15 Ocak 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

15 Ocak 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

15 Ikincikânun 1939 CUMHUPİYET SİYASI COGRAFYA: Su siyasetinin milîetler arasındaki mühim rolü iktısadî hareketler Tarife resim hadlerinde değişiklik Tarife kanunu resim hadlerinde bazı PAZAQDAN PAZADA Bir telef on konuşması Sa Majeste Kafa ve kelle Dikkat ve bilgi Rakamların belâgati Bir telefon konuşması Telefon çaîdı. Uzaklardan bir ses. «Benim» dedim. Sordu: 1 : O d a n ı z f yalnız mısınız? Şimdilik, * vet. Kapıyı kilidleyip geliniz. Dediğini yaptım. Kiminle teşerrüf ettiğimi sordum. Uzaklardan gelen ses: Ben, dtdi, Ekrem König. . Titremeğe başladım. Ekrem König ha?.. Ne istiyor? Nereden telefon edi yor? Yutkunarak: Emir buyurunuz! dedim. Parazitlere karışan ses, devam etti: Ben Avrupadan telefon ediyorum. Hakkımda yazdıaınız şeylerden günü gününe haber alıyorum. Köleniz birşey yazmadım. Sus! Parma|:mı sokar, ağzını yirtarım. Yalnız beni dinle! Bu bahsi hemen keseceksiniz! Yalnız «ben» böyle istemiyorum, «biz» böyle istiyoruz. B^z, yani şebeke: Beynelmilel şebeke. Allah ömürler versin, teşekkür ederim, var olunuz, emir buyurursunuz. Bu bahsi köleniz açmadı. O kadarın zararı yok. Orada kesiniz. Tahiri nasıl istintaka çektirdimse bir gün gelir, hepinizi çektiririm. Anladınız mı? Allah ömürler vesin, teşekkür ederiz, var olunuz, emir buyurursunuz. miştik. O gazete nükte yapacağım derken Ankara radyosunun bütün kafalarını kelle haline sokmuş ve iki nevi baş arasındaki farkı unutmuş oluyor. Unutmuş mu, yoksa bilememiş mi? Pişkin kafa ile pismiş kelle arasındaki farklardan biri de ikincinin bu farkı idrak edememesidir. DUYDUNUZMU Pahalı oyuncaklar Almanlar, Tunayı Akdenize bağlamaya çalışırken tadılât yapılması hakkındaki proje tekemmül etmiştir. Fransızlar da Gaskonya körfezinden ayni Zamanımızda, çok mütehavvil bir şekil arzeden iktısadî icablara memleketidenize yol açmayı düşünüyorlar mizdeki smaî ve iktısadî kalkmma hare ketinin kısa zamanlarda millî mamulât ve masnuat silsilesine yeni birşey ilâve ettiğini gözÖnünde tutarsak gümrük resmi hadlerinde buna uygun değişiklikler yapmak zarureti kendiliğinden tebarüz etmiş olur. îşte, bu vaziyet ve zarureti gözöııünde tutan İktısad Vekâleti, bunun icabını yerine getirmek için tetkiklerde bulunmuştur. Hazırlanan projenin mahiyeti hakkında fazla birşey bilmiyoruz. Yalnız, yerli sanayii koruyacak bir yol tutulduğu ka dar, halkın muhtac olduğu ve dışarıdan getirilmesine kat'î ihtiyac bulunan mad delerin resimlerinde esaslı tenzilât yapılmak gayesile hareket edildiği malumdur. Esasen işin tabiisi de budur. Şimdiye kadar gümrük tarife kanunu muzun resim hadleri bu esaslardan ayrı bir şekilde değildi. Fakat, yukarıda da işaret ettiğimiz gibi mütemadiyen değiş mekte bulunan dahilî ve haricr şeraite, bazı memleketlerle olan ticarî münasebatımızın arzettiği hususiyetler de inzımam edince şimdi üzerinde meşgul olunan değişiklik lâbüd bir şekil almışür. Yapılacak temenni, bu tadilâtın, tam ihtiyacm karşılığı ve yerinde olmasıdır. Dikkat ve bilgi Birleştiriltnesi tasavvur edilen nehirler (Açılacak kanallar noktalı çizgilerle gösterilmiştir ) Su, insanlann hayatlannda çok eski za1 etmiştır. Bu bakımdan, Almanyanın, manlardanberi pek büyük bir rol oynar. bilhassa son zamanlardaki projeleri ve kaBu rol, insanlann henüz iptidaî olduk rarları çok mühimdir: Avrupanm iktısadî lan sıralarda bugünkü kadar mühim de yollarında baştanbaşa bir inkılâb vucuğildi. Fakat, insan kuvvetini hesabsız mı de getirecek derecede mühim! sillere kadar yükselten yeni teknik, suBu plânların başmda Tuna nehri ile yun da hayatımızda oynadığı rolü çok ile Rayn nehrini Mayn nehrinden istifade eri götürdü. Bugünkü insan her yerde ve den uzun ve geniş bir kanalla biribirleriher işte suya muhtac oluyor ve ondan is ne bağlamak teşebbüsü bulunuyor. Tatifade ediyor. Bilhassa, yarım asırdanbe mamen ikmali beş altı senelik bir iş olan ri çok ilerlemiş olan teknik sayesinde, bu bu büyük teşebbüs neticelendikten sonra, günkü insan, bir zamanlar kendisind,en pek hem nehirde, hem d« denizlerde sefer korktuğu ve tarihin en büyük hailesini ken yapmağa salih, bin beş. yüz tonluk büyük disi ile tasvir ettiği suya tamamen hâkim vapurlar bile Tuna ve Rayn nehirleri yoolmuştur. Bundan dolayıdır ki su, niha lile Karadenizden Şimal denizine gidıp yet bir siyaset mevzuu bile oldu. gelebileceklerdir. Tuna ve Rayn nehirleMeselâ, Akdeniz meselesi, suyun ne ri üzerinde bugün büyük deniz limankadar mühim bir siyaset mevzuu olduğu ları kadar işlek mühim limanlar varken nu göstermeğe kâfidir. Bunun gibi, In bunlar yakın zamanlarda daha çok bugılterenin bütün siyaseti, haricî siyaseti ol yüyecekler ve belki de deniz limanlanna duğu kadar dahilî siyaseti de su üzerinde rekabet edeceklerdir. durur. Ingilterenin haricî siyasetinin her îkinci bir Alman plânı da, Viyana cirüzgâra göre değişmesi, her rüzgârdan varında bir noktadan hareket edip Çekoyelkenlerini dolduran bir gemiye benze Slovakyayi baştan başa katettikten sonra mesi de bundandır: Suların akıcı varlığı Oder nehrine varacak olan bir kanal saüstünde yaşayan bir millet, hiçbir zaman yesind* Tunayı Baltık denizine bağlabir siyasete bağlanıp kalamaz. Bu, hari maktır. Bu plân da kararlaşmış ve hemen cî siyaset sahasındaki hususiyetini göste tatbîkatma geçilmek üzere tertibat alınrir. Dahilî siyasete gelince, meselâ, İn maktadır. giltere halkınm iktısaden en geniş refaha Almanların üçüncü bir plânlan daha sahib olmasında suyun oynadığı rol bü var: Timok ve Vardar nehirlerini derinyüktür. İngiltere bütün ihtiyaclannı, ga leştirmek ve yataklarını ıslah ettikten sonyet ucuz bir nakil bedeli olan denizle te ra aralarında bir kanal açmak suretile Tumin ediyor ve en büyük iktısadî merkez nayı Selâniğe bağlamak. lerini hep deniz kenarlarında vücude geDördüncü bir plânları da Varna ile tirmiştir. Eğer İngiliz milleti, sjmdiye ka Rusçuk limanlannı gene böyle bir kanaldar kendisini mecburî askerlikten vareste la birleş.tirmek sayesinde Tunanın Karatutmuş ve bütün hayat: itibarile hesabsız denizle olan muvasalasmı mühim mikistifadeler temin etmişse bu da sırf su si yasta kısaltıvermek. Bütün bu projelerle yaseti sayesinde mümkün olmujtur. Fa alâkadar olan Çekler, Yugoslavlar, Yukat, su siyasetinin bu ehemmiyeti, gittik nanlılar ve Bulgarlar, bu tasavvurlarda; çe büyük nispetler alarak, diğer mem iktısaden bir hayli fayda gördükleri için leketlerin siyasî faaliyetlerinde de bü Alman tasavvurlarına karşı müsaid göyük tezahürler yapmaya başladı. Mese rünüyorlar. lâ, İtalyanın Süveyş kanalı üzerindeki Eğer bütün bu plânlann kâmilen taiddialan, Mavi Nilden istifade ederek hakkuk ettiklerini farzedecek olursak o Habeşistanı Nil vasıtasile Akdenize bağ zaman, Avrupanın iktısadî münasebetlelamak, yahud Nilden açacağı bir kanal rinde ne büyük bir inkılâb vukua gelecela Habeşistanda yağan bol yğmurian ğini tasavvur 'etmek kabildir. Libya müstemlekesine nakledip orada pa* * * muk ziraati yapmak fikri, bu tezahürîerBütün bu plânlardan bugün kolayca den biridir. Halbuki îtalya bu su siyase bahsetmek, şu kadar milyon lira, bu katinde çok plân ve hesab sahibi olan mü dar zaman zarfında bu kadar yüz kiloletler arasmda en yenisidir. Ondan çok metrelik büyük bir su yolu açmayı dü$ünevvel Fransızlar da su ile çok tneşgul ol mek gayet basit şeylerden görünür. Haldular. Onları takiben Almaniar, bu işe buki bundan seksen sene evvel Lespes de çok ehemmiyet verdiler ve bermutad he Süveyş kanalından bahsettiği zaman «desablarını hem geniş tuttular ve hem de li oltnuş!» diyenler pek çoktu. Bugün, çok ileri gittiler. makinenin o müthiş terakkisi neticesinde, * * * bu gibi işler en iptîdaî teşebbüslerden Su siyasetinin, ilk ehemmiyetli tezahür ibaret görünüyor. Bundan dolayıdır ki halen Fransada leri Süveyş kanalınm açılması ile başlar. Ayni tarihlerde boğazlar meselesi siya da büyük bir projeden bahsediliyor: Gassetin büyük bir mevzuu oltnuştu. Cebe konya körfezini Akdenize bağlamak ve lüttarık boğazının da mühim bir siyaset icabında Fransız donanmasının büyük bir meselesi oluşu bu devirdedir. Bunlar, su kısmını bu yol vasıtasiie bir denizden disiyasetinin beynelmilel safhalarını gös ğerine geçirmek! terir. Ingilizlerin Singapur boğazını tahMalumdur ki Fransanın biri Akdenizkim etmeleri ve Japonlann da Malaga de, diğeri de Atlantikte olmak üzere iki yarımadasınm berzahında bir kanal açma mühim deniz üssü vardır. Her iki deniztasavvurları bu cümledendir. Tıpkı Pa de de pek çok menfaatleri olan ve bilhasnama kanalı gibi. sa, İtalyanın bugünkü vaziyetinden sonHalbuki, su siyasetinin bir de dahilî ra Akdenizdeki mevkiini tahkim etmek bir nakil şebekesi olmak bakımından kıy mecburiyetinde bulunan bu memleket, armeti vardır. Fransa, bu işte en evvel ha tık eskisi gibi Cebelüttarık boğazma gürekete gelmiş, memleketin her tarafında venemiyor. îhtiyac zamanında bu boğaz kanallar açmışhr. Fakat, işlerinin ölçüle açık bulunsa bile koca bir donanmayı bu rini daima küçük tutan Fransanın açtığı kadar uzun bir mesafe dahilinde bir tarafkanallar dardır; kâfi derecede derin de tan diğer tarafa tehlikesizce nakletmeğe ğildir. Bugün gayet kötü ve kifayetsiz su imkân yoktur. Bunun için Fransızlar, yollarından ibaret kalmıştır. Buna muka Narbon ile Toulouse arasında zaten bil, Almanya, ötedenberi, memleket için mevcud kanalı genişletmek ve ayni zade geniş bir su yolları şebekesi viicude manda Garonne nehrinin yatağını açmak getirmeğe ehemmiyet vermis ve bir taraf sayesinde geniş ve derin bir su yolu vütan nehirleri ıslah ederek bunlarda va cude getirmek istiyorlar. Elli metre genişpurlar işletirken diğer taraftan da bunlan lik ve 12 metre derinlik verilecek olan bir takım genis kanallarla biribirine bağla bu kanaldan bugünün en büyük harb gevarak bu sayede Alman iktısadiyatına en milerini bile nakletmeğe imkân olacaktır. IJZ bir şekilde hareket imkânları temin M.B. Gazetelerimiz den biri Venedik sarayı mülâkah vesilesile Venedik şehr:nin resmini koymuş. Zavallı arkadaşm haberi yok ki Venedik sarayı VenedikKalyona münkalib olan üç bin lireti te de değil Romadadır. Mülâkat da Ve tam mânasile yel üfürmüş, su götürmüş. nedikte değil Romada oldu. Ankarada cıkan ve resmî sayılan bir gazetemiz de fransızca bir mecmuatlan aldığı haritayı gözden geçirmeğe lüzum görmeden dercetmiş. Halbuki bu harita, Türk Iskenderunun üstünde Fransız bayrağı sallandırıyor. Bu iki küçük vak'a da bilgisizlik değil, dikkatsizlik eseridir. Bazı dikkat sizlikler vardır ki bilgtsizlikten daha ehemmiyetsizdir: Birinci misalde olduğu gibi; bazı dikkatsizlikler de vardır ki bilgisizlikten beterdir: Ikinci misalde olduğu gibi. Çantasını, içindeki sekiz bin üret para ile beraber kaybeden Italyan komisycncunun macerasmı okudunuz mu? Bir kasabadan bir kasabaya bisikletile giderken çantasını düşürmüş. Biraz sonra işin farkına varıp hemen geri dönmüş. Bakmış, kanal kenannda iki çocuk, suda gemi yüzdürüyorlar. Rengârenk kalyonlaıın nazlı nazh yürüyüşü karşısında keyiflenne payan yok. Pa.ra çantası da yanlamda. Komisyoncu can havlile çantasma sarılmış, paralan saymış, üç tane bin liretlik kâğıd eksik. Felâketi derhal anlaniiş, suda yüzen kalyonlar kendi liretçiklen!. Ve asıl felâket, gemileri, melul melul bakıp teşyi etmekten başka çare bulunmaması. Ana şefkati Rakamların belâgati F.G. KÜLTÜR İŞLERÎ Çocuk dispanserleri Vali ve Beledıye reisi Lutfi Kırdar, şehrin muhtelif semtlerinde, ihtiyaca göre, ilk okul çocuklanna mahsus birer dıspanser açılmasım muvafık görmüştür. İcab eden tetkikata başlanmıştır. Yeni sene bütçesine lâzım gelen tahsisat konduktan sonra hemen faaliyete geçılecektir. Sa Majeste Ekrem König muhterem adamdır. bir kere adından belli: König, almanca, Kral demektir. Ekrem Köniğin Krall:ğı, zavallı Florinaîı nın Şiir Kralhğnu benzemez. Florinalının emrinde birkaç kafiye vardır; Ekrem Königin emrinde Kanada tayyare fabrikaları, çifter çifter lüks otomobiller ve daha da, kim bilir, neler var! Muallimlerin baremi Maarif Vekâleti, ilk ve orta tedrisat muallim maaşları için yeni bir barem hazırlamıştır. Bu kanun çıktıktan sonra Kafa ve kelle lise ve orta okul öğretmenleri 30 îira ile Bir yaz:mda, Ankara radyosu önünde vazifeye başlıyacak ve en çok 100 lirakafa eksikliğinden bahsetmiştim. Bun lık aslî maaşa kadar yükseleceklerdir. İlk okul öğretmenlerinin aslî maaşı 201 ,dan murad, bütün yazıda açıkça anlatılmış olduğu gibi, radyornuzda fikre aid liradan başlıyacaktır. neşriyahn kıtlığma isaretti. Bir gazete, Prostun istediği malumat bunu hükumete de, halka da ters manaîstanbul şehir plâmnı hazırlıyan mi da anlatmağa çahşarak, benim Ankara mar Prost, Maarif Vekâletine müracaat radyosunda söyliyen ve çalan bütün kelleederek mekteb ve diğer kültür mües leri uçurdugumu yazıyor. seselerinin nerede yapılacağmı sormuş, Ankara radyosunda çalışanlann başbugünkü müe,sseselerin vaziyeti hak Iarı kelle değil, kafadır. Fakat biz yalnız kmda da malumat istemiştir. Maarif san'at kafası değil, bilgi ve fikir kafası idaresi bir harita hazırlamaktadır. Ha da, yalnız çalgı değil, konferans da isterita yakında Vekâlete gönderilecektir. Asfalt, asfalt! diye tutturduk. Üstündağ Türbeden itibaren Sirkeciye inen malum caddeye asfalt döşetmeğe baş ladı. Başlıyalı altı ay var. Hâlâ Türbc ile Cağaloğlu arasındaki ufacık yolun asfaltı bitmedi. Daha bir ay ister. Şoyle bir hesab vaptım. Bu yol 200 metre murabbaıdır; îstanbulun mesahai sathiyesi 253 kilometre, yani 253,000 metre murabbaıdır. Bunun 100 bin metre murabbaından fazlası yol değildir. Hesab ettim. îki yüz metre yol yedi ayda biterse yüz bin metre yol kaç ayda biter? Baktım ki bütün lstanbula asfalt döşenebilmesi için tam 291 sene ve 8 ay lâzım. Yani Îstanbulun Berlin değil, Atina kadar medenî bir şehir olabilmesi için üç asra yakm bir zamana ihtiyac var! Londra hayvanat bahçesinin, suda yaşayan hayvanlara mahsus kısmında, Noel gecesi bir facia cereyan etmij. Fried ismindeki beyaz ayınm yavrulaması bekleniyormuş. Kadın, erkek bütün memîeketin, o geceyi tes'id ile meşgul olduğu sırada, Fried, hakikaten doğurmuş; yavrusunu yalamıj, temizlemiş, kurutınuş, koynuna alıp yatmış. Fakat, bir de ertesi sabah bakmışlar ki, ana ile baba, bir gecelık yavrunun didik dıdik pöstekisi başına geçmiş, düşünüyorlar. Mesele anlaşılmış. Fried, yavruyu çıtır çıtır yemiş. Ayınm, yavrusunu yediği pek işitilmış şey değildir. Sakın Fried'in ana şefkati galib gehp de, «yavrum insanlann eline geçmesin» diye bu işi yapmış olmasın! Adanada Halkevi ve Türkkuşu binaları Adana (Hususî) Büyük asfalt cadde üzerinde yapılmakta olan muazzam Halkevi binası yakında tamamlanacaktır. Aylardanberi inşaatı devam eden Türkkuşu binası, son günlerde bitmiştir. Binanın muvakkat kabul muamelesini intac etmek üzere birkaç gün önce şehrimıze gelen mımar profesor Eğli ile; Türkkuşu Umum müdürü Osman Nuri, bu işle alâkadar diğer zevatm da işti rakile binanın muvakkat kabul işini bi1 tirmiştir. Bina, hali hazırile 39,000 liraya mal, olmuştur. Möble ve bahçenin tanzimi için yapılacak masraf bundan haricdir. Kalorifer tertibatını ve diğer konforu, ihtiva eden DU yeni bina, hem havacı ! lığa hevesli genclerimiz için modern bir ; mekteb, hem de Adanamızın güzelleş mesi bakımından kazanılmış bir eserdir. Şehrimizde Türkku§una dahil gene : lerimiz üç yıldanberi çok verimli mesai sarfetmişlerdir. Bilhassa 938 yıhndaj înönü kampmda da mükemmel not alan \ Çukurovah havacılar ve onları takib ej decek diğer genclerimize tahsis edilen i bu modern binada, onlar, vatanm ken ] dilerinden beklediği yüksek hizmetlerij ifa için çok iyi yetişme imkânmı kolay; ca elde edeceklerdir. SERVER BEDI Müdür geldi Kültür Direktörü Tevfik Kut, dün sabah Ankaradan dönmüştür. Tevfik Kut, şehrin günden güne ar tan mekteb ihtiyacı karşısında, yeniden açılması lâzım gelen mekteb miktarını, sıkışık vaziyette ders gören mekteblerin bu şeraitten kurtulmalan için icab eden tedbirleri bildirmiştir. Gerek fazla ta lebe yüzünden pek kalabalık olan sımflarda talebe adedini normal miktara indirmek ve gerekse çifte tedrisatta do ğan mahzurlarm önüne geçmek üzere önümüzdeki sene için Vekâlet yardımda bulunacaktır. Direktör, tedris vaziyeti ve talebelerin sağbk durtımu hakkmda da malu mat vererek öğretmenlerin kıdem zamları ve mesken bedelleri meselesi etrafmda temaslarda bulunmuştur. ( Hukuk Fakültesi talebeierinin çayı J Hukuk Fakültesi talebeierinin tertib ettiği tamşma çayı, dün saat 15 te Dün, Yenipostane caddesinde CelâlGardenbar salonunda verilmiştir. Yukarıdaki resim, toplantıdan bir görübey hanında 13 numarada elbisecilik ya'J Ayakkabıcılar kooperatifi İstanbulda nüştür. pan Yaninin dükkânına giren sabıkalıf bir lâstik fabrikası kurmak üzere teşebkatil Receble sabıkalı îsak oğlu Meyo| büslere girişmiştir. Evvelâ kooperatif afah, eşya çalıp kaçarlarken suç üstünd»| zasmdan birkaçınm teşebbüsile başlı yakalanmışlardır. yan bu hareket genişlemiş, fabrika için 300.000 lira toplanabaleceği kanaati haYangın başlangıcı sıl olmuştur. Evvelki gece, sabaha karşı Dolmabah1 Ayakkabıcılann lâsitkçiliğe başla çede Havagazi deposunda yangın çık ] mak yolundaki bu ilk hareketlerinin mıştır. Yangın, amelenin yıkanıp gıyinmahsulü olacak fabrika, Topkapı veya mesine tahsis edilen bir katlı ahşab bi| Yedikule dışında kurulacaktır. Aj%k nadır. Oksijen kaynağı yapılırken çık] kabıcılar kooperatifi, bütün memleket mış, Beyoğlu İtfaiyesi tarafından sön | ayakkabıcılarım ortak olarak almak üdürülmüştür. zere faaliyete girişmiştir. Bundan beş sene evvel başlıyan ve Kütübhaneye giren hırsız resmî makamları senelerce işgal eden ayakkabıcılar lâstikçiler rekabeti me Ankara caddesinde Nailin dükkânına] selesi. ayakkabıcılann lâstikçiliğe başgırerek gazete, mecmua, kitab v.s. çalıp lamalarile yeni bir safhaya girmektedir. sattığı iddiasile yakalanan Ali Galib, | dün sabah Müddeiumumiliğe, oraca da] ikinci sorgu hâkimliğine yollanmıştır.j Adliyeye verilen yankesiciler Tahkikat yapılıyor. Ömer isminde birinin 46 lirasını, Basrînin 10 lirasını çalan sabıkalılardan Yakalanan kumarcılar Niğdeli Cemal, Ali isminde birisinin tramvayda 9 altın lirasmı çalan sabıkaEvvelki gece saat 23,30 da Tahtakale i Parçalanan Kondor tayyaıesi lılardan Haso ile Çolak Ihsan, Düzceli de Paçacı sokağmda 19 sayıda kahve • Londra 14 (Hususî) Almanya ile Cenubî Amerika arasmda işlemeğe cilik yapan Malatyalı Dursun Ercanla Mehmedin 28 lirasını dolandıran Sarı başlamış olan Almanların Kondor tay^'aresi, bugün Brezilyada bir kaza neti Cafer oğlu Ahmed, iskambille kumar îhsanla Kör Osman, Eşref isminde birisinin 50 lirasını çalan Sadık ismindeki cesinde yere düşmüştür. Tayyare ile seyahat etmekte olan altı yolcu ile mü oyharlarken suç üstünde yakalanmış hırsızlar Adliyeye verilmişlerdir. rettebattan dort kişi ölmüştür. Kaza hakkmda tahkikat yapılmaktadır. lardır. Ayakkabıcılar gene lâstikçiliğe başlıyor Suç üstünde yakalanan hırsızlar f Büyük bir Alman tayyaresi parçalandı J

Bu sayıdan diğer sayfalar: