20 Mart 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

20 Mart 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

20 Mart 1939 CUMHURÎYET SA'ĞLIK NOTLARI Iktısadî hareketler Gene kadın çorabları... İktısad Vekâleti, kadın çorabları meselesine yeniden el koymak lüzumunu duydu. Sırf bu iş için Almanyadan celbedılen profesör mütehassıs Karl Aber'le Vekâlet Yüksek Sanayi Murakabe heyeti azasmdan mühendis Müeyyed Kerim üç gündenberi şehrimizde tetkikler yapıyorlar. Maksad malum: Kadın çorablarınm kalite ve kantite bakımmdan ıslahı... Mütehassısm bu işteki bilgisi çok gibi görünüyor. Sanayicılerimizin bu sahadaki her bakımdan yüksek bilgilerini de inkâr edemeyiz. Kanaatimizce, kadın çorabları meselesinde bazı hususlann halledilmcsinden evvel müspet bir netıce alınması hemen de ımkânsızdır. Herşeyden evvel şunu kabul etmelidır ki, bugün bir örümcek ağından daha çok nazik bir hale ge'miş, varlığile yokluğunu değme kuvvetli gözün seçemiyeceği ıncelikteki kadın ço rablarının sağlamlık veya çürüklüğü işi iplik meselesinin halline bağhdır. Bugün dünyanın en iyi çorab ipliğini imal eden ve dünya piyasalarına verebilen memleket Amerikadır. Amerikanın bemberg ipliğıni bizim için almak imkânı, ticarî formaliteler itibarile, hemen hemen mümkün olamıyor. İplik alabildiğimiz yerler Almanya ve İtalyadır. Almanyadan alabildiğimiz viskoz ipliklerinin de iyi olduğu iddia olunamaz. Çorab fabrikalarının elinde her cinsten ve muhtelif geyçten makineler var dır. Fakat bu kadar çeşidli iplik yoktur. Bir çorabın sağlamlığını temin eden bashca şartm makinenın geycine uygun iplik olduğuna ve bunu da temin imkânsız bulunduğuna göre uygun olmıyan ipüklerle işletilen makinelerden böyle çorab almak kadar tabiî birşey de olamaz. Ikinci cihet de memleketimizde bayanarın hiçbir memlekette görülmemiş bir incelikte çorab giymeleri illetini bir tüılü terkedememeleridir. Bu hususta bir rökor teşkil eden Rumenlerîe başbasa gidiyoruz. Dünyanın her yerinde kadınlara gece çorabı yapmak üzere kullanılan makineler bizim memlekette çorab fabrikasında 2 lira haftalıkla yardımcı çahşan kızcağızın da ayağına gündelik çorab yapıyor. Bütün dünya kadınlarının giydikleri pamuklu çorab, bizim şehirli baanlanmız için meçhuldür. Su hale göre, iplik meselesi düzeîrnedikçe ve ince çorabı yerinde kullanmağı öğrenmedıkçe bu iş üzerinde sarfedilen emekler boş olacaktır. 9 İran Veliahdi Abidin sarayında Melike Nazlıyı ziyaret ettiği gün Kral Faruk kendisine güzel nişanhsını takdim etti Kahire, 15 mart İran tahtını Mısır tahtına bağlıyan ızdıvacın nıkâha takaddüm eden son gün leri Kahirede, merasim merasim üstüne, şenlik şenlik üstüne, tatlı bir heyecan havası ve tamam açılmış bir bahar ıLklığı içinde geçip gidiyor. İran Veliahdi Kubbe saraymın bir dairesine yerleşti. Kahirenin büyük saray larından biri olan Zagfran sarayı da ekseriya büyük merasimlere sahne oluyor. Mejelâ, üç gün sonra nikâh merasimini mü teakıb İran sefarethanesinin vereceği büyük ziyafet ve suvare için bu saray İran sefarethanesinin de emrine verildi. Damad, ekseriya yemek zamanlarında aile arasmda bulunuyor. Geldiği gün, kendisine tahsis edilen daireye yerleştık ten sonra en evvel Abidin sarayına giderek kayınbiraderini ve kayınvalidesi Melike Nazlıyı ziyaret etti. Orada Melik Faruk kendisine ilk defa olarak nişanhsını ve onunla beraber diğer kızkardeşlerini takdim etti. Onu takib eden günlerde Mısır Başvekilinin Semiramis otelinin salonla rında ve Hariciye Nazırının Zagfran sarayında verdikleri büyük ziyafetler ve suvareler haricinde Misafir, günlerini ya Kahirenin ve Mısınn muhtelif görülecek yerlerini gezmek, yahud da ailesi arasmda bulunmakla geçiriyor. Aile efradı, bazan da akrabalarla birlikte, kâh bir sarayda, kâh diğer birinde hep bir arada yemektedirler. Ekseriya akşam yemeklerini Nil üzerinde yiyorlar. Kâh genc hükümdarın admı taşıyan yeni ve güzel bir nehir yatında, kâh Kasıdı Hayır ismindki diğer bir yat üstünde kurulan akşam sofrası, bütün aile efradını, yani Melik Farukla annesini ve kızkardeşlerini, damadla birlikte etrafına topluyor ve güzel bir musiki içinde, Nil üzerinde bir baştan öbür başa onları gezdiriyor. Bu saatlerde Nilin iki tarafı nurlara garkolmuştur. Yatlar, bol elektrik ziyaları içinde pırıl pınl yanıyorlar. Halk, sahillere toplanıyor, alkışlar, «yaşasınlar!» gecenin mavi seması altmda musiki seslerine ve Kahirenin, gecesini gündüz yapan elektrik ziyalarına karışı yor. Bir taraftan da merasim devam edip gidiyor. Melik Faruk, kızkardeşine Kemal nişanmm murassa rütbesini verdi. Bu nişanı başka bir Mısır kadını taşıyacak değildir. Bununla hem kardeşine karşı duyduğu muhabbeti göstermış, hem de iran Veliahdmın zevcesine bir hürmet eseri izhar eylemiş oldu. Bizzat Veliahda Mısınn en büyük nişanı olan Mehmed Aiı nişanının murassa rütbesi hediye edüdi. Melik Faruk, büyük ceddi Mehmed Alı El Kebirin bir Kalladesini de hediye etmek suretile eniştesine karşı muhabbet ve hürmet gösterdi. Bahar havası içinde Mısır bayram günleri yaşıyor » MES'UT NİKÂHA DOĞRU • •» DUYDUNUZMU Eldivenli Fransada, otobüjs, şimendifer gibi umumî nakil vasıtalarmdaki biletçilerin ve kontrol memurlarının beyaz eldiven giymek mecburıyetine tâbi tutula caklan rivayeti dolaşmış ve galiba, tatbikına da geçilmiş. Her yenilik, yerleşinciye kadaı, c çok patırdıya sebeb olur. Bu karar da öyle olmuş. Bir tren yolcusu, biletini kesmeğe gelen memura: Biletımi vermekte mazurum, eldiveniniz yok! demiş. Memur, zâhır bu karardan haberi yokmuş ki: Nasıl eldiven? diye sormuş. Beyaz eldiven. Anlaşamamışlar, münakaşa büyümüş. Zabıtlar tutulmuş, adresler alınmış. Mahkemeye kadar gitmişler. Biletini vermıyen yolcu, maksadmı orada şöyle anlatmış. Biletimi niçin vermediğimi söyliyeyim. Memurun eldiveni olmuş, olmamış bana ne? Halbuki, asıl maksadım, bu manasız karara itiraz etmekti. Elden ele mikrob geçmemesi içinse, eldiven daha fazla mikrob tutar. Karar manasız. Yok, böyle değil de memurları şıklaştırmaksa karar gene manasız. Hâkim, kuru lâfa pabuc bırakmamış, vereceği cezayı vermiş. Yalnız, şu suali sormuş: Bu itirazı mahkemeye gelmeden de yapamaz mıydmız? Yapardım amma, sizin gibi sabırlı dinleyici nereden bulayım? Yağları eritmek için muttarid ve muntazam bir usule bağh olarak koşmalı, dağa tırmanmalıdır yemeyi, içmeyi azaltmaktan başka çare yoktur. Tutulacak yoi, bedende kanın dolaşma kurumunun, ve teneffüs kurumunun kabiliyetine göre ölçülmüş fizik bir kültürdür. Ilkönce kolları, elleri boş, sonra ellerde hâlter olarak hareket ettirmek, yere yatmış olduğu halde ayaklarım birşeye dayayarak göğdeyi kaldırmak; ve derin derin nefes almak gibi hareketBunlann herbirisi zayıflamak için, ye ler yapmak... Bu hareketler on beş damek, içmek hususunda ayni usule tâbi tu kika, yarım saat sürmeli. Bu hareketleri tulamaz. Şişmanların hepsine: yaparken terlemek de ayrıca zayıflama İşte bu yoldan gideceksiniz, dene ğa yardım eder. mez ve şişmanlann hepsi bir kümeye topYavaş yavaş yapılan gezinti yürüyüşlanamaz. leri zayıflamak için hususî mahiyette bir Şişmanlık türlü türlü olur. Şişmanlık usul sayılmaz. Yağları eritmek için mutvar, dışarıdan gelir; çok yiyenlerde, o tarid ve muntazam bir usule bağh olarak burlarda olduğu gıbi... Şiştnanlık var, koşmalı, hızlı yürümeli, dağa tırmanmalıiçeriden gelir, iç düzeninin bozukluğun dır. Sporlar arasmda kürek çekmek. yüzdan, gıdaların sinmesinde, barsaklar ta mek, tenis, futbol genc şişmanlara yarar. rafından emilmesindeki bozukluklar Şu var ki bu gibi insanların içleri sağlam dan... Bunlann hepsi insanı semirtir ve olmah; arada bir yüreklerinin, böbreklehepsi başlıbaşına bir hastalık olur. rinin işlemesini yoklamahdır. Suya girmek, su dökünmek sanıldığı kadar zayıflatmıyor. Buğu banyoları tartıyı düşürüyorsa da bu düşkünlük çok sürmüyor; yorgunluk veriyor. Soğuk ve ılık su dökünmek ve dökündükten sonra teni kuru kuruya veya ispirtoyla ıslatılmış Her zayıflamak istiyenin dileğini ye eldivenle uğuşturmak jimnastikten sonra rine getirmeli mi? Adem oğlunun yapısı deride kanın dolaşmasını ve derinin sobir örneğe göre kurulmamıştır. Öyleleri lumasını kolaylaştınr. var ki, tartılan, yağlan, göğdelerine göMasaj ancak »göğdenin ötesinde berire orta nispetten üstündÜT. Öyle olmakla sinde toplanıp tümsemiş yağ çıkıntılannı bir sağlıkları, esenlıkleri denk olur. On düzeltiyor. Yoksa bir dyzüye yağları lar zayıflamağa kalkar da bu denkleşme eritmiyor. bozulursa sağlıkları, esenlikleri önceki Yemek ve içmek zayıflama usu gibi iyi olcnaz; hayatlan tatlı geçmez. lünün köşetaşıdır. Bunun için bu,ada umumî bir, iki kaide söyliyeceğim. Se Hekim herkesin keyfine uymamalıdır. miz insan zayıflamak için şu veya bu Yüz çizgilerinin, boyun, bosun inceliği zümreden olan gıdaları büsbütün kesmeni değil, sağlığı gözetmelidir. meli; gıdalarının tartılarmı son kerteye Şişmanlar olur ki, gerçekten hasta sa indirmemeli. işte örnek olarak sağlam ve yıhrlar; onlarda semizlik, hastalığın doğ çok yiyen bir şişmanm zayıflamak için rudan doğruya ve açıktan açığa d:şanya yiyeceği şeyler: vurmuş alâmetidir. Hep biliriz, öyle kimSabah kahvaltısı: Bir fincan kahve, seler vardır ki, sofradaki tabakları tezelbir bisküvi; öğle yemeği: 50 gram et ve den silerler, süpürürler. Keskin istekleri vardır. Böyle olmakla beraber gcne za balık; 200 gram patates; yeşillik, yahud yıf ve cılızdırlar; bir deri, bir kemik de haşlanmış salata; biraz peynir (kaşar ve gravyer gibi pişmişlerinden), yemiş (çiy necek gibi... veya kamposto), bir fincan ıhlamur veya Öyle şişmanlar da vardır ki yedikleri devedekulak gibi kalır, bununla beraber sıcak su; ikindi kahvaltısı: Bir fincan hagene yağlıdırlar. Göze çarpan iri şışmnn fif çay ve bir bisküvi; akşam yemeği: lar bunlann arasmdan çıkar. Bunlann Bir çorba; iki yumurta, yahud 50 gram şişmanhğı çocuklukta başlar. Hemen he bahk veya et; 200 gram hamur. Ycillik men hepsinde şişmanlık, beynin içindeki yahud salata ve yahud da taneli ku hipofiz denilen bezin bozulmasından i'.eri ru sebzeler; yemişler. Bir fincan çay ve gelir. Bu bezin işi, çıkardığı hormorJan ufak bir bardak şarab. kanın içine atmaktır. Bu hormonlar b<*sBüsbütün kesmek ve azaltmak olmaz. lenmek, gıdalanmak işlerini yoluna ko Düşüncelerimizin hepsi, bildiklerimizin yarlar. Bu bezın komşusu olan beyin hepsi; varhğımızın hepsi barsaklanmızda parçalarile sıkışması, baskı altında kal çürüyen gıdalardan oluyor. Moris Meterlen'in dediği gibi... ması da bu aşın şismanlığı yapar. Tartının artıp eksilmesine; tansiyona, İş bununla kalmaz. O bezceğizin bozuîmasile tenasül cihazı da büyümeden, metabolizm bazala göre şişmanm yemekgelişip, yetiştneden kahr. Halkın nıera leri arttırılır, eksiltilir. kını gıcıklamak için bu çok şişman kimDr. Rusçuklu Hakkı seler herkese gösterilir. Röntgen ışığile, sinir cerrahlığının yardımile onlarm yağlarmı eritmek çaresine bakıhr. Yemek, içmek düzeninin bunlann şişmanhğı üzerine bir tesiri olmaz. Bu iri ve kahn siştnanlann öyleleri vardır ki, ileride kullanılmak üzere gövdelerinde birikmiş olan yağlara düzen veren sinir ve endokrin kurumu bozulmuştur. Sismanlıkta verasetin de eli vardır. Dikkat edınız, görürsünüz, şişmanm ana", babası da şısmandır. Artrıtızm adı veri'n yaoıhsm türlü türlü görünüsîerınden biri de ş'cTian!'ktır. Yemek, içmek tarz'Ti, p"plerinı oturmak'a geçirmek, s:*maklık hususunda gerekli iş görmektedir. *** İri cok bos sismanlar zayıflamahdîr lar. Yağlar yalnız göğdsnin dış yüzünde b'.ikmez; derinlere de saldınr, yüreğin, b'Srek'erin islerıni, işlemelerini de yorar. Sonu vaman bir engel olur, onlar için.. Tez gelip geçici hastalıklar şişmanlarda korkunc olur. Çok şişman olanlann zayıflaması için Şişmanı zayıflatmak için bunları seçip ayırmak gerekir. Bu sebebler ayn ayrı olduğu gibi bir kişide hepsi yerleşmiş de bulunabilir. İlkönce bunlan kestirmeli, ondan sonra bu işte ilişiği olan kimseye lâzıtn gelen öğüdleri vermelidir. Hasta olsun, sağlam olsun, semizlikle, şişmanlıkla uğraşan kımselerin sayısı çoktur. Bunlann içinde kimi gerçekten se mizdir; kimisi semizlikten korkar; kitnisi ince kalmak ister; kimisi boyunun biçimi bozulacak diye tasalanır. Kimisi de doğrudan doğruya, sıhhatim elden gidecek diye korkar. Bunlann herbirine karşı ayrı ayrı sözüm var: Prens Şahpur'un genc ve güzel nişanlısı Prenses Fevziye raktı. Şahane olduğu kadar da modern terbiyesile herkesin dikkatini celbeden bu zeki bakışlı, canlı duruşlu îran çocuğu, yorucu bir seyahate, bu müsaferetin verdiği heyecanlara ve daima merasim veya hareket içinde geçen saatlerine rağmen, her tarafta kendi üzerine dikkat ve teveccüh celbetmesini çok iyi biliyor ve şahane damad rolünü çok muvaffakiyetle oynuyor. İran hakkında en iyi fikirler besliyen ecnebiler bile bu derece muvaffakiyeti beklememiş olduklarını söylüyorlar. Mısır saraylarnın salonlarında dolaşan kadınlar arasındaki intıba da parlaktır. Bu gıbı işlerde birinci derecede rey sahibi olanlar onlardır. «Onların» ilk defa olarak yakından gördükleri damad hakkın daki intıbalanna vâkıf olanlar genc evlier arasında mes'ud bir hayat teessüs edeceği kanaatine ermişlerdir. İyi asker, iyi sporcu, salon adamı, kuvvetli bir karakter ve enerjık bir genc olarak kendini gösteren Veliahdın kibarhkta da kusursuz olduğu söyleniyor. Her başını çevirdiği tarafta başka bir dille konuşan damad, sarayın bilhassa yakın muhitlerinde çok iyi bir tesir bırakmıştır. Bizzat «Enıire», nişanlısından çok memnunmuş. Damada gelince, o da Fevziye Hanımın her halinden memnunmuş ve daha şimdiden kendisini mes'ud hissediyormuş. İran kolonisi bunu söylemekten zevk alıyor ve söylerken de her İranlınm ağzı kulaklarına varıyor! Melik Farukla eniştesi ekseriya fransızca konuşuyorlarmış. Rivayete göre nişanlı hanım birkaç defa farisideki müktesebatını göstermek üzere tecrübelere girişmiş, pek muvaffak olamamakla beraber hayli ilerlemiş olduğunu da ispat etmiş. Bittabi, damad da arabcada gayretsiz olmadığını göstermeğe mecburdu. Göster mış, fakat, işin içinden Fevziye Hanım kadar ko'ay çıkamamış! münakaşa Fen erbabı münakaşada. Dünyanın yaşadığı şu sür'af devrinde, geçen her günün getirdiği yeni rökorlar bir gün gelip duracak, sür'atın son haddine ulaşmış olacağız divenler bir tarafa aynlmış, hayır, sür'atin payanı yoktur, bugünkü hız ilânihaye artacaktır. diyenler öbür tarafa avrılmıs, bir münakaşa, bir gürültüdür gidiyor. Sür'ate bir had tasavvur edenler, tayyareyi misal getrerek, her türlü vesait ecrübe edildikten sonra, hava mukavemetinin, sür'ati durduracak en mühim unsur olduğunu söylüyorlar. Ötekiler, cevâbdan âciz değil: «Havada uçamazsak. Stratosfer'e çıkanz» diyorlar. İtirazcılar, sür'ate bir azamî derece kovmuşlar: «Saatte 1000. yallah yallay 1050 yi geçemezs'niz> diyorlar. Sür'at asn dediğimiz şu devirde, en sür'atli vasıta dive bellediğimiz tayyarenin saatte 1050 kilometreden fazla gidemiyeceğinı kendi ağzile söyliyen fen, vücudünü gene kendi kabul ettiği, saniyede on binlerle hesab edilen heyet ve fizik sahalarma mahsus sür'atleri bu, saatte 1050 ile karsılastınnca. kendi eserine kerdisi kim bilir nasıl güler. F G. 30 bin liraya mekteb yaptıran bir vatandaş Tarsus, (Husus î ) Çukurova Bez ve iplik fabrikası sa hiblerinden ve hamiyetli, yurdsever zenginlerimizden Sad'.k Eliyeşilin 30 bin lira sarfetmek suretile şehrimizde, İstasyon caddesi üzerinde inşa ettirmeğe karar verdiği ilkokul binasının temelatma töreni geçenlerde yapılmış ve ınşaat bugün oldukça ilerlemıştir. Onümüzdeki ders yılı başında tedrisata hazır bir vaziyette bulundurulacak bu okulun öğretmen kadrosu ve diğer tedris malzemesi için şimdiden tahsisat ayrılmıştır. Memleket irfanına karşı değerli bir alâka ve hizmet duygusunun temiz bir ifadesi olan bu hareketinden dolayı Sadık Eüyeşili takdirle kutlarken, bunun diğer zenginlerimize de iyi bir örnek olmasını dileriz. Bu münasebetle size, Sadık E'.iyeşilin bir resmini gönderiyorum. Çelik antantı Geçen hafta Lüksemburg'ta mühim bir içtima yaptı Beynelmilel çelik antantı ıdare mecisi. geçen hafta zarfında Lüksemburgda toplanmıştır. İçtimaları, gazete sütunlannda bir iki satırlık havadisden baret kalan, etrafında görüştükleri mevzular hakkında harice en ufak malumat sızmıyan beynelmilel çelik antantı, bütün dünyanın yenı bir harb tehlikesi ile karşı karşıya bulunduğu şu sırada, faaliyeti dikkatle takib edilecek teşşekküllerin en başında gelir. Beynelmilel çeîik antantı fikri, ist hsalâtmın T 95 ini harice satan ve cihanın en büyük çelik ihracatçıları meyanmda bulunan Lüksemburg'da ilk defa olarak vücud bulmuştur. Lüksemburg'lu sanayici Emile Mayrisch, dünya piyasalarmda, istihsalci firmalan mücadelede serbest bırakmanm, m1!letleri birbir ; ne düsürmekten baska bir şeye yaramadı&mı düsünerek, 1926 senesinde, beynelmilel çeHk antantı fikrini ortaya kovmus: Uk zamanlarda büyük münakasalara sebebivet veren bu te^ebbüsü, sonraları hütün c'hana kabul ettirerek bugünkü antantm temel ni atmıstır. A"tantta, Almanya Vransa, Belcika, în<""ltere. Polonva, C^o Slovakya ve Lüksemburg <"'bi çelik müs+^hsili yedi CMIRON KRESTEA'NIN CENAZE MERASİM! İJ İran da bir takım büyük nişanlar göndermişti. Ayni zamanda her iki taraf, her iki tarafın yüksek deVİet memurlanna muhtelif rütbede nişanlar verdiler. Da mad, Melik Farukun babası Birinci Fuadm kabrini ziyaret etti ve bir çelenk koydu. Sonra da Mehmed Ali El Kebir camiini ziyaretle orada bir çelenk de hükümdar ailesinin banisi olan Mehmed Alinin kabrine koydu. Şehrin her tarafı donanmıştır. Her tarafta taklar, bayraklar, arabî ve farısî levhalar, şehir on gündür daımî bir don^nma halindedir. Kâh hükümdar, kâh da mad şehrin büyük caddeleri üzerinden geçip gidiyorlar ve halk kendilerini alkışlı yor. Bu arada nikâh merasiminin son hazırlıkları ikmal edilmektedir. En büyük ?enlik ayın on beşinde yapılacaktır. O gür.den ilibaren üç gün Mısır şenlik yapacak ve bu üç gün içinde fakirlere yemekler ver.lecek, çocuklar giydirilecektir. Bunun çin hususî surette teşkil edilen bir heyet, zerginlere hıtaben bir beyanname neşrettı ve onları bu münasebetle fedakârlığa da\et etti. Herkes bu davete, bol bol iştirak cevabı veriyor. Meselâ, yalnız Abdüsselâm Şazeli Paşa 6000 fakiri üç gün muntazaman doyurmağı taahhüd etmış ve bunun için tertibat almıştır. Bu zengin Kahirenin fakiri de pek bol olduğu malumdur. Bu fakirlerden belki de yüz bin insan üç gün üç gece güzel güzel şeylerle karnını doyuracaktır. Binbir gece hikâyelerinin en büyük ziyafet masalları bile bu semahatin Rumen Başvekili Patrik Miron Krestea'nm cenaze merasiminin yapıl yansını tasavvur etmiş değildi! dığını yazrmştık. Yukarıdaki resimde merasime iştirak eden Kral Karol (1) *** ile Veliahd Prens Mişel'i (2), Başvekil Kalinesku'yu (3) ve sefirleri görüVeliahd, Mısırda pek güzel bir tesir bıyorsunuz. Damad sarayda pek mahbubdur. Bir dedığı ıkı edilmıyor. Meselâ, söz arasında, tenis oyununa pek merakı olduğunu söylemiş. Derhal sarayda mükemmel bir tenis partı=ı tertıb edılmış. Bu parti esnasında da Fevziye Hanım, nişanlısından daha az tenis merakl'sı olmadığını, kazand'ğı partıler'e mükemmelen ispat etmış! Hulâsa, Mısır on gündenberi baştan Saşa bir mşanlılık devri, yaşıyor. Sanki büt^n Mısır. bütün îranla nişan!?nm'ş gibi herkes harekette, herkes memnun, herkes kendisini mes'ud hissediyor. Kahire, dünyanın dört tarafından gelmiş gazetecilerle doldu. En çok Amerikalı ve İngiliz gazetecisı var. Burada geçen d'înva nivaşeyleri, onlar benim gıbi yolda geciken salanna verpfe^ier oelik miktan *">vmektublarla değil, uzun uzun telgraflarla nelmüel oelik pivasasi. serek istiVı«ai^ tasvir edıyorlar. ta, fprek i ^ p ' ^ t a ait bii^ün hu<!iı=at HaM. Teker re rnerVezi T 'i^opTnVııırT^a hnlnnan hevnelm lel ce 1; k antantı taraf'nrHn i^are İrade ve hakimiyetin kaynağı milediür. lettir. Bu irade ve hakimiyetin, A'i + ant mümess 1leri, her üc ayda bir, devletin vatandaşa, vatandaşın devvesil bir masa etrafında toDİanırİRr ve lete karşıhklı vazifelerinin hakkile roukad''° r::ı tı ifasını tanzim yolunda kullanılması 7 belki A° herha"" ! bir har^ TreCumhuriyet Halk Partisinin büyük va suih kararı dpreces rı^e pmil o1?1^'^esasıdır. cek mühim mukarrerat ittihaz ederler.

Bu sayıdan diğer sayfalar: