7 Nisan 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

7 Nisan 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7 Nisan 1939 SAN'AT VE HAYAT Duvarİarın psikolojisi Yazan: NURULLAH BERK Iktısadî hareketler Istanbulda sadeyağ fiatları SAGLIK NOTLARI UYDUIMUZMU Evli yıldızlar Sinema yıldızlan, hakikaten semavî mahluklarmış da arr7fi\ zilerle bir türlü uzla||j v şamıyo"!arrnış gibi, evlilik hayatını günhesabile yaşıyorlar. Kocaya vanp senesıne ayrılmıyan sinema yıldızı, parmakla gösterilecek kadar az. Artistlerin sabık kocalan bunun sırrını yıldızların iş ha yatındakı teferrüatta buluyorlar. Stüdyoda film çevirme faalıyetine inzımam eden bir sürii iş var ki, sinema yıldızının hayatında en mühim yeri işgal ediyor. Meselâ makyaj, gelen mektubları açıp okuyan hu susî kâtible bu mektublar vesair buna benzer işler üzerinde müzakere, gazetecilerle mülâkat, filme alınan sahneleri gözden geçirme, rol ezberleme, ilânat acentalariîe münakaşa, ve nihayet uyku. Yani sabahm 6 smdan gecenin 11 ine kadar iş, sonra istirahat. Seyahatier de caba. Hele bu seyahatlerde kan ile koca daima ayn kaldıklan için, yıldızlar, kocalannın yüzünü, senede bir iki defa görüyorlar, o da tesadüfen. Belediye, İstanbulda mahlut yağ satıBu yazımı, ressamlar arasında şöhret yatakta. Şu aşağıdakiler ben ve refika, şile kat'î şekilde mücadeleye başladık bulmuş, yüzde yüz yerli ve yüzde yüz ha nişanlı iken. tan sonra sadeyağ fiatlarmın bir miktar Hepsi camlı, çerçeveli, duvarlarda sı yükselmiş olduğu, birkaç gün evvel gakikî bir fıkra ile başlamayı münasib buralanıyor. Mütemmım olarak da tak\ım, zetelerde yazıldı. Filhakika, İstanbulda iuyorum. Zengin bir bahtiyar, evinin tefrişatını barometre, belki raptiye ile tutturulmuş yağ meselesinin ciddî bir şekilde ele almdığı son yıllarda (1936 1938) sadebirkaç kartpostal. baştan aşağıya kadar yenilemek arzusile yağ fiatlarmın hayli şayanı dikkat bir Seviye ve zevk yükseliyor: Gene foşehrin en zengin mobilyacı dükkânlarmtcğraf. Bu sefer bunlar, Beyoğlunun safha takib ettiği görülüyor. dan birine giderek, yatak odası, yemek oBelediye tarafmdan sadeyağ fiatları«artist fotoğrafçı» larının meharet eseri. dası, salon takımlarından tutun da, halının tespitinde, evvelce yalnız eritilmeÇerçeveler yaldızlı, oymalı, yahud mosına, perdesine, portmantosuna varıncıya miş Trobzon yağı esas tutulmakta iken dern. Beri tarafta, ev sahibinin san'atsebugün bununla beraber birinci ve ikincı kadar binierce liralık eşya alır. Mubayaa verliğine parlak bir misal olarak, Avrupa Urfa yağlanmn fiatlan da tespit olun bittikten sonra, dükkân sahibi, vitrinde mecmualarından kopanlmış, camlatıl maktadır [*]. Böyle bir tetkikle 1936 seasıh bir natürmortu zengin müşteriye mış renkli «tablo» lar: İhtirasla kıvrılan nesinde vasatî olarak birinci Urfa yağı göstererek der ki: çıplak bir vücud, bir «nım üryan», bir fiatı 102 56 kuruştan, 1937 de 104,26 ku Şu meyva tablosunu almaz misıgüneş batısı veya bir buket. Yüksek san ruşa ve 938 de de 115.33 kuurşa yükselnız, bayım? Genc ressamlanmızın bırınm miş olduğu görülür. Bu vaz:yet birinci at râşeleri! eseridir. Yemek odanızın duvarına pek Urfa yağlarındaki devamlı fiat yükseliyaraşacak! şini bariz bir şekilde gösteriyor; üç sene Bilmem, bodrum meyhanelerine, piÖteki kendince pek haklı gördüğü bir içinde kiloda üç kuruşluk bir yükseliş. yazcı dükkânlarına, Galatanın içkili lo İkmci Urfa yağı fiatlan da ayni müdisyanla: kantalarına, aşağı tabaka dediğimiz in det zarfmda takriben kiloda 13 kuruş Sizden şu kadar bin liralık mal asanların yediğı, içtiği yerlere giderek du yükselmiştir. Trabzon yağlarmda ise hyorum da üstelik bir levhaya da mı pavarlarına baktınız mı? Bilmem baz ayni senelerde 10 kuruşluk bir fiat yükra vereceğim. O da hediyeniz olsun! lostra salonlarının süslerine, bazı talika selmesi görülmüşiür. Fakat bayim, bu eseri yapan resJarın veya sadece yük arabalarının yan taSürümü gıttikçe artan ve halkın mahsam elbet ki emeğinin mukabilini ister. lut yağlardan kurtulmak için daha fazla raf larına meraklı bir göz attınız mı? îşte yıldızlar olsun, kocaları olsun, Esasen tablonun fiatı sadece on beş liraBunu yaptıysanız siz de benim gibi, sarıldığı bir yağ daha var: Vijetalin. bundan müşteki. Bu şerait dahilinde evli dır. Geçenki yazıda heyecanlı mizacdaki doğu ile batı arasındaki istikamette bu hayatmı mânasız bulup boşanıyorlar. renk, çizgi ve şekil zevkinin yalnız ve Bu yağın 1936 da vasatî fiatı 52 58 ku Haydi canım, uzun lâfın kısası, ruştu. 1937 senesinde 59,36 kuruşa yük insanm göğdesini kıskaçlayan duygul yalnız aşağı tabakalarda yaşadığını, ötean lunduran; yüzünü sabunlarken otuza ka Maamah'h, evli bir iki tanıdık, buna beş lira vereyim de atıverin ötekilerin yaseldikten sonra 938 in vasatî fiatı 57,80 söylemiştim. Simdi beyinde kopan fırtı dar sayan, eksik saydığından işkillenirse «ideal evlilik» dedi. Belki de sinin sadece lâf ve blöf, kofluk ve hiçlik kuruşa iniyor ve bu suretle 937 senesinnına! nalara, ruhta savrulan kasırgalara sıra yenıden sayan, bunların hepsi bu soy Günahı boyunlarma! olduğunu görürsünüz. deki fiat tereffüü 6,78. 938 senesinde de Bu acı ve acıklı hâdise geçen sene cedandır. geldi. Hamal kahvelerindeki Hamidiye, 5,22 kuruş olarak meydana çıkıyor. Merihliler reyan etmiştir ve hâdiseyi bir arkadaşıBunların daha birçok tuhaf tuhaf halHeyecanlınm sırf ruhî bir sahadaki Yavuz resimleri, Fenerbahçe, Çamlıca İstanbulun muhtelif mıntakalarma ma anlatan da, mobilyacının kendisidir. Fezayı dolduran manzaraları, harb ve muzafferiyet kom göre, yağ fiatlan başka baskadır. Sade halleri şunlardır: Utangaçlık, sıkıntılı ve leri vardır: Yatağa gııdikten sonra elekŞimdi sizinle bir zenginin yeni döşettiği pozisyonları, aşağı meyhanelerin duvar yağları en yüksek fıatını Üsküdar ve kararsızlık içinde bekleyiş; zehin kapa trik ocağını söndürüp söndürmediğini an pmltılı âlemde canlevini dolaşalım: Tebrizden gelen halılalannı süsliyen kârıkadim kalemkârlar, Kadıköy mıntakalannda bulmuştur. İs nıklığına kadar varan bir düşünce karı lamak için birkaç defa kalkan; sokak canlı mahluk bulurın üzerinde, Beyoğlunun sahte modernup bulunmadığı me dallar, çiçekler, envai yemişler, salkım tanbul ve Beyoğlunda da fiatlar mınta şıklığı, gözyaşlarının boşanmasile biten kapısını sürmelemış olduğuna kanaat genizmcilerinin meharet eseri olan köşeli, kalara göre yekdiğerinden farklıdır. tirmek için birçok defa merdivenleri inip selesi, gene dünyayı akseler; çabuk geçen sert öfkeler. lar, renkli kâğıdlar, lostra salonlarının azaviyeli, ağır, sırmalı kumaşlarla örtülü Vaziyeti şöylece kısa bir şekilde müHeyecanlıların sinir fırtınasına tutul çıkan; içine başka birşey koymuş olmak alâkadar etmeğe baş lacalı bulacalı dekorasyonu, talikalann mobilyalar, mağrur, yatıyor. Çorabın talea ettikten sonra varacağımız netice. dukları zaman, etrafa savurdukları, se kuruntusile kapadığı mektub zarfmı a ladı. Senelerdenbeyuvarlak tavanlarındaki yağlıboya mansadeyağ fiatlarmın devamlı bir seyirle muhakkak surette kravata uyması lâzımçan; evden çıkarken eşiğe sol ayağını ba bu muammayı çözzaralar, sokak boyacılarının kutulannı vükseldiği olacaktır. Bunun içın ciddî beble mütenasib olmıyan bu öfkeler ve geldiğini sanan bir zevk, ayni sırmalı, asarak çıktığından şüphelendiği için bir meğe uğraşan yeni süsliyen sedef deniz kızlan bana derin bir bir sebeb yoktur. Fakat, Belediyenin taşkınlıklar, ardıarası kesilmiyerek sık sık ğır kumaşları pencerelere takmış ve onlahayli yürüdükten sonra dönenler hep he ve eski dünya âlırr. zevk verirler. Bu zevk şüphesiz, gördü mahlut yağla yaptığı mücadelenin do tazelendikçe aile içinde yaşamak tadını n, en pahalı tül perdelerin hafifliğile kaçırır. Dirlik, geçim olmıyan evde kav yecanlı mizacın zıvanadan çıkmış olanla leri, havasız, susu? ğüm resimlerin san'at değerinden doğma ğurduğu bir fırsat mevcuddur ki, bunmezcetmeğe uğraşmıştır. Oteye beriye otsuz, ocaksız bildıga eksik olmaz. Karı ile koca arasında rıdır. değildir. Halk san'atı, hoş taraflar taşı dan istifade kaygusu bu vaziyette baş serpiştirilen küçük masalarm üzerinde, yıldızlarda, «Madıyunluk ve beynin vazifeleri ğimiz sonu gelmiyen dırıltılar, çocuklara karşı makla beraber, beni alâkadar etmez. lıca âmil olmaktadır. kâh «hayat vardır», kâh «hayat yoktur» gümüş sigara tablaları, Paris işportala\ F. G. sızlanmalar, hırçınlıklar, hep sinirlınin tarihi» ni yazan meşhur filozof yürür Hayır, bana bu derin, ve başka hiçbir rından manikürcü kızların beş franga albeyninde kopan fırtınaların savruntuları ken ayağı kaldırımın kenarından kayarsa diye kestirip atarlar. Ne vardır diyenler, yerde duyamadığtm hazzı veren şey, [*] Belediye İstatistk bülteni. dıkları, fakat Beyoğlu «lüks» dükkânlabunu uğursuzluk sayar, gerisin geri dö ne de, yoktur diyenler bırşey ispat ededır. meyhanecide, kahvecide, lostracıda, mannm on liraya sokuşturduğu adi biblolar Daha fenası var, heyecanlı mizac <»öz nermiş. Tanrıya ve ruhun ölmezliğine medi. Onlarınki de faraziye, ötekilerinki hallebicide, arabacıda şahid olduğum şeyer ajmıştır. Tavanlardan, murabba, yulere hiçbir şeyi göstenniyen, gözleri kör inanan meşhur bir yazıcı başı sıkılırsa de. Yalnız, var diyenler daha cesur. Kikil, çizgi, renk zevki, bir kelime ile plâsvarlık, huni veya süpozituar biçimi moeden, şimdiye kadar hiç sezilmemiş ve istavroz çıkarırmış. Bir Yahudi atalarının mi kuyruklu, boynuzlu acayıb resımlerile, :ik zevktir. Onlar duvarlarına kendi redern avizeler sarkar. Hasılı her taraf, duyulmamış olan arzular ve istekler do dininde kalmakla beraber Katolik tanrısı kimi yarı yerde sürürtür, yan havada urar imlerini asmazlar. San'at idrakleri, yük«bizim paramız var, biz §n kadar etieriz!» ğurur. İnsan doğru yolda giderken çıkr nın öfkesinden sakınmak için kilisede mah'f'k tasvirlerile beşeryeti avutup du;ek tabakalardaki melezliği, zevksizliği diye ziyaretçinin yüzüne haykınr. maza sarkar, akar. Bu akıntılar ve sar mum yakamıış. Şöhretli bir ressam met ruyorlar. aşımaz. Bir kır çiçeği, bir dağ yemişi En son tahminlere göre, Merıht2 yakıntılar birçok fenalıklara, hatta felâket resini çıldırasıya severmiş, elinden kaçırMerakımızı biraz daha derinleştirerek cadar saf ve temizdir. Basit şekli, çiy, lere sebeb olur. Heyecanlı bazan isyan ' ^ korkusile biraz sapıtmış; öyle sanır :ayan mahîuklar balkcbağı biçurmde kaduvarlara bakalım. İşte salonun, işte yeEvvlki akşam Ramide bir hâdise ol eden sinirlerini yatıştıramadığmdan ken j m ı ? papazlar sevdasına düşmandır j falı, bu kafanm her iki tarafında üç taaf rengi sever. Fakat şekil şekil, renk mek odasının, işte yatak odasının, işte muş, Hüsameddin isminde bir genc, on disini körükleyen bir halin tesirile, hiç ta ' a r = b i r P a P a z görse hemen cebindeki a ne gözlü, vücudünün aşağı kısmı iğri buğenktir. holün duvarları. Fakat hayret! Her taraf Kahvecinin ve mahallebicinin duvarla yedi yaşlarındaki sevgilisi Sacideyi jilet sarlamadığı bir işi işler ve sonra işlediği nahtarları avuçlar, o kara gölge gözleri rü ağac köklerini andıran ne=nelermiş. nekadar dolu, tıkabasa dolu ise duvarlar yüzünden yaralamıştır. nin önünden kayboluncıya kadar elinden Baka'ım, ist'hale geciren kurbağa yavruiçin tasaya düşer. o kadar boş, o kadar çıplak, tabir caizse rı boş değildir. 'Bu duvarlarda, ağaclar, İki genc arasında epey zamandır dedenizler, kayalar, çiçekler, yemişler, abırakmazmış. Bir gün bu manevrayı hızla larından mü'hem olmuşa benziven yeni â* * • o kadar ıssız! Kireç tabakasını örten çivit vam eden münasebet kendilerini tanıyapabilmek için o kadar kendinden geç lem, seyyareler ilmi dünyasmda nasıl bir mavisi, su yeşili badanalann, yahud ta kan sular, çayırlar, muzaffer kumandan yanlarca da malum olduğundan Sacide Heyecanlı mizac «yürek sıkıntıs; halini fırt'Pa konaracak! hinî yağlıboyanın hessas bir ruha iirperme lar ve muzaffer ordular, harb gemileri ve artık bu hale bir nihayet vermek istemış aldığı zaman ihata sahası, içinde bıhu miş ki koltu?una sıkıştırdığı kıymelli birArmalar veren yeknesaklığmı giderecek, duvarU deniz kızlarının kuşattığı yelkenliler, bü ve evlenmeleri için Hüsameddine müte zurların, müteeliimlerin, kararsn.ların, şey düşmüş, kırılmış... :ün bir âlem, meçhul ve saf san'atkârla nn boşluğunu dolduracak hiç birşey yok! addid defalar tekliflerde bulunmustur. korkakların, kuruntululann, uydurma îngilterede bir arAnatol Frans der ki: «însanlar istiyorDuvarlar, çıplak duvarlar, ortalarında m elinde canlanır, acemi, fakat yürekten Fakat Hüsameddin kızı sevmekle olma şeylere inananların, ve halkın «meraklıa enstıtüsü var. yaşıyanın kalbi kadar mansız ve ruhsuz ;elme çizgilerini, mahdud, fakat güneşin ma rağmen evlenmeğe yanaşmamış, her lar» dediği kimselerin dolaştıkları mey !ar ki kendılerile istihza edilsin ve kendi"renses Bredford, şuamdan Tcopmuş kadar parlak renklerini lerine acınsın. «Epikür'ün bahçesi» ya cidarlarını uzatıp duruyorlar. ieferinde red cevabı vermiştir. Evlenmek dana kadar uzanır, gider. ki armasını değışdöker. *»• *İ* *I* Omrünün yarısını müşterilerinin ilâc ratıcısı o bahçede tabiatin düzensizlikleten ümidi kırılan Sacide son zamanlarda rmek ve yerine bir Saf halk çocuğunun renk, şekil arzusi îüsameddinden kaçmıştır. Hü:ameddın larına, zarar verecek kadar zehir katmış ri, insanların çılgınlıklan karşısmda sepKalemkârlar yok olalı, manasını idrak jyyare resmi koyedemesek bile kıvrımlarından plâstik bir e kravatma beş lira, şapkasına on beş li ise kızı takibden vazgeçmemiş ve nihayet olmak korkusile geçıren eczacı; fevkalâ tik felsefenin şüphe, tereddüd, ve istihza 'urmak suretile mozevk çıkarmayı da unuttuğumuz o eski a verenin plâstik hissizliği garib görünü evvelki akşam Ramide karşılaşmışlardır. de şefaktlı olmakla beraber sofrada ço ciceklerini toplamıştı. Üstad eğer hekimdernleştirmek istemiş. tâÜkleri, sülüsleri, rik'aları, sattığımız ko or. Ötekinde nüve haünde mevcud ola Bu tesadüf sırasmda her iki genc teklıfle cuğunun eline bıçakla vuracağtm d'ye l'kle uğraşmış olsaydı süpheyi, tereddüdü Fakat enstitü muvanakların, yaktığımız köşklerin tavanara nı, berikinde daha tekâmül etmiş gör rinde ısrar etmiş ve bu yüzden bir kavga korkan ana; uydurma günahların gönü! hos görürdü. O hasta insanlan esirgeme fakat etrrı , ormuş. Eski armalar helarında unutalıberi duvarlarımıza sacak mek istivor, halbukî, aksine, bir tereddi çıkmıştır. Bir aralık Hü«ameddm cebin üzüntüsünü çeken kuruntulu; birisinin ko ve ve yarılgamaya lâyık görürdü. Acıyan men daima tabiatten mülhem olmuş, haybirşey bulamıyoruz. Onlar, henüz hiçbir e sahid oluyoruz. den bir jilet çıkararak Sacideye hücum luna dayanmadan genişce bir meydandan ve oksıyan bir yarılgamaya.. van, nebat, yıldız resimleri gibi şeylerle Dr Rniçuklu Hakkı süslenmiştir. Fakat son zamanlarda, asilNvruHnh BERK etmiş ve kulağından çene'ine kadar kızın geçemiyen korkak; kalabalık yerde, ti şeklin, hiçbir çizginin, hiçbir rengin aşki BİTTİ le coşmasını öğrenmemiş kalblerimizın yüzünde derin bir yara açmıştır. Hüsa yatroda, sınemada oturamıyan; her yerzadeler, modern şekillere temayül gösteriT de mikrob bulunduğu için on dakikasadık aki?leridir. Duvarlarımız haz'n ve Polisi "*""n bir muvaffakiyeti meddin yakalanmıstır. [•] Birinci yazı 28 maıt 939 tarihli nüs , yorlar. Meselâ, bir İngiliz sanayicisi, asada bir ellerini yıkayan; usturasını doima ' hamızdadır. çıplaktır. Onları giydirmeğe yeltenc^ği Iet ünvanını ihraz ettiği zaman, armasına Küçükayasofya caddesinde 40 numamiz zaman bu çıplaklık örtülmez, sade rah evcJe oturan Hocapaşa Malıve ta üç tane top resmi yaptırmış. Modern aridare ce mab'yet değiştirir. Hiçbir kıt'ada bu hakkuk şubes' rremurlarmdan Mustafa MilU Köyden kaçak odun Dört aylık çocuğu bahçeye malarda patlayan bir bomba, kanadlı biderece bol tecelli ettiği görülmemiş gü Nazifin refikası Kat ce. dün Mahmudsiklet, otomobil, kahve çuvalı nev'inden meclisi gömmüşler getirenler lünc bir «marsİMzm» in gösterişi olarak, paşa caddesinden ge^erken, elindeki 'resimler de görmek mümkün. Acaba, arRefi Bayarm Bursa (Hususî) Aktar Hüsameddin Bursa (Hususî) Saidâbad köyün ma usulü Amerika krallarında cari olsa evvelâ kendi fotoğraflarımız, sonra da çartasını kavbetrrp'stir. Çantgda 300 li sıhhî vaziyeti do ra kıyırıetinde bir yüzük. 25 lira kıymeden Ahmed adında biri orman idaresin mahallesinde İlgarlar caddesinde otu nasıl manzaralarla karşılaşırdık diye bir akraba ve taallukatın enstantane yahud tinde di?er vüzükle on lira para bulun lavısile Millî Rea den aldığı ruhsat tezkerlerinin koli yer ran Ali kızı Havriyenin, dört aydır ya an düşündüm. Her kral, kendi ülkesini tasvirlerile duvarları süsleriz. makta di. Kevfivet Ye>ildirek karako ;ürans idare mec lerine sahte bir damga uydurarak istediği nında durduğu İbrahimden pevlediği çor temsile kalksa, meselâ müteveffa Rokfelisi reisliğinden isE endim bu, büyük peder mektebi tıbbi luna haber verilmis. zabıta memurlangibi (meselâ, 400 rakamımn sonuna bir cuğunu, kinin ıçmek ve tazyik yapmak lerin armasında mutlaka bir gaz tenekesi : fa ettiğini yaz yeı şahaneve başlad'ğı vakit, arkadaşları mız yarım saa+ gibi kısa bir müddet zarsıfır ilâvesile 4000 veva 700 rakamımn suretile düşürüp annesile evinin bahçeve hocalarile «an grup» resmidir. Şu, bü fmda kayıb çartavı bularak muhtevi soluna (1) ilâve ederek onu 1700 yapmak sine gömdüğü anlaşılmış ve arama neti resmi, Vanderbild'in armasında bir yatakMillî Peasürans çıkarıl h vagon minderi görecektik. suretile) şehre odun sevketmiş oîmak cesinde gömülü çocuğun ölüsü < yük valide merhume, evlenirken, şu ta yatile beraber sahibine teslim etmiş idare meclisi dün tan maznunen Adlıveve verilmiştir. Ah ^tır. Surlular Adliveve verilmi ;lerdir. Meşhur gazete kralı Hearst, herhalde r°rı»V'\ a^bvim sünnet olduktan sonra, toplanarak idare medle beraber avnca bes kisi de zan 11bir gazete kolleksiyonunu temsıl eden arMahkum olan kaçakcılar meclisi reislisine tına alınmıştır. Bu suretle iki kucak kaBursa (Hususî) Şehrimizden Gaz: masile tanılır, fakat şimdi onu değiştir•üven Si^orta s'fRabbani Toman dar ruhsat makbuzu sahte damgalarla antebe cal?ı çalmak üzere giden Necmi meğe l»elki de mecbur olurdu. Malum ya, keti mu keti murahhasazasevkedild kten sonra sahtekârlık söyle ile karısı Naciyenin oradan şehrimize biçare, hâli iflâsta. Eğer arması olsaydı ve sı Rabbapi Tomanı secm'^tir. meydana çıkmıştır: Bir gün nöbetteki balyalarla kaçak İDekli kumas getirerek değiştirmek istesevdi, ona güzel bir fikir Orman muhafaza askeri Saidabaddan =atarken >rakalan^ıklarım ve mahkerr.eEsrar icerlerken... verebilir, yu^anda gördüğünüz armayı Sıvaslı Rıza Özdemir, Sabri Gölküoük. aetirilen odunlarm tezkerelerme bakar ve verildiklerinı bildirmi^tim. Kaçakçı tavsiye ederdım. Süleyman Kızılgöl, Yandım Ahmed a ken (4000) rakamımn ortadaki iki sıfı larm nuıhakemelpri bitmis ve karar tefdmda dört erkekle Zekive Güleş adlı nnın hafif boyalı bir istampa mürekke Mm e^^mi^tir. Bıırlprdan B^rsada bu Maslak yolunda bir otomobil bir kadın Süle\Tnanivede. Avramla sa bile basılmış oldu&unu, sonrakı sıfırlara lunan Hacerle Gazive ad^rdaki kadmlar devrildi bıkah Yedibelâ Mustafa admda iki arise çok kovu ve hiç de diğerlerine ben beraet etmislerdir. Necınivede buiunan Evvelki gece saat onda Maslak yo kadaş da Kasımpaşada bir arsada esrar zemiyen mürekkebli bir istampa ile ba bohraiar icindek' kurra^ara dair İstans • icerlerken zabıtaca cürmü meşhud ha sılmış bulunduğunu görerek şüphelen bul Gümrükler 'Rq=:müdÜT'lü 'ünün re lunda gene bir otomobil kazası OITÎUŞ, miştir. Köylüyü karakola götürerek te sim tari^esine göre ceza tavin edUmis şoför Şerifin ıdaresindeki 1599 numarah linde yakalanmi'Tardır. Haklarında talefonia bu ruhsatm miktarını Orman i bulunduğu kararda zik'e^ilerek Necmi taksi otomobilı Suterazisi öplerine gel kibat yapılmaktadır. daresinden sormuştur. Bunun 400 oldu ile Nacivenin suclan sabit görüldüSün diği sırada birdenbire lâstiği patlıyarak Kara s"îarımızda yakalanan ğu öğren:lince iş anlaşılmış ve meseleye dan kendilerin'n altışar ava ve beser bin devrilmıştir. Adliye el koymuştur. Saidabaddan ge lira cezaya mahkum ec'i1dikleri bildirilBu kaza neticesinde şoför Perif aŞır Yunan motörü len bu odunlarm musadere edilerek sa mi^tir. surette yaralandığı icin imdadı sıhhî aİzmir 6 (Telefonia) İzmire yakm ka tılmasma sulh ceza mahkemesince ka rabasile derhal Beyoğlu Çocuk hastanera sularımızda kaçak balık avlıyan Ka rar verilmis ve bu karar infaz olundukFinlândiya Cumhur Reisi sine kaldırılmı?tır. Şerifin otomobilin tina isminde on bir tonluk bir Yunan tan sonra sahtekârlık suçunu işlemekten Tallin 6 (a.a.) Finlândiya Reisi deki üç müsteri de haf.f surette yaralanTurgudlu (Hususî) Şehrimizde polis teşkilâtı kurulduğu gündenberi motörü. altı kişil'k mürettebatile güm maznun olanlar Müddeiumumilikçe sor cumyuru, önümüzdeki temmuz ayı içinde mışlardır. Kaza etrafında tahkikat ya men^eket asayişi tamamen normal bir hale gelmiştir. Gönderdiğim resim, rük muhafaza memurları tarafmdan ya gu hâkimliğine verilmişlerdir. pılmaktadır. Tallin'i resmen ziyaret edecektir. kalanarak Adliyeye verilmiştir. zabıta memurİarımızı âmirlerile bir arada göstermektedir. f Beyînde kopan fırtmaiar... J Sinirli adam, her yerde mikrop olduğunu düşünerek her beş dakikada bir titreye titreye alkolle ellerini yıkar! 2 n Sırnaşık âşık Sevdiği kızm yüzünü jiletlejcesti C Turgudluda kurulan polis teşkilâtı j

Bu sayıdan diğer sayfalar: