23 Eylül 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

23 Eylül 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

23 Eylul 1936 SON TELCFON MABERLEC TELGRAF V TELSİZLC C Hâdiseler arasında YILDÖNÜMÜ MÜNASEBETİLE Jstanbul için JLMecidiyekb'yünden itibaren yeni bir ^^istanbul tesisi için yazdığım satırlar iki gazetemizde bazı tenkidleri davet etti: Kurunda, Konya saylavı Ve «Uludağ» adlı çok güzel bir tarihî etüdünü kitab halinde birkaç gün evvel neşreden doktor Osman Şevki Uludağdan başka, Akşam'da «Akşam c<» müstear adının sahibi, yüksek ve aziz üstadımız, tesis edilmesini tasarladığım bu yeni Istanbulun temelle rinde betondan ziyade hayal bulunduğunu ima eden iki yazt neşrettiler. *Yeni tstanbuh için yazdığım fık ralarda yalntz bu serlevhamn Ve yalntz satırlarm içinden yükselen yepyeni büyük bir şehir hayalinin telkin ettiği fikir taslağı üstünde kalan mua rizlarım, haklıdırlar. Henüz gerisini yazmıya fırtat bulamadığım için ilk iki ftkra içinde esas çizgilerini bile tamamlamadığım bu yeni tstanbul krokisi, yanlış tefsire pek müsaid eksikler ve siliklerle doludur ve mah kum olduğu akibete de uğradı: Yanlış, hatta pek ters anlaşıldı. Projemi biraz aydmlatmak için hulyasını kurduğum bu zavallt yeni ts tanbalun üstüne bir fener tutmah istiyorum. Şöyle bir kuşbakışt bakınız: <Yeni tstanbul* adı sizi aldatmasın, birkaç geniş asfalt caddesile, birkaç meydanile, bir parkile, birkaç hey • kelile, spor yerlerile, modern birkaç otelile, birkaç evile bu yeni şehir, bütün eski tstanbulu içine almak iddia nnda olmaktan çok uzaktır. Buratt, sadece, turistik bir köşe, seyyahlar için Istanbulun yeni ve temiz bir misafir odası, tstanbullular için de küçük bir sayfiye şehri, bir dinlenme ve eğenme yeri, üstelik ufak çapta bir Avrupa şehir örneğidir. Montreux gibi otel sanayiile yaştyan, birkaç bin nüfuslu, modern ve şirin bir kasaba. Şehir sb'zü kimseyi ürkütmesin. Eski tstanbulda oturanları oraya taşımıya mecbur edecek değilim. Bugünkü ts anbulu imar için düşünülen plân ve projelere de karışmadım. Ancak dedim ki bugünkü Ittanbul €tam bir Avrupa şehri» olamaz. Onu kendi tarihî manan içinde muhafaza ve imar «<feduralım, bir Avrupa şehrinin mükemmeliyetine hasret çekenleri tatmin için bb'yle bir küçük şehir, yanlış an laşılmasın, bir kasaba, o da yanlış anaşılmastn • Avrupadaki manasile • bir büyük mahalle inşa edelim, dedim. Dünyantn pek çok şehirlerinde, medenî bir mükemmeliyete bizim ka dar hasretleri olmadığı halde, böyle yeni köşeler yapıldığını her iki mua rızım da benden çok daha iyi bilirler. Esasen tstanbulun o taraflara doğru kendiliğinden bir kesafet yürüyüşile uzandığını da itiraf ediyorlar. Bu uzanışı hususî bir maksad ve mana için de plânlaştırmak. tşte benim teklifim. Yoksa bugünkü tstanbulu yeni bir şehre taştmak gibi hamallardan başka hiç kimseyi sevindirmiyecek acayib bir hayalin peşine düşmedim. Muarızlarım kadar beni yanltş anlıyan okuyucularım varsa hep birden emin olsunlar, kimseyi yerinden, yurdundan etmrk niyetinde değilim. Oturduklan evin, aparttmanın senelik kontratını rahat rahat imzalastnlar ve telâşa düşmesinler! Günün birinde tasarla dığtm yeni tstanbul hakikvt olursa, oradaki Ayazağa kasrımn, üstüne sogüd dalları sarkmış, nefti akislerle ürperen büyük havuzu etrafmdaki modern kahvede muartzlarımı da, bu okayucularımı da şimdiden bir çayımı içmeğe davet ederim. Filistinde son vaziyet Araplar Hicaz kralından talimat istemişler Yeniden takviye edilen İngiliz ordusunun harb tedbirleri hararetle devam ediyor Dsndra 22 (A.A.) Filistindeki mitesi, greve nihayet verip vermemek hususunda Hicaz Kralı îbnissüuddan di rektif istemiştir. Filistin ahvalile yakın dan alâkadar olan İbnissüud Arab li derlerine samimî hissiyatını bildirmiştir. Arab komitesinden bir kişi bu hafta tayyare ile Mısıra gitmiş, ve Kahiredeki Süudî mümessili vasıtasile îbnissüuddan grev hakkındaki fikirlerini istizah etmi$tir. Bu istihzahın cevabına her an initi zar edilmektedir. kuvvetlerin arttırılması için başlanılan hazırlıklar bitmiş bulunmaktadır. General Dill, Hayfaya gelecek olan ilk taburlan selâmhyacakhr. Askerî otoritelerin kontrolu altında bulunan demiryolları gelecek kuvvetle rin nakline tahsis olunacaktır. îhtilâlci lerin trenleri hücum ile tahrib etmelerine mani olmak için lâzım gelen bütün ted birlet alınmıştır. Suriye ihtilâlciler reisi Fevzi Tulke rim, Jevin arasında bulunup «Dehşet müsellesi» namile yadedilen mıntakada bulunduğu söylenmektedir. îngiliz membaından gelen haberlere göre, Fevzi, Filıstin Arablarına îngiliz otoritelerine kar şı hiçbir müsaadekârlıkta bulunmamak hususunda ihtarlarda bulunmuştur. Fevzi, kumandası altında bulunan kuvvet * lerin, bir Arab ihtilâl ordusunun nüvesini teşkil edeceğini ümid etmektedir. Londra 22 (A.A.) îkinci Westyorshire Regiment ile ikinci Hampshre Regimenta mensub efraddan bin beş yüz kişi Filistine hareket etmek üzere Southamtondan hareket etmiştir. *** 3 Ahmed Rasimin aşkı Büyük edib son mektubunda «Artık eğleneceğim, diyordu, seni unutacağım, gözlerimi bir tarafa bırakacağım, metaibi zihniyem azalacak!>x 2 [•] Yazan : Ahmed Refik Kısa bir hastalık, bir müddet, ikisini birbirinden ayırdı. Hanımefendi hastalanmıştı: <İki aylık bir ıstırab müthiş, bir hummayı medidi ateşinden sonra şu hali nekahetimde müterakim mektublarını desti izaza alabildim. Evvelkiler beni bahtiyar etti. Anlaşılmış olmak bahti yarlığı .'Fakat son zamanlardaki iki mektubun, isnadı lâkaydî ettiğin o atabnamelerin gönlümü üzdü.> Ahmed Rasim naz ediyor, edebiyat yapıyordu. Ona karşı sevgisi gayet ateşliydi. Bir mektubunda şöyle yazı yordu: <Güneş bu sabah, bir gün evvelki şevki cihan arasile doğamadı. Bu gece aldığım haber, senin ateşler içinde yattığmdan ibaretti. Ben her gün hummayi ıstırab içinde kavrulduğum için zaman zaman hücum eden nöbetlerin seni nekadar hırpalıyacaklarmı hissediyorum. Uzun dalgınlıklar, feryadlar, iniltiler, uykudan ağlıya ağlıya uyanmalar, baş dönmeler, bu hastalığın alâimi bari zesindendir. Sakın korkma. Ben bu kadar felâket görmüş, hicramn gibi ce hennemî bir ateş içine düşmüşken gene yaşamak için tenimde bir mukavemet var. İnsan yalnız sürura alışamıyor.» Artık mektublar tevali ediyordu. Ayrılık Ahmed Rasimin aşkmı bir kat daha artırıyordu. Bir akşam bir manzu me yazdı. Kendi anlatıyor: cBen sana yollamak üzere zihnen tertib ettiğim şu manzumeyi henüz bitir miştim: EHşlerînin ve Küçük san'atların Büyük sergisi [Başmakaleden Arablar greve nihayet vermiyecekler Deyli Heraldm Kudüs muhabiri ya zıyor: Filistindeki bütün hizibler iki meselevi merakla beklemektedirler. Bunlardan birincisi Arabların isyana nihayet verip vermiyecekleri, ikincisi de îngiliz işgal ordusunun birkaç güne kadar buraya muvasalatıdır. Ayni zamanda hükumetin tecavüzlere nihayet vermek hususunda Arab komitesi nezdindeki teşebbüslerine verilecek cevaba her an intizar edilmektedir. Bu meyanda her iki tarafın da ciddî istihzaratla meşgul olduğunu söylemek lâzımdır. Arablar da sadakatlerinden emin olduklan dö'rt beş bin kişisi vardır ki bunlarla 17,000 kişilik îngiliz kuvvetlerine karşı koymak ümidindedirler. Sık sık yer değiştirmek ve beraberlerinde fazla ağırlık bulundurmamak suretile bu kuvvetten azamî istifade edeceklerini um maktadırlar. tbnissuuddan talimat bekliyorlarmış Daily Telegraph gazetesi Kudüs muhabirinin 18 9 936 tarihli bir telgrafım nesretmektedir. Bu telgrafta şunlar yaztlıdır: «Istihbaratıma göre yiiksek Arab kc »»•mnıımıımiHnımillllinilHIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIINIIiniıımmııımı..".. Dr. Göbelsin Atina sevahati Alman Propaganda Nazırı serefine resmî ziyafetler verildi Atina 22 (Hususî) Evvelki gün buraya gelen Almanya propaganda Nazırı doktor Göbelsin yanında zavcesin den baska Nezaret müşavirlerinden Hange, Besenhof, yaveri Vandel, Madam Hofman ve Madam Brandla di ğer dostları bulunmaktadır. Almanya Propaganda Nazın dün ögleden evvel Başvekili, Atina Umum Valisini, Matbuat ve Turizm Müsteşarını ziyaret etmiş ve bu zevat tarafından kendısine iadei ziyarette bulunulmuştur. Matbuat Müsteşarı saat 13 te Maraton paviyonunda Göbelsin serefine bir ziyafet vermiştir. Doktor Göbels akşama doğru Akropolla müzeyi gezmiştir. Akşam Başvekil Metaksas Almanya Propaganda Nazırının serefine Büyük Britanya otelinde verdiği ziyafette Go belsin gayriresmî seyahat etmesine rağ men siyasî mahiyette mütekabil nutuklar söylenmiştir. Binicilerimizin bir zaferi daha Yüzbaşı Cevad Kula 119 rakibi arasında ikinciliği kazandı Viyana 22 (Hususî) Bugün burada yapılan ikinci atlı müsabak?larda Türk binicileri büyük bir zafer kazanmışlardır. Viyana şehri müsabakası adını taşıyan bu müsabakalara yüz on dokuz atla on üç millet iştirak et miştir. Neticede yarışı ancak üç at hatasız bir şekilde bitirebilmiştir. Bu üç atlımn arasında Çapkın adındaki atile yüzbaşı Cevad Kula da bulunuyordu. Birinciyi tesbit etmek için yapılan ikinci baraj müsabakasında yüzbaşı Cevad Kula gene hatasız bir koşudan sonra iki saniye farkla ikinciliği kazanmıştır. Kahraman binicilerimizin çok mühim ve kıymetli olan bu zafer lerini candan alkışlarız. PEYAMt SAFA Doğu illerimizde Üç Cenubî Amerika M. Zaimis gömüldü kalkınma hareketi hükumeti arasında Cenaze merasiminde Uçüncü Umumî Müfettiş Komünizme karşı müşTahsin Uzerin mühim terek tedbir almak için birtoplantı yapılıyor beyanatı Erzurum 22 (A.A.) Müfettişlik doğu mıntakasındaki gezisinden dönen Uçüncü Umumî Müfettiş Tahsin Özer gezisi hakkında intibalarını Anadolu a jansı muhabirine şu suretle anlatmışhr. Doğu ellerimizde yer yer kalkma ve genişleme hareket ve faaliyetlerine memnuniyetle şahid oldum. Bilhassa yol ve yapı işleri süratle ilerlemektedir. Transit yolu da bu meyandadır. Yeni teşekkül eden Patnus kazası merkezinde hükumet dairesi inşaatı bir aya kadar üzeri örtülmüş bir hale getirilecektir. Burada bir de tayyare şehidleri abidesi yapılmaktadır. Harab Patnus pek yakında küçük bir mamure olacaktır. Şimdı çarşısı ve yolları kurulmaktadır. Karakösede on bes güne kadar elektrik tenviratına başlanacak cumhuriyef bayrammda töreni yapılacaktır. Burada da büyük bir Halkevi, bir orta mektep ya pılıyor. Cumhuriyetin eseri olan yeni mek tepde tedrisata cumhuriyet bayramında başlanacaktır. Kral da bazır bulundu Atina 22 (A.A.) Aleksandr Zaimisin cenaze merasimi bugün yapılmıştır. Kral, Başbakan, hükumet mümessilleri, SenSinod azaları, Kor diplomatik, sivil ve süel yüksek memurlar merasime iştirak etmişlerdir. Başbakan Metaksas, Zaimisin naşını selâmlamıştır. Bir top arabası üzerine konulan tabut merasimle mezar lığa götürülmüştür. . Sanriago 22 (A.A.) Dış îşleri Bakanı, merkezî Amerika, Bolivya, Arjantin, Brezilya ve Perudaki Şili elçilerini, bugün başlıyacak olan bir konferansa iştirak etmek üzere Santiagoya davet etmiştir. Hükumet, cenubî Amerika hakkındaki yeni siyasal direktifler hak kmda elçilere izahat verecekrir. Vekiller fırtınaya rağmen yollarına devam ediyorlar Samsun 22 (Hususî) îktısad ve Maliye Vekillerile kendilerine refakal eden heyeti hâmil Ege vapuru evveiki gece saat 3 te Sinobdan kalkarak dün Samsuna varmıştır. Fakat havanın «ıddetinden yolcu ve esya akaramadı. Bu ?ün hava nisbeten düzeldığmden Karadenizde limanlara sığmmıs olan gemiler, îzmir panayırı kapandı birer ikişer voüarına devam etmek üzeİzmir 22 (Hususî) BeynelmıleJ İz mir panayırı bu gece saat 24 te kapan re hareket etmeğe baslamıslardır. Samsun Valisi ve mahallî erkân Ku dı. Panayırı şimdve kadar 334.044 kı.ş ziyaret etmiştir. Bu münasebetle ser • cabah Vekilleri gemide zivaret ettüer. gide ma) teshir edenler serefine bu SF Es;e bu<*ün saat birde hareket etti. U ce 300 kişilik bir zıvafet verılmıştır cüncü Umumî Müfettiş Tahsin Uzer Panavırdan alınan umumî netice. baz müesseselerin iştirak etmemış olmala Vekilleri Trabzonda beklemektedır. Mekki Said rına rağmen çok iyidir. Montevido 22 (A.A.) Uruguay hükumeti, Anantin hükumetinin, komünist unsurlann girmesine mâni olmak için Arjantin, Uruguay ve Brezilya arasında bir ittifak yapılması hususundakı teklifine müspet şekilde cevab vermeği ka>""lastırmıştır. Toplantının gebebi kalbi elinde bir mahluk bulunuşum dan ibarettir. İşte meziyetim ancak budur.> İkisi de aşkın ne olduğunu biliyorlar, kisi de ruhan, hissen ve irfanen anla şıyorlardı. Ada gezintileri baharda ve hazanda olduğu gibi, karlar altında bile devam etti. Hanımefendi bir mektubunda kış gezintilerini Ahmed Rasime şöye tasvir ediyor: <Saidi şefkati medarın derdesti muhabbetimde olduğu halde, ne idi o seyani şebbane! Müteveccih olduğum semti maksudun aksine harekete sev keyliyen badişita bir desti gazabla tahrik olunur tazyanei hırs ve şiddet gibi bizi sürükledikçe kendimizi ne hoş bir meyli tıflane ile onun yedi ihtiyarına erkeylemiştin. Geceleyin bizi sağdan sola bir şiddeti mütezayide ile uçuran o şimal rüzgârı hatırında mı ferdası günü zemini yekser beyazlarla örtmüş, bir rengi masumiyete bürümüştü.» Bahar adayı pek çabuk çimenler ve çiçeklerle süsledi. Bahçelerde açılan mimozalar, yaz ve kış açan güller, er gedanlar, sümbüller ve karanfiller gözleri şenlendirmeğe başladı. Hanıme fendi, musikiye meclub olduğu gibi, tabiatin bütün güzelliklerine de meftundu. O, hissen, irfanen, ruhan tam bir Türk kızı idi. Türk kadınlığımn en levend endam, vakur, mutaazzım, hüsnü ve zekâsile gözler kamaştıran bir timsali idi. Ahmed Rasimin onu sevmemesi kabil miydi? Türk edebiyatmın ;enc, nezih, şen, şatır üstadı onun ta afından sevilmeyi kendisi için en büUrmuş o sevahili güzine yük bir bahtiyarlık sayıyordu. HanımeElvanı sipihri bîgiranın fendi de öyle idi. Hatta Ahmed Rasime Nirengî sanır gören zamanın rolladığı fotografinin altına şu satırlan Avengi şuaı pare pare? ^azmıştı: Bin hatıra, bin nehefte eş'ar Manzur bu çeşmi giryebare «Kalbim aşinayi razı derunun olmak Kim her biri eyliyordu, ihtar ster. Ben senin her zaman neş'ei ha tırını görmeliyim. Tasvirime baktıkça Eyyamı gamı dili hazine> ne söylemek istersen söyle. Ben onları Manzume gayet uzundu. Ahmed Ra duyarım. Bunu yadigâr olmak üzere YUNUS NAD1 sım, manzumeyi kendisine yollıyaca vermiyorum. Sana yarican olsun diye ğını yazdığı halde, geciktirmesi hanı takdim ediyorum.> mefendiyi o kadar mustarib etti ki... Böyle yazmakla beraber o da, Ahmed Derhal bir mektub aldı: Rasimi üzmekten geri durmazdı. Bazan, «Mev'ud olan manzumeyi niçin gönAdada, gene sevdikleri tepede hazanm dermiyorsun? Eğer sükutuma muka [Baştaraft 1 inci sahifede] güzelliklerini seyrederlerdi. Güneş, Ayiık. sitayişle bahsederek demiştir ki: bil bunu bir ceza olarak tertib edersen yastafanos önlerinde, denize doğru dal« Akdenizdeki İngiliz donanmas ikinci günahın da bu olur. Ben mi seni dıkça lâ'lleşen bir kırmızılıkla gözler bu hallerle tecrübeye kıyam edeceğim? bilhassa son bir sene zarfmda kendisi den kaçmıya çalışırken, bulutlan al, Seni tecrübe, ulviyetine karşı bir hür pembe ve turuncu renklerle süsliyerek ne terettüb eden ağır ve mes'uliyetlj metsizliktir. Kalbimdeki mevkiin o imKartal ve Maltepe dağlarmı gittikçe 'azifeyi büyük bir muvaffakiyetle ifj tihan fikirlerinden balâterdir, azizim. hafifleşen mor ve erguvani sislerle de ıtmiştir. Sulh zamanında ifası çok müş Bu hastalık beni tahmin edemiyecek bir nizlere aksettirirdi. Uzun ayrılıklar ve kül olan bu vazifeyi hakkile ifa ettiğin derecede sarstı. Nezaketen bana isnad »özyaşlarından sonra, gene orada yer den dolayı donanmayı tebrik ettim.» ettiğin mevhibei ilâhiyeye bedel şimdi ingiliz donanması Maltadan eştikleri zaman, Ahmed Rasim kaç deçehremde müntebi bulunan asari ha fa gözyaşları dökmüş, fakat: hareket etti rabii elemi gÖrsen hayrette kalırsın.» Londra 22 (Hususî) Akdenizde Devam edersen kalkar, giderim! Ahmed Rasim, bir mektubunda, ha Hitabına maruz kalmıştı. Ahmed Ra ki îngiliz donanmasma mensub bazı ge kikaten, onu candan tasvir etmişti: sim onun divanesiydi. Mehtaba karşı miler bugün Maltadan hareket ederel <Allah! Sen nekadar güzelmişsin, di kaç defalar ayaklarına kapanmıştı. Bir Sarkî Akdenize hareket etmişlerdir. Ak yordu. Gece bile rengi ruyunu, ihlâle birine karşı bu kadar meftun olduklan denizdeki îngiliz donanması kumanda cür'et etmekten âciz, muhteriz. Hay halde neden çarçabuk darıhrlardı? Fanmın rakib olduğu Queen Elizabetr rani heresan. Kusur mu ediyorum? kat Ahmed Rasimin ruhî tasvirlerini oBittabi! Fakat af ve merhameti dehani kuyup ta onunla barışmamak kabil dretnavtu başta olmak üzere Repulse .lorious harb gemilerile bazı muhriblea beşeriyete sermayei istiğfar eden bu miydi? bu seyahate iştirak etmektedirler. Bu gej samimiyeti ubudiyetkâranenin neka cMeğer ben seni hakikî surette sevidar derin, nekadar aramgüzar bir te yormuşum. Dün akşam senden ayrıl miler Şarkî Akdenizi ziyaret ettikten v« zelzülü ruhiden nebean ettiğini bilir. dıktan sonra anladım ki senin muhab manevralarda bulunduktan sonra Malta> Hatta sen bile anladın da ikinci defa ol betinde mutlaka bir büyüklük var. Zi ya döneceklerdir. mak üzere huzurunda bulunmaklığıma ra hayatımın şu zamanına kadar kim müsaade ettin. Elbette o da aftır. Fakat senin yanmda bu kadar küçük bulu sen düne kadar güzelmişsin! Acaba sen nacağımı memul etmiyordum.» o musun ki bütün hissiyatm, araya araya temas ve taalluk ettiği nuhbei bimi Diye iki satır yazsın... îşte gelen înönü kampında staj gören gencleri sali aşk için nümune ittihaz edilecek bir cevab: cLâkin o kadar zekisin ki... İşte ben mizden Feridin motörsüz bir tayyare iî« şey, bir vücud aranılacak olsa mutlaka seni göstermekliğim icab edecek. Ah! de her nevi kuvvet ve metaneti yerlere 4000 metro irtifaa yükseldiği haber veSen nekadar büyüksün! Acaba ulüvvü seren bu kuvvei galibe ile müsellâhsm. rilmektedir. Feridin bu rökoru Alman cenab denilen hissi kerim sen misin? Hep sana aid tefekkürat duradurla 'ann rökorundan 250 metro yüksektir. Eminol ki sensin. Eğer ben, o senin bil demgüzar olduğum şu medidi sââti tendiğin ben, yanmda bulunduğu vakitler haide yazdıklarmı tekrar ederek oku Alman Dış Bakanile Amira de bile ulviyeti muhabbetinle başka bir dukça teşrihi samimiyetteki iktidarına Horti geyik avlıyorlar insan olmak şerefini düşünen ben, bu hayran oluyorum. Ve şu hali iğbirarımBudapeşte 22 (A.A.) Alman Di hakikati vicdaniyeyi bir yerde ketmü da bunlara samimiyetten ziyade kudret Bakanı von Neurath, Naib Amiral Hot ihfaya cür'et edersem deniyim. Senin manasını veriyorum. Bu sözlerim ho tynin davetine icabet ederek geyik a« istiaze edeceğin hainim. Lâkin taham şunu gitmiyorsa beni affet.> mülüm kalmadı. Seni görmemezlik, Affetmemek Ahmed Rasimin elinde yapmak üzere Budapeşte civarındafcl j senden a\Tilmak pek güç... Beni hissim değildi. Ona karşı ruhan duyduğu ıs Gödöllö şatosuna gitmiştir. içinde öldürüyorsun.> tırabı yenmesinin imkânı yoktu. En tatlı zevk ve tarab âlemlerinde bile o zizim. Şimdi eğleneceğim. Eminol. ÇünZaten onun da Ahmed Rasimden ay nu hatırından çıkaramazdı: kü seni düşüfte düşüne sabah edeceğim.j rılması gücdü. O da kendi hissi içinde Hayat! Hepsi hiç! Baharlar gene a«Dün gece gene seni düşündüm. Zevk ölüyordu. O da mahrumiyetten şikâyet ve tarab namma bir keman, bir ud daları şenlendirdi. Hazanlar, dökülen ediyordu: iki nağmekâri hazin, bir tanbur vardı yaprakları ve solgun gruplarile gönül «O sevdiğin ufuklara baktıkça oralar Mehtab! Fakat ne güzel mehtab! Ne lâ lerde gene ayrılık acıları uyandırdı. İkidan, ta uzaklardan bir aksi sadai pur tif hava, ne ferah verici deniz! Kamer si de, gözlerini sevdikleri tabiatin bü • ihtizaza muntazır bulunuyorum... Bir bütün Kalamış koyunun üzerine seril tün güzelliklerine yürüdüler. Fakat haaydır ki ben o nağmei dilden mahru miş, bütün sahil perişan bir surette tıraları kendilerini sevenlerin hiçbir za mum. «Kabahat senin» diyeceksin, de mer'i, ta karşı ufuklar şeffaf sisler için man yüreklerinden çıkmadı. * * * ğil mi? Belki hakkın vardır, azizim. Bu de manzur ve nihan. Sular sakin, dal Akşam. Hazin, elemli bir sonbahaı mahrumiyet bana. o enisi ruha, o sada galar ka'rı deryada gunude, hiçbir hai akşamı. O sevdiğin tepedeyim. Çamlar yi hatifiye ne dereceye kadar ihtiya yok. Artık eğleneceğim. Seni unutaca yemyeşil. Güneş gene senin tabirinle ğım. Kederlerimi bir tarafa bırakaca cım olduğunu öğretti. Öğretti, ne de ğım. Metaibi zihniyem azalacak. İçece «koyu al renkte bir küre> şeklinde demek? Ondan mahrumiyetle devam edecek havatın bpnce tamamen manasız o ğim. neş'eler içinde kalacağım. Aşk ve nizin gözler kamaştıran maviliklerine gömülüyor. Gözlerimin, bir gün olup ta lacağını anlattı. Kalben buna kanaa sevda darmadağınık olacak.» hâsıl ettim. Sesinden mahrum bulun Evet, içecekti. En hazin nağmeler Heybelinin koyu servüeri arasında mej duğum bu müddeti elime zarfında bir dinliyecekti. Garib hicazları, karcağar zarını seçmeğe çahşacağını hiç akhmaj getirmezdim. Karanlık ruhuma ma akşi sadayı pes, bir cümlei vicdanî da ları çaldırtacaktı. Fakat onu unutmasi ıma hafızamı oksadı: «Meğer sen ne bü nın imkânı mı vardı? Mektubunun so tem gibi çüktüğü zaman, içim sızlıya rak gözlerimden yaşlar dökülmeğe vükmü^sün?» sözleri. Benim, senin na nunu şu cümle ile bitiriyordu: 'annda büvüklük addolunan halim «Artık bu eğleniş beni başka bir oda ladı... AHMED REFİK da yalnız oturmağa mecbur etti. İşte a [*J ilk yazı dünku sayımızdadır. hurdehaş oldu. Bununla beraber bu san'atlann kabiliyeti Türklerin larında hâlâ olduğu gibi saklı bulun Nitekim hâlâ küçük san'atların burada bakiyeleri mevcud olmasına veten artık kapitülâsyonlar belâsmı dırmış olan cumhuriyet rejiminin . idaresinde bu san'atlar gene şurada da yeniden revac bulmağa hazırlan tadır. îşte Ekonomi Bakanlıgımız 29 eşrinde Ankarada açacağı sergi ile kikî vaziyetin görülmesini temin etmek bu çok ehemmiyetli saha için bundan sc ra alınacak tedbirlerin takdir ve tesbitî imkân bulmak gayelerini takib ediyor. Sergiye ne gibi eserlerin getirilmesi tenildigini nizamnamesinden naklen b de burada göstermiş olalım: Sergiye iştirak edeceklerden hiç b ücret ahnmıyacaktır. îştirak için hazırl nacak eserleri îktısad Vekâleti yerlerij den aldırarak Ankaraya getirtip teşhir i tikten sonra gene kendi masrafile mahî ine kadar iade edecek, fazla olarak se gide temayüz eden eserlere madalyala dan başka miktarlan asla az görülmemı lâzım gelen para mükâfatları da verecel tir. Para mükâfatlan şunlardır: Atatürk mükâfah 2000 liro Hükumet mükâfah 1500 Ankara mükâfah 1000 6 aded 250 Uralık mükâfal 1500 40 aded 100 Uralık » 4000 10000 Daha ehemmiyetli bir noktayı hab< ^erelim: îktısad Vekâleti şimdiden serg e iştirak edecek kimselerden san'atla da maruz bulunduklan her çeşid zorl lara ve muhtac olduklan himayelere d birer de mektub istemektedir. Vekâlel maksadı bu mektublan tetkik ederek zorluklan kaldırmak ve o san'atlan maye ve teşvik ederek bundan sonraki i kişaflarını temin eylemektir. Bu kadar güzel maksadlarla te: ılunan ve bu kadar kolayhklar ve i; etle mümtaz kılınan bu kadar güzel sergiye hiç iştirak olunmaz olur mu Duymıyan veya tereddüd edenler vars istical etmelerini tavsiye ederiz. (Akdenizi tam bir emnî yet altına aldık» Bir gencimiz plânör rökorunu kırdı

Bu sayıdan diğer sayfalar: