9 Eylül 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

9 Eylül 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURIYET 9 Eylul 1936 VIYANA OONUŞU Tarihi tefrika: 149 M. TURHANTAN | ( Şehir ve Memleket Haberleri ) Yağmurnn yaptığı büyük zararlar Doğru değil mi? Taşradan Istanbula gönderilen hastalar Geçen gün yürekler paralayıcı bir manzaraya şahid olduk. Mar mara sahillerinden, hükumet dok torunun imzasını taşıyan bir raporla İstanbul hastanelerinden birine gönderilen hasta ve kimsesiz bir köylü kadın Sirkeci rıhtımında ağlamak tan şişmiş gözlerile döğünüyordu. Yanına yaklaşıp ta zavallılığınm sebebini sorduğumuz zaman bize aşağıdaki macerasını ağlıyarak anlattı: « Dört gün evvel memleketinr den bir hastanede yatmak üzere İstanbula geldim. Dört gün inliye inliye hastane kapısında çırpındım. Fakat, hiç kimseye derd anlatamadım. Dördüncü gün «yer yok!» diyerek beni kapıdışan ettiler. Bu müddet zarfında elimde bulunan cüz'i bir parayı bitirdim. Ayırdığım vapur paramı da memleketime dönmek içîn beni vapura yerleştireceğini söyliyen bir soysuza kaptırdım. Biraz evvel de beni memleketime uğnyacak vapurdan biletim olma dığı için dışan çıkardılar. Hasta, ilâçsız ve beş parasız yalnız kaldım.» Köylü kadınının macerası haki katen fecidi. Hükumet doktorunun verdiği kâğıda güvenerek ta menr leketinden kalkıp buraya gelmek ve hasta hasta kaldırunlar üzerinde sürünmek göz yaşartacak bir manzaradır ve bu facialar her gün aşağı yukan ayni şekilde tekerrür ediyor. Acaba istanbul hastanelerine tedavi edilmek üzere gönderdikleri kimsesiz hastalara daha evvelden yatak temini için taşra hükumet ve Belediye doktorları İstanbul hastanelerini resmî bir tezkere ile haber dar edemezler mi? Rasgele gönderilen böyle kimsesizler tedavi için geldikleri yerden bazan harab ve perişan dönmek mecburiyetinde kalıyorlar. Taşra sıhhat müdürlüklerinin raporile îs tanbula gönderilen kimsesiz hasta lar doğrudan doğruya Belediyeye gönderilip Belediye vasıtasile has tanelere, yaünlmalan memleket namına ve hasta vatandaşlarrmız lehine daha ha^ırlı neticeler tevlid edeceği kanaatindeyiz. Siyasî icmal İngiliz Bahriye Nazırmm seyahati H ngiliz Bahriye Nazm Sir Samuel II Hoare Maltayı ve Hayfayı teftiş ettikten sonra Kıbrısa gitti. Bu seya hatin Filistinde Arab milliyetperverlerile İngiliz kuvvetleri arasında aylardanberi devam eden musademeler ve İngiliz mandası altında bulunan bu yerdeki siyasî gerginlikle bir alâkası yoktur. Bahriye Nazınnın Filistine aid siyasî bir vazifesi mevcud değildir. Mumaileyh daha ziyade teknik işlerle uğraşmak ve İngilterenin Habeş meselesi yüzünden İtalya ile arası açılması üze rine Akdenizdeki sevkulceyşî vaziyetin değişmesine karşı Bahriye Nezaretinin yeni alacağı tedbirler hakkmda mahal inde tetkikatta bulunmak için dolaşıyor. Akdenizi iki havzaya ayıran Sicilya ile Tunus arasındaki dar yerde bulunan Malta İtalyanın deniz ve hava ve tah telbahir üslerile muhat olduğundan artık İngiliz donanmasının ve Akdenizdeki İngiliz bahrî satvetinin merkezi sıkletinin burada kalmasına imkân görülmüyor. Bunun için İngiltere Akdenizde kuv vetlerinin sahasını ve merkezini bu denizin Anadolu, Suriye,. Filistin ve Mısır sahillerile çevrilmiş olan murabba şekildeki şark havzasına nakletmeğe lüzum görmüştür. İngiltere Kıbns, Hayfa ve Iskenderiye arasındaki müselles sahada bütün müdafaa ve tecavüz kuvvetlerini emerküz ettirmeğe taraftar bulunuyor. Bu üç nokta ve bilhassa Kıbns; Ce belüttarık ve Singapur gibi dunyanın en büyük bir mevkii müstahkemi ve bahrî ve havaî üssü olacaktır. Bu tahkimat ve eçhizat için ilk defa sarfolunacak para dört buçuk milyon İngiliz lirası tahmin olunuyor Bu paranın çoğu Kıbnsa sarfedilecektir. Çünkü tabiî, geniş ve em niyetli limanları olmıyan bu adada Maltadaki Lavalette gibi gayet mükemmel harb limanlan vücude getirilecektir. Bu noktalardan en emniyetlisi Kıbrıs sayıhyor. Çünkü bu ada asıl İtalyadaki üslerden çok uzaktadır. Ege denizindeki Onikiadada bulunan İtalyan deniz ve hava üslerinden bile 260 İngiliz mili uzaktadır. Ayni zamanda Kıbns Süveyş kanalının ağzında ve îskenderiyeden 15 ilâ 18 saatlik mesafede bulunduğundan adadaki deniz ve hava kuvvetlerj pek çabuk Mısır sulanna gelebilecektir. . îskenderiye Bingazideki îtalyan hava üslerinin harekât sahasında bulunduğundan İngiltere Akdenizdeki başlıca hava üssünü İskenderiye civarmdaki Abukirden Kıbnsa nakledecektir. îngiltere Bahriye Nazm sevkulceyş noktası itibarile ve İngiliz donanmasının petrolünü temin eden Musul boru hattının müntehası bulunduğundan Hayfanın tahkimine ehemmiyet vermiş olacaktır. İngiltere Akdenizin şarkındaki mevkiini sağlamlaştırmak için Mısırla ittifak muhedesini tesri etmiştir. Gene Filistindeki hâdiseler yüzünden Hayfadaki mevkiinin zâfa ve tehlikeye uğramaması için îngiltere fevkalâde askerî tedbiriere mü racaat etmiştir. İngilterede büyük sonbahar manevralanna iştirak eden Londra ve Aldershot fırkalan alelâcele manevralardan geri alınmış ve derhal Hayfaya sevkedilmek üzere emir almıştır. Gerek bu askerî tedbirlerin, gerek Sir Samuel Hoareun tetkik ve teftiş seyahatleri, İngilterenin Akdenizin şarkındaki sevkulceyş mevkiini bir an evvel tarsin ederek zorlanamıya cak bir hale koymağa azmeylediğine hiç şüphe bırakmıyor. Yeni tatbik edilen liman tarifeleri Çok güzel neticeler vermeğe başladı Bu defa üzerinde uzun boylu etüdler yapıldıktan sonra ilk olarak bir senelik tanzim edilen yeni Liman tarifesi daha ilk tatbikı günlerinde çok iyi neticeler vermiştir. Yeni tarifede her nevi Liman hizmetleri üzerinde tenzilât yapılmış olması İktısad Vekâletmin İstanbul Limanını Akdenizin en ucuz limanı haline getirmek hususundaki karannm ilk hat vesini teşkil etmektedir. Yeni tarifede hamal ücretleri ton başına 1,5 lira indirilmiştir. Hamalların müesseselerle teması kat'î olarak kaldınl mıştır. Şiımliye kadar hamallann mües seselerden baç alır gibi para almaları adeta bir an'ane hükmüne girmişti. Tarifede antrepo ücretlerindeki tenzilât yüzde 40 a kadar çıkmaktadır. Bu da bütün mallann antrepolara konulmasına bir vesile teşkil etmektedir. Kara Mehmed Avcıya karşı, en lâyık ve ağır Kasımpaşada bir kadın cezanın, onu öldürmekten fazla zindana atmak sele kapılarak boğuldu olduğunu Köpriüü Fazıl Paşaya söyledi Evvelki gece ve dün sabah şehrimize O, kendinin alâkalanmadığı vc alâ kalanamıyacağı işlerde de halk tarafmdan töhmet altına düşürüldüğünü sezi yordu, büsbütün sersemleşiyordu. Artık has ekmek ve bol kebab yemekten vazgeçip ceblerine doldurduğu kuru yemişlerle gıdalanmak yolunu tutmuşru. İnsan yüzü görmek, insan sesi duymak istemi yordu. İşte bu sırada küçük Kara Mehmed, Sadırazam Kaymakamı Fazıl Mustafa Paşanm konağına gelmişti, pürüz süz bir talâkatle dileklerini tebliğ ediyoıdu: Deriyi yüzdün, kuyruguna getir din, şimdi sıra sana geldi. Bismillâh d;yip kolunu sıva, deriyi çek, sıyır. Bana kalsa bu kadar sık dokuyup ince elemezdim. Düşmanı güldürmek için topumuza kan kusturan av budalasını yakasından tutup çoktan alaşağı ederdim. Nideyirn ki yoldaşlar söz dinlemiyor. Onlann dediklerine bakılırsa her işin yolu varmış, erkânı varmış. Hünkâr dediklerimizi gidermek için de ağır davranıp yolsuzluk etmemek gerekmiş. Fetvacı böyle dedi, Deli Piri böyle dedi, Seyifoğlu böyle dedi. Hele devletlu vezir, Padişaha el uzatmadan önce hepimize teravih namazı kıldıracak. O kadar ağır davranmak istiyor. Eh, ağaların hepsi yaşta da, yolda da benden büyük. Tohumu ben ekiim amma tırpanı onlann eline verdim. Ekini nasıl isterlerse öyle biçecekler. Bana susmak, dişimi sıkıp beklemek düştü. İşin uzaması da bu yüzden oldu. Neyse, Tannya şükür, sayılı günler bitti, son adımı atmak sırası geldi. Sadırazam da, ağalar da artık gayretlendiler, işi bitirelim, dediler. Fakat zahmeti senin omzuna yüklettiler. Kendileri uzakta durup gözdağı olacaklarmış. Benim bu hesaba da aklım ermedi, kalktım, îstanbula geldim. Seninle görüşüp anlamak istedim. Ensenden bir kanş uzaklaşacak değilim. Ne yaptığını, ne yapacağını gözden kaçırmıyacağım. Ben, iğdiç kölelerin sö zile kalkıp oturan, ülkenin onda bîrini düşmana bağışlıyan, anamı denize attıran, babamı ateşe veren Hünkânn derisine saman doldurmak isterdim. Yoldaşlar razı olmadılar, bir Padişah için tahtan inip zindana girmek ölümden beterdir dediler. Düşündüm, doğru buldum. Herif ava alışık, halayık ninnisi dinlemeğe alışık. Kapalı bir odada atsız, itsiz, halayıksız yaşamak ona gerçekten ağır gelecek. Onun için ayak diremedim, yoldaşlara uydum. Fakat bir şartım var: Onu tahttan indirip zindanına götürecck olanlann yanında ben de bulunacağım. Verdiğim emeğin hakkı budur. Haydi bakalım, işe başla. Küçük Kara Mehmedin tutumundan Kaymakam Paşayı hemen kaldırmak, saraya götürmek, Hünkânn yanına sokmak ve yapılacak isi yaptırıvermek islediği anlaşıhyordu. Fazıl Mustafa Paşa bu yersiz dileğin sakatlığını ona tatlı dille anlatmak ihtiyacmı duydu: Güzel söylüyorsun evlâd, dedi, lâkin bu iş seninle benim tek başımıza başarabileceğimiz maslahatlardan değildir. İlkin etrafı kollamak ve fetva almak lâzım. Saraydaki kalabalığı da hesaba katmak gerektir. Sinek, çelimsizdir amma mide bulandınr. Saraydaki seyisin, uşağın, haremağasınm da bize karşı de ğeri yoktur, lâkin önceden sindirilmeleri icab eder. Onun için sabırlı ol, tedbiri bana bırak. Küçük Kara Mehmed, hoşnudsuzluğunu açığa vurmaktan çekinmedi: Gene mi sabır?.. Ne bitmez ıü kenmez sabır bu. Yoksa işi bir yıl da sen mi savsakhyacaksın? Bir yıl değil, bir gün. Ne yapmak istiyorsun? Bütün hocalan, şeyhleri, esnaf kâhyalarını, bedesten ulularını, halktan ileri gelenleri toplıyacağım, bizhnle bile olmalannı istiyeceğim. Onlann çoğu zaten bu işe rıza vermiştir. Henüz yüreğini açığa vuramıyanları da kendimize uyduracağız, sonra sarayı ele alraağa ve işi mizi dağdağasızca bitirmeğe savaşaca ğız. Bu kadar ince hesabın gereği ne?.. Hocalarla daha geçen yıl anlaştık, o caklı da Silivride. Şöyle bir öksürsek yirmi bin kılıc kmındau çıkar. Ne diye meclisler kuruyorsun, sözü ayağa düşü rüyorsun ? Ayasofya kubbesinden belki su sızar, benim meclislerimden sır sızmaz. Çünkü güvendiğim adamları dört yana dağıtacağim, saraya iş bitmeden önce bir kuş dahi sokturmıyacağım. Eğer halkla, hocalarla son bir anlaşma yapmayıp doğağmur yağmış ve epey tahribat yapmıştır. Şehrin çukur mahallelerini seller basmış, evlerin zemin katlan sular altında kalmışür. Yağmurdan en çok zarar gören semt asımpaşadır. Kasımpaşada Bayramye•inde bütün evler su altında kalarak tehlikeli bir vaziyete girmişlerdir. Evlerdeki halk polisler vasıtasile çıkartılmış ve itfaiye suları boşaltmağa başlamıştır. Yağmur yüzünden yollarda birçok otomobiller patinaj yapmış, bu yüzden Fatihte bir kaza olmuş, şoför Saidin idaresindeki 3046 numaralı kamyon, 3791 numaralı yük arabasına çarpmıştır. Araba bu çarpışmada parçalanmış ve başıboş kalan beygirler Lâleliye doğru kaçmağa başlamışlardır. Arabacı Sami bu arada tehlikeli surette yaralanmıştır. Sellerin götürdüğü zavallı ama kadın Dünkü yağmurda şimdiye kadar şehimizde raslanmamış bir facia olmuş, bir kadın sellere kapılarak kaybolmuştur. Kasımpaşada Dereboyu sokagğında 18 numaralı evde oturan 16 yaşlannda Nazife, yanında Osmanın kızı Gülsüm lduğu halde Bayramyerine inerken sele kapılmışlardır. Gülsüm kendini selden ruca Hünkân düşürmeğe kalkışırsak e kurtaramamış, sularla birlikte sürüklene Iimiz belki boşa çıkar. rek lâğıma düşmüştür. Gülsümün cese Herif kaçar mi, demek istiyorsun? di aranmaktadır. Kaçmaz, kardeşlerini öldürtür. MÜTEFERRİK Ne çıkar bundan. Varsın, birkaç ta Osmanoğlu bu uğurda harcansın. Profesör Neşet ömerin O vakit tahta onun oğullanndan sıhhati birini çıkarmak gerekleşir. Bu da bizim Kıymetli tıb alimimiz profesör doktor işimize gelmez. Neşet Ömerin bir şiripençeden mustarib Neden? olduğunu ve operatör Fazıl Halid Tipi Çünkü evlâd babasının hıncını almak ister, başımıza çorab örmeğe kal tarafından yapılan bir ameliyattan sonra ıhhî vaziyetinin düzeldiğini yazmıştık. kışır. Küçük Kara Mehmed sinirlendi ve Dün güzide üstada gene operatör Fazıl tarafından ikinci bir ameliye icra edil haykırdı: miş ve hasta daha çok ferahlamıştır. Ne sönesi ocakmış bu. Birini tahtKendisine acil sıhhatler temenni ederiz. tan atalım derken yenisinin düşmanlığınŞehrimize gelen vajiler t dan ürküyoruz. Bunların kökünü kazısak Valilerden bir kısmı Dahiliye Vekilile ne olur ki? görüşmek üzere şehrimize gelmiştir. Bu Sustun Paşa. Ürktün galiba. Öy meyanda Gazi Anteb Valisi Ali Rıza, leyse ben de susayım, yarını bekliyeyim! Mersin Valisi Rüknettin, Afyon Valisi Fazıl Mustafa Paşa bu muhaveredpn Durmuş, Birinci Müfettişlik başmüşaviri sonra uşaklannı, çavuşlarını, ağalarını Naci ve diğer birkaç vali şehrimizde budört tarafa koşturdu, bütün hocalarla unmaktadırlar. şeyhlerin ve Istanbulda sözü dinlenen esnaf mümessillerinin sabah namazından bir saat evvel Ayasofyada hazır bulunmalarını tebliğ ettirdi. Küçük Kara Mehmed, yüzlerce ka • vuklu, sikkeli, börkli ve külâhlı adamın arasında yadırganacak bir tip teşkil edi yordu. Çünkü Ayasofyayı do'duran kalabalıkta bir tek sakalsız adam bile yoktu, hepsi kerliferli ve yaşlıbaşlı kişilerdi. Genc Sipahi tüysüz yüzile bu küme küme sakal arasında parlak bir istisna tes kil ediyordu. Fakat hocaların, şeyhlerin bir kısmı onu tanıyordu, saygı ile se lâmlayıp hatırını soruyordu. Tanımıyanlar da bu selâmlardan değerli bir şah siyet olduğuna intikal edip aşina davranıyorlardı. Fazıl Mustafa Paşa ona, kendisile Seyhülislâmın arasında yer göstermişti. O, gerilerde kalacağmı söyledi ve bu hareketinin sebebini de şu biçimde anlattı: Seni dinledikten sonra kemkürh eden bulunursa mutlaka kellesini uçururum. Onun için geride duracağım. İArkası var] ÜNİVERSİTEDE Üniversite için yapılan ve yapılacak yeni binalar Süleymaniye camisi civannda Üniversiteye bağlı olarak yapılan büyük Hayvanat ve Nebatat Enstitüsünün haricî kısmı tamamen bitmiş ve dahilî tesisatı da ihale edilmiştir. Bu tesisat iki üç ay sonra bitecektir. Buna rağmen bu ders yılı başında nok san tesisatla bile olsa Enstitü ilkteşrinin birinci gününden itibaren faaliyete geçecektir. Üniversitenin yeni inşaatı için aynlan 1,200,000 liranm 250,000 lirasile bir Kimya Enstitüsü kurulacaktır. Ens titünün projesi yapılmış ve kabul edil miştir. Enstitü bu yıl bitirilecek ve kimya talebeleri hergün Yerebatanla Zeyneb hanım konağı arasında gidip gelmekten kurtanlacaktır. Geri kalan para ile bu sene Eczacı mektebi için de yepyeni ve modern bir bina yapılacaktır. Universitede münhal doçentlikler için imtihan Ankarada kurulacak sergi Festival heyetleri dün gece gittiler 29 teşrinievvelde Ankarada kurulacak Ev ve El sanayii sergisi için Bursaya gitmiş olan Sanayi müfettişi Daniş bugün lerde şehrimize dönecektir. Danişin bundan sonra Karadeniz vilâyetlerine git Maliye Vekili maliye işlerini Fen heyeti yeni binasına mesi mukarrerdir. tetkik ediyor taşınıyor Dün sergi için Ticaret Odasında gene Maliye Vekili Fuad Ağralı ile Maliye Belediye tarafından Fen heyetine tahbir toplantı yapılmış ve yeniden sergiye Müsteşan Faik dün Defterdarhğa gel sis edilen eski Maarif Nezareti binasmm nümune vereceklerle görüşülmüştür. miş ve maliye işlerile meşgul olmuşlartamiratı bitmiştir. Fen heyeti, dünden itspanyada kalan paralarımız dır. Vekâletten gelen tezkereleri tetkik tibaren bütün şubelerile beraber yeni biden Fuad Ağralı, buradan icab eden nasıl çekilecek? naya yerleşmeğe başlamıştır. emirleri vermekle beraber Defterdarlık îspanyaya ihracat yapan tacirler dün islermi de tetkik etmektedir. Türkofis müdürü Ankaraya gene Türkofiste bir toplantı yapmışlar döndü dır. Bu toplantıda yalnız İspanyadaki Liman müdürlüğü taşınmadı tzmir (Hususî) Türkofis reisi dokmallann bedelinin ne suretle çekileceği Bazı gazeteler Liman Umum Mü tor Mecdet Alkin, İzmir, Çeşme, Kemalmevzuu üzerinde görüşülmüştür. dürlüğünün yeni binası olan Çinili Rıh paşa havalisinde üzüm ve diğer mevzuIçtimada Ziraat Bankasınm tavassu tım hanına taşınmakta olduğunu yazmışlar üzerinde yaptığı tetkikleri bitirmiş, tile yeni bir formül bulunmuş ve ihracat tır. Halbuki Liman Umum Müdürlüğü Afyon tarikile Ankaray gitmiştir. çılar da bunu kabul etmişlerdir. Galataya taşmmadığı gibi bu taşınma i|i Uşaktan geçerken halıcılık üzerinde Muharrem Feyzi Togay Yeni sanayi raportörleri daha bir müddet de uzayacaktır. tetkikat yapacaktır. Ticaret Odasında yeni kurulan Sanayi Şehrimize gelen ve giden subesine alınacak iki raportör için yapıTarihî kıymeti yüksek bir şehir: Harput seyyahlar lan imtihanda yalnız bir kisi kazanmıştı. "1 Büyük bir Fransız vapurile şehrimize Diğer raportörlüğe Oda Neşriyat şubesi gelmiş olan 600 seyyah dün ayni Ta ~ memurlanndan Sanayi mektebi mezunu purla Akdenize gitmiştir. ve Almanyada sanayi ihtısas tahsili yapİngiliz bandıralı transatlantiklerden mış olan Abdullah tayin edilmiştir. biri de dün 450 seyyah getiımiştir. Bu transatlantık bugün Pireye dönecektir. ECNEBt MEHAFİLDE Universitede münhal bulunan 15 doçentlik için 30 eylulde yapılacak. imtihanın hazırlıklan bitmiştir. Münhal bulunan doçentlikler şunlar dır: Hukuk Fakültesinde Roma hukuku, Doğru değil mi? ceza hukuku, iktısad; Edebiyat Fakül tesinde tarih; Fen Fakültesinde nebatat, ve Tıb ÜlAUYEDE riyaziye, jeoloji kadın ve Fakültesinde birinci hariciye, doğum, birinci Yeni Defterdarlık kadrosu dahiliye, göz, marazî teşrih, baktriyoloji, Son teşkilâtla tesbit edilen Defterdar teşrih. Bu doçentlikler için birçok müracaatlık tahsilât kadrosu Vekâletçe tasdik ediler başlamıştır. lerek Vilâyete tebliğ edilmiş ve yeni memur ve âmirler vaziflerine başlamışlardır. ŞEHİR ÎŞLERÎ Şehrimize gelen İtalyan seyyahları Dün limanımıza gelen İtalyan vapu rile 30 kadar profesör ve Üniversite talebesi şehrimize gelmiştir. İtalyan Üniversitelileri şehrimizde üç gün kalacaklar ve şehrin gezilmeğe lâyık yerlerini gördükten sonra ayni vapuria döneceklerdir. Az daha yanıyorlardı Arabcamisinde macun imalâthane sinde çalışan Nevzad ile Mehmed, dün iş başında bir elektrik telini tamir eder " lerken tel kontak yapmış orada bulunan çuvallar tutuşmuştur. Mehmed ile Nevzad çuvallan söndürmek isterlerken alevler arasında kalarak tehlikeli surette yanHarput Belediye parkından bir görünüç Harput (Hususî) Elâzizin vilâyet I mızın hava ve suyu çok iyidir. Etrafta mışlardır. Gelen itfaiye ateşin önüne olması üzerine Harput hemen bütün I çok güzel ve kıymetli bahçeleri vardır. geçmiş ve yaralılar hastaneye kaldınl m ehemmiyetini kaybetmiştir. Nüfus mik Mevcud halkı buraya bağlıyan da sözü mışlardır. tarı beş bine kadar düşmüştür. Yapıla geçen bahçeleridir. Meyva mebzulen rından çoğu yıkılmış, bir kısmı bakım yetişir ve bunlardan ayva, armud ve ü sızlıktan harablanmış ve şimdi ancak züm çok para getirir. Soğan da ihraç e yedi yüz küsur ev kalmıştır. dilir. Pamuk kasaba ihtiyacı nisbetin Harput, yalnız tarihî önemini muha dedir. Mamulâtını Istanbula kadar gön Nushası 5 Kurustur faza etmektedir. Birçok tarihî asarı a deren bir deri fabrikası da faaliyette jTurkiye Hariç rasında Selçokilerden kalma Ulu camile dir. Merkerzde yüz kadar dükkân vardır. Vilâyete otomobil yolu varsa da Kılıç Aslanm yaptırdığı Arab Baba mes çidinin kıymeti fazladır. Mesçide aid diğer yollar bozuktur. 1400 Kr. 2700 Kr. Kültür hareketleri canlıdır. Tam teşSenelUc mahzende kemıklerini aynen muhafaza Alb ayl.k 7S0 kilâtlı ilkmektebin 120 talebesi vardır 1450 etmiş bir Arab yatmaktadır. Harputun İki köyde de üçer smıflı mektebler var Üç aylik 400 \ 800 bir de kalesi vardır. dır. Bu sene Halkevinin beş şubesi j Bir aylık 150 yoktur Bugun 28 muhtarla idare edilen 38 çılmış ve halka faydalı olmağa başlı köylü bir nahiye merkezi olan kasaba mıştır. Japon ataşemiliterinin ziyafeti Japon elçiliği ataşemiliteri miralay İzomura ecnebi sefaretler nezdindeki bahrî ve askerî ataşeler şerefine Parko telinde bir ziyafet vermiştir. Cumhuriyet W» Balkan Festiüal heyetleri, şereflerine evvelki gece verilen veda ziyafetinde oynarlarken îstanbulda yapılan festivallere iştirak eden Yugoslav ve Bulgar heyetleri dün geceki konvansiyonelle memleketlerine dönmüşlerdir. Festivale iştirak eden heyetlere Sü mer Bank ve Tütün înhisar îdaresi »uh Parkotelinde CEMtYETLERDE Makarnacıların toplantısı Dün Ticaret Odasında makarna fabrikatorları bir toplantı yapmışlardır. Bu toplantıad muamele vergisi kanununda yapılacak tadilât üzerinde konuşulmuş tur. Makarnacılardan sonra ayni mak sadla bisküviciler toplanmıştır. telif hediyeler vermişlerdir. Treni uğur lıyanlar arasında Belediye Turizm şu besi müdürü Kemal Ragıb, Tevfık Ha lis ve Şükrü Âli de mevcuddu. Gen< Balkanlılara hareket ederlerken güze buketler verilmiştir. şerajti I *P» ş

Bu sayıdan diğer sayfalar: