13 Mart 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

13 Mart 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

13 Mart 1939 CUMHURtYET SON «IABERLER Atina mekîubları Hariciye Vekilimizin Atinayı ziyareti samimiyetle karşılandı Slovakyada sükunet iade edildi, yeni kabine, Cumhur Reisi tarafından kabul ve tahlif olundu (Bastarafi 1 inct sahifede) Yeni Slovak kabinesi dün teşekkül etti Alman matbuatımn aldığı TürkElen dostluğu kalblerde yaşıyor İÇTİMAÎ ISTANBUUün KUSURLARI TETKÎKLER Seyyar Satıcılar Yazan: M. B. rıya iner. Eğer bu seyyar satıcı olmasay dı şuradaki dükkân bugün yaptığı satı şın birçok misli fazlasını yapacak' mali yeti düşecek, size az kârla çok muntazam ve temiz şartlar altında mal satacaktı Bugün İstanbulda, faraza bir kilo elmanın bir hâldeki, bir de dükkândaki fiatına bakarak esnafa «ihtikâr yapıyor» diyoruz; eğer bir manav dükkânmda gürde en çok elli kilo elena satacak olursa size bunu daha ucuz nasıl verebilir? Farzediniz ki Istanbulun ihtiyacmı tatmin için beş yüz manav ve bin sebze dükkânı kâfidir. Bunların birer de çırakları olsa bütün iş görülür. Halbuki her rasgelen seyyar satıcı olursa İstanbulda bin lerce insan, boş yere sabahtan akşama kadar bağırıp dururlar ve sokaklarda dolasırlar, alışveris temerküz imkânlarını kaybeder ve malların ucuz satılmaları imkânı kalkar. bunun yerine hile, yalan, pahalılık gelir. İHEM NALINAİ i MIHINA Partinin bilânçosu eb'us intihabı günleri yaklaştı. Cumhuriyet Halk Partisi hatibleri Partinin on beş seneük faaliyetleri hakkında nutuklar söylemeğs başladılar. Umumî intihabat, siyasî partiler için bir muhasebedir. Partiler, kendilerine dün rey vermiş ve bugün gene rey verecek olan halkın huzurunda, dünkü faaliyetlerinin bilânçolarım ve yarınki çalışmalannın programını yaparlar. Halkın itimadmı ve reyinı isterler. Memleketimiz tek parti usulile idare edildiği ve intihab mücadelesi olm^dığı için, Parti hatıblerinin halkla konusmalarına lüzum yoktur, sanmayınız. Siyasî parti, bir de olsa, beş de olsa, intihab zamanında, geçmiş ve gelecek faaliyetleri hakkmda halka izahat vermek mecburi yetindedirler. Çünkü partüer. daha evvelki intihablarda, kendi programlarını beğenerek kendi namzcdlerine rey vermiş olan halk tabakalarına, programlarma nekadar sadakat göslerdiklerini ve gelecek intihab devresinde neler yapacaklarını anlatmak vazifesile mükelleftirler. Bu, vekilin müekkile hesab vermesi demektir. Onun için, memlekette tek parti de olsa bu hesabın verilmesi lâzımdır. Bu hesab vermenin, halkı, memleket şlerile esaslı surette alâkadar etmek için de lüzumu vardır. Nitekim, dün akşam Taksimde, Beyoğlu Halkevi başkanı Ekrem Tur nutuk söylerken sıkı bir yağmur yağmakta olmasına rağmen hatibi dinliyen epey bir kalabalık vardı ki bu ılâka, memnuniyeti mucib birşeydir. 1908 denberi geçirdiğimiz parti hayaını ve mücadelelerini görmemiş ve yasamamış olanlar, Ebedî Şef Atatürkün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisinin nekadar büyük işler gördüğünü, eski iîe eniyi mukayese yolile, bizler kadar takdir edemezler. Ben, 1908 senesi sonundan 1920 senesi martına kadar, Meclisi Meb'usar.ın çinde yaşadım. Siyasî partilerin faali • ^etlerini çok yakından gördüm. O zamınki isimlerile siyasî fırkaların, yaptıkları ek iş tefrika olmuştur. Bir tek misal: talya, siyasî ve sevkulceyşî bir baskınla Trablusgarba, taarruz ve devlete harb an etmişti; Balkan devletleri, gizliden gizliye bir ittifak hazırlıyorlardı. Osnıanh )arlamentosile hükumeti ise, kanunu esainin 35 inci maddesınin tadilile meşgulü. Millet meclisinin padişah tarafından eshine aid olan bu maddenin müzake esi ve dedikodusu aylarca hükumeti de, meclisi de meşgul etti. Sanki harb filân yokmuş gibi partiler ve meb'uslar birbirlerine girdiler. Neticesi, biz farkına bile varmadan Balkan ittifakının haz'rlanrp imzalanması ve devletin müthiş bir hezimete uğraması oldu. Cumhuriyet Halk Partisinin 15 yıllık faaliyet bilânçosu, ise, hep, millî hayatm her sahasına aid zaferlerle doludur. Türkiye, bu 15 senede, 150 seneye sığmıyan büyük ilerleme hamleieri yaptı. Haîk Partisinin ve onun büyük şeflerinin millete verdikleri bilânço, çok yüklüdür. Yarınki programa gelince, on beş senelik zaferlerin hepsinin tahakkukunda yorulmak bilmez mesaisile teferrüd etmi= olan Büyük Millî Şef İsmet İnönünün dünkü hayatı, yarınki programm ta kendisidir. Bundan birkaç ay evvel Almanya, bu büronun azasmdan Holandalı gazeteci Allering'in istifa etmesini istemişse de mumaileyh bunu kabul etmemiştir. Bunun üzerine Almanya, Çek hükumetine lüzumlu addettiği takdirde batün cemiyetlere birer komiser tayin etmek salâhiyetini veren kanunun tatbikmı iste miştir. Bu müddet zarfında da büronun Alman ve îtalyan azaları istifa etmişlerdir. Prag, nihayet Berlinin arzusunu yerine getirmiştir. Esasen eylul hâdiselerin denberi birçok ecnebi gazeteciler hiiku met merkezinden ayrılmışlardır. vaziyet Patlatılan kestane fişekleri Bratislava 12 (a.a.) Gece birçok mağazaların ve iki Yahudi kahvesinin önünde kestane fişekleri patlamış ve maddî hasara sebeb olmuştur. Yapılan tahkikattan bu fişeklerin Almanlar tarafından bırakıldığı anlaşılmıştır. Sabahleyin sükunet avdet etmiş ve şehir bayraklarla donatılmıştır. Almanlar anşlusu tes'iden gamah haçlı bayraklar asmışlardır. Slovaklar ise, çifte dallı Slovak haçlarını taşıyan bayraklar asmışlardır. Slovakyada sükunet Bratislava 12 (a.a.) Slovakyada sükunet hüküm sürmektedir. Halkın yeni hükumeti müsaid bır şekilde karşıladığı zannedilmektedir. Eski bir nazırın şiddetli nutku Berlin 12 (a.a.) Alman istihbarat bürosunun bildirdiğine göre eski Slovak nazırlarından Durcanski, Viyana radyosunda bir nutuk söyliyerek Çeklere şıd detle hücum etmiştir. Sabık nazıra göreÇekler Slovakları muhtariyete olan haklarından mahrutn bırakmağa uğraşmakta ve Slovakların zaranna olarak kendi menfaatlerini temin etmeğe çahşmakta dırlar. Hatib, Tisso hükumetinin azli kanunu esasiye muğayir olduğunu, çünkü Slovak hükumetinin ancak Slovak diet meclisince verilecek bir ademiitimad reyile çeki lebileceğini söylemiştir. Mumaileyh, Tisso hükumetinin vazi fesine devam etmesi lâzım geldiğini kaydettikten sonra netice olarak demiştir ki: « Zaferi tam olarak istihsal edeceSîmizi ve onu Hlinka'nm populist partisinin direktiflerine göre muhafaza ede eeğimizi size temin ederim.» >itıı.t lllllllllllllll Büyük bir rezalet Amerikada çocuk düşür İhyasının senei devriyesi mek için bir kumpanya büyük bir tezahüratla kutlulandı kurulmuş Nevyork 12 (a.a.) Brroklyn'de birkaç senedir çocuk düşürmek işile uğraşan ve 100 kadar doktorla Adliye Nazır muavini Ulmann'ı da ihtiva eden Hr teşkilât meydana çıkarılmıştır. Adliye Nazır muavini, aleyhinde mahkemeye yapılan bir şikâyet üzerine istifa etmiştir. Mahkeme yaptığı tetkikat neticesinde, bu teşkilâtın her sene vasatî olarak 100 bin çocuk düşürttüğünü ve gene her sene yedi buçuk milyon dolar kazandığını tespit eylemiştir. Feci bir tayyare kazası Roma 12 (a.a.) Trablus'tan Stettin'e gitmekte olan bir Alman bomAmerika, harb gemileri inbardıman tayyaresi Ferrare eyaletinde şasını kolaylaştıracak kâin Dogalo civarında yere düşmüş ve Vaşington 12 (a.a.) Âyan Haritayyarede bulunan altı zabitten 5 i ölmüşciye encümeni reisi Pittman parlamentctür. 2 kişi paraşütle hayatlarını kurtara ya birkaç güne kadar bir kanun teklifinbilmişlerdir. de bulunarak Amerika deniz tezgâhları Patrik Miron'un nâşı kanununun tadilini istiyeceğini teyid eyBükreşe getirildi lemiştir. Bükreş, 12 (a.a.) Sabık Başvekil Bu teklif ecnebi devletlere Amerika Patrik Miron Cristeanun nâşını hâmil tezgâhlarına siparişte bulunmaları için tren bugün buraya gelmiş ve bayraklarla kolaylık gösterilmesini istihdaf eylemektesüslenmiş ve siyah tülllere bürünmüş, is dir. Fiatlar, Alman ve İtalyan tezgâhlatasyonda, Başvekil Mironesco, hükumet rile rekabet edebilecek bir seviyeye in azası, askerî ve mülkî rical ve ruhanî ri dirilecektir. cal ve büyük bir kalabalık tarafından huşu ile karşılanmıştır. Saracoğlunun, Atinada karşılanması programının en bariz tarafı, Türk Yunan dostluğunun açık ve samimî bir sadelik içindeki tezahürleri ve Türk mümessilinin, kendisini hakikaten Ankarada, ça r hştığı muhit içinde sanacak kadar teklifİngiliz mehafilinde Londra, 12 (a.a.) Salâhiyettar în siz bir surette cereyan etmiş olmasıdır. Türkiye Hariciye Vekili, Atinaya mugiliz mahfilleri, Slovakya buhranı hakkınvasalatında kısaca söylediği sözlerle, da büyük ihtiyatkârlıklar muhafaza etmekte ve yalnız Bratislava hâdiseleri kar Türk Yunan hükumetleri tarafından taşısında vaziyet almak için hiçbir sebeb ol hakkuk ettirilen iki millet arasmdaki dostmadığını bildirmekle iktifa eylemektedir. uğu, iki tarafın müşterek mah telâkki ettiPazar gazetelerinin yazıları da çok ihti ğini anlatmıştır. Eminim ki, Şükrü Saracyatkâranedir. Gazeteler, yalnız hâdiseleri oğlu, Yunanistandan ayrıhrken, Yunan milletinin Türk Yunan dostluğu fikrini, kaydetmektedir. tıpkı Türk milleti gibi, tamamen benimsediğine bugün, Türk milletine karşı beslediği dostluk hissiyatı kadar muhabbetle dolu ve mukaddes bir başka dostluk yoktur. Şeflerinin, bütün dünyayı hayrette bırakan bir cesaretle tesis ettikleri iki millet arasmdaki dostluk siyaseti, bugün, gerek Türkler, gerek Yunanlılar için, ideal bir millî siyaset olmuştur. Bu siyaseti kuranarın halefleri, onu, kendi çocuklan gibi Berlin 12 (a.a.) Bütün Almanya, büyüttüler. Ve bugün, her iki memleket Alman ordusunun ihyası ve anşlusun yılhükumetleri, bu siyasete derin bir haradönümü olan «kahramanlar günü» nü ret ve taassubla bağlanmışlardır. Türkiye tes'id etmektedir. le mevcud dostluğa karşı olan bu bağlılıBütün Alman şehirleri donanmıştır. ğı, Şükrü Saracoğlu, selefleri gibi bizzat Berlin operasında Hitler'in huzurungörmüştür. Binaenaleyh, Türkiye Harida büyük merasim yapılmış ve Amiral ciye Vekilinin ziyareti sırasında, Türk Raeder bir nutuk söylemiştir. Amiral Yunan dostluğuna sadakat teminatının Almanyanm sulhu istediğini, fakat kenekrarına lüzum yoktu. Onun, memleketidi emniyetini temin etmeğe ve Alman 1 umizde ikameti müddetince, iki milletin dudlarınm içinde ve dışında yaşıyan Alkalbleri konuşmuş ve bu kalbler, en bemanları himaye etmeğe azmetmiş bulunâgatli hatiblerden daha iyi meramlannı duğunu tebarüz ettirmiştir. fade etmişlerdir. Yunan hükumeti tarafın Hitler, bundan sonra meçhul asker adan verilen ziyafette, kadehler kaldırılırbidesine bir çelenk koymuş ve yapılan en, bu harekete de resmî bir mahiyet vergecid resminde hazır bulunmuştur. mek ihtiyacı hissedilmemiştiı llllllllllllllllllMiıı Berlin, 12 (a.a.) Yan resmî bir membadan bildiriliyor: Berlin politik mah fillerinin Slovakya meselesi karşısında aldıkları vaziyet, Alman matbuatımn aldığı vaziyetin tamamile aynıdır. Pragda, teşrinievvel hâdiselerinden sonra müşahede edilen psikolojik değişmenin muvakkat bir mahiyet gösterdiği burada, bilhassa son haftalar zarfında gittikçe artan bir endişe ile kaydedilmiştir. Bilhassa bu sene bidayetindenberi vukua gelen bazı hâdiseler, Çeklerin, vekayiin inkişafı karşısında terkedilen vaziyeti başka yoldan yeniden elde etmek arzusundan vazgeçmemiş olduklarını göstermektedir. Prag, Beneş rejimi altında Alman grupunu tethiş edeceğini ve tazyik altında tutacağını sanmıştı. Şimdi de Çek hâkimiyetini yeniden tesis için, evvelâ Karpat Ukraynası üzerinde malî ve askerî tazyikler icrasına başladı. Aksülâmellerin zâfından cesaret alan Prag, şimdi de Slovakyaya karşı cebir hareketini yaptı. Bu cebir hareketi hâlâ ÇekoSlovakyada yaşayan Almanlar üzerinde acı tesirler tevlid eyledi. Süngülerin ve diğer tazyik vasıtalarının yardımile, Presburga yeni bir hükumet getirildi. Bu hükumet Pragın fikrince, Çeklerin pozisyonunun filî bir takviyesile eski vaziyeti yeniden tesis edecektir. Beneş rejimini çok andıran bu mantaliteye ve bu metodlara dönüş, Almanyada, hayret ve derin endişeler doğurmaktan hali kalamaz. Filhakika Münihte başlayan ve Viyanada devam ettirilen politika, Orta Avrupada inkişafa yol açmak ve Orta Avrupayı vaktile Balkanlara hâs vaziyetlerden kurtarmak istemişti. Bugünkü vaziyet şu bakımdan daha ziyade şayanı teessüftür ki kendilerine bunun aksine söylenen protestolara rağmen, Çek politikasınm bugünkü zimamdarlarının orta Avrupanm takviyesine ve sükunetine işbirliği yapmak için lüzumlu hüsnüoiyetine ve mes'uliyet hissine malik olmadıkları gözükmektedir. Istanbulun imarından bahsediliyor. Belediye bir eline borc para, ötekine de bir balta alıp Istanbulun şu tarafını yıkacak, bu tarafını imar edecek deniiıyor. Buyünkü Istanbulun bır tarafma ındirilecek bir balta darbesinin bizi nereye kadar götüreceğini ve bu baltayı malanın ne zaman ve nasıl takib edeceğini kicnse bilemez. Hele borc para ile imara kalkmanın insanları nasıl iflâsa sürüklediğin: bu memlekette borc para ile ev yapan herkes tecrübe etmiştir. Bunun için, bu işlere benim küçük aklım bir türlü eremiyor. Atina sokaklarında Türk Vekilini alkışlıyan iki Yunanlı çocuk Atina, 8 Mart (Hususî muhabirimizden) Türkiye Hariciye Vekili Şükrü Saracoğlımun Atinayı ziyareti, Yunan milletine, Yunan dostluğuna ve Balkan tesanüdüne olan derin ve samimî bağlılığmı bir kere daha izhar etmek vesilesini vermiş oldu. Esasen Türkiye Hariciye Vekilinin bu ziyaretinde, hususî bir siyasî gaye yoktu. Bu itibarla, Saracoğlunun Atinaya yaptığı dostça ziyaret, son derece populer bir mahiyet almış ve bilhassa, merasim programında resmî müzakerat münderic bulunmaması, Vekilin, Atina şehrinde misafir olduğu üç günlük müddeti, tamamen resmî Yunan mehafilile ve dost ve müttefik Türk milletinin mümessilini, binlerce kişilik kalabalık halinde istikbale koşan Yunan milletile, daha geniş temaslarda bulunmağa hasretmesini mümkün kılmıştır. Alman ordusu Aklımın erdiği birşey var: Bir şehrin imarı, mutlaka, harab veya yarı harab yerlerini yıkıp geniş caddeler açmak, asrî meydanlar vücude getirmek demek değildir. Şehirde, onu güzelleştirmeğe, asrî bir şehir yapmağa yarayacak birçok işler ve ıslahat vardır. Bir kere işe bunlardan başlasak, elbet daha iyi ederiz. Ben bugün bunlardan birini ele alacağım: SeyVakıâ bugün seyyar satıcılar, bazan yar satıcı. dükkâncılara nispetle daha ucuz satar* * * lar. Fakat, bu demek değildir ki seyyar Seyyar satıcı bir kısım İstanbul halkı satıcılar olmasa dükkânlar daha ucuz saiçin adeta mukaddes birşeydir. Alışlığı tamazlar. Avrupada, pek çok ahvalde şeylerden hiç ayrılamıyan bütün insanlar seyyar satıcı dükkândan daha pahalı sagibi, İstanbulda da bir sınıf halk vdrdır tar. Sebeb? Orada seyyar satıcı, her yerki doğarken kulağı, ilk ses olarak bu sa de bulunur birşey değüdir; bir lükstür. tıcıların ciyak ciyak feryadlannı duymuş Herhangi birşeyi, bekîemediğiniz bir zaolduğu için bu sesten aynlmağa bir türlü manda sizin ayağınıza kadar getirmiş olrazı olamaz. Pazara ve çarşıya gıtmek duğu için fiata zammeder. Esasen Avten üşenen, apartımanın dördüncü kat rupanın nizam ve intizam seven yerlerinde penceresinden aşağıdaki sebzeci ile her bizdeki tarzda seyyar satıcılık kâmüen sabah bir fasıl kavga etmekten zevk ahn kalkmıstır. Yalnız, intizamsız ve muhafakadmlardan başlayınız da mahalle kah zakâr Fransada henüz yaşıyan bir seyyar vesinde iktısad tahsil etmiş olan ulemaya satıcılık varsa da bizdekine nispetle çok varıncıya kadar birçok insan için seyyar fazla nizam altındadır. * * * satıcı, İstanbul hayatınm en büyük kahramanıdır. O olmasa, İstanbul artık otuHayır, seyyar satıcılık, hakikî manarulabilir bir şehir sayılamaz. Onlara gösile ucuzluk temin etmez. Bu nevi satıcıre seyyar satıcı ucuzluk ve kolaylığın !ık nekadar azalır ve nekadar fazla konkendisidir. trol altına girerse İstanbulda perakende Bu seyyar satıcmm türlü türlü müda ticaret o kadar nizam ve intizam altına fileri vardır. Bir gün Belediyenin bu işle girecek ve fiatlar o derece tabiî surette alâkadar bir rüknile mevzuu münakaşa ucuzhyacaktır. ediyordum. Bana şöyle söyledi: İstanbulun seyyar satıcılığı, sade bu fiat, temizlik ve alışveris dürüstlüğü bakı« Bu seyyar satıcıyı nasıl kaldırınz, bu sayede fakir Anadolu halkı iş bu mından değil daha birçok bakımlardan pek fena birşeydir. Birkaç tanesini sayaluyor!» Sankî istanbul Belediyesinin vazifesi lım: 1 Seyyar satıcılık, îstanbulda infakir Anadolu halkına iş tedariki imiş gibi bana, delil olarak bunu bulan zata, A san kuvvetlerinin beyhude israfına se nadoluda seyyar satıcımn günlük kazan beb olur. Günde biı lira kazanmak üzecmdan fazla kazanc temin eden kıyamet re akşama kadar sokaklarda dolaşan nekadar iş olduğu halde işçi bulunamadığı kadar genc kuvvet vardır ki sahibine hiçnı, madenler işletilemediğini, halbuki bu bir şey temin etmediği halde eğer tarlaadamların burada günde 70 80 kuruş da, fabrikada, madende çalışmış olsa için sabahtan akşama kadar gırtlaklar.mn bu nevi çalışma kuvvetine bugün mem] bütün kuvvetile bağıra bağıra taban tep eketin her tarafında pek büyük şiddetle tiklerini anlattığım zaman, o, alıştığı fikir ihtiyac vardır memlekete hayırlı olurdu. lerden ayrılmak lâzım geldiğini görerek Anadolu, namütenahi iş kuvvetine tnuhtac olduğu halde birçok Anadolu çocu canı sıkılmıştı. îstanbulun muhafazakâr halkınm sey ğu îstanbulda «alma var, alma!» diye yar satıcıdan umduğu iyilikler daha ziya sabahtan akşama kadar serseri dolaşır ve de bir psikoloji meselesidir. İstanbulda o yalan yere yemin eder! nu seven ve tutan mutavassıt îstanbuüu zanneder ki seyyar satıcı ucuzluk ve kolaylık unsurudur; zanneder ki seyyar satıcı olmasa hayat durur. Halbuki seyyar satıcı bilhassa ucuzluk unsuru değildir. Belki tembeller için kolaylıktır; fakat, ucuzluk, .hayır. Temizik, bilhassa hayır. Doğruluk ise asla! 5jC SJî 3{» Ankarayı ziyaretimde, on yaşlarında bir kız talebeye, Yunanlıların kim olduğunu sorduğum zaman, bana: Yunanlılar, dostumuz ve müttefikimizdir, demişti. Yunanistandaki kız ve erkek bütün talebe, Ankaradaki küçük kızın cevabını aynen tekrar ediyorlar. Türk Yunan dostluğu, mektebde, ailede, cemiyette, her tarafta öğretiliyor. İki milletin zihninde ve psikolojisinde, aralarında yarattıkları ebedî dostluk sayesinde husule gelen tahavvül o kadar derindir ki, tarihte, hiçbir davanın bu iki milletin arasını açmamış olduğuna hükmedilebilir. Türklerle Yunanlılar arasmdaki her temasta yapılan tezahürler, bu dostluğun ve bu tesanüdün en mükemmel delilidir. Yalnız, gönül arzu eder ki, Şükrü Saracoğunun da dedıği gibi, iki memleket arasmdaki münasebetler, bu ımukaddes tesanüd ve dostluk ateşinin mütemadiyen canandırılması için daha sık bir hale gelsin. Göring, çiçek muharebesini seyretti Nice, 12 (a.a.) Göring, birkaç arkadaşile birlikte üç otomobille dün saHt 1630 da Fransaya giderek Monte Carlo'da yapılan çiçek muharebesini sev•etmiştir. Mumaileyh akşam San Renıoja hareket etmiştir. , c KISA HABERLER * BELGRAD 12 Pozarevatz Kuçevo şimendıfer hattı, bugün Münakalât Nazırı Spaho tarafından açılacaktır. * ROMA 12 Lavarc Fasclsta gazeteslnin bildirdiğine göre 37,000 İtalyan ziraat isçisi yakmda 8 ay müddetle ziraat lşJerinde kullanılmak üzere muhtelif gruplar halinde Almanyaya gidecektir. * MARSİLYA 12 Cap Varella vapunına bir Senegal avcı taburu bindirilml§tir. Vapur, yibuti'ye hareket etmi§tüi *» Dr. & ZARİFİŞ Evvelâ ucuzluk tarafını tetkik ede lim: Dünyanm her tarafında malum olan bir hakikate göre bir satıcı, nekadar çok satarsa maliyet fiatı o kadar düşer ve kazanc haddi olarak bir malın üzerine eklenen nispet de azalmağa başlar. Istanbuldaki seyyar satıcıyı kaldırınız, derhal meydana güzel, temiz ve çok mal satan dükkânlar çıkacaktır. Bu dükkânîar, nekadar çok mal satarlarsa, fiatlarını o kadar ucuzlatabilirler; bunların gerek Belediye, gerek halk tarafından kontrolları kolay olur; bir dükkâncı daima müşteri tutmağa ehemmiyet vereceği için aldatma yolundan gitmemeğe mecburdur. Çürük :lmayı ayırmaya, kokmus balığı tazeye karıştırmamağa dikkat eder. Bir keiime İle alışveris bir nizam altına girer. Seyyar satıcı ise hertürlü inzıbattan uzaktır. Terazisinin ne olduğunu kimse bilmez. Sattığı malın.çürüğünü, bozuğunu, fenasını ayırdığını kimse görmemistir. Temizlik tarafını kontrola imkân yoktur. Meselâ, şimdi size sathğı bir salkım üzüm, biraz evvel teraziden yere düşmüş, mikroblara bulasmıştır. Bunu nereden bile ceksiniz? Hele, akşam karanlık çöktüğü zaman yaptığınız alısverislerde kaç defa Rize portakalını Dörtyol diye almış oldusunuzu acaba hesab ettiniz mi? İstanbulda pek çok seyyar satıcı vardır. Bunların ekserisi günde yüz kilo mal satamazlar. Su halde, bir adamm bütün hayat ihtiyacı en çok yüz kilo malın sırtma yüklenecektir. Bunu da hergün satamaz. Fena havalarda, seyyar satıcımn çoğaldığı meysimlerde bu hesab yan ya 2 Seyyar satıcılık, memleketi intizamsızlığa, nizamsızlığa, başıbozukluğa götüren bir unsurdur. Halbuki bugünkü medeniyetin en büyük vasıflarından biri de toplu, nizam altında ve teşkilât şeklinde çalışmaktır. 3 Seyyar satıcı İstanbulun sükununu ihlâl ediyor. En kenar sokaklarımızda bile sabahtan akşama kadar kulakları tırmalıyan ve sinirleri yoran cırlak bir musiki var. Ketenhelvasından yağlı çıraya, macundan lâhana prasaya, basmadan ayakkabı tamircisine ve çilingire kadar her ne ihtiyac maddesi varsa, bu cırlak musikinin bitip tükenmek bilmi yen güftesini teşkil ediyor. Hele o İstanbulun sokaklarım pisleten ve zaten dar olan bazı yerleri ikidebirde tıkayan atlı, arabalı satıcılar! Bunları gören Avrupalılar, bize gülüyorlar ve ekseriya «hakIarında bütün iyi şeyler işittiğimiz Türkler bu muydu?» diye düşünmeğe başiı yorlar! Hataya pasaportsuz seyahat emri tebliğ edildi Hatay hükumetile hükumetimiz ara sında vuku bulan son bir anlaşma üze rine badema memleketimizden Hataya ve mütekabilen de Hataydan memleketimize pasaportsuz olarak gidip gelineceğinı evvelki günkü sayımızda haber vermiş, emrin bildirilmek üzere bulunduğunu yazmıştık. Fazla saymağa lüzum görmüyorum. Emir, şehrimizdeki alâkadarlara tebliğ edilmiş, tatbikata geçilmıştir. Istanbulu modern bir şehir yapmak ı«i!e mesgul olanların kolayca başaracakları şeylerden biri de bu seyyar satıcılığın kü büyuk şehirlî'insanın binbir hayat hetanzimidir. Bu da seyyar satıcılığı, evve sabile yorulan sinirlerini kendi evinde, lâ, haftanın muayyen günlerinde muay kendi odasında dinlenmekten meneden yen yerlerde ve muayyen şekillerde kuru cırlak musiki! Guya sabahleyin saat selan pazarlara, ve sonra da şehrin ancak kizden evvel bağırmıyacaklardı. Keyifmuayyen yerlerinde, gene muayyen şe leri ne zaman isterse o zaman bağıımaaa killerde' yani genis yerlerde, şehirde sey başlarlar ve yorgun sinirlerimizi sükumın rüseferi müşkilleştirmiyecek köşelerde uyutucu kucağında dinlenmek imkânla sabahtan akşama kadar sabit olmak şar rından menederler. Bu halde bulunan bir şehrin içinde tile, muayyen şekillerde yapılacak saacılığa hasreylemekle yapılır. Avrupada imann ne manası vardır? Bir şehrin Avseyyar satıcılık, umumî pazar yerlerinde, rupalı olması için sade caddelerının geşehir civarındaki köylüye, bahçıvana ve nislemesi, binalarının kübik olması veva saireye kendi mahsullerini bizzat sata yükselmesi kâfi değildir. Onun hersey bilmek imkânını vermek maksadıle tesis den evvel bir Avrupah şehir hayatile*yaedilmiştir. Bu çok iyi birşeydir. Ucuzluk şaması lâzımdır. Halbuki, böyle bir şeve intizam temin eder. Bizdeki şekil ise hir hayatından çok uzağız ve uzak kalserserilik, başıbozukluk> perakende ha mak için de herşeyi yapmakta ısrar edıyatımızda anarşi demektir. yoruz1 I Ah, hele o sükun ihtiyaçunızl Bugün M. B.

Bu sayıdan diğer sayfalar: