21 Kasım 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

21 Kasım 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21 İkJnciteşrin 1939 CÜMHURtTET Şeh r i n i çi nden Çok haklı şikâyet < Wag taraft 1 inci sahifede) mazbatası okunmuş, azadan Şerefeddin söz alarak halkın müsakkafat ve arazi vergilerini vermekte müşkülât çektiği bir sırada her ölen muallime ev vermek lâzım gelirse bütçe muvazenesinin bozulacağmı söylemiştir. Azadan Kitabcı Halid: « Ihsan Şerif Abdülhamid devrinde hayatını menfada geçirmiş, avdetinden sonra on binlerce talebe yetiştirmiştir. Ben de talebesiyim. Arkadaşım herhalde kendisini bilmiyor. Yardım yerinde olur.» Demiş, Refik Ahmed de ayni noktai nazarı müdafaa etmiştir. Neticede evrak tetkik edilmek üzere makama iade olun muştur. ZeynebKâmil Doğumevindeki yatak adedinin elliye iblâğı uygun görüldüğüne dair olan Sıhhiye ve Mülkiye encümen lerinin müşterek mazbatası okunmuş, bunun için konulan tahsisat meselesi mevzuu bahsolurken azadan doktor General Refik Münir beyanatta bulunarak demiştir ki: « Memlekette Belediyenin besledıği bir çok hastaneler vardır. Yalnız halk bunlardan tamamen istifade edemiyor. Bu hastaneler halka hizmet etmiyor, içlerinde tatbikat dersi yapılıyor. Profesörler müracaat eden hastalardan kendileri için enteresan mevzulu hastalan seçyior, di ğerlerile alâkadar olmuyorlar. Çünkü maksad tedrisattır. Adalet fikri ve realite Satie davası Dinlenen şahid mühendis Mustafa Vehbiye Yusuf Ziya Önis ve Neş'et Kasımgil ile Tahir Kevkeb müteaddid sualler sordurdular Fakir bir annenin iç sızlatan macerası Yüz binlerce liralık bir bütçe ile yuvarlanan bu sıhhat müessesesinde, Türk anası olmak şerefine erenlere, dört günde kapının yolu gösterilmemelidir Yazan: SALÂHADDÎN GÜNGÖR Haseki hastanesinde Halbuki doğum çok ehemmiyetlidir. Artık çarşaf altında doğuran kadın <"' Doğum işlerî, "bütün Türkiyemiziçin, gene de insaflı adammış. Elli kuru tur. Belediye (halka yardım ediyoruz) için birinci ehemmiyet derecesini diyor. Fakat hakikati halde halka değil, haiz meselelerimizin en başında şa razı oldu. Düşünün bir kere... Haseki' maarife yardım ediyor. gelir. Ve Yalnız doğum işleri de den Küçükayasofyaya kadar, az yol Hastaneler şehir halkma hizmet etmeğil, bunlarm hemen arkasmdan ' mu?... Anlaşılan haline acıdı kadıncağıdoğanların olmemeleri işi de zın... lidirler, Üniversiteye, dolayısile maarife beraber olardk. Sonra, gene benimle hasbıhaline de değil... Haseki hastanesinin vaziyetini YUNUS NADİ görürseniz bana hak verirsiniz.» vam etti: Bana, geçende Haseki hastanesinin Bunlar garib insanlar... Bizim evin Sucu dükkânlannda yüksek sesle çalıDoğumevinden; kucağında dört günlük bir odasmda, üç lira kira ile oturuyorlar. nan ziller ve radyolar hakkında Mülkiye çocuğile; kapıdısan edilen zavallı bir encümeninin mazbatası okunmuş, encü kadından bahsettiler. Tarif edilen adresmen «sucu dükkânlannda müşteri celbini te onu buldum: Küçükayasofya, Fınn temin maksadile elektrikli, elektriksiz zilaralığı sokağı, 9 numara... ler çaldırılması ve radyo ve gramofon saTeneke kaph, bir barakamn açık dutan mağaza ve dükkânlarda ve sair esnafa ran kapısı önünde çocuklar oynaşıyorlarmahsus satış yerlerinde harice sada aksetdı. tirecek veçhile reklâm vasıtası olarak oYanlanna sokularak sordum: parlör kullanılması memnudur. Mesireler Burada Seher isminde bir kadın deki kazino ve bahçe gibi umuma açık oVarmış, nerededir? lan eğlence yerlerinde kullanılan oparlörİçlerinden biri, teneke barakadan içeri lerin saat yirmi üçten sonra istimali de daldı. metanudur.» kaycjmı jnazjbajaya kaydet* Şimdi, toprak avlunun bir köşesinde, miştîr. „ , sarı benizli, çekingen tavırlı bir gencle Müzakerelerden sonra mazbatanın taskarşı karşıyayız: hihi için evrakm bir daha encümene ha Seheri aramışsmız, diye soruyor, valesi muvafık görülmüş, çarşamba günü benim kız kardeşim olur o.. Görüp de ne toplanılmak üzere içtimaa nihayet veril edeceksiniz ki?.. miştir. Hastaneden nasıl çıkanldığım soracaktık! Seher... Seher.. Az gelsene.. Yeni yolcu salonu Acıklı surette kıyafet düşkünü bir kaYeni yolcu salonunun üstüne hertürlü dmcağız, sanki affedilmez bir kabahat konforu haiz bir lokanta ve kazino ya işlemiş gibi süklüm püklüm yanımıza sopılacaktır. Gözlerini kirli bir gömlek içinde kuldu: dünyaya açan yavru büyük Salonun alt kısmında telefon santral Hastaneden dört günlük Ioğusa annesinin kucağında lan, kitabcı dükkânlan, döviz mahalleri iken çıkarılan sen misin?.. Fakat ne altlannda var, ne üstlerinde... bulunacaktır. Kardeşinin gözlerinde verilecek en müEski yolcu salonu Liman idaresi taıaBaktım olmıyacak, iki yatağımdan birini nasib revabı beyhude yere aradıktan sonfmdan antrepo haline getirilecektir. çekip verdim. Bir saç mangahm var. Nöra bana döndü ve korkak bir sesle: betleşe kullanıyoruz! Hele şükür, taze Evet.. dedi, benim hastanede yaloğusayı, kara hummalara uğramaktan ledim. Haseki doğum kısmında, ancak tan... Dört gün tamam olunca çıkıp gelkırk yatak varmış. Fakat bu kırk yataklı Allahın iznile kurtardık! dim işte.. Âdet böyle imiş, zâhir... Ben, Seherin kocası burada değil mi?.. doğumhanedeki gebe kadınların ve loğune bileyim?.. Değil, a zavallı, değil! Burada ol saların adedi, hiçbir zaman elliden, altBu sırada, elli beş altmış yaşlannda mıştan aşağı düşmüyormuş. Bazan yüze tahmin edebildiğim bir kadın, basık ta sa, taş taşıyıp ekmek parası çıkarır, kan kadar da çıktığı oluyormuş. vanlı odadan fırladı. Fırladı da değil, o sına bakardı! Kocası, şimdi Erzincanda Kafamda seri bir hesab yaptım: Aşaaskerliğini yapıyor. Seher, İstanbula şu taşkm hareketlerine bakılınca adeta L gördüğünüz erkek kardeşile geldi. Neye ğı yukan, iki buçuk kişiye bir yatak düsel gibi fıskırdı: şüyor! Niçin doğrusunu söylemiyorsun a yarar ki o da açıkta kaç gündür!.. O sırada, iki gebe kadın gözüme üiş Çocuk sıhhatte mi bari? kızım?.. diye bağınyordu, hoş, senin de ti. Bir karyolanın içinde; koyun koyuna Topuz gibi maşallah... olup bitenlerden haberin yok ya... İşi ben yabyorlardı. Bizi görünce, toparlandılar. Bir resmini alsak olur mu?. yaptıra ben!. Hakkın bildiğini kuldan ne Hay hay... Niye olmasm? Başhekim: saklayım?.. Kızcağızm haline acıdım Ya çocuk üşürse? Çektiğimiz müşkülâtm, işte en açık doğrusu.. «Gazetehane» ye o pusulayı Annesi atıldı: bir ifadesi... diye acı acı gülümsedi. Beben yazıp gönderdim! reket versin ki, gebelık, sarî bir hastalık Fıkara çocuğudur, üşümez! Seher bu sözleri, hissedilir bir teessürDünya evine, gözîerini kirli bir göm değil! le, başmdan sonuna kadar dalgm dalgın lek içinde açan bu Türk yavrusunun iç Hiçbir müracaati geri çevirmiyor dinledi. E... Kızım, sen birşey söylemiye sızlatan macerasım anasmın ağzından din musunuz ? cek misin?.. diye sordum. Ancak o za ledikten birkaç gün sonra «Cumhuriyet» Bugüne kadar hayır! te başmuharririmizin mühim bir makalesi man, kendini toplayabildi: Fakir anaların çocukları buradan Sey... diyordu, hani fakir insanlanz çıktı: Bizde doğum meseleleri... Maka çınl çıplak çıkarıhyormuş diye şikâyetler da... Çocuğa öteberi yapamamıştım. Sa lede, yarının en büyük kuvvetini teşkil e var! rıp sarmalayacak bir arşın bez bile yok decek olan çocuk, bugünün de en büyük Bu şikâyetleri önlemek için de tedru. Sırtımdan eski gömleğimi çıkanp kun davası olarak ele alınıyor ve bu arada bir aldık! Haseki hastanesi doğumevinde, idaresizdak yerine yavrucağımı ona sardım. Ne yapıyorsunuz?.. Daha da doğurduğumun dördüncü likten değil de kifayetsizlikten doğan sah Kundak bezi ve hazır dikilmiş zınelere işaret edilerek kundak yerine ga bınlarımız var. Fakir annelere dağıtıyogünü... zete kâğıdlarına sanlan yavrucukların ha ruz! Hazırlanın, çıkacaksınız! dediler. Bu teminatı memnuniyetle telâkki etYerimize başkalarını yatıracaklarmış. zin hikâyeleri birkaç satırda hulâsa edimekle beraber, başmuharririmizin makaKoğuşta benim gibi birkaç fakir ana da liyordu. ha vardı. Onlar da üçer dörder gün olVaziyeti yerinde tespit edebilmek için, lesinde ehemmiyetle işaret ettiği noktamustu doğuralı... Herkes, pılı pırtısmı dün Haseki hastanesinin doğumevini, baş lar üzerinde durarak doğumevinin bugünkü ihtiyaclan tatmin etmekten çok uzak topladı, çıktı. Ben de para da yok ki o hekim Nazminin refakatinde dolaştım. tomobile bineyim. Hele neyse, merha Hizmetçilere tahsis edilen tavan ara olan vaziyetile esaslı surette meşgul olmetli bir şoför peyda oldu da on para bi smdaki odalar bile tıklım tıklım gebe ka mak zamanı gelmsitir sanıyoruz. le almadan beni eve kadar getirdi! Yüz binlerce liralık bir bütçe içinde dmlarla dolu idi. Karyolalann bir kısYaslı kadın, burada tekrar Seherin sö mında, hastalar ikişer ikişer yatıyorlardı. yuvarlanan geniş bir sıhhat müessesesinGeceleri karyolalann arayerindeki boş de, Türk anası olmak şerefine erenlere. zünü kesti: luklara da sıra sıra yataklar serildiğini ve dört gün sonra, kapının yolu gösterilme Bu zamanda kim kimi bedava taşır a kızım.. Otomobilin parasını vardan grbe hastaların bu yer yataklarında ya melidir! SALÂHADDÎN GÜNGÖR yoktan ben çıkanp verdim. Ama, allah tırıldığmı bizzat başhekimin ağzmdan dia Haseki hastanesinin doğum kısmında yatan hastalar IBaşmakaleden devam] ğe başlamıştı. Eğer bu teşekkülü millî vicdanlar kurabilselerdi mesele kalmıyacaktı. Sulh muahedeleri gibi, Milletler Cemiyetini de galib devletler meydana getirdiler. Ne hak mefhumu gözönünde turuldu, ne de adalet fikrine lâyık olduğu kıymet verildi. Meydana gelen Milletler Cemiyeti, galib devletlerin emrinde yanm yamalak bir asayiş unsuru oldu. Bu cemiyet, yarım yapılan her işin uğrayacağı akıbete uğradı. însanlığa müspet hiçbir eser veremedi. O kadar mevcud değildi ki, bugün öldüğü bile tespit edılenoiyor. Bunun böyle olacağını 1919 galibleri bilmelı idıler. Mılliyet prensipini tatbik :demiyeceklerine emin iken, onu göz boyamaya mahsus bir perde olarak öne iürmeleri, hatta bazı yerlerde ona kıymet bile vermeğe kalkmaları hata olmuştur. Mademki, vicdanlarda yaşıyan üeri mefhumları tanımak ıstemiyorlardı, kuvvetleSatie davasının diinkü celsesinde mühendis Mustafa Vehbi dinleniyor rine güvenerek herşeyi inkâr edebılırler ve yalnız kendi emirlerine tâbi bir Avrupa Denizbankın Fındıkhdaki Satie binası vamla: «Altı ay sonra, Neşet Kasımgil, yaratabilirlerdi. Almanyayı parçalıyarak ahm satımı meselesinden çıkan davaya, bana evvelce verilen raporun nerede buküçük küçük milletler haline getirmek, İstanbul birinci ağırceza mahkemesinde lunabileceğini sorarak, bunun tekemmül onun şarkmda, cenubunda tampon dev dün de bakılmış, dimkü celse saat on dört ettirilerek ikinci bir rapor hazırlanması letler teşkil etmek, buçuktan on dokuz buçuğa kadar sür maksadile lâzım olduğunu söyledi. Ayni Mılliyet prensipi için vakit henüz müştür. Dava edilenlerin hepsi gelmışti. zamanda bana, bu sorduğumu kimseye Avukatlardan bir kısmı da hazırdı. Şa söylemememi tenbih etti.» dedi. Neşet erkendir! Kasımgil, «Böyle birşey kat'iyyen vaki Demek, pekâlâ kabildi. Bunu söyliye idler dinlenılecekti. Ilk olarak dinlenilen şahid, mühendis değildir» diye itirazda bulundu. mediler. Sadece: Milliyet prensipini tanıyoruz. Ona Mustafa Vehbi Kazazoğludur. Deniz Altmcı şahid, evvelce Denizbank uaykırı bazı hareketlerimiz varsa realite ank umum müdür muavinlerinden Tahir mum muhabere memurlanndan Murad icabıdır. Kevkebin daveti üzerine kendisile görüş Yağızerden, rapor üzerindeki bir damgaDediler. üğünü, Tahir Kevkebin Satie binasının ya dair bazı izahat alındı, yedinci ve seŞimdi, uzaktan uzağa gene ayni naka cıymet takdiri muamelesinde kendisinin kizinci şahidler, evvelce Denizbank muhazır bulunmasını istediğini, tamamile ser habere memurlanndan olan Zübeyde ile ratın aksettiğini işitiyoruz. Milliyet prensipi iyidir, mukaddes best olarak hareket etmek şartile bu tekli Hadiye de bu mevzuda dinlenildikten tir. Biz bunun müdafaası için silâha sa fi, kabul ettiğini ve kıymet takdiri mua sonra, dokuzuncu şahid, istanbul Vilâyeti rıldık. Fakat Almanya parçalanmalıdır; melesini yapan heyete dahil bulunduğunu Nafıa müdürü Bedri çağınldı. Kendisi söyledi ve denizden dolma kısım »trafın de dahil olmak üzere heyetçe Satie binarealite böyle emrediyor. daki suallere karşı, kıymet takdirinde, bu sınm değeri hakkında rapor verildiğini, Diyorlar. Ne büyük hata! Bu sözlerde müstak kısmın doldurulmasına ve yapılan înşaata denizden dolma yere aynca ve masraf hebel facialann tohumunu görmemek müm masruf miktarın hesaba katıldığını ilâve sabile kıymet takdir olunduğunu söyliyekün mü? Eğer Avrupa her zaman adalet etti. Tahir Kevkeb, mühendisten bilhassa rek, daha bazı izahat verdi. Tahir Kev ve menfaat gibi birbirine zıd iki kutub ;u sualin sorulmasını istedi: keb, ilk şahid mühendis Mustafa Vehbiarasmda bocalayacaksa zavallı insanlığın Denizden doldurma yer bahsinde, ye denizden dolma yer üzerinde sordurdaha çok çekeceği var demektir. endileri maliyet ve kıymet hususlarını duğu bir suali, bu sahide karşı da tekrarAlmanya milliyet prensipinden bahset biribirine kanştırıyorlar, sanınm. Bilfarz, lattırdı ve «Bir rıhtımın kıymeti, yerine miyor. Galib geldiği takdirde biliyoruz ki arazi tabiati müşabih olmak üzere, Kara ve zamanına göre elbette değişir. Bu aşaı, totaliter bir devletin bütün ihtiraslarmı köyde Ziraat Bankası önünde doldurula ğı yukarı yerin şu ve bu sebeble sereflendoyurmaya çalışacak, etrafmda emrine cak yüz metrelik yerle Anadolukavağın mesine tâbi bir keyfiyettir» cevabını tes:âbi bir takım orta zaman devletleri kur da o vaziyette doldurulacak arazinin ma pit ettirdi. mak istiyecektir. iyet fiatı ayni olsa bile, kıymeti ayni miOnuncu şahid, evvelce Belediye Fen dir? O halde niçin demokrasiler de ayni işleri müdürü bulunan şimdıki İmar mü Benim söylediğim maliyet, müsavi ıeyi tekrarlıyarak: dürü Hüsnü, Satie binasına ve arsaya Kazanırsak keyfimize uygun bir kıymettir, her ikisi de birdir, sözümde met konulurken civardaki satış vaziyetlerP mündemicdir. Karaköyde veya Anado Avrupa yapacağız! iukavağmda denizden doldurma misal ve gözönünde tutulduğunu, dolma mahal Diyemiyorlar? hususunda orasmın doldurulmasına SatieDiyemiyorlar, çünki aksi takdirde de mukayeselerine gelince, böyle bir farazinin harcadığı paraya göre hesab yapılmak mokrasi mefhumu üzerine kurulu duran e vakıa mutabık olmadığı gibi olamaz suretile kıymet takdir olunduğunu, Belemevcudiyetlerinin manasızlaşacağını iyi da ve bu itibarla faraziye olarak da hesadiyenin istediği paranın bu hesaba dahil ba dahil edilemez! biliyorlar. bulunmadığını, Belediyenin bu yerden Bu mühendise, Yusuf Ziya Önişle Fakat, şu veya bu devleti istisna eden dolayı metre murabaaı basına altı lira isbir prensip olamaz. 1919 muahedelerinin mühendis Neşet Kasımgil de, sualler sortediği gibi ayrıca Satie şirketinclen ecri, ispat ettiği gibi bu haleti ruhiye içinde ya durdu, hayli uzun süren bu şahidlikten misil de istiyebileceğini söyledi. Tar pılan eserler ölüme mahkumdur. Adalet onra, Satie şirketi direktörü Frits Valler Kevkebin, denizden dolma yer kıymet ve realite diye iki ayn şey de tanımıyo dinlenilen ikinci şahiddi. Kendisi kısaca: hakkında sordurduğu suale karsı da «kıy1 ruz. Bu günün realitesi, Avrupanm ada ?Satie binası satışile ben şahsan meşgul met, mahalle, zamana, istimal şartlarına olmadım, M. Lazyan meşgul oldu. Ben lete olan şiddetli ihtiyacmdan ibarettir. göre değişir» dedi. NADIR NADİ adece satış mukavelesini imzaladım» deMaliye Vekâleti Millî Emlâk müdür di, çekildi. Üçüncü şahid, evvelce Denizmuavini İzzeddin, memuriyetinin uzak bank yapı ve binalar servisinde mimarlık :den Farih Köprülü, Satie işinde kıymet yerde olması mahkemeye gelmesini güçDün akşam Sirkeci nhtımı önünde bir akdirine aid raporun değistirilmesinden leştirdiğinden ifadesinin istinabe juretile deniz kazası olmuştur. Kadıköyünden haberi olmadığını söyledi. Dördüncü ve alınması isteğile, bir istida göndermışti. 17,50 seferini yapan Devlet Denizyolla beşinci şahidler, evvelce Denizbank yapı Mahkemece, Belediyeden ve Tapudan isa nnın Ülev vapuru, Sirkeci önlerine gel ve binalar servisinde muamelât şefi Veli, tenilen evrakm geldiği öğrenildi. Cezae\ diği zaman Alaph limanma kayıdlı 24 evvelce Denizbank inşaat şubesinde mi müdürlüğünden gelen cevabda, dava tonluk Kılçak motörüne çarpmış, motör, mar Naci, rapora müteallik suallerle kar dilenlerin mahkumiyetlerine dair niçbiı omurgasma kadar parçalanmak suretile şılaştılar. Bunlardan Naci, bir gün Neşet kayıd mevcud olmadığı ve buna bir ilâve batmıştır. Kasımgilin kendisine, Satie binasına kıy de de, tecil edilmiş mahkumiyetlerine de Ahmed reisin idaresindeki bu motör, met takdir olunacağmı söylediğini, beraber raslanılmadığı yazılıyordu. İzzeddinin isYağiskelesine götürmek üzere Kuruçeş gittiklerini, ölçmelerin ve kıymetlerin hesa tinabe suretile Ankarada dinlenilmesi < meden kömür, Ortaköyden de 44 balya bmda ona yardım ettiğini, bunu müteakıb ve diğer şahidlerin çağınlması kararlaşüj boş teneke yüklemişti. endisinin vahid fiatlan gösterir rapor nlarak, muhakemenin devamı 9 kânunuj Çarpma neticesinde yaralanan motör müsveddesi hazırladığmı söyliyerek de ewe\ saat 9 buçuğa kaldı. Köprü gözüne kadar gidebilmiş, orada sulann arasmda kaybolmuştur. Ahmed reisle iki tayfası müskülâtla kurtanlmıştır. Boş tenekeler imdada koşan sandal ve mavnalann yardımile toplattırılmış, sahile çıkarılmıstır. Polis, hâdise etrahnda tahkikata başlamıştır. Limanda kaza Bahçekapı yangını suçlularının muhakemesi Fırtma mı? Liman reisliği, dün Marmara ve Ege denizlerinde fırtma patlaması ihtımalinı alâkadarlara tebliğ etmiştir. Bir kız çocuğu kayboldu Zafranboludan ameliyat yaptırmak üzere getirttiğim yeğenim, Zafranbolunun Hacıali mahallesinden Ayşe kızı on yaşında Hatice 18/11/939 cumartesi günü saat dörtte Nuruosmaniyede beraberimde eve gitmekte iken yanımdan kaybolmuştur. O gündenberi her tarafta aradığım ve zabıtaya da haber verdiğim halde bugüne kadar bulamadım. Kayıb çocuk mavi gözlü, kısa boyludur. Bu çocuğun bulunduğu yeri bilenlerin Mahmud paşada Bulgarmektebi sokağında 26 numaralı hanede teyzesi Fatmaya malumat vermelerini insaniyet namına rica ederim. Teyzesi: Fatma Hasan ecza deposu sahibi Hasanla, suçlu çocuklar dünkü muhakemede Bahçekapıda Hasan deposundan çıkan yangm muhakemesine, İstanbul. İkinci Ağırceza mahkemesinde dün saat on dortte başlanılmıştır. Depoyul kundaklamaktan Alinm, bu işte alâkadar olmaktan Mustafanın, suça teşvıkten Hasanm muhakemelerinde, huviyetlerinın tespıtı muamelesını müteakıb, Alınm 1340 doğumlu olduğu anlaşılmasına gore, yaşının küçukluğu dolavısile, ceza muhake.neleri usulü kanununun 375 incı maddesı gözönünde tutulmuş, celsenın bundan sonraki saihası gizlıye çevrümış, salon boşaltılnııştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: