27 Aralık 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

27 Aralık 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 27 Birincikânun 1936 Uludağda bayram Muhtelif milletlere mensub 100 den fazla sporcunun toplandığı dağbaşı hakikî bir bayram yeri oldu Trakya Demiryollarının işletilmesi [Baştarafı 1 inci sahifede] Radyomuz için temenniler... dan şehrimize dö'nmüşlerdir. Şirketin şehrimizdeki meclisi idare azalarının da iştirakile dün bir toplantı yapılmış ve şirketin satıldığı resmen meclisi idare zaptına geçirilmiştir. Devlet Demiryollan Umum Müdürii Ali Rıza, bugünlerde şehrimize gelerek devir işinin son hazırlıklarına ve yeni hattın işlemesinin kurulmasına intizar ede cektir. Kânunusaninin birinci günü şehrimizden Devlet Demiryollan treni nin ilk hareketi münasebetile yapılacak merasimde Nafıa Vekili Ali Çetinkayanın da bulunacağı ümid edilmektedir. Mm. Simpson'un hayatı Montrey'deki mütevazı eve neşe veren küçük Bessie . . . 0, ev işlerînden nefret ediyor «Bir gün benim hizmetçilerim olacak!» diyordu. Nihayet ilk defa cemiyete karıştığı balova girerken... 1896 senesindeyiz. Müttehid A merika Cumhuriyetlerinin Pensilvanya eyaletindeki Mon trey şehrinin büyük bir caddesinde Tikl Wolis Worfild koşar gibi bir hızla evine gidiyordu. Yolda ahbablarından bırı onu durdurdu: Bursa (Hususî muhabirimizden) Karakış ortasına rashyan bayram tatilini Uludağda geçirdık. Yukarı çıkarken herkes bize: «Allah akıllar versin!» diyordu. Hakikaten dedikleri de çok doğru idi. Hele, bu kış kıyamette İstanbul • dan kalkıp spor yapmak sevdasile buraya kadar gelen genc kızlara biz bile çok acıyorduk. Yukarı çıkarken öyle halleri vardı ki: Alı alına, moru moruna buram buram terlemekten bunahyorlar ve geldiklerine bin kere pişman olmuş görünü • yorlardı. Yalnız bu azabın güzel tarafı; havanın ağustos sıcaklannı andıran letafeti idi. Hiç mubalağa etmiyorum; sporcular burada birer fanilâ ve birer gömlekle dolaşıyorlardı. * * * 100 den fazla insanız... Aramızda kadın erkek, her milletten her cins sporcu var. Şu muhakkak ki Türklerden sonra ekseriyeti Almanlar teşkil ediyorlar. A Bursa (Hususî) Vilâyetimize bağlı dokuz kazanın kavmakamları şehrimize gelmişler ve vilâyette iki gündenberi toplantılara başlamışlardır. Kayma kamlar, Partinin vilâyet kongresinde de bulunacaklardır. nına hiç benzemiyor!» diyor. Moskova sefiri Zekâi Apaydınm oğlu Ekrem, bir gazete fotografçısı gibi düşenlerin kal kanların veya kayanların resimlerini çekmekten kayak yapmağa vakit bulamıyor. * * * Bursada kaymakamlaı* içtima yapıyorlar Yarısına kadar karla kapanan Uludağ oteli ve Uludağa çıkan sporcular (Başak) adını vermiş. İstanbul Valisinin kızı Günseliye, kar üstünde kayakla güzel kaydığı için (kar tavşanı) isminî koymuş. Kollejden Nikhete, burnu ince ve zarif bir şekilde çekme olduğundan (ada tavşanı) adını vermiş. Humeyra ismindeki sarışm fakat kaşlan siyah bir genc kıza da (Karaca) demiş. Bu isimler kendilerine söylendiği zaman çok hoşlarına gittiği için gülmekten kırılıyorlar. Istan bullu zücaciyeci Robere de hacıyatmaz gibi kar üstünde dik duramıyarak düşe kalka hal olduğundan (arteziyenci) di • yorlar. Bunun için zavallı Rober bile her düşüşünde: «İşte size bir arteziyen daha açtım!» diyor. Tüccar Emin, istanbul Valisinin kardeşi Hikmete; birkaç kıza ve çocuğa nezaret ettiğinden kendisine (dadılık) payesi vermiş. Kendisine hem (dadı) di yor, hem de Günselinin amcası olduğundan (bay amca) diye sesleniyor. istanbul San'at mektebi muallimlerinden Ekreme (Anglikan rahibi) adı ve ri'miş. Çünkü dağın bir yamacma kendi elile bir kulübe yapmış. İlk fırsattS'tetT*' raya çekileceğini söylüyor. Fakat Ro bensonu taklid için değil de tabiate ve I Köşe minderinin esrarı karşı gözlerini dünyaya ebediyen kapadı. O günden sonra saadet, bu mes'ud aileyi terketti. Teessür ve ağlama günleri geçtikten sonra Alice kocasının işlerine devam etmek istedi. Fakat muvaffak olamadı. Bir kaç yanlış muameleden sonra Madam \Vorfıld yazıhaneyi kapamağa mecbur kaldı. Başka bir iş bulmak için bir müdSemih Mümtaz det sağa sola baş vurdu. Nihayet dost lannın yardımile sakin bir sokakta küçük ve mütevazı bir pansiyon açtı. tor, Wanderbild, Morgan, Roosevelt ve Pansiyon işleri fena gitmiyordu ve bu daha birçok milyonerlerle tanıştınrım. suretle Madam Worfild, gayet şen kahKüçük Bessie o vakit sevincle ellerini kahalarile herkesi mes'ud eden küçük çırpıyordu. Bessie'nin mekteb ve terbiye masraflarını II temin edebiliyordu. îki kanadlı büyük kapı yavaş yavaş Bir gün müşterilerden biri sevimli kü açıldı ve resmî kıyafetli bir kapıcı İstanbul Valisinin kızı Uludağda çük Bessie'ye sordu: salonda birkaç adım ilerliyerek şu ismi Taksim Stadında: merikalı, Yunanlı, îsviçreli, Ingiliz, Fran Bessie, büyüdüğün vakit ne ola keceledi: Saatll de AltınorduOrtaköy sız, Norveçli, Avusturyalı da var. Çok caksın? Miss Bessie Valis Worfild! » 12.45 te Galatasaray Topdikkat ettiğim halde yalnız Ispanyolla Diğer bir müşteri ilâve etti: kapı Bu haber üzerine herkesin gözü kaİtalyan göremedim. Gündüzleri dağ te> 14,30 da Güneş Anadolu Muallim mi? pıdan yana döndü ve tam artık genc bir pe dolaştıkları için otelleri bomboş bıra Fenerbahçe Stadında: Üçüncü bir müşteri de lâfa kanştı: kız olan Bessie, amcası Davis'in kolunda kan sporcular, akşamdan sonra yerlerine Saatll de Beylerbeyi Ana Yahud birçok güzel elbiselere ma olduğu halde içeri girdi. doluhisar dönünce birbirlerine ilk anlattıklan, günlik olan bir artist mi? Amerikanın bütün yüksek sosyete •» 12.45 te Hilâl Beykoz düz atlattıkları tehlikeler, kar üstüne düşDördüncü bir müşteri de şu suali sor mensublannın hazır bulunduklan bu ba> 14,30 da Fenerbahçe İstükleri zaman duydukları acılardır. Buntanbulspor du: loya girmek genc Mis Bessie'yi adama lan; ayni dili konuşamıyanlar binbir çeŞeref Stadında: Yoksa zengin bir adamla evlene kıllı heyecanlandırmıştı. Kendisine bakan şid lisan halitasile veya komik işaretlerle Saat 11 de Kasımpaşa . Darek atlara, arabalara, hizmetçilere mi gözler ve fısıltı halinde yükselen takdir anlatıyorlar. vudpasa malik olmak? cümleleri onu büsbütün şaşırtıyordu. > 12,45 te Vefa Süleymaniye Hele soy adı gibi kendisi de genc olan Bu son sual küçük Bessie'yi çok alâ> 14,30 da Beşiktaş Eyüb Kendisine bakanlara başile zarif bir Tokad saylavı ve Basketbol Federasyonu ^ J kadar etmişti: selâm vererek ilerliyen Miss Bessie ha Reisi Süreyya Genca, bir düşüşte boy Uludağa âşık olduğundan... Arabalara, hizmetçilere malik ol kikaten fevkalâde güzel bir kızdı. Hafifnunun kütlediğini, yanından kayıp giden Vedad Abud, kar üstünde düşenlerin mak ne iyi değil mi John amca? İnsan çe mubalâğalı dekolte tuvaleti genc ve îstanbul Valisinin kardeşi Hıkmetın bile açtıklan çukurlarm çokluğunu gördükten bütün dünyayı rahat rahat gezer.. çok mütenasib vücudünü bütün çizgile duyduğunu söylüyor. sonra otele gelmiş bize: Sevimli Besseie'nin verdiği cevab her rile gösteriyordu. Davis amca bütün göz* Aramızda eski ziraatçilerden, Alman Birader; orası kayak meydanı dekesi kahkahalarla güldürdü. John amca lerin yeğenine takdirle bakmasından doyada tahsil etmiş yaşlı bir genc var: İs ğil, Madrid sokaklannı andırıyor! diyor. minimini kızı okşarken: layı büyük bir iftihar duyuyordu. tanbullu tüccar Emin. Oldukça mülâh Günün birinde aramıza Güneşli fut • Sen bu akılda devam edersen çok Bessie amcasına döndü: ham bir zat, fakat pek neş'eli. Emin, her bolcu Rasih te kanştı. Futbolda yorduğu yükseleceğinden emin ol! dedi. Sahi, ben bu kadar güzel miyim kese sıfatma, tipine ve kayak üstündeki bacaklarını kar üstünde dinlendirme Bessie mektebin en çalışkan, en dik amca? • stiline yakışan birer ad takmada çok ğe(!) gelmiş. Düşenlerin çukurlannı gökatli talebeleri arasmda idi. Sporu da Tahmin ettiğinden çok daha fazla. mahir.. Amerikah sarışm genc bir kıza rünce: «Ayol burası futbol meyda çok seviyordu. Bazan saatlerce süren te Sen bu balonun kraliçesisin! nis maçlarını büyük bir merakla seyre Amca ile yeğen kendi yerlerine otur Bana güvenmeyiniz, çünkü çok haber alıyoruz. Nuri Beu, levarüs etiiği derdi. Buna mukabil ev işlerinden hiç mak için halk arasından geçerlerken kuisyankâr bir ruhum vardır... serveti yiyip bitirdikten sonra müthiş bir hoşlanmıyor ve annesi kendisine arasıra laklarına şu sözler çarpıyordu: Evet amma zengin olacaksm, bü sefalete düşmüşiü. Şehrimizin uzak bir toz alması için bir bez verirken hemen Ne kadar kibar? yük adam olacaksm... Dünyaya hükme köşesinde küçük bir eve çekilerek bütün suratını asıyordu. O zaman Madam t •• ıı ı ^ Z bt r m n : 9 H I ^ ^ H M a ıa o a ı Mükemmel bir endamı var! deceksin... Sana o kadar azab veren, se dünyadan uzak yaşamak istiyen Nuri Worfild kendisini: Ben hayatımda bu kadar cazib Bir deliler memleketi tasavvur ediniz. dı: ni o kadar bedbaht eden çirkinliğin zail Beu buna da muvaffak olamamıştır. Sanki evlendikten sonra ev işi yapBurası dünyadan uzak bir ada olsun. Affedersiniz efendim, henüz hasta olacak ve yerine tervetaze bir yüz bula Marmara sahilinde elbisesi, cebinde cüz mıyacak mısm? Neden surat asıyorsun? gökmavisi gözler görmedim. Hayır gözleri mavi değil, yeşil! Delilerin bu adada kendi kendilerini i olduğum için olacak, ne yapmak istedi caksın... danı ve cüzdamnda da intiharını bildi diye azarlıyor ve Bessie cevab veriyordu: Ne yeşil, ne de mavi.. Tarif ediledare ettiklerini farzedelım. Bir müddet ğinizi pek iyi anlıyamadun. Onun için, Benim hizmetçilerim olacak. Pek yorgunum, şimdi düşünecek ren bir mekiub bulunan Nuri Beyin cemiyecek bambaşka bir renk! sonra bu delilerin herhangi bir tımarha benden nasıl bir hizmet beklediğinizi bi halde değilim... Amma kimsiniz siz? İs sedi henüz ortaua çıkmamıştır. Cereyan Ya kocan o kadar para kazana • Hele bu ten, bu omuzlar, fevka neden çok daha muntazam yaşamağa lemiyorum. miniz nedir? Beni neden kurtardınız? larm, cesedi Marmara açıklarına götür mazsa? lâde! başladıkları görülecektir. Aralarında İhtiyar durakladı ve biraz sinirli bir Ben ne zamandanberi buradayım? İşte müş olduğu tahmin edilmektedir.» Çok kazanacaktır. Yoksa onu koBütün salonun bu müşterek hayreti pek teşkilâtçılar, idarecıler, tacirler, san'at halde: beni alâkadar eden meseleler. Hasan Nuri, doktorun elindeki gaze varım. yerinde idi. Zira Bessie her zaman gö kârlar, ameleler, çiftçiler yetişecek ve 5jC Sen hâlâ eski kendinden bahset teyi: Doğru, dedi. Sana bu ağır mese rülen güzel ve cazib kızlardan değildi. ahengi yolunda bir cemiyet teşekkül e leleri anlatabilmek için beyhude uğraş mek, onun akıbetini öğrenmek istiyorsun. Gösteriniz, veriniz şunu bana!... Madam Worfild küçük Bessie'yi baT'atlı esmer teni ile bir nevi tezad teşkil decektır. Şımdi ne demek ıstedığimi an tım. Beni anlıyabilmek için lâzım olan Halbuki sen artık yoksun, sen başka bir Diyerek kaptı ve süratle okudu. Öteki zan Davis Worfild amcayı ziyarete gö eden açık renk gözleri, güzel alnı ve çok lıyacaksmız: Bizim cemiyetimiz henüz ruhî terbiyeye sahib değilsin... Belki de kalıbdasm... İsmin yoktur... Henüz bir türürdü. Davis Worfild zengin bir banlâkayd ve yan müstehzi: muntazam ağzı ile etrafa bambaşka bir bu hale gelmemiştir. Yani hastalık, şu beni muvazenesiz bir geveze sanıyorsun.. şahsiyetin de yoktur. Devlet seni ölmüş Demek artık siz yaşamıyorsunuz; kerdi. Bessie onu görür görmez hemen cazibe saçıyordu. deliler cemiyetinde olduğu gibi umumi Hayır, iş öyle değil... Ben bu dünyada biliyor.. Evet, sen bir ölüsün. Hasan aziz dostum!.. Artık sizin için yapılacak kendisine sormağa başlıyordu: leşmemiştir ki içinde bir ahenk, bir mu bir takım büyük işler yapmağa, herkesin Nuri öldü... İnanmazsan bir gazetenin şey baska bir isim ve hüviyet altında yaFakat Miss Bessie'nin cazibesini en Kuzum Davis. amca bana anlat! vazene temini kabil olsun. İyinin kıymeti beceremediğini muvaffakiyetle fazla arttıran şey çok zeki bakışlarıydı. ifaya şu havadisini dikkatle oku, anlarsın. samaktır, ki bunu da yüzünüzü tamami Milyonerler nasıl yaşarlar? Onların çok ni insanlara tattırabilmek için hastalığın kendimi muhtedir görüyorum. Beni din Bunları söyliyerek doktor cebinden le değiştirmek suretile ben size temin et arabaları, vapurları olur mu? Çok seyaDenebilir ki Miss Worfild, fevkalâde umumileşmesi lâzımdır. Size hastalığı ge le... Bugüne kadar, kendime birçok mu bir gazete çıkardı, açtı, katladı ve bir tim. bir güzellikle ondan daha harikulâde bir hat ederler mi? Vakitlerini nasıl geçirir zekânın jmtizacmdan yaradılmış bir ta • ne hastalıkla tedaviden bahsetmiştim. avinler, yardımcılar buldum, fakat hepsi noktasını işaret ederek gene kendisi oku Bu söz, Hasan Nuriyi şaşırttı, sağlam ler? biat harikası idi. İnsanîar hepsi birden kötülük, fenalık, kendilerini esir sanarak elimden kaçtılar.. mağa başladı: Davis amca bu isticvabdan milyoner olan elini gayriihtiyarî yüzüne götürdü hastalık içinde vüzünce birbirlerini ku Bana bir adam lâzım şimdi... Bu adam Yerlerine oturduklari zaman DavıS lerin geçirdikleri lüks hayatı uzun uza «Birkaç au evoele kadar spor saha ve gene çekti. caklıyacaklardır. O zaman biz de vazi tamamen bana aid olacak, benim elimde sında olduğu kadar kibar mehafılde de amca ye|eninin kulağına §u cümleyi fıs Mösyö, siz kimsiniz, lutfen bunu d.ya anlatmadan yakasmı kurtaramazdı. femizi bitirmiş olacağız!.. bulunacak, ve onun benim elimde yuğru mühim bir mevki sahibi olan ashabı ser söyler misiniz? ladır En sonra da sözünü şöyle bitirirdi: Hasan Nuri, boğuk bir sesle mınldan lacak olan ruhuna ben sahib olacağım... velten Hasan Nuri Beyin iniihar eltiğini Büyü de ben seni Rockfeller, As(Arkası var) (ArEasi Bugünkü maçlar NehaberTikl? Henüz yeni bir şey yok. Otelde şatranç, briç ve poker partileri înşallah ya geceleri durmadan devam ediyor. Bu kında mes'ud bir partilerin elebaşıları antrenör M. Luizle baba olursun. Enver Özalp ve Vedad Abud... Teşekkür ede Geceleri işte böyle geçiyor. Ve on ikirim. ye kadar otelin sıcak salonundan neş'e Tikl evine vardığ* taşıyor. Bursaya İstanbul ve Ankara kazaman onu aşağı filelerile birlikte db'ndüm. Yolda Tokad saylavı Süreyyanın adım başında dene katta ufak bir oda cek kadar sık sık düştüğünü görüyordum. ya götürdüler. O zaMeğer kayakları Almanyadan yeni a man anladı ki nerelınmış olduğu için pek huysuz şeylermiş. de ise bir baba olaNihayet onun kayaklannı ben, benimki caktır. Pencereye lerini de o taktı da iş düzeldi. Kirazlı yaklaşarak bir sigara Minimini yaylaya kadar beraber indik. Burada a yaktı ve sokağı seyretmeğe başladı. Cadyağı burkulan Memduhun çıft ath kızağı dede uzun etekli ve büyük şapkalı ka • hızır gibi imdadına yetiştı de Tokad say dınlar vitrinlerdeki eşyaları seyrediyorlar, lavını bu derdden kurtardı. Siberya sey erkekler telâşlı telâşlı yürüyorlar ve çoyahları gibi ikisi birden kızakla Karabe cuklar bağrışarak oynuyorlardı. Tikl lene indiler. Geceyi İstanbul ve Anka • bunlara bakarken: ralı dağcılar Çelikpalasta geçirdiler. Bu Çocuğum erkek olsa! d'ye düşü yorgunluk üstüne beni de oraya çağırdı nüyordu. lar. Fakat Çelikpalas idaresi, dağcıların Ansızm bir haykırış duyar gibi oldu. fotinlerindeki kabaraların moşambaları Ve az sonra telâşlı ayak sesleri. Bu sesler zedelediğini görerek hepsine pabuçları odasının kapısı önünde kesildi. Kapı açıkarttı. Bazıları terliklerini giydiler. Dans çıldı ve ebe göründü: JjL^yUGBÇâ ÇSİ^P ^ a fı^latarak çorapla Gelin kızımzı görüa Mister Wordans ettiler. fild? MUSA ATAŞ Tikl ihtimal bir erkek çocuğa malik olmayı çok istediği için «kızınız» keli Dün yapılan B takımları mesine biraz müteessir oldu. Fakat bu maçları teessürü ancak bir iki saniye devam etti. B takımları arasındaki lik maçlarına Sür'atle dışarı çıktı. Merdivenleri bir dün devam edilmiştir. Taksim stadyo hamlede bitirdi. Az sonra karısının odamunda yapılması lâzım gelen Galatasa • sına girmişti. ray Topkapılılar, Güneş Anadolu İçeri girer girmez gözü ilkönce beşi maçma da Anadolulular gelmediğinden ğin içinde yatan pembe bebeğe ilişti. Galatasaray ve Güneş hükmen galib ilân Muhakkak ki bu anda çok mes'uddu! edilmiştir. Hemen beşiğin yanına diz çöktü: Fener stadında; Fenerbahçe îstanbul Ne güzel? Melek gibi! sporu 4 0 , Hilâl da Beykozu 4 2 yen5jî îjî »(5 mişlerdir. Tikl Wolis Worfild'in ceddi meşhur Şeref stadında, Vefalılar Süleymani yeyi 3 2 yermişlerdir. Eyüb gelmedi kumandan \Vılyam'la beraberce İngilteğinden Beşiktaş ta hükmen galib ilân e reden gelmişti. Karısı Alice'te Amerikaya hicret etmiş olan Montegyo ailesine dilmiştir. mensubdu. Esas ıtıbarile her iki aıle Beylerbeyi kulübünün yeni de yüksek ve asil bir tarihe malikti. idare heyeti Tikl Worfild ticaret ve kumusyoncu Beylerbeyi spor kulubünden: luk yapıyordu ve işi iyi gidiyordu. Küçük Yurdumuzun 1936 1937 yılı kongresi Bessie dünyaya geldikten sonra kendisini yapılmış ve başkanlığa merkez Hali büsbütün işe verdi ve daha çok çalışmaTahmil ve Tahliye Işletme direktörü Nuri Somer, ikinci başkanlığa Ruşen ya başladı. Geceyanlarına kadar durmaErman, sekreterliğe ve sayışmanlığa dan çalışıyordu. Bu hususta kendisine Cahid Ceran, haricî mümessilliğe itab edenlere: Bizim küçük yaramaza iyi bir miMümtaz Çeçen, üyeliklere Adnan Ev ranos, Sedad Solmaz ve Şerif Posamos ras bırakmam lâzımdır, diyordu. ve kara sporları mümessilliğine Mazhar Küçük Bessie daha üç aylıkken babası Inansöz seçilmiştir. zatürreeye yakalandı ve bir gün sabaha Pariste her sabah saat yedide radyolar faaliyete geçer. Evvelâ ajans ha vadisleri verirler; fizik dersleri ve rirler.. Ve bazı sıhhî vesayada bulunurlar. Bu neşriyat azamî saat sekiz buçuğâ" kadar devam eder. Saat bire doğru haricî ve dahilî havadisleri verdikten sonra plâklara müra caat ederler, ilânat faslını açarlar: Söylenir dururlar. Bu iş te bir buçukta biter. Beşe doğru konserler, plâklar, şarkılar, konferanslar, ilânlar başlar, saat altıda o günün chronique'ini uzun uzun cizerler. Borsadan haberler verirler. Londranın, Parisin, Berlinin, Romanın saatlerıni söylerler. Saat sekizden sonra operalar, yahud tıyatrolar dinlenılır... Bizimkinden şu farkla ki orada müteaddid radyolar vardır; birbirine rakabet eder. Bu rekabet sayesinde de halk müs* tefid olur.. İyi şeyler duyar, dinler. Bizde ise bu noktada da zâf var. Radyo muz bir tanecik! Hak nazardan sakla sın; düşe kalka yürüyor. Ancak sakat bir çocuk gibi yürüyor. Adımlarında tereddüd, teneffüsünde güçlük. Demek ki gıdasında azotsuzluk var. Korkarım ki cılız kalacak! Çaresi: Hazık bir doktora müracaatte, hastalığı teşhisten sonra akıl ve fen neyi emrediyorsa onu derhal yapmak tadır. Kırık ampuller içinde ziya, akümülâ törlerinde elektrik bulunmıyan cihazlar da seyyaleler araştırmak güldürücü bir haldir ki insanı kahkahadan boğabilir. Şehrimizdeki radyo istasyonunun eğer bir derdi, hastalığı varsa herşeyden ev vel onu ıslah etmeli. Bu yapılmaksızın radyonun programmdan bir iki fazla şarkı istemek, bir hastayı konusmağa icbar etmek demektir ki ne doktr n, ve ne de dostun insafına yakısır! Birşeyi daha unutmıyalım. İleriye doğru atlıyan milletler, şehirler, ferdler... Hedefi çeke çeke yürümelidirler. Seke seke değil. Temeli atmaksızın bina yapmamalıdır. Radyo muzu ıslah tmek emelinde isek işe esasından başlıyahm, itikadındayım. Bessie henüz beş aylık iken "T*

Bu sayıdan diğer sayfalar: