17 Ocak 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8

17 Ocak 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

l a \iariH vına 17 İkincikânun 1939 Garbda gürültü 3e mücadele GUNUN t 1 2 3 BULMACAS1 5 « 7 8 9 10 11 2 3 4 1 I I Helium nedir? İş yerlerinde de sükunu temine çalışıyorlar Sükursetle gürültünün mukayesesi neticesinde, gürültünün bir inhitat olduğu söylenilerek, her yerde sükunun temin edilmesi ileri sürülüyor. Garb memleketlerinde makinelerin bile ses çıkarmadan işlemesi hususunda çare aranıyor ve bilhassa hekdınler, bu çarenin bulunmasmı tavsiye ediyorlar. Bu işe ehemmiyet verilen memleketlerden biri de, Almanyadır. Fabrikalarda çahşan kknselerin gürültü tesirile sıhhatleri aşırı derecede bozulduğu gözönünde tutularak, makinelerin sessiz, müımkün olduğu kadar sessiz işlemesi imkânını bulmak üzere, bütün mütehassıslar şimdi Berlinde toplarunış, hararetle bu mevzuu konuşuyorlar. «Gürültüyü gidermek için uğraşan» 300 kişi, birinci plânda «smai müesseselerde gürültüyü gidermek» esasmı ruznameye almışlardiT. Berlinde toplanan mütehassıslar arasmda Alman İş Korutna müzesi, İş Koruma cemiyeti ve Mühendisler Birliği mensubları mevcuddur. Müzakerelerde, doktor cnühendis Kremer; yaptığı bir tecrübeyi anlatmışbr. Bir fabrikada yavaş ses çıkararak işliyen makinelerin bulunduğu kısımda, işçiler, sessiz sadasız, muntazam surette çalışı yorlarmış. O kısma gürültülü işliyen makineler getirilince, işçiler, tedirgin olmuşlar, sinirlenmişler ve birbirlerine çatmağa başlamışlar; dolayısile de işler aksamış. Bu meselenin ilk defa dikkat uyan dırdığı safhalarda, gürültülü yerlerde çalışanlann kulaklarından raha.tsızlığa uğradıkları anlaşılmştr. Ancak bunun öğrenilmesi de kolay olmamştır. Çünkü, gürültü kulaklarma dokunan bir kimse, sağırlaştığınm neden sonra farkına varjyor. Esasen âraz da kendini aradan iki sene kadar geçince gösteriyoT. Alâkalmın şahsan bunun farkına varması, 1015 sene sonra kabildir ki, artık o zaman da iş işten geçmiştir. Hele aradan 20 sene geçince, cnakine gürültüsile sağırlaşan işçi, kulağının yanmda top atılsa işitemiyecek hale geliyor. Zamanla ilerliyen tetkikatta, havadan alcseden gürültünün, yer altmdan akseden gürültiiden daha şümullü tahribat yap tığı da öğrenihniştir. Gürültünün sinirler üzerindeki tahribatı bahsinde, bu tahribatm sadece kulak vasıtasile mi yesiri icra ettiği, yoksa başka suretle de mi ayni tesiri icra ettiği henüz kat'iyetle belli değildir. Bununla beraber, kemiklerin sarsıntıya uğramasma sebeb olarak ve duyguyla telkinle tahribkâr rol oynadığı kanaati de vardır. Gürültünün ölçülmesinden ziyade, ne ölçüde olan gürültünün ne dereceye kadar zararlı olduğunu tespit jnütehassıs lan güclüklerle karşılaştırmaktadır. Şitndiki halde fabrikalarda gürültüyü azaltmak için, duvarların sesin aksini azaltacak bir madde ile kaplı bulundurulması, çarhların dişlerinin itinala yağlanması, ayni zatnanda bu dişlerin kıvrmtılanniD da aşırı ses çıkarmamağa yanyacak bi çimde yapılması, ilk çareler olmak üzere tatbik sahasm'dadır. Hulâsa, kulak sağırlaştirmaktajı başka âsabı bozarak çalışma enerjisini azaltan gürültünün hatta hiçe indirilmesi, bunun yerine aslolan sükunun getirilmesi için, ciddî bir alâka ile ugraşılıyor. Sokaklardaki gürültünün azaltılması hususunda tedbir alınmakla başhyan bu uğraşma, şimdi üstü kapah çalışma yerlerine de şümullendirilmektedir. i 6 6 • 1 • • • • • a • • • Kendinden başka bir unsurla asla birleşmiyen bu gaz ne yanar, ne tutuşur, ne patlar Heyetşinas Janson, 1868 senesinde, Hindistandan görülen tam küsuf esna smda, güneşin çıkmtılannı tarassud" ettiği sırada, giineş hâlesini teşkil eden ışıklann arasında parlak bir çizgi görmüştü. Bu parlak çizgi, o zamana kadar, seyyaremizin hiçbir tarahnda, mevcudiyctine tesadüf edilmiyen birşeydi. Küre mizin haricinde görülen bu gaze, «gü nes gazi» manasına geien helium adı veriMi. Aradan yirmi altı sene geçti. Gene tıpkı böyle bir tesadüf netkesinde, ayni gazin, teşehhüb halindeki bazı (radyoaktif» cisimlerden inhşar ettiği anlaşıldı. Yeni bir vücud, yeni bir hakikat demektir. Fen, vücudünden şüphe ettiği en küçük hakikatin yakasını bırakmaz, onu meydana çıkanp kendine esir edinciye kadar uğraşır. Helium için de ayni akıbet mukadderdi. Bir görünüp bir kaybolan bu seyyal varlığı, Cleve, Rutherford ve Ramsey ismmde üç anglosakson âlim ele aldılar. Tetkikleri, gazin nedretile mütenasib bir müddet devam etti. Nihayet, Umumî Harbin sonuna doğru, Kanada ve Amerikadaki bazı petrol kuyularmın neşrettikleri gazler arasında, helium bir kere daha kendini gösterdi. Ve b u defa, hayli külliyetli miktarda olcnak s jartile. Helium gazini, kabilisevk balonlarda, yükseltici kuvvet olarak kullanmak fikri Ramsey'indir. Yükseltici kudreti itiba rile idrojene hemen hemen müsavi olan bu gazin kat'iyyen tutuşmaz ve iştial etmez bir gaz olduğunu ilk defa ispat eden odur. Bugün, Amcrikada, senelik istihsalâtı 3,400,000 metre mikâbmı bulan bir helium imalâthanesi vardır ki bütün dünya sanayiinin ihtiyaclannı temine, fazlasile kâfi gelmektedir. Helium, akran ve emsali arasında istikbali en parlak olan bir gazdir. Idrojene nazaran, yükseltici kuvveti getçi biraz daha hafiftir. Fakat, onun bu ufacık noksanına mukabil, idrojen, hava ile ve oksijenle çabucak karışmak ve birleşmek gibi pek büyük bir mahzur arzeder. Mahzur, ne idrojenin başka gazlere karışarak kaybolmasmda, yahud zâfa düşmesinde, ne de bu halitanın, paraca bir zarar tevlid etmesindedir. Bu iki vücu dün birleşmesi, bir üçüncü gaze vücud verir ki, bu da, son derece iştial kabili yeti olan bir gazdir. Ufacık bir kıvılcım, hatta havadaki elektrik, bir an içinde bu idrojen ve oksijen mahlulünü tutuştur mağa kâfi gelir. İki sene evvel Lakehurstda vukua gelen Hindenburg balonu faciası, böyle ufak bir kıvılcım yüzünden olmuştu. içinde idrojen dolu olan bir balonun, mutlak surette gaz sızdırmaz birşey ol madığını da unutmamak gerektir. Böyle bir balonun etrafından, son derece ince gaz zerreleri mütemadiyen sızar ve ba lon, ber an infilâka müheyya, kabili iştial bir gaz bulutu ortasında, farkında olmadan, seyahatine devam eder. Halbuki helium, yeryüzünde mevcud, kendinden başka herhangi bir unsurla birleşmemek hususunda son derece se batkârdır. Molekülünde bir tek atom vardır, kimyevî kıymeti izafiyesi sıfırdır. Bu sıfır, heliumun, oksijenle dahi birleşmediğini gösterir. Helium, ne yanar, ne tutuşur, ne patlar. Oksijen havadan on iki defa, helium on dört defa daha hafiftir. Fakat, birincisi, harikulâde çabuk ateş almak istidadında, öteki bunun tamamen zıddı. Se ; 6 S 10 •• • • • • n beb? Modern fizik, bakınız buna ne diyor: Atomlann içini araştınp gören «bu lutlu oda» nm mucidi Amerikah fizikçi Wilson, bu icadile, tabiarin sırlarından birini, belki en büyüğünü çözmüş bulunuyor. idrojen veya oksijen nev'inden gazlerin atomlan, kutru bir milimetrenin bir milyonda birini aşmıyacak kadar minik küreciklerdçn mürekkebdir. Halbuki, atom demek, başlıbaşma bir âlem demektir. içinde, merkezî bir nüve, bir nevi güneş, onun etrafında da, Takamla ifadesi imkânsız derecede küçük küreler, gayet muntazam ve hesablı kat'ı nakısları takib ederek dönerler. İşte, Amerikah fizikçinin icad ettiği alet, bu tasavvuru muhal küçüklükteki dünyaları gören, hatta fotoğraflarını çeken bir alettir. Helium muammasının keşfi, bu modern sihirbaz aleti sayesinde müyesser olmuş tur. Atomun merkezî nüvesi etrafında dönen son derece küçük zerrelerin ismi elektrondur. Her atom dahilindeki elektron adedi başka başkadır. Meselâ uranium gazinin otomunda 92 elektron bulunduğu halde, diğer gazlerde beş veya altı, hatta bazılannda bir iki elektron bulunur. îdrojen üzerinde yapılan tetkikler, bu gazin pek hususî bir mahiyet arzettiğini gösteriyor. Merkezî nüvenin içinde bir tek elektron var, fakat iki elektron sığacak kadar da yer mevcud. İşte idrojenin sırrı. Rasgeldiği gazle birleşmeğe çalışması, atomunun içindeki bir elektronluk yeri doldurmak için, o gazden elektron çalmak! Helium, büsbütün başka türlü. Atomunda iki elektron var ve bu iki elektron, atomun içini öyle tıkabasa doldurmuş ki, bu atomu inhilâl ettirmek için yapılan bütün teşebbüsler akamete mahkum. Hatta, kendisi inhilâl etmek şöyle dur sun, Iaboratuar tecrübelerinde, başka gazlerin atomunu paralamakta bir mermi vazifesi görüyor. Helium gazinin, bütün kuvvetlere, bütün parçalama teşeb büslerine mukavemet eden atom kuvveti, başka hiçbir gazin atomunda mevcud degildir. Helium gazinde bir başka hassa daha keşfedilmiştir. Keşfin şerefi, bittabi gene Amerikah fizikçinin «bulutlu oda» sına raci. Radyomun neşrettiği heliura gazinde, ilk saniyede 1500 kilometreyi bulan bir iptidaî sürat var. Oksijenin atomu, helium atomunun karşısında pa rabellum tabancası kurşunu isabet etmiş bir gaz teneksi gibi delik deşik oluyor. Helium gazinin patlamamak, ateş almamak hassalan, atomunun sıkılığında ve hertürlü tahrib teşebbüslerine karşı gösterdiği bu mukavemettedir. Soldan sağa: 1 Bir kelimenin seslerini ayrı ayrı okumak. 2 Meşguliyeti kötü (iki keiınıe), ters çevirince tavu: olur. 3 Lâyıkın ter6i, hıyanet. 4 En az, temizliğin düşmam, bir edat. 5 Tutunün içindeki maide. 6 Âşıkın feryadı, dokunaklı (söz için). 7 Bir İngiliz ölçüsü, ters çevirin saylav olur. 8 Rahat, MacarLstanda bir nehir. 9 Bir millet, bir cins kömur, gözii sakat. 10 Yuz seneler (ceıni), uzuvlarımızdan. 11 Bir çeşid sandal, ate§ kıskacı, çağırma edatı. Yukarıdan aşağıya: 1 Birşeyin içine fesad karı^tırarak. 2 Kapıların önünde bulunur, şahsa mahsus. 3 Kâinat. bjr cins kabak. 4 Kabadayılık. 5 Bir edatın kısaltılmısı, t«rs çevirin bıçaklanmış olur. 6 Şöyle böyle (iki kelime), binanın kısımlarmdan. 7 Ay ısığı, bir hayvan. 8 Başkasmdan muvakkaten alınma, lsmln tersl. 9 Kırmızı hayat suyu, bir kadm Isml. 10 Efsanevî bir hayvan, garbî Anadoluda bir kasaba. 11 Daha fenası mevcud (iki kelime). Evvelki bnlmacamn halledilmiş şekli 1 2 3 4 İ S S 7 K 9 10 11 varken bu ıstıraba katlanılır mı? GRİPİN Baş, dış ağnları, nezle, kırgınlık ve üşütmekten müterellıt butun ıstırabJann başlamasile beraber aklmıza gelen ilk isim olmalıdır. Mideyi bozmadan, kalb ve böbreklere dokunmadan |Enserî, en tesirli, En katyî netice| Icabında günde 3 kaşe alınabilır. Ismine dikkat ve Gripin yerine başka bir marka verirlerse şiddrtle reddediniz. S İ E İ B İ A T E D ITNIB P| t İ M A R E D E N • S 11 PİE ş 1 N • M i H A L EİL • L • S İ N A • A ıR t P E • Ü R E M E K E ç E RİB V E B A • 1 G o L •S A L OME • İ K 1 E R •Y •S 0 •N A Z t •U Y A N ıR ^E V • $ E • Ö N E M • İNİAİLİI N M Z A R t F L Gayrimenkul satış ilânı Emniyet Sandığmdan: Bay Eminin Sandığımızdan 10895 hesab numarasile aldığı 5500 liraya karşı birinci derecede ipotek edip vadesinde borcunu vermediğinden hakkında yapılan takib üzerine 3202 No.lı kanunun 46 ncı maddesinin matufu 40 ncı maddesine göre satılması icab eden Üsküdarda Hacehesnahatun mahallesinin Paşalimanı caddesinde deniz kenarmda eski 136 j r eni 37 numaralı kârgir deponun tamamı bir buçuk ay müddetle açık arttırmıya konmuştur. Satış Tapu sicil kaydına göre yapılmaktadır. Arttırmıya girmek istiyen 1100 lira pey akçesi verecektir. Millî bankalarımızdan birinin teminat mektubu da kabul olunur. Birkimiş bütün vergilerle belediye resimleri, vakıf icaresi, tellâliye rüsumu, taviz bedeli borcluya aiddir. Arttırma şartnamesi 16/1/939 tarihinden itibaren tetkik etmek istiyenlere Sandık Hukuk îşleri Servisinde açık bulundurulacaktır. Tapu sicil kaydı vesair lüzumlu izahat da şartnamede ve takib dosyasmda vardır. Arttırmıya girmiş olanlar, bunları tetkik ederek satılığa çıkarılan gayrimenkul hakkmda herşeyi öğrenmiş ad ve itibar olunur. Birinci arttırma 9/3/939 tarihine musadif perşembe günü Cağaloğlunda kâin Sandığımızda saat on dörtten on altıya kadar yapılacaktır. Muvakkat ihale yapılabümesi için teklif edilecek bedelin tercihan alınması icab eden gayrimenkul mükellefiyeti ile Sandık alacağmı tamamen geçmiş olması şarttır. Aksi takdirde son arttıranın taahhüdü baki kalmak şartile 27/3/939 pazartesi günü ayni mahalde ve ayni saatte son arttırması yapılacaktır. Bu arttırmada gayrimenkul en çok artUranın üstünde bırvakılacaktır. Hakları Tapu sicillerüe sabit olmıyan alâkadarlar ve irtifak hakkı sahiblerinin bu haklarını ve hususile faiz ve masarife dair iddialarım ilân tarihinden itibaren yirmi gün içinde evrakı müsbitelerile beraber dairemize bildirmeleri lâzımdır. Bu suretle haklarmı bildirmemiş olanlarla haklan tapu sicillerüe sabit olmıyanlar satış bedelinin paylaşmasından haric kahrlar. Daha fazlamalumat almak istiyenlerin 938/ 943 dosya numarayle Sandığımız Hukuk İşleri Servisine müracaat etmeleri lüzumu ilân olunur. ' Türk Urologi Cemiyetinin kongresi Türk Urologi Cemiyeti yıllık kongresini 28/12/1938 çarşamba günü akşamı saat 19 da Türk Tıb Cemiyeti binasında yapmış ve aşağıda isimleri yazılı doktorlar yeni Idare heyetine seçilmişlerdir: Birinci Heis: Dr. Ihsan Arif Derman, tkinci Reis: Doçent Dr. Lutfi Orhan Somer, Umumî Kâtib: Dr. Saim Erkun, Veznedar: Dr. Muammer Nuri Güner, Celse kâtibi: Dr. Reşid Kadri. ( YENÎ ESERLER Mehmed Akif Büyük şair Mehmed Aklfin ölümünün ikinci yıldönümünde Üniversitede yapılan ihtifalde, Edebiyat Fakültesi profesörlerinden Ali Nihad tarafından söylenen nutulc talebeler tarafından kitab hallnde bastı rılmıştır. Bu eserin hasılatı, İstiklâl marşı şairi için yapılacak mezara tahsis edilecektir. Kitab iki cins kâğıd üzerine basılmıştu*. Bir kısmı 15, di|eri 35 kuruşa bütün kitabcılarda satılmaktadır. DİKKAT Emniyet Sandjgiî Sandıktan alınan gayrimenkulü ipotek göstennek îstiyenlere tahmin edilen kıymetin yansma kadar ikraz yaparak usulüne göre kolaylık göstermektedir. ( 359 ) Hamburg'da îthalât müesseselerüe iyi münasebeti olan ve toptan ticaret ve ithalât mümessili bulunan bir komisyoncu, kuru fasulye nümuneliklerile fiat teklifini istiyor. Şu adrese yazılması: Hans Hansen, Brandstwiete 4, Hamburg 8 (ALLEMAĞNE) O D E O N Yeni Çıkan Fevkalâde Plâklar ODEON FASIL . * HEYETj Hüzzam faslı Meyledip Agyan aldın Hicaz faslı Her zahmı ciğer KÜÇÜK MELAHAT Hicaz şarkı Akşam erken beklerim * S A R I G Ü L ÜRGÜPLÜ FADİME VE FADİK Halk şarkısı tstanbul yolunda * Halk şarkısı Pınar senin sağ yanmda ÜRGÜPLÜ HANİFE Halk şarkısı Uzun Pantalonlu Oğul * Halk şarkısı Demir Orak HAMİYET DUYGULU Laz havası Trabzon Yalı Boyu * * Karadeniz Taka Türküsü Bir mütekaid yaralandı Şair Enis Behicin babası kaymakam mütekaidi Dr. Behic, Taksimden geçerken bir otomobilin çarpmasma uğramış, sol ayak mafsalı üzerindeki kemikler zedelenmiştir. Ayağı alçıya konulmuştur. Adliye doktoru Enver Karan, gidip muayene etmiş, rapor vermiştir. Göğüs ve dahilî hastalıklar MUtehassısı tstanbnl Belediyesi karşısında Sinan Ağa dairelerl Telefon: 23565 Dr. M. Osman Saka H. BtLGİÇ OSMANLI BANKASI 31 Ilkteşrin 1938 tarihindeki vaziyet PASİF Isterlin Toytonya kulübünde konser verilecek <Friîsşe Kuvartet» heyeti bu akşam saat 8 buçukta Beyoğlunda «Toytonya> kulübünde bir konser verecektir. Prog ramda Haydn, Beethoven ve Çaykosvki taraflanndan bestelenmiş güzel parça lar vardır. AKTİF Hisse senedlerinin odenmesi 5.000.000 istenmemiş olan kısmı Kasada ve Bankalarda bu4.755.22? lunan paralar Kısa vadeli avanslar ve rö1.678.481 porlar Tahsil olunacak senedler 4.194.522 Cüzdanda bulunan kıymetleı 2.591.7Ö3 Borclu cari hesablar 7.760.469 Rehin mukabilinde avanslar 3.028.888 Kabul yolile borclular 1.013.909 Gayri menkul mallar ve 592.661 mobilya Müteferrik 135.853 30.751.777 Mes'ul Murahhas ve Umumî Muhasebe Şefi ş13 18 12 6 13 2 4 17 P. 3 10 10 5 10 İki kişiyi yaraladı Çukurcumada Dalgıc sokağında 9 numaralı evde oturan Celâleddin ile Haliç Fenerinde, Kiremid sokağında oturan Tevfik Karayel, Galatada Necatibey caddesinde Hüseyinin birahanesinde içtikten sonra sokağa çıkmışlardır. Yolda tanıdıkları Cemile tesadüf etmişler, nedense, kavgaya tutuşmuşlardır. Cemil, batırılan ve Salâhaddini bıçakla sağ kalçasmdan, Tevfiği de başmdan yaralamıştır. 5 5 5 Sermayc 10.000.000 Statü mucibince ayrılan 1.250.000 ihtiyat akçesi Tedavülde bulunan banknotlar 309.660 Görüldüğ^unde ödenecek se239.342 nedler ve vadeli senedler Alacaklı cari hesablar 16.206.762 Vadeli bonolar ve cari 1.256.996 hesablar Kabuller 1 013.909 Müteferrik 475.105 30.751.777 Isterlin ş. P. 14 6 19 16 2 10 9 2 5 3 9 10 Almanya Umumî Harbden sonra Almanlar tarafından halen satışa çıkarılan harb gemilerinin enkazı. J Kuyuda muvafık olduğu tasdik olunur. Türkiye Umum Müdürü 9 5 G.DELLA SUDDA P R GARELL1

Bu sayıdan diğer sayfalar: