21 Kasım 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

21 Kasım 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21 îkincîteşrin 1939 CUMHURfYET Maarif davamız: 1 Deniz kazaları çoğalıyor Londradaki likte 1586 tonluk Borjes Isveç vapuru mürettebatından 15 kişi bir Ingiliz limanına çıkanlmışlardır. Bu sonunculardan sekizi yaralıdır. Zannedildiğine göre, Borjes mürettebatından diğer 6 kişi vapurun mayine çarpması yüziinden ölmüştür. Sağ kalanlar kendilerini kurtarmaya gelen sandallann muvasalatına kadar üç saat gemi enkazına yapışıp beklemişler dir. Italyan Grazia vapurundan kurtulan diğer 11 kişi Britanya adalannın şark sahiline çıkanlmışlardır. Kurtulanların adedi bu suretle 26 ya baliğ olmaktadır. Dalgalar ölenlerden birinin cesedini sahile atmıstır. dan birçok mayini kopararak Holanda sahillerine süriiklemektedir. Bunlar, Holanda sahillerinde seyrüsefer için büyük bir tehlike teşkil ediyor. Telegraf gazetesine göre, sabih tor piller hakkında birçok haberler gelmektedir. Van Holland açıklannda, Chu venbank civannda birçok sabih torpil müşa^ede edilmiştir. Italyan, Isveç ve Ingiliz vapurlarının tayfalarından bir kısmı Ingiltere sahillerine çıkarıldı General Orbay, Pariste (Baftaraft 1 tnci sahıfede) I Ingiliz sahillerindeki mayin tarlalann Menemencioglu ile srörüjtecek Londra 20 (a.a.) Reuter ajansı biJdiriyor: 3 teşrinievveldenberi, Türk askerî heyetile birlikte Londrada bulunan Türk ordusu müfettişi General Orbay Ankaraya avdet etmek üzere yann Parise hareket edecektir. General, Türk Ingiliz Fransız muahedesinde musarrah mühim malî ve iktısadî anlaşmalar hakkında görüşmek üzere Londraya gitmekte olan Türkiye Hariciye Vekâleti umumî kâtibi Numan Menemencioğlu ile Pariste görüşecektir. Orbayın vazifesi askerî mahiyette olmakla beraber, malî meselelere temas etmemesine imkân yoktu. General, Menemencioğlu ile bu meseleleri görüşmek arzusundadır. askerî heyetimiz gelîyor istikrar ve sistem Yazan: PEYAMİ SAFA İHEM NALINA MIHI1MA Rumen ihracatı ve Almanya I Maarifte Bir meb'us diyor ki istikrar yoktur Bolivar gemisinden kurtardanlar Londra 20 (a.a.) Simon Bolivar vapurunun aid olduğu kumpanyanm Londra şubesi, mezkur vapurda bulunan 400 kişiden kurtanlan 262 kişinin listesini neşretmektedir. Kaybolanlann arasında 32, cesedleri Batan diğer vapurlar bulunanların arasmda da 8 îngiliz var Londra 20 (a.a.) Battığı bildiri dır. Son tahminlere göre, Simon Bolivar len 5 vapur haric olmak üzere geçen haf felâketinde ölenlerin miktan yüz kadar ta zarfında bir Fransız vapuru batmış ve dır. iki küçük Ingiliz vapuru hasara uğramışGazetelerin mütaleası tır. Londra 20 (a.a.) Bütün gazeteler, Torch Blarer'le birlikte Ingiliz bahri Simon Bolivar faciası karşısında nefretyesinin sahillerdeki zıyaı şudur: 7 vapur Ierini bildirmektedirler. torpile çarparak batmış, 2 vapur hasara Daily Telegraph diyor ki: uğramıştır. «Almanya, bütün enternasyonal muBir tngiliz vapuru daha kaveleleri hiçe sayıyor. Eğer bu böyle deLondra 20 (a.a.) Öğrenildiğine vam ederse, Ingiltere, şiddetli surette mugöre, kömür yüklü Torch Blarer ismin kabelei bilmisile geçecektir.» deki Ingiliz vapuru, Ingilterenin şark saTimes diyor ki: hilleri açıklarında batmıştır. Geminin mü«Simon Bolivar felâketi, pek muhte rettebatından 13 kişi kurtarılarak bir In meldir ki, Hitler'in dünyaya karşı tehdid giliz limanına çıkarılmıştır. Kurtanlan olarak ileri sürdüğü «müthiş şeyler» den lann hepsi yaralıdır. Mürettebatın geri birini teşkil ediyor. Fakat dünya, böyle kalan kısmı hakkında henüz bir malumat hareketlere müsaade eylemiyecektir.» yoktur. News Chronicle diyor ki: Holanda sahillerindeki mayinler «Naziler, bu gibi hareketlerle, yalnız Amsterdam 20 (a.a.) «D.N.B.» Ingilizlerin değil fakat bütün insaniyetin Hüküm sürmekte olan şiddetli fırtınalar. düşmanı olduğunu göstermektedir.» ••"•••."«.".ı.M.MHiınilllllllllllllillllllHlllllllllllllllllllllllllllllllNlımıln.ııı Ingiltereye gidecek heyetimiz Ankaradan hareket etti Ankara 20 (Telefonla) Ingiltere ile aramızdaki ticarî ve malî anlaşmanın tatbikatma mütedair meseleler etrafında müzakerelerde bulunacak olan heyetimiz Hariciye Vekâleti umumî kâtibi Numan Menemencioğlunun riyasetinde bu akşamki ekspresle hareket etti. Heyet istasyonda Hariciye, Ticaret ve Maliye Vekilleri, Ingiliz ve Fransız sefirleri, Vekâletler erkânı ve birçok zevat tarafından uğurlandı. Heyet, îstanbuldan yann hareket edecektir. Büyük Millet Meclisinde 1939 yılı Maarif bütçesi müzakere edilirken (25 mayıs 1939) Izmir meb'usu Şehime Yunus şunlan söylemişti: *Müfredat programlarının daima değişmesi, kitablann da değişmesini icab ettiriyor. Bu vaziyet, muallimleri ve talebeyi müşkülâta düşürdüğü kadar, velileri de her cihetçe zarara sokuyor. *Şahid olduğum bir vaziyeti izah etmek isterim: İzmir Halkevinde çalışırken muhtac talebeye dağıtılmak üzere 34 bin liralık kitab almış ve bunları da demirbaş kaydetmiştki. Azamî fayda temin etmek ve az parayla çok iş görmek için, her sene muvaffak olan talebeden önce verdiğimiz kitablan alır, yenisini tevdi ettikten sonra aldığımız kitablan da yeni talebeye vermek suretile yardım yapıyorduk. Fakat, dört sene evvel aldığvmız ve geçen seneler de üzerlerine yenilerini kattığvmız bu kitab takımlarından, bugün, sırf müfredat programlarının değişmesi yüzünden, ancak onda ikisi, üçü işe yaramakta, geri kalanlan Ualkevi ve mekteb kütübhanelerinde depo edilmiş bir halde kalmaktadır.» Izmir meb'usu Şehime Yunus, Maarif Vekilinden olgun ve mümkün olduğu kadar istikrarlı bir program istemişti. lerimizden birinin Maarif Vekâleti olduğunu söylemek isterim.» Plân mefhumunu daha geniş manasile alırsak, ona sistem diyeceğiz. Sistem ne demek? Benim anladığım manasile, sistem, şu demek: Maddesile ve ruhile bütün unsurlan, bütün vasıtalan ve hedefleri birbirine sımsıkı organik münasebetlerle bağlı, tek gayeye doğru tevcih edilmiş, ahenkli bir bütün. Maarife tatbik edilince, bütçesile, bınasile, maddî vasıtalarile, teşkilâtıle, programile, kemiyet ve keyfiyet münasebetlerile, tedris ve terbiye metodile ıek bir dünya telâkkisine ve tek bir Ideolojiye bağlı, genış plân. Her büyük çağın, her büyük inkılâbın kendine göre bir «örnek insan» ideali ve onu yetiştirmek için bir tedris, telkin ve terbiye, bir maarif sistemi vardar: Eski çağın payen cemiyetlerinde, meselâ Romada, hatta Yunanistanda, maarifin hedefi, ferdin kabiliyetlerini azamî hürriyet içinde ve azamî imkânlarla nemalandırmak değil, yalnız Devleti korumağa ve onun kudretini artırmağa memur, tek biçimli bir tipe göre, ayni kalıptan çıkma, fedaî ve otomat insanlar yetiştirmekti. Orada cemiyetin bütüncü telâkkisine ve onu temsil eden devlet iradesine yaraşan bir insan ideali görünür. Orta çağın hıristiyan devirlerinde maarif sisteminin hedefi, mükemmel bir hıristiyan yetiştirmekti. Bilhassa Ondördüncü asırdan sonra, halk mektebleri, manastırların ve kiliselerin yanıbaşında açılırdı. Reformdan sonra Almanyada çoğalan «Volksschule» dedikleri halk mektebleri, Luther'in kâinat telâkkisine göre, biraz daha hür, fakat esasları ortaçağ kilise maarifinden farksız bir sisteme bağlıydı. Öz demokrat manasile ve bugünkü «umumî maarif» adile, hürriyetçi ve ferdiyetçi sistemi dünyaya getiren hareket, Fransız ihtilâlidir. Büyük Harbden sonra totaliter devletlerin de herşeyden evvel maarif sistemlerinı değiştirdikleri görüldü. ünkü gazeteler, Alman Rumen ticaret müzakerelerinin bir çıkmaza girdiğini yazdılar. Almanya Rumen mallarını satın almak için, piyasa fiaündan yüzde on beş fazla vermekte ise de, mübayaalarına mukabil peşin döviz verecek vaziyette olmadığı icin, mübadele esasında ısrar etmektedir; Rumanya da, buna yanaşmamakladır. Kızılordu, Rumanya ile Almanyanm işgal ettiği Lehistan topraklan arasma girip de Almanya ile Rumanya arasında teması kestikten sonra, Rumenlerin Almanlara karşı vaziyeti hayli değişti. Geçen nisanda, bir nevi ültimatom mahiyetindeki Alman iktısadî taleblerini kabul ıstırarında kalmış olan Rumanya, Alman tazyikından kurtulduktan sonra, daha serbest ve daha metin bir siyaset takib etmeğe başladı. Almanya, bütün gayretlerine rağmen, Rumanyadan umduğu kadar mal alamamaktadır. Meselâ, bu sene ağustosta, yani harbe takaddüm eden ayda, Rumanyadan Almanyaya 155 vagon yemiş ve yumurta gittiği halde, harbden sonra birinciteşrinin üçüncü haftasında, yalnız 2 vagon yumurta, 3 vagon yemiş ve 2 vagon mercimek sevkedilmiştir. Halbuki Almanya, Ingiliz Fransız ablukasına karşı koyabilmek içın Rumanyadan daha fazla mal çekeceği ümidinde idi. Sulh zamanındaki 155 vagona mukabil, harbde 300 vagonluk mal alacağını ümid eden Almanya, bir haftada yalnız 7 vagon alınca, acı bir inkisara uğramıştır. Bu azalmanm muhtelif sebebleri vardır: Rusların yolu kapaması, vagonsuzluk, Lehistan demiryollannm harabisi, nakliye ücretlerinin artması, Rumanyanm Alman tazyikından kurtulunca bu memleketi pek beslemek istememesi, Almanların döviz vermiyerek eşya mübadelesinde ısrar etmeleri gibi. Almanyanm yeni tahklmat yapmak için çelik, granit, kereste ve çimentoya ihtiyacı vardır. Almanlar, Sovyet Rusya ile Isveçten kâfi miktarda kereste temin edemedikleri için, Yugoslavya ve diğer Balkan memleketlerinden olduğu gibi Rumanyadan da, petroldan başka, kereste de istiyorlar. Almanya, cenubu şarkî Avrupanm, yani Balkanların istihsalât fazlasını almak için Berlin'de bir ekonomik konferans akdini düşünmektedir. Bu konferansın bir maksadı da, Almanyanm gittikçe düşmekte olan haricî ticaretini canlandırmaktır. Almanlar, Berlinde bir «Beynelmilel ekonomi bürosu» da tesis etmek istiyorlar. Rumanya, Bulgaristan, Yunanistan ve diğer devletler, bu hususta fikir teatisini kabul etmişlermiş. Ayın sonunda toplanacak olan beynelmilel konferansa 1 1 1 2 millet iştirak edecekmiş. Bu konferans muvaffak olduğu takdirde, cenubu şarkî Avrupa, Almanya için bir ham madde ve yiyecck deposu olacaktır ve neticede Alman dış ticareti yıkılmaktan kurtulacağı gibi Ingiliz Fransız abIukası da tesirsiz kalmış olacaktır. Fakat, bakaltm konferans muvaffak olacak mı? Bütün bu gayretler, Sovyet Rusyanın Almanyaya kâfi derecede yiyecek ve ham madde temin etmediğini ve deniz ablukasınm gittikçe müessir olduğunu göstermektedir. Modern harb, daha ziyade iktısadî oîmustur. Harbi, iktısaden kuvvetli olan taraf kazanacaktır. Bir mekteb müdürü diyor ki SovyetJapon anlaşması imzalandı Moskova 20 (a.a.) Tass tebliğ ediyor: «Sovyet ve Moğolistan Cumhuriyeti hükumetleri namına mezun Sovyet Hariciye Komiseri Molotof'la Japonya ve Mançuko hükumetleri namına mezun Japonyanm Moskova büyük elçisi Togo arasında dün bir anlaşma imza edilmiştir. Bu anlaşma, Moğolistan Cumhuriyetile Mançuko arasında son ihtilâf mmtaka smda hududları tahdid edecek olan muhtelit komisyonun teşekkülüne, vazıfelerine ve çahşacağı yerlere aiddir. Bu komisyon biri Rus ve diğeri Moğol bir tarıftan ve biri Japon diğeri Mançukolu diğer taraftan dört murahhastan mürekkebdir. Komisyon, yakında mesaisine Çita şehrinde başlıyacaktır. Komisyon, ikinci safhadaki işleri için de Harbin'de toplanacaktır. Ayni zamanda Sovyet Japon ticaret anlaşmasına esas olacak prensipler hak kmda da Molotof'la Togo arasında görüş teatileri yapılımştır. Bu temaslar her iki taraf arasında görüş birliği buîundu ğunu ispat eylemiştir. Istanbul Borsası Hatay meb'usları Borsanın tekrar açılması Dün Meclise iltihakla için tetkikler yapılıyor yemin ettiler Ankara 20 (Telefonla) Üç sene müddetle seddedilmiş olan Istanbul borsasmın bu müddetin hitamı beklenmeden açılması hususunun alâkadar makamlarca tetkik edilmekte olduğu anlaşılıyor. Ancak bu tetkikler henüz karar safhasına gelmiş değildir. Malum olduğu üzere Istanbul kambiyo ve nukud borsası Vekiller Heyeti kararile kapanarak 1 nisan 1938 de Ankara borsası açılmıştı. Alınan malumat, İstanbulda malum yerlerde gene bir takım mühim alım satımlar olduğunu göstermektedir. Diğer taraftan gerek Başvekâlete, gerek Maliye Vekâletine, sermayelerini menkul kıymetlere yatırmış olanlar ve hâmiller tarafmdan müracaatler yapılmış, Istanbul gibi mühim bir ticaret merkezinin uzun müddet borsasız bırakıjmaması ve üç seneden evvel açılması rica edilmiştir. Bu müracaatlere nazaran hukukî mevcudiyeti baki olan fakat sadece kanunun gösterdiği zarurete istinad edilerek kapanmış olan Istanbul borsası açıldığı takdirde menkul kıymetlerin alım satımı sarraflann elinden kurtanlacak ve başıboşluğun önüne gecilmiş olacaktır. Ankara 20 (a.a.) B. M. Meclisi bugün Şemseddin Günaltayın başkanlığmda toplanmış ve celsenin açılmasını müteakıb intihab mazbatalan kabul olunan Hatay meb'usları Abdullah Mursaloğlu, Abdülgani Türkmen, Bekir Sıtkı Kunt, Hamdi Selçuk ve Mehmed Tecirli and içmişlerdir. Meclis bundan sonra iskân kanunu muvakkat encümenine «Bütçe, Dahiliye, Hariciye, İktısad, Maliye, Milli Müdafaa, Sıhhat ve Içtimaî muavenet» encü menlerinden üçer, memurin kanunu mu vakkat encümenine vekâletlerle mütenazır encümenlerden ikişer, orman kanunu muvakkat encümenine de «Adliye, Dahiliye, İktısad, Maliye, Millî Müdafaa, Ziraat» encümenlerinden üçer aza seçilm"sini tasvib ederek cuma günü toplanılmak üzere içtimaa nihayet verilmiştir. Ruzvelt tekrar intihab edilecek Nevyork, 20 (a.a.) 250 bin azası olan endüstri sendikalan, Ruzvelt'in yeniden Reisicumhur intihabı lehinde bulunmuştur. Reisicumhur Ruzvelt hususî trenüe bugün Vaşington'a dönmüştür. Ticaret Vekâleti müfettişleri arasında Ankara 20 (Telefonla) Ticaret Vekâleti teftiş heyeti kadrosunda münhal birinci sınıf müfettişliğe umumî murakabe heyeti azasından Kemal Bedizci, Anadolu sigorta şirketi ikinci müdürü Osman Fikret, dördüncü sınıf müfettişliğe Istanbul Defterdarlığı varidat kontrol memurlarından Mithat tayin edildiler. Almanyadan Bulgaristana gönderilen tayyareler Hariciye Vekâletinde yeni Belgrad 20 (a.a.) Rumanya Yugoslavya hududunda Tuna üzerinde alevler içinde meçhul bir tayyare düşmüştür. Tayyare, isaretleri temyiz edilemiven ve doğu cenuba doğru ilerliyen bir filodan düşmüştür. Diğer tayyareler durmadan yoUanna devam etmişlerdir. Düşen tayyarenin pilotu ölmüştür. Zannedildiğine göre, bunlar, birkaç haftadanberi m"'teaddid vesilelerle görüldüğü veçhile, Bulgaristana aid olarak AlTîanyadan gelen tavyarelerdir. Ziyaretine gittiğim bir mekteb müdürü, evrak dolabmı açtı ve bana dosya yığmlarmı göstererek dedi ki: Bunların hepsi tamim. Dosyalar ve dolablar almaz, o kadar çoktur. Fakat bu, mesele çokluğundan değil, verilen kararlann sık sık değiştirilmesindendir. Bir tamim ötekini tutmaz. Çok defa biri ötekinin taban tabana zıddıdır. Muallimlere her tamimi gösterdiğim zaman gülümserler ve sorarlar: *Gene mi tamim?* Bu, eski ve yeni, her Vekil zamanında böyle. Çünkü maarifte ruh, ayni ruh. İstikrarsızlık azalacağı yerde çoğalıyor. Mekteb müdürü bu tamimlerden birinin ucunu tutarak ilâve etti: «Çiçek değil ki mubareği saksıya koyayım da biraz Türkiye Cumhuriyetinin maarif siste daha yaşatayım. Bazı tamimlerin bir çimi nedir? Büyük Millet Meclisinde açıkçek kadar bile ömrü yok.» ça söylendi: Yoktur. Mekteb dibiplini InBir muallim diyor ki giltereden fazla liberal, tek kitab denilen Son Maarif münakaşalan arasında ba metod İtalyadan fazla faşisttir; yeni icad na mektub gönderen bir lise mualliminin edilen ve Ankarada olduğu kadar Adaşu satırlannı da alıyorum: nada, Karsta veya Maraşta da tatbikına *Vekâlet, bu ders yılına girmeden ev girişilen mahud vakit cetveli, İstanbuldaki vel bütün etüdlerini yapmış, hesablartAlman mektebinden kopya edilmiştir. nı yapmış, kararlannı vermiş olmalı deMüfredat programlarının ve talimatnağil miydi? Şimdi vakit cetvellerinin tatbikattaki rolü tetkik ediliyor, edebiyat melerin üstünde Türkten başka her milkitablan tetkik ediliyor, terimler tetkik letin bayrağı dalgalanır. Senede kırk deediliyor. Bunlar sene ortasında değiş fa bu bayraklardan biri indirilir, yerine tirilecek. Değiştirilmese o fahiş hatalar öleki dikilir. bütün sene boyunca sürer, gider. DeNiçin? Çünkü benim, iki katlı bir ev ğiştirilirse bir keşmekeş, bir istikrarsızyapmak istediğim zaman bile, eğer bir lık daha!» plândan mahrumsam, temeli attiktan ve Aldığım mektublann çoğu, olanca hıbirinci katı çıktıktan sonra merdiveni sığzile devam eden bu istikrarsızlıktan sikâdıracak bir yer bulmaktan âciz kalmam yetçi. Bütün memleketten istikrar çığlığı mümkündür. Yaprığımı yıkmağa ve işe yükseliyor. Duymıyan, bilmiyen, söyîenyeniden başlamağa mecburum. Fakıt bu miyen, sızlanmıyan yok. Maarifte nicin sefer de mutfağa yer bulunmaz. Evın hiç istikrar olamıyor? değilse bir tarafım tekrar yıkacağım. Bu Çünkü maarifte sistem sefer de yatak odasının karyola sığmıyacak kadar küçük olmıyacağmı kim temin yoktur eder? Bizde hergün yıkılıp hergün yapıBir meb'us diyor ki Maarif bütçesi müzakere edilirken lan maarifimizdeki istikrarsızhğın sistemsizlikten başka sebebi olmadığım gözönüBursa meb'usu Nevzad Ayas da şunları ne koyabilmek için hatınma gelen ilk ve söyledi: tEvvelâ sistem işi ! Maartfimize aid en basit kıyas, bu. hükümleri derli toplu ihtiva etmek üzere gösterilebilecek başlıca vesika 1286 tarihli maarifi umumiye nizamnamesidir. Bu nizamnameden evvel ve sonra Maarif işlerimiz dağınık mesai ile tedvir edilmiştir. Meşrutıyet devrinde maarif işlerimizin ıslah ve tanzimi yolunda yapılan tek derli toplu kanun *tedrisatı ipüdaiye* kanunu muvakkatidir. Ayni devirde ıslahat namına yapılan bif kanun daha vardı: *îdarei umumiyei vilâyat» kanunu. Bunlar muvakkat kanurilardır. Meclisten geçmemiştir. Meşrutiyet devrindeki meşhur (Tuba ağacı) münakaşalan ve sair kararsızlıklar hep bu sistemsizliğin ve dağınık çalışmanın bırer ifadesidir. Artık bu uzun tecrübelerin ifadelerini bir araya getirerek bir tertib yapmak zamanı çoktan gelmiştir. Bu mazhariyetin her halde cumhuriyet devrine nasib olması lâzımdır. Bu tertibden de Maarif Vekâletimizin takib edeceği bir sistem doğmuş olur. Bu sistem umumî bir kanunla ifade edilmelidir.» Mektebler açılalı aylar geçtiği halde, ortada ne sistem var, ne de kanun! tayinler Lord Loyd Bulgaristanda Ankara 20 (a.a.) Hariciye Vekâleti kâtibi umumiliği ikinci muavinliğiAnkara 20 (Telefonla) Sergi vene ikinci daire müdiri umumis Numan süesile dokuz aydanberi Nevyork'ta buTahir Seymen ve ikinci daire müdiri umumiliğine de muavinliğinde bulunan Faik lunan heyetin Türkiyeye avdeti için emir verümiş ve sergi komiserliği de bir müdHüseyin Hozar tayin edlimişlerdir. det evvel lâğvolunmuştu. Heyetin avdeti Muğlada zeytin mahsulü için kâfi miktarda döviz Vaşington büMuğla 20 (a.a.) Bu sene Bod \'ük elçiliğimize gönderilmiştir. rumda zeytin mahsulü fevkalâde iyidir. îstihsal edilecek zeytinyağının bir mil yon kiloya baliğ olacağı umulmaktadır. Nevyork sergisindeki Türk heyeti Çare Sofya 20 (a.a.) Lord Loyd Bük reşten buraya gelmiştir. Bulgaristanın ileBrüksel 20 (a.a.) D. N. B. Ajanri gelenlerile görüşmek üzere birkaç gün smm haber verdiğine göre dün Spandau Sofyada k a ' ^ k t ı r . civannda büyük bir şimendifer kazası olAtinaya gideceb muştur. Berlin Hamburg ekspresi banLondra 20 (Hususî) Bugün Sof yaya muvasalat eden Lord Loyd Butear liyö trenile çarpışmış, bir vagon devrilmiş, ncalile temaslarda bulunduktan sonra A bir diğeri de ateş almıştır. 9 ölü ve 20 yaralı vardır. tinaya piderekHr. Sabık Kayser bir kaza geçirdi Doorn 20 (a.a.) Sabık Kavser, malikânesinde bir kaza geçirmiştir. Kendisi, dün müthiş fırtınaya rağmen, şatonun parkmda mutad sabah gezintisini yaparken, fırtına üç büyük ağacı kökünden sökmüs ve bu ağaclar, büyük bir gürültü ilp sabık Kayserin 2,5 metre yanına düşmüştür. Sıbîk Kaysere birşey olmamış, fpkat bittabi büyük bir heyecan geçirmiştir. Londra radyosu dün akşamdan itibaren türkçe neşriyata başlamıştır. Bu münasebetle Londra büyük elçimiz Doktor Tevfik Rüstü Aras radyoda kısa bir nutuk irad ederek iki müttefik millet arasında yeni bir muhabere vasıtası temininden dolayı duyduğu memnuniyeti beyan etmiş ve iki memleket arasında mevcud Hindistanda kanlı bir münasebatın her gün biraz daha kuvvetçarpışma lendiğine işaret ederek türkçe neşriyata Başka bir meb'us diyor ki Bombay 20 (a.a.) Müslümanlarla başladığından dolayı Ingiliz radyosuna Gene Maarif bütçesi müzakere edımecusiler arasında Sukkar'da bir çarpış te«ekkürlerini beyan etmiş ve sözlerini lirken, Mecliste Tokad meb'usu Hasib ma olmuş ve altı müslüman, beş mecusi «Yaşasın Türk Ingiliz dostluğu» keliAhmed Tuna da şunlan söyledi: ölmüştür. 23 de yarah vardır. meleriîe bitirmi^tir. *Maruzatımın birinci noktasında plânKaraya oturan vapur Doktor Tevfik Rüştünün nutkundan lı çalışmayı ele alıyorum. Plânlı çalışMontevideo 20 (a.a.) Holanda sonra radyoda İstik'âl marşımız çahnmış maların bir çok vekâletlerimizde senenın 6400 tonilâtoluk Vredenburg vapuru ve bunu müteakıb Londra radyosu türk lerdenberi ne kadar hayırlı işler verdiLobos adası sahillerinde karaya otur çe havadis servisine başlamıstır. Bu ser qini biliyoruz. Bu noktayı işaret ettikmuştur. Vapuru kurtarmak için yardımlar viş her akşam Türkiye saatP° 18,55 ten ten sonra plânlı çahşmağa en çok egönderilmiştir. hemmiyet vermesi lâzım gelen vekâlet19,10 a kadar devam edecektir. Almanyada feci bir tren kazası Londra radyosunda türkçe neşriyata başlandı Fransada ve belki daha birçok memleketlerde, maarif nazırile beraber maarif sisteminin de hemen değişmemesi ve siyaAnadoluda kar sî tesirlerden müstakil olarak tedris ve terŞarkî Karahisar 20 (a.a.) Kazabiye metodlannı, mekteb programlarını mız dahilinde iki gündür havalar bozuk ve talimatnamelerini, umumî teşkilâtı tangitmektedir. Dün gece kasabamıza üç san zim ve idare etmek için bir «Conseil sutim kar düşmüştür. Eğribelde şiddetli bir perieur de I'İnstruction publique = Yükfırtına hüküm sürmektedir. sek maarif meclisi» vardır: Maarif Nazırı, Meclisin reısidir. Azalar: Institut tarafmdan, kendi içinden de bir seçilirler ve Fransada hiçbir kuvseçilen beş kişi; Nazırlar Meclisinde vet onları azledemez. Maarif sistemini, Reisicumhur tarafından kararnameyle metodunu, teşkilâtını kuran, programtayin edilen dokuz müşavir; bunlar larını, talimatnamelerini yapan bu kosMaarif Nezaretinin yeni ve eski mü kocaman meclistir. Nazır değişebilir, dürleri, eski ve yeni umumî myfettiş fakat meclis karar vermeden hiçbir ler, eski ve yeni rektörler, akademinin programm harfi değişemez. Işte Fransa maarifinde istikrar ve siseski ve yeni müfettişleri ve profesörler arasından seçilir. Ayrıca College de tem böyle temin ediliyor! France'm gönderdiöi iki profesör; MuBir de bizim Maarif Vekâletindeki yeseum'dan seçilen bir profesör; hukuk, di sekiz kişilik, her vekilin bir işaretile tıb fakültelerinden, yüksek mekteblerden hür bir seçimle gönderilen ikişer azası sık sık değişen talim ve terbiye heyeprofesör; keza fen ve edebiyat fakülte tini düşününüz. Çare. Bizde de maarif, tek bir velerinden ikişer profesör; Yüksek Muallim Mektebinden iki murahhas; Şark li kilin değil, onun reislik ettiği geniş bir sanları mektebinden bir profesör; Poly mütehassıslar meclisinin terbiyevî nezareti technique mektebinden bir murahhas; altına konmalı, bu meclisin seçimine politiGüzel san'atlardan bir murahhas; Kon ka ve hile karışmamalıdır. Türk maarifiservatuardan bir murahhas ; Ecole nin sisteme ve istikrara kavuşmasının tek Centrale'den bir murahhas; Ziraat Enstitüsünden bir murahhas; üniversiteler yolu budur. Üç günde toplanıp dağılan ve den sekiz agreje; kolejlerden iki mu ayaküstü maarifin bir asırlık meselelerini rahhas; ilkmekteblerden altı murahhas; konuşan muvakkat kongreler, şuralar deserbest ve hususî mekte'nlerden dört. ğil! ' murahhas. Bütün bu azalar dört senel PEYAMİ SAFA

Bu sayıdan diğer sayfalar: