12 Mart 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

12 Mart 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

12 Mart 1939 CUMBURİYET LÜBNAN MEKTUBLARI Hem inziva köşesi, hem siyaset yuvası: Cüniye Akdeniz kıyılarının bu şirin sayfiyesi, son günlerde mühim siyasî faaliyetlere sahne olmaktadır 2 nci müntehib namzedleri yarın ediliyor YURDPAŞ 8 15 mart çarşamba günü meb'us seçimine başlanıyor. Evvelâ muntehıbisaniler seçilecek ve bu seçim 20 mart pazartesi günü akşamı bitrtıiş olacaktır. Bundan sonra da müntehıbisaniler meb'us seçimine davet olunacaktır. Yurddaş; ATATURKün bayrağı altında toplanan Türk milletinin istiklâl ve teali uğrundakı azmınin timsali olan Büyuk Millet MecİLsı Türkiye Cumhuriyetinin en yüksek eseridir. Türk milletinin yüreğinden doğmuş oz eseridir. Her Turkun meb'us seçimile alâkadar olması Millî Şef INONÜnun yüksek işaretleri iktizasındandır. Yurddaş; ATATURKün eserinin meydana çıkması, Cumhurıyet rejiminin kokleşmesi, Türkiyenin yükselmesl uğurunda gece günduz çalışan Cumhuriyet Halk Partisi memleketin en güzıde ve muktedır evlâdlarından mürekkeb olmak üzere bir namzed listesi hazırlamış, sayın halkımıza takdim edecektir. Bu listede adlan görülecek olan muhterem zevat Partiye, rejimıe bağlılıklarile, memlekete hizmetlerile, irfan ve karakfcerlerile temayüz etmiş yurddaslardır. Bu yurddaşların halkımızın da arzusuna uygun olduğundan eminiz. Yurddaş; Çarşamba günü başlıyacak olan seçlme iştirak et. Bu seçım devresinin milli bayramlardan olduğunu hatırla ve vatana karşı büyuk hizmet ifa edeceğine kani olarak reyini mıntakandaki sandığa atmagı unutma. Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Merkezi PAZABDAN PAZADA Kırk bir buçuk... Bizim aftos!.. Babil kulesi Acıklı bir vazife İki partiden biri Kırk bir buguk... Hani piyangoda büyük ikramiyeyi kazananların bir şaşkınlıkları vardır, parayı nereye sarfedeceklerini bilmezler, gider bir pırlanta yüzük, arkasından bir baş soğanla bir demet nane ahrlar; İstanbul şehri de onlara döndü. Eline devlet piyangosundan beş milyon lir; düşünce bir şaşırdı, garibleşti, avareleşti parayı nereye harcıyacağını bilemiyor Asma köprüsü mü yapsın, tiyatro mu? Çukurları mı doldursun, yoksa otel ve kazino yapıp kesesini mi? Caddeleri m düzeltsin, ara sokakları mı? Şaşırdı, gitti. Bu şehrin iki yüz milyon liraya ihtiyacı var, eline beş milyon lira geçecek. Yani kırkta bir. Bununla şehrin kırk ihtiyacından yalnız biri, nihayet bir buçuğu temin edilir: Kırk bir buçuk maşallah! diyelim, fakat bu parayı da çarçur etmiyelim. Ya ara sokakların tamirine, yahud da hastanelere verelim. Toplu bir iş görmüş oluruz. mak ve kaydırmak için radyo denilen beynelmilel ağızdan istifade etmek istıyorlar. Her millete ayni hakkı müsavi derecede veren bu usulün meşruiyetine belki diyecek yoktur amma, istiklâline düşkün bir radyo abonesi için, evindeki makinenin bir prooaganda cihazı haline gird'§ini görmek hoş birşey değil. İstisnasız, büyük ve küçük her millet, bu Alman, İtalyan, Rus, Fransız, İngihz, Çek, İspanyol propagandasma maruz. Her bırı dünya hâdiselerini dilediği gibi tefsir ediyor. Hepsi ideolojik veya millî görüş zrviyeleri... İçlerinde bir bitarafı olsa canımız yanm.az; fakat o zaman da buna propaganda değil, hakikatin sesi demek icab eder ki, medeniyet radyodan daha mükemmel bir telefon icad etse gene bu sesi duyuramıyacak. Demek ki makinenin terakkısi, hakikdt duygumuzun yükselmesini temin etmiyor, bilâkis yalanların intişarına âlet oluyor! DUYDUNUZMU? Serserinin cevabı Avrupa memleketlerinden birinde, ıçtimaî muavenet müfettişlerinden birisi, serserilerin, ne diye bu yorucu işi yaptıklannı merak etmiş. Yakalanan serserileri, üşenmemiş, birer birer sorguya çekmiş. 826 sı: «Oteki köye iş bulmağa gidiyorum» demiş. Bu, akan suları durduracak bir cevab. 739 u: «Çahşmak isterim amma, iş nerede? Arayıp duruyoruz. Bul da haber ver» demiş. Eh, bu da haklı. 308 i: «Böyle yaşamak, çalışmaktan daha rahat!» buyurmuş. 115 i: «Vallahi onu ben de bilmiyorum. Böyle geldi, böyle gider» demiş. 512 si, başka başka cevablarla serseriliklerini izah etmişler. İçlerinden bir tanesi de şu mukabelede bulunmuş: «İçtimaiyat muharrirleri, serseriler hakkmda makaleler yazsınlar diye serserilik ediyorum.» Biraz daha gayret etse: «Ben serseri değil, vazife sahibi bir adamım. Cemiyete karşı vazifemi yapıyorum. Ben olmasam, serseriliği, ictimaiyat mütehassısları, hangi membadan tetkik ederler?» deyip hak kazanacak. Güniye'nin umumî görünüşü »eyrut, 6 mart kat'î safhasına girmiş bulunduğunu ifade Akdeniz sahillerinin cennele benziyen eder. Emin Osman Paşa, Mısırda İngilız köşelerinden biri de Cüniyedir. Me$h'jr dostluğunu Arab ve Mısır davalarile telîf Kesruvan limanımn kenarında, tabiatin etmekte mahir bir zat olarak maruftır. maddî bir inciye benziyen bu köşesi, bil Zevcesi İngiliz, kendisi de îngilter =d ı hassa baharda pek güzel olur. Bol gü.ıeş, tahsil etmiş bir münevverdir. Onun burabol yeşillik, türlü türlü renklerle süslenen ya gelip Baş Müfti ile uzunca konuşma bir tabiat, Akdenizin lâciverd ufuklan ve yapması elbet mühim bir sebeb ifade enihayet bütün muhiti dolduran bahar ko der. * * * kusu, bütün bunlar, Cüniyeyi bilhassa bu mevsimde dünyanın en güzel yerlerinden Fakat, Cüniye, sade Filistin meselesini «• / bıri yapar. Gürültülü şehirlerin dağdağah halletmekle meşgul değildir. AnlaUığı [Baştaraft 1 inci sahifede] hayatlajile alâkaları olmıyan insanlar, JU daha pek mühim şeyler var: Filistine is dan meb'us seçiminin ehemmiyetinden civarda hep burasını seçerler. Temiz so tiklâl verilince, artık Suriyenin istiklâlhi bahseden nutuklar söylenmiştir. kakları, güzel evleri ve asıl kasabanın et reddetmeğe ve manda rejimini idameyc îlk nutuk, saat 17 de Beyazıd rafma yayılan zarif villâlarile Cünlye imkân kalmıyacaktır. Bu hususta İngiliz meydanında Dr. Fahreddin Kerim Göarkasını meşhur Lübnan dağlarının, bu Hariciye Nazırı Lord Halifaks geçen kay tarafmdan söylenmiştir. Üniversitelutlara doğru sür'atle yükselen eteklerine haftanın sonunda Fransa sefirini kabul nin kapısı önünde ihzar edilen kürsüde, dayamış, bir sükun ve istirahat kucağıd'.r. etmiş, onunla uzunuzadıya bu meselcye havanm muhalefetine rağmen, çok kaBuraya dünyanın dört tarafından in dair konuşmuştur. Bu konuşmalar üze labalık bir dinleyici kütlesi önünde Fahsanlar gelirler; hayattan çekilmek istiyen rinedir ki şimdi Komiser Puaux Parise reddin Kerim ezcümle demiştir ki: « 1938 de Türklük büyük acı müIer buraya sığınırlar. Siyasetin, memleket gitmek üzere emir almış bulunuyor. Bır nasebetile çok mühim bir imtihan geçirlerinden fırlatıp attığı bir takım insanlar haftaya kadar buradan hareket edecek vardır ki onlar da, bu güzel tabiat köşe tir. Suriyede yapmağa memur olduğu di. Bu imtihan neticesinde bir tek kalb sinde inzivaya çekilirler. Meselâ, bizirn tetkikleri bitirmiş bulunduğuna göre, ve bir tek fikir halinde siyasî bütünlüğünü Rıza Tevfik Cüniye civarında oturur. O Fransanın bu mesele hakkmda karar ver bütün dünyaya bir kere daha ispat etti. na burada da «filozof» derler ve büyük me zamanı da zaten gelmişti. Cüniyede Şimdi yeni bir imtihana giriyoruz. Bu bir siyasî adam gözile bakarlar. Mavera söylenen sözler, burada ve Şamda söyle imtihanda takib edeceğimiz yolu, Millî yüşşeria Emiri ona burada küçük bir vil nenlete pek beozeıuiyof :• Suıiye Filiotinle Şef Üüiverâitedeki nutkunda bize göslâ almış, kendisine tahsisat vermiş, o da birleştirilecek değil, müstakil olacakınş. terdi.» sekiz senedenberi burada sükunet içiude Hem de cumhurifet şeklinde değil de, •Hatib, Büyük Millet Meclisinin m | r yaşayıp durur. Onun gibi, burada birçok krallık halinde. Hatta .Cüniye, kral nam letin yegâne ve hakikî mümessili oldusiyaset sürgünleri vardır: Cezayirli meşhur zedlerinin isimlerini bile şimdiden tayin et ğunu, Millet Meclisinin millî tarihimizEmir Abdülkadirin oğlu, Emir Said El miştir: Ya Cezayir Prensi Soid, yahud de oynadığı rolleri ve 15 yılın cumhuriCezayirli, Iran Şahlanndan Nasıreddi da eski Hıdiv Abbas Hilmi Paşa! yetçilik, halkçılık ve milliyetçilik umdeleri nin oğlu Prens Eminul Devlî, meşhur izah etBütün bunlara alelâde siyasî dedikodu etrafındaki muvaffakiyetlerini Baş Müfti, ve saire... larak bakmak kabil olmakla keraber bu miş ve inkılâbımızın bugüne kadar elde Arada bir, yakın şarkın mühim devlet dedikoduları yabana atmak da caiz de ettiği verimleri anlatmıştır. Taksimde adamları tarafmdan da ziyaret edilen bu ğildir. Biz, büyük siyaset pazarlarında oCüniye, son aylarda, Baş Müfti dolay^i lup biten şeylerin, her mesele resmî şekilTaksimdeki nutuk, Beyoğlu Halkevi le çok ;neşhur oldu. de meydana konuncıya kadar, ancak ha Başkanı Ekrem Tur tarafmdan söylen* * * ncî manzarasını görürüz. Halbuki Cüni miştir. Ekrem Tur meydanı dolduran Dün de ben orada bir fcezinti yaptım. ye, kuliste yaşar. Londra ve Parisin en kesif halk kütlesine hitab ederek rejimin Bir hayli siyaset dedikodusu öğ^ndun. mühim seyahat muhitlerinden Cüniyeye 15 senede vücude getirdiği büyük ilerleDoğruyu söylemek lâzım gelirse niyetLa hergün birkaç mektub gelip gider. Bunun meden bahsetmiş, bu terakki ve tekâmüsade gezmekti. Fakat, Cüniyenin havası için, çok mümkündür ki bu şayiaların pek lün, millî iradenin hakimiyetinden doğsade bahar kokularile değil, »iyasetle de yakında göreceğimiz hâdiselerin hakikat duğunu söyliyerek Millî Şef İnönünün doludur. İnsan oraya gidince istemese da erile sıkı bir alâkası bulunsun. seçime temas eden nutkunu tebarüz ethi pek çok işitir ve pek çok şey duyar. Benim şahsî kanaatim şudur ki Filistin tirmiştir. En evvel Filistin işlerinden başlıyayım: meselesi hallolunmak üzere olduğu gibi Saat 20,30 da da Şehremini HalkeBaş Müfti, küçük bir villâda, ailesile be Suriye işlerinin de Filistin vukuatının va vinde bir toplantı yapılmış ve salonu dolraber, sakin ve gayet mütevazı bir hayat racağı neticelerden müteessir olmaması duran kalabalık bir kütle önünde Emin yaşıyor. Orada pek büyük bir şöhreti kabil değildir. ÂIi Yaşın, seçim hakkmda alâka ile din3JC SfS 5JC vardır ve herkes kendisini seviyor. Fakıt, enen bir nutuk söylemiştir. zannedilmemelidir ki, içinden hemen hiç Verdiğim bu malumatı tamamlamak üBugün de şehrimizin muhtelif semtçıkmadığı ve orada kimseyi kabul etme zere ilâve edeyim: Bütün bu işler arasınerinde nutuklara devam edilecektir. diği bu evde, dünyadan elini çekmiş bir da Türkiyenin de adı geçmekte deva.tı emünzevidür. Hayır, böyle değil, biraz ev diyor. Beyrut, önümüzdeki iki üç ay Merdivenlerden düşen kadın vel Mısır hükumeti Maliye Nazın Emin içinde Fransanın Ankara sefirinin buraya Yedikulede Havagazi sokağında 5 nuOsman Paşa kendisini ziyaret etmişti. Ri gelmesini bekliyor. Sefir burada Suriye maralı evde oturan Hatice, evvelki gece vayete nazaran, bugün, yahud yarın da meeslelerinin Türkiyeyi alâkadar eden evinin merdivenlerinden düşmüş, hâ Irak Başvekili Bağdaddan bir gün için kısımları hakkmda Puaux ile konuşmaya mile olduğu için hastaneye kaldırılmışoraya gidip kendisile konuşacaktır. Bu zi geliyormuş. Puaux Parise gitmezden evır. Kadın, hastanedeki bütün tedavileyaretlere sebeb, Londra konferansıdır. vel bu meseleler hakkmda da sefirin veree rağmen, dün ölmüştür. Cüniyede söylenen sözlere göre, Lon ceği malumatla mücehhez bulunmuş oladra konferansı işlerini bitirmek üzere caktır. Birbirini yaraladı Şarkî Akdeniz Arablığının mühim hâdir ve sade Filistin için değil, Suriye için Haydarda oturan 17 yaşında Ahmed de gayet mühim kararlar arifesinde bulu diseler arifesinde bulunduğu muhakkak Yükselle Dökmecilerde Vahanın yanınnuluyor. Filistinin müstakil bir krallık ha tır. da çahşan çırak İbrahim birbirini bı C. T. çakla yaralamıştır. line getirilmesi noktasında İngıltere, A rab âlemile mutabık kalmış. Ancak, Yahudilerin vaziyetleri hakkmda henüz Hr taraftan İngilizlerle Arablar, diğer taraftan da gene ingilizlerle Yahudiler ara sında bazı ihtilâflar varmış. Bir rivayete göre Filistin meclisbde Yahudilere yüzde otuz, diğer bir rivayete göre yüzde kırk yer veriliyormuş. Bir rivayete göre Emin Osman Paja, İngiltere namına, birinci teklifi getirmiş, Baş Müfti de teklifi kabul etmiş. Diğer bir rivayete göre de ikinci teklifi getirmiş ve Baş Müfti kat'î surette red cevabı vermiş. Fakat, Cüniyede esen siyasî hava gayet müsaid ve Baş Müftinin evinden dağılan bütün intıbalar, nikbindir. Filistin davası, Baş Müftinin tayin ettiği esaslar da hilinde halledilmek üzeredir. Bütün alâmetler de zaten bunu göster Yeni Danımarka Sefirinin itimadnamesini Cumhur Reisimize takdim mekle beraber Emin Osman Paşanın bu ettiğini yazmıştık. Yukarıki resim, Sefiri, Çankayada Millî marşımızı dinler raya gelmiş olması da davanın son ve ken göstermektedir. Acıklı bir vazife Bizim aftos!.. Çocuklar! Bu Eminönü meydanı bize pek pahalıya oturacak, anladım ben. Kazmayı vurdukça •eni bir masraf kaoısı açıhyor: Ha şu ois dükkânları da yıkalım, ha şu camiin ^ağındaki bitpazarmı da kaldıralım, ha şu köşeye güzelce bir abide, ha bu köşeye renkli fiskiyeler konduralım derken bir de bakacağız ki, Eminönü meydanı, tek başına bütün Belediye varidahnı, hükumetin şehre verdiği ikramiyeleri sömürüp gitmiş. Bu meydan, ihtiyar bir hovardanm parasını yiyen aftos gibi, soyundukça güzelleşecek, güzelleştikçe süslenecek, süslendikçe cazibesi artacak ve manzarasına canlar dayanmıyacak, bizi de soyup soğana çevirecek. Ööö..f! Bre hain, bre kâfir, bre vefasız! Meger sen ne hasnâ ve müstesna, ammâ ki ne fettan işmişsin! îlk elde bizden iki milyon çektin. Daha da çekeceğinden başka. Velâkin senin bir gamzene bin hazine feda!.. Babil kulesi Radyoda en çok sinirime dokunan şeylerden biri de, Avrupa istasyonlarının Babil kulesine dönmesidir. Fransayı açarsınız, italyanca konuşur; İngiltereyi açarsınız, arabca konuşur; Almanyayı açarsınız, ingilizce konuşur; İtalyayı açarsınız, ispanyolca, portekizce, fransızca, ingilizce, türkçe konuşur. Hem de ne çetrefil türkçe! Fransızcayı biraz bilen Türklerin italyancayı anlamaları belki daha kolaydır. Milletler birbirlerini kendi politikalarına kandır Namzedliğini koyanlardan biri «Liste! Liste!» diye bağıran müvezzi çocuğunun sesini duyunca bayılmış, halbuki Kahve ihtikârı yavrucak meb'us lisHanovr'da kahtesi değil, piyango ve buhranı varmış. listesi sahyormuş. Mizah gazetelerimizHem bu buhran o den birinde çıkan karikatürün mevzuu bu dereceyi bulmuş ki imiş. kahve satan dükkânSahiden, namzed listesi çıktığı gün, larm önü, lâteşpih evvelce müracaat eden 3500 kişiden Harbi Umuımideki kim bilir kaç tanesi baygınlıklar geçırefırınlarm manzarasıcek. Ben bu zatların eşlerine, dostlarına nı andınr bir hale rica ediyorum, listeyi daha evvel görürgelmiş. Her kahveci lerse müspet veya menfi neticeyi onlara dükkânınm önünde, birdenbire haber vermesinler. Fakat bu arka arkaya sıralantavsiye beyhude. Listenin gazetelerde çımış bir kadın kalakacağı sabah, horozlardan evvel bu ü^alığı. Yanaşabılene midler uyanacak (şayed gece gözünü aşkolsun. kırptıysa!), yataktan kalkacak, müvezEkmek olsa neyzilerden evvel gazete matbaalannm önüse. Fakat kahve hatın için çekilen bu sı. ne koşacak ve bekliyecek. Acaba namzed listesi, piyango ikra kınh zabıtanın gözüne çarpmış. Kahve; miye listesi gibi radyo ile neyedilemez kıtlığının sebebini arastırmağa başlamış' mi? Biz gazeteciler, hem de en münev lar ve bulmuşlar. Dükkânların önüne' v«r ve sayın okuyucularrmız<lan mühim toplanan kadınlardan bir kısmı, bu sıi ce bir kısmını sukutuhayale uğratarak üz ktntıyı her gün çekiyor, fakat evine yıg'ıs mek istemeyiz. Ayılan bayılan olabilir. yığın kahve depo ediyormuş. Şüpheîi görülen kadınların evlerindil Bu nazik ameliyatı, münasibce teselli kelimelerile, gene Ankara radyosu yap yapılan araştırmada, ambarlar demiyeı sa bizi acıklı bir vazifeden kurtarmış o yim amma, dolablar dolusu kahve buj lurmıuş. ur. Nereden nereye! Brezilya'da bolluk oJ İki partiden biri lacak; lokomotif ocaklarında tonlarla İki gene, tramkahve yakılacak; bu yüzden Hanovr, vayda konuşuyordu. kahve kıtlığı çekecek, kadmlar ihtikâr Bir tanesi, alâkadar sucundan hapse girecek! >lduğu zengin bir Kahvenin adı mükeyyiftir amma, banzdan bahsediyorzan böyle muazzib tarafı da olur işte. du. Anlattı, anlattı. Sonra arkadaşına sordu: Evvelâ bu kıza mı namzedliğimi koyayım, Partiye mi? Kız çok mu zengin? Halis Parisliler ç° k İspanyol konsoloshanesi dün Millî hükumete geçti [Baştarafı l inct sahifede] solos derhal konsoloshanenin bütün evrakını ve hesabatmı General Franko'nun mümessiline teslim etmiştir. Palenzia konsoloshaneye Frankist bayrağını keşide ettikten sonra, Büyükdereye gitmiş ve İs panyol elçilik binasını da teslim alarak oraya da Frankist bayrağını çekmiştir. Palenzia bilâhare saat 15,30 da Galata nhtımmdan bir motörle Halice gıt miş, orada haciz altında bulunmakta olan Macellanos vapurunu gezmiştir. Gemi kaptanı, mümessili karşılamış ve tayfaları takdim etmiştir. Bu merasimden sonra, geminin direğindeki cumhuriyetçi bayrağı indirilmiş ve yerine Frankist bayrağı çe kilmiştir. Mümessilin sb'zleri Palenzia, dün kendisib görüşen bir arkadaşımıza şunları söylemiştir: « İstanbuldaki konsoloshanemizi, Büyükderedeki yazlık sefarethanemizi, ve Halicde bulunan Macellanos adındaki İspanyol vapurunu teslim aldım. Devir ve teslim muamelesi normal şerait altında oereyan etti ve bilumum resmî kayıdlar, hesablar ve binalar teslim edildi. Pazartesi günü Ankaraya giderek oradaki elçiliğimizi de teslim alacağım. Ankaradan dönünciye kadar, îstanbuldaki konsoloshanemiz kapalı kalacaktır. Ya kında İstanbula yeni bir konsolos tayin edilecektir. Şimdiye kadar konsoloshanede çalışmış olan mçmurların vaziyeti hak Parisin tarihini yazan ve Parise aio malumatı devamlı surette tespit etmekle meşgul olan tarihçiler cemiyeti Paris tarihçileri encümeni, bu şehirde şimdi kında karar vermek salâhiyeti Burgos hü halis Parisli olmak üzere kaç kişinin bulunduğunu öğrenmek istemiş, o makkumetine aiddir. sadla ilk tecrübeye girişmiştir. Ölcüye Ben halen nasyonalist İspanya hüku metinin Türkiyedeki umumî ajanıyım. gelince, halis bir Parisli, kendi bu şehirTürkiye Cumhuriyeti, hükumetimizi tanı de doğduğu gibi, babası, büyük babası dığmdan, pek yakında umumî ajanlığın ve dedesi de Pariste dünyaya gelmiş erelçiliğe tahvili muhakkaktır. Ben, iki kektir. Bu esas gözönünde tutularak, memleket arasında mevcud asırdide dost gelişi güzel iki yüz adres yazılmış ve luğun daha ziyade terakki ve inkişafına bu adreslere gidilmiştir. Araştırma, sorçalışacağım, çünkü hayatımın uzun müd gu, sual neticesinde, bu adreslerdeki iki yüz erkekten yüz kır kaltısının Pariste deti Türkiyede geçmiştir. Türkleri ve doğmuş olmadıkları öğrenilmiştir. BaTürkiyeyi samimiyetle seviyorum.» baları, büyük babaları ve dedelerı de hep taşralı imiş. Diğer taraftan bu kimMüracaat yapılmamış! Maarif müdürlüğünden şu mektub selerin çocukları, hiç de Pariste kalmak arzusunda değillermiş. Şu hale göre de gönderilmiştir: < (Bakırköy mektebinde bir hâdise ol Paris şehri, daha ziyade bir dört yol du) başlığı altında yazılan hâdisenin ağzı, bir yol uğrağı, bir geçid yeri mavaki olmadığı ve talebeden bu hususta hiyetinde imiş. Ancak pek az Parisli, okul ıdaresine hiçbir müracaat yapıl dört nesildenberi müstemirren Parisle madığı gibi hükumet doktorluğuna ve yerleşmiş birkaç aile olmakla öğünebileyönetgemize de mekteb idaresinin bir cek vazjyettelermiş. müracaati olmadığı öğrenilmiştir.> Öyleyse kıza namzedliğbi koy! Çünkü bu daha zengin bir parti! Son tetkiklere göre, Paris, bir yol uğrağından farksızdır SERVER BED1 Zorba sarhoş Osman Kaçar admda birisi, Lüleci Haydarpaşa Lisesinden Yetişenler, Hendek caddesmde Hacı Babaya aid 28 dün saat 14,30 da Maksim salonunda bir numaralı kahveye gelmiş, sarhoş olduğu çay vermişlerdir. Çayda, lisenin eski ve için etrafı rahatsız etmeğe başlamıştır. yeni birçok mezunlarile muallimleri buBu sırada Osman dışan çıkartılmış, kah lunmuştur. venin önünde münakaşa başlamıştır. OsHukukçular tarafmdan Maksm saloman bu sırada bir el kahveci Hüseynin nunda tertib edilen «hukuk gecesi» de ayaklarma, üç el <\e havaya ateş etmiş,çok parlak geçmiştir. Çaya birçok Ad yakalanmıştır. Üzeri arandığı vakit ta liyecilerimizle tanmmış hukukçularımız banca bulunamamıştır. Tahkikata de ve Hukuk Fakültesi talebesi iştirak etmiştir. vam edilmektedir. . Haydarpaşa Lisesinden Yetişenlerin çayı

Bu sayıdan diğer sayfalar: