April 12, 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

April 12, 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABSR'in hikâyeleri Meşhur polis hafiyesi Yılmaz Ali Beyin bir kaç macerasını kitap halinde yarmıştım. Birini de kısa bir hikâye o- larak buraya nakledeyim: Yılmaz Ali Bey, ekseriya ar- kadaşı Mustafa Beyle hususi da- iresinde pol's mesleğinin incelik- lerine dair konuşuyordu. Üstadın kütüphane odası yanın- da, bir de dosya hazinesi vardı. İş- te buraya girmek herkes için memnudu, Yalnız Mustafa Bey dosya kısmında — istediği evrakı karıştırabil'rdi. Burada, bir de kasa duruyordu. Bir gün, Yılmaz Ali Bey, eski cinayetler hakkında Mustafa Be- ye izahat verdikten, — maceral'e anl-ttıktan sonra — bir de senet göstermek için — kasayı açtı. İçin den tomarla, bir yığın kâğıt çıkar- dı. Bunları, hep birlikte, masanın üzerine yığdı. Senedi araştırmağa başladı. Fak-t, bu esnada, Mustafa Be- yin nazarı, kasadaki evrak arasın. dan çıkznış bir dosyaya ilişti. Bunu eline aldı: — Her şeyiniz gayet muntazam yerleşmiş olmasını rağmen, gali- ba kasanın içi karma karışık, üstat!.. dedi. — Niçin?. — Zira, bakınız dosyaların ye- ri burast olmadığı halde, bir tane- si kasanızın içine girmiş.. Ali Bey, birdenbire bozuldu: — O dosyayı brak, azizim.. Sa- kın karıştırma.. Kapat, kapat... Fakat, Mustafa, sarı mukavva kapağı açmıştı bile.. Bir anva, nazarlarına şu müthiş manzara ilişti: Yılmaz Ali Beyin gençlik res- mi, canilere-mahsus kısımda ya - pışmış.. Korkmuş gibi, sarı kapağı ört- tü: —A. A, A, kendini alamadı.. — 'Gördün mü ?. demekten Mustafa, ses çıkarmadı.. Ali Bey, gizlemediği bir heye- canla tekrarladı: — Gördün mü diyorum sana.. — Gördüm üstat.. — Öyleyse, bu dosya sende, ebediyen bir merak olup kalacak.. Mademki resm'mi bir cani olarak dosyaya yapışmış gördün, öyley- se, aç, oku.... Mustafa Bey, elleri titriyerek, sarı mukavva kapağı tekrar açtı. Şu yazıları okudu: Mücrimin ismi: Ali. Yaşı: 20. İşlediği cürüm: — Katil. Hamiş: Ali Bey, — parasına tamah ederek dayısı Harun Beyi — öldürmüştü. — Gözlerime — inanamıyorum, üstat.. Bu, siz misiniz?. Ali Bey, gülümsedi: — — Benolduğum, resimden va- — zıh sürette anlaşılmıyor. — mu?.. Evet, ben, bir Harun Beyi öldürmek töhmetiyle polise verildim.. Fakat, işte, niha- yet, bu dosya benim elimdedir. Ve müstehzi bir kahkaha attı: — Bu dosyayı ötekilerden ayı- rarak içine saklamamdan da ca- niliğim anlaşılmıyor mu?. — Hem dikkat ettin —mi, demin, ona el — sürdüğün zaman, — ne telâşa düş- #Wim. Elim ayağım sapır sapır tit- gedi.. Açmamanı istedim.. Bu dos- (yayı senden, sen aziz arkadaşım- dan bile saklamağa — kalkıştım.. .. l Yılmaz Ali Beyin macerası Demek, ki cidden orada yazılı ol- duğu gibi katilim.. Beni tevkif et... — Aman, üstat.. -diye Mustafa Bey, ne diyeceğini bilemiyordu.. Ali Bey, alayında — devam et tir — Eğer vazifene sadık, mesle- gine cidden esir bir polissen ben- den şüphelenmen — lâzım gelmez mi?, — Söyle.. — Gelir... — Öyleyse , ne duruyorsun?.. Haydi.. İşte kendime ait cinayet dosyasını aşırmışım.. Gizlemişim... Onu, bir tesadüf, senin eline geçir- di. Haydi.. Tevkif et.. Gülüyordu. Muhatabı da, onun taklit ediyorsa da, bessümdü bu... Fakat, bereket versin, Ali Bey arkadaşını çok üzmeden, sını anlattı: — Azizim, ben, — gençliği çok dürüst geçmiş bir çocuktum.. Tah- silimi iyi yaptım.. Fakat, günün bir'nde şeytana uydum.. Annemle babam seyahatteydi. Ancak dayım İstanbulda oturuyor- du. Ben de onun yanında misa. firdim.. Kendisinden sık sık para iste- meğe başlıdım. Zira, yirmi yaşı- na bastığım sırada, bir genç kıza âşık olmuştum.. Onunla beraber gezmelere gidiyordum ve bütçe - min müsaade etmiyeceği derece- de masrafa ihtiyacım oluyordu. Şahsi servetim varsa da, bu pa- ra, babımda duruyordu. Babam, onu işe koymuştu.. Ben, darülfü- nunun son sınıflarında bulunu - yordum. Bir gün, gene dayımdan yirmi altın kadar b'r para istedim, lâkin şiddetle reddetti: z — İmkânı yok, vermem! -de- di. Bunun üzerine ben de kararımı verdim: Onun bir altın tabzkasını aşıra- taktım!.. gülmesini sahte bir te- m2cera- (Sonu yarın) Nakıli: (Hatice Süreyya) Millet Meclisinde müzakereler Ankara, 11 (A.A.) —B. M. M. nin yarınki ruznamesine — dahil maddeler arasında hava — yolları devlet işletme idaresi 1933 senesi bütçesine on bin liralık — tahsisat konulmasına dair kanun — ile ek- meklerden alınacak resim ve Fev- zipaşa — Diyarıbekir hattı inşaa- tının bitirilmesi için dört — milyon Hiralık tahsisat verilmesine — dair kanun lâyihaları vardır. Bundan maada devlet şürasının idari davalar hakkındaki salâhi- yetine ait teşkilâtı esasiye encüme- .| ni mazbatası ile bazı vekâletlerin zamanlar dayim | 1933 bütçelerinin muhtelif fasıl ve maddeleri arasında münakale yapılması hakkındaki kanun lâyi- haları bulunmaktadır. Ankara, 11 (Hususi) — B. M. Meclisinin — yarınki (bugünkü) toplantısında birinci müzakeresi yapılacak işlerden biri de ekmek- ten alınacak resim meselesidir. Bu i$ üzerinde fırka grupunun kararı olmakla beraber resmin una da teşmili için teklifler yapılması muhtemeldir. ıkra müsabakası Eniyi, en güzel fıkraları bize gön- dereceklerin yazıları; burada neşredi- | lecektir. Yalnız bu fıkraların uzun ol- maması, seçma olması ve okunaklı yazılması lâzımdır. 214 — Dünyayı yıkar Bir bektaşi dedesi hamamda yıkanır, Çıkacağı zaman şöyle bir dua eder. — Yarabbi ya bana altmış para ıveı hamamcının parasını vereyim yahut bir fevkalâdelik göster de şuradan sıvışayım, Tesadüf olacak o esnada bir hareketiarz olur hamam yıkılır bu arada da dede hamamdan sıvışır doğru camiye gider bir de bakar ki birisi camide oturmuş. — Yarabbi bana bir çuval altın ihsan et diye dua ediyor. Dede bunu iştir işitmez adam- cağıza bir tokat atar ve: — Biraz evvel altmış para için hiç kalkar da hem de bir çuval al- yı yıkar. der. 215 — Alâkamız yok Vaktile içkiyi yasak — etmişler,. Bekri Mustafa içmeden durama- mış. Topkapı haricinde bir mezarı açmmış ve içerisine girerek içmeğe başlamış. Bunu görenler orada ne yapıyorsun demişler bizim dünya ile alâkamız yok biz ehli kuburda- nız. cevabını vermiş. Asüman Nedim 216 — Aldı hava ya Bir gün Arnavudun biri ıcyı; hate çıkmış. Yolda giderken yere çökmüş bir deve görmüş. Hemen deveye binmiş. Deve de sırtına in- san bindiğini görünce ayağa kalk- mış. Arnavut korkmuş ve dan geçen leyleğe bağırarak: — Hey Hacı lâkiâka, gidersen silâya selâra söyle anaya babaya | sorarlarsa Veutazayı Ezrail — aldı havaya, dersin. demiş. Yürekten teşekkür Hastamın en istıraplı günlerin- de evime kadar gelerek gerek o za- vallının acılarını, gerek benim e- |lemlerimi teskin için ihtimam, şef- |kat ve fedakârlığın son derecesini | göstermiş olan âlicenap doktorla- | rrmızdan ve Yenibahçe hastanesi | dahiliye mütahassıslarından Fat- ma Şakir Hanımefendi ile verem mücadele doktorlarından ciğer bastalıkları mütahassısı Osman Şevki ve dişçi mektebi profesörle- rinden doktor Ziya Cemal Beye - fendilere nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Osman Cemal Gidilebilecek eğlence yerleri ? SİNEMALAR : IPEK: — Şeytan kız SARAY: Şerlok Holmes MELEK: Kendini aşka veren kadın ALEMDAR: Bir gönülde iki sevda TURK: Altın arıyan kızlar ASRI: — Gönül tuzağı. SUMER: — Suzan banyoda ŞIK: Denizaltı cehennemi ŞARK: Hayatı İsâ ALKAZAR: Ciciberber. HILAL: — Böyaz rahibe ALEMDAR: O da bir zamarmış. YILDIZ: Roma ateşler içinde MİLLi: Gülen Paris, Vatandaş silâhr başını ylALE: (Usküdar) İndili kadın KEMAL BEY:- Kingkong FERAH: Hayatı İsâ TAN: ($işlide) Çin geceleri sammmmmma di koca hamamı yıkan Allah - şimdi | tın verir mi hiddet eder de dünya- | Bal çıkarmak — için gün ortasında arıların hemen tamamen dışarı çıktık- ları bir zamandan istifade olunur. Ko- vanda kalmış olanlar tütsü aloti ile dı- şarı kovulur. Adi kovanları tütsüle- mek için kovanın ağzında azot milhi- | me batırılmış bez veyahut kürü at yakılır. Kükürtlü fitiller hiç bir vakit kullanılmamalıdır. Bal toplaması çok geç yaptlmamalı ve uğula kış mevsimi gıdasını toplamak zamanı bırakılmalı- dır. Kovanların yağma edilmemesi için — Ağustosta sıcak bir devre olur, Çi- çeklerin balları kurur. Bal toplayıcı. lar bir şey bulamayınca diğer kovan- lardan yükselen balmumu — kokusuna kapılırlar ve kavanları " baslırmak is- terler, Eğer biri kovana girebilir ve çıkarsa bir çok arkadaşı top- hyarak tekrar gelir. Eğer hücuma uğ- YIYAN Uğul zayıf veya öksüz ise kovan th"' “ğrar, Bunun için şüphele- nilen '“'"'l-ıu. uğullar tarassut e- dilmeli ve methaller darlattırılmalıdır. Eğer yağma başlamışsa — taarruza uğrıyan kovanı kaldırıp bir mahzene veya karanlık bir yöre — götürmelidir. Onun yerine boş bir kovan konur. Yağ bırakmalıdır. Bu mevsimde zayıf ko« yanlara gitmemelerine dikkat — edilir, Yağmaya uğrıyan kovan heyecan geç. tikten sonra tekrar yerine konur. Eğer | bu sefer de yağma başlarsa kovanın | yerini değiştirmeli ve eski yerini boş » brrakmalıidır. Bu mevsimde zayıf ko- ( malümatı :I:hn'ı: .ıı:ı"ı..ı:h olacağınız ameli — 18 — 4 Nakıl ve tercüme hakkı mahfardüf Yazan: . Gayur n .. . r Cumnrtesi, çarşamba günleri çıkâ! Birikme — Bazı oğullar Haziran | vanlara “Fausse teigne,, dedikleri ortasına doğru kısmen ayrılarak kova- I re de müsallt olur. Buna da dikkat * mın haricinde bir yerde toplanırlar. Bu | mek lâzımdır. ğ iki takdirde olur: Arıların düşmanları — Fausse 1 — Eğer kovanın içindeki hararet | ne (fos teneyi): Küçük bir kı gok fazla ise: Bu takdirde kovanları | tir. Dişisi sürfelere gıda bir santimetre aralığı olan raflar üze- | gören bal petekleri üzerinde rine koymalıdır. Kovanın mevcudu he- | lar. Bu haşere ekseriya zayıf uğ! men yerine avdet eder. va musallat olur ve az zamanda 2 — Eğer bu ihtiyat tedbirinin alın- | petekleri ihata eder. Temmuz vt masına rağmen kovandan — çekilenler | lülde görülen bu felâketin önüne #? avdet etbiyorlarsa oğul çok kalabalık | mek için kovan, eğer çok hasta ist olmuş demektir. O vakit yeni bir ko- | rit karbon ve hamızı kibriti tütsüsü vön teşkil edecek olan oğulu bir kova- | maruz bırakılır, Henüz erimiş na toplamak lâzımdır. Bu ayrılmış sü- | petek parçaları ve çerçevelerde de rüleri toplamak için kovanım yakınına | tütsü ile tütsülenir. n 3 ilâ 4 metre irtifamda direkler dikme- Logue (Lok) : Kuluçkanın li ve direklerin üzerinde çalı süpürge- | dığı bir hastalıktır. Serfeler si; leri bağlamalıdır. Bunu yaptıktan son- | nır, hücrelerinden uzarlar, ve fena ” ra gürültü ederek oğulu korkutmalı- | koku neşrederek ölürler. Fransada dır. Bunu bazı yerde yaparlar fakat iyi | hastalığın devası bulunamamıştır. ” a değildir. Kümenin üzerine kül, toz ve | ğer bir kovan bu hastalığa uğrarsa E su atmalıdır. Şaşıçan küme takım ha- | iyisi içinde ne varsa yakmalı, kovtl linde bazırlanmış süpürgelerden biri | formol ile yahut kibrit karbonla vef” Y üzerine toplanır. Yahut civardaki bir | hamızı kibrit buharları ile dezenfi gı ağaca gider. Kümeyi elde etmek için ' edilmelidir. o altına tersine döndürülmüş bir kovan Arıların düşmanları arasında k! konur, Sonra küme ya silkme usulü ile | lar ve kara kurbağası gibi bayvı yahut süpürge ile süpürülerek kovana | da vardır. İ düşürülür. Küme kovana düşünce üze- Bal toplandıktan sonra — Her W ” rini bir bezle örterek kovanı bir tepsi — gula 12 ilâ 15 kilogram bal bırakmal üzerine koymalı. Bezi çözmeli iki ta- — dır. Bu onların kış gıdasıdır. — * rafa düşer. Kovan hali ile bırakılır. desimetre murabbar petek üç yüz ©& 5 Ertesi günü bez üzerindeki arılar | gram sikletindedir.,, Ikinci mahsul b kovana kaçırılarak alınır. Ekseriyetle | rak edilsin edilmesin eylülden —i 1 muhaceret edenler kraliçeleri ile mu- | ren kovanları ziyaret ederek fakir " haceret ederler. Eğer böyle değilse ye- | vanlara bal ilâve edilmeli ve her ni kovanda bir kargaşalık görülür. O | vanda on beş kilogram bal temin | vakit oğula ya bir kraliçe yahut kuluç- | meli. Kış yaklaşınca kovanların kalık vermelidir. Maamafih bu takdir- | da, onları havalandırmak için kul ( de oğul nadiren kovanda kalır, Kraliçe | lan aralık tahtaları çıkarılır. d bakire olduğu zaman da böyledir. Sürü Fare ve emsali kemirici ha e€ onu takip eder. Kraliçe ekseriya kovan- / rın girememesi için methaller küçültü” h dan uzaklaşır. meli, yahut ancak işçi arıların girt? Bal toplaması — Bal istihsal mev- | bileceği parmaklıklarla kapatılmalı: V siminden bir kaç gün evvel kovanın | vanları soğuğa karşı muhafaza ” üst kısmını kapamalıdır. “Dadan ve | üstlerine enamandan damlar — EnHİSİ © Layens sistemi kovanlarda,, ufki olan | Kar zamanlarında kiremit ve tahti ğ kovanlarda lâzım gelen çerçiveleri ilâ- | la methaller muhafaza edilmeli. Ko ve etmelidir. Bal büyük bal mev simin | nn Çırtına ile saralmamasına — dikl & den ancak bir kaç gün sonra yani ol - | etmeli ve bütün kış arıları rahatta K gunluğu tahakkuk ettiği zaman alınma-| rakmalıdır. j lıdır. Eğer Bhl olmadan — toplanırsa I fokrar. İlk mahsul alımdıktan on iki Arteryoskleroz ilâ on beş gün sonra daha az miktarda ARTERYOSKLEROZ — olan ikinci mahsul alınır. Eğer o denilen şiryanların cidarlarında ki sene mahsulü az verirse, eğer balmu- | Jaşmakla beraber husüle gelen p mu bol gözükmüyor ve orman çi- | Jeğişine. çekleri çelimsizse bir tek ma'vul al- $ vi gi manzara Ö malıdır. — O vakit ba mahsul ağustos- i;,ıî:ı:_su;.: :.mn:'d.h , ta ve hattâ eylülün ük günlerindo alı- | Çıkık şakak şiryanı yılankavi -bir #6 — nır. Balı çıkarmak için ya bir bıçak | kil alarak sertleşir. Basılacağı veyahut müteharrik hücrelerde husu- | , omak >!tında yuvarlanır. l si bir alet kullanılır. Bal toplanan kap Beyin şiryanlarında çapın ı gayet temiz olmalı yolsa balın tadı bo- | baş gönmeleri ve göz kararmaları # " zulur. tezahür eder. Azalarda “ölü parmakl —© dodikleri *«kilde kendini belli Parmaklardan biri ve ekseriya parmak soğuk, uyuzuk ve mo olur. Aşağı azalarda bacaklarda rürken kurulma olur. Bu a çok elemlidir. Bacak vücudu - taşişi maz hale gelir. Bir müddet isti: ten sonra acı geçer ve yürüyüş şeklini alır. Arteryoskleroz ekseriya bö kalp, şiryanı epher hastalıklarında Ş rülür, O vakit bu hastalıkların âraztif onun arazı da inzimam ceder, Arteryoskleroza — karşı tedbirler şunlardır: 1 — Hususi bir rejim takip li, dana, kuzu, piliç, tavşan, yemeli mızı etlerden pek az yemeli . Hafif lıklar, süt ve sütlü maddeler, mür etmemiş peynir, yumurta, kı un, hamızı olmryan pişmiş sebzeler, mişler, reçel, hamur işleri . 2 — Biber, babarat, sirke, lin şarap ve ispirto kullanmamak . a 3 — Açık havada yaşamak, ne * niz kenarı, ne de yüksek irtifalar V — h gelmez. Sekiz yüz metreden fazla karı çıkmamalı. Dimaği ve di her türlü yorgunluktan mütedil surette ekzersis yapmak. Sıcak veya ilik su tedavisi ve bir masaj şayanı tavsiyedir. Yı kuru kuruya oğuşturmak ta iyi gelif (Devamı vari.

Bu sayıdan diğer sayfalar: