24 Ağustos 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

24 Ağustos 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CÜMHURİYET 24 Ağustos 1936 [ Şehir ve Memleket Haberleri VIYANA OONUŞU Tarihi tefrika: 133 M. TURHANTAN Siyasî icmal Fransa Lehistan Romanya ransa Umumî ErkânıHarbîyesl Reisi General Gamlin beş gün Lehistanda kaldıktan sonra Avusturya ve îsviçre yolile Parise döndü. Mareşal Pilsudskinin, Kızılorduya karşi kazandıgı muharebenin yıldönümü münasebetile yapılan merasime iştirak için Varşovaya gelen ve sonradan Lehistanın muhtelif merkezlerini dahi gezen Fransız generalinin ziyareti, Lehistanm siyasî ve askerî vaziyeti üzerinde, hiçbir tesir ve değişiklik yapmadığı Varşova dan çekilen telgraflarda bildirilmektedir. Bununla beraber bu ziyaret Fransa île Lehistan arasındaki münasebann yeni safhasına başlangıç olacaktır. Çünkü Fransanın, Lehistanı kendi politikasının arkasında sürüklemek ve herhangi suretle Lehistanı tazyik ve tesir altında bulundurmak fikrinden kat'î surette vazgeçmiş olduğu bu ziyaretle anlaşılmıştır. Mareşal Pilsudski, Lehistanm istiklâlini kazanmak ve sonradan bunu harben müdafaa etmek suretile iki defa bu büyük milleti haricî tehlikelerden kurtarıp muahharen dahilde de millî birliği ve tesanüdü sağlam temeller üzerine kurduktan sonra, Lehistanm müstakil büyük bir devlet sıfatile politikasında dahi tam bir istiklâl sahibi olması ve mukadderatını yalnız kendi hüküm ve kararile tayin eylemesi esasmı vazetmişti. Bu esas, sarsılmaz ve şaşmaz bir azimle müdafaa ve tatbik edilmiştir. 1921 senesindenberi Lehistan, Fransanm müttefiki olduğu halde, haricî ve dahilî politikasında herhangi suretle Fransanın tesir ve tazyik yapmasına zerre kadar müsaade etmemişti. Lehistanm politikasmdaki bu istiklâl karan, yavaş yavaş, Fransada memnuniyetsizlik peyda etmişti. Lehistanm 1934 senesinde Almanya ile yaptığı anlaşma bu memnuniyetsizliği büsbütün artırmıştı. Fakat ne Mareşal Pilsudski, ne de vefatmdan sonra halefi General RydzSmigly ve mesai arkadaşlan bu siyasetten asla inhiraf etmemişlerdi. , . Diğer taraftan, Fransadaki memnuniyetsizlik Lehistanla Fransa arasındaki ittifakın ilgasma yol açmamıştır. Çünkü bu ittifak sırf tedafüî idi. Fransa, kendi arazisinde, tahrik etmeksizin bir tecavüze uğrarsa Lehistan Fransaya yardım etmeği ve Fransa dahi, Lehistan Sovyet Rusyadan yahud Almanyadan bilâtahrik bir tecavüze uğradığı vakit, buna yardımda bulunmağı taahhüd etmişti. Fakat bu ittifak her iki devletin, şu veya bu devletle anlaşmasına mâni değildi. Bunun için Lehistanm, Almanya ile anlaşmasına ve Fransanın dahi Sovyet Rusya ile karşılıklı yardım muahedesi akdetemesine Leh Fransız ittifakı mâni olmamıştı. Bu ittifakı yaparken her iki devlet takib edecekleri politikada ittifakın tatbiki mecburiyetine mümkün mertebe sebebiyet vermemeğe itina etmeği zımnan kabul etmişlerdi. Lehistanm Almanya ile anlaşması, \>u maksadı temin ve takviye eylediğinden Fransızların, bu anlaşmaya karşı memnuniyetsizlik göstermelerine Lehliler bir mana verememişlerdi. Bilâkis, Fransanın Sovyet Rusya ile anlaşmasım, Lehler, bu maksada hilâf ve zıd sayarak infial göstermekte kendilerini haklı bulmuşlardı. Fransa ile Lehistan arasındaki ittifak sırf tedafüî mahiyette olduğundan her iki büyük devletin kendi müdafaa vasıtalarının mükemmel olmasında müsavî derecede karşılıklı menfaati vardır. Bunun için Fransız ve Leh ordulannın şefleri, iki memleketin müdafaa kabiliyetleri üzerinde görüşmüşlerdir. Fransız Büyük Erkânıharbiye Reisinin Varşovayı ziyaretini, Romanya Büyük Erkânıharbiyesi Reisi General Samsonoviçnin ziyareti takib edecektir. Bir hafta sonra bu ziyaret vukubulacaktır. Lehistanm Romanya ile de tedafüî ittifakı vardır. Fakat bu ittifak sırf Sovyetlere karşıdır. Yeni posta ve telgraf ücretleri Avcılar bayramı çok güzel oldu Istanbul yolları tamir edilmiyor Kara Mehmed, Şeyhe, Hünkârın yüzünden memleketin neler çektiğini ve düşmanın Balkanlara kadar dayandığını söyledi Hanen söyliyeyim ki Kara Mehmdin el öpmemesi, kendisinden mühim yar dımlar beklediği şeyhi küçük gördüğünden değildi. Yaradılışının sevkile yapılmış tabiî bir hareketti. Çünkü o, temiz kan taşıyan her Sipahi gibi yeryüzünde yalnız iyi pala sallıyan, düşman kellesi uçunnakta üstad olan askcr ellerinin oDÜlebileceğine iman beslerdi. Tesbih çeken veya «Allahü a'lem olur, Allahü a'lem olmaz» diye fetvalar çiziktiren ellerin öpülmesini yakışıksız bulurdu. Kudretini sezinsemekle kalmayıp kendisinden istifade dahi etmek istediği şeyhin elini ÖDmemesi de işte bu kanaatten ileri geliyordu. Seyid Osman, kazandığı mevkie gerçekten lâyık olacak kadar, zeki idi. Karşısma dikilen genc irisi Sipahi yavrusu nun kıymetli bir kan taşıdığını, dikkate değer bir varlık olduğunu hemen kav radı ve onun tekke merasimine gösterdiği kayidsizliği hoş gördü: Ve aleykümüsselâm evlâd, dedi, hoş geldin. safa getirdin. Buyur, otur, dinlen. Birazdan dediğini yaparan, derdin neyse dinlerim. Her şeyde, ne pahasına olursa olsıuı, tam bir açıklık anyan Küçük Kara Mehmed, şeyhin son sozünü cevabsız bırakamazdı ve bırakmadı: Derdim yok elhamdülillâh, dedi, seninle başka şeyler konuşacağım. Şeyhin dikkati, yanmdakilerin de hayreti coğaldı. Bir tekke, o devirde her şeydi. Hastalar oradan şifa umarlardı, sevdalılar oradan vuslat yolunu açan mu cizeler beklerlerdi, açlar oradan ekmek ararlardı, memuriyetlerinden kovulanlar veya mesleklerinde yükselmek istiyenler oradan şefaat dilenirlerdi ve hayatta bir emelleri kalmıyanlar da cenneti, Alla Hın uhrevî muhabbetini orada yakalamava savaşırlardı. Şeyhler bütün bu işleri ^örürler ve yerine göre hekim, imaret saHibi zengin, sadırazam ve şeyhülislâm rolü oynarlardı. Ahiret saadeti için de taahhüdlere girişmekten çekfnmezlerdi. Halbuki şu toy Sipahi, tekkenin bu kudretine avuc açmaktan, şeyhin derd lere derman dağıtan kudretine boyun eğmekten müstağni görünüyordu, onunla başka işler konuşacagım söylüyordu. Bu, inanılmaz bir şeydi ve bizzat Şeyh Seyid Osmanı da düşündürüyordu. Derdi ve dermana ihtiyacı olmıyan şu genc Sipahi acaba halvette neler söyliyecekti?.. Bu merak nüfuzlu şeyhi için için 1 gıcıkladığından yanındakileri savmakta acele göstermeğe girişti; her birine elini öptürerek, içtimaî seviyelerine ve tekkeye kendilerini bağlıyan sebeblere uygun üçer beşer kelime söyliyerek divanhaneyi boşaltü ve sonra ayağa kalkıp Küçük Mehmedin eline yapışü: Gel bakahm evlâd, dedi, bitişik odaya gidelim, konuşalım. Toy Sipahi ne çığır aradı, ne mukaddeme yaptı. Pürüzsüz bir talâkatle doğruca maksada geçti, Padişahın tahttan atılması için şeyhten yardrm dilemeğe geldiğini söyledi. Seyyid Osman, şu halvette meraka değer şeyler duyacağını tahmin ediyordu. Çünkü küçük Kara Mehmedin durumunda böyle bir tahmini haklı gösteren hususiyetler buluyordu. Lâkin onun yaşına, başına bakmadan taht üzerinde değişiklik yapmaya azmettiğini binbir evliya ruhundan ilham da alsa keşfedemezdi. Bu sebeble afallamışb, bön bön çocugun yüzüne bakıp duruyordu. Küçük Sipahi, sözlerinin uyandırdığı şaşkınlığı gidermek lüzumunu hissederek kendisini bir ayaklanma tertibine sürükliyen sebebleri daha etraflı biçimde anlatmaya koyuldu, sınır boyundaki facialan birer birer saydı, düşmanın boyuna ilerlediğini ve ilerliyeceğini izah etti de, sonunda şeyhin omuzuna elini koydu: Görüyorsun ya, dedi, şu avcı Hünkânn yüzünden çekmediğimiz kalmadı. Yann düsman Balkanlara daya nınca sen bile Istanbulda güç oturur sun. Seyyid Osman, ruha hitab eden bu samimî ve pek müessir talâkatin sihrile vecde gelmiş gibiydi, heyecan içinde düşünüyordu. Onun tekkesi, ayni zamanda bir istihbar merkezi idi. Halkm dedikodusu, hükumetin sır diye saklamaya çaIıştığı bir çok işler orada konuşulup du rurdu. Bundan ö'türü kendisi, saray ve harb vaziyetlerinin halk tabakalan arasmda uyandırdığı derin hoşnudsuzluğu çoktan anlamış bulunuyordu. Küçük Kara Mehmedin isabetli bir davranışla bu hoşnudsuzluktan istifade etmek istediği de belli idi. Fakat şeyh temkinli bir adamdı, toy bir Sipahinin sözile harekete geçmek onun elinden gelemezdi, için için yanan bir ateşin, gönüllerdeki hoşnudsuzluğun bir gün alevlenip açığa çıkması muhtemel olduğuna göre önüne serilen mevzua gözünü yummayı da doğru bulmuyordu, bütün hayab halkm teveccühüne bağlıydı. Bu teveccühü kaybetmemek için halkm hoşuna gidecek işlerin başında bulunması lâzımdı, şu mevzu ise o lüzuma pek uygundu. Seyyid Osman derin bir düşünceden ve Padişaha karşı yapılacak bir taarru zun faydalannı, zararlannı uzun uzun mülâhazadan sonra başını kaldırdı. Oğul, dedi, biz ve ocak, tıpkı iki el gibiyiz, tek başına ses çıkaramayız. Sen Yeniçerilerin bu işe ne dediklerini araştırdın mı, inceledin mi? Rahmetli paşa babalığun bana ilkin srzlerle anlaşmaklığımı söyledi, siz bana söz verin, aranızda bir anlaşma yapın, ayaklanmaya hazırlanın. Ben ocaklı ile kolay uyuşurum. Çünkü Sipahile rin de, Yeniçerilerin de bağrı yanıktır. Şahlanmak için küçük bir fiske bekli yorlar. Seyyid Osman bir daha murakabeye vardı. Saraya kaldınlacak elin müsbet veya menfi bir hedefe erişmesi halinde kendine gelebilecek kazancla ziyanı bir daha ölçtü: Oğul, dedi, Hünkârın postunu kokuttuğuna şüphe yok. Lâkin kırk yıldır Padişahlık ediyor. Kendine yâr olanlar da çoktur. Onun için uluorta yürü mek doğru değildir. îlkin meydanı ha zırlamalı, sonra at koşturmaya kalkış malı. tyi ya Şeyh Efendi. Ben de senden bunu istiyorum. Meydanı hazırlamak bir iki günde olmaz. Fikirleri çelmeli, yürekleri ateşlendirmeli. Bu da yavaş yavaş olur. Yurdun düşman ayağı alnnda bırakılmak istendiğini ben de göriiyorum, üzülüyo rum. Onun için bir şeyler yapılmasmı gerekli buluyorum. Fakat tekkeden mürid kovar gibi saraydan Hünkâr kovulmaz. Kuvvetli, hem de cok kuvvetli bulun mak lâzım. Sen benden başka kimleri göreceksin bakayım? [Arkası var] Yeni tarifede halk lehine Merasim ve atışlara Da Buna sebeb olarak tahmühim tadilât yapıldı hiliye Vekili Şiikrü Kaya sisatsızlık ileri sürülüyor Posta ve telgraf ücretleri tarifesinde da iştirak etti Istanbul belediyesi varidatınin azlığmtenzilât yapılmıştır. Yeni tarife, eylulür. alhsmda mer'iyete girecektir. Buna na zaran, şehir dahili mektub ve kartpostallardan 3 kuruş, iş kâğıdlanndan ve ticaret eşyası örneklerinden en az 4,5 Vuruş olmak üzere elli gram için 60 para, 300 kuruştan fazla olan havalelerden her yüz kuruş ve kesirlerinden 20 para, teîgraf havalelerinde telgraf ücretlerinden başka 500 kuruşa kadar beş kuruş ve fazla o lan yüz kuruş için 30 para almacakbr. Posta kutulan üç mıntakaya aynlnvştır: Birinci mıntaka olan Istanbul, Ga lata, Pangaln, İzmir Hükumet, Basmahane, Ankara merkezlerinde seneliği all: lira; ikinci mıntaka olan Usküdar, Beyazıd, Beşiktaş, Büyükada, Fatih, Kadı köy, Heybeliada, Ankaranm Yenişe'rir merkezlerile nüfusu yirmi binden fazla olan şehirlerdeki merkezlerde seneliği 4 lira, üçüncü mıntaka olan Istanbul, Izrrtir ve Ankaranın diğer merkezlerinde ve nüfusu yirmi binden aşağı olan şehirlerdski posta merkezlerinde seneliği 2 lira ücret alınacaktır. Para havalesini ve taahhüd mektub lannı ve adreslerine gelen paketleri al mak üzere gişelere hiçbir başka vesikaya lüzum olmadan tanıtabilmek için posta idaresi tarafından verilecek kendini ta nıtma kartlan (5) kuruştur. Dahilî paket ücretîeri yan yanya indirilmek suretile 12 kuruşla 27 kuruş arasmdair. Mekteb kitablarile halka parasız dağıtılmak üzere gönderilen kitablann beher ki" losundan beş kuruş posta paket ücreti alınacaktır. Çalışan yere teslim edilecek delerli mektublar için 28 kiloya kadar olan paketlerden 32 kuruş ve 20 kilodan sonra her kilo için aynca 2 kuruş, eve teshm edilecek değerli mektublardan 12 kuruş, 20 kiloya kadar paketlerden 20 kuruş, 20 kilodan sonra her kilo için 1 kuruş alınacaktır. Posta teşkilâtı olmıyan nahiye ve k"ylerde pul satıcılarma ilk beş yüz kuruş için yüzde 40 ve 2000 kuruşa kadar yüzde 20, daha fazlası için yüzde (5) kumüsyon verilecektir. Pul satanlardan taahhüdlü mektub kabul edebilenlere beher mektub için aynca kırk para verilecektir. Azamî bin kuruşu muhtevi olmak üzere harçlık o larak bilumum mekteb talebesile on yaşına kadar jandarma ve askerlere ailelîri tarafından gönderilecek telgraf havale lerinin beher kelimesinden bir kuruş a lınacaktır. Telgrafm teslim edildiğini bilmek istiyenlerden telgrafla cevab verildiği tak dirde 20 kuruş, posta ile cevab verildiği takdirde 6 kuruş teslim ihbar ücreti a lınacaktır. Yeni tarifede dahilî tayyare mürase lâtı ücretlerinde de aynca tenzilât yapılmıştır. îstanbul Avcılar kurumu tarafından tertib edilen (Avcılar bayramı) dün Ambarlıda Çobançeşme mevkhnde tes'id edılmiştir. Daha sabahtan Küçükçekmecede toplanan avcılar ve davetlileri hususî otobüslerle bayram yerine götürülmüşlerdir. Merasime saat on birde îstiklâl marşile başlanmış ve bütün avcılann havaya birer el kurusıkı ateşi arasında direğe yavaş yavaş sancağımız ve ava bayrağı çekilmiştir. Bundan sonra, avcılar kurumu reisi Nezihe bir nutuk söylemiş ve avcı lığın memleket müdafası noktai nazanndan, iktısadiyata olan faydasmdan bah setmiştir. Bundan sonra davetlilere avcı kebabı, zerde ve pilâv ikram edilmiş, öğleden sonra bir tel üzerinde müteharrik tahta bir domuza atış müsabakalan yapılmış tır. Otuzdan fazla avcınm girdiği bu müsabaka çok eğlenceli olmuş ve neticede doktor Atıf birinciliği kazanarak gümüş bir kupa, Sabri isminde bir köylü de ikinci gelerek av çantası ve M. Teofani de üçüncü gelerek bir cepanelik almış lardır. Müsabakanm sonlanna doğru Dahiliye Vekili Şükrü Kaya ile Ankara Valisi Nevzad Tan Doğan da merasim yerine gelerek avcılann bayramına iştirak etmişlerdir. Ataştan sonra Avcılar kurumu başkanı Nezihe ile Şükrü Kaya arasında bu müsabakadan haric olarak ayni müteharrik domuza bir isabet denemesi yapılmıştır. Şükrü Kaya üç el atışında iki kurşunu hedefe isabet ettirmiş Nezihe ise üç atışta da hedefe vurmuştur. Şayanı dikkat olan cihet dünkü mü sabakada otuzdan fazla erkek avcı ara sında kimse üç atışta birden muvaffakiyet kazanamamif hatta iki defa hedefe isabet ettirenler bile pek az olmuştuf. Bu muvaffakiyet hakem( h<y«tine dahil olduğu için müsatakaya girmiyen Nezihe ile iki kurşunu da hedefe isabet ettiren Dahiliye Vekiline münhasır kalmıştır. dan sıkıntılı bir vaziyettedir. Bu sebeb den yeni işler yapılmasından sarfmazar, bozulan yollan yaptırmak imkânı bile bulunamamaktadır. Eskiden yapılan yolIar zamanla bozulmakta, fakat paras'z * lıktan bunlann tamirleri yapılamamak adır. Son yağmurlarcîa ve geçenlerdeki büyük fırtınada îstanbul yollan büsbütün hasara uğramıştır. Buna mukabil yapı lan tamirat hemen hiç mesabesindedır. Halk, yolsuzluk ve yollann bozuklugundan şikâyet etmekte, kaymakamlann BeIediyeye vaki olan müracaatlerine şimdilik tahsisat vermek imkânı olmadığj cevabı verilmektedir. Belediyeden yaptığımız tahkikata nazaran koskoca îstanbul için aynlan ta miratı mütemadiye tahsisatı 25,000 l'radır. Bu para her kaza için 1500 2000, azamî 3500 lira verilmek suretile taksim edilmiştir. Üsküdar kazası için tahsis e dilen tamiratı mütemadiye parasmın miktan 3,500 liradır. Bu paranm içinde Belediye kamyonunun benzin ve şoför parası da vardır. Geriye kalan para ile Üs küdar, Kuzguncuk, Beylerbeyi, ^engelköy, Vaniköy gibi geniş bir sahamn bozuk yollan tamir edilecektir. Halbuki bu ihtiyacın izalesi için bu paranm üç, d"rt misli bile kâfi değildir. Kezalik Fatih Belediyesi için tahsis edilen tamiratı mütemadiye parası iki bin küsur liradır. Tahsisatm azlığından bazı tamirat i; lerinde tanzifat amelesi kullanılmaktadır. Bu yüzden bazı yerlerde çöpleri kıldırmak imkânı da hasıl olamamaktadır. MÜTEFERRİK Heybeliadada iki yangın Dün saat on ikide Heybeliadada deniz kenanndaki çamlıkta yangm çıkmışnr. îtfaiye ve polisler bir saat kadar uğraştıktan sonra 20 çam ağacı yandığı halde yangının önüne geçmişlerdir. Yapılan tahkikatta, çamlıkta, yemek pişiren bir ailenin bu yangma sebeb olduğu anlaşılmıştır. Suçlular aranmaktadır. Dün saat ikide gene Heybeliadada emvali metrukeye aid bir fundalıkta yangın çıkmış, on metro murabbaı fundalık yandıktan sonra söndürülmüştür. Bu yangma sebeb olan Mediha adındaki kız yakalanmıştır. Evlenme kâğıdları bulunamıyor Beyiye ücreti verilmemesi müşkiilâtı mucib oluyor Son zamanlarda evlenme kâğıdları bulmak hayli güçleşmiştir. Evvelce evlenme kâğıdlannı satmak hakkı yüzde on bey'iye mukabilinde nikâh memurluklanna bırakılmıştı. Bılâhare Maliye Vekâleti bu evrakı hazineye irad getirecek kıymetli evrak meyanına ithal etmiş ve yüzde beş bey'iye mukabilinde bayilerin satmasına müsaade etmişti. Fakat bilâhare gelen bir emirle de bu yüzde beş bey'iye hakkı kaldınlmıştır. Bu vaziyet karşısmda bayiler, evlenme kâğıdı satmaktan vazgeçmişlerdir. Bunun üzerine evlenme kâğıdı bulunamadığından halk şikâyete başlamış ve Maliye Vekâleti evlenme kâğıdlannın malmüdürlükleri tarafından satılması için yeni bir emir vermiştir. Fakat birçok işlerle uğrasan malmüdürlükleri, her müracaatçi ile ayn ayrı uğraşmak müşkülâh karşısında eshabı müracaate evlenme kâğıdı yok cevabmı vermişlerdir. Şimdiki halde bayiler, evlenme kâğıdlannı top tan malmüdürlüklerinden almakta ve buna bazan çok, bazan az bir zam yaparak satmaktadırlar. Halbuki bu kabil kıymetli evrakı kanunun tayin ettiği miktardan fazlaya satanlar için ağır cezalar vardır. Fakat bayiler bu kâğıdları satarken vaziyeti müşteriye izah etmektedirler. Maamafih alâkadar makamata müracaat edilerek bu işin halli istenilmiştir. Evlenmeyi teşvik için bu kâğıdların meccanen verilmesi daha faydalı görülmektedir. Esasen Kanunu Medenî de bu kâğıdlann parasız satılacağma işaret etmektedir. Sigorta sahtekârhği etrafmda bir tavzih Sigorta soygunculan hâdisesine ismi kanşmış olan Nevyork Sigorta şirketi tasfiye memuru ve Unyon Sigortası muhasibi Nuçinodan bir mektub aldık. Bu zat, mektubunda şunlan yazmaktadır: «Sekiz gündenberi mahallî gazetelerin neşriyatına karşılık olarak aşağıdaki tavvihnamenin muhterem gazetenize dercini rica ederim. Yirmi seneye yakın bir zamandanberi namuskârane ve sadıkane çalışmakta olduğum Union şirketile bazı memurlan hakkmda hiçbir gazeteye beyanatta bulunmadım. Kumpanyam, bütün dünyaca tanınmış olup şöhretini hiç birşey lekeliyemez. Bu husustaki neşriyat hilâh haki kattir ve tahkikat neticesinde meselenin tenevvür ederek hakikatin öğrenileceği şüphsizdir.» POLÎSTE BEYLERBEYİNDE BİR ÇOCUK BOĞULDU Dün sabah saat dokuzda Beylerbeyinde Abdullahağa mahalTe sinde Hacıkerim sokağında oturan berber Azizin 13 yaşındaki oğlu Mahmud, midye çıkarmak için Beylerbeyi nhtı mından denize dalmış, fakat zavallı saçları midyeler arasında sıkışıp kala rak boğulmuştur. PENCEREDEN DÜŞEN SARHOŞ Gedikpaşada Asmakandil sokağında 13 numaralı evde oturan Karabet, evvelki gece saat üçte sarhoş bir halde evine gelmiş ve odasındaki pencereyi açarken muvazenesini kaybederek on iki metro yükseklikten bahçeye düşmüş, ağır surette yaralanmıştır. Karabet Cerrahpaşa hastanesine kaldırümıştır. TİYATRODA BİR YARALAMA IIÂPİSESİ Çamlıcadaki Asrî tiyatroya gıden Kemal ve Ahmed isimlerinde iki çocuk bir alacak yüzünden orada kavga etmişlerdir. Kavgada Kemal bıçağını çekerek Ahmedi iM yerinden yaralamıştır Yaralı tedavi altma alınmış, suçlu bıçağile birlikte yakalanmıştır. KARPUZCUYU YARALIYAN A RANIYOR İkinci şube cinayet rnasası memurları Petürgeli hamal Sifoyu şıddetle aranmaktadır. Sifo Mahmud paşada Halil adında bir karpuzcuyu yaralamış ve kaçmıştır. ÇALINAN ALTIN BİLEZİKLER Büyükadada Kadıyoran caddesinde 57 numaralı evde oturan avukat Hdsa meddinin refikasına aid 10 tane altm bilezik çalınmıştır. Polis, bir hafta uğraştıktan sonra şüphe üzerine evin hizmetçisi Zehrayı yakalamıştır. Tahkikata devara edil mektedir. Bursa Kız lisesi ıslah ve tevsi ediliyor Diyarbekir Nümune hastanesi Diyarbekir (Hususî) Yatak sayısını yüz beşe çıkaran Nümune hastanesi, muhitin can kurtaranı olmuştur. Bil hassa bahar mevsimlerinde bütün mülhakattan hasta gelmekte ve bunlar yurdda büyük bir himmet ve alâka gormektedirler. Hastanenin üst kat inşaih bitirilmiş, yirmi iM bin beş yüz lira üe tebhirhane temin olunmuştur. Elektrik, înhisarlar ; daresinin lçkl fabrikasından alınan ce Diyarbekir Nümune hastanesinin umumi manzarası reyanla ve su, bahçedeki tulumbadan yukarı depoya çekilip oradan dağıt makla temin olunmuştur. Teçhızat iyidir. Her nevi asrî tedavilerle müşkül ameliyatlar yapılmakta dır. Başhekim kulak, boğaz, burun mütehassısı Kemal çahşkan ve kıymetli bir zattır. Diyarbekir Nümune hastanesi bütün muhit ve civar vilâyetlerin en mükem mel bir sağlık yurdudur. Bursada verilen gardenparti Bursa (Hususî) Halkevimizin iç timaî yardım komitesile Kızılay cemiyeti müştereken Çelikpalasta ilk defa olarak bir gardenparti vermişlerdir. Gardenpar ti çok güzel ve eğlenceli olmuş, Valimiz Şefik Soyerle Vali muavinimiz Edib ve Bursanm birçok güzide aileleri bu gar denpartide bulunmuşlardır. Bursa (Hususî) Şehrimîzdek'' eski Amerikan Kolej binasmda Türk Maarif cemiyeti tarafından açılmış olan Kız li sesi son zamanlarda yeni yaptmlan binalarla genişletilmiş bulunmaktadır. Bunun için yeni sene talebe kadrosu artmlacaktır. Lisenin müdürü Murtaza Özdamar dan öğrendiğime göre, liseye, iki senedenberi mevcud olmıyan fen şubesi de ilâve edilmektedir. Lâboratuarlar zenginleşti rilmiş ve yeni bînalara taşmmıştır. Mektebin bahçesinde tenis, voleybol sahalan Romanya politikasında son zamanlaryaptırılmaktadır. da bazı tereddüd izleri görülmüştü. LeBursa Kız Iisesinin genişletilmesile; histan ittifakı terkedilerek bunun yerine şimdiye kadar kızlanmızın tahsillenne Sovyetlerle ittifak edileceği söyleniyorkâfi gehniyen bu müessese aruk ihtiyaca du. Fakat Romanya Büyük Erkânıhartamamen cevab verecek bir hal almış^ır. biyesi Reisinin Varşovayı ziyarete karar Bursadaki Efganlı talebele vermesi bu devletin eski askerî siyasetinden aynlmamağa karar verdiğini isbat rin müsameresi etmektedir. Leh ve Rumen ordulannm Bursa (Hususî) Liselerimizde o sefleri dahi iki memleketin müdafaa kakuyan Efganlı talebeler, Efganistanın biliyetleri üzerinde görüseceklerdir. Hukurtuluşunun on birinci yıldönümü mü lâsa ne Fransa, ne de Romanyanın Lenasebetile buradaki Askerî mahfilde bir histandan aynlmak ve bu devlete karşı toplantı yapmışlar ve Bursanm birçok koymak tasavvurunda olmadıklan üç ormümtaz şahsiyetleri bu toplanhda bu dunun şefleri arasmdaki sıkı temastan lunmuşlardır. Eğlence geç vakte kadar anlaşılıyor. devam etmiştir. MVHARREM FEYZ1

Bu sayıdan diğer sayfalar: