yeniden bir kısım şahidlerin çağırıl ehemmiyeti büyük kısmını görmeğe ça hamet buyurun. Gel başkasını bulalım.. rusu, kendimdcn ziyade ona acıdım. Da masma karar vermiştir. KANDEMÎR Ve yanyana düşmüş üç kişi (Deniz) i ğırmıştır. Memur bu cılız sese acıyor: Yerli Mallar sergisi bugün açılıyor

Bu sayıdan diğer sayfalar: