15 Kasım 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

15 Kasım 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 15 tkinciteşrin 1936 Şehrin müstakbel plânı nasıl olacak? Zonguldak mektubları Olimpiyad stadyomunda Lik maçlan En mühim maç Vefa bugün yapılacak maç Güneş arasında olacak Almanya İtalya millî takımları karşılaşıyor, Almanlar, Olimpiyad birinciliğini kazanan İtalyan takımını yeneceklerini ümid ediyorlar Bugünkü maçlar Saat 11,30 da Ortakoy Davudpaşa Saat 13,10 da Galatasaray Suleymaniye. Saat 15 te Güneş Vefa. Saat 11,30 da Doğanspor Karagümruk. Saat 13,10 da Eyiıb İstanbulspor. Saat 15 te Fenerbahçe Beykoz. Saat 11,30 da Altınordu . Galata Gencler. Saat 13,10 da Hilâl Topkapı. Saat 15 te Beşıktaş Anadolu. Mütehassıs M. Prost tetkikatını bitiremedi Şehir mütehassısı M. Prostun şehirde yaptığı tetkikat ikmal edilmedıği için şehir plânına dair henüz ortaya bir şey konulmamıştır. Yalnız harita üzerinde hâli arazi ile bina yapılamıyacak kadar meyilli arazi ve evvelce Belediye tarafınden teşçir edilmesine karar verilen sa * halar rrvütehassısa gösterilmiştir. Müte hassıs, gerek şehir dahilinde, gerekse şehir etrafmda bir çok yerlerin teşçir edilmesini faydalı bulmuş ve Ayasofya ile Akbıyık arasındaki sahanın da âsarı atika mahallesi ittihazına ve buradaki binalann istimlâki için Meclise bir kanun lâyihası verilmesine teşebbüs edilmesini faydalı görmüştür. M. Prostun şimdiden tatbik edilmesini muvafık gördüğü cihet, şehirdeki bina inşaatı meselesidir. Esasen inşaat için bina ve yollar kanunile bu hususta bazı salâhiyetler verilmiştir. Kanunun tatbikatına dair izahnameye göre şehir dahilin den geçen şimendifer hatlarının istimlâk hududlarından itibaren sağda ve solda 30 ar metroluk saha dahilinde inşaata müsaade edilmiyecektir. Sahillerde ve rıhtım yapılabilecek yerlerde de 10 metroluk saha dahilinde inşaata müsaade verilmiyecektir. Abide ve mabedlerin etrafında da 10 metroluk bir sahada bina inşası menedilmiştir. Şehrin diğer semtlerinde yapılacak inşaat için de iki esas kabul edilmiştir. Bu esaslara göre, deniz seviyesinden 40 metrodan fazla yüksek olan semtlerde zemin katı haric olmak üzere üç katlı bina inşasına müsaade edilmiştir. Katların irtifaı dörder metro olacaktır. Bugünkü A takımları maçlannın hepmak ta fazla hayal olur. si de enteresan olmakla beraber millî kümeye seçim üzerinde müessir olacak mahiyette telâkki edilemezler. Esasen çe kışmenin de sırf bu mesele üzerinde döndüğüne göre Fenerbahçe, Güneş ve Galatasarayın millî kümeye girme şansları üzerinde bugünkü maçlann büyük bir tesiri olamıyacağını kestirmek büyük bir dirayete ihtiyac hissettirmemektedir. Kömür şimendifere kavuştuktan sonra Anadolunun kömür ihtiyacı trenle temin edileceğinden Zonguldak limanının faaliyeti azalacak Taksim Stadı: Fenerbahçe Stadıi Şeref Stadı: Zonguldak şimendifer istasyonu inşa edilirken Zonguldak (Hususî) Cumhurıyetin en büyük eserlerinden biri olan ve Anadoluyu baştanbasa kuşatan demiryol lan artık kömüre, Türk kömür havzası da demiryollarına kavuştu. Bu, birleş menin gerek kömür havzası ve gerekse demiryolları ve deniz nakliyatı bakımın* dan çok geniş, çok şümullü neticeler vereceği muhakkaktır. Ancak biz, bunları tahlil etmeden önce, demiryolu inşaatı bakımından bir harika denecek kadar kuvvetli ve ehemmıyetli olan Fılyos Zonguldak demiryolu inşaatından bah sedeceğız. Filyos Zonguldak hattı iki kısmı ihtiva etmektedir. Birinci kısım Filyos Çatalağzı, ikinci kısım Çatalağzı Zonguldaktır. Bu defa inşaatı biterek işlet meğe açılan kısım işte bunlardan birincisi olan Filyos Çatalağzı kısmıdır. Filyos Çatalağzı on beş kilometro luk bir hattır. Bu kısım çok arızalı ol duğundan inşaat çok müşkül olmuştur. Maamafih Türk sermayesi ve Türk tekniği ile başarılan bu inşaat cidden görülmeğe ve tetkika Iâyıktır. On beş kilometrelik bu hat üzerinde büyük, küçük sekiz tane tünel vardır. Tünellerden biri 1400 metro, öbürü 950 metro olup tünellerin heyeti umumiyesi 3,500 metro uzunlu ğundadır. Çatalağzı Zonguldak kısmı ise on kilometro uzunluğunda olup bu hat üzerinde de sekiz tünel vardır. Bu, tünellerden biri 1480, öbürü 1Ö10 .metro olup heyeti. umumiyesi 3700 metroya yakın dır. Bu kısımda da inşaat hayli ilerle miş olup gelecek yıl ağustos ayında bu kısım da ışlemeğe açılacaktır. Hattın Çatalağzına gelmesi, havzaya girmesi demektir. Çatalağzı mevkiine do* kuz kilometro içerde (Gelık) maden kömürü mıntakası vardır. Bu mıntaka, havzanın çok zengın menatıkından biri olup istihsalâtı Fransız (Ereğli şirketi) nin elindedir. Gelik mevkiinden Çatalağzına kadar dokuz kilometro uzunluğunda dar bir hat vardır. Bu hat vaktile hükumet tarafından inşa edilmiş olup işletmesi bir şartname ile Fransız (Ereğli şirketi) ne verilmişti. Bilâhare şirket Gelik mevkiin * den Zonguldağın Asma mevkiine altı kilometro tulünde havaî bir hat yapmış ve kömürü bu hatla nakletmekte bulunmuş olduğundan (Gelik Çatalağzı) şimen • diferi maden sütunu ve amele nakliya tında kullanılmaktadır. Son zamanlarda bu me\kıde modern bir yıkama fabrikası ve bir de elektrik santralı yapılmıştır. Gelik ocaklarından şimdilik senede üç yüz, üç yüz elli bin ton yıkanmış kömür alınmaktadır. Bu mıktar bilâhare arttırılabılır. Bu defa açılan Filyos Çatalağzı hattı aslında Ereğli Ankara hattı olup tedricen bu hat Ereğli limanına kadar da böyle birşey gördün mü sen? Kaç gündür senin odanın yanında yatıyorum. Halimde böyle birşey sezdin mi?» diye sordu. Şaşırdım, üstüme ıyilik sağlık dedim. Bir yanlışlık olacağını söyledim. Gitti, biraz sonra beni çağırdı, baktım, bohçasını hazırlıyor. Yanımda çamaşir lannı yerleştirirken adeta ağlıyor, namusuna leke sürülmek istendığıni söylüyor, kovulduğunu anlatıyordu. Teskin etmek istedim amma dinletemedim... O zaman Nahide Hanım müdahale etti: Gitmeğe hazırlandığını neden gelip bize söylemedin a kalfa?.. Siz koğmuşsunuz diye... Ne bile yim ben!.. O sırada uşak Hüseyin de içeri girmişti. Kutsiyi görünce yaklaştı. Gözleri nin içi zabıta memurundan bir haber öğrenmek istiyordu. Kutsi çok sert ve ağır: Hüseyin, dedi. Şükranın gittiğini gördün mü? Hüseyin şaşırdı: Nereye gittiğini? Dışarı çıkmış, bohçasını alıo sa vuşmuş. Görmedin mi? Hayır. Sen bu kadının şimdiye kadar şüpheli bir halini görmedin mi hiç?.. yanacaktır. Ancak bu kısımla Devlet Demiryolları kömürünün hemen, hemen yüzde yetmiş beşini kendi vesaitile hav zadan çekecek demektir. Yukarıda yazdığımız veçhile Çatalağzı Gelik arasındaki dar hat Gelık ocaklarının kömürünü Çatalağzı istasyonuna nakledecek kömür buradan büyük va gonlara aktarma edilerek iç Anadoluya sevkolunacaktır. Demiryolunun havzaya girişi birçok bakımdan, iktısadî devrimler yaratacaktır. A Devlet Demiryolları senevî bu mıntakadan iki yüz bin ton kömür çekecektir. Binaenaleh bu kömür evvelce havaî hat ile Zonguldakta Asma mevkiine nakledilir. Ondan sonra Asmadan şimendiferle Zonguldak limanına taşınır ve buradan vapurlara yükletilirdi. Şimdi gerek şimendifer ve gerekse liman senelik faaliyetinden bu miktarı kaybedecektir. Ancak Gelik Çatalağzı arasında bu nakliyat gene havza şimendiferile yapılacağından zayiat sadece limana münhasır kalacaktır. B İç Anadolunun ihtiyacı olan kömür de evvelce gene deniz tarıkıle yapr lırdı. Şimdi şimendiferle yapılacağından liman faaliyetinden iç Anadolunun ihtiyacı olan kömürü de indirmek iktıza eder. Şu halde senevî sekiz yüz bin ton kömür geçiren Zonguldak limanı bundan böyle senevî beş yüz bin ton kömür ge çirecektir. Türk ticareti bahriyesi senede havzadan bir milyon ton kömürü muhtelif menatıka nakletmekte idi. Bunun içinde bilhassa Mersin.Samsun gibi uzak mıntakalar da vardı. Fakat Demiryolu İdaresi kömürü kendisi alınca Türk ticareti bahriyesinin senelik faaliyetinden havzaya aıd olan kazancı yüzde yırmi beş nisbetinde azalacaktır. Bu tenakus hiç şüphesiz navlun üzerinde müessir olacak, Türk kömürü bu sayede istihlâk mıntakasma kadar daha ucuz taşınabilecektir. Demiryollarının kazancı daha çok büyüktür. Çünkü Demiryolları kömüre sahib olmak için deniz nakliyatından kur tulmuştur. Müteaddid aktarma masarflarını kazanmıştır. Kömürün istihsal sa* hasından istihlâk sahasına kadar nakli esnasında yapılan müteaddid aktarma Iarda kömürün incelenmesi ve ufalmasr nın önüne geçilmiştir. Binaenaleyh her bakımdan birçok iktısadî devrimler yaratacak olan bu hâdıse sadece kara ve deniz naklıyatının ucuzlamasını değıl, hayatın diğer şube • lerine de tesiri olacak bir hareket sayr labilir. Gelecek yılın ağustos ayında şimendiferin Zonguldağa girmesi bugünkü ne ticeleri büyültecek ve fakat Ereğli limanına kadar uzanması yalnız Zonguldak için değil, Türk dünyası için iktısadî büyük bir bayram yaratacaktır. İstanbuldan millî kümeye ayrılacak dört kulübün seçimi için oynanmakta o lan bir devrelik lık maçlarının üçüncü haftası Fenerbahçe Beykoz, Güneş Vefa, Galatasaray Süleymaniye ku lüblerini karşıkarşıya getirecektir. Fenerbahçe stadında oynanacak olan Fenerbahçe • Beykoz maçı çayır saha Almanya • İtalya millî maçının oynanacağı Olimpiyad stadyomundan üzerinde oynamağa alışık bu iki kulübün bir görünüş: Alman Olimpiyad ekibi stada girerken oyuncuları için muhakkak ki çok zevkli Berlin (Hususî muhabirimizden) zonun fevkalâdelığıni anlatıyor. Bu ara olacaktır. Kim ne derse desin futbol çiAlman italya millî takımları 15 teşrini da İtalyan kulüblerındekı ıntızamı, İtal men üzerinde oynandığı takdirde bir sani pazar günü burada, Olimpiyad stad yan futbulculannın nasıl çalıştırıldığını zevk, toprak ve taş üstünde olduğu zayomunda karşılaşacaklar. Berlin, gün önümüze koyuyor ve bunların her pazar man da (oyuncu bakımından) çok zevklerdenberi bu maçın dedikodusu ile meş tesi ve salı günleri pazar günleri oyna siz bir çekişme olur. guldür. Almanya îtalya maçı, yalnız dıkları oyunun tafsilâtile, kaybedilen gol Beykozluların formunu lâyıkile bil spor mehafilini değil, bütün Berlini, hat fırsatlarının münakaşasile, velhasıl bütün memekle beraber Fenerbahçe için de Anta bütün Almanyayı alâkadar etmekte nazarî kısmile uğraştıklarını, haftanın dikara maçları neticesi pek o kadar parlak dir. Yevmî, haftalık gazeteler, mecmua ğer günlerinde mütemadî, sıkı bir disiplar, hatta moda ve meslek mecmuaları lin altında maruf hocalarla idmanla ge olmadığına nazaran bu maçın iyi ve enteresan olacağını tahmin edebiliriz. Maabile birçok sütunlarını bu maçın dediko çirdiklerini anlatıyor. mafih Sarılâcivertlilerin bu maçta üstündusuna tahsis etmişler, herkes aklına geThomas Thoma, bunları birer birer leni yazıyor. Olimpiyadların yapıldığı anlattıktan sonra pazar günkü maçın ne lük göstermeleri ihtimali rakiblerine na günlerde, nasıl ki, bütün Almanya bu olacağı hakkındaki tahmine geçiyor. Bu zaran daha kuvvetli olduğunu da unut işle uğraşıyordu; şimdi de herkes bu mil meyanda İtalyan idarecisi Pozzo ile ken* mamak lâzımdır. lî maçı konuşuyor, alınacak neticeyi mü disinin İsviçre İtalya maçında yaptığı Istanbulun futbol kalitesinden birşey nakaşa ediyor, tahminler ileri sürüyor. kısa bir mükâlemeden bahisle Pozzonun ler kaybetmekte olduğu şu son senelerde, Bilhassa spor mecmuaları, her iki takr bu maçtan çok ürktüğünü ileri sürüyor. bu sukutun her halde vesaiti daha az mın müteaddid resimlerile süslü olarak Pozzonun sözleri arasında İtalyanın bu kulübleri sarsmakta olduğu şüphesizdir. çıkıyorlar. Bu itibarla da Fenerbahçenin Beykoz maça çok iyi hazırlanmış bir halde ve karşısında iyi bir netice almakta güçlük Bu millî maç, yüz binden fazla seyir bilhassa bir sürü genc elemanla geleceği ci toplıyacağı için, Olimpiyad stadyo cümlesine büyük bir ehemmiyet veriyor. çekmiyeceğini söylemek fazla bir keha • net olmaz fikrindeyiz. m munda yapılacaktır. On birinci OlimpiTekniği, taktiği, ateşli oyunu, sürati Güneş Vefa maçına gelince, her tür yad için Almanların yaptırdığı bu muaz* itibarıle birinci sınıf bir takım olan ve zam stadyom, bu maç münasebetile O • 1934 dünya ve 1936 Olimpiyad şampi lü vesaıtle çalışan Güneş futbolculaÇf^" limpiyad günlerindeki kaynaşmalardan yonluğunu kazanan İtalyaya karşı Al nın rakıbleri karşısında sarsılacaklarını birine şahid olacaktır. Şimdiden 120 bin manyanın muvaffak olmamasında bir se sanmıyoruz. Fenerbahçeye karşı kötü bir bilet satılmıştır; seyircilerin maçı rahatça beb görmüyor. îtalya takımına karşı şöy oyun çıkaran Vefanın toparlanıp ta Güseyredebilmeleri için daha fazla bilet le basit bir taktik tavsiye ediyor: Alman neşi yenmesine imkân olmamakla bera satılmamaktadır. Bilet bulamıyanlar, ma müdafi ve muavin hatları İtalyan muha ber, Güneşin pek te o kadar kombine olçı radyo ile takib edeceklerdir. cimlerini gayet iyi marke etmelidirler. mıyan muhacim hattına gol çıkartmamak Alman futbol münekkidleri bu maçın Bugün İtalyanlar kadar seri olmıya baş üzere iyi bir müdafaa oyunu tatbik et neticesi hakkında birçok şeyler yazmak lıyan Almanlar böylece hıçbır surette tikleri takdirde Vefalıların alacakları netadırlar. İtalyanlan bırakmadıkları takdırde İtal tice belki de o kadar fena olmıyabılır. Thomas Thome, 150 bin nüsha satan yanlar bu mütemadî peşisıra koşmalardan Maamafih futbolda müdafaa oyunu ta* Alman devlet spor mecmuasında yazdığı gayet çabuk sinirleneceklerdir. Eğer Al bıyesı diye birşey mevzuubahs olamıyayazıda, hararetle Italyanın kuvvetinden manlar bunu sezdirmeden yapmağa mu cağmdan ne de olsa Güneş muhacim bahsediyor ve evvelâ Almanya îtalya vaffak olurlarsa İtalyanlar gitgide gali lerine fırsatlar düşecektir. Esasen İstanmaçlarının bir ufak tarihçesini yapıyor. b:yet ümıdlerını kaybedeceklerdır. Bu bulun dört birincisi arasına girmek için 28 nisan 1929 da Almanya İtalyayı 21 fena kuvvei maneviye, Thomas Thoma var kuvveti bazuya vererek çalışmakta yenmiş, bundan sonra yapılan diğer dört ya göre muhakkak yenmek için oynıyan olan Güneşlilerin bu maçtan galib çık maçta da hep Almanya kaybetmiş. Almanları belkı galıbıyete kadar götüre* mak ihtimalleri Vefaya nazaran daha Bunların içinde en son 1933 kânunusa bilir. kuvvetlidir. nisinde yapılan maçta Almanlar en iyi Diğer futbol münekkidleri İtalyanın Galatasaray Süleymaniye karşılaş dereceyi almışlar; bu derece de üçe karşı kuvvetinden bahsederek Almanların an masına gelince, geçen hafta Beşiktaşa birle mağlub oluşlarıdır. Almanlar bu maçlan kaybetmekle beraber İtalyanlar ca k yenmek azminin belki İtalyanlan yenilen Sarı Kırmızılıların bu maçta dan birçok şeyler öğrendiklerini, onların mağlub edeceği kanaatini ileri sürüyor azamî şevkle oynıyacaklan ve o biçinr parlak ve sönük taraflarını sezdiklerini İar. Maamafih bu çok enteresan maçın siz mağlubiyetin acısını çıkarmak için iddia etmektedirler. Hatta böyle bir ne ne olacağını kimse tamamile kestiremi canlarını dişlerine takacakları tahmin oticenin kendileri için bir iftihar vesilesi yor. Eğer Alman takımı birçok defa O lunabilir. Diğer taraftan Süleymaniyenin limpiyadlarda olduğu gibi 1 1 İtalyan de genc elemanlarla takviye edilerek daolacağını bile söylemektedirler. Bu tarihçeden sonra bugünkü İtalyan futbolcusuna karşı 120 bin kişilik bir se ha kuvvetli bir şekilde sahaya çıkması takımmın kıymetinin tafsilâtına geçiliyor. yirci kütlesile beraber oynarsa hiç beklenebilir. Maamafih Galatasarayın Meşhur İtalyan idarecisi Mezzodan sita şüphe etmeyiniz Almanlar kazanacak karşısında Süleymaniyenin üstün bir vaNEVİN HASSAN ziyet alarak galib vaziyete gireceğini unv yişle bahsettikten sonra tek seçici Poz lardır. J N. A. Kuleli lisesi şampiyon oldu Askerî Liseler arasında yapılan sene lik atletizm birincihk müsabakaları dün nihayete ermiştir. Geçen hafta yarıda kalan bu müsabakalann uzun, üç adım atlamalarile, Balkan bayrak yarışları dün yapılmıştır. Uzun atlamada Kuleliden Hilmi 6.50 atlıyarak birinci, Deniz Lisesinden Galib 6.10 ile ikinci, Kuleliden Kâzım üçüncü oldular. Üç adım atlamada Kuleliden Hilmi 13.13 ile birinci, Kuleliden Kâzım 12,71 ile ikinci, Maltepeden Ali 12.63 ile üçüncü oldu. Balkan bayrak müsabakasında Deniz Lisesi takımı 3.47.2 ile birinci, Gedikli ikinci, Kuleli üçüncü, Maltepe dördüncü oldular. Müsabakalar neticesinde Kuleli 1,05, Deniz Lisesi 96, Maltepe 63, Deniz Gedıklı 27 puvan almıştır. Dün yapılan B takımları maçları İstanbul lik maçlan B takımları müsabakası dün yapılmıştır. Kadıköyde yapılan Fenerbahçe, Beykoz maçını 5 2 Fenerbahçe, İstanbulspor Eyüb maçını 2 0 İstanbulspor kazanmıştır. Taksimde yapılan Galatasaray Süleymaniye maçını 8 1 Galatasaray, Güneş Vefa maçını da 4 0 Güneş takımlan kazanmıştır. rar bastı ve Nadire kalfa merdivenlieri atlıyarak geldi. Odadan girerken Kutsi: Hüseyin burada mıdır acaba? Diye soruyordu. Nahide, uşağın bahçede olduğunu söyleyince Kutsi o nun da çağırılmasmı rica etti ve Nadire kalfaya çok munis bir sesle: Kalfacığım, dedi, bu kız gideli ne kadar oldu? Nadire kalfa şaşırdı, bir müddet dü şünerek: Bilmem, amma gene bir saat olmalı!.. Diye cevab verdi. O zaman Kutsi, kızın nasıl gittığıni ve neden gıttiğını bir de Nadire kalfadan sordu. Kalfa bildiklerini anlattı: Ben mutfakta idim. Bulaşık yıkı yordum. Hüseyin de bahçede idi. Hü seyin içeri geldi. Daha beyefendi çay içiyordu; bir komşunun beyi görmek istediğini söyledi. Şükranı çağırdım, beye haber gönderdim. Misafir epeyce oturdu. Gittikten sonra zil çaldı, Şükran yukarı çıktı. Asağıya indiğini duymadım. Biraz sonra yüzü gözü kıpkırmızı olarak yanıma geldi. Nadire kalfa, beyefendi benden şüpheleniyormuş. Guya ben eve bir çapkın alıyormuşum. Allahaşkına söyle, B. G. Meselâ geceyarısı bahçede, evin olur olmaz bir yerinde dolaştığını?... Hayır... Be nzaten en üst katta yatıyorum. Nereden göreceğim?.. Ayni suali Nadire kalfaya soran Kutsi şu cevabı aldı: A yavrum, bu kız bize geleli topu topu on gün oluyor galıba. Bu on günde bir kere bile izinli çıkmadı. İki gün de hasta yattı, ateşler içinde idi. Dişi fena halde ağrıyordu. Amma düğün patırtısı yüzünden onu bir dişçiye bile gönderemedık. Yoksa beyefendi bırakmazdı. Başka günlerde hiç bir fenalığını görmedim doğrusu... Herhalde bir iftira ola cak. Sen iftirayı bir tarafa bırak ta sualime cevab ver: Gece herkes yattıktan sonra Şükranın dolaştığını hiç görmedin mi? İki defa mı, üç defa mı, geceyarısından sanra taşlığa çıktığım zaman onu aralığm öbür tarafından odasma gelirken gördüm. Hatta bir defasında çok ta korktum amma... Aralık neresi? Aşağıdaki taşlık yok mu? Taşlığın karşısında hamama çıkan başka bir aralık kapısı vardır. İşte o kapıdan girerken gördüm. VArkası var] Pendîkteki beyaz ev Zabıta romanımız: &o Evet, eksık sorulan bir iki sual var. Tamamlamak lâzım. İki kardeş, birbirinin yüzüne baktı. Nahide Hanım: Nasıl isterseniz Kutsi Bey, hepsi emrinize hazırdır. Fakat bir kahve içi niz, biraz dinleniniz; olmaz mı? Bunu söylerken Nahide Hanım zile basmıştı. Halbuki Kutsi ısrar ediyordu: Hayır, hayır... Hiçbir şey istemem; hemen işe başlamalıyım. Merkezden de beni bekliyorlar, acele işlerim var... Çalınan zile itaat eden Nadire kalfa oldu. Bu emektar dadı, başında başörtüsü, üstünde dallı bir entari ile kapıdan görününce Nahide Hanım hayret etti: Sen nereden geldin kalfa? Kızı gönderseydin... Zaten beyefendi de kahve istemiyor. Size lüzum kalmadı. Nadire kalfa tokmağını bırakmadığı kapıyı tekrar çekip giderken: Otekı gıtti, dedi. Bohçasını top ladı, bir hiddet bir hiddet ki sonnayın hanımefendi... Nahide Hanım hayretle: Kimden bahsediyorsun kalfa? dedi. Kim gitti? Kim olacak? Şükran. Nahide ile Kenan birbirlerine bakarak «Çok iyi olmuş ta defolmuş!» demek is tediler. Fakat Kutsi birden doğruldu; Nadire kalfaya: Şükran, hani şu hastalanan hizmetçi kız mı? Diye sordu. Bu suale Kenan cevab verdi: Evet, düğün gecesi yatıyordu. Ertesi akşam iyileşti. Fakat bu sabah bir rezaletini haber aldık. Kendisini çağırarak ihbarın doğru olup olmadığını sordum. Birden şaşırdı, sonra ınkâr ettı, hatta ağlıyacak gibi oldu. Çekildi; şimdi haber alıyoruz ki eşyasını toplayıp gitmiş. Kutsi sustu. Yerine oturdu. Bir sıgara yaktı ve Nadire kalfa gidinciye kadar birşey sormadı. O gidince: Bu sabah yapılan ihbar nedir? de di. O zaman Kenan, bir iki saat evvel komşularından birinin anlattıklarını Kutsiye söyledi. Civarda bir komşunun bir gece geç vakit evine geldiği zaman köşkün alt katında nasıl ışık işaretlerini gördüğünü ve kahvede kumar oynıyan birinin nasıl köşkün bahçesine girdiğini anlattı. Kahveye yeni dadanan kuru, uzun boylu adamın tarif edilen eşkâli Kutsiyi yerinden fırlatmıya kâfi geldi. Elinde, yeni yaktığı sigarayı tablada hemen söndürdü. Asabî ve telâşlı: Biz ne haltettik te kafesten kaçan kuşu uzaklarda aradık... Acaba gene mi kaçırdık?.. Diye mınldandı, ne Kenan, ne Nahide hiç birşey anlamıyarak Kutsinin yü züne bakıyorlardı. O can sıkmtısından dişlerini gıcırdatarak odanın içinde dolaşırken Kenan dayanamadı: Hangi kuş Kutsi Bey? Nermin mi? Evet... Nerminin bu taraflarda olduğunu mu zannediyorsunuz? Evet... Bana acele Nadire kalfayı çağmnız.. Nahide hemen zile bastı; tekrar tek

Bu sayıdan diğer sayfalar: