28 Mart 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

28 Mart 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

28 Mart 1938 CUMHURIYET Konuşmalar Japon Başvekili diyor ki: «Çin meselesi bitmemiş, kavga yeni başlamıştır» Yeni merkezî Çin hükumeti bugün Nankinde kurulacaktır. Japonya, Amerikaya Panay tazminatını veriyor Tokyo 27 Diyet meclisinin bu içtima devresinin kapanması münasebetile bir nutuk söyliyen Başvekil Prens Ko noye, bu devre esnasmda muhasamatın kab ettirdiği 86 teşriî tedbirin ve emsalsiz ehemmiyette bir bütçenin tasvibinden dolayı milleti vc parlamentoyu tebrik etmiş ve demiştir ki: Hatayda tahrikât gittikçe genişliyor Bazı anasır, Türkler aleyhine kışkırtılıyor Antakya 27 (Hususî) Cenevreden gelen güzel haberlerle tatbikat asla birbirini tutmuyor. Hatta Hatayda Türk çenin resmî dil olması dahi sadece nazarî mahiyette bırakılıyor. Cenevre müzakerelerinin akabinde Yüce Komiser Kont dö Martel'in Hataya geldiği sıradaki tavrı da Türkler üzerinde fena tesir yapmıştır. Kontun ilk icraaü Yeni Günü kapatmak olmuştur. İkinci icraatı da Kırıkhan Taşnak İttihad ana sır partisi reisi Adolf'la birlikte ava gitmesidir. Feyezan karşısında Yazan: FAZIL AHMED AYKAÇ Para enfilasyonundan bütün âlem korkuyor. Fakat dünyada ondan daha korkunc bir feyezan var: Günden güne sayısını ve içindekileri kimsenin bilmeğe, anlamağa ve ezberlemeğe muktedir olamıyacağı bir dereceye varan, muahede, anlaşma, uzlaşma, dostluk, ittifak, ticaret ve saire vesıkaları ile kanun, nizam, talımatname fılân gıbi isimler altmda mil letler piyasasmı saran neşriyat!. Bu neşriyat, cildlerden, dosyalardan taşmaktadır. Bu neşriyat, her mevzu için himala yalar vücude getirecek bir hale gelmiştir. Dünyanın en ilerlemiş memleketlerinde gözümle gördüm ve şaştım. Bütün va gonlar ve katarlar dolusu matbu kâğıd yığını teşkil eden vesikalar sık sık değiş mekte ve onlan tatbik edecek heyetler önünde bir Uludağ heybeti almaktadır. Tuhaf ve hazin şey: Bunlan yapanlar bile bunların içinde ne olduğunu apaydın bilemiyor. Yenilerini yapmak vaziyetinde kalanlardan bir çoğu ise eskisini unutmuş bulunuyor! Netice?. Netice gerçekten çok düşündürücü ve eseflendirici birşeydir. Bütün bunların ya bir mumya halinde dosyalara ve yahud azçok sıhhatle hafızalara yer leştirilmesi küçük bir azlıktan bekleniyor ve o azlığa mütehassıslar adı veriliyor. Fakat insanda nasıl bir anlayış zâfı lâ zımdır ki bütün bu birbirine uymaz yazılan okuyanlann o metinden ayni surette anlamalarına imkân olabileceğini tevehhüm etsin? Nitekim hiç bÖyle olmuyor! Her taraf her'vesikaya istediği gibi mana vermektedir. Mevcud bütün debdebeli, tantanalı kurumlara rağmen! Bu vazi yetten şikâyet edilince bir feyezan daha görüyoruz: Yeniden konferanslar, müzakereler, tefsirler, tekrar anlaşma metinleri ve bilmem ne muahedelerL Daha arkasından gene kanunlar, nizamlar, filân filân.. Mütefekkir bir adam ister istemez düşünüyor: Beşeriyet hangi devirde?. Bir taraftan en ince ruh ve zekâ hâdiselerini ölçmek için amelî ve tatbikî psikoloji lâboratuarlan yapılmaktadır. Öbür taraftansa arsıulusal en ileri politika ve yönetim muhitlerinde insanların, birşeyi belleme, unutma ve hatırında tutma filân gibi zihnî melekelerinden tamamile habersiz görüaen bir şamata kopuyorl Işin sonu nereye varacak? Şimdiki halde olan şu: Insan cemiyetleri arasmda bir nizam ve intizam unsuru olmak üzere hazırlanan bir çok dü?cur, ekseriyetle beşer işlerini büsbütün kanştıran ve yüzde doksan kendine bir tatbik alanı bulamıyan yalancı vaidlerle kuru lâf yığınlanndan ibaret kalmadadır. Hatta bu kadar da değil.. Milletlerin sükunu, emniyeti ve huzur içinde medenî ilerleme hareketlerini ba şarmalan için başlıca zaruret olan sulh mefhumu mütemadi titremeler geçiriyor. Çok yazık; fakat böyle! Milletlerarası anlaşmaların, en mühim zamanlarda bir çok kıvır zıvıra uğraması insanlara yeni zahmet ve eziyet mevzuları çıkardığı gibi hak, adalet, şeref, doğruluk sevgisi filân gibi en büyük mefhum ların da haysiyetini cemiyet içinde ça murlara atmaktadır. Bunda şüphe yok. Ve milletlerin yüksek ideallere inancı günden güne kırılıyor. Kınlınca da her kesin basını kurtarmak için düşündüğü çare malum!.. Arsıulusal cihanda teknik politik, ekonomik ve sair bütün işler için çıkan fikirler, vesikalar, yapılan fevkalade fihrislere, lugatlere ragmen böyle oldugu gibi muhtelif devletlerin sırf millî sahada neşrettiği bircok kanun, nizam ve saire dahi başdöndürücü bir nisbet almıştır. Gerçekten çok düşünlecek mesele; unutmamalı ki değil bugün, hatta bundan yıllarca evvel dünya hukukçulan kanun enfilasyonundan şikâyet ediyorlardı. Artık şimdiki zamanı siz hesablayın! Yukanda hulâsa etmege çalıstığım vaziyetlerden biz Türkler icin çıkabile cek amelî neticeler nelerdir? Simdi bunlan düşünelim: 1 Cihan, bilhassa siyasî cihan daimî bir olus, cözülüş, tekrar olus, başka sekle giriş silsilesi içindedir. Bunların karşısında insan «niçin bu böyle?» de mekle vakit geçirirse vaziyet değişmez. Ancak kendisi ezilir. Biliyoruz ki her yıl yaz da, kış da gelecek ve yağmurlar. seller, karlarla beraber tioiler ve müthis fırtınalar olacak! Gene bahar başlıya cak ve gene yaz gelerek kışa doğru yol alacak... Bütün bu hâdiselerin karşısında ne yapıyoruz? Olanca kârımız vahvah diye dövünmek mi?.. Elbette değil! Ve ne yaptığımız malum.. Arsıulusal hayatın karşısında niçin başka türlü düşünelim?. Hergün tekrar edilen pek meydanda bir hakikattir ki dünya üzerindeki varlık kuvvete bağlı bulunuyor. Ancak vaktile sanıldığı gibi bu kuvvet yalnız bilekle top ve tüfekte değildir. Bugün bir milletin kudretini ve yaşama kabiliyetini en iyi ölçen miyarlar arasında ilk safa gelen şeyler, o miüetin sıhhati, cismanî, fikrî ve ruhî enerjisi, askerî, ilmî, idarî ve si yasî kabiliyetinin derecesi, nüfusu, va tanseverliği ve bilhassa millî, medenî vazıfelerını başarmak hususundaki şuur ve azminin diyapazonudur. Bundan ne çıkar? Bundan şu çıkar ki şimdiki hayatta hangi alanı seçerse seçsin orada azamî surette faydalı olmağa çahşmıyan yurddaş, tam yurddaş değildir. Hatta bazı defa zararlı bir unsurdur. Zira bu cihanda boş lâkırdı ile sözlerimiz doğru bile olsa her işi başarmağa imkân kalmadı. Mütefekkir Kayzerling, vaktile ne iyi söylemişti: Temeli tamamile (irrasyonel) olan bir kâinatta her şeyin yalnız (makulâtla) halledileceğini beklemek ne hazin mantıksızlıktır!... Gelelim şimdi ikinci davaya: Millî varlık inkişaf ettikçe onu idare edecek kaide ve nizamların ki kanunlar, talimatnameler ve sairedir çoğalmamasına imkân tasavvur edilemez. Şu halde icab eder ki kafası aydınlık, millî vazifelerini başarmağa amada kimselerin, içinden çıkamıyacaklan bir metin kala balığı içinde boğulmasma mahal bırakıl rr.asm! Buna daimî bir çare bence şu dur: Devletin eski ve yeni bilumum mevzuatile yurddaşm temasını kolaylaştıra cak, mükellefe hertürlü borcunun, nev'ini, mahiyetini öğretecek ve onu herhangi bir yanlışlığa, haksızlığa karşı kanunlann koruyucu siperleri altında barındıracak bir kurum vücude getirmek. Dikkati daima uyanık, faaliyeti daima verimli bir kurum. Hatta neticede milletin kanunî ve hukukî terbiyesini artırmağa yanyacak bir kurum.. Bu itibarla muhtelif Bakanlıkların kendilerine taalluk eden kanunlan bir yere toplıyarak neşre devam etmesi pek sevi nüecek bir iştir. Ancak Cumhuriyet Halk Partisinin daha ileri ve verimli bir teşebbüste bulunduğunu duyduk ve bunu çok mes'udiyetle, ve içten gelme tam bir başarı dileklerile karşıladık. Cumhuriyet Halk Partisi, gerçek ve ileri anlamdaki halkçılığını, memleketi mizin kanunî terbiyesini artıracak tedbirleri bulmakla bir kere daha ispat etmiş olur. Sevinmemek kabil mi? IHEM NALINA MIH1NA Gölcüğün manası ölcükteki tersane, dördüncü gemisini denize indirdi; beşincisinin de omurgasını koydu. İzmit körfezinin kuytu ve ücra bir köşesinde kurulan tersane de bu tersanenin yaptığı gemiler de Türk deniz zabitlerinin eseridir. Gölcükte Yavuzu tamir için Fransızların kurduklan mahdud vesaitli tamirhaneyi, Türk deniz zabitleri, kendi gayretlerile yeni gemi yapan bir tersane haline sokmuşlar, bu küçük tersanede, noksan vesaitle yeni gemiler yapacak kudret ve kabiliyeti göstermişlerdir. Heybeli okulunda talebeliğini bıldığim gene inşaiye mühendisi Ata Nutkî, bu denizci oğlu denizci Türk çocuğu, varlığile iftihar edebileceğimiz bir fen ve teknik kahramanıdır. Onda ve Gölcükte çalışan diğer bütün arkadaşlarında Türkün yaratıcı, yoktan var edici kudretini görüyoruz. Milyonlar sarfile uzun yıllarda yapılmış mükemmel tersanelerde tecrübeli mühendis ve işçilerin gemi yapmasile böyle alelâde bir tamirhaneden bir fabrika çıkarmak, sonra bu mütevazı fabrikada da yeni gemiler yapmak arasında ne büyükî fark vardır. Gölcük tersanesile gene inşaiye mü ^ hendisi Ata Nutkî, büyük bir harb ter * sanesi kuracak ve onu mükemmelen işletebilecek bir teknik seviyesine eriştiğimizi ispat etmekle yurda yeni gemi yapmaktan daha mühim bir hizmet if a etmişlerdir. Bu deniz zabitlerinin ve tersane ustalannın, ijvüerinin himmet ve gayretiledir ki kendi teknik kuvvetimize, nihayet kendimiz de inandık. Artık en bedbin, en imanı zayıf< lann bile içinde «kendi vesaitimizle gemi yapabilir miyiz acaba?» şüphesinden eser kalmamıştır. Işte yapabılıyoruz; Gölcükte yağ ve mayin gemisi, İstanbul Deniz fabrikalarında romorkör, Şirketi Hayriye fabrikasında vapur yapabiliyoruz. Bilhassa Gölcüğün verdiği eserlerden sonradır ki orada harb gemilerimizi yapacak yenî ve mükemmel bir tersane kurulmasına devletçe karar verilmiştir. Türkiye, millî müdafaası için lüzumlu olan bütün kara, hava ve deniz vasıtalarım kendi yapmahdır ve yapacaktır. Çün , kü, ancak, millî müdafaası için harice muhtac olmıyan devletlerdir ki varlıklarını ve istiklâllerini hakkile ve tamamile koruyabilirler. Hankeu'nun bombardımam Şanghay 27 Japon donanması namına salâhiyettar bir zat, matbuat mümessillerine beyanatta bulunarak 80 Japon tayyaresinin muhtelif askerî hedef Tehrik ve şayialar leri bambardıman etmek için Hankeu Antakya 27 (Hususî) Manda me şehrine doğru bir sefer icra etmiş olduklannı beyan etmiştir. Bombardımamn sa murları, Türklerin intihabı kazanamı « Millî seferberlik ve elektrik en at on yedide başlamış olduğu zannedil yacağmı ve bu sebebledir ki. Hatayı çetelerle iz'ac edeceklerini işaaya devam düstrisinin kontrolu hakkmdaki kanun mektedir. ediyorlar. Bu propaganda ile bazı unprojelerinin müzakeresi dolayısile yapı Sovyetlerin protestosa surlan Türkler aleyhine tahrik etmek lan ciddî münakaşalar ve serdedilen fi Moskova 27 Tas ajansı, Mançuko maksadını güdüyorlar. kirlere büyük bir ehemmiyet vermekte hükumetinin şarkî Çin demiryolunun be Dum dum kursunile yaraladılar vim ve bunlan daima nazarı dikkatte tu deline mahsuben 23 martta tediyesi lâ Iskenderun 27 (Hususî) İittihadı tacağım. Bazı kimseler, Çin meselesinin zım olan ve altı milyon yenden ibaret anasır beyannameleri dağıtılırken bu artık bitmiş olduğu zehabmı gütmektedir. bulunan taksiti ödememiş olduğunu bil teşebbüse girmenin manasız olduğunu Fakat, hakikatte muharebe, ancak yeni dirmektedir. söyliyen Kel Mehmed isminde biri, başlamıştır. Hükumet, bu mukaddes harSovyetlerin Tokyodaki sefiri, bu tedi dumdum kursunile ayağından yaralanbin gayelerine vâsıl olmak için bütün mil yatı zamânı altına almış olan Japon hü mıstır. letin iş birliği yapması arzusundadır.» kumetine müracaat etmiş ve her iki hü Muhakemeiere hâlâ bokılmıyor Antakya 27 (Hususî) Türk nropakumet nezdinde şiddetli protestolarda Diyetin içtima devresi bitti gandası vapıvor veya üzerinde silâh ta• Tokyo 27 Diyetin yetmiş üçüncü bulunmuştur. şıyor, diye tevkif edilen Türklerle tatç Moğolistan reisi b'ldü içtima devresi, bugün saat 11 de resmen raftarlarmdan hicbirinin muhakeme Tokyo 27 lç Moğolistan muhtar lerine bakılmamaktadır. Bu arada Şevh hitama ermiştir. Onümüzdeki içtima devhükumeti reisi Prens Yun ölmüştür. Ye Mamfun oelu Abdullah tevkif edilerek resi kânunuevvel aymdadır. rine Prens Çung hükumeti ele almıştır. Bevruta sevkolunmuştur. Merkezi Çin hükumeti kuruluyor Yerli avukatlardan hiçbiri AbdullaMuharebe Çinliler lehine inkişaf Şanghay 27 tyi haber alan meha hın müdafaasını üzerine almamaktadır. mı ediyor? filden bildirildiğine göre, yeni merkezî almaktan Hankeu 27 Buraya bugün gelen Avukatların bu müdafaayı menedildikleri anlaşılıyor. Çin hükumeti yarın Nankin'de kurula askerî resmî raporlara göre, Hsuçov'un caktır. hakimiyeti için yapılmakta olan hayatî Japonya, Amerikaya tazminat veriyor ' Tokyo 27 Hükumet, Panay A merikan gambotunun bombardımam do layısile tazminat olarak Amerika tarafından taleb olunan iki milyon dolardan fazla meblâğı tamamen tediye etmege karar vermiştir. muharebe, birdenbire Çinliler lehine geni| surette inkişafa başlamıştır. Tanklar ve zırhlı otomobillerle mü cehhez Çin nümune fırkalan, motörlü topçu ku\rvetlerinin himayesinde iki kol dan büvük kanalı geçmişler ve şimal sahilinde Hançuang ve Tayerçang'ı zap tehni«lerdir. Ankarada terfi eden ilk mekteb muallimleri ımuıı>nmııı«ıllltlllllllllll!lliniimilinillllllll!!IIIIIUI>llıuııııı N« İngiltereden Yeni Sardonyada düşen Zelanda uçanlar Fransız tayyaresi Kluston ile Riket her Roma, hâdiseden şüpistikamette bütün rökor helenerek tahkikata baslattı ları kırdılar Londra 27 Kluston ile Riket, în • giltere Yeni Zeland gidip gelme se ferini on gün ve yirmi bir saatte ikmal ettikten sonra saat 1 7,40 ta Kroydon'da yere inmişlerdir. Tayyareciler, her isti kamette tesis edilmiş olan bütün rökorlan ve bilhassa Miss Jan Batten'in röko runu kırmışlardır. (a.a.) Roma 27 Hava îşleri Nazırı, birçok motörlü bir Fransız tayyaresinin 25/26 mart gecesi Sardonya sahillerin de alevler içinde düşmüş olduğunu bildırmektedir. Mürettebatı bu kaza neticesinde telef olmuştur. İtalyan tebliğine göre bu tayyarenin gece vakti neden dolayı italyan arazisi üzerinde uçmuş olduğu nu meydana çıkarmak üzere tahkikat icrasma başlanılmıştır. (a.a.) M. ÇörçiPin Paristeki faaliyeti Paris 27 Bütün gazeteler M. Çörçil'in Paristeki faaliyetini ve yaptığı görüşmeleri tebarüz ettirmektedir. Gazete ler, ayni zamanda M. Çörçil'in Fransaya olan bu seyahatinin hususî mahiyette bir haber alma seyahati olduğunu da kay detmektedir. Sösuar gazetesi bu haber alma keyfiyetinin her iki memleket için çok faydalı olabileceğine bilhassa işaret ey lemektedir. Zira M. Çörçil, enternasyonal politikanır. bugünkü meseleleri üzerinde meşgul olmakta ve bir îngiliz Fransız müşterek hareketine taraftar bulunmaktadır. M. Çörçil, dün gece, Ingiltere büyük elçiliğinde, M. Blum, Pol Bonkur ve Daladie şereflerine bir supe vermiştir. Bugün de aralannda M. Flanden de dahil olmak üzere birçok politika şahsiyetlerini öğle yemeğine davet etmis ve öğleden sonra M. Daladie ile uzun bir görüşmede bulunmuştur. Negüsün nutku «Habeşistan kıtlık içindedir, harekât devam etmektedir » Oslo 27 Negüs, dün akşam îngiltpreden telefonla buradaki Tronheim Üniversitesi talebesine hibaten bir nutuk sövlemiştir. Negüs, İskandivanvya milletlerinin Habeşistan anlaşmazlığı karşısmdaki vaziyetini ahlâk, kanun ve adalet prensiplerine istinad ettirmiş olmalarmdan dolayı teşekkür etmiş ve demiştir ki: « Bu manevî muzaheret, Habeşis tanda hâlâ mücadele etmekte olan Habeg vatanperverleri için büyük bir yardım teşkil etmektedir. Habeşistan, bugün kıtlık içindedir ve askerî harekât hâlâ devam etmektedir.» (a.a.) Bugünkü Meclis içtimaında görüşülecek işler Ankara 27 (Telefonla) Meclis, yarm topla*ıarak îsveç grupundan alma cak paranın 1936 yılı Nafıa bütçesine tahsisat kayıd ve sarfına dair olan kanuna ek lâyihayı görüşecektir. Gümrük muhafaza kıt'alarındaki takım başlarımn tekaüd kanununun 19 uncu maddesinden istifade edip edemiyecelkerinin tefsiri hakkmdaki tez kere, Başvekâlet tarafından Meclisten geri istenmiştir. Miihim bir lâyiha Ankara 27 (Telefonla) Arazi vergisi kanunun ikinci maddesine ek lâyiha, Meclise sevkedildi. Buna göre, devlet ormanlan ve ormanlar dahilinde bulunan devlete aid çayır, yayla ve çıplak sahalarla kat'iyatı orman dairesinin iznine tâbi sahalar vergiden istisna edile cektir. Fransada bir intihabın neticesi La Roşel 27 Vefat eden radikal sosyalist Koyrad'm yerine bir başkasmın getirilmesi için yapılan âyan intiha batında eski nazırlardan ve radikal sosyalistlerden Palmad, 822 reyle intihab edilmiştir. Rakibi sosyalist Rondo, 121 rey almıştır. Balkan matbuat kongresi Ankara 27 (Telefonla) îstanbulda toplanacak olan Balkan matbuat konferansma iştirak edecek Türk heyetinde Ankara, Adana, îzmirden gazeteciler bulunacaklardır. Ankara (Hususî) Ankara ilk mekteblerinde bu yü ter : eden muallimlerin adlarını bildiriyorum: <Yenihayat> mektebi öğretmenlerinden: Hatice Ihsan, Makbule Boyacıgil. <İnönü» mektebi öğretmenlerinden: Naci Dağlı, Saffet Vardaü, Rüştü Sozen, Makbule Kutsal, Hidayet Bilgin, Huriye Uzman, Şükrü Nosret, Memduhe, Zehra Akın. «İsmet İnönü» mektebi ö&retmenlerin den: Huriye, Sabriye Sözen, Melek Günçer, Nimet Erkon, Meliha Hakkı, Nazire Kıratlı, Hifcmet Asal, Nebile. «Istiklâl» mektebi öğretmenlerinden: Fahrl Doluca, Hediye Görez. «Devrlm> mektebi oğretmenlerlnden: Mustala Altay, Esad Onadkun, Naciye Çı nar, Şefika Hayri, Leylâ, Münlre, Rukiye, Şefika, Zehra, Lâtiîe Akpınar. «Necati> mektebi öğretmenlerinden: Suphi Volkan, Ayşe İrfan, «Cumhuriyet> mektebi öğretmenlerin den: Sabiha Tekiz, Türkân Yümaz, Eeceb Ferdi. «İltekln> mektebi öğretmenlerinden: Mecide Olmaç, Müzeyyen Arman, Atiyye Gorün, Melâhat Meral, Ayşe Neclâ. «Ulus» mektebi öğretmenlerinden: Na diye Tunçel, Mehpare, Adil Kuran, Mu ammer Altmdirek, Fatma Gök, Şükriye Tıynet. «Mimar Kemal> mektebi öğretmenlerinden: Sadık, Lsmet Ersene, Saâdet, Bedia Denker. «Keçiören> mektebi öğretmenlerlnden: Nüveyre, Güzin. «Dumlupmar» mektebi öğretmenlerin den: Dürriye Öner, Fehime. «Onuncu yılbası> mektebi öğretmenlerinden: Şinasi Ataol, Edib. *Nalhhan> merkez mektebi Şğretmenle rinden: Saniye, Çayırhandan İlyas, Atça dan Mustafa Sabri, Gerededen Turan Yüksel. «Keskln» merkez mektebi öğretmenlerinden: Mustafa Ozdemir, Yahşihandan Ali Haydar, Akşardan Lutfi Akdemir, Bahışlıdan Lutfi Aydoğan, «Bâlâ Hacılar» mektebinden Rasim, Öçemden Abdülhalik. «Beyyazan> mektebi öğretmenlerinden: Şevket Doğan, Mustafa Hulusi, Nihad Ertürk, Mehmed Onal, Mehmed İsmail, Hanefi. «Ayaş» mektebi öğretmenlerinden: Os man Zeki, Hüsnü, Şahinde, Kırmız köyünden Necati, Çanilli köyünden Mümtaz Seçkin, Küdülden Muammer, Ortabereketten Emin Aybars. Gezici öğretmenlerinden Fuad Dorlu, Mustafa Cevdet. «Çubuk» mektebi öğretmenlerinden: Remzi Çetintürk, Kemal, Ömer. «Etlik» mektebi öğretmeni: Firdevs Üstün. «Kocatepe» mektebi öğretmeni: İffet Öner. «Kalecik> merkez mektebi öğretmenle rinden: Lutfiye Batman, Fahriye Ersin, Müveddet Seniha, Çandırandan Lutfi, Çiftlikten Şakir Atalay, Solakyurddan Bekir Turgud, Rüstü, Yunus Ünal. «Tatlıkuyu» öğretmenl: Yafcub Alper. «Polatlı» merkez mektebi öğretmeni: Mustafa Gökçe. «Haymana Altılar> mektebi öğretmeni: İbrahim Akın. «Çamlıdere» mektebi öğretmeni: Kemal Kaleli. «Zir» mektebi öğretmenl: Tahir Gelizll. «Albayrak> mektebi öğretmenl: Beslm Kurman. «Sakarya» mektebi öğretmeni: Cavidan Güven. «Atatürk» mektebi öğretmeni: Adviye Ötkem. Yeni Alman Sefiri Fon Papen Türkiyeyi iyi bilen bir şahsiyettir Fazıl Ahmed Aykaç Macar Nazileri de harekete geçiyorlar (Baş tarafı 1 tncl sahifede) ni ümid etmekte olduğunu Alman hükumetine iblâğa memur etmiştir. M. Hit ler, Macaristanm muahedelerin yeniden gÖzden geçirilmesi hakkmdaki talebi le hinde tek kelime söylememiştir. ,•?• Bundan Macaristanm Avrupada yal Fon Papen'in, Fransanın Berlin nız basına kalmış olduğu ne^icesini istih M. Ponse ile beraber alınmış resmi rac edebiliriz. Macaristanm kuvvetli dostAlmanyanın Ankara sefaretine tayin lan, ona müzaharet için fedakârlıkta edildiği bildirilen eski Viyana sefiri fon bulunmıyacaklardır. Macaristan, ancak Papen Büyük Harbde şöhret kazanmış kendisine güvenebilir.» (a.a.) bir şahsiyettir. Fon Papen, harbin başmda, Almanyanın Vaşington Büyük Eltzmitte bir otel hırsizî çiliğinde ataşemiliterdi. O zaman, Ametzmit (Hususî) İzmite gelen İs rikada, Almanya lehinde çok büyük bit tanbul treninden kerliferli bir zat çı faaliyet gösterdiğinden düşman devletler, kıyor. Hamallar bavulunu otomobile aleyhinde müthiş propagandalar yaparak' tasıyor. Kerliferli zat: ve Amerika hükumetini tazyik ederek Şoföre emrediyor: fon Papen'in Amerikadan ayrılmasım En lüks bir otele... temin ettiler. Amerika hükumeti AlmanOtele geliyor, banyo ediyor, yemek yiyor ve nihayet yorgun olduğundan yadan fon Papen'in geri alınmasını istedi. bahsediyor, yatıyor. Binbaşı fon Papen, General FalkenSabah erkenden kalkıyor. Herkes uyhayn ile beraber Türkiyeye gelmiş ve kudadır. Hizmetçi kadına diyor ki: bir müddet Filistin cephesinde, Yıldınm Ben hamama gidiyorum. Geldiğim ordular grupu karargâhında da çalışmışzaman kahvaltım hazır olacak. tır. Onun icin memleketimizi tanır. Fon Hizmetçi kadm yerlere kadar eğiliyor Papen, Hitler'den evvel Alman Başve Emredersiniz efendim, diyor. killiğinde bulunmuş, sonra, Hitler taraKoltuğunda gazete kâğıdlarma sarılmış büyük bir paketle hamama giden fından Almanyanın Viyana elçiliğine takerliferli zat, bir daha dönmüyor. Sa yin edilmiştir. Fon Papen seneler süren bahleyin kalkan otel müşterilerinden 4 bu elçiliği esnasında mühim ve gizli faaliyetlerile, Alman Avusturya birleşmezat da elbiselerini arıyorlar. Yok... İş anlaşılıyor. Meğer, kerliferli zat, sinde amil olmuştur. Hitler kendisini son günlerde büyük hizmetlerinden dolayı yaman bir hırsızmış.. Otele verdiği nüfus kâğıdmda Bağ nasyonal sosyalist partisinin altın nisanidadda doğduğu ve yağlıboya tüccarı ol le taltif etmiştir. Son zamanlarda Hitler'in ordu baskumandanlığmı ele aldığı sıraduğu yazılı.. da yapılan değisiklikler arasında fon PaZabıta tahkikata başlamıştır. pen de Viyanadan geri almmıştı. Sofyada seçim bitti c KISA HABERLER * BERLIN 27 M. Hitler, bugün, halen Berlinde bulunan Finlandlya ordusu başkumandanı General Osterman'ı kabul etmiştir. * ATİNA 27 Sabık Elen Başvekili Mihalakopulos ölmüştür. Sofya 27 Bugün Sofya eyaletin den 30 meb'usun seçilmesi suretile umu mî seçim nihayete erdirilmiştir. Bugünkü seçim neticeleri, geceyarı sından sonra belli olacaktır. Boldvin, Kot Dazür'de Londra 27 Boldvin'le zevcesi Kot Dazür'e varmışlardır. Aylık san'at ve salon mecmuası Yakında çıkıyor

Bu sayıdan diğer sayfalar: