11 Mart 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8

11 Mart 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 11 Mart 1939 MENFAATSİZ ÇALIŞAN BİR MÜESSESE Bir aile faciası Uç çocuklu bir kadm kocası tarafından öldürüldü Ellinci yılını idrak eden Pastör Enstitüsü Beşeriyete musallat olan mikroblarla yarım asırdanberi mücadele eden hayırsever müessese, bir makine intizamile çalışmaktadır DENIZOUR Cumhuriyet ıy Marmara adalıların Nafıa Vekilimizden rıcası Inl @1 U • • i| = . H Pastör'ün içinde öldüğü tarihî oda Paristeki Pasteur enstitüsünün ellinci yıldönümü, martın 15 inci günü tes'id edilecek. Bir müddet evvel sütunlarımızda, bu müessese hakkında verdiğimiz tafsilâta, bu kutlulama merasimi münasebetile, bazı malumat daha ilâve ederek, Pasteur enstitüsünü, bütün hususiyetlerile tanıtmağı faydalı bulduk. Pasteur enstitüsünü, hissedan olmıyan, kazanc getirmiyen, temettü dağıtmıyan bir anonim şirkete benzetebiliriz. Öyle bir atıonim şirket ki, orada, yüzlerce âlim elli 6enederîberi, üstadlarının şöhretini mütemadiyen yükselten keşiflere ömürlerini vakfetmişler, bizzat şÖhret kazanmağı akıllarına getirmeden, en ufak bir kazanc hırsına kapılmadan, sâylerinin semeresini derhal bütün dünyaya tanıtarak çalışırlar. Enstitü, camekân höcreler içinde, meccanen tedavi edilen yüzlerce uyku hastasının ve cüzamlının daima mevcud bulunduğu hastanesile, mikroblann kültürüne mahsus muazzam lâboratuvarlarile, kan verici altı yüz beygir barındıran binalarile, ampul hazırlama ve sevk dairelerile, koskoca bir fabrikadan farksızdır. ratuvarlannda, onlann nezareti altmda yetişen nice ecnebi doktorlar vardır ki, memleketlerine döndükten sonra, orada keşfedilen seromları ticaret âleminde işleterek servetler kazanmışlardır. Pasteur müessesesinde imal edilen türlü türlü seromların üstünde, müessesenin alâmetinden başka isim görülmez. Kâşifi hangi âlim olursa olsun, ismi yalnız enstitüce malumdur. Dünya, Pasteur lâboratuvarından çıkan her seromu, Pasteur adile tanır. Gangren, kuduz, uyku hastalığı ilâh gibi beşeriyete musallat korkunc illetlerin herbirisi, Pasteur enstitüsünün bu feragat timsali âlimleri tarafından vücude getirildiği halde, bunların temin ettiği kârdan istifade etmek şöyle dursun, manevî şerefine tesabüb etmek bile, bunların hiçbirisinin aklından geçmemiştir. Pasteur müessesesi müstahzarları, esasen bir tek fiat üzerinden satılır. Gerek Fransadaki ecz,a depoları, gerek baricdeki depoziterler, bütün aşıları ve bütün seromları, toptan 7 franga satın alırlar. Hatta, ateş pahasma mal olan, zehire karşı seromlar bile bu fiatla piyasaya verilir. Pasteur enstitüsünün, yalnız Harbi umumide gangrenin, tifüsün ve koleranın îlkbahar gelir gelmez, enstitü, günde pençesinden kurtardığı insanların sayısı ordört beş yüz tane yılan satın almağa başdu tutar. Bugün, bu müessesenin senelik lar. Mütehassıs yılan avcılarmın getirip ampul imalâtı birkaç defa on milyona bateslim ettikleri bu yılanların beheri 3 liğ olmaktadır. franktır. Fransada satın aldığı bu yılanPasteur enstitüsünün hususiyetlerinin en lardan başka, müessese, Hindistandan ve başında, umumî menfaate hâdim olması Afrikadan Kobra zehri getirtir. Hattı üsitibarile, imal ettiği ampullerden hiçbir tüva yılanlarından beş altı nev'inin, Şimakâr beklememesi keyfiyeti gelir. Bütün lî Afrikada çıkan boynuzlu yılanla, Mekimalâtını maliyet fiatına satar. sikada yetişen Krotal yılanının zehirleri Müessis olan Pasteur'den bugüne ka de, enstitüye muntazaman gelen ezhirlerdar, enstitünün riayet ettiği ana kaide, en dendir. yüksek feragati nefisle çalışmaktır. MüEnstitünün sevk dairesî, müstacel işler esseseyi idare edenler bir nevi lâyik tariki için, geceli gündüzlü 12000 şişe zehir sedünyadır. Hayatlannı Pasteur Enstitüromu sevkeder. sünden değil, Pasteur enstitüsü için kazaPasteur enstitüsü, insan hayatlannı kurnırlar. Üç sene evveline gelinceye kadar tarmak için yaptığı seromların yanısıra, bu muazzam teşkilâtı idare eden Doktor Roux, kazandığı bütün mükâfatlan ens fare zehiri, kültür bauillon'ları, jelâtinler titüye terkeden ve geceleri, yatağmın ke ve daha buna benzer çeşid çeşid müstahnarına oturup, çorabını ve tek pantalonu zarlar yaparak, bütün dünyaya sevkeder. nu kendi elile yamalayıp giyen bir adamHasara uğradılar dı. Şoför Fehminin idaresindeki otomoBu müessesede çalışan bütün âlimler, bil, vatman Alinin idaresindeki tramvay yaptıklan keşifleri, tecrübelerinin muvaffakiyetli neticesini gördükten sonra derhal arabasile Tepebaşında çarpışmıştır. İki ilim âlemine hediye ederler. Enstitü lâbo! araba da hasara uğramıştır. Büyük bir balıkçılık merkezi olmağa Bursa, (Hususî) OrhaneKnin doğru inkişaf eden Marmara adası sa Menteş köyünde bir aile faciası olmuş, ve kinlerinin kıymetli Nafıa Vekilimiz Tayyibe adında üç çocuklu bir kadm, kosayın Ali Çetinkayadan bir ricaları var. Adayı karaya bağlıyan kablo kırılmış cası Tahir tarafından başka birisile miina' Bir deniz inşaiye mühendisimiz, Halic Tersanesinin olduğundan Adada bilhassa balıkçılık işsebette bulunduğu şüphesi üzerine bıçab lerile meşgul olanlar telgrafsızlık yü lanarak öldürülmüştür. Tahir, karısm kolayca ihyası kabil olduğunu ve kendi gemileri zünden çok müşkülât çekiyorlarmış. Biayni köyden Mehmed oğlu Ramazanla zim vasıtamızla Nafıa Vekilimizin ıttıdüşüp kalkarken gördüğünü, hatta onla laına isal olunmasını istiyen çok hamizi kendimizin yapabileceğimizi söylüyor n bir gün derede yakaladığını anlatmak raretli ricalarmda bu kablonun tamiritadır. Bu kan koca on senedenberi evlidirDenizcilik meselelerinde ihtısasile ta fabrika yapıyor; makinesini, kazamnı ne Nafıa Vekilimizin müessir himmetiİ£r. Ancak son zamanlarda aralannda nınmış olan arkadaşımız Abidin Daver, (bazı fabrikalar tamamen veya kısmen nin taallukunu temenni ediyorlar. bir geçimsizlik başgöstermiş ve nihayet birk.aç gün evvel yazdığı bir başmakale kendileri yaparlar), yardımcı makincleBelediynin nazarı dikkatine bu şüpheler üzerine Tahir kansmı öldür de, Istanbul Tersanesinin ihyası hususun rini, flikalarını, mefruşatını, elektrik ci Rumelihisarında oturan okuyucularımızmüştür. Citnayetin muhakemesine Ağır da yıllardanberi ileri sürdüğü fikri tek hazlarım velhasıl bütün aksamı ayrı ayn dan Ahmed imza^ıle aldığımız bir mektubcezada başlanmıştır. Dinlenen şahidler rarlamıştı. Denizbank îstinye Dok ve mütehassıs ve beynelmilel maruf fabrika da deniliyor ki: «Bebek İstinye yolu üzerinde inşa edilden köy imamı İzzet, Tahirin karısını Havuzları Başmühendisi Celâl Gemi, lara sipariş ediliyor; ve bunlan gemideki mekte olan kısmın Rumelihisarı mezarlığı başkalarile münasebette bulunurken görarkadışımızı teyiden yazdığı bir yazıyı yerlerine, yapanların kendileri koyuyor civarı bugün öyle bir hale gelmiştir ki bumediğini ve böyle birşey işitmediğini, yalbize gönderdi. Celâl Gemi deniz inşaiye lar; provalarını yaparak teslim ediyorlar. ralardan insan değil şeytan bile geçernez. nız döğüşüp söğüştüklerini bildiğini anlatHalen buralarda Terkos 1, Havagazi 2. Emühendisi ve emekli yarbaydır. Gemi Hep mütehassıs fabrikaların mamulâ lektrik 3. Telefon 4, ve bir de yolu yapmıştır. Reis suçluya ne diyeceğini sorunmühendislerimizin en kıdemlisidir. Bu tmdan teşekkül eden bir gemi tabiî mü makta olan Nafıa idaresi ki cem'an beş ca Tahir gözleri dönmüş bir halde: itibarla düşüncelerinin büyük kıymeti kemmel olur. Çabuk yapılır ve ucuz o mü'essese bütün faaliyetlerile çalışmaktadırlar. Havanın birdenbire yağmura çev Ne diyeyim Bayım! Niçin bilmi vardır. Aynen aşağıya dercettiğimiz ya lur. rilmesi yüzünden bugün yukarıda saydığım yor? Beni döğdüler, başımı yaraladılar. zısı, arkadaşımızın ve gazetemizin seneYeni gemi inşasında biz de bunu tat müesseselerin kâffesi tatili faaliyet ede Allah için doğru söylesin, saklamasın! de lerdenberi müdafaa ettiği tezin isabetini rek orasmı çamur deryası halinde bırakbik etmeğe mecbur olacağımızdan gemi mışlardır. Bu beş müessese birer amele komiştir. göstermektedir. nin de ecnebi memleketlerinde yapılmış yup da yarım günde insan geçecek kadar Başka şahid Molla Ahmed ise, bu kabir yol açabilirler. Bu clhetin ehemmiyetle gibi olacağına artık şüphe kalmaz. n koca arasındaki geçimsizliği bildiğini, nazarı dikkate alınmasını alâkadar ına Bay Abidin Davere. Malzeme ve yardımcı makineler ve kamdan bekliyoruz.> ancak cinayet günlerinde hasta olduğun«Istanbul Tersanesini kurmalı ve va sair teçhizat bu surelle emniyetle temin Konyada H. Akar dan onu öldürürken görmediğini söylepurlarımızı kendimiz yapmalıyız» başhğı edileceğinden bıraz da gemiyi inşa edecek miştir. Aynca bir gün döğüşerek yanına altında yazmış olduğunuz vakıfane başŞikâyet mektubunuz alâkadar makama personeli tetkik edelim. gönderilmiştir. geldiklerini anlatan Molla Ahmed, (Ta makaleyi okudum. 45 sene kadar evvel inşa edildiğini yuhirin başı kan içinde idi. Kansı onu döğDeniz mühendislerimizin en kıdetnlisi karıda saydığım gemileri, bizim zabit müştü, Tayyibe kocasmdan ayrılmak isYENt ESERLER ) ve bahusus; gemi inşaatı ve siparişlerile mühendisler inşa ettiler. Bunlardan yal Ç tediğini, Tahir ise çocukları olduğundan uzun müddet meşgul bulunmuş olduğum nız Şahiniderya ismindeki torpedgeçeri Çocuk ayrılamıyacağmı söylüyordu. Tayyibenin dan. güzel fikirlerinizi teyid etmeği vazi bir ecnebi miralay mühendis, hesab ve fena bir halini işitmedim ve bilmiyorum) Çocuk Esirgeme kurumu genel merke4 fe bildim. resmetmişti ki, makine, kazan ve techiza tarafından çıkarılmakta olan (Çocuk) adlı demiştir. Gemilerimizi kendimizin yapmamız tı konulunca hesab ettiğinden çok fazla derginin 129 uncu sayısı çıkmıştır. Yurd Reis suçluya ne diyeceğini sorunca Tafikrini eskidenberi müdafaa edersiniz. suya battı, kendisi de çıkrp gitti. yavrularının sağlık, sosyal, kültürel dıuomıhir: larının inkişafına hi2met eden bu kıymetŞimdi önümüzde büyük bir fırsat olduğu O tarihte Tersane fabrikalannda, iki Saat üç sıralarmda karımı Mehli dergiyi çocuklara, çocuklu ana ve babaibi, ahval de artık gemilerimizi kendi ecnebi ustabaşı ve bir de miralay demir Iara tavsiye ederiz. med oğlu Ramazanın evinden getirdim. miz yapmaktan başka çare olmadığını pek cibaşı vardı ki; bunun biraderi; îzzeddin Onu bilmiyor mu? Benim için söylemeşikâr bir surette gösterdiğinden; yeni vapuru Erkadi vapurunu esir ederken sin, Allah için söylesin!. Yazık değil müdafaanızı tam mevsiminde buldum. En Büyük Kaybımız maktul düşmüş olduğundan bir cemile omi benim gibi bir delikanlıya... Esasen bu işe başlanmıştır. En son sis larak istihdam olunuyordu. Molla Ahmed Ben görmedim. Onun iç.in yazılan yazılar ve şiirler :em olan Karabük fabrikası, geceli günYalnız kendisi söyledi... Karım fena Bütün işçiler Türk vatandaşlan idi. düzlü işliyerek külliyetli miktarda, çelik İKİNCİ TAB'I ÇIKTI yollarda geziyor... dedi. En müterakki olan Vickers, Armstrong, evha, köşebend, potrel ve sair malzemeMüteakıben Tahirin kayin valdesi HaHer kitabcıda arayınız. Ansaldo ve Schneider fabrikalannda inyi yakında verecektir, ki bir geminin tektem dinlendi. O da şunları söyledi: şa edilmiş olan hemen tekmil harb gemiFiatı 75 kuruş nesi de bunlardan müteşekkildir. Kızımla kocası Tahirin aralan alerimizin; on sekiz sene müfettiş mühenKırıkkale çelik döküm fabrikası ise dislığinde bulunmuş; bahriyemizde uzun .çılmıştı. Bunun için ayrıldılar. Uç ay kaoktanberi muvaffakiyetle çalışmakta, müddet ve 16 senedenberi de îstinye f abdar ayrı yaşadılar. Mallan da bölüştücab ettikçe çelik gemi aksamı yapmakOkaziyon güzel bir îer. Bir gün bizim öküz arabasmı komrikasmda işçilerimizi ve işlerini derin tetşuya vermiştik.. Tahir arabanın önüne adır. Bu itibarla pek yakmda, külliyetli kik etmiş olduğundan işçilerimizin mukyatak odası geçmiş.. Koştum yetiştim. Fakat Tahir miktarda malzemeye malik olacağız. tedir, doğru ve çalışkan olduklarını söyFabrikalanmız da var: Üç taş havuz lemeğe salâhiyetim vardır. ellerime vurdu. Bunu gören Kızım Tayttina ile yaptınlmış çok güzel yibe de beni kurtarmaya geldi. Aynldık a tezgâhlan modern mühim bir sabih habir yatak odası okaziyon olarak Büyük fırsat: Bir memlekette en seri ionra. Tayyibe harmanlara doğru gi nızla, geografik vaziyeti nadir, az himsahlıktır. Beyoğlu, tstiklâl cadve emin bir tarzda; büyük sanayi ve indesi 353 numaralı mağazaya müderken Tahir arkasından yetişti.. Onu mete muhtac, pek kullanışh bir de îstinşaat âlemi yaratabilmek için; vaktile Jaracaat edilmesi. sırtından iki defa bıçakladı. Kızım ora e fabrikası varken deniz ticaret gemileri ponların tatbik etmiş oldukları bir usulü çin başka bir fabrikaya lüzum yoktur. da öldü... misal olmak üzere arzetmek isterim: Tahir Yalan! Hepsi yalan!... Di Dört havuzu olan bir fabrika her memVaktile Vickers fabrikasma sipariş nim hakkı için söylüyorum. Bir yaşında ekette nadirdir. ları tetkikattan sonra bu usulü kabul etedilmiş olan Reşadiye drednotumuzun mişler; Kongo da harice sipariş ettikleri ki çocuğumu kan muayenesine göndeHasköy taş kızaklarımız da ecnebi rin! O benim değildir. Çalıştım, para ka memleketlerinde nadirdir. Bunlarda vak inşaatında bulunduğum sırada; Japon sonuncu gemi olmuş, ve bu sayede bugün zandım. Bunlara getirdim. Yazık değil tile muazzam kalyonlar, fırkateynler ve hükumeti namına inşa edilmekte olan dünyada üçüncü derecede donanma yapmi bana? Mehmed oğlu Ramazanla ka hatta bir de zırhlı inşa edilmiştir. Kırk Kongo muharebe kruzerinin başmühen mağa muvaffak olmuşlardır. ımı derede yakaladım. Çıldırmak işten jeş sene kadar evvel bu kızaklarda, 1 disile tanışmıştım. Ecnebi mütehassıs celbile kendi ser Zaman zaman Japonyadan gelip git mayesile, yahud sipariş olunan gemilerdeğildi... Ben bunu başka şahidlerle de kruzer, 2 kompozait kurvet, 6 ganbot, 1 orpedgeçer, 2 çelik kurvet, 2 torpido mekte olan inşaiye memurları, nazarı dfin bir kısmmı memleket dahilinde ec spat edeceğim... dikkatimi celbettiğinden bunun sebebini nebilere yaptırmak ve yahud bir ecnebî Bu şahidler kendisinden soruldu. Id timbotu yeniden inşa ediliyordu. sordum, şöyle cevab verdi: fabrikasile müşterek anonim şirket teşkili dia makamı; kendi köyündeki şahidlerin Yalnız kızaklara yakın bir inşaat fabusulleri, bizde olduğu gibi, Japonlarda bundan malumatı olmadığı halde başka ikası ister ki, bu da 200 bin lira kadar Bu geminin iki eşini daha Japon öyden şahid dinlemenin lüzumsuz ol arfile mükemmelen tesis olunabilir. tezgâhlarında kurmuş bulunuyoruz; bun da yıkıcı ve acı neticeler vermiş. dusunu bildirerek bu talebin reddini isteKendi ırkımızdan başkasından ümid Saydığım bu kadar geminin; makine, ların Vickers gibi müterakki inşaat fabdi. Heyeti hâkîme bu şahidlerin dinlen kazan, yardımcı makine, halat, boru, rikasmın yaptığı Kongo kadar mükemmel beklemek fıkri mevcud olursa; fabrika mesine lüzum olmadı<hna ekseriyetle ka timkeiç ve hatta çatal bıçağı bile gene olabilmesi için bu geminin omurgası tez tesisine başlamak; denize para dökmek rar vrildiğini bildirdi. Evrakın mütalea i bu fabrikalarda yapılırdı. Bunlan gör gâha konulduğundan itibaren; omurga ve kıymettar vakitleri boşuna geçirmekin Müddeiumumîliğe tevdiine karar ve dükçe o zaman çok sevinirdim; fakat smdan şapkasına kadar tekmil mufassal 'ten başka bir netice vermiyeceğini uzun ilerek muhakeme talik olundu. cnebilerin muazzam gemi inşaat fabri resimlerini memlekete gönderiyoruz, on görgülerime atfen arzedebilirim. Müte hassıs, iş icab ettirirse getirilebilir; fakat Kızılay cemiyeti Beşiktaş şubesi idare salannı tetkik edince bunun pek iyi bir lan da aynen bu resimlere göre yaptırı bilfiil is yapan mütehassıs. arz olmadığmı anladım. yoruz. heyetinden: Denizbank İstinye Dok ve Havuzları Şubemizin senelik kongresi 11 mart 1939 Japonlar, nice müşkülât ve zararlara İhtısas meselesi: Bir geminin yalnız Başmühendisi :umartesi saat 15 te yapılacaktır. Saym eknesile bazı aksamını gemiyi inşa eden duçar olduktan ve uzun müddet yaptıkCelâl, Gemi üyelerin teşrifleri rica olunur. Tabiî ya! Elbette alırlar... Niçin almasınlar? Sizden daha iyisini mi bulacaklar sanki! Nevin Hanım; biliyor musunuz, siz ne şirin, ne zeki, ne mükemmel bir kızsınız? Nevin, battaniyenin içine sarılmış, ocaktan gelen ışıklan ıslak saçlannın arasmda parlatarak çapkın çapkın gülüyor: Bilmiyorum! Bilmiyor musunuz? Bunu daha Şi'mdyie kadar size kimse söylemedi mi? Hayır; söylemedi. O halde ben söyliyeyim; bu sarı ısîak saçlarınız, iri açık yeşil gözleriniz ve bu cazib küçük çocuk başınızla fevkalâde birşey olacaksmız siz yarın! Yarın. mı? Evet, yann! Niçin bugün değil? Demek beni şimdi çirkin buluyorsunuz? Çirkin değil, çocuk buluyorum sizi daha şimdi! Oof, biktrm bu çocuk sözünden! Size ben, on altı yaşıma girdim diyorum, anlamıyor musunuz? Çocuk değilim; kocaman kız oldum ben artık! Ferid, gülerek onu çenesinden tutuyor: Kocaman kız oldunuz ha! Çocuk de^ilsiniz artık. Niçin öyle birdenbire büyümek istiyorsunuz bakayım, söyleyin bana Nevin Hanım? Büyümek istemiyomm ki... zaten büyüğüm ben! Zaten büyüksünüz siz!.. Büyüğüm ya! Ferid, kalın kırmızı dudaklarını kıvırarak gülüyor. Gözlerinde pmldıyan, kıvılcımlaşan ışıklar... Kızı omuzlarından tutarak sarsıyor: Büyümeyin Nevin Hanım; sakm büyümek istemeyin! Niçin? Niçin mi? Sorulur mu? Dünyanm en güzel yaşma sahibsiniz de şimdi onun için! Tasavvur edin bir kere; bahar lüzgârlan kadar serbestsiniz! Birşey düşündüğünüz yok. Kalbiniz tertemiz çocuk heyecanlarile dolu... damarlarınızda fırtınalar esiyor şimdi! Tabiat sizi; ılık ^üneşleri, berrak sulan, gür sesli rüzgârlarile tıpkı bir gülün yaprağmı büyütür gibi büyütüyor... Bir daha nerede bulacaksınız bu yaşı, bu saadeti? Ne derseniz deyin; ben yaşımdan memnun değilim! Herkes bana çocuk nazarile bakıyor.* Uzak değildir kızım; bekle biraz! Bir gün gelecek bu sefer de herkes size çocuk nazarile bakmadığı için yaşınızdan memnun olmıyacaksınız! Kız, birdeabire, hırçın bir gülüşle yüzünü ona çeviriyor: Artık sinirime dokunuyor amma biliyor musunuz! Bana hâlâ sen mi, siz mi diyeceksiniz, bir türlü karar veremediniz gitti. Bazan siz, bazan sen diyorsunuz... Bari yalnızca sen deyinız, olsun bitsin! Hakkınız var, ben de şaşırdım ne diyeceğimi size! Bazan ışığm altmda uzun boyunuz, manalı derin bakışlannız, ağır ve temkinli hareketlerinizle yetişmiş bir genc kıza benzetiyorum sizi. O zaman dilim istemiyerek «siz» diye hitab ediyor. Sonra gene bir an bakıyorum, birden çocuklaşıvermişsin! Sarışm güzel saçlarm büklüm büklüm yüzüne dökülüyor. Gözlerinde çapkın bir pırıltı... yanaklarınm ortasmda tatlı bir çukur... şimdi ağlıyor, şimdi gülüyorsun. Qzaman, bu çocuklaşan haline bakarak sen diye hitab ediyorum. Maamafih dediğin gibi bundan sonra seni yalnızca sen diye çağıracağım ve ismini söylerken de sadece «Nevin» diyeceğimi Ferid konuşurken kız yüzünü ona çevirmjş, bir derenin akışını dinler, bir manzaranın renklerini seyreder gibi bakıyor ve dinliyor onu... O sırada küçük dudaklarının kendi kendine kımıldadığmı görüyoruz: Ne güzel konuşuyorsunuz, ne hâkim bir sesiniz var sizin Ferid Bey, diyor. Fakat bu cümle ağzmdan çıkar çıkmaz kendini topluyor; utanıyor. Karşısında kara gözlerini, gözlerinin içine dikmiş, kendisine bakan ve bir nefes gibi, fısıldar gibi konuşarak «Sahi mi söylüyorsun, inanayım mı Nevin?» diyen bu güzel esmer adamın havasmdan, tesirinden kendini kurtarmak için yüzünü çeviriyor : Affedersiniz, birdenbire ağzımdan kaçtı, diyor. Affedersiniz mi? Bana kaba bir şey mi söyledm ki af dıliyorsun? Hem insan birisinin beğendiği bir tarafın' söylediği zaman arkasından «affedersin» der mi? O zaman ne demek olur bu? Kızın uçuk sarı yanaklarınm üzerine bir kırmızılık yayılıyor. İri yeşil gözlerini örten kirpikieri kendi kendine kımıldıyor. Utanıyor. (ArKası van Kendi gemilerimizi kendimiz yapalım KADIN SEVERSE Yazan: ESAD MAHMUD KARAKURD 7 Hayır değilim. • Anneniz de yok mu? Yok. Kardeşiniz, babanız filân? • Kimsem yok... Demek yalmzsınız; yalnız başınıza yaşıyorsunuz? Evet, yalnızım ve yalnız başıma yaşıyorum. İnsan yalnız başına yaşıyabilir mi? Mecbur kalırsa yaşar, ne yapsın? Teyzenız, amcanız gibi akrabalarınız da mı yok? Bari onlarla beraber oturun... Ne teyzem var, ne amcam var, ne de halam! Söyledım sana, kimsem yok. Evlenin öyleyse!.. Evleneyim mi? Evlenin ya! Beni kadmlar almıyorlar ki evleneyim ! Niçin almıyorlar? Ihtiyarladım, çirkinleştim de onun için. Artık beğenmiyorlar. Kaç yaşmdasınız? Amma tehlikeli sualler sormağa başladın ha! 30 yaşındayım. Otuz yaşında insan ihtiyar olur mu? Evlenmek istemiyorsunuz da onun için bahane buluyorsunuz beğenmiyorlar diye sizi! Sahi söylüyorum, beğenmiyorîar. Yalan! Sizi her kadın beğenir. Nerede? Ben bir tanesini bile bulamıyorum. Mahsus söylüyorsunuz! Ferid ona doğru yürüyerek, birdenbire kızın küçük ellerini avuclannın içine alıyor. Kara gözlerini gözlerine çevirerek bakıyor... Dudaklarında manalı bir gülüş... Demek beni her kadmın alabileceğini tahmin ediyorsunuz, öyle mi Nevin Hanım?

Bu sayıdan diğer sayfalar: