8 Nisan 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

8 Nisan 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER — Akşam Postası 5 7 .Gelinini uyuttuktan son- ra tabanca ile öldürmüş Rus kızı döktor kadının oğluna var- dıktan sonra günden güne felâkete | doğru yuvarlanmıştı | şamıyordu. Ve gün geçtikçe müşteri- leri azalıyordu. Serger z Tazı nasıl boğduruldu?.. sabunlu ipi Di gürühundan ve kal Ge gr asından Tasçı Mahmut Bi ele ! tarihinin padir yetiştirdi- Sehir, a zarb-lardan biriydi, | Ri a *asınm en hatırı sayılır erinden biri olan bu adamın bir — Yüzünden öldürdüğü zavallı- ram haddi hesabı yoktu. Bu ada- mu gaddarlığına ve küstahlığına misal olmak üzere şu vak'ayı gös- terirler; Taşçı Mahmut bi ” ramı arifesinde Ki erenler dolaşıyormuş. Etrafta görülme- miş bir k-labalık kurbanlık koyun almakla meşgul iken Taşçı Mah- mut koyun satan bir zavallının ö-| rüne gelmiş. Orada bulunmakta olan koyunlardan birini işaret et- miş: — Kaça bu koyun?. — Yirmi beş kuruş.. — Pekâlâ. Kes bakalım bana a bir budunu. go ünce bir karşıl sştılar. Mahmut yanından pür azimet geçen Kozlunun yolu- nu kest; — Vay Taşçı Mahmudun gölge- sini çiğnemeğe cesaret eden adam sen minsin be?. — Bana Kozlu Osman derler.. Gölgeni değil, seni bile ayakları- mun altında çiğnerim.. B usöz Taşçiyi kudurttu. Ayni andı palelarımi çektiler ve biribir- lerinin üzerine hücum etiler. Pala- lar müthiş $akırdılar (o çıkararak yekdiğerine çarpıyordu. o Bu iki| müthiş zorbanın yanma kimse yaklaşmağa cesaret edemiyor, yal- > ey mücadelelerine büyük yerl Sise içinde dehşetle bakı- , Taşçı Mahmut bir kuduz köpek gibi şiddetle saldırıyorsa da Kozlu Osman bu öldürücü darbeleri kar» şılamakta hiç te güçlük çekmiyor» | du. İşte nihayet Taşçı Mahmudun | — Anlamadım. . ima Bunda anlamıyacak ne var! rin TEFTT-Şü Koyünük' bir bu- unu kes diyorum. — Aman paşam öyle sey olur 9 a, Diri koyunun budu kesilir | — Ne ?. Al önnasi; Şak diye tokadı çobanm suratı: na Yo pıştırmış ve palasma sarılır Sarıimz koyunu bacağından tu- tup Yaldırmış ve — bir vuruşta ko aran Bununla da kalmıyan zor ie palasını sağında ve solundaki oyunlara batırmağa © başlamış. una mâni olmak istiyen çobanın | da iki kulağını kesmiş. Gehne bir gün yolda kazaen a- # Yağma basan bir zavallının ayağı» nı keamiş ve Beyazıt meydanında önünde yürüyen bir kadını “sağa sola İşmar ediyor,, diyerek kolun- dan yakalamış ve etrafıma topla « £ nan yüzlerce kişi önünde bıçakl; elbiselerini keseik çırılçıplak soy- rini kırasıya dövmüştür. Bu müthiş hayduda diş bileyen. ler az değildi Fakat her nedense kendisinden korktuyorlardı. Çünkü Taşçı Mah- mudun etrafında (o eşkıyalıktı hiç te kendisinden aşağı kalmıyan ir sürü & vardı, & Gündüz sözde kalyonlarda çalışan bu herifler ge- celeyin halis su katılmamış korsan «ilirler ve sahillerdeki gem'leri, Yahları soyarlardı. Hattâ: .. Gündüz külâhlı, gece silâhir, . iri bunların üzerine çıkarılmış- a Taşçı Mustafanm bir .1Di vardı. o Kozlu Osman de- si bü adamı da ondan aşağı kal- yan sergerdelerdendi. Bir kı defa biribirlerine meydan fre muşlar ve biribirlerinin kanını iç Pe ai etmişlerdi. u iki müthi i Ye Gal nihayet muş ve palasının tersiyle kemikle. | bir boğa gibi solumaları işidilme- | ğe başladı. Zaten palasını savur- masindan dı yörgunluğu bell olu- yordu. o Kozlu Osman kükredi: — Heyt... Palanı iyi kullan a- cemi çocuk, şimdi seni bir doma- tes gibi ikiye böleceğim.. Ve müthiş bir hamle ile Taşçı | nın üzerine atıldı. Mahmut bu ir | san azmanınmn karşısında her da kika, her saniye geriliyor ve ezili- yordu. Bu müthiş mücadeleyi sepreden dınlar çığlıklar kopararak: göz- etini yumdular; Kozlu Osman ar- tık son kozunu oynamağı : karar Vererek sinirleri burkan ve bir in- $anın ciğerlerinden çıktığına kati- yen ihtimal verilmiyecek şiddette bir nâta attı. li Mahmudun nasıl parçala- e ala görmemek için başlarını İİ Hakikaten iki saniye son- ra feci bir; | 1 Amman Allah, yandım, çığ- ığı bu müthiş hakikatı onlara bil- dirdi. Korka korka başlarını kaldı ranlar gözlerine (o inanımadılar. Gördükleri manzara şu idi. Kozlu Osman bir deve gibi yere serilmiş, Taşçı Osman elindeki palayı mü- | temadiyen vuruyor ve Kozlunun! İ bir arşın bıyıklı kafası vücudun- &n on adım ötede.. Sinirlerine fazla hâkim olup ta sağ o boğuşmayı göz kırpma» seyredenlerin anlatmalarına a alırsa bu umulmadık vak'a şu şekilde cereyan etmişti. Kozlu Osman Mahmudu ikiye bölmek için son öldürücü hamlesi- ni yaplığı esnada İstanbulun ha- lâ büyük derdi olan yoldaki taş- lardan birine ayağı takılmış ve o i hızla koca adam, koca bir balya İ gibi yere yuvarlanmış, fırsatı ka- İ grımıyan Taşçı da bir vuruşta ka. fasını uçüruvermiş., | | ler söyledi. Bu vak'adan sonra ( Tasçının Bu görülmemiş haydut ilmikli ve köpek gibi yalvarmıya başladı Artık iş, astığını astık, kestiğini kestik gidiyordu. £ Bir dediği iki olmüyordu.. Bir gün aklına devlet (o adamı olmak hevesi (o geldi, o doğruca Kaptanı Derya Seyit Ali Paşanın yanını boyladı. Ona arzusunu an- lattı, Seydi Ali Paşa her ne kadar zahiren büyük nüfuz sahibi idise de hakikatte korkak ve çekingen adamdı. Karşısında böyle gözü pek bir adam . görünceher ne dense çekindi ve kendisine. Kap- tan paşa çavuşluğu, biraz sonra da başağa rütbesini verdi. Taşçı Mahmut bundan sonra büsbütün azdı o raddeye geldi ki vilâyette bacını (o almadığı vapur, rüşvetini almadığı esnaf kalmadı. Bütün bu yaptıklarına rağmen hiç kimse kendisine karşı koyamı- yor, bütün rical kendisiyle hoş ge- çinmek politikası takip ediyordu.. Fakat Seydi Ali paşa Kaptanı | deryalıktan azledilip yerine Çele- | bi Mehmet Paşa naspedildikten | sohrâ vaziyet biraz değişti. “Yeni Kaptan pişanm hiç şakası yoktu. Taşçı Mahmuttanda çekiniyora benezmiyordu. Bunu o da anladı ve bir müddet içinde sakladığı hus sumetini yavaş yavaş izhar etme- ğe başladı.. Bunun üzerine Kaptan Paşanın dostları, ahbapları kendi- sine koşarak: — Aman paşam, Dikkat et.. Gö- zü pek bir adamdır. Karın deş- mekten çekinmez. Allah göstör- mesin zatınıza bir oyun oynama» sın.. Diye kendisini ikaz etmeğe ve Taşçı Mahmutla iyi geçinmesi- ni tavsiye etmeğe çalıştılar. Kaptan paşa bütün bunlara te- şekkür ediyor, fakat takip ettiği yoldan katiyyen ( ayrılmıyordu.. Bunun üzerine Taşçı Mahmut bir cuma günü öğleden sonra Babrâli- ye gidip Sadrazamın çıktı ve : — Benim terfi rütbe etmem Za” manı gelmiştir. . Tez zamanda Kaptan Paşayı azlederek ( yerine beni nasp ediniz diye yarı tehdit, yarı emirle karışık bir takım söz» | Babıâli ciddi bir teh- like karşısında bulunuyordu ve bu işin içinden nasıl sıyrılıp çıkacağı” nr bir türlü düşünemiyordu. Maamafih sadrazam (derhal Kaptan paşaya adam koşturarak keyfiyetten kendisini haberdar et- ti. Kaptan paşa geldiği zaman çok sakindi. Sadrazamı büyük bir sü- künetle dinledi. Sonra sadrazama şu sözleri söyledi: i — Zatıâliniz de pekiyi takdir huzuruna | İ edersiniz ki Taşçı Mustafa denilen zorba hain ve küstahın biridir. Bu makule heriflerden her şey umu- lur, Varsın rütbe ve mansıp iste” sin. Siz kendisini hususi olarak Hisardaki yalmıza davet ediniz. Ben biizni taalâ yolda hakkından Madam doktor Vöking Bundan bir müddet evvel şikagoda bir cinayet olmuş ve 62 yaşlarında bu- lunan doktor madam Alice Wynekoop isminde bir kadın gelinini ilk önce Klo- reform ile bayılttıktan sonra tabanca ile öldürmüştür. : Zabıtanın © yaptığı tahkikat neticesinde vakanm sebebi şu dur ve şöyle cereyan ettiği anlaşılmak- tadır: Şikagonun eşki ve harap mahalle- lerinden binde gene eski ve harap bir evde Wynekoop ailesi oturuyordu. Doktorluk yapan ve asilen Alman olan ailenin babası beş on sene evvel öl- müş, dört çocuğuna bakmak vazifesi de gene doktor olan karısı Alice Wy- | uğraşmalarla yetiştirmiye çalıştı. Ço- cukları da çalışkan ve hanaatkâr ol- duklarından bir müddet sonra üniver- siteyi bitirdiler. İkisi kız, ikisi erkek olan çocuklarından en büyük kız dok- tor olmuz ve oğulları da fen fakültesi- ni bitirmişlerdi. Eri : a ia Doktorun oğlu Bu zamana kadar gayet çalışkan olan küçük oğlu Eorle Wynekoop üni. versiteyi bitirir bitirmez derhal kadın- larla düşüp kalkmıya ve geniş mikyas- ta sefahate daldı. Bu müddet zarfında kendisine iş aradı ise de bir türlü bu- lamadı. Annesinin kendisine verdiği para da delikanlıya çok az geliyordu. Bu esnada Eorle, Rhöta isminde çok güzel bir Rus kızı ile tanıştı. Bu tanışmaları gayet seri bir surette in kişaf etti ve pek az zaman sonra da ev- lendiler. X Bunun üzerine kazancı zaten gayet az olan Madam Wynekoop büsbütün müşkül vaziyette kaldı. Yaşı da bir "hayli ilerlemiş olduğundan fazla çalı- aaa Sadrazam bu sözleri hiç te tat- minkâr bulmadı. (Fakat Kaptan paşaya itimadı olduğundan dediği gibi yaptı ve Taşçı Mahmuda ha- ber göndererek bir mansıp mese - lesi hakkında hafi surette görüş » mek üzere kendisini Hisardaki ya- lısına davet etti. (Devamı 7 nci sayıfada) Aradan dört sene geçti. Nihayet öyle bir gün geldi ki silenin bu şekil- de geçinmesi imkânı kalmadı. Bu hakikat tezahür ettikten sonra Madam W'ynekoop bu işin içinden na- sıl çıkabileceğini uzun uzun düşündü ve bir plân tespit etti. Bu plân üze- rine ertesi günü israr ederek hem ken- di, hem de oğlu ile gelininin hayatı nı on ikişer bin dolara sigorta ettir di. Aradan daha üç hafta geçti. Aile- nin iktisadi vaziyeti gün günden fe- nalaşmakta devam ediyordu. İşte mes sele bu şekilde iken bir gün gene aynı evde pansiyoner olarak bulunmakta o lan bir ihtiyar kadın öğleden sonra şezlonguna uzanmış yatmakta iken birdenbire bir silâh sesi duydu. He öldürülen gelin men aşağıya koştu. Madam Wyne koop'un lâboratuvarını açtiğı zaman büyük bir korku ile dışarı fırladı. Gör- , düğü manzara şuydu: Güzel Rhöta ya- ) rı çıplak bir halde yüzü koyun ameli- i yat masasına uzanmış yatıyor.. Bunu görür görmez derhal yukarıya koşarak telefonla keyfiyetten zabıtayı haberdar etmiştir, Vakaya derhal yetişen zabı- ta ilk tahkiatını yapmıya başlar başla- maz Madam Wynekoop cinayeti itiraf ediyor ve gelinini bir kaza neticesin- de öldürdüğünü söylüyor, Müstantik- le Madam arasında muhavere şöyle ce- reyan etmiştir; — Madam Rhöhayı siz mi öldürdü» nüz? ; — Eveti. — Sebep nedir? — Ben kendisine daha ateş etme den evvel o ölmüştü. — Nasıl ölmüştü?. — Vakayı anlatayım, o gün“ öğle den sonra Rhâta ile muayene ddamda yalnız kalmıştık. Rhâta'nın göğsü ağ- rıyardu. Bana masaj yaptırmak iste- di, kabul ettim. Fakat kendisi çok #- sabi ve sinirli olduğundan masaji iyi yapabilmem için ilk önce kloroform ile bayıltmak mecburiyetinde kaldım.. Fakat kendisini bayıltırken dikkat- sizlikle fazla miktarda kloroform kok- latmış olacağım ki birdenbire ölüver- di. Bu vaziyet karşısında çök kork- tum. Fakat mesleki onörümü ve iz- zeti nelsimi kurtarmak için meseleye üzerine Rhâta'nım ölü cesedinin tam kalbine tabanca ile ateş ettim. Manmafih zabıta bu sözleri kayit ihtiyatla telâkki etmiş ve tahkikatı Pek az zamanda meselenin mahiye- 6 anlaşılmıştır. Tabancanın ve kurşun- ların vak'adan bir müddet evvel Earle tarafından satin alındığı tahakkuk etmiştir. Evde yapılan siki bir tahar- riyat neticesinde yakın zamanlarda ak- tedilen hayat sigortaları kâğıtları da ele geçmiş ve vaziyetten büsbütün şüp- helenen polis, yukarıda olduğu şekil. de meseleyi tahkik etmiye muvaffak © olmuştur. : Bunun üzerine Madam ye vr ile beraber küçük oğlu Earle Wyne- koop da derhal tevkif « i

Bu sayıdan diğer sayfalar: