21 Kasım 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

21 Kasım 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURIYET 21 İkinciteşrin W39 ŞABKIN VE TÜRKİYENİN EN MUHTEŞEM, EN VÂSt KUçUk hikâye Şaka Ç NÎŞANLANMA Peride Celâl Mektebini bitirsin, seni Şefikle ev | kız olduğunu unutmamalıyız. Yirmisine yaklaşıyor. Bizse hâlâ ona çocuk nazarilendireceğim. le bakıyoruz. Hem Nemide öyle apaçık Olmaz, ben seninle evleneceğim. Ahmed Sami ilk defa şaşırır gibi oldu. bir kız gibi görünür amma, değildir. Çok Gülümsemeye çalışarak Nemideye baktı. hassastır. Onun birini sevmesinden niçin Kız büyümüştü. Boyu Ahmed Samiye korkarım bilir misin? Istırab çekecek diher zamankinden çok fazla uzun görün ye. Ya sevdiği adam kıza lâkayd kalırsa dü. Yüzüne kadınca bir mana gelmişti. o zaman felâket olur. Nemide kendini ölAhmed Sami dokuz, on yaşındanberi ta dürmeğe kalkacak kadar mağrur, içli bir nıdığı bu çocuğa onu kardeşi Şefikle ev çocuktur. lendireceğini söyliyerek takılmayı, bu zaAhmed Sami cevab vermedi. Sustu. rarsız lâtifeyi âdet edinmişti. Kızm da Yüzü kederle kararmıştı. Nemidenin sesi her zaman kendisine ayni cevabı vermekulaklannda çınlıyordu: «Eğer sen bir sıne ahşmıştı. Fakat bugün kendi kendine, bir daha bu şakayı tekrar etmemeye başkasını sevsen kendimi öldürürüm.» karar verdi. Kız susmuyordu. Kömür gibi siyah gözlerini Ahmed Saminin gözlerine inadla dikerek devam etti: Seni seviyorum. Ahmed Sami: «Ne garib çocuk» diye, düşündü. Nasıl ciddî şakalaşıyor! Yaklaştı, çenesini okşadı: Aşkın ne demek olduğunu scn biiiyor musun kı? Kız başını salladı: Bunu kitablardaki gibi tarif etmeğe kalksam beceremem ama seni nasıl sevdiğimi şöyle kendime göre anlatabilirim. Ahmed Sami sözün uzamasına, evvelce aralarında şaka mevzuu olan böyle birşeyden şimdi kızm adeta ciddî, ona yakışmıyan ağırbaşiılıkla bahsetmesine sinirlendi. Ofkeli bir tebessümle: Mektebe geç kalacaksm, dedi, hem ne duruyorsun? Annene geldiğimi haber versene. Kız bu sozleri duymamış gibi devam etti: Seni görünce heyecanlanıyomm. Benimle fena, başkalarile iyi konuştuğun zaman öfkeden iştiham kesiliyor, bütün güzel kadmlan dünyadan yoketmek istiyorum. Sokakta önümde giden her erkeğin sen olduğunu sanıyorum. Hep seni düşünüyorum. Ahmed Sami kaşlarını çattı, boğuk bir sesle: Saçmalıyorsun Nemide, dedi, sana annene geldiğimi haber ver, dedim. Bir daha da böyle münasebetsiz sözler istemem. Ofke ile konuşmuştu. Kız aldırmadı: Eğer sen bir başkasını sevsen kendimi öldürürüm. Garib bir şekilde güldü ve odadan koşarak çıktı. Ahmed Sami «çocuk!» diye mırıldandı. Kendini toplamaya çaîıştı. Fakat nafile.. Boğucu bir duman gibi içini fena bir sıkıntı doldurmuştu. Iki dakika geçti. Kızın çıktığı kapıdan bir kadın girdi. Nemideni nanesi Saadet.. Orta yaşlı idi. Çok tatlı, güzel bir yüzü vardı. Onu görünce Ahmed Saminin gözleri ışıklandi. Nemidenin annesi Saadet.. Orta yaşlı viyordu. Saadet de bu aşka mukabeleden geri kalmamıştı. Kocasının çok kıskanc bir adam olmasına rağmen onun metresi olmuştu. Nemidenin babası öleli beş altı ay oluyordu. Evlenmek için ölümün üzerinden birkaç ay daha geçmesini beklemeğe karar vermiş bulunuyorlardı. Saadet yaklaştı. İki elini birden uzattı ve sıkıntılı bir tavırla: Nemide bugünlerde çok huysuz oldu, dedi. Beni üzüyor. Ahmed Sami öfke ile cevab verdi: Onu mektebe leylî vermelisin. Ben de, fazla haylâz ve başıboş bir kız olmaya başladığını farkediyorum. Kadın hayretle gözlerini açtı: Ondan ayrılabilir miyim sanıyorsun! Zaten topu topu bir tane.. Benim aklıma başka birşey geliyor. Ne geliyor? Saadet, tatlı tatlı gülümsedi: Galiba birine âşık.. Kocaman bir Eski Afyon meb'usu mütekaid Erkânıharb Miralayı Musa Kâzım kızı Bayan Müveddetle mütekaid Miralay Ba> Sadeddinin oğlu Erkânıharb Yüzbaşısı Salâhaddinin nişan merasiminin, birçok davetliler, generaller ve subaylar huzurile Kadıköy Gazipaşa mektebi salonunda yapılmış olduğunu sevincle haber aldık. Çiftlere saadetler dileriz. ÇENBERLtTAŞSineması Yarın matinelerden itibaren: İstanbulda ilk defa 1 RADYO program ^ ) RADYODİFÜZTON POSTALARI Dalga nzunlugn: Türkiye Radyosu 1648 m. 182 Kc/s. 120 Kw, Ankara • T. A. P. 31.70 m. 9465 Kc/s. 20 Kw. 12,30 program ve memleket saat ayan 12,35 ajans ve meteoroloji haberleri 12,50 Türk müziği. Çalanlar: Vecihe, Fahire Fersan, Rofık Fersan. A Okuyan: Mefharet Sağnak. l Peşrev. 2 Nikogos: Şarkı (Var mı hacet). 3 Udî Ahmed: Şarkı (Edeli atfı nazar). 4 Reşad Erer: Acemaşiran şarkı (Ey benim güzel kuşum). 5 Sadullah Ef.: Şevkefza şarkı (Açüdı nevbahar). 6 Said Dede: Şevkefza sazsemaisi. B Okuyan: Muzaffer İlkar. (Yeni şarkı ve türküler). ı Sadeddin Kaynak: Hicaz şarkı (Meğer ben aldanmışım). 2 Sadeddin Kaynak: Hicaz türkü (Tuna). 3 Sadeddin Kaynak: Hicaz türkü (Benim yârim gelişinden bellidir). 4 Sadeddin Kaynak: Uzzâl türkü (Deli gönül gezer gezer gelir) 13,3014 müzık (karışık hafif müzik Pl.) 18 program 18,05 memleket saat ayan, ajans ve meteoroloji haberleri 18,25 müzik (cazband Pl.) 18,55 konuşma (iktısad saati) 19,10 Türk müzigi: Klâsik program. Ankara radyosu küme ses ve saz heyeti. İdare eden: Mes'ud Cemil 19,50 konuşma (ormanlanmızı tanıyalım ve koruyalım) 20,05 Türk müziği: Kanşık program 21 konser takdimi: Halü Bedii Yönetken 21,15 müzik (radyo orkestrası Şef: Hasan Ferid Alnar) 22 memleket saat ayan, ajans haberleri; ziraat, esham tahvilât, kambiyo nukud borsası (fiat) 22,20 serbest saat 22,30 müzik (oda müziği Pl.) 23 müzik (cazband Pl.) 23,2523,30 yannki program ve kapanış. TÜRKİYE ı ALTIN HARBİ GERGES BRENT OLİVİA DE HAVİLLAND MARGARET LİNDSAY Kaptan Blut ve Keşif Alayı gibi yalnız büyük filimler yaratan dâhi rejisör «KERTEZ» in şaheseri. TAMAMEN RENKLt Ç ASKERLÎK İŞLERİ " ) Beyoglu Yerli Askerlik şubesinden: 1 Askerliğini henüz (muvazzaflık hizmetini) yapmamış erattan dogum ve sııuflan aşağıda yazılı olanlar, hemen askere sevkedileceklerdir: A 316334 (dahil) dogumlu cezah ve cezasız ıslâm piyadeler, harb sanayii ve roızika erleri. B 316332 (dahil) dogumlu cezasız gayr)islâm piyadeler. Saadetle pek az oturdu. îşlerini bahane C 316334 (dahil) dogumlu cezalı gayrüsederek kalktı. Yolda başı düşünce ile o lâm piyadeler. muzlarının arasına gömülmüştü. «Anne D 332334 (dahil) dogumlu islâm sakatlarla yalnız 332 dogumlu gayriislâm sakat ersile evlenirsem bu kız, kendini öldürür» ler. diye, düşünüyordu. E Evvelce bedel verip de sevklerl 940 nisan celbıne bırakılmış olan islâm ve gayriislâm Evinde de uzun müddet düşündü. Ni bütün nakdî bedel erleri (bunların namına dahayet yazıhanesinin başına oturdu. Yüzü vet pusulalan çıkarılmamıştır). sapsan, elleri tesirden titriyerek Nemide 2 Bu erat nerede bulunursa bulunsunlar, askerlik kanununun 43 ve 45 inci maddelerine nin annesine şu birkaç satırlık mektubu göre bu ve bundan evvelki ilânlarla çagırümış sayılırlar. Bu maksadla namlanna çıkarılan yazdı. celb pusulalan, adres degişmesi Te sair sebeb«Bazı mühim sebebler yüzünden evlen lerle ellerine ulaşmıyanlar da şubeye vaktinde müracaate mecburdurlar. memize imkân kalmamıştır. Bu kararı ne 3 Bu celbde sevke tâbi erattan nakdi bebüyük bir ıstırab içinde verdiğimi tahmin del vermek ıstiyenlerin bedelleri kabul edilmiedemezsin. Seni daima sevdim ve sevmek yecektir. 4 Bu defa çagırılanlardan haric şubeler te devam edeceğim. Uzun bir seyahate bolgelerinde bulunanlar, bulunduklan yerin asçıkıyorum. Bir daha beni görmiyeceksin. kerlik şubesine derhal müracaat edeceklerdir. 5 Şubede toplanma günü 24 ikinciteşrin Allahaısmarladık.» 939 cuma sabahıdır. Nakdi bedel erleri 25 ikinAyni gün Nemide mektebde içli dışlı citeşrin 939 cumartesi öğleüzeri şubeye müraolduğu arkadaşlanndan birini bir köşeye caat edeceklerdir. 6 Çagırılan bedelli ve bedelsiz erlerin taçekmiş, şunları anlatıyordu: yin edilen günlerde nüfus hüviyet cüzdanlarile Düşün, durmadan beni o sanşın, şubeye gelmeleri ilân olunur. 2NEŞ'E YAĞMURU Avrupa ve Amerikada çok sevilen meşhur RAY VENTURA ve arkadaşları cazınm iştirakile. Revü, modern danslar (şen ve şuh müzikle süslenmiş) emsalsiz genclik ve neş'e filmi YARIN AKŞAM AMERİKADA DÜNYANIN EN GÜZEL M E L E K FİLMİ MÜSABAKASINDA BİRİNCİLİĞİ KAZANAN FİLM Sinema dünyasınm ebediyen iftihar edeceği bir şaheser. AŞK KADINLIK SAN'AT ve GÜZELLİK FİLMİ Baş r o l d e : SONSUZ ASK L Â L E' nın ni Sinemasmda L O U İ S E R A İ N E R PAULETTE GODDARD ALAN MARSHAL Filme ilâve olarak : YENİ FOKS DÜNYA HAVADÎSLERİ GAZETESİ Dikkat: Numaralı koltuklarm bugünden aldınlması rica olurrur. Tel: 40868 ( TEŞEKKÜR SİNEMA DÜNYASININ EBEDİ GÜNEŞİ RENK DÜNYASININ SOLMAZ ALÂİMİSEMASI akbak kafalı, tadsız kardeşine alacağını söyleyip duruyordu. Şaka da olsa insanın midesi bulanıyor. Hem bir gün annemin «Haydi seni Şefikle evlendirelim» diye, bu şakayı hakikate çevirmek istemiyeceği ne malumdu?.. Tabiî Ahmedle seviştiğimizden, mektebi bitirir bitirmez evlenmeye karar verdiğimizden hiçbirinin haberi yok. Ben de ne yaptım biliyor musun? Ona kendisini sevdiğimi söyledim. Zaten ne zaman «seni Şefike alacağım» dese «ben seninle evleneceğim, diye eğlenir dim, amma bu sefer öyle ciddî konuştum, öyle ciddî konuştum ki.. Kız devam edemedi. Arkadaşı kahkahalarla gülüyordu. O da gülmeye başladı. Gülmesi kesilince gözleri şeytan şeytan çakmaklaşarak ilâve etti: Artık bundan sonra bir daha bana ayni şakayı tekrar etmeye kalkar mı dersin? Arkadaşı sinsi bir tebessümle cevab verdi: Yok canım, bir daha gözüne bile görünmez. Nemide birdenbire ciddileşerek: Artık o kadar fazlasını da istemem, dedi, ne de olsa aile dostu, iyi adamcağızdır. Arkadaşmın hakikati söylediğini bilmiyordu. Peride Celâl Amerika polis teşkilâtmı şaşırtan, memleketleri bir felâket gibi aşan, bir âfet gibi saran, hapishanelerin korkunc delhizlerini inleten, demirleri sarsan öldüreceğim sesleri, beni çıkarın feryadlarını işittiniz mi? Hepsi Filmi, azametine lâyık bir alâka ve hayranlıklarla devam ediyor Vatan Kurtaran Arslan Baş rollerde: Komedl Fransez artistlerlnden Yıkılmaz Zafer Kalesi Muhterem babamızın üfulile duyduğumuz derin acıyı şifahen ve tahriren taziyette bulunmak suretile paylaşan ve bizleri teselli eden saygıh akraba ve dostlanmıza ve cenaze merasimine iştirak etmek suretile son hürmet vaziferaize iştirak eden zevata bütün kalbimizle teşekkür etmeği bir borc bildiğimizden bu hususta muhterem gazetenizin tavassutunu rica ederiz. Merhum Ali Rıza Demirtaşm eşi ve kerimeleri, oğullan mühendis Sabri Demirtaş, Hakkı Demirtaş ve damadı Adil Yaman. *** Aile reisimiz Halil Rifat Şuşut'un cenaze merasimine gelmek ve mektub, telgraf ve ziyaretle taziyet lutfunda bulunmak suretile büyük acımıza candan iştirak eden sayın dostlanmıza ayn ayn cevab veremediğimizden alenen teşekkürlerimizi sunanz, Eşi: Zehra Şuşut, kızı: Emine Kemerdere, oğullan: Feridun, Tayyar Şuşut, damadı: Ahmed Kemerdere, torunu: Ertuğrul Kemerdere. K1ZIL DANSOZ Ö 24 Senenin en muazzam AŞK ve CASUSLUK filmi, Pariste 6 ay müddetle oynanan bir Fransız şaheseri: VERA KORENE JEAN GALLAND SSgmT* S A K A R Y A 8lnema8.nda 6.000 düşmanın Şaheserinde. Baş rollerde: WALTER PİDGEON RİTA JONHSON Metro Goldwyn Mayer şirketinin bu mevsim için hazırladığı en büyük GANSTER filmi CUMA 2 nciteşrln T K S İ M sinemasmda • IlâhilerAPeşrevler Semailer Gazellerle süslenmiş Matinelerden itibaren YENiÇERi HASAN Türkçe Sözlü ve Türk Musikili Memleketimizin en meşhur musiki san'atkârlan, en iyi okuyuculan, en büyük bestekârları Y ARIN ALKAZAR Sinemasmda başlıvor. BU PERŞEMBE AKŞAMI Matinelerden itibaren Binbir maceranın kahramanı Vahşi ormanların hâkimi S A R A Y Sineması Buffalo Bill'in unutulmaz kahramanı GARY COOPER'in Bu sene göreceğirniz yegâne filmi KOVBOY'un A S KI Fransızca sözlü şaheseri, Kovboylar üzerinde yapılan filimlerin en güzeli, en büyüğü ve en harikulâdesidir. MACERA... SERGÜZEŞT... AŞK... İHTİRAS FİLMİ... TÜRKÇE SÖZLÜ Kerkesi heyecandan tltretecek müthiş ve muazzam en son filminde önümüzdeki perşembe akşamı I P E K ' t© Tefrika No. 17 Kirpikleri yavaş yavaş birbirinden uzaklaştı. Artık o yeşil alev de tavsamış, sbnmüştü. Birdenbire boşalan, avare bir bakışla herkese ayn ayn göz gezdirdi. Sonra, ağır ağır Muzaffere döndü: Teşrifinizden evvel burada olup bitf n!eri, basımdan geçenleri amcam size de an''ttı mı?.. Diye sordu. Çok sıcak, cana yakm bir sesi vardı. Duruşundaki uzakhğa, katılığa uymıyacak kadar tatlıhkla konuşuyordu. Bu ses, herkesin gönlünü almak için yaratılmış, denilebilirdi; o kadar yumuşaktı. Hele günün birinde, kendi eşini de bulunca, duyacağı sevgiyi kim bilir nasıl fısıldıyacaktı?.. Muzaffer, olduğu yerde kıvranır gibi kımıldandı, yutkundu. Genc kızm sorduklannı karşıhksız bırakmıyacaktı. Belki kendisinin de soracakları vardı. Fakat Behire teyze, şöyle gözünün ucile: Rica ederim, efendim... ki tatlılık birdenbire eksilmiş onun yeriBehire teyze ile ihtiyar diplomat onu ne esrarlı bir durgunluk çökmüştü. gözden kaçırmıyor, ne söyliyecek diye Gene ne oluyordu?.. Sorduklarının bekliyorlardı. hepsine ayrı ayrı karşılık almış, istedikleMuzaffer, bir aralık durur gibi oldu. rinin hepsini öğrenmişti, işte... Bunlara Satvetin annesile babası nasıl zehirlen kırılmış mıydı, yoksa seviniyor muydu?.. miş, bütün bunlar için nekadar dedikodu Muzaffer, bunu bile anlıyacak, araştıradönmüş, hepsini demin Muhiddin Bey cak gibi değildi. Hiç sesini çıkarmadı. Sen dur!.. Demek ister gibi ona bakıyordu. Mu uzunuzadıya onlara da anlatmıştı. Genc Yalnız, başını şöyle yana yatırdı; öne kız, bu dedikodulardan kim bilir nekadar doğru iğildi. Satvet de o aralık elini uhiddin Bey de daha önce davrandı: Muzaffer Beye hepsini anlattım, bezmiş, nekadar kınlmış olacaktı ki gü zatır gibi olmuştu. Birdenbire gene çekdedi. Başına gelen felâketleri, çektiğin a nün birinde yeniden açılırsa diye, şimdi ti. Kendini tutamadı. Başını çevirdi. Hıçden ürküyor, onların artık lâkırdısını bi kıra hlçkıra ağlamağa başladı... cıyı o da biliyor. Satvet, amcasının yüzüne bakmadı, bi le duymak istemiyordu. Diplomat amca, yerinden fırladı. Ona le. Söylediklerini işitmemiş gibiydi. ŞimMuzaffer, bunu böyle düşündü. Hiç doğru iki adım attı. Artık bu kadarına di de o, gözlerini Muzafferden ayırmı çekinmeden: canı sıkılmış olacaktı; dilini damağma yordu: Hepsini biliyorum, dedi. Bundan çarptı, şakırdattı: Öyle mi beyefendi, dedi. Hepsini yana hiç üzülmeyiniz, o eski acılan taze Şimdi bunlann sırası mı kuzum?.. biliyor musunuz?.. liyecek bir tek söz bile duymazsınız, benDiye söyleniyordu. Sesinde öyle bir Artık söz ,genc çocuğa düşüyordu. Kı den... acılık vardı ki genc kız, hırçın bir silkisaca: Şimdi de Satvet, biraz durdu. Nişanlı nişle doğruldu. Gözlerini sildi: Evet, dedi. diye karşısına getirilen bu çocuğun yüzü Doğru, dedi. Boş bulundum. Affe Ama hepsini?.. Neler olduğunu, ne bakarken gözleri yenibaştan gölgelen dersiniz. nasıl olduğunu, hepsini biliyorsunuz, öydi. Sonra, tane tane: Yüzünün çizgileri gerilmiş, başını arle mi?.. Öyleyse, dedi, bu da oldu, bitti, kaya doğru kaldırmıştı. Gözleri de onla Hepsini... Bir daha da bunlan hiç açmiya demektir. Ben sizin verdiğiniz söze güve rın üstünden kaymış, uzaklarda bir yere bakıyordu; hep öyle bomboş bir bakış. caksınız, hicbirini kurcalamıyacaksınız, niyorum. Siz de unutmazsmız, elbet. Sonra, yeniden Muzaffere döndü. EliGenc kızm sesi biraz katılaşmış, demindeğil mi?.. Naklerien: KEMAL RAG1B ni de uzattı: Nasıl oldu da böyle kendimi tutamadım. Yalnız sizden değil, daha çok kendi kendimden utanıyorum. Pek çirkin oldu. Fakat, inanınız: Benim gözlerimde görebileceğiniz yaşlann hem ilki hem de sonu olacak, bunlar... belki heyecandan titriyordu. Fakat donmuş denecek kadar da soğuktu Muzaffer, arbk söz sırası şimdi de kendisine gelmiş gibi, hiç titremiyen belki biraz da hırçın bir sesle: Hanımefendi, dedi, ben de zengin bir adam değilim. Bundan yana size denls Satvet: olmaktan çok uzağım. Biliyorsunuz, de Bir daha ağlamıyacağım. ğil mi?.. Bunu da size söylediler mı?.. Demiyordu. Biliyorum. Ağladığım zaman size göstermem, Böyle bir adamla, hayatınızı böbelli etmem!.. lüşmek, onunla yanyana yaşamak size, Demeğe getiriyordu. pek sönük görünmüyor mu?.. Siz ki kenMuzaffer, büsbütün şaşırdı. Genc kı dinize eş diye, çok zengin, içtimaî mevZIP heyecanlanndaki tartısızhğı, ölçüsüz kii de çok üstün bir adamı bulup seçebilüğü daha önceden de ona söylemişlerdi. lirdiniz. Her bakımdan buna lâyıksınız; Öyleyken şimdi durup dururken birden zenginlik bakımından güzellik bakımınbire kendini tutamayışı, hele sonra bu dan... Sizin yerinizde kim olsa o da böysözler elbet boşuna değildi. Fakat onu le düşünürdü. Gönlü kimi isterse, kimi beböyle herkesin ortasında, yabancıların öğenirse elini ona uzatırdı. Halbuki siz, nünde ağlatan, coşturan acaba ne idi, ne mademki benim zengin olmadığımı da olabilirdi?.. İşte burası anlaşılacak gibi biliyorsunuz... değildi. Biraz durdu. Sözünü bitirmedi: îçine bin türlü şüphe girdi; gözünün Öyleyse, niçin bana varıyorsunuz? önüne binbir ihtimal geldi. Beyninin içi Demek istiyormuş gibi genc kızm yüyanıyor, kulaklan uğulduyordu. Genc züne baktı. kızın eli kendisine doğru uzanmış, duru[Arkası var} yordu. Onu tuttu. Satvetin parmaklan,

Bu sayıdan diğer sayfalar: