23 Şubat 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8

23 Şubat 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUM1IURÎYET 23 Şubat 1939 ALEMŞÜMUL DİL MESELES I Espeıantonım mucidi 27 lisan bilen Doktor Zamenhof, bir saatte kavranabilecek 16 maddelik bir gramer hazırlamaya muvaffak olmustur Okuyucu diyorki: Beden terbiyesi mükellefiyeti ve kadınlarımız Maaıif Vekâletinin tarihî abideleri koruyan bürosu f«Ahmed Ağabey» bugün 20 senedir ispirto içen adam! Saltanat idarsinden mahvolmuş bir halde Cumhuriyet devrine intikal eden kıymetli eserlerin tamiri, milyonlara ihtiyac hissettiriyor dünyaya yeniden geldiCumhuriyet gazetesinde Beden Ter \ ğini söylüyor biyesi Umum Müdürü Tümgeneral Cemil Tanerin izahatını ve spor yurdları hakkmda hazırlanan talimatnamenin esaslaruıı okudum. Beden terbiyesi mükellefiyetinin kadınlanmız için şimdihk (ihtiyarî) bırakılması kararile, kız tale benin kendi mekteblerindeki (spor yurdları) namına dahi mekteb birincihklerine iştirakten mahrum bırakılmalan, beni ve benim gibi teşkilâtımızdan öz evlâd muamelesi bekliyen birçok hemcinslerimi büyük ye'se düşürdü. Kadın ve erkek diye bir ikilik çıkar mak meselesi mevzuu bahsolmamakla beraber şunu tebarüz ettirmek isterim ki erkeklerimiz esasen tabiatin kendilerine bahşettiği birçok imkânlar ve hayat şartlarmın icabı dolayısile (mükellef) olmadan da beden terbiyesi yapmakta, açık havadan, güneşten, sudan kadınlanmız dan daha fazla istifade etmektedirler. Erkek mektebleri esasen aralarmda muhtelif spor karşılaşmaları yapmakta, şu veya bu spor salonunda tertib edilen müsabakalara mektebleri namına iştirak edebilmektedirler. FCızlar, bütün hareketelerinden beklenen mevhum bir mes'uliyetin tevlid edeceği muhtetnel bir mücadele dolayısile daima ihmal edilme'kte, daima bu nevi faaliyetlerden mahrum bırakılmaıktadır lar. Bu vaziyet, erkeklerin beden terbi yesinin lüzum ve ehemmiyetini kadınla rımızdan daha çok müdrik olmalarından değil, yukarıda da bahsettiğim gibi (erkek) olmalarının verdiği imkândan te vellüd eden bir neticedir. Muhtelif branşlarda teferrüd eden öyle kızlarımız vardır ki teşkilât bunları himayesi altına almadıkça, onları da kendi idare ettiği resmî müsabakalara olsun ıştirak ettirmedikçe, inkişaf etmelerine ve yann için bir temel hazırlamalarına im kân yoktur. Birşeyi sevmek için bilmek, bilmek için öğrenmek, öğrenmek için de görmek ve yapmak lâzımdır. Erkeklerimiz be den terbiyesi sahasında da bütün bu mazhariyetlere nail olmuş bulunmakta dırlar. Çünkü kulüblerde, stadlarda bizzat faaliyette bulunmak veya oralad yapılan müsabakalarda seyirci olraair imkânlanna maliktirler. Halbuki çi ayakkabısmı koltuğunun altına almış, eşofmanım giymiş bir kızımız stadda bile antrenmanmı yapmak için muhakkak bir hâmiye muhtacdır. Bir futbol, bir basketbol rnaçını, bir atletizm, bir güreş veya boks müsabakasını seyretmek arzusile yanan bir kızımız, gene ayni ihtiyac karşısındadır. Bu ihtiyat, bu itina muhakkak lâzım mıdır, bilmem. Fakat bunun hilâfında yapılan hareketlerin ne şekilde karşılandığına şahsan defalarca şahid olmuş bulunuyorum. Bursa, (Hususî) Şehrimizde yedisİD'den yetmişine kadar herkesin tamdığı «Ahmed Ağabey» isminde bir tip vaşdır ki bu adam yıllarca boyalı ispirto icerek yaşamış, sokaklarda elinde şişesi, ağzında sigarasile herkese iltifat edrp dolaşmış, nihayet 54 yaşında bu iptilâdan yakasmı kurtarmıştır. On beş, yirrra senedenberi yalnız ispirto ve sigara içterek yaşayan, ağzına bir lokma ekmek (dahi koymıyan bu adamın hayatı. tababet âlemini dahi hayrette bırakacak bir vaziyettedir. Kendi ifadesine nazaran, efoneğin tadmı ispirtoyu bıraktıktan sotnra anlamış ve (dünya varmış bayım!) diye ispirtodan kurtuldugundan sevinclie bahsetmiştir. Ahmed Ağabey, eski, perjmürde kıyafetini bırakmış. boyalı iskarpin giyerek. boyunbağı takarak hakdkî bir insana benzemiştir. Evvelce sokaklarda yatan. yüzüne yüzbinlerce sirnek konduğu halde uyanmıyan Ahmed Ağabey birçok defalar şehrin iMimar Sedad Çetintaş, İbrahim Paşa sarayı hakkmda izahat veriyor çinde sokıaklara düşerek muhtelif yerlerinden yaralanmıstı. Simdi bir insan Etrafımla meşgul olabilecek bir saakorumak ve hele hepsini birden tamir ve gibi ayni sokaklarda dınc bir şekilde timdi. İkinci Mahmud türbesi önünden restore etmeğe kalkışmak milyonlaıa, vürüyüp giden ve bermutad saga sola iltifatlar savurup geçen Ahmed Aça geçerken bahçe kapılarından biri üzerin hatta milyarlara ihtiyac hissettirir. Şimdibev herkese ispirtonun zararmı anlat de yaldızh bir tabelâ gözüme ilişti: «Kül lik yapılacak şey, elimizde kalabilmlş omakta ve kendisini canlı bir misal ola tür Bakanlığı Abideleri Koruma Heyeti» lan eserlerin ayrı ayn kıymetlerini öiçerak TOstermektediı. Alâkamı çekmek için bu kadarcık iza rek, bunları derecelere tasnif etmek, muhhat kâfi geldi. Mermer sandukalar arasın telif cephelerden istatistiklerini tanzim etda uzayıp giden ayak izleri, türbeye biti mektir. Ancak böylelikle, ilmî bir yolBeraet etti Bursa (Hususî) Karacabeyin Kara şik, ahşab bir binaya kadar bana sessizce dan koruma faaliyetine girişmek kabil okoca köyünden Hasan Alkış, kansı Mü refakat ettiler. Odadan içeri girdiğim za lur. 1 Esperantoyu icad 1 ı ıı r t .A <. t mineyi boğup öldürmek ve sonra da bu man, mimar Sedad Çetintaşla karşılaştım. | eden Polonyalı Dr. Maarif Vekâletimiz, bunun bir kültür suçunu örtmek maksadile onu iple bir , Zamenhof ve solO enerjik adamı küf kokan bir türbe işi olduğunu ta 1925 senesinde takdir e < direğe asmak suçlarından maznun ola(SSSD da: 1887 de çıkan muhiti içinde çalışır görmek, biraz tuhafı derek, abidelerin korunmasmı, o zamanrak Türk ceza kanununun 449 uncu , ilk Esperanto kiki hars teşkilâtına tevdi etti. Aradan gej tabile sağda: Jamaddesile ağır cezaya verilmişti. Hasan ma gitti: v,,.• . J ponyada intişar Aman, üstad, dedim.. Siz, burada çen zamanlar zarfında, mümkün olabilen Alkışın muhakemesi bitmış ve karar tef1 eden «esperantoca» I him olunmuştur. ha!.. gayret sarfolundu. Nihayet 1934 te, Mübir gazeıtenin ilk Evet.. diye gülümsedi, her zaman zeler idaresine bağlı bir abideleri koru * 1PKararda: (Mümineye vaktinde otopsi | sahifesi yapılamadığı için onun ne suretle öldii olduğu gibi, burada da tahlis ameiiyesile ma heyeti teşkil edilerek, heyetin müsmir rüldüğü fennen ve kat'î olarak tespit e meşgulüz! şekilde faaliyette bulunabilmesi için bir Lehli doktordan evvel, başkaları da 1905 yılmda ransanın Boulogne Sur dilememiştir. Deliller tahminlerden ibaayni sahada gayretler sarfettikleri halde miktar tahsisat ayrıldı. Sonra, başı ucuna sevgilisinin resmi gibi Mer şehrinde garib bir hâdise cereyan etrettır) denilmekte ve İstanbul Tıbbı tina ile astığı meşhur İbrahimpaşa saramiş, yetmiş ıki milletin mümessiUerini kimse âlemşümul bir dil icadına muvafO gündenberi, Abideleri Koruma heAdlî müessesesinin verdiği rapora na yının plânlarını göstererek: dünyanın her tarafından Fransaya celbe fak olamamıştı. Meselâ Leibniz cebir heyeti, yurdun her tarafına el atmış, tamir, zaran da, kansınm boynunda görüldüğü Bu nefis eseri hele şükür kurtarabil restorasyon (ihya) ve tescil işlerile meşden bu hâdiseyi takib etmek üzere binler sablarına müstenid rakamlı bir dil icadın: bildirilen tırnak yaralarının mutlaka ce gazeteci, Boulogne şehrinde karargâh düşünmüş, fakat tatbikattaki zorluklar gul olmağa başlamışhr. onun başkası tarafından boğulduğuna dik! dedi, darısı ötekilerin başına... dolayısile muvaffak olamamıştı. Hermann Hapisane binasınm çetin müdafii, eski kurmuştu. delâlet etmiyeceği tasrih edilmekte olBüromuz, bütün faaliyetini, şimdiliü duğundan Hasanın Mümineyi öldürdü eserlere musallat olan «kör kazma» nin releve ve tescil işleri üzerinde teksif etrnif Şehrin otelleri millî kıyafetlerile dola Diels admdaki bir Alman âlimi de esk lâtinceyi sadeleştirmek ve asrileştirroek ğü sabit görülmediği zikredilerek bera amansız düşmanı sözüne şöyle devam etşan Çinliler, Hindliler, Japonlar, Ameribulunmaktadır. Bursa ve Edirnenin bellietme hükmolunmtıştur. !'••' > t J ' • > »' • • •" ' euretile beynelmilel bir dil icad etmek iskalılar, Zelandalılar, İspanyollar, Ruslar başlı abidelerinin bütün releveleri hazırtemiş, fakat bu tecrübe de akamete ma Bir .gün, gene «hapisane yıkılsm mı, lanmış, İstanbul abidelerinden Mimar velhasıl birbirinin dilini anlamıyan ka Şilede ölümle netîcelenen yıkılmasın mı?» münaiaşasına girişmiş ruz kalmıştır. dınlı erkekli insanlar dolmuştu. Sinanın «Süleymaniye» si ikmal edilmişbir güreş tik. Muarızlarımdan biri, istihfafla: «Sa tir. Yurdumuz, bu sahada çalışmalarına Bunları takiben Leon Ballack yepyen Nihayet bir sabah bütün bu kalabalık Şile, (Hususî) Ubeyli kö'yünde ö ray dediğiniz yer, dedi, kervansaraydan devam ederek, İstanbulun bütün kıymetl| beledıye dairesinin geniş salonunda top bir dil icadına çalışmış, papaz Schîeyer lümle neticelenen bir güreş yapılmıştır başka birşey değil!» landı. Ayrı ayrı dillerle konuşan bu a «Neutral» ve «Panroman», M. Mole eserlerinin relevelerini tamamlıyacaktır. Cevab verdim: naar ise «Universal» adında dilleri tamim Ubeyli köyünde yapılan bir düğün meradamların bir çatı altında toplanışı hakikaTescil işi, yeni şehir plânının tatbild etmek istemişler, fakat bir türlü muvaffak simi dolayısile harmanda güreşe tutuşan ten garib bir manzara teşkil ediyordu. Siz, gene hüsnüniyet göstererek münasebetıle İstanbul için daha hususî bir İbrahim Demir ile Mustafa Açık adlı ik kervansaray diyorsunuz. Halbuki bazüarı Herkes bu adamların nasıl anlaşacakla olamamışlardır. ehemmiyeti haizdir. delikanlı beş dakika kadar birbirlerile uğ ona ahırdır, diyorlar. Yalnız alt katında rını, birbirıle nasıl konuşacaklarmı merak Doktor Zamenhof yeni bir dil icad etBelediyeden 1/10,000 ve 1/5000 raştıktan sonra Mustafa Açık, İbrahim beş salonu, altmış altı odası ve dört avluedip duruyordu. Gazeteler, düyanın dört mek iddiasında değildir. Lehli âlim sadeDemiri belinden yakalryarak beş altı a ya bakan muhteşem revaklarile, eğer bu mikyasında iki harita istedik. Bunlar bucağmdan gelen bu adamların bir arada ce mevcud diller arasında mutavassıt roîü dım şiddetli bir şekilde sürükliyerek ar rası bir ahırsa, acaba eski Türkiin sarayı üzerinde, bütün semtleri sıkı bir taramae toplanarak kongre akdedeceklerini bildir oynıyacak bir dilin esaslarını ortaya at ya tâbi tutarak, nekadar eski eser varsa ka üstü yıkması ve kendisi de hızını ala ne haldedir?... diğinden, Fransanın her tarafından, makla iktifa etmiş ve bu sayede muvaffak hepsini tetkikten geçireceğiz. Benim kanaatime göre bu (hâmi) nin mıyarak müvazenesini kaybetmesi dolaolmustur. hatta Avrupa memleketlerinden bü Muarızım, bunun üzerine, bana vereyısile takla atarak arka üstü düşüp yıkılİş sonunda şehrin bütün eski eserîerinin bir meraklı kafilesi Boulogne'ya akın etcek cevab bulamadı. Doktor Zamenhof, bidayette lâtinceyi teşkilâtın ta kendisi olması istikbal için mıştır. îbrahim baygm bir halde evine gayet mudil bir haritasını vücude getire * mişti. Üstada: sadeleştirip bugünün mefhumlarım ifad çok elzemdir. Biz mükellefiyete kavuş ceğimiz gibi, mevcud eserlerin, alfabetiK makla, bütün bu faaliyetlerden ve im götürülmüş, ertesi gün tedavi için Şileye Bu ara, dedim, «kör kazma» dan Kongre salonunda toplanan yetmiş iki edebılecek bir tarzda tadil etmeği tasarlaIiste ve defterlerini de tanzim edeceğiz. kânlardan istifade için hak da kazanmış getirilirken yolda ölmüstür. şikâyet etmiyorsunuz! buçuk millet miimessih, anadillerinden mış, fakat yeni bir dilin mevcud dillerden Böylece, haritadaki eserlerin işaret ve rabulunacaktık. Sırf itiyadsızhk ve çekinGülümsedi: başka lisan bilmedıkleri halde, birbirlerile daha kolay olması lâzım geldiğini düşükamlarına bakarak, Iistedeki yerlerini bulgenliğin verdiği ademicesaret, bu mükel Şikâyet etmek için sebeb yok da ontatı tatlı konuşuyor, hal hatır sual ediyor, nerek bu fikirden sarfınazar etmiş ve Esdır, biliyorum. Fakat mademki (12 23) mak kolaylıkla kabil olacaktır. Faaliyetilefiyet karşısında eriyip gidecekti. havanm güzelliğinden, kongrenin muvaf perantoyu hazırlamıştır. yaş arası kararın ilk tatbik çağı olarak dan! Karşıma ikinci bir Ibrahimpaşa saramiz neticelendiği zaman, şehrimizde buluBizde bir işin yapılmasmı (ihtiyarî) yı çıkacak olursa, o zaman sesimi tekrar fakiyetinden bahsediyorlardı. Lehli âlim bunda muvaffak olabilmek kılmak, onun yapılmamasında bir mah kabul edilmiştir. Bunu erkekler ve ka nan bütün eserlerin mimarları, inşa edil * dmlar diye ikiye ayırmak, bence işi uzat duyarsmız! Dünyada ilk defa olarak, bir nevi için bizzat 27 lisan öğrenmek mecburiyedikleri tarih, mimarî kıymetlerinin derecezur görmemek, daha doğrusu yapılma maktan başka hiçbir şey temin etmez. Abideleri koruma heyetinin çalış «Milletler Cemiyeti» kuran bu insanlar tinde kalmıştır. Doktor Zamenhof bu si tamamile tespit edilmiş bulunacak ve bu masını arzu etmek gibi telâkki edilir. Çünkü (şimdilik) kaydı konduğuna göre malarından biraz bahsetmez misiniz?.. müşterek bir dil konuşuyor, bu sayede geniş bilgisi sayesinde en ziyade taamarada resmî makamları tereddüde düşüŞimdiye kadar kendilerinde bu medenî bugün değilse yarın, yarın değilse öbür Sedad Çetintaş, bu bahis üzerinde abimükemmelen anlaşıyorlardı. müm etmiş kök kelimeleri seçerek bir sa cesareti, bu mücadele kabiliyetini gören, ren ihtilâflar da ortadan kalkacaktır.» gün bu kararın tatbikı düşünülmektedir. deleri koruma işinin bir tarihçesini yapa 1905 tarıhinde görülen bu mucize, atte öğrenilebilecek basit ve 16 maddelik içlerinde yanan faaliyet hasretini ve ar Binaenaleyh geçecek zaman birjey temin Mimar Sedad Çetintaşı, her biri ger rak söze başladı: Esperanto mucızesi idi. Dünyanın dörl bir gramer hazırlamaya muvaffak olmuşzusunu yenemiyerek şu veya bu spor sa edecek değil, eldekileri de atalete sevkettarafından gelen 650 murahhas Boulog tur. Operatör Cemil Paşanin Şehremin çekten nefis birer san'at eseri olan, hesablî lonundan kendi ihtiyarile istifade eden mekten başka birşeye yaramıyacaktır. ne Sur Mer şehrinde ilk Esperanto liği sıralarında idi. İstanbulda sun'î bir ve ölçüsü relevelerle başbaşa bıra'carak, Herhangi bir Avrupa diline aşina bir erimiz gene gideceklerdir. Bizim asıl Teşkilâtımız, kadınlara mükellefiyet ka imar hareketi başlamıştı. Bu hareket, eski yanından ayrıldım.. kongresini akdetmişlerdi. spor salonlarma sevke mecbur olduğu Bilâhare, Cenevrede in'ikad eden ikin adam, Esperanto dilini birkaç saatte, ya muz kütle, kendi kaatime göre, bunun rannı tatbik etmek istediği zaman, ikin eserleri korumak endişesinin ilk defa olabancı dil bilmiyen bir adam ise nihayet ci defa müşküllerle mücadele mecburiye rak ortaya atılmasına sebeb oldu. Fakat ci Esperanto kongresine bin murahhas işbirkaç günde Esperantoyu tabir caizse haricinde kalan, harekete, güneşe, hava tinde kalacaktır. Bu işi birden halletmek yapılan münakaşalar, ilmî bir olgunluğa tirak etmişti. Hatta bu münasebetle, muhîzmir Verem Mücadele edebiyatına varıncıya kadar öğrenebilir. ya, suya muhtac olan, soluk benizli, neş bence hem daha kazanch, hem de daha stinad edemiyordu. Eski eserleri himaye, telif mılletlere mensub san'atkârlar meşesini, enerjisini kaybetmiş, mariz ruhlu ve kolay ol acaktır. Yabancı dil bilmiyen bir Japon, günde bir Cemiyetinin kongresi Belediye ile Evkaf arasında ebedî bir anhur Fransız müellifi Moliere'in «Zoraki saat çalışmak şartile, bir ay zarfında Es fazla meşakkate tahammülü olmıyan kütİzmir. (Hususî) Verem Mücadela İzdivac» ını Esperanto dilinde temsii e(Beden Terbiyesi teşkiiâtı) memleke aşamamazlık mevzuu olmuştu. Iki zihniperantoyu pek mükemmel surette öğrene edir. Bu kütle kendi ihtiyarile bu işi Kongresi bugün saat on sekizde Vall derek, büyük bir muvaffakiyet kazannrşyapmıyacak değil yapamıyacaktır. Teş tin en büyük yarasmı tedavi için kurul yet, müthiş surette çarpışmakta idiler. Fazh Güleçin rıyasetinde toplanmıştır; bilmiştir. lardı. kilâtımızm vereceği mükellefiyet karan, muş bir müessesedir. Bu memleketin her Evkafla Belediyenin mütekabilen biri Okunan raporda, Sıhhat Vekâletimizin, 1905 tarihinde Fransada Ostrovski aUçüncü Esperanto kongresi îngiltere hiç olmazsa bu işi sırf cesaretsizlikleri ve ferdi, bu yaranın ıstırabmı ayni şiddetle birleri aleyhine açtığı davalann yekunu, veremle mücadele sahasındaki geniş fanin Kembric şehrinde üç bin murahhasın dmda bir Rus tevkif edilmiştir. Hırsızhk haricin telâkkisine kendi arzularından hissetmiş, ayni iştiyak ve hasretle onun gittikçe kabarıyordu. aliyetine ve yeni hazırlıklarma avrılan iştirakile akdedıldiği sırada da, Fransız a itham edilen yabancı rusçadan başka çok yer vererek manasız fedakârlıklar tedavisi imkânına kavuşmak için uzun kısımda, cemiyetin şükranlan bilhassa Bu esnada, merhum Müzeci Halil Emuharrirlerinden Tristan Bernard'ın «İn lisan bilmiyordu ve şehirde de rusça bılen yapan bir kısım kadmlanmızı kurtara zamanlar beklemiştir. Şimdi bu imkân ve emin reisliği altında, bir «Muhafazai A tebaruz ettirilmiştir. Umumî kongre vagilizce nasıl konuşulur?» admdaki eseri yoktu. Hâdiseyi gazetelerde okuyan bir caktır. zamana kavuştuktan sonra, kadınlan bidat» encümeni teşekkül etmişti. Fakat, sıtasile Vekâlete teşekkür edilecektir. Kongre, memlekette «Türkiye Millî Veesoerantoca olarak muvaffakiyetle temsii "ransız avukatı, derhal mevkufu ziyaret Bu mükellefiyetin tatbikı çok güçtür, kangrenleşmeğe yüz tutmuş yaralarile bu encümen de ciddî bir faaliyet gÖstere rem Mücadele Cemiyeti» namı altında ederek, bir gün zarfında esperantocayı ed 'mişti. bilirim. Fakat ayni müşkül erkekler için bir köşede bırakarak erkeklerle meşgul miyordu. Birçok nadide ve kıymetli eser geniş teşkilâtlı, büyük bir cemiyetin kuBu muvaffakiyetler sayesinde, Espe öğrendi ve bu sayede Rusun müdafaasını de varid değil midir? İşlerin büyüklüğü, olmak büyük bir insafsızlık olmaz mı? er, kültür ve tarih sevgisinden mahrum rulması hakkmda İzmir meb'uslarının rantocuların miktarı, kısa bir müddet deruhde ederek beraetini temin etti. Türk kadını, dün, Türk siperlerinde, bir takım kimselerin ihmali yüzünden teşebbüsatta bulunması hususundaki mücadelenin azametile ölçülür. Beden zarfında milyonlara baliğ olmustur ve hateklifi de kabul etmiştir. Şehrimizdeki erbiyesi teşkiiâtı büyük işler başarmaya Türk vatanı için can verenlerin anası oî mahvolup gittiler. len dünyanın her tarafında Esperanto liAncak Cumhuriyet idaresi kurulduk cemiyet, bu sene güzel bir bilânço ile :arar vermiş bulunuyor. Bütün bu mü duğu gibi, yarın, gene ayni siperlerde, Irak aşiretleri arasında sanını konuşan insanlara tesadüf edildiği cadele arasında kadınların da hakkını ta ayni ülkeyi müdafaa edeceklerin de an tan sonradır ki abideleri koruma işinin il kongrenin karşısına çıkmıştır. Cemiyet, boğuşmalar binlerce hastavı muayene ve tedavıj'e gibi, Esperanto dilinde radyo neşrıyatı nımak, onlar için fazla bir külfet olmı nesi bulunmakta dır. O, vazifesinin şeref mî esaslara bağlanması düşünülebildi. tâbi tutmuş, Yamanlarda kamp açmış, Bağdad 22 (a.a.) Bedevî Nobeid a acaktır kanaatindeyim. dahı yapılmaktadır. Türk milleti, bütün tarihî imtidadmca ve kudsiyetini müdrik olduğu içindir ki hastalarm br kısmma ültraviyole seanşireti reisinin rakib Şamar aşireti reisi Esperanto nedir? yapıcı ve kurucu bir millet olarak tanm sı tatbik etmis. İstanbula sanatorvoma Mademki mükellefiyetin tatbikmda hergün biraz daha artan bir hassasiyetle tarafından öldürülmesi iki taraf arasınEsperanto dilini merak edenler çoktur. mıştır. Atalarımız, nereye ayak bastılarsa, on beş hasta göndermiş. Bilhassa propada intikam hisleri uyandırmıştır. Obeid mecburen (zaman ve imkân) meselesi çalışmakta ve bu şerefe lâyık bir insan Esperantonun mucidi doktor Zamenhcf olmaya gayret etmektedir. Benim kana >rada bir mamure vücude getirdiler. Yur ganda islerine çok ehemmiyet vermiştir. aşiretinden bir Bedevî bu sabah Şamar mevzuubahistir. Şu halde bu knkânları adında lehli bir âlimdir. Doktor Zamen aşireti reisi Faysal Farkhanı öldürmüş 1de edinciye kadar geçecek ve (ihzarî) atime göre onu himaye etmemek veya ih dumuz, Selçuk ve Osmanlı Türklerinin Yamanlar kampma alman 273 kisi 1 7 hof bütün hayatını «hulya» addedilen â tür. bir mahiyette telâkki edilen zamandan mal etmek, yarını ihmal etmekten farklı sayısız şehkârlarile dopdoludur. Fakat, bu kilo siklet kazanmışlardır Parti vardınfc lemşümul bir dil icadına hasretmiş ve ni Hükumet, yeni intikamlara mâni ol niçin kadınlanmız da istifade etmesin? değiklir. kıymetli ata yadigârları, saltanat idaresin komitesi Cemivete 1050 lira vermiştir hayet muvaffak olmuş bahtiyar bir ilim a mak ve aşiret reislerini himaye etmek 3öyle mühim bir kararın kadın erkek büden, Cumhuriyet rejimine yarıyarıy^ mah Yakmda 1200 lira daha verecektir. İda Beden terlriyesi öğretmenl re heyeti aynen ipka edilmiştir. damıdır. için tedbirler almıştır. olmuş bir halde intikal ettiler. Bunları tün yurddaşlara birden tatbikı imkânsizMübeccel ARGUN 1 y * , .tt T,~«, * . !

Bu sayıdan diğer sayfalar: