18 Ağustos 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 9

18 Ağustos 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18 Ağustos 1939 CLMHUKIVET Tarihî Hikâye FAYDAU BU.GSLER | Bir talebenin yaptığı mini mini tayyare Vıyanadaki hayat bılgılerı mektebı talebesınden bir genc. kendi elıle, ufacık bir tayyare yapmıştır. Fakat öyle bir tayyare kı, her cıhetce sahici bır tayyarenm örneği olduktan başka, uçuşu da sahici tayyareden farksız. Bu mını mini tayyareyı , Vıyananın hava kulubu sahasmdan uçurmuşlar. Tam ıkı saat on dakıka havada kalmış ve aşağı yukarı 25 kilometre yol gıtmiş. Tayyarenın ağırlığı 399 gram. Kanad Göl Devri kahramanları I BİZîM MEMLEKETTE ÇOCUKLAR merakh ^eyler] Posta güvercinleri Hayvanların da, tıpkı ınsanlar gıbi, talılısı, talıhsızi, omrünü sefa içinde geçiren, cefadan başını alamıyanı var. Merhamet sahıbi insanlann. kupası bır kuruştan serpeceği darı tanelerıne muhtac îstanbul güvercınlerile, tanesi [Ceçen defa akan kısrnın hulâsası: Cı!âlıta§ devrinde, ınsanların goller iizerine kulübeler kurup on iarm içinde oturdukları zamandı. Kambur çömlekçi Nuninin oğlu Nunial ile bütun komşu çocuklan bcbasınm bu kularının genışlığı 28 desımetre murabbaı suru yüziınden miıleimış. Uçuştakı sur'atmı, havada duruşumadiyen alay ediyor nu, 25 kilometre gıbı uzak mesafelere Sel gider, kum kalır lardı. Nunial bundan gıdışını, ışte bu mukemmel vasıflara çok miıteessirdi. Faborçlu olan küçük tayyare, şimdıye kakat kambur Nuni'nin dar kendi nevYnden tayyarelerin ka zekâsı işliyor, istikbazandıkları butun rekorları kırmış. le aid mühim projeh>r Şimdıye kadar bu rekor, havada bir saat. altı dak:ka, 13 saniye duran tayyakuruyordu. Suyu ! renin sahıbi bır îtalvanda ıdı. Mesafe dine esir edecek aekorunu da, tayyarc' 11 kilometre 118 onun kuvvelini ka metreye kadar ucan b P'is almıştı. ne yarayacak şekilde Şımdıkı halde bu rekor!?r Vıyanalı kullanabilecek insan talebenm elinde. Fakat kolay kolay kapdünyanm en kudretli tırmıvacağı tahmin edihyor. mahluku olacaklı... Cilâ otu mu, altın otu mu? Nuni'nin kansı Gahu Ortadan kalkan zavallı ÇekoSlovakna akşam yemeğini ya fen akademısi bir müddet evvel haztrlamıştt. Uçii sofmemleketinin kırlannda bol yetişen ve raya oturdular. Kö«cılâ otu» iimini taşıyan bir nebatın pekleri Lao da köşemuhim miktarda altını ihtiva etmekte de kendisine ccrilcn şeyleri uemekle meşsürülerimizin en güzel hayvanı olan leke olduğunu meydana çıkarmış ve bu neguldii. 0 esnada Cahuna, erlcsi günü yabatın yapraklarınm küllerinde yüz binsiz beyaz ineği size kurban ediyor!» pdacak olan ilkbahar baijramlarını halırBaşrahib, kürsünün basamaklarından in lattı ve oğlu A'unı'afr'n kazanacağından emin olduğunu söyledi. Ertesi günü, ka di. Elinde bir bıçak pırıldadı ve o güzelim sabada bayram hazırhklan başlamıştı. Ev in°ğin kanı. kesilen boğazından, canile beler susleniyor, sokaklara, meydanlara çi raber aktı, gitti. *• * * * çek'cr serpiliyordu.] Bilmeceyi doğru çözenlerden bize fo10 Kasımp^şa Karanlıkçeşme sokak Sabırsızlıkla beklenen ve oyunlara tah de 61 derecesınde o madenden bulun Güneş, şimdi, en kuvvetli ışıklarını sa sii edilen ikindi vakti, nihayet gelmişti. duğunu ispat etmışti. eCılâ otu» bilhassa toğraf gönderenlerm resımlerıni bas 31 numarada Halid Irmak, çıyordu. Göl adamları her taraftan, şark Once kayık yanşı yapılacaktı. Göllerın bataklık sahada yetiştiği için terkıbatm maya devam edıyoruz. Fakat burada 11 Kadıköy postane civarında terzı resmi çıkmak mutlaka hedıye kazanmış Tanaş yanında Haydar, meydanına doğru akın edıyorlardı. Dar herbirisi kendi kayığının kazanmasını iste da andesite ve rıyolıtes maddeler mev olmakhğa delâlet etmez. Mükâfat ka 12 Hatay Kurıkhan orta okul Mehsokaklardan, yahud su kenarındaki geçid dıği için, yarış hazırlıkları büyük bır he cuddur. Bu maddelerde ıse bınde 2 altın zananlann ismi her ayın ilk haftasmda den dolaşarak, kayıkla nehirden, yahud yecanla takıb ediliyordu. Her birine on vardır. «Cılâ otu» nda altın, onun ıçın neşrolunan büyük iısteye yazılır. Sol med Öigün, 13 Emırgân orta okul karşısında 43 yaya olarak köprulerden geçip geliyorlar bir kişi binen üç uzun kayık, gölün garb bulunuyordu. O halde nebatın ismıni dan sağa sıra ile: «altm otu» koymalı. Çünkü. şimdıye kanumarada Merâl Kanık, dı. Kadın erkek, herkes bayramhklarmı ucunda sıralanmışlardı. Simaldeki kasaba1 İstanbul Sultanselim Soğuktu dar ona «cılâ otu» denmesi ekseri ma 14 Sanyer Türbe sokak 7 numarada giymisti. Yünden yapılmış bu gömlekler nın yanından dolaşarak şarktaki kanala denleri parlatmaya yaramasından do lumba sokak 13 numaıada Müşfık Üser. Salım Guleren, ve rubalar, guneşte pırıl pırıl yanıyordu. kadar ç'kacaklar, sonra büyük köprüye lavı ıdi. Halbuki şimdi bu yeni mezivetı 2 Beyazıd Soğanağa mahallesi Ka15 Bakırköy Cevizlik Okul sokak Kadınlar, maden, kemik ve kehribar ger doeru avdet edeceklerdi. eskı hızmetmden şüphesiz çok üstündür. ramanlı sokak 5 numarada Yaşar May17 numarada Ülvı Bol, danhklar, bılezıkler tak:p süslenmişlerdi. da, Direklerin en yükseğınden, kırmızı bay16 Bandurma Bendbaşı mahallesi 22 Erkeklerın kemerinde, müdafaadan ziya•Jr Londra da bır «Kopekliler kulü3 Rumanya Pazarcık Hüseyin İbrarak aşağı indi. Kayıklar hareket ettıler. de süs mak«adıle takılmış, san'atli bir şenumaralı sokakta Kemal Özesen, On kürekçi, ellerindeki kısa kürekleri, ka bu> kurulmuştur Bu kulube dahıl OIP hım, kılde siislii deri veya tahtadan kılıf içinde 17 Bandırma Hüseyin Aydemir kızı 4 Afyon şehır gazinosunda Hakkı yıkların küpeştesıne değdirmeden suya dal cak kımselerm mutlaka bir köpeği bubır hancer görülüyordu. lunması şarttır. Azanın köpeği rahatsız Sever, Suheylâ Aydemir, dır'yorlardı. Öyle intizamla kürek çeki5 Çorlu Cumhuriyet meydanı bakBütün bu kalabalık, gülüşc, haykırışa, yorlardı ki, kayığın kıçında oturan ve elin landığı takdiTde bakımı kulübe aıddır 18 Fenerbahçe aktarma amban miıAzadan bmnın köpeği ölduğü takdırde kal îhsan yanmda İsmaıl, mejdanın etrafına toplanıyordu. Erkekler da daha uzun bir kürek tutan kılavuzun dürü Ahmed kızı Türkân Arcasoy. ıse ayni şekilde veya ona yakın bır kö 6 Demzlı kadastro memuru oğlu sağ tarafa, kadınlar ve çocuklar sol tarafa müdahale etmesine hiç lüzum kalmıyorpek tedarıki de gene kulubün vazıfesı Cahıt Arkan, ^ İngılterede Edlington'da çocuklar dizıliyorlar, ortada, kürsünün önünde, ge du. dır. 7 Manısa, Doğu caddesi 20 numara sokakta akşamm sekizine kadar kalabinış bır boş yer bırakıyorlardı. Kasaba halkı, kayıkların geçeceği yerda İsmet Perın, Birdenbıre, boru sesleri duyuldu ve ka lerde, iskelelere, sedlere birikiyor, yarışı kı büyük iskeleye çıkıyorlardı. 8 Bakırköy 2 nci orta okul 361 Ta lirler. O saatte her tarafta çanlar çalar Nunial ve Tı\ual, kayanın yanına bir rık Altan, ve bundan sonra gerek annesi babasile saba caddesının 6te başından, beklenen en 1yi şekilde görebileceği noktalarda yer alay sökün etti. En başta üç büyük reis, tutuyordu. Kayıklar, şimdi, gayet büyük lıkte geldıler. İk'si de ayni derecede sür9 Lüleburgaz Pehlivan sokak 6 nu gerekse yalnız sokakta gezen çocukların mağrur ve ciddî ilerliyorlardı. Onlann pe su örümcekleri gıbi, sür'atle yaklaşıvorlar atle kosuyordu. Fakat suya atladıktan marada Faık Alp, ebeveynınden ceza alınır. şı sıra, uzun bevaz cübbeli rahıbler gelıyor; dı. Kürekcileri teşvık için haykıran dümen sonra Nunial üstün çıktı ve yanşı kazandı. en genden, sütbeyaz, kurbanlık ineği ge cilerin sesi işitilivordu. Stagled'in kavığı Gö! adamları, genc galıbi şiddetle alkışlatıren hızmetkârlar ilerliyorlardı. nı idare eden Arun'un kalın sesi, bteki dılar ve kendisine, mükâfat olarak, güzel bir bakır gerdanlık verdiler. Reislerle rahıbler, kürsüdeki yerlerine sesîerın hepsıni bastınvordu. Gahuna, analık gururile, sevinc içinde, geçtıler. İnek, biraz sonra kanı akıtılacak Kayıkların üçü de, yanyana geçtiler. olan boğazı önlerindeki teknenin üstüne Ahali tepiniyor; haykırışarak, ellerıni sal ona yava^ca şöyle dedi: Büyüdüğün zaman, göllerin en kuvdoğru gelmek üzere, başı eğik olarak bağ layarak yarışçılan teşvik ediyordu. Nunilandı. al \e arkadaşları, bunlar arasında en faz vetli adamlarından biri olacaksın. Gat, karada olduğu kadar denizde de Kalabalık sustu ve başrahib, ilâhlardan, la beğendiklerinin isımlerinı ıftiharla zikhızlı koşan uzun bacaklarile, rakiblerini, üç kasaba için şefaat istedi: rediyorlardı: Dev Arun, çevik \e kuvvetli Tabairn, bodur Creh, atık Gat, emsalsiz adeta alay eder gibi kolay bir şekilde ge«Ey göllerin Allahı ve dağın Allahı, ride bırakıyordu. Karaya çıktığı zaman göğün ve yerin Allahı, diye seslendi, su okcu Catumard. vorgunluğu belli bile olmuyordu. Kazanlarda yaşayan millete şefaat ediniz. ToKayıklar geçtiler. Siyah gövdesi, tâ ilehumlarımızı fılizlendirip, sürülerimizi siya ride, suyun yüzüne çıkan bir kayanın ya Jıg' koyunu, siirükleye sürükleye, alkışlar net ediniz. Kabilelerimizi büyük hastalık nından dolaşacaklardı. Dolaştılar ve dön ve kahkahalar ortasında, ahırına doğru gölardan ve suların vahsi hücumundan koru düler. Artık, yansın en canalacak kısmı tü^dü. Şiiıdi, göl adamlarınm en sevdikleri 2Üyunuz. Yağmacı milletlerin salgınını ve başlamıştı. Düz hat üzerinde bın metreden reşp sıra gelmişti. Bu, güresten zivade dökuvvetimizi mahveden rekabetleri bizden fazla mesafe almak lâzımdı. Stagled'in ka U7nk!astırınız. Ey ilâhlaı! Göller milleti, y.ğı ötekileri bir parça geçmis gibi görü ğü^tü. Çünkü cüreşçiler, müthiş bir surette kaoısıvorlardı. lllllilllllllllllltlMlllllllllllllllllllMIHIIIIIlllllllllnMllflilllllllllilllllllltll nüyordu. Nunial, Tivual ve arkadaslarının Sahilde, bir cimenlıkte güreşilecekti. heyecanlı haykırısmaları işitilivordu. İri Halk o tarafa yürüdü. Herkes bir yer buyan Arun, elindeki uzun kürekle, kendi lup yerleşti. Kadınlar çene çahyorlar, ertakımına yardım etmeğe başlamıştı. Onke^ler tahminler yürütüyorlardı. lann kayıgı ile ötekiler arasındaki açıkhk Ilkönce acemi genclerin güresi vardı. artıyordu. En yakın rakib kayıgı, bes kavık Sonra, saatlerce müddet, büyükler gübovu geçerek, Stagled ve kürekcileri büreştiler. En sonunda, bütün hasımları yeV'ük köprünün altından, bir ok gibi geçtinen Arun ve Tabairn karşı karşıya kaldıler. lar. Son gayretlerini sarfetmeden e\Tel bir Etraftan kopan alkış gürültüsü işitıle oarça dmlendıler. Nihayet, büyük reis şu cek şeydi. haberi verdi: Bır ıhtiyar, sevinc içinde! Arun ve Tabairn, hilesiz güresecek Stagled'in kürekçilerini yenmek ka lerdir. Galib gclen, surada baq;lı öküzü bi! değildir, dedi. mükâfat olarak alacak ve göllerin en kuvSonra, on iki ile on beş yaş arasındaki vetli ac^^ı i'ân edilecektir. çocukların, ondan sonra da büyüklerin yaArun ile Tabairn, birbirine doq;ru ilernsı yapıldı. 'edıler. Uzun bir müddet, kar=''k'ı. dönüp Yansın yansı karada, sahil boyunca durrJnlar ve biribirlerinin pafil bir ânım kosmak sur"füe yanıl'yor, sonra, ko«ucu vcalrıd en elverışli tarafını yakalamağ? Iar, denize doğru çıkıntıh bir kayanın te çalıstılar. BUIend Ihsan pesinden göle atlayıp yüze yüze, şimalde(Arkasr var) Bilmeceyi çözenler hızım paramızla on beş lıraya. kapış kapış alınan posta güvercinleri arasında ışte böyle bir fark mevcuttur. Güvercin yetiştiren bır Belçikalı, geçenlerde elinde ne kadar güvercin varsa, toptan hesab satmış. Hepsi dört yüz tane imiş. Bu dört yüz güvercıne mukabil eline ne kadar para geçmiş dersiniz? Dört yüz kuruş mu? Dort yüz litrma mı? Hayır, düşünmeyin, bulamazsmız. Bizim paramızla tam altı bın lira. Güvercin başma tam on beş lira düşüyor. Fakat bu hesab, altı bin liramn dört yüz güvercine taksiminden çıkıyor. Hakikatte, bu sevimli hayvanların içinde yüz liraya da satılanı var, beş liraya verileni de. Belçikalmın güvercinleri hep posta güvercini imiş. İşe şaka tarafmdan bakarsak, bu güvercmlerin taşıyacaklan mektublar yıldırım telgrafmdan da pahalıya geliyor. Tayyare mi, tren mi? Bu da postadan bahseden bır yazı a ma, pek meraklı da yazmamağa kıya madım. Tayyare postasıle mektup gondermenın, vapur, tren gıbi vasıtalara nazaran pahalıya mal olduğunu bılırsınız. Fakat, Felemenklıler ıçın hıç te böyle değıl mış. Ora halkı, ecneb imemleketlere YAZISIZ HİKÂYE yolladıkları mektupları, hemen daıma tayyareye vermeyı terc.h ederler. Sebebi de, tayyare postasınm, öteki postalardan daha pahalı olmayışı. Ama, bir nokta. Felemenklıleri bu fikirden ve bu usulden caydırmış. Bu sene esen fırtınalar yüzünden, tayyaıe ler öyle gecikmış, tarifeleri öyle karış miş. Ora halkı, ecnebi memleketlere gönderıldıklerı adreslere, trenden de, vapurdan da geç gıtmeğe başlamış. Tacırler, iş adamları ve mektupları nm acele gıtmesinde menfaatı olan daha başka kımseler, hemen posta telgraf idaresine ba§ vurmuşlar: Aman. demişler, bizim mektupları tayyare postasına vermeyın. Biz bu ışten vaz geçtık. Ya trene, ya vapura koyun, gıtsm! îdare düşünmüş, taşmmış, bir çare bulmuş. Bundan sonra, mektubunun tren veya vapur postasile gitmesini istıyenler, zarfın üstüne «tayyare postasıle gondtrılmıyecektir » dıye bır kayid koyacaklar. Tıpkı, başka memleketlerde, «tayyare ile gıdecektir » kaydinin konması gibi. Fakat. Felemenk posta idaresi, mek tuplannı sür'atle göndermek için tayyareden daha yavaş gıden vasıtalar kullanılmasını istıyenlerden bir ücret far kı da almağa kalkar mı dersiniz? Ağustos bulmacası Çocuk portreleri Şu gördüğünüz uçurtmanın içinde 24 yuvarlak var. Bu yuvarlaklar uçurtma nin içerisıne rasgele serpşitırılmemiştır. Bılâkıs uçurtmanın içme çizılecek dörder dılılı sekiz şeklın içme üçer üçer şırebılecek tarzda yerle^e konmuştur. O halde s:z şımdı bu yuvarlakiarı üçer üçer içine alacak dörder dılılı sekiz şekli bu uçurtmanın ıçine çızinız bakalım: Yukarıda tarıf ettığımız meseleyı gazetede basılmış olan şeklin üzerine hallede"ek bize gönderiniz. Doğru çözen • lerden bırmciye beş, ıkıncıye ıkı lira ve uçüncüye münasıb bır hedıve takdım olunacaktır. Diğer yüz kışiye muhteüf hedıveler verılecektır Cevabların ağustos sonuna kadar «Cumhurıvet Cocuk Sahifesi* adresine gönderilmesı lâzımdır. Geç kalanlar, mükâfat alamazlar.

Bu sayıdan diğer sayfalar: