2 Mart 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

2 Mart 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Mart 1939 CLİ>?İ» Hapisanedeki cerh vak'ası Gülhane parkında manitacılık suretile, Evvelki gün hapishanede mahkumlardan Haydarla Eyübün birbirlerini yara taşradan İstanbula gelmiş Mehmed isminlama davasma bakan Sultanahmed Bi de bir adamın yüz beş lirasını dolandır rinci Sulh Ceza mahkemesi, dün de Tcv maktan suçlu Mehmed ve İsmail isimleDeyli Heraldm Şam muhabiri Suriye tin emniyetini tehlikeye sokacak ka » kifhanede bir mevkufun diğer bir mevku rinde iki kişi, İstanbul dördüncü ceza de İtalyan ve Alman ajanlanmn faali çakcıhk idamla cezalandınlacaktır. fu yaralaması davasma baktı. Bu seferki mahkemesinde mevkuf olarak muhake yetine dair mufassal malumat gönder Gazetelerın gelirlerinı kontrol iç n de davada, mevkuflardan Hasan, Artini ya meleri neticesinde, dün ikışer ay hapse miştir. «Berlin Eoma mihveri Suriye kanun hazırlanmaktadır. Lâakal dokuz ralamaktn suçludur. Artin, geçende ser mahkum olmulşardır. ye silâh sokuyor» serlevhası altında neş gazetenin Alman, yahud İtalvan menaVak'anın tübut şekline göre, taşradan redilen bu malumatta deniliyor ki: biinden kısmen, yahud tam olarak yarbest bırkılmıştır. Mahkemeye gelmemişgelen ve burada bir otelde kalan Meh «Suriyedeki İtalyan ve Alman ajan dım aldıklan malumdur. ti. Şahidler dinlenildi. Evvelki günkü daBu para yardımından baska Alman vada şahid clan Zincirlikuyuda Galata mede yaklaşan maznunlardan Mehmed, ları tarafından müfrit milliyetçılere postanesi veznedarı Hüseyin Hüsnüyü kendisine müzeleri gezdirmek suretile bir maddî ve manevî muzah°Tet vadedilmiş istihbarat ajansı bazı gazetelere mec canen havadis vermektedır. parasma tamaan pusuya düşürerek öl iyilik etmek istedığıni söylemiş. Yolda olduğu iddıa edılmekte idi. Fazla olarak Berlinden Suriye mat Bu muz?heretin ilk ciddî eseri olarak dürmekten yirmi dört seneye mahkun» konuşa konuşa yürümüşler, Gülhane parkında tath tatlı sohbete devam ederler gecen av 500 Alman tüfe&i ve müh'm buatına muntazaman hususî arabca bülAbdullah, dünkü davada da şahid yerine matı Surivenin şimal hududundan he tenler gönderilmekted r. getirildi. Haydarla Eyübün birbirlerini ken, yanlarına arkadan gelen maznun îtaîyanlar tarafından ahiren ittihaz diye olarak gönderilmiştir. Lâkin Franyaralamak davasında sahıd olarak mah îsmail yaklaşmış, «Ben, para düşürdüm, olunan yeni tedbirlerden bazılan şun sız askerleri tarafından bu hedıveye kemeye çağınlan Adliye doktoru Enver üzerinizi arıyacağım» demiş. Bu arama vaziyed edilmiştir. Ş mdi aianlar. hü lardır: Franko îspanyasına Suriyeli gazeteKarana, suç âleti gösterilmiş, mangal a yapılmış, işte bu sırada da taşradan ge kumete yapılan ihbarın nereden çıktı len Mehmedin cebindeki yüz beş lira, ciler meccanen seyahat ediyorlar. yağı bıçak şeküne sokularak sapı bezle ğını araştırıyorlar. 15 Suriye lirasına bir Suriveli tale sarılmış olan suç âletini gözden geçiren elçabukluğile diğer Mehmedin cebıne Geçen ay talimat ve tahsisatı hâmil bes:, bir ay müddetle İtalyada seyahat Adliye doktoruna, vukuf ehli sıfatile bu girmiş, sonradan parayı iade yollu sahıb: veni ajanlar dahi Suriyeye gelmiştir. ediyor. nun «âlâtı cariha» dan sayılıp sayılamı ne verilen «Köroğlu» gazetesine sanlı Bunlar, Suriyede İtalyan propaganda İtalyan üniversitelerinde ve eğitmen yacağı sorulmuştu. Adliye doktoru da «â paket içerisinde yüz beş liralık kâğıd ye sını tesri etmeğe memur edılmişlerdir mekteblerinde mevcudüne ilâveten İâtı carihadandır» demişti. Artini yarala rine, alelâde kâğıd parçaları varmış. Bu ve çoğu Arabdır. Yalnız üçü Avrupalı seçilen biten iş, biraz dır. Birinin Korsikalı olduğu söyleni talyan konsolosları tarafından maktan suçlu Hasanm elinde de mangal safhada muvaffakiyetle Suriyeli talebeye (bors) tahsis edıl ayağından yapılmış bir bıçak bulunduğu, sonra para sahibinin, oyunun farkına var yor. Bir hayli ajan dahi yakında îtalya mektedir. Aralannda anlaşmış oldukladan gelmiştir. Mısır, Tunus ve Filistinbahis mevzuudur. Ancak, bu sefer suç masüe meydana çıkmış. rmdan Alman propagandası mekteb işDavacı yerindeki Mehmed, yanayakı de çalışmak üzere diğer ajanlar da tu lerine şamıl değildir. Bunlarm faaliveti âleti meydanda yoktur. ticarî, siyasî, kulüb ve matbuat işle Hâkim Reşid, çalmmış malı çalındı la «Beni aldattılar. Burada beş parasız! tulmuştur. Yen: ajanlar, Alman ajanlarile sıkı rine aiddir. kaldım, ben burada misafirim. Şimdi ne Elmas kuyulan amelesi, meselâ 600 ğını bilerek almaktan dokuz aya mah1866 senesinde, Orange River üzerintemasta bulunarak çalışacaklardır. Almanlar, bahusus millî Suriveli pardski Hopetown'da, Jacobs isminde bir metre toprak altında çahştıkları maden kum olarak mevkuf bulunan Hasanı, Ar yapacağım? Param da param!» diye Ajanlar en ziyade müfrit milliyetçi tiye yardım etmektedirler. Kendisine cocuğun, parlak bir taşı oyuncak yapıp sahasında, dıkenlitellerle çevrili olarak tini yaralamaktan, on dokuz lira para ce ağlamaklı oluyordu. Dava edilenlerden lerin bulundukları mahallere dikkat ve Suriyenm Führeri denilen Anton Sa'de oynadığını görenler, farkedip taşı muaye muhafaza altına alınmışlardır. Elmas hır zasına mahkum etti. İki lira muhakeme Mehmed, «Onun parasını ben almadım. ehemmiyet veriyorlar. Çünkü bunlar bu partiyi teşkil etmiştir. Almanyada r.e edince, bunun 21 kratlık bir elmas ol sızlığına mâni olmak için bulunan yegâne masrafının kendisine ödetilmesini de ka Ben, böyle şeye tenezzül etmiyecek, ol Fransızlara karşı müsellâh kıyam çıka tahsil gören bu adam ahiren partisine dukça para pul sahibi bir adamım» diyor, nlmasına çalışacaklardır. cluğunu anlamışlardı. Taş, beş yüz îngi çare bu olmuştur. Zenci işçiler, mukavele rar altına aldı. para toplamak ve propaganda yapmak îsmaile gelince o da «Davacı, yanılıyor. le bağlandıklan maden idaresi tarafın lız lirasına satıldı. îki sene sonra, bugün üzere Brezilyaya gitmiştir. Yolda BerliAhiren kaçak esleha zaptedilmiş ol Afrika yıldızı adile anılan 83 kratlık el dan, üsera karargâhına pek benziyen bu lar kaya parçalannı taşır; otomatik tok Ben, manitacılık nedir, bilmem! Hem ması Fransız manda idaresi tarafından ne uğrayıp Almanva Propaganda Nazırı mas bulundu. Bu taş da on bir bin Ingiliz dikenlitel örgü ortasına kapatılırlar ve maklar durmadan taş döver; kasnaklar işittiğime göre, manitacılık böyle değil, bir emırname neşredilmesine saik ol doktor Göbbels tarafından kabul edıldibaşka türlü yapılırmış» diye inkâr ediyor muştur. Bu emirname mucibince devle1 gi söyleniyor. mukavele müddeti devammca, orada yalirasına aatılmıştı. döner; kaya parçaları, teknelerden, borudu. Fakat, mahkeme, müddeiumumiliğin şarlar. Maamafih, zenciler, bu hayattan Cenubî Afrika tarihi, yarısı efsaneden lardan mürekkeb tesisat ortasında şakır de isteğine uygun olarak, her ikisinin de pek de müşteki değillerdir. Çünkü, munibaret, buna benzer yığmlarla elmas hikâşakır yıkanır; tortu halinde biriken elmas manitacılık suçunu işlediklerini sabit görtazam bir hayat sürdükleri, istedikleri giyesile doludur. Golden Down ismi veritaneleri iriliklerine, ağırlıklarına göre, dü ve yukarıda yazılı cezayı kararlaştırbi yiyip içip eğlenerek vakit geçirdikleri len ve otuz bin îngilize satılan elmasla, gene otomatik kalburlarda elenip tasnif dı. bu karargâhtan ayrıldıklan gün, bir zen[ gene bir çocuğun elinde göriilen 416 edilir; bir yandan da, başka vagonlar, ci için servet denilecek kadar mühim bir kratlık, yani seksen gram ağırlığındaki rozu alınan, işe yaramaz toprakları, taşpara alırlar. Çahştıkları müddetçe, üc diğer bir taşı bu hikâyelerin hakikileri ları, dağ halinde bir köşeye yığar. retlerine el sürmemişler, on parasını sarfetarasmda sayabiliriz. Kaya parçaları, sularda yıkanarak memişlerdir. Umumî muraka Cenubî Afrikada, suları çekilmiş nehir mail ve üstü yağh bir satıhtan aşağı yu Elmas madeni kuyulan, öteki maden be heyeti reisliğine yataklarında, dağlarda, bayırlarda elmas arlanırken, elmas taneleri bu yağ sathına lerden uasıl bambaşka şekilde İ6e> bu maînhisarlar Umum fnyanlann, sefil ve sersen bır"hâlde uytakılıp kalır, kayalar yuvarlanır, gıder. n kuyularında çalışma tarzının teferrumüdürlüğü Tuz ve kuya yatıp ertesi sabah zengın olarak gözVakit vakit, bu yağlı satıhta biriken el atı da, öteki madenlere hiç benzemez. IşMüsk rat İşleri mülerini açtıkları sık sık vakidi. Fakat, bu maslar teker teker toplamr, petrola atılır, dürü Cavid Ekinin çi, elmas kuyusuna girerken, arkasına bir gün, nehir yataklarında elmas arama fayağları eritildikten sonra asid fluoridrikte tayin edüeceğini iş tulumu giyer. Rüzgâr ve hava tertibatı, aliyeti eskisi kadar hararetli değildir. Oyıkanıp temizlenir. Toprağa gömülü mayazmıştık. Bu tayin kuyunun içinde, ciğerlere dokunmıyan, tuz, kırk senedenberi de cenubî Afrika, el vi kayanın parçaları, artık, kristal tozşehakkmdaki karar fakat elbiseyi harab eden balçıkh bir toz name Yüksek Tas ması, millî bir servet haline koymuş, el keri andıran parlak bir küme elmas hahne bulutu savurur. dika iktiran etmiş mas madenlerini metodlu bir şekilde, hem gelmiştir. Elması ihtiva eden sütun, mavimtrak ve yeni vazifesme de gayet muazzam vesaitle işletmeğe başElmas madeni işletmek, bu işe teşeb ba=laması kend^ine tebliğ edilmiştir. kül rengi muazzam bir kaya parçasıdır. lamıstır. Cenubî Afrika madencileri buna harde büs eden insanların cidden cesaretini ve Devlet iktısadiyatına veçhe verecek Elmas membaı iki türlüdür. Biri, yu bank, yahud kimberlite derler. Tabaka şevkini kıracak kadar nankör görünen bir mevkide olan bu yeni vazifeye Cavid Zeytiu ağaclanna ârız olan haşarat fennî surette temizleniyor kanda da söylediğimiz gibi, suyu çekil tülârz âlimlerinin peridotit dedikleri bu iştir. Tasavvur ediniz kı, ufacık bir tene Ekinm getirtilmiş olması yüksek me Erdek (Hususî) Üç sene evvel I mevsimi zarfında Erdeğe daha çok tücmiş nehir yatakları, diğeri de, «baca» kaya parçası, meselâ altm kayası gibi sert ke kutu dolusu taş elde etmek için tam on muriyetlere ancak ehillerinin geçiril yarım milyondan fazla zeytin ağacı, şid ı car geleceği kuvvetle ümid edilmektedir. tabir edilen bir nevi taşocaklandır. El değildir. Hatta, toprak sathında, hava iki bin ton kaya parçasım topraktan çıka mesi nazariyesinin güzel bir misalidir. Bir hilekârlık detli bir kar fırtınası neticesinde fena halCav d Ekin, İsmet İnönünün ilk Başmas bacaları, arazinin bir noktasında, ye tesiratına maruz kalan kısımlan sararır ve rıp övütmek, elemek, yıkamak mecburi İstanbul tüccarlanndan bir firma, de hırpalanmış, bu yüzden iki sene hiç re gömülmüş, gayet iri, şakulî bir sütun inhilâl eder. yeti vardır. Şimdiye kadar bunun bir tek vekilliği zamanında Kalemi Mahsus mü mahsul vermemişti. Gemlikten Erdeğe midilli tabir ettikleri dürlüğünü yaptıktan sonra Diyarbakırşeklinde, mavi bir toprak parçasıdır. TaElmas galerilerinde, nekadar dikkatle istisnası görülmüştür. Pretoria civarında, dan meb'us seçilmiş, bir müddet ticaret Ziraat fen memurlarımızın mütetnadî gayet ufak ve kıymetsiz 83 küfe zeytin bakatülârz mütehassısları, bu mavi toprak muayene etseniz, en ufak bir elmas pırlh dünyanın en büyük elmas kuyusu olan ve fennî çalışmaları ve herkese gösterdık getirmiş ve Iskenderiyeye sevketmek üzehayatmda çalışmış, bilâhare müskirat sütunlarını, sönmüş bir yanardağm içine sı göremezsiniz. Mavi kaya dinamitle, Premier madeninde, 1925 senesi hazira inhisan murakıbhğına tayin edılm'ş. leri fennî budama usulleri sayesinde ya re temiz Erdek zeytinlerine katarak hardolmuş, elması muhtevi toprak diye tarif yahud kazmalarla kırılır, vagonlarla yu nmm 25 inci günü, işletme direktörü, par İnhisarlarm tevhidinden sonra Heyeti nık ağaclar tamamile iyileşmiş ve eski man yapmağa başlamıştır. ederler. karı çıkarıhr, üğütülür ve ancak o zaman, lak bir nokta görmüş, elini uzatıp parlıyan Teftişiye reisliğinde bulunmuş ve dört halini bulmuştur. Bu yüzden bu senenın Haricî zeytin piyasasmda Erdeğin teBu bacaların işletilmesi meselesi, çok içinde saklı bulunan servet meydana çı şeyi yerinden çekince, 600 gramlık, yani beş senedenberi de bu idarenm tuz ve zeytin mahsulü senelerdenberi görülme miz mallarını düşürecek mahiyette olan kısımlarınm müdürlüğünü miş derecede iri ve sağlam olmuştur. ve ticaret kanunlarrmıza uygun olmıyan büyük sermayelere, muazzam tesisata ve kar. Bu servet, beher ton cevherde birkaç 3,023 kratlık bir elmas parçasile karşılaş müskirat muvaffakiyetle ifa etmiştir. Mahsulümüzün nefasetini haber alan bir bu iş Bandırma Ticaret Odasına haber binlerce işçiye ihtiyac gösteren külfetli ve kratçık elmastan ibarettir. En hazin tara miştı. Bu parçanm boyu on santimetreden Şimdive kadar deruhde ettiği işlerde çok İstanbul, Gemlik ve Bandırma tüc verilmiştir. Bu ihbar üzerine Bandırma masraflı bir iştir. Altin madenlerinin, ta fı, kuyunun işletilmesine imkân bulunmı fazla, kalmhğı beş, genişliği gene beş sangösterdiŞi muvaffakiyetler bu çok mü carları Erdeğe gelerek iki milyon kiloya Ticaret Odası heyeti derhal Erdeğe gelbakalar halinde bulunmasma mukabil yan derinliklerinde, belki de iri ve en kıy timetre idi. Muhtelif parçalara ayrılan bu h m vazifede de muvaffak olacağma deyakm zeytin almışlardır. Tüccarlarunız miş, bu firmanın adamları bu harmanı elmas madeni, ağzına kadar taşla dolmu metli parçaları havi cevherin gömülekal taş, bugün Ingiliz Kralının malı ve saray lildir. hazinesinin medarı iftiharıdır. Bu parçaaldıklan ve çok itina ile tuzladıkları bu yapmakta iken cürmü meşhud halinde bir kuyuyu andınr. Bu kuyuyu, satıhtan mış olması ihtimalidir. İnhisarlar idaresinden aynlması münm esas itibarile daha büyük olduğu, diHaşlayıp aşağı doğru inerek işletmek im Galerilerin tepesinde, sathı arzda işlinasebetile İnhisarlar erkânüe şube mü zeytinleri ayn ayrı tiplere ayırarak Ro yakalanmış ve haklarında zabıt varakası ğer yansının da başka ellerde bulunduğu dürleri tarafından kendisine dün akşam manyaya sevkedecektir. tutulmuştur. Oda heyeti aldığı zeytin kânı bulunmadığı takdirde, baca civarın yen tesisata gelince, bu, cidden azametli rivayeti vardır. Fakat buna efsane diyip Parkotelinde parlak bir veda ziyafeti Çok kârlı olduğuna şüphe olmıyan nümunelerile beraber ilgili makamata rada kuyular açılarak, ufkî galeriler vücu birşeydir. Vagonlar, otomatik surette giverilnnistir. zeytin ticareti için önümüzdeki zeytin 1 porunu takdim eylemiştir. de getirmek suretile çalışılır. der gelir, bosalır; şerid halindeki araba çecmek daha doğru olur. Fransızlara karşı silâhh Suçlu on dokuz lfra para Taşradan gelen bir adaElmas madeni nedir, ve cezasına mahkum oldu mın 105 lirasını almışlar isyan mı hazırlanıyor ? İtalyanlar, gizli çalışmak üzere Suriyeye nerelerde bulunur? yeniden bir hayli ajan göndermişlermiş! İki mantarcı mahkum oldu Suriyede İtalyan propagandası Bu kıymetli madenin bulunduğu saha hırsızlığa mâni olmak için etrafı telörgülerle çevrilmiş bir üsera kampına benzer Er dekte zeytincilik Umumî murakabe heyeti reisliği İki sene evvelki şiddetli fırtmada bozulan zeytin ağacları yeniden meyva vermeğe başladı SELMA ve GÜLGESİ Tefrika : 61 ^ v w w w « I Yazan : Server Bedi MA Pencerelerin demir kapaklan kapalıy lar geçtı. d;. Fakat otelin kapısı civannda konuşan Sonra birdenbire sesler kesildi. Gongondolcuların kahn ve boğuk sesleri, üç dolcuların konuşmaları da duyulmuyorkatlık mesafeyi ve demir kapakların ma du. Nevzad düşündü: «Saat iki vardır.» niasını kolayca aşarak pek yakında imiş Uyur gibi yapmağa, derin ve sesli negibi kulağa vuruyor, uzaklardan şarkılar fesler almağa devam etti. Bir yenice sive kahkahalar geliyordu. Selmanm her garası gözünde tütüyordu. Ah bir sigahareketi sölgesinden belli olduğu için ra... bir sigara... Sırf bir sigara içebilmek Nevzad, yarı aralık tuttuğu gözlerini iki için bu oyuna nihayet verebilirdi. Selmapencere arasındaki duvardan ayırmadı. nm somyasında bir gıcırtı duydu ve gözP"akat Selma hiç kımıldamıyor, aldığı lerini biraz daha açarak duvara baktı. nefesler bile duyulmuyordu. Nevzad dü Gölge yoktu. Yalnız karyola biraz salsündü: «Ihtimal ki, oldukça gülünc bir lanmış ve Selmanm dolabmda bir tıkır\ehmin ovuncağıyım. Nefis bir uykuyu tı olmuştu. Nevzad, onun yattığı yerden kendime haram ediyorum. Şimdi bir birşey almak için dolaba uzandığını tahc'.snbıre geriye dönsem, Selmanm ellen min etti. Arkasmdan odayı derin bir sesni, yatağın içini, çantasını muayene et sizlik kapladı. Bu sefer Nevzadın nefes'•»m herşeyi anl'yamaz mıyım? Yanın lerinden ve Selmanm arada bir sinirli «ç r^a silâha benzer b'rşey yoksa, besbelli çekişlerinden başka hiç bir ses duyulmuk; masumdur. Fakat varsa?.. Varsa bu yordu. onun aleyhine bir işarettir, fakat bir ispat Böyle uzun anlar geçti. Belki on daki^^'Idir. Seyahat eden herkesin bir silâhı ka, belki yarım saat. Nevzad odayı dolr'abilir, nitekim, ben de almağı düfün duran esrar dumanının ağırlığım şimdi ' ; m, fakat ihmal ettim.v> daha çok duyuyordu. Ağır, genzi ve damağı kurutan, buruk ve kalevî bir koOtelin önüııden şarkılar ve kahkaha ku. Uykudan ziyade sersemlik veriyordu. Nevzad uykuya karşı mukavemetinin birdenbire kınlmağa basladığını hissetti ve korktu. Farkında olmadan ağır bir uykuya dalabilir ve bir daha uyanmıyabilirdi. Gözlerini alabildiğine aç'ı ve odanın teferrüatma dikkat ederek ş'iurunu uyanık tutmağa çalışh. Kücük lâmbadan gelen sarı ışık, basık tavanlı odanın çıplak duvarlarına sıtmalı bir hasta yüzünün rengini veriyordu. Karşı köfedeki masanm üstünde Nevzadın vapurda okuduğu kita'o ve Brindizi'de aldığı fransızca gazeteler vardı. Gardrobun kapısı yarı açıktı. Hepsi o kadar. Azamî derecede rasyonel döşenmiş bu odada, en meraklı düşünceye bile gıda olabilecek hiç bir fevkalâdelik yoktu. Nevzad Grand Oteli düşündü. Selma niçin oraya gitmemiş de buraya gelmişti? Ya döviz meselesi, yahud da bu otelin çıplaklığı ve sessizliğile Selmanın vahşi ve münzevi ruhu arasındaki uygunluk... Uyku bastınyordu. Fakat uyanık görünmek istemiyen Nevzad için büyük bir hareket yapmak imkânı yoktu. Hatta, vaziyetini değiştirirse daha rahat ederek uyumaktan korkuyoıdu. Sol dizine yapışan ağrıya bunun için müsamaha etti ve ayağını uzatmak istediği halde vaz geçti. Nevzad hafifçe kımıldadı ve bir kolunu yorgandan çıkardı. Uykusunun daha derin bir merhalesıne geçmek istiyormuş gibi başını yashkta oynatarak biraz daha arkaya aldı. Ağzını yarım açtı ve en derin uykusuna dalanları taklid eden sesler çıkarmağa başladı. Fakat bu vaziyette de, büyük bir rahavetle karışık can sıkıntısına muakvemetinin uzun sürmiyeceğini anlıyordu. Selmanm uyumağa başladığını hissettiren bir işaret olsa kendisi de uykuya teslim olacaktı. Fakat niçin, daıma karanlıkta uyumağı seven kadın, hâlâ, başucundaki lâmbayı söndürmemişti? Hâlâ niçin uyanıktı? Ne düşünüyordu? Nevzadı bir saattenberi en büyük vehmin cehennemi içinde mıhlayan bir niyeti var mıydı? Biraz sonra karyolanın somyasında bir gıcırtı daha oldu ve Nevzad, iki pencere arasındaki duvarda Selmanın gölgesini bir daha gördü. Bu gölge uzamış, genişlemiş ve birdenbire kısalmıştı. Nevzad, yorganın üstünde, sol omuzuna doğru peyda olan hafif bir tazyıktan Selmanın kendi üstüne doğru eğildiğini hissetti ve sol yanağının üstünde insan nefesine benzer bir sıcaklığın gezindiğini duydu. De rin nefesler almağa devam ediyor ve dı pınıyor, saçlarını eîlerıne sararak çekiyor, şarıdan görülmiyecek kadar ince bir çiz alnını tahtanm sivri kenanna vuruyordu. gi halinde açık gözlerile kendi göğsünün Fakat, garib, ağzmdan hiçbir ses, hıçkırıetrafmdaki dar sahayı gözetliyordu. Bir ğa ve iniltiye benzer hiçbir ses çıkmıdenbire, kendi karnı hizasında, Selmanın yordu. çıplak kolunu gördü ve gözlerini hafif bir Nevzad, ayakta, kollarım göğsü üsderece daha açtı. Sonra bir anda sıçradı tünde kavu'turarak onu bir müddet seyve yorganm üstünde duran elile Selma retti. Demek bütün bu gevrek, incecik, nm bileğini yakaladı. Hafif bir çığlık ko yumu'ak maddelerden teşekkül etmiş paran kadmın elinde tabanca vardı! mahluk, ruhunun içinde çöreklenen enNevzad Selmanm bileğini kıvırarak ö gerekten aldığı ilhamla tetiği çekecekti; teki elile tabancayı aldı ve yatağın içinde demek Nevzad uyumuş olsaydı, şimdi, doğrularak oturdu. Selma, namazda sec göğsünden veya şakağından sızan ince bir deye kapanmağa benziyen bir hareketle, kan şeridile, kendinden evvelkiler gibi gadiz üstü yatağa uzanmış, başını avucla fil, ölecekti; demek bütün o cinayetler, rınm içine almıştı. Nevzad elindeki silâha böyle sessiz bir odada, bu kadar tabiî bir bir göz attıktan sonra yataktan kalktı, oatmosfer içinde, kolaycacık ve meharetle nu kendi dolabının gözüne koydu, terlikyapılmıştı! Fakat niçin, yarabbi, niçin? lerini giydi ve yatağın kenanna oturdu. Nevzad etrafına baktı. Herşey ne kaDiz üstü ve yüzü koyun yatan Selma, hadar tabiî bir surette yerli yerinde duruyorfif bir çığlık kopararak yana doğru devrilmişti. Nevzad onun bembeyaz kesi du. îşte biraz evvel gördüğü masa ve üslen yüzünden ve terli alnından bayıldığı tünde kitabla gazeteler; işte Selmanm nı anladı. Kalktı ve bavulunda kolonya gölgesini seyrettiği duvar ve işte demir şişesini aradı. Fakat o zamana kadar Sel kapaklan kapalı pencereler... Nevzad ölma kendine gelmişti. Yerinden biraz da seydi ne farkedecekti? Bir silâh patlıyaha ilerliyerek başını karyolanın ayak ta caktı, vücudü biraz sarsılacak ve Selmarafındaki kenanna dayamış, çıplak ayak nın vereceği şekli alacaktı. (Arkası var) larile yorganı teperek ve buruşturarak çır

Bu sayıdan diğer sayfalar: