15 Ocak 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

15 Ocak 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

15 İkincikânun 1939 CUMHURİYET « O HA.OERL13 Son zamanlarda hemen hemen haftada bir umumî heyet içtimaı yapan İstanbul Barosu, dün senelik içtimaını yaptı; bu sefer de Adliye koridorlarında içtima için tertibat alındığı halde, fazla kalabalık olmadığından, sonradan bundan vaz (Baştarafı 1 incl sahifede) gona'nm 20 kilometre şimalinde kâin geçilerek, müddeiumumilikçe kendilerine daima açık bulundurulan ağırceza mah talonya cephesinde ilerlemeğe devam et Valls şehrini işgal etmişlerdir. mektedirler. Frankist kıt'aları Tortosa Hükumetçiler lehine bir teşebbüs kemesi salonuna girildi. nın işgalini tamamlamışlar ve civarda Dünkü içtimada, Baro ikinci reisi Vaşington 14 (a.a.) Amerika bulunan bazı kasabaları zaptetmişlerdir. Muharrirleri Birliğine mensub 300 A Mekki Hikmet reislik yerindeydi; ceUe Bu kıt'alar şimdi bütün Ebrt'ye hâkim merikalı muharrir, Ruzvelt'e bir mektub zaptını da İsmail Agâh tutuyordu ve mübulunmaktadirlar. General Yague ku göndererek cumhuriyetçi lspanyaya sev zakere hemen umumiyetle 1939 senesi mandasındaki kuvvetler iki gün içinde kedilecek olan silâhlara konan ambargo bütçe projesine münhasır kaldı. nehrin sol sahilinde 1200 kilometre mu nun kaldırılmasını istemişlerdir. Mu Saat 14 buçuktan 15 buçuğa kadar rabbaı genişliğinde bir araziyi işgal et harrirler, ezcümle şöyle demektedirler: süren içtimada reis vekili tarafmdan okumişler ve 25 kilometre kadar ilerlemiş«Ispanyanın faşist nüfuzunun Lâtin nan ve hem parça parça, hem de toplulerdir. Amerikaya yapılm,ası için tabiî bir ha ca reye konularak ufaktefek bazı itirazTortosa'nın zaptı Fransızlara sahilde reket üssü olması dolayısile Ispanyol deları müteakıb, aynen kabul olunan pro200 kilometre uzunlugunda Valâns Bar mokrasisinin muhafazasında büyük bir jeye göre. İstanbul Barosunun 1939 seselon yolunu açmaktadır. istical gösterilmesi lüzumuna kaniiz.» nesi bütçesi masrafı 18,982, varidatı da Cumhuriyetçiler ric'at ediyor Belçika, Burgosa mümessil tahminen 18,982 liradır. Bu arada senegönderiyor Perpignan 14 (a.a.) Havas ajanlik aidat 24 ve duhuliye 25 liradır. ProBrüksel 14 (a.a.) Hükumet bir 6i muhabirinin pek emin bir Katalonya jenin «esbabı mucibe» lâyihasında: membaından öğrendiğine göre, cumhu tebliğ neşrederek Burgos hükumeti nez«1939 senesi bütçesinde tespit edılen riyet kıt'alan Tarragone Tortosa hat dine Belcikalı bir ajan gönderilmesi için tında tam bir ric'at halinde bulunmak General Franko ile yapılan müzakerele masrafın 1938 senesi masrafından 3208 tadirlar. Hükumet Barselon'u terkede rin muvaffakiyetle neticelendiğini bil lira fazla olması, avukatlık kanununun rek Valans'ta yerleşmeğe hazırlanmak dirmiştir. Hasıl olan itilif mucibince Baroya vermiş olduğu yeni vazifelerden tadır. Yalnız Başvekil Negrin ile Hariciye yakmda bir Belçika ajanı Frankist îs ileri gelmektçdir.» cümlesi, bundan başka Nazırı Delvayo Barselon'da kalarak panyaya gidecektir. «Baronun Liman hanında işgal etmekte müdafaa işlerinin tanzimile meşgul ola Barselon gene bombardıman edildı olduğu odaların icar bedeli Eminönü iscaklardır. Londra, 14 (Hususî) Frankist tay timlâki hasebile artırıldığından bu madRic'at eden kıt'alar Tarragone şeh yareleri buzün Barselonu bombard'.ınan de 900 liraya çıkarıldığı» na işaret ve rini setretmekte olan Reus ve Valls civa etmişlerdir. Limanda bulunan lngiliz ban «938 senesinde 500 lira tahsis edilmiş onndaki sırtlara doğru gitmektedirler. Si dıralı Stanvon vapuruna bombalar isabet lan içtimaî muavenet tahsisatı bu sene 600 vil ahali kıt'alan takib etmekte ve hay etmistir. Bu gemi, üç ay zarfmda beşinliraya çıkarılmıştır. 3499 numaralı ka van sürülerini de beraber götürmektedir. ci defa olarak Frankist tayyareleri taranunun icab ettirdiği şekilde yeniden sicilGeneral Franko'nun kıt'aları Tarra fından bombalanmıştır. ler yapılacağmdan bunun için de 2000 IIIIIIMIIIIIIIMIi.ini. ıııııııllıllllllllllllllll lira tahsisat konulmuştur.» kayıdlan vardır. Barselon'da panik başladı Baro umumî heyeti son içtimamı yaptı DENEMELER Ben neyim? Dışım daima fikir ve hissini değiştirir, bakarsınız sabahleyin Positiviste, öğle zamanı Pationaliste, akşamları da Metaphisiciendir Yazan: AHMED AĞAOĞLU İHEM NALINA MIHINA Işık iyi şeydir ydınhk iyi şeydir. İnsan, parlak ışık altında, herşeyi olduğu gibi görür. Karanhkta ise herşey tabiî şeklini kaybeder, korkunc ve karışık görünür. Aydmhkta gözlerimizi okşıyan güzel bir çam ağacı, karanhkta müthiş bir gulyabani manzarası alır; insanı korkutur. Maddî varlığımız gibi manevî benliğimizin de ışığa, aydınlığa ihtiyacı vardır. Şu tayyare kaçakçılığı meselesi, daha yapıldığı günlerde, halkm ağzma düşmüşî karanhkta bırakıldığı için, esrarlı, bir mahiyet almıştı. Macera, ağızdan ağıza intikal ederken her defasında biraz daha büyüyordu; hayali geniş olanlar, duyduklarına kendileri de birer parça ekliyorlardı; hâdise, ağızlarda dolaştıkça yuvarlanan bir çığ gibi büyüyor, binbir dedikodu ile şeklini değiştiriyordu. Nihayet, gazeteler yazdı; Vekiller ve Başvekil izahat verdiler. Ortalık aydınlandı, nıesele de anlaşıldı. îşin dedikodularla hakikatte olduğundan fazla büyüdüğü meydana çıktı. Bazı gazeteler, neşriyatta ileri gittilerse, bunun asıl sebebi, sekiz aydır karanhkta kalan meseleyi saran dedikodulann nihayet, gazete sütunlarında makes bulmasıdır. Bu hâdise, daha bidayette, Anadolu Ajansı vasıtasile matbuata verilseydi, aylarca süren dedikodulara meydan verilmemiş olurdu. Herhangi bir hâdisenin duyulmıyacağını zannetmek yanlıştır. Mutlaka duyulur ve gizli gizli yayılır. Gizli, karanlık demektir. Karanhkta ise çam ağacı gulyabanileşir. Hükumet teşkilâtının vazifesi, bir işi karanhkta bırakıp dedikodulu bir mahiyet almasma sebeb olmak değil; bilâkis meseleyi hemen aydınlatarak olduğu gib görünmesine çalışmaktır. Bizde ise, bilmem neden, hâlâ «aman gazeteler yazmasın» diye yanlış bir zihniyet vardır. Sanki gazeteler yazmazsa herhangi bir hâdise duyulmazmış gibi. Bazan bir hâdiseyi gazetelerin yazmaması, memleket zararına ve aleyhine de olur. Bir misal: Razgrad hâdisesi münasebetile münevver Türk gencliği bazı tezahürat yapmış, bu arada Bulgar mezarlıgma da çelenk koymak istemişti; o zaman zabıta ve jandarma buna mâni olmağa çalışmıştı. Bütün bir şehir halkmm gözleri önünde ve ecnebilerin oturduğu mahallelerde yapılan bu tezahüratı, bilmem kim, gazetelerimize yazdırtmadı. Niçin yazdırtmadı? Bundan ne fayda tasavvur etti de yazdırtmadı? Bilmem. (Belki alâkadarlar, Vali veya Polis müdürü kendilerine söz gelmesin diye Ankaraya karşı meseleyi kapatmak istemişlerdir.) Fakat bir müddet sonra gelen Avrupa gazetelerinde hâdisenin resimleri basıldı ve Türk gencliği İstanbulda Bulgar mezarlığına tecavüz etmek istedi, zabıta mâni oldu, diye aleyhimize neşriyat yapıldı. Halbuki hâdiseyi anlatacak neşriyatımızı menetmek, şöyle dursun, harice de olduğu gibi anlatmak için hükumetin bütün neşir vasıtalarının hemen harekete geçmesi lâzımdı. Bızde, öyle kimseler ve daireler vardır ki herhangi bir mesele hakkında gazeteleri susturmak için ellerinden geleni yaparlar. «Aman gazeteler yazmasın!» sözü bunların prensıpı ve şıarıdır. Gazete yazmadığı halde de halk duyar; dedikodular olur; nihayet gzeteler kendilerinden gizlenen şeyi bu dedikodulardan öğrenerek yazarlar. O zaman vaktile «aman gazeteler yazmasın» diye meseleyi gizliyen ve bu yüzden yanlış şeyler yazılmasına sebebiyet verenler de kendilerine değil; gene gazetelere kızarlar. Tekzib üstüne tekzib neşrederler. Fakat yalan hakikatin yerine sımsıkı oturduğu için kolay kolay kimseyi inandıramazlar. Mühim delvet esrarından olmıyan herhangi bir şeyin yazılmasına, halkın ve efkârı umumiyenin aydınlatılmasına mâni olmamak, bilâkis dedikodulardan evvel hakikati ortaya atmak ve bunun için de matbuata önayak olmak hükumetin birinci vazifesidir. Aydınlığa çıkarılan her işin, karanlıklarda gizlenmeğe muhtac, kirli bir tarafı yok demektir. Bu kanaat gibi aksi de efkârı umumiyeye yerleşmiştir. Onun için bir takım mülâhazalarla herhangi birşeyi gizlemeğe kalkışmak yanlıştır, zararlıdır. İşık iyi şeydir. i Hükumet, 17 den 55 yaşına kadar kadın, erkek herkesi silâh altına davet etti 8 mesailerine değil, başkalarının lutfu inayetine avuc açanlarm kaderi riyakârlıktır. Fakat bir zaman geliyor ki bu hastalık yayılıyor, muhtac olmıyanlara da sirayet ediyor ve işte o zaman bu hastalık içtimaî bir tehlike halini alıyor! Meselâ benim dışım ki muhtac olmı yanlar meyanındadır. Geçen gün gene bir mecliste kendisine bir nam hakkında tevcih edilen suale cevab verirken duydu ğunun ve anladığının tamamen hilâfını söyledi! Bu hâdise tabiatile gene benim uyku suzluğumla neticelenecekti. Eve avdet ederek yatağa girdiğimiz zaman içim gene o yapma kahramanlıklarından bırisını fakınarak dışrmın üzerine atıldı: «O nam hakkındaki suale cevab verirken hiç hayâ etmedin mi? Binlerce senelik bir ismi sen nasıl değiştirdin? Nasıl buna cesaret ettin? Dışım bütün soğukkanlılığile ve güle rek: «Sanki dünyalar yıkılacakmış! İki bin sene başka isim olmuştur da ne olmuş ki bir müddet de benim gösterdiğim şekilde olması ne olacakmış! Varsın böyle olsun. Sanki zelzeleler olacak, kıyametler kopacaktır! Bu gibi şeylere senin gibi dinamik hayattan uzak budalalar kıymet ve ehemmiyet verirler. Bizim gibi o hayata intıbak edenler gülüp geçerler!» Dışımm bir müddettenberi kendisine siper ettiği şeylerden biriside bu «dina mik>"> kelimesidir! Onun kullandığına göre bu kelime içine her türlü züppeliği, hoppalığı, riyakârlığı, yalanı alıyormuş ve dinamik olan birisi herşey olmalı imiş! Meselâ o daha dün kumar ve alkol kullananları şeytan cinsinden birşey addeden hocaların bugün mükemmel kumarbaz, «viski sodacı» olmalarını mükemmel bir dinamizm eseri diye kabul ediyor. Ona göre değişmiyen insan budaladır. Değişen ise her renge ve her kalıba girmelidir! İşte dışımın dinamizm hakkındaki anlayışı! Macaristanda diktatörlük mü? Kudüste yeni bir protesto grevi Bunun sebebi, bazı eşhasın idamıdır Başvekilin, parlâmentoyu kapatacağı söyleniyor Peşte 14 (Hususî) Roma Berlin mihverine iltihak eden Macaristanda, Başvekil İmredi'nin emrile yakında totaliter esaslara göre diktatörlük ilân edilecektir. Macaristanın, Berlin Roma mihverine iltihakı Hariciye Nazırı Kont Çeki'nin Berlini ziyaretinde resmiyete konularak imzalanacaktır. Başvekil tmredi bugünlerde Parlamentoyu kapatacak ve bütün partileri dağıtacaktır. Macaristanda yalnız hükumet partisi faaliyette bulunabilecektir. Kudüs 14 (a.a.) Bazı kimselerin idam edilmesi üzerine Arablar, bir protesto grevi ilân etmişlerdir. İngiliz makamlan bunun üzerine Yahudi mahallesi müstesna olmak üzere şehrin eski mahallelerinde 24 saat müddetle ateş söndürme saati tatbik etmiş lerdir. Kudüste örfî idare Londra 14 (Hususî) Arablann protesto grevi üzerine eski Kudüste örfî idare ilân edildL Macar Hariciye Nazırı Bdfrline gidiyor Suriyede kanlı çarpışmalar Berlin 14 (a.a.) Macaristan Hariciye Nazırı Kont Csaky, pazartesi günü saat 10 da resmî bir ziyarette bulunmak üzere Berline gidecektir. Ayni gün Von Ribbentrop ile akşam yemeğini yiye cektir. Bu ziyarette kominter aleyhindeki paktı imzalamıs olan diğer iki devletin mümessilleri, Japonya ve Italya elçilpri hazır bulunacaklardır. Kont Csaky, Hitler'le de görüşecek tir. Milletler Cemivetindeki vaziyet Hvdud hâdisesmin tahhlhatı bitti Budapeşte 14 (a.a.) Yarıresmî mahfillerde söylendisine göre Macaristanın komintern aleyhindeki pakta gir mesi Milletler Cemiyetfne iştirakile alâkadar değildir. Bu mahfiller, bu meselelerin birbirinden tamamile ayrı olduğunu beyan et • mektedirler. Türk Yunan ticarî yerlerine tevdi etmek posta idaresinin Erzurumda zelzele başlıca vazifesi oldueundan imkânsızlık münasebetleri Erzurum 14 (a.a.) Bugün saat müstesna olmak üzere tatil günlerile ge 10.45 te cenubu garbiye doğru beş saniAtina 14 (Hususî) Türkiye Yuceleri dahi resmî ve gayriresmî bütün ye devam eden bir deprenme oldu. Hananistan arasında mevcud ticaret muatelgrafların derhal verlerine teslimi lüzu sar voktur. hedesine munzam olarak geçenlerde iki mu alâkadarlara bildirildi. devlet murahhasları arasında imza edi( KISA HABERLER ^) Tekirdashnda bir kömür len protokolun 1939 senesi iptidasmdan * LONDRA, 14 Kral 10 uncu Chrlstianocağı çöktü itibaren tatbik mevkiine konduğu hakın dayısı ve İngiltere Kralı George'un büyük Tekirdağ 14 (a.a.) Dün sahildeki dayısı Danimarka Prensi Valdemar, bu sa kmda Resmî Gazete ile bir kanun intikömür ocaklarından birisi çökmüş ve şar etmistir. bah vefat etmistir. bir amele toprak altında kalarak öl * LONDRA 14 Maverayi Erdün BaşAmerikada şiddetli fırtınalar müstür. vekili Tevfik Paşa Ebülhüda, buraya gelmiş Nevyork 14 (a.a.) Amerikanın şarve Mac Donald tarafmdan karşüanmıştır. İngiltere, Japonyaya bir * MEMEL 14 Vali Gallus, Neumann'ın kında bir kar fırtınası hüküm sürmeknota verdi sağ kolu mesabesinde olan Willi Bertullit'i tedir. Bilhassa Nevyorkta karm yüksekLondra 14 (a.a.) İngiltere hüku resmen yeni direktuarı teşkile memur etliği 20 santimetreye yakmdır. Birçok meti, Japonyaya bir nota göndererek mistir. noktalarda nakliyat durmuş ve birçok Çindeki ecnebi menfaatleri hakkmdaki * BERLİN 14 Meşhur Vals bestekârı tasavvurlarım bildirmesini taleb et Strauss'un yeğeni Johann Strauss, bugün kazalar kaydedilmiştir. Hava nakliyatı miştir. tamamile durmuştur. vefat etmistir. Budapeşte, 14 (a.a.) Macar aı'ansı bildiriyor: Munkacs meselesini tahkike Alman Leh müzakereleri memur Macar ÇekoSlovak komisyonu, baslıyor faaliyetini dün akşam bitirmiş bulunmakVarşova 14 (a.a.) Von Ribbentrop, tadır. İmzalanan zabıt suretleri iki hükuPolonya Almanya ademi tecavüz pakmete tebliğ edilmiştir. Telgraflar geç kalıyormuş.. tının imzasınm beşinci yıldönümü olan Ankara, 14 (Telefonla) Bazı yer 26 sonkânunda Varşovayı resmen ziyaIerde muayyen bir zaman geçtikten son ret edecektir. Göring. Polonya Reisicumhurile birra telgraf tevziatı yapılmadığı ve vaktin geç olduğu ileri sürülerek telgrafların sa likte Bialowieza ormanmda avlanmak bahlara kadar merkezlerde tutulduğu an için şubatta Polonyaya hususî bir seyalaşılmıştır. Tel=rrafları en kısa zamanda hat yapacaktır. Şam 14 (a.a.) Muhalefet müfrit partisi dün akşam ve bu sabah müteaddid tezahürler tertib etmistir. Dün ak şamki tezahürde taldbeler arasında çarpışma olmuştur. Bir talebe yaralanmışMüzakerede duhuliye miktarınm fazla tır. Bu sabahki çarpışmalarda ise, yaralı olduğu noktasından bir itiraz geçmiş, tamiktarı 20 kişidir. Mektebler bir gün iavün sandığı bahsinde Baro idare mecli çin tatil edilmiştir. sine yeni seçilen Ali Haydar, yeni kanun Fransaya iltica eden mucibince bütün avukatlar sigorta ettirileceklerinden, taavün sandığı bahsinin arYahudiler Paris 14 (Hususî) Hariciye Na tık tâli bir ehemmiyeti haiz bulunduğunu zırı Bone, son aylar zarfında yüz bin ya söyliyerek «hayat sigortasile meslektaslahudinin Almanyadan Fransaya iltica et rın istikballeri esaslı surette düşünülmüş tiklerini beyan ile bu yüzden Fransızla tür» demiştir. 1939 bütçesinin reye konulmasından rın mutazarrır olmasına müsaade edilmi önce, müzakerenin kifayetine dair üç imyeceğini ilâve etmistir. zalı bir takrir reye konulurken, «kabul eRomanyadaki Yahudiler denler ayağa kalksm!» denilmiş, bu sıraBükreş 14 (Hususî) Romanyadada, sonradan gelip de kapının önünde aki yahudi teşkilâtları Hariciye Nezaretiyakta kalan birkaç avukat, «ya biz kabul ne müracaatle, Filistine hicretlerini tes etmiyorsak, yere mi oturalım!» diye seshil için Milletler Cemiyeti nezdinde te lenmışler, gülüsülmüştür. şebbüste bulunulmasını rica etmişlerdir. Projeye göre, gayrimelhuz masraflar karşılığı, geçen sene olduğu gibi 500 liradır; 500 lira müteferrik masraflar için ayrıldığı gibi, yeni kanun mucibince di siplin meclisi kararlarının infazı için de 500 lira ayrılmıştır. Avukatlık kanununun 126 ncı maddesi mucibince açılan ikinci fasılda, adlî muzaheret bürosunun umum masrafı karşılığı olarak 1000 lira mev cuddur. 3499 numaralı kanun mucibince Barodaki kayıdlan yenilenen avukatlann sayısı, 640 tır; 640 avukatın 24 lira hesabile senelik aidat yekunu 15360 lira tahmin edilerek, bunun varidatın en esaslı kısmını teşkil ettiğine dokunulmuştur; geçmiş seneler aidatmdan tahsil edilemiyen 2000 liranın bu sene içinde tahsili de tahmin cümlesindendir. Yeni avukatlık kanununda bahsi geçen teberrüler, para cezaları ve disiplin masraflarından geriye verilecek paralar için şimdilik bir emsal olmadığından bu maddelere birer lira konulmuş bulunmaktadır. Benim dışımdaki riyakârlık da egoizmin fazlalığından geliyor. Esasen kendisini başkasma beğendirmek istemek in sanî ve iyi bir san'attır. Fakat bu isteyışin iki kaynağı olabilir: Birisi başkalarını sevmek; kendini beğendirmek hevesi bu kaynaktan gelirse doğrudan doğruya al truizme, fedakârlığa, taavüne ve sair pek iyi tezahürlere götürür ki umumî tarifleri fazilettir! Fakat esefle kaydetmelidir ki bendeki «beğendirmek» hevesi böyle bir kaynaktan gelmiyor. Bilâkis egoizmden kendini sevmek kaynağmdan geliyor. Benim dı şımda mukavemet, kuvvet ve kabiliyeti olmadığından herkese kendisini beğendirmek, herkesle iyi geçinmek, herkesle anlaşmak, herkesle ayni fikirde ve ayni hisle olduğunu göstermek ister! Ve böyle yaparken tabiatile kendi kendisile tezada düşer ve ondaki kendini beğendirmek hevesi riya gibi bir noksanla kendisini gösterir. Riya demek, hakikatte hiçbir düşünce ve duyguya kıymet vermemek ve her türlü düşünce ve duyguyu kabule hazır olmak demektir. Benim dışımın en büyük hususiyeti işte bu riyadır. O günde nekadar «fikir» ve «his» sahibi adamla görüşürse o kadar fikir ve his değiştirir. Bakarsın sabahleyin Positiviste'tir, öğle zamanı Bationalite ve akşam da Metaphisicien'dir. Konuştuğu adamın fikri onun fikridir, görüştüğü insanm hissi onun hissidir! Fakat arkadan onunla da bununla da istihza eder. Onların kendisine inandıklarını budalalık addeyler, ve güler, güler, gü ler! Işte güldüğü zamanlardır ki içim bilhassa kabarır, kızar. Kanaate, fikir sadakatine, his bağhlığına meftun olan içirn dışımı nefretle süzer ve hiddetle: « Sen ne aşağılık bir mahluksun! Hem yüzlerine karşı pöhpöhlersin, methü sitayiş edersin, hem de arkadan güler sin. Bu gülüşün seni nekadar menfur yaptığının farkında mısın! Hiç olmazsa bunu yapma!» Dışım gururlu bir nazarla içime: «Sen hiçbir zaman adam olmazsın! Hayat nedir anlıyamazsın! Budala! Düşündüğü mü, ve hissettiğkni olduğu gibi söylemek bana mı kalmıştır? Başkalarını bul! Beni aldatamazsın. Diğerlerinin fikir ve hisleri hem bir taraftan yüzlerine karşı methü sitayiş eden, hem diğer taraftan arkadan onlarla eğlenen de yalnız ben değilim. Bak etrafma: Hep ayni şeyi yapıyorlar!» İçim kendisinden geçerek: «Aîlah onların da, senin de belânızı versin! Siz her türlü yüksekliği, her nevi şeref ve haysiyeti, her türlü ciddiyeti yıkan amillersi niz!» Dışım kahkaha ile: «Allahın bu işlerde ne alâkası vardır? Ötedenberi böyle gelmiş böyle gitmiştir!» Dışım düşündü: Ta son zamanlara kadar devam eden idare usulünü, mesai tarzmı, fikriyat seviyesini hatırlıyarak nefis kanaati feyzinden mahrum olarak kendi întihabın temdidi meselesi içim gülerek: «Sen mükemmel bir mütefekkir imişsin! Taşıdığm pislikleri şimdi de felsefe ile kapamağa çalışıyorsun!» Sana karşı tenezzül etmem. Zaten seninle hesablaşmağa kim kalkışır ki?. Sen bu karanlıklarda yaşamağa ve ora larda hortlak gibi sürünmeğe mahkum sun! Dikkat ettin mi? Senin en çok inandığın da seni terketmekte tereddüd etmedi! O da dinamiktir. Onun için! Senîn gibi o da beni fazla inisyatik buldu. Fakat ona hiç olmazsa bu ricada bulundum: Dinamik ol, fakat riyakârlık etme! Vadetti mi? Birşey söylemedi! Fakat ricamı tutacağını ümid ediyorum. Çünkü riya çok yıkıcı ve çok öldürücü bir amildir. Başka yerlerde bu illetin içtimaî bir mahiyet alması için en büyük insanlar en büyük gayretlerini sarfetmişlerdir. Fakat sen ve senin gibiler dipdiri dururken buna karşı nasıl konulacağını bilemiyorum. Dışım büyük bir memnuniyetle: H a ! Bunu anladın mı? Şimdi bey*] Ustad Ahmed Ağaoğlunun bu mevzu hude yere üzülme, rahat et, dedi. Ve arda ilk yazıları 5, 7, 9. 11, 14 eylul 1936 ve 8, 12 ikincikânun 1939 tarihli nüshalarımız kasını çevirerek horlamağa basladı. Ahmed AĞAOĞLU da çıkmıştır. Yeni Baro idare meclisi intihabında ekseriyet olmadığına daır son zamanlarda bazı itirazlar dönüp dolaşıyordu. Bu arada avukat Mün'im Mustafa, seçimin yenilenmesi için Baroya bir takrir ver mişti. Bu husus, dünkü içtimada da ko nusulmamıştır. Öğrendiğimize göre, avukat Mün'im Mustafa, seçimin yenilenmesi lâzım olduğu sekliadeki itirazını, Adliliye Vekâletine bildirmistir. «.Yeni Fransız elçisi Atatürkün manevî huzurunda ı Elçi Massigli, Cumhur Heisimize itimadnamesini venneye gidiyor Ankara 14 (a.a.) Fransa büyük elçisi Massigli, yanında müsteşar de Monicault, ataşemiliter General Voirin ve büyük elçilik kâtibi Hroger Boppe oldu ğu halde, bu sabah Etnografya müzesine giderek Atatürkün tabutu önünde hür metle iğilmiş, ve bronz bir çelenk vazet miştir. Konya Ereğlisinde kültür vaziyeti Konya Ereğlisi (Hususî) Kazam bölgesinde 7500 okuma çağında çocuk Ankara, 14 (a.a.) Başvekil Celâl vardır. Bu rakamdan 1600 çocuk oku Bayar, Başvekâlet dairesinde bugün ye tulabilmektedir. Kaza merkezinde 200(| ni Fransız büyük elçisi Massigli'nin ziya çocuktan ancak 800 ü okutulabilmek tedir. retini kabul etmistir. Başvekili ziyaret

Bu sayıdan diğer sayfalar: