4 Temmuz 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

4 Temmuz 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 Temmuz 1939 CÜMHURIYET Dünyayı saran casusluk Mehmed Sipaho Eminönü meydanı Hayırsever bir vatandaş Amerika casuslukla mücadele şefinin ifşaatı Leon Turro, Amerikada, devletin müdafaa tertibatını çalmak istiyen casusîarla nasıl mücadele ettiğini anlatıyor Âmerikanm casuslukla mücadele servisi şefi Leon Turro, birkaç gün evvel Amerikadan Parise gitmiştir. Turro, Amerikadaki Alman casuslarile nasıl mücadele ettiğini ve bu mücadelede nasıl muvaffak olduğunu, Paris Soir gazetesine yazdığı bir makalede etrafile anlatmaktadır. Şayanı dikkat bulduğumuz bu yazıyı iktıbas ediyoruz. «Gizli ajanların sarfettikleri faaliyetin ne derece ehemmiyetli olduğunu izaha lüzum görmüyorum. Tayyaresine doldurduğu bombaları boşaltarak bir harb gemisini berhava etmek için hayatını feda eden tayyareci bir kahramandır. Fakat, bütün bir filonun harekâtına aid plânı elde eden casus, filoyu, doğruca bir pusuya sevketmek suretile, daha kolay imha edebilir. Bu sebeble, gizli kalmak istedikleri nispette daha tehlikeli olan bu adamlarla her gün, yorulmadan, bıkmadan, usanmadan mücadele etmek lâzımdır. Her memleketin, askerî ve sivil mukabil casus teşkilâtı bunu vazife edinmiştir. Bu işi, Birleşik Amerikada muvaffakiyetle tatbik ettim. Casusluğun yalnız romanlarda bulunur bir mefhum olduğunu zanneden memleketimin garib itimadı yüzünden, daha fazla gücleşen sonsuz gayretler sayesinde elde ettiğim bu muvaffakiyet, dünya yüzünde misline tesadüf edilmemiş derecede büyük bir casusluk teşkilâtını meydana çıkarmak şeklinde tecellı etmiştir. Vakıâ, casuslukla mücadele teşkilâtı Amerikada esasen mevcud bulunuyordu. Leon Turro Fakat bu vazife ile mükellef zabitler hem Sovyet Rusyada bile, casusluğa karşı az, hem de evrak yığını altında bunalmış oldukları gibi, vücudüne esasen inanma korunmak hususunda ısrar ediliyor. Bu dıkları casusları takibe ve meydana çıkar zihniyet Rusyada o kadar taammüm etmiştir ki, Moskova sahnelerinde temsil emağa vakitleri yoktu. Bu müessif vaziyeti pek bariz şekilde dilen yüz piyesten seksen tanesinin mevortaya koyan bir hâdiseyi zikredeyim. zuu casusluktur. Nihayet, Amerikada meydana çıkarıJohanna Hofman vak'asından üç sene lan yeni bir casusluk işinde, kendilerinden evvel, tesadüfen bir casus yakalamıştîk. Bu casusun ismi Lonkosvki idi. Üzerinde, hiç şüphe edilemiyecek birçok şahısların gizli plânlar, fotoğrafiler, memleketin bü alâkadar bulunduğu gb'rülmüştür. Hükumetin tayyare fabrikalarında ectün müdafaa vesaitinin mavi kâğıda çekilnebilerin çalıştırılması yasağına dair olan miş kopyaları bulundu. G 2 teşkilâtını vaziyetten haberdar ettik. Bize bir zabit kanun, bilhassa bu fabrikalardaki Alman casuslarınm faaliyetini istihdaf ctmekte gönderdiler. dir. Bir senedenberi, Amerikanın deniz Bu zabit, casusun üzerinde bulunan veve hava müdafaasına taalluk eden gizli saikın son derece mühim olduğunu gördü. krokiler, esrarengiz bir tarzda ortadan Bunlar öyle vesikalardı ki, fevkalâde kaybolmaktadır. Hatta, mühim bir mecmahrem mahiyetlerinden dolayı, ekserisi muanın yazdığına göre, Alman başkonsoyüksek rütbeli zabitlerden bile gizli tutullosu yüzbaşı Wiedman, Amerikanın garb muştu. sahilindeki casusluk işlerini idare eden şaLâkin, buna rağmen Lonkovski tahliye hıstır. Bittabi bu iddianın mes'uliyeti taedildi ve bu sayede, casusluğuna rahat ramamen o mecmuaya aiddir. hat devam etti. Öyle ki, Hofman meselesi Amerika filosunun üssü olan San Dietahkikatını idare ettiğim sırada bu adamı go civannda, etvan şüpheli bir Alman âlio işte de karşımda buldum. mi tevkif edılmiştir. Tahkikatımı bitirip, Amerikada rahat Casusluğa karşı müsmir surette mücarahat yaşıyan bu geniş casus şebekesi azadele edilebilmesi için, bütün servislerin sısmı tamamen meydana çıkardıktan sonra kı bir elbirliği yaparak çalışmaları şarttır. araştırma bürosundaki vazifemden çekilÖyle zanneriyorum ki Londra, Paris meğe karar verdim. Son derece yorgunve Vaşington mukabil casusluk servisleri dum. Hofman işi beni çok yormuştu. elele verir ve çalışırlarsa, kendilerini barın Hayatımın en güzel yıllarını memleketidıran memleketlerin millî müdafaasına min hizmetine hasretmiştim. Son üç ay aid esrarı çalan adamların muzır faaliyetzarfında, günde on altı saat çalıştığım olerine nihayet vermek imkânı daha kolay muştu. Zahmetlerime acımıyordum. Fakat elde edilmiş olur. bu zahmetlerin boşa gitmemesini istiyor Bu elbirliği, dünya sulhunu ve hürriyedum. Bunu yapabilmek için de herşeyi antini korumak hususunda, yapıcı bir himmet latmak, yani istifa etmek lâzımdı. olacaktır.» Mesleğimi feda ettim. Lâkin, Âmerikanm menfaati namına hareket ettiğime kanaatim vardı. Gazetelere yazdığım müteaddid makalelerle, neşrettiğim kitablara ve nihayet «Bir Nazi casusunun itirafları» isimli filmimle memleketime yaptığım hizmetin, GMen şefi olarak yapabileceğim hizmetlerden fazla olduğunu zannedıyorum. Amerika, casuslukla mücadele işini daİngilterede Viydon postanesini soy ha geniş mikyasta tatbika karar verdiği mağı tasarlıyan bir adam, bu işi etrafh zaman beni bu servisin umum müdürlüğü surette tasarladığı halde, suç üstünde yane tayin etti. kalanmıştır. Yakalanmasına sebeb de, Memleketime gene müfid olabilece pantalon askısıdır. simden dolayı bahtiyarım. Zıra, bu sahaŞöyle ki, bu adam, bir gece bir hayli da vapılacak henüz pek cok iş vardır. uğraşarak postanenin duvarından merkez Almanyanın, daha 1914 te genis mik bürosuna doğru bir delik açtnış, bu deyasta tatbik ettiği casusluk, bütün dünya liği kendi rahat rahat içeriye girebılecek yı saracak derecede büyümüştür. Birkaç derecede genisletmiştir. Lâkin, hesabda gün evvel, Fransız Başvekili Daladve. bir yanlışlık olmuş, burgu ile deliği açarbu gizli harbi, meclis kürsüsünde, enerjik ken doğru yolu şaşırmış, yanlış yola sapbir lisanla mevzuu bahsetmistir. Bir müd mıs ve büroya geçecek yerde, bodruma det evvel, Calais'de bir Almen propagan inmiştir. Bununla beraber kendisi nereye da merkezi ba=ılmış, binlerce beyanname indiğinin farkında olmamıştır. İneceği yeyakalanmıştı. İngilt<»re hükumeti, bir ca re bacaklarını uzatmış, boşlukta basacak susluk isine karışan bir Alman konsolosu yer aratnışsa da bulamamıştır. Cesaret nun geri çağırılmasını istemisti. Liyejde, göstererek boşluğa atlamak istemiş, bu son senelerin en mühim casusluk faaliyet sırada pantalon askısı bir çiviye takıl lerinden biri meydana cıkarılmış ve birçok mıstır. Kımıldanamıyan, dönemiyen a Almandan ba«ka bir de Belcika zabitinin dam, bir arajık imdad istemiş, nihayet bu meselede methaldar bulunduğu anla postane bekçileri tarafından yakalanmıştır. şılmıştır. Yugoslavya müslüman Prost avdet edinciye larının lideri merasimle kadar tanzim olunacak defnedildi Şehircilik mütehassısı Prost, Pariste Belgrad (Hususî muhabirimizden) Mehmed Spaho'nun cenaze merasi mi Bosna Sarayda yapılmıştır. Me rasime Başvekil Çvetkoviç, hüku met erkânı, birçok meb'uslar ve birkaç bin kişilik bir kalabalık iştirak etmiştir. Bu münasebetle birkaç hatib ve bu meyanda Başvekil söz söyleyerek Spahonun feyizli olan siyasî hayatında vücude getirdiği eserlerden bahsetmiştir. Yugoslavya müslümanlarının lideri ve Münakalât Nazırı Mehmed Sipaho'nun vefatı, Yugoslavyanm yalnız müslüman muhitinde değil, her sınıf halkı üzer:nde acı bir tesir yapmıştır. Kıymetli bir devlet recülü olan Mehmed Spaho kendisini herkese sevdirmiş ve hürmet kazanrmştı. Dr. Mehmed Spaho; Osmanlı idaresinin Sofyada son rüştiye müdürü ve bilâhare Saray Bosna Fazilet mektebi rektörü merhum Hacı Hasan Efendi Spahonun oğlu olup 1684 de Bosna Sarayda doğmuştur. İlk vc lise tahsilini alelâde muvaffakiyetle Saray Bosnada bitirmi|ti. Babasından, islâm ulemasından ulumu şer iyeyi okudu. Viyana Üniversitesinin Hukuk Fakültesinde doktorluk unvanını aldı. Türkçe, sırpça, arabca ve almanca okur yazardı. Son senelerde fransızcayı da mükemelen öğrenmişti. Saray Bosna Ticaret ve Sanayi odasmın uzun müddet kâtibliğinde bulundu. 1918 senesinde Avusturya ve Maacristanm sukutunda Yugoslav tnemleketlerinde teessüs eden Yugoslav encümenine Bosna ve Hersek müslümanlarının mümessili olarak girdi. 1919 sencsinden başlayıp ölümüne kadar Yugoslav müslümanlarının şefi olarak umumun hürmetinı kazandı. Beş intihab devresinde meb'us seçildi. Dört yıl önce kralm iradesile Âyan azalığına taym olundu. Ziraat, Orman ve Maadin, Ticaret ve Sanayi ve Maliye nezaretlerinde bulundu. 20 haziran 1935 ten ölümüne kadar Münakalât Nezaretinde kaldı. Ve hava münakalâtını ıslah edip ilerletti, Maliye Nazırı iken de "Yugoslav maliyesini sarsmtıdan kurtardı. Dört yıl önce teşkil edilen hükumetin millî radikal birliğinin ikinci reisi idi. şehircilik mektebi imtihanlarında bulun mak ve Ağustosta tekrar avdet etmek üzere Parise gitmiştir. Mütehassıs, bu defa şehrimizde bulunduğu müddet zarfında Kadıköy, Üskü dar ve Boğazın Anadolu sahiline aid nâzim plânı hazırlamıştır. Şimdilik İstanbul ve Beyoğlu ile Boğazın Rumeli sahilinin nâzım jlânı esasen daha evvel hazırlan mış olduğu cıhetle bundan sonra Adalar, Eyüb, Yeşilköy, Bakırköy ve Anadolu tarafındaki banliyö hattının nâzım plânlarile evvelce yapılmış olan nâzım plânlara aid tatbikat plânlarınm ihzarı işi kalmıştır. Şehir Meclisinin ikinciteşrin toplantı smda Üsküdar ve Kadıköyle Boğazın Anadolu sahili nâzım plânları Şehir Meclisinin tasdıkına arzedildikten sonra hükumet tarafından da tasdik için Nafia Vekâletine gönderilecektir. Prost ağustos sonunda Paristen avdetinde yaptığı bu plânları imzalıyacaktır. Nâzım plânların yapılması, inşaat ta lebleri karşısında, Belediyenin maruz kaldığı müşkülâtı izale edememektedir. Malum olduğu üzere bu plânlar ana caddeleri göstermektedir. Halbuki tatbikat plânları bilâkis en ufak ada ve caddeleri ırae edecektir. İstanbul ve Beyoğlunun nâzım plânları daha pek az zaman evvel tasdik edilmiş olduğu cihetle, Prost, bizzarure, bunlann tatbikat plânlarını yapmakta gecikmiştir. Mudanyada asrî bir doğum evi yaptırdı Bütün vatandaşlara şefkat kucağını açan bu sıhhat müessesesi, muhite çok faydab oluyor Şaziye Rüstü Doğumevi ve doktorile ebeleri Bursa (Hususî muhabirimizden) Mudanya gibi dört be« bin nüfuslu bir kasabada kaloriferli, elektrikli, sıcak ve soğuk suyile ameliyat salonlarını ihtiva eden bir doğum hastanesinin mevcudiyetine kim inanır? En mükemmel Amerikan hastanelerinden birinin küçük çapta bir modeli olan böyle bir müessesenin sayılı büyük şehirlerimizde bile olmaması Mudanyanın bu bakımdan pek ialihlı bir kasaba olduğunu gösteriyor. Nüfus siyasetimizde mühim bir rol oynıyan doğum vak'alarına mevziî mahiyette dahi olsa sihhî bir istikamet ve veçhe veren bu müessese, sadece bir doğumevi olmakla kalmamış ayni zamanda kadın hastahklarına aid bir hastane olmuştur. Mudanyadan çok Bursanın işine yaradığını öğrendiğim bu hastanenin neden Bursada kurulmayıp da burada yapıldığını merak ettim. Aldığım malumat, bunun hem manasını hem de şeklini çok ibret ve dikkate şayan gösterdi. Vaktile Mudanyada, altı lira maaşlı bir telgraf memuru olan Ahmed Rüştünün ailesi, bu kasabada bir ebe bulamadığından, müşkülâtla çocuğunu doğurmuştur. Kadmcağız çocuğu için:. Evlâdım hayırhsile yaşasın, zengin olsun da şu kasabaya sevabma bir ebe getirtsin! demiş. îşte bu hayırlı ve talihli evlâd, Mudanyalı Hayri îpardır. Kepdisi günün birinde milyonluk bir vatandaş olunca annesinin vasiyetini yerine getirmek ona hem bir vicdan, hem de bir memleket borcu olmuştur. Buraya artık yalnız bir ebe getirtmek değil, bir doğum hastanesi kurdurmak suretile annesinin emelini iki kat fazlasile tahakkuk ettiren Hayri Ipar, hastaneye annesi Şaziye Rüştünün adını vermiştir. 65 bin liraya binasmı yaptıran Hayri İpar, bu hastaneye senede 12,600 lira tahsisat da vermektedir. Bu tahsisatla kadro ücretleri karşılandığı gibi müesseseye müracaat eden zengin, fakir kim olursa olsun hiçbir kayda ve beş para bir ücrete tâbi olmadan muayene, tedavi ve ameliyat edilmektedir. Hastanenin Orhan Öncel ismindeki mütehassıs ve genc doktoru gelinciye kadar, beni, çok temiz giyinmiş, muntazam kıyafetli genc ebeler ve hemşireîer karşıladılar. Kim olduğumu bilmediklerı halde, büyük bir nezaketle muamele ettiklerine bakarak bu hususî müessesenin halka karşı takib ettiği muamele tarzmı diğer müesseselerimiz için imtisale şayan buldum. Biraz sonra genc ve sempatik doktor geldi. Bugünkü ziyaretçisinin kadın yerine bir erkek olduğunu gören zeki doktor, hiç hayret etmeden, benim ne maksadla gelmiş olduğumu, bidayette tanışmadığımız halde tahmin etti. Eminönü meydamnın tanzimine başlanılıyor Prost, Eminönü meydanına da son kat'î şekli vermiş olduğundan avdetine kadar meydanın tanzimine girişilecektir. Buna nazaran evvelâ köprünün ayağı yirmi santim kadar yükseltil^cek, bu istikamette meydan kısmen imlâ edilecek ve Yenicami önündeki sedler de kısmen meyillendirilmek suretile düzeltilecektir. Maamafih meydandaki sedleri kâmilen kaldırmak imkânı hasıl olamıyacaktır. meler muntazaman kaydedildiği gibi be< beğin her gün kilosu da alınıyordu. An * nesi bir hafta yattıktan sonra yavrusile birlikte evine dönecek. Tabiî bu zaman zarfında bebek de saatle meme emmeye ve muntazam uyumaya ahşacak. Şüphesiz doğar doğmaz aldığı bu intizam dersi onun hayatı boyunca devam edecek. ı İkişer yataklı hastalann odalarını geziyoruz. Hastalardan dördü bir gün sonra ameliyat olacaklarmış. Büyük bir emniyet içinde yatıyorlar. Ameliyat salonu bu katta idi. Doktor anlatıyordu: En büyük srkıntımız, bazan ameliyat esnasında Mudanyadaki elektrik ce« reyanmın ansızın kesilivermesidir. Arası» ra suların kesildiği de vakidir, o zaman çok müşkülât çekiyoruz. Alt kat, kiler, kalorifer, mutfa'k. etüv, cenaze yıkama yeri ve depodan ibaret. Mutfaktan çıkan yemekler her kata asansörlerle gönderiliyor. Hastalar, yemeklerini yataklarının önüne getirilen seyyar masalarda yiyorlar; bununla beraber en küçük bir sinek ve leke bile yok. Doktorun odasında dinlenirken şu izahatı da alıyorum: Hastalann ekserisini Bursalılar teşkil ettiğinden, Bursada bir doğum otomobilinin emre amade bulundurulması müessesenin başlıca gayesidir. Burada bir röntgen ihtiyacı da hissedilmektedir. Kadroya bir asistan için senede 1200 liralık tahsisat konmuştur. Vekâlet buraya bir asistan göndereceğini vadetmiştir. Geçen sene doğumevine 157, bu sene ise 225 hasta müracaat etmiştir ki, bu rakamrağbetnr gittikçe arttığını ve ihtiyacın mühim olduğunu göstermektedir. Hayri İpar, hastaneyi genişletmek tasavvurundadır. Diğer bazı eksikleri de tamamlıyacak ve binaya ilâveler yaptıracaktır. Hayri İparın memleket zenginlerine nümune olacak hareketi bundan ibaret değildir. Onun yalnız Mudanyada yaptığı şu işlere bakın: 47 bin lira ile Mudanyayı elektriğe kavuşturmuştur. 45 bin lira vererek Mudanya mütarekesi hatırasını ebedileştirecek bir abide yaptıracaktır. Mudanya adına orduya bir tayyare almıştır. Mudanyada vaktile kendisi de tahsilini güçlükle yaptığmdan babası Ahmed Rüştünün adını vererek ve 11,100 lira harcıyarak burada bir çocuk yurdu da açtırmıştır. Burada 100 çocuk okumaktadır. Bunlardan seksen beşi Mudanyaya civar 9 köyden gelmiş köy çocuklarıdır. Kendilerinin yeme, elbise ve okuma masraflannı tamamen Hayri Ipar vermektedir. Bunlardan, kabiliyetli görülenlerin orta tahsillerini de o temin etmektedir. Bu çocuklardan başka, Mudanyalı 40 yoksul talebeye de her gün öğle yemeği verilmektedir. Çocuk yurdunun müdürü, Hilmi Aktan isminde idea* list bir muallimdir. O yavrulann bir müdürü değil ayni zamanda manevî babasıdır. Hulâsa, aşağı yukarı Mudanyadaki hayır işlerine 240 bin lira sarfeden Hay< ri İpar, bütün bu işlerde kendi adını giz« liyerek annesinin, babasmın ve Mudanyanın admı vermiştir ki bu da tevazuunun yüksek bir eseridir. Doktorun odasında, camlatılmış iki telgraf gördüm. Müessesede ilk doğan çocuğa aid olan bu telgraflan okudum. Birinde: «Dünyaya oldukça müşkülâtla gelen, «Şaziye Rüştü Doğumevi» nin ilk çocuğu küçük Hayri ellerinizden öper D ^ Orhan Öncel» yazılı idi. Diğeri de Hayri Ipar'm cevabı: «Telgrafınızdan çok mütehassis oldum. Yurdumuzun, anavatana nıce bin hayırlı çocuklar yetiştirmesini ve ilk çocuğumuzun bize ve memlekete ismi gibi hayırlı olmasını Ulu Tanndan diler, kalbî teşekkürler ve dualar sunarım.» İnsanlık için pek değerli olan bu müesseseden ayrılırken düşünüyordum: Memleketteki bütün zenginler, servetlerinden bir kısmile böyle hayırlı işler yapsalar, Türkiyenin hiçbir köşesinde eksik bir iş kalmıyacaktır. Bundan sonra meydana, asfalt döşe necek ve geçenlerde yıkılmış olan Eminönü hanı adası istıkametindeki kısma da röfüjler yapılacaktır. Sirkeci istikametin Dr. Mehmed Spaho; son yirmi sene deki gümrük antreposu şimdilik eski mevlik Yugoslav siyasî ve millî hayatının en kııni muhafaza edecektir. tanınmış sicnalarından biri idi. Devlet ve İmar programı Vekâlete dinine olan fartı merbutiyeti kendisini mügönderilecek teveffa Kral Aldksandra, saltanat tfaibiYirmi milyon liralık tahsisatla beş sene sevdirmiş ve hanedanın sonsuz tevecnede yapılacak imar programı projesinin cühlerini kazandırmıştı. Mehmed Spaho; hükumetçe kabul edildığini yazmıştık. Bu Yugoslavyanm içve dış politikalarında Yu proje kat'î bir program mahiyetinde engoslav devlet ve millet vahdetine tarihin cümeni daimiye arzedilecek, encümeni daehemmiyetle kaydedeceği hizmetlerde bumî kendi salâhiyeti haricinde gördüğü lunmuştur. 1921 kanunu esasisi, Dr. Mehtakdirde bunu Şehir Meclisinin fevkalâde med Spaho meb'uslarının reylerile ekseri bir içtimaında tasdik ettirdikten sonra Nayet kazanmıştır. Şövalye Kral Aleksan fıa Vekâletine gönderecektir. dr'ın ölümünü münteakıb tahaddüs eden Eminönü Sultanahmed yolu dahilî ve haricî müşkül vaziyetten Yugosİstanbulun imar plânında şehircilik mülavyayı kurtaranlardan biri ve belki en tehassısı Eminönü Sultanahmed yolu için ehemmiyetlısi merhum Dr. Spahodur. bir kaydi ihtirazî koymuş, bu yolu tekMükemmel bir hukukçu sıfatile merhum Dr. Mehmed Spaho; Yugoslavya rar etüd edeceğini bildirmişti. Mütehassıs, müslümanları t*şkilâtı diniye nizamnamesi bu yolun mümkün mertebe az istimlâkle le ancak müstakil islâm devletlerinde te yapılabılmesi için müteaddid projeler ümini mümkün olan siyasî ve dinî hukuku zerinde tetkikatta bulunaktadır. Yugoslav müslümanlarına kazandırmıstır. Son zamanlarda Yugoslavya Başvekiüne ve Hariciye Nazırına muntazaman vekâlet etmiş olan Dr. Spaho; Hırvat neselesinin hallinde, Yugoslav müslümanlannın arazi işlerinde, Yugoslavyanm birçok iktısadî anlaşmalarında ilk rolü ifa etmiştir. Türk edebiyatından fevkalâde hâz alan merhum Dr. Mehmed Spaho Türk edebiyat ve güzel san'atmın bütün şubelerinde derin bir vukuf sahibi olduğu gibi Fuzuli, Nefi, Hersekli Arif Hikmet, Namık Kemal, Abdülhak Hâmid, Yahya Kemal gibi Türk edebî ricalinin manzumelerinden birçoğunu ezberinde bilirdi. Aziz Atatnızm perestişkârı olan merhum Dr. Mehmed Spaho Kemalizmin her terakki safhasını yakından takib etmiş ve Kemalist Türkiye hakkında muhtelif dillerde yazılan bütün eserleri okumuştur. Merhum Dr. Mehmed Spaho, Başvekil sıfatile bundan iki yıl önce Belgradı şereflendiren Millî Şefimiz İsmet İnönünün devletçilik meziyetlerini bizzat takdir etmek saadetıne mazhar olarak bu yüksek askerin müdebbirane idaresinde dost ve kardeş Türkıyenın bahtıyar olacağına daha o vakitler kanaat hasıl etmişti. Bundan sekiz yıl önce Türkiyeyi ziyaret eden Doktor Mehmed Spaho, bugünlerde yeni bir Türkiye seyahatine hazırlanmakta iken anî ve pek erken vuku bulan ölümü, bu emelinin husul bulmasına mâni olmuştur. Dr. Mehmed Spahonun ölümile Yugoslavya müslümanları en hakim ve en cesur uzuvlarını Yugoslav devleti ise cihanın ve Avrupanın bu tehlikeli devrinde kıymetli bir rüclünü kaybetmiştir. Merhum Dr. Spaho; Yugoslav dış po Silivrinin imar plânı Hırsızın macerası İngilterede bir postaneyi soymak istiyen bir hırsız yakalandı Vali ve Belediye Reisi, dün Silivri kazasının imar plânını tetkik etmiştir. Plânda bilhassa kaza halkınm çiftçi oluşuna ehemmiyet verilmiş, zürra, san'atkâr ve memur mahalleleri, müşterek kuyular ve şehir haricinde yapılacak ahırlar için ayrı yerler tahsis edilmiş, deniz kenarında Şimdiye kadar hiç bahsolunmıyan bu bir çocuk bahçesi vücude getirilmesi mu hastanenin neden bu kadar tevazu pervafık görülmüştür. Şehir civarındaki ba desine bürünmüş olduğunu sordum. takhk da kurutulacaktır. Bütün bu plân, Hayri îpar daima tevazuu sever 150,000 lirava verine setirilebilecektir. de ondan dedi. Vaktimiz dar olduğundan, derhal hasSiyamın ismi değişti taneyi gezmeye başladık. Biri doktor, biri Bangkok, 3 (a.a.) Eesmen bildiril asistan, ikisi ebe, biri hemşire, diğerleri diğine göre. 1 ağustostan itibaren Sıyam, müstahdemin olmak üzere 11 kişilik Thailand ismini alacak ve Siyamlılar kadrosu olan bu doğum hastanesi temiz«Thais. ismile anılacaklardır. likten pırıl pml yamyordu. Bütün vesaiti Thetis tahtelbahri hakkındaki yepyeni idi. İhtimam ve titizlik her yerde kuvvetle göze çarnıyordu. tahkikat îkinci kattaki kabul salonu, muayene Londra 3 (a a.) Admiraly Division ve temizlik odası, soyunma odası ve banmahkemesi bu sabah Thetis tahtelbahri faciası tahkikatma başlamıştır. Muhake yolarmı gezerek laboratuara geldik. Bumenin asgarî on beş gün devam edeceği rada şimdiye kadar alınmış urlar, apansöylenmektedir. Diğer cihetten «Zelo» disitler, anormal yumurtalıklar ve çocukvapuru refakatinde birkaç küçük gemi lar vardı. Bir buçuk sene içinde hastaneolduğu halde yüzdürme işlerine başla ye gelen 320 hastadan yalnız sekizinin mak üzere Thetis'in battığı mıntakaya öjmüş bulunduğuna göre bu nispetin nemüteveccihen Moelfare Bay'dan hareket kadar düşük ve muvaffakiyet derecesinin etmiştir. nekadar yüksek olduğu meydanda idi. Hastalann çoğu Bursadan geliyormuş, litikasında Balkan Antantı memleketleri Mudanya ve havalisinden ve hatta İstanle ittifaka ve Türkiye dostluğuna pek bü buldan gelenler bile oluyormuş... yük değer veriyordu. Müşarünileyhin bu Laboratuardan sonra eczaneyi, mütekanaati birçok defalar Yugoslavyanm akıben de normal doğum salonunu görebeynelmilel siyasetinde kuvvetli tesirini rek üçüncü kata çıkıyoruz. Buradaki behissettirmiştir. Yugoslavya müslümanları bekler odasında, cibinlikli ve ayaklı sekiz arasında Dr. Mehmed Spahonun yeri u sepet vardı. Yalnız birinde yeni doğmuş zun müddet hazin bir surette boş kalacak bir yavru mışıl mışıl uyuyordu. Annesive bu boşluk pek acı olarak hissedilecek nin yatak numarası 5 olduğundan çocuğun da boynuna bu numara takılmıştı. tir. Mehmed Süleyman Pasiç Bebcğe saatle meme veriliyor, bu me MUSA ATAŞ

Bu sayıdan diğer sayfalar: