August 18, 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

August 18, 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18 Ağustos 1939 CUMHURİYET SON HABERLE Hâdiseler arasında Hacivad ve sarı tehlike asıl oluyor da, Hitler'in Almanyası, ki ırkçıdır, Uzakşarkta Japonyanın hâkimiyetini genişletmesine katlanıyor, hatta yardım ediyor ve böylece sarılarin beyazlara karşı zaferini kolaylaştırıyor? Irkçı Almanyanın ideologları şöyle di. yeceklerdir: Beyazların renklilere karşı mukavemetini hazırlamak için, dünyanın ırk sistemleri üstiine yeniden kurulması lâzim. Hâkimiyeti beyaz ırkın eline vermenin tek çaresi budur. Çünkü Asya uyanıyor ve şu anda bütün dünya gözlerini Uzakşarka çeviriyor. Bilhassa Hindistanda harikulâde bir mayalaşma var ve Cava gibi Holanda müstemlekelerinde, çoktan, müthiş bir Avrupa düşmanlığı başlamıştır. Renkli kavimlerde görülen bu geniş isyan, kendini bulma ve mayalaşma hareketi, Büyük Harbin neticesidir. İtilâf devletleri o zaman siyah derili askerlerini bevazların üstiine saldırmışlardı. Fakat Cinin Avrupalılardcn nefreti Onsekizinci asırda başlar. Afyon ticaretine karşı Çin imoaratorlarınm reaksiyonu malum. Tiyençin muahedesi Çini büstün kapitalizmin boyunduruğu altına almıştı. Şimdi renkliler uyanmıştır. Bunun önüne geçilemez. Japonya mihvere girmek için karar veremiyor Maliye ve Bahriye Nazırları projeyi tetkik edemediklerinden Beş Nazırlar içtimaı gene tehir edildi (a.a.) Tokyo 17 ( a a ) Yarın toplana |man eden memleketlere tayyare satılmasıman cak olan Beş Nazırlar içtimaı, başka bir na müteallik olan siyasetinin değişmemiş güne talik olunmuştur. olduğunu beyan etmiştir. Mumaileyh DoYarınki toplantıda beş nazır, mihverin uglas tayyarelerinin Japonyaya satılmasıve antikomintern paktının takviyesi hak na müteallik olan konturatonun bu kabil kı..daki Arita projesini görüşecekti. Do satışlara nihayet vermeleri için Hull taramei ajansına göre, toplantının tehırıne se fından tayyare hamıllerine yapılmış olan bcb, ezcümle Maliye ve Bahriye Nazır tebliğden evvel akdedilmiş olduğunu söylarınm projeyi iyice tetkike vakit bulamamış olmalarıdır. Bir Amerikan kadınına tokat İHEM Tramvayda tahtakurusu ile bir mülâkat Yazan: MİTHAT Maşallah! Böyle, tramvayda. Bu ne tevazu? O sizin kendi tevazuunuz! Tramvaya size izafeten bindim ben! Tahtakurusunun bu terbiyesiz cevabını kımse duydu mu diye tramvay yol cularının gözlerine baktım .Duymamışlardı. Mes'ud oldum. İnsanlar ne kolay 7 mes'ud olur!. V e tavana bakarak tahtakurusunu yammdakinin üstüne ittim. Bekliyordum: Adam, biraz sonra, en sesini tokatlıyacaktı. Halbuki, biraz sonra, benim ensemde bir damla cehen nem! Kulağına en gizli sesimle fısıldadım: Yakamı neden bırakmıyorsunuz benim? Tahtakurusu en kalın sesile cevab verdi: Nasıl bırakınm? Arada kırk yıllık hukuk var! Bu sefer herkes duymuştu: Bütün yüzlerde insanlann zalim oldukları zamanki gizli tebessüm vardı. Sonra, tam bu anda. tramvay da o kadar kalabahktı ki... Zaten bir ayıbımız meydana çıkacagı zaman herkes oradadır. Bu meçhul insanlara kızamazdım; içlerinden bir ehemmiyetli «malum» çıkabilirdi. Halbuki tramvay parasmda biletciye öfkelenmek de dahildir ve biletciye kızdım: Öyle terbiyesiz terbiyesiz ne sırı tıyorsun? Adamın gözleri doldu: Sıntmıyor muş; apandisit sancısı geçiriyormuş. Bir çehrede ıstırabla alayın müşterek çizgi leri olacagım ilk defa görüyordum. Amma bir biletçinin hastalığına telâş ede mezdim: Istıralbına ehemmiyet verdiği adarmn sevivyesine düşen insan!. K'.birli bir sükutl* tramvaydan indim. Sokakta tahtakmusuna: Kuzum, dedim, sizinle neden kırk yıllik hukukumuz oluvormuş? Cevab veremedi. B"lli ki bu «kırk yıllık hukuk» yalandı. Bor c ada, piya«ada yalana hürmet ederim: «Iş» tir. Fakat tramvayda yalan. ictimaî bir müessese olmaktan çıkar. Övle iken tahtakurusu nu vüzlemedim. Yalnız bir haline cok kızdım: Türkc.e söylerken fransızca kelimeler kullanıyordu. Frerlerden mi mezunsunuz? Dedim. Alayımı anlamadı, ciddî cevab verdi: Hayır efendim, bendeniz lisanı Pariste öğrendim. Fakat hududdan çıkmanız biraz garib göründü bana. Sizin de tecahülünüz bana ganb göründü. Pariste İsmail Habible ayni pansiyonun ayni odasındaydım; kendisine sorabilirsıniz. Bir dostuma tecavüz ediliyordu. Surat etmem lâzım geldi. Tahtakurusu: Niçin surat ediyorsunuz? dedi; îsmail Habibi ben sizin vasıtanızla ta nıdım. Esasen bir tahtakurusile sokakta gö rüşmek hafiflikti. Bize götürdüm. Artık evdevdik: artık aramızda her şeyi ko nusabilirdik. MaVırem sesle: Size bir şev soracağım; dedim. Tafhakurusu güldü: Yorulmayın, dedi; ne soracağınızı sesinizden anladım. Evet, ırkımızda tenasül hassası çok kuvvetlidir; zürriyeti miz bazan bir mahalleye sığmaz. Ve bir tek tahtakuru<unun çocuklarile dolu mahalleler savdı. Fakat itiraf ede rim ki, bununla iftirar etmek fırsatını fazla suiistimal edip lâfı uzatmadı. Sustu. Ancak o türlü sustu ki, anladım, Parise seyahatine merak etme mi beklivordu. Bana da. zaten alay lâzımdr, ve Parise na='l p'Hışıni sordum. Bir Fransız bizantinoloğunun sa kalmda! Bir âlimin sakalından nasıl tiksinmedın'7? Bizim için diplomat sakalile âlim sakah ara^nda fark yoktur. Biri kolonya koVar. biri ilim. Tahtakurusu nükte söviprni» gibi kendi lâfına pene V°ndi güldü. Sonra bir denbir» cıddî oldu: İngiliz için «hücum» nevse tahtakurusu için de sakal odur. Ancak ben. objektif olarak, bıyık sakah sevmem. Fransızlan, bu noktadan geri buldum: 16 ncı Lüi'yi kesmişler; kendi bıyık sakallarını hâlâ kesememisler. Zaten Fransada yirminci asırdan utandım. Paris gibi yerde hâlâ aile var. Fransada, kız, hâlâ utanıyor; kadın, hâlâ, anne koku yor. Ve tahtakurusu babaemın servetmi barda yiyen bir oğlan gibi edebsız bir kahkaha ile güldü: Bir sinirlendigim şey de mahke meleri... Öyle kararlar verirler ki... Meselâ Seine mahkemesinin 1874 te bir iç NALINA MIHİNA | Köylünün yakacak ihtiyacı CEMAL İngiliz Japon müzakereleri Tokyo 17 (a.a.) Üç haftadanberi toplanmamış olan Ingılız Japon konferansmın pazartesinden evvel içtimaı müstebad görülmektedir. İngiltere Büyük Elçisi bugün Hariciye Nazır muavini Kato'yu ziyaret etmiştir. Domei ajansına göre İngiliz Büyük Elçisi, Tientsin meselesinin ekonomik safhasmın doğurduğu meselenin mudilliği sebebile Londradan beklediği talimatın hâlâ gelmemiş olduğunu bildirmiştir. atmışlar Amerika, Japonyaya satmamış tayyare Vaşington, 17 (a.a.) Amerikan gazetelerinin, Amerika Hariciye Nezaretinin Japonyaya Douglas tayyareleri satılmasını te=hil etmiş olduğu suretindeki ithamları hakkında beyanatta bulunan Welles, Hariciye Nezaretinin sivil ahalıyi bombardı Maden işlerimiz inkişaf ediyor Bu seneki istihsalât ge Macar Hariciye Nazırî, dün Führerie çay içti çen seneden fazla Ankara 17 (a.a.) Maden Tetkik ve Aıama idaresinin 1939 yılının ilk aylarına aid maden istihsalâtımız erafın da verdiği rakamlara göre, bu senenin ilk beş ayı içinde Zonguldak havzasında Tuvenan kömür istihsali, Havzada kö mür istihsal rökor senesi olan 1938 yılının ayni aylarında 1,022,343 ton olan istihsalâta nazaran 147,575 ton fazlasile 1,169,918 tona varmıştır. Maden tetkik ve arama idaresi bu ralamları verirken, memleket içine yapılan kömür imraratının da seneden seneye daimî bir şekilde artmakta olduğunu kaydeylemekte ve 1936 da 9,679,781 ton olan memleket dahilî kömür istihlâ kinin iki sene içinde yüzde 29,1 nispe tinde bir artışla 1,249,246 tona vard:ğını bildirmektedir. 1939 yılınm ilk beş ayına aid memleket dahilî kömür istihlâkini 1938 yıhnın ayni aylanndaki istihlâke nazaran yüzde 31,94 bir artışla 507,796 tondan 669993 tona çıkmışır. Dünya krom istihsalâhnda ön mevkide gelen Türkiye krom istihsalâtma ge lince, 1937 de 192,508 ton olan istihsal, 1938 de 208,405 tona çıkmış bulunu yordu. 1939 un ilk beş ayı istihsalâtı ise 1938 in ayni aylarındaki 80,1 1 1 ton ihracata mukabil yüzde 25,54 bir artışla 100,572 tona varmıştır. Berlin 17 (a.a.) Kont Csaky, bugün Obsersalzburg'daki ikametgâhmda Hitler'i ziyaret etmiştir. Salzburg'da Macar Hariciye Nazınnın refakatindeki zevattan alınan bu haber, bu ana kadar Almanlar tarafından henüz teyid olunmamıştır. Salzburg'da tasrih edildiğine göre, Kont Csaky, saat 16,30 da Hitler'in nezdine kabul edilmiş, kendisile birlikte çay içmiş, görüşmüş ve Hitler'in General List'in kumandasındaki Bavyera alayına gönüllü olarak girişinin yirmi be şinci yıldönümü dolayısile Amiral Hortinin temennilerini bildirmiştir. Bu görüşme esnasında Kont Csaky ye Macaristanın Berlin elçisinin de refakat etmekte olduğu sövlenmektedir. Vaşington 17 (a.a.) Welles, Cald well'den bir rapor almıştır. Caldvvell, bu rar^irunda bir Japon nöbetçisinın bir Amerikalı kadını tokatlaması hâdisesi hakkında Şan^havdaki Japon general konsolosu nezdinde teşebbüslerde bulunmuş olduğunu bildirmektedir. \Velles, Hariciye Nezaretinin bu meseleyi tetkike devam edece; ğ ' . ""ak Japon hükumetinden bir cevab Rosenbere: gibi Alman ırkçılığınm almadan herhangi bir mütalea serdedemibayraktutanları, Asyanın şarkını tayec"'ni sövlemiştir. mamile Asyalılara bırakmak şart olMevkuf Çinliler tahliye edilmiyor duğunu sövlerler. Istikbalin ırkçı poŞanghay, 1 7 (a.a.) Tientsin İngiliz litikasında Birleşik Amerikanın da baş mıntakasında mevkuf bulunan dört Çinli lıca rolü olacaktır: Irkçı devletin gernin «şahsî masuniyet» kanunu hükümle çekleşmesine taze bir enerjile çahşmak rinden istifade ettirilmeleri için bunların ve bunun için de Asyanın şarkını taavı'tları trafından yapılan talebi yüksek nr.amile Japonlara bırakmak, Afrikaİneiliz mahkemesi reddetmiştir. da bir siyahlar müstemlekesi hazırlamak, ırk sistemini kurduktan sonra beyazların renklilere mukavemetini sağlamlamak... Çünkü diyorlar beyazlann bugünkü anarşisi, tehlikenin srısını da, siyahım da alabildiğine arttırır. Kont Csaky'nin Hitler'le mülâkatı Bu iddiaların bir politika sistemi ve bir politika ideolojisi olmaktan fazla hicbir ilmî kıymeti yoktur. Zaten bitaraf bir ilme, meselâ politikasız ve ob/ektif bir sosyolojiye sorarsanız, siyasî ideolojilerin hepsini, demokrasiyi, sosyalizmi, veya ırkçılığı, mutlak ve mücerred hakikatlerin ifadesi halinde görmez. Objektif ilim bu çeşid ideoloji münakaşalarından daima kaçmıştır; yahud da, son senelerde olduğu gibi, her memlekette ayn bir ideolojinin emrinde düşünmeğe başlamışl.'ır. Onun milletlerarası bir hakem olmak haysiyetini kaybetmeğe doğru gitmesi, realist bir adama, nazariyelerden evvel hâdiselere bakmak ve iddialarla vâkıalar arasmdaki münasebeti hergün yoklamak ihtiyacını veriyor. Bunun için de hemen her makalenin son hükmü sudur: «Hâdiseler gösterecek, ztman gösterecek.» Perdesinin kücük müstatiline sığdırdığı m ; nicik dünya örmnde, Haciyvad. bu hükmü söyle ifade ederdi: Roma 17 (a.a.) Mussolini Mare« B a l " ' ' m , ayinei devran ne suret gösşal Badoglio'yu kabul etmiş ve kendisile terir!?» askerî mahiyetteki meseleler uzunuzadıya görüşmüştür. hakkında Mussolini Badoglio ile görüştü PEYAMİ SAFA tihadı var: Gayrimenkule tahtakurusu sokan kiracıyı zarar ve ziyan ödemeye mahkum tutar. Adalet en çok Fransada yoktur! Züppelik istemez efendim, de dim; «hukuku beşer beyannamesi» nin adını seven bir hukukçu sıfatile adaletin nerede olup olmadığını ben sizden çok iyi bılirim. Hem ben sizi böyle şeyler ko nuşmak için çağırmadım ki... Kürei arzın geçirdiği ahlâk buhranlarına çareler düşünürüz diye çağırdun. Halbuki itiraf edeyim ki, maksadım başkaydı: Paristeki müzelerden çıkmadığmı söyliyen ve hiç sevmediğim bir dostum vardı. (İnsanlann sevmedikleri dostları çoktur.) Tahtakurusunun ağzını arıyacak tım: Bu adam müzelere arahkta olsun gitmiş miydi? Fakat tahtakurusu o kadar ustalıklı cevablar verdi ki, dostumun müzelere hem çok gittiği anlaşıhyordu, hem hiç gitmediği... Tarih yazar gibi konuşuyordu tahtakurusu. Zaten tarihe garezim vardu; tahtakurusunu da istıskal edecektım. Fakat, o, birdenbire: İsmail Habib dalgın mıdır efen dim? Dedi. Dalgın değil, mütefekkirdir. Sorduğumun sebebi var çünkü: Beni altı ay, ensesinde, hastalık sandı. Memleketimizde bu kadar kıy metli hekimler varken... Kıymetli hekimler de, beni, gıyaben, egzema zannettiler efendimBütün dostlarımın aleyhinde söylenen şeyleri tatlı tatlı dinliyebilirdim. Fakat hayatımın elinde olduğu doktorlarm asla!.. Ve uşaklara, garsonlara, mevkiini, servetini kaybedenlere karşı takındığımız yüzle tahtakurusunu azarladım: Çok terbiyesizsiniz. Sonra uzun uzun sustum. Tahtaku rusu, vatı mi«afirliğine giden insanlar dan daha zeki çıktı, uzun sükutun istisgal olduğunu anladı: Demek kovuyorsunuz beni? Beıs yok, giderim... Fakat çoluğu çocuğu nerelere götüreyim? t Hansi çoluk çocuğu? Sizin bir tek antika koltuğunuz var hani... Hizmetçinin el süremediği sakat koltuk... Onun deRİpnndeki masumları! O koltuk 17 nci asırdır; siz onu abdest'î' azzınıza alamazsmız. 17 nci asır mı? Aman efertr'im, Asmalımesçiddeki maTangoz onu 17 ay evvel yaptı... Koltuğu 17 nci asır vapan da bizim çocuklar... Antika eşyalar asırlarmı tahtakurulanna medvundurlar. Bu hakaretin karsısında koltuğun ne hale girdisini görmek için başımı cevirdim. Yaldızları döVülen tahtalarm de liklerinden siyah noktalar birer damla başlarım uzatmıslar. babalarmın benimle kavgasını dinliyorlardı. ir aya yakın zamandant>eri, Istanbul vilâyetinin muhtelif kazalarına tâbi köyleri gezen ve köylülerle temas eden İstanbul meb'usları, hemen her yerde şu dilekle karşılaşıyorlar: Ormanlardan az ağac kestiriliyor. # Müsaade verilen miktar ihriyacımıza yetişmiyor. Tavassut edıniz de daha fazla kat'iyata izin versinler. Şilede, Ağvada, Beykozda, Eyübde, Sarıyerde, Yalovada, Bakırköyde, Si'ıvride, Çatalcada, Yeşilköyde, hep ayni dilek. Kimisi, evinde yakmak için, kimisi kömür yapıp satamak için ormanlardaa fazla ağac kesmek istiyor. Hatta, ormanlardan uzak olan ve kanunen baltahkiardan istifade hakkını haiz olmıyan köyliiler arasında bile ormanları baltalamak istiyenler var. Yalnız Büyükçekmecenia karşısındaki Mimarsinan köyünde (eski Kalikratva) böyle bir dilekle karşdaş/madık. Çünkü, orada, Umumî Harb zamanında işlenmiş lınyit ocakları vardır. Köylüler, denizden lınyit çıkarıp yakı yorlar. Fakat orada da linyit ocaklarnr.n. gayrifennî bir surette işletilmesine mü manaat ediliyormuş; Kilyosta olduğu gibi, Sinan köyünde de gümrük me murları denizden çıkanlan kömürlerüî toplanmasına mâni oluyorlarmış. Köylülerin, ormanlardan istedikleâ kadar kat'iyat yapmalanna müsaade edilirse, memlekette orman değil, koru ve ağac namına birşev kalmıyacağını ve bir müddet sonra, Türkiyenin çorak bir çöie döneceğini kestirmek güç birşey değüdir. Acı misalleri ortadadır. Fakat köylünün zatî mahrukat ihtiyacını da düşünmek ve temin etmek lâzımdır. Köylü de yemek pişirmek ve kışm ısınmak mecburiyetin dedir. Bu ihtiyacı, köylü için pek pahah olan kok kömürile karşılamak kabil değildir. Fakat memleketin birçok taraflarında Sinan köyünds olduğu gibi, Ağaclıda olduğu gibi bol bol linyit vardır. Bu linyitlerden köyiiinün istifade etmesi için bir çare bulunamaz mı? Linyitler dururken ormanlann baltalanması veya köylünün mahrukat sıkıntısı çekmesı günahtır. Linyit ocak ve madenlerinin gayn fennî bir surette işletiimesine müsaade etmemek doğrudur; o halde fennî surette işletmek lâzım gelmez mi? Umumî Harbde, kömürsüz kald:ğ;mız zacnanlar, İs tanbula yakın linyitler, pekâlâ, işlecilmişti. Ş™di de, fakirlik, uzaklık, bulama mazlık gibi sebeblerle maden kömürü ve kok yakamıyanlsrın istifade edebilmeleri için linyit ocaklarını işletmek gerektır. Türk antrasiti ve diğer yerli koklar, ihtiyaca kifayet etmediği için, hükumet Alman kokunun gümrük resmini indirdi. Bu yüzden bir hayli paramız Almanyaya gidecek. Yakın yerlerdeki linyitleri iyi kötü işletip halka ve köylüye ucuz mahrukat temin etmek elbette mümkündür. Alâkadarların bu işi başarmalan, ormanları baltadan ve köylüyü yakacak sıkintısmdan kurtaracaktır. Bu meselenin tetkikini istiyoruz. tspanyadaki Fransız esirleri tahliye ediliyor Sıhhiye Vekili Amasyada Amasya 17 (Hu«usî) Sıhhiye VeRusyada şiddetli sıcaklar kili doktor Hulusi Alataş bugün saat 11,30 da şehrimize gelmiştir. Vekil A Riga 17 (a.a.) Moskova'dan bilmasyada bir gün kaldıktan sonra Samsu dirildiğine aöre Sovyet Rusyanın Uzakna gidecektir. şarktaki aksamında şiddetli bir sıcak dalgası hüküm sürmektedir. Bir Amerikan filim heyeti Oralarda termometre, gölgede 50 deBursada recevi göstertnektedir. Bursa (Hususî) Bir Amerikan filim heyeti Mudanyadan şehrimize gelm.'ş ve Bursanın bazı güzel manzaralarını fil me almıştır. Heyete Maarif umum müfg^tişlerinden Muhiddinle Haydarpaşa lisesi muallimlerinden Süheyl refakat etmektedir. Heyet reisi Lavrens Tare gazetecilere demiştir ki: Türkiyedeki intıbalanm gayet iyidir. Gördüğümüz kolaylıklardan çok memnun ve müteşekkiriz. Madrid 17 (a.a.) İspanya hükumeti Fransa elçiüğıne yaptığı bir tebliğde, İspanyada bulunan bütün Fransız harb esirlerile âdi cürümlerden dolay. aleyhlerinde takıbat mevcud olmıyan bütün Fransız sivil mevkufların tahliye o lunacağını bildirmiştir. Fransız tayyarelerinin tngilterede yaptığı manevra Paris 17 (a.a.) Hava Nezareti neşrettiği bir tebliğde, bu sabah Fransız hava kuvvetlerinin İngıltere üzerinde ikinci bir manevra daha yaptığını bildirmektedir. Tebliğde tasrih olunduğuna göre, İngilterem'n cenub ve merkez şehirleri Liverpool, Bristol. Birmingham, Man chester hedef ittihaz olunmuştur. Yedi bombardıman filosu bu uçuşa istırak eylemiştir. Bu filolar. ağır ve hafif bornbardıman tayyarelerile avcı tayyyare lerniden mürekkebti ve ikiyüz parçaidi. Geçen ay İngiliz tayyarelerinin Fransa üzerino'eki uçuşlarını yakmdan ta kib eden bu manevralar, her gün daha sıkı ve daha müessir bir şekil alan Fransız İngiliz tesriki mesaisinin devabma hadim olmaktadır. îzmirde üzüm piyasası açıhyor 1 Almanyanın sattığı Yugoslavyada yeni paralar Belgrad 17 (a.a.) Millî banka ve şubeleri, memleketın her tarafında 50 ve 20 dinarlık yeni bir gümüş parayı iedaTayyareler için yeni bir alet vül mevkiine çıkarmıslardır. Londra 17 (a,a.) Bütün İngiliz Bundan başka 2 dinarlık madenî bir askerî tayyarelerınde sukut halinde yanpara da tedavüle çıkarılmıştır. gın çıkmasına mâni clacak bir cıhaz kıılRumen Macar hududunda lanılacaktır. Tavvare, yere düştüççü za kanlı bir hâdise man hususî bir nıekanizma bu cihazı haBükreş 17 (HUHISÎ) Rumen rekete getirecektır. Bu cihaz, uçma esMolotof, Moskova elçimizi Macar hududunda bugün kanlı bir hâdı nasında tayyarenın ateş alması ve yahud kabul etti se olmuştur. Macar hudud muhafızlan, yere ineceğı sırada kapaklanması esna Moskova 17 (Hususî) Türkiyenm Rumen hudud muhafızlarına ateş etmiş sında da otomaük olarak harekete geç /eni Moskova elçisi Ali Haydar Aktay lerdir. Rumenlerden bir asker ölmüs, biri mekfedir. buraya gelmiş ve karşılanmıştır. Molo yaralanmış, biri de kaybolmuştur. Moskova müzakereleri tof, bugün, yeni Türkiye elçisini kabui etmistir. Hindistanda kıtlık tehlikesi devam ediyor İzmir 17 (a.a.) Borsa idare heyetayyareler i§e yaramıyor ti dün toplanmış, üzüm piyasasının 24 ağustos perşembe günü açılmasına karar Stokholm 1 7 (a.a.) Almanya tarafından İsveçe satılan bir bombardı vermiştir. man tayyaresi Haegernes manevra meyKayseride pastırmacılar danında sakatlanmış ve üç kişi ölmüstür. kooperatifi Hükumet partisinin gazetesi olan Kayseri 17 (a.a.) Kayserinin TOÜ«Social Demokraten», Almanya tara him ihrac maddesi olan pastırma imalâ fından verilen tayyarelerde ikinci defa da tile meşgul pastırmacılar dün vali Sefik sakatlık olduğunu yazıyor ve bazı tıp, Soyerin riyasetinde bir toplantı yapnv.ş tayyarelerin hiç de memnuniyet verici ollardır. madığını ilâve ediyor. Bu toplantıda, mezbaha inşaatınm heMüstakil sosyalist «Folkest Dagblad» nüz bitmemiş olması dolayısile bu se ] ve komünist «Dag» şiddetli tahkikat a ne de gene hususî imalâthanelerde çaL çılmasını istiyorlar. şılması ve satışlarda beraberlik temıni icin Muhafazakâr «Svebs Dagblad» gapastırmacılar arasında bir kooperatif ku zetesi ise tayyarenin fena yapılmış olduğu rulması karar ahma alınmıştır. hakkındaki ithamları reddeylemektedır. Bir vapur karaya oturdu Londra 17 (a.a.) Holanda ile İngiltere arasında sefer etmekte olan Prague vapuru, saat 6 da kesif bir sis yü zünden Hanvich limanında karaya oturmuştur. İki yüz yolcuyu hâmil olan Prague vapuru, kendi vesaiti ile kendisini kurtarabileceğini ümid etmekte bulunduğunu ve tehlike de olmadığını bildirmiş tir. Vapurun hacmi 4,220 tondur. Yolunu şaşırart tayyare Berne 17 (a.a.) Dün bir Alman harb tayvaresi Berne civannda Fran brünnen'de benzini tükenerek yere Inmiştir. Buna sebeb tayyarecinin yolunu şa şırmış olmasıdır. Açılan tahkikat devam etmektedir. Kredi Fonsiye ikramiyesi Kahire 17 (a.a ) Yüzde 3 faiz'i ve ikramiyeli Mısır Kredi Fonsiye tahvillerinin 16 asustos 1939 tarihindeki çekilisinde 1903 senesi tahvillerinden 506229 numara 50.000, 1911 s«:n*si tahvillerinden 39182 numara 50,000 frank ikramiye kazanmışlardır. Bombay 17 (a.a.) Kuraklık vü zünden HindisUnm vâsi merkez mıntakaları kıtlık tehlikesinde bulunmaktadir. Kativar hükumetlerinde şımdıye kadar 40.000 hayvan ölmüstür. Hükumet zahire ve ot ihracatını yasak etmiş ve kövlüye yaıdımlarda bulunma ğa başlamıştır Moskova 17 (a.a.) İngiliz, Fransız ve Sovyet askerî heyetleri, bugün saat 11 den 14 e kadar müzakerede bulun muslardır. Yarın herhangi bir içtima olmıyacak ve askerî heyetier, Tusino tayyare meydanmda genel havacılık bayrammda bulunacaktır. Roma 17 (a a.) Kont Ciano vaElâzıg 17 (a.a.) Burada inşasına rın tayyare ile Arnavudluğa gidecek, okarar verilen lise binasının temel atma rada üç gün kalacak ve Arnavud nıiliemerasimi bugün binlerce halkın iştira tıne hitaben bir nutuk söyliyecektir. kile ve coşkun sevincler arasında yapıimıştır. Bu münasebetle söz alan Dördüncü Umumî Müfettiş Alpdoğan, temelleri atılan bu irfan müessesesinin büyük değerini anlatmış ve Millî Şef İsmet İnönüBüyük bir edebî roman ye ve büyüklerimize karşı halkın içten neşrine başlıyacaktır duyduğu minnet ve şükranlan teyid et .J miştir. Elâzıg lisesinin temeli atıldı Kont Ciano Arnavudluğa gidecek Cumhuriyet Yakında

Bu sayıdan diğer sayfalar: