12 Haziran 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

12 Haziran 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İN ğu anlaşılamadı. Yalnız bu zatın » © bir kısmının da kalafat mahallin - © Ç hane himayesinde (Punto) me- ; v “kolaidis,, Petrskis, patrikhanenin © vaki iş'ar ve talebi üzerine memur © dat etmiş ve pek hararetli ve he - © yecanlı nutuklar ittihaz edilmiştir. İİ. HABERİ akşam Dsike Kadri CEMiL |112-6-934 Geçen kısımların hulâsası | Mütarekeden sonra İstanbulda A- | nadolu lehinde çalışanlar arasına ka- ulan İlhami, İngilizler lehinde çalı » şan Fatma Nüzhetle tanışıyor ve o - nunla beraber yaşıyor. Diğer taraftan Pantikyan yazıhanesinde milli kuv - vetlere çalışan Feridun Bey Pantik - yan tarafmdan takip ettirilmektedir. $ Doktor Emin Bey namında bir zatm Anadoludan mürahhas olarak İstanbula geleceği ve İzzet Paşa Hazretlerine misafir kalaca-| ğını ve mumaileyhin pek çok ev! rakı mühimmeyi hâmil olacağı ih-! bar olunmuş. Muhbirin kim oldu - e her kangi bir tarik ile vürudunde | bir bahane ile vapurda tevkifi ve evrakının tetkiki kontrol kuman - 'danlığına emrolunmuştur, $ Seyrisefain vapurları Karade- nizde icrayı sefere başlar başla - maz bahriye ambarlarından çıka- rılan mühim miktarda esliha v cephaneden mürekkep bir parti - nin İneboluya sevkedileceği ve bi nakliyata memur olarak bahriye binbaşılarından Şemsi Beyin de Anadoluya gideceği ve sevkedile- cek cephanelerden bir o kısmının bahriye fabrikalarında © ve diğer! de hususi yerlerde hıfzedilmekti: bulunduğu ve diğer bir kısmı mü - himminin de bugünlerde Ümit va-| puruna tahmiline başlanılacağı| terzi Mehmet tarafından Jiva ku mandanlığına verilen raporda ih r olunuyor, ) © $ Geçen perşembe günü Fener-! de Rum patriklanesinde (o büyük bir içtima aktedilmiştir. Bu içti - mada patrikhanenin bütün mec -! isleri azası, İstanbul Rum mute -| 'beranı, müdafaai milliye cemiye- ti erkânı, Rum siyasi fırkalarının murahhasları ve bilhassa patrik - saili için çalışan adamlar O hezir bulunmüştur. O İstihbarattan Ni - olarak bu'unmuşlardır. Müzakere üç saat kadar imti- irat edilmiştir.! Neticede berveçhiâti mukarrerat| a) Rumluk ve Yunanlılık ara - © Geçen kısımların hulâsası > Mekteplerde okutulan ve tarihte, &- debiyatta bahsi geçen bir kral Ödip ef- #anesi vardır, İşte, o gün, falcı Fatih © Efendi, Edip Beye, Kral Ödipin felâ- — ketine uğrıyacağını haber veriyor, De- Hkanlı, istirap içinde, ne yapacağını bi- N © emiyor. Eve dönüyor, Annesine ne söyliyeceğini şaşırıyor. © Onun yüzüne bakamıyor. Kendisine, Osman Bey ismindeki ahbabmın geldi- gini kaber veriyorlar. Falcıyı tavsiye eden bu adadır. Osman Bey, sakal bırakmıştır. Edip, ii, arkadaşa roeseleyi söylüyorsa da, an- mesire bir türlü açılamıyor. Şimdi, E- ip, Osman Beyle beraver İzmire yit- Wiz, yeni asnesinlen Aaçmıştır. Orada bir çok kadınlarla bu meyanda o Şehir Teen İH. isminde birile taszşeyur. Her bakkı mahfuzdur Tefrika: 90 | sında ayrılık, gayrilik olmadığın - dan mesaili milliye için mütefikan ve müttehiden çalışılması. Bu vah- deti milliyenin Rum ve Yunan matbuatmda da bahir ve zahir bir surette tecellisi. Bu vahdeti temsil için muhtelit bir “mesaili ve me - saji milliye, komisyonu (teşkili, Patrikhane rubani ve cismani mec hislerinin mesaili milliyede (me - saili ve mesaiyi milliye) komisyo- nunun mukarreratınm tamim ve tatbikine himmetleri. b) Bu ittihet ve ittifakın üç ki- şilik bir heyetle Yunan baş kuman dan'ığiyle başvekâlete arz ve ib » lâğı, c) — Mesaili milliyenin bir an evvel husulü için milletin yekvü - cut olarak çalışması lüzumunu â- mir bütün metrepolit'ere ve bil - hessa Rumeli ve Anadoluda işgal altında hulunan eyalât metrepo - litleriyle bilümum memurini dini - yeye tebliğat icrasına ve bu tebli -| gatın aynen tatbikine nezaret ve muavenet için bilimum memurini diniyeye tebliğat ( icrasına ve bu tebliğin #ynen tatbikine nezaret ve muavenet için metrepolithane- lerde mesail (ve (mesaji milliye) encümenleri teşkiline. d) İşgal altında bulunan yerler- de sakin ohalinin filen ve manen Yunan ordusuna muavenet ve mü- zaheretinin temini için sarfı mak- deret olunmasına, milli (o gaye- ler için boğuşan ve uğraşan ordu- nun saflarından kaçanların himâ- ye edilmemesi hususunun bütün a- haliye tebliğine. e) (Puntos) meselesinin sureti umumiyede halli çarelerini teem - mül etmek üzere Atinada in'ikadı takarrür eden (Büyük Puntos kon- gresine) patrikhane ve mesaili me sali milliye komisyonu azasından bir heyetin izam'ma ve bu heyeti lüzumu derecede tenvir için Trab-' zon metrepolidinin mezkür heyete terfik edilmesine, f) — Puntos meselesi hakkında mufassal ve müdellel bir rapor ih- zarı için bir komisyon teşkiline ka- rar (o vermişlerdir. e Mukarrerat Nikolayidis ve Petrakis tarafın - dan istihbarata ba rapor bildiril - miştir, Tefrika No.31 12-6-934 Aşk ve ma- cera romanı Nâkıli (Vâ-N0) hayır.. Karşısındakinde hiç te müstehzi bir çehre ( yoktu. Hattâ deminki o fenlenmiş o zevk ve safa kadın halini de kaybeden Şahınisvan, şimdi, başka bir hü - viyet arzediyordu. Munisleşmişti.. Ev kadını gibi bir hal almıştı. Edibin saç'arını okşıya okşiya onun asabiyetini yumuşattı. Başını çekerek göğsüne dayadı. Del'kan- İı, bu göğüste nasıl da rahatladı - ğını hissetmişti. — Bak, senin annen olabiliyor mu imişim?.. Söyle yavrum hakiki anrenle aranızın açılmasına re (gibi bir Ki duyduğunu bana anlattın. Ayrıl » Tarihi Tefrika: 75 Geçen kısımların hulasası Ali baba, İstanbulla Rusya, iki memleket arasında kadın ticareti yapmakla meşguldü. Alibaba küçük ken hadım yaptığı Ferhada İstanbul. daki kızlarını teslim ederek, Kafkas- yaya gidiyor. Tifliste valinin kona » ğında (Fatma) isminde bir Gürcü kır zını kaçırmağa uğraşırken, Rüstem | isminde bir gençle tanışıyor. Bu genç, Ferhadm arkadaşıdır ve Ali babadan intikam almak üzere Tillise gelmiş - tir. Rüstem Fatmayı kaçırıyor ve fail olarak Ali babayı zindana atıyorlar. Ve Rüstem, günün birinde Fatma ile | İstanbula dönmeğe muvaffak oluyor. — Amma da aç gözlü şey bel. Orta malı bir aşifte için bir öpü » cüğü bile kıskanıyor.. Rüstem, balıkçı ile beraber, or- talık kararıncıya kadar, evin kar - şısındaki viranelikten ayrılmamış- tr. Ferhadı bir iki defa pencere- den bakarken görmüşlerdi. Rüstem, Ferhadı pencerede gö- rünce balıkçı tarafından aldatıl - $ Badema haftada iki defa; ta- rasşut ve takip edilmekte olan de- vairle zevat hakkında vazife cet- velinden malümat ita olunacaktır. Bugün şunları kaydediyorum: j Tarassut edilen mahaller: Makriköyünde harbiye nazırı paşa hazretlerinin köşkleri, Babı - âli dairesi, Bahriye nezareti dai - resi, Maçka kışlası, kurbinde, mek tebi harbiye, Tophane (mektebi, | Karaağaç fişekhanesi, Zeytinbur-| | nu fabrikası, Maltepe endaht mek-| i tebi, Selimiye kışlası o ve mektebi tbbiye, İleri gazetesi idarehanesi, İ Nafıa müsteşarı Burhanettin, Ha- İ riciye müsteşarı sabıkı Ali İhsan, Bahriye komodoru Nazmi, Üskü - dar polis müfettişi Şevki, Erkânı ' harbiye miralayi Sedat, Falih Rıf-! j kı, Necmeddin Beyler, o Üsküdar| İ mutasarrıflığı ve mutasarrıf bey Yenikapı mevlevihanesi postnişini Baki Efendi, Binbaşı İbrahim Bey, Matbası askeriye müdürü, o dava| vekili İhsan bey. Badema vazife cetveli her gün tetkik edilecek ve esami hizasında hüviyetler ve memuriyetler ve bil - hassa sebebi tarassut bildirilecek- tir, | (Devamı var). İ Mış olmanıza sebep her ha'de bi *| ribirinizin izini kaybetmeniz de «| ğil,, Öyleyse?. | — Bu meseleyi (o düşünmemeğ” | kendi kendime vadetmişt'm.. Ya- İ ramı bir dahı tavelemeyin, bira - | kın... — Fakat, çocuğum, derdin! röy- miyen dermanını da bul-maz.. An İ lat, anlat... Edip, bir an bışını Ok'ldıdı. Şahınisvanm gözleri için birden- bire baktı.. Sanki, orada, sahtelik mi, smimiyet mi olduğunu okyo- vermek istemişti. Fakat: “.— Bu kadın he: ş$*yden evvel iyi kalpli bir inran! —hökvüne gelli.— Ona, sırrımı tevdi edeb'- Ve, anlattı: | arkamdan gelirsin.. | — Bu meşhur falcı bsnim hak- : Fomda çok müth'ş şeyler rö“ledi.. Müellifi: /shak FERDİ madığını anlamıştı., Artık balıkçı | nın yardımına da ihtiyacı yoktu.. Maamafih onu da yanından sav | mıyordu., Balıkçı yavaşça Rüsemin kula - ğına fısıldadı: — Biraz daha bekliyelim.. Fer-| hat şimdi nerede ise dışarıya çı *| kar.. | — Dışarıya çıkacağını ne:eden| biliyorsun?. -— Dün gece Memişe söyl:rken| işittim. Misafirleri varmış. Esrarlı! cigara almağa gidecek.. — O halde Ferhat gidince ben| de bahçeden içeriye atlarım. Sen — Haniya bu işi ben yapıcak -| tım? Parayı vermekten vaz geçtin mi, yoksa, beyim , — Yok caxım.. Biribirimize yar dım edeceğiz.. Paran hazır.. Er - kekçe söz verdim.. Yarın eve gelir | alırsın!.. Balıkçı yarı ciddi, yarı şaka o- larak: | — Paradan vaz geçiyorsan, nâ- rayı basarım. vallahi.Bütün mahal! | leliler başımıza toplanır. İkimizin de pestilini yere sererler, Eğer fik- rinden beni atlatmayı geçiriyorsan açıkça (söyle! | — Yok be imanım.. Söz verdim dedim ya.. Uzun etmesene!, . Bu sırada sokak kapısı açı'mış - ti... Ferhat telâşla sokağa (o çıktı ve Memişin kahvesine doğru yürü- meğe başladı.. Rüstem, Fatmayı Ferhadın gö - zü önünde kaçırmak istiyordu. Fa- kat evde kendisinden başka kim- ler bulunduğunu bilmediği için bu | na cesaret edemedi. Balıkçıya: — Sen kapıyı kes., Ben içeri gi- riyorum!., Diye seslendi ve bahçe duvarın- dan atladı. Rüstem bahçe kapısından çar- çabuk içeriye girmişti. (Belinden çektiği kaması ağzında parlıyor - du, Yavaş yavaş merdivenden © yu- karı çıktı, 17» kattaki odada içki- ye ve şarkıya başlıyan kadın, er » kek seslerin'en Rüstemin ayak se- si işidilmiyordu.. cağımı havsalam almıyordu. Fa *| kat, sonra adamın o b:şka şiyleri| doğru haber verdiğin! gö ünet, a- sıl korktuğumun da doğu çıla » cağından çekindim ve ane nden! kaçtım.. “Falcı, bana, babamın katili ve annemin sevgilisi olzcağımı ha - ber verdi.. Sonrada öğrendim ki, meğer, babamın ölümünde haki » kâten âmil olmuşum.. Öyleyse,.! Şakımisvanın gözleri yuva'arın - dan uğrayacaktı.. — Aman yarabbi.. Allah esir - gesin.. Yazdıysa bozsun.. Bunun imkânı varmıdır?. Bir insan di. mağı bunu nasıl alır?. Böyle bir hâdise olursa yer, gök titrer.. Bir anne?., Bir evlât, — Olur şey mi, öyle ya.. Olur şey mi?.. — diyordu. Eğer çocu - ğunuz yoksa ve annenizin, baba - nizın yanında Oo büyümemişseniz | güzel bir kadın daha vardı.. Rüstem oda kapısının aralığın. dan içeri baktı.. Fatma üst köşede oturuyordu. Yanında genç ve Bu kadının yanında da cılız bir de'i - kanlı oturmuştu., Yerde büyük bir tepsi içinde duran içki kadehleri dolup boşalıyordu. Ferhadın misafirleri bir kadınla bir erkekten şimdilik yani iki i kişiden ibaretti, Tepsinin içindeki kadehlere ve mezelerin çoklu'u - na bakılırsa, bir iki kişinin daha gelmesi muhtemeldi.. Kalabalık bastırmadan bakımı yapmak lâzımıdı.. Rüstem içeriye atılacağı sırada cılız delikanlı ile Fatma arasında garip bir muh:ve- re başlamıstı. Rüstem durdu. Kulak verdi, Cılız delikanlı soruyordu: — Bir erkeğin, sevgilisine, ken- disini çok sevdiğini nasıl (o anlat- malı?, — Fedakârlıkla.. — Bu da ne demek?. — Ne demek olacak?. Bir er» kek, sevdiği kadının kalbine gire- bilmek için, ona karşı fedakârlık gösterecek: Parası varsa yedire - cek. Arabası varsa gezdirecek.. Servetini ondan o © miyecek.. Kuru kuruya © (seni seviyorum!) demekle, hangi (kadın o erkeğin peşine takılıp gider?. — Peki amma, parası, arabası ve serveti yoksa.. Bütün bu ma'ıru- miyetlere rağmen, sevgilisine ka - vuşmak isterse?. z — Iki gönülde de ayni 'devdd varsa, buna bir diyeceğim (yek, Ben bir erkeği seversem, onda pa- ra pul, servet aramam.. İşte, Fer * hat meydanda,. Beni elde etmek ve Rüstem budalasını o atlatmak için, ne fedakârlıklar yaptı.. Ne dolaplar çevirdi.. Ve nihayet beni İstanbulun göbeğinden Üsküdara kadar kaçırdı.. Böyle cesur bir er- kek, elbette, sevdiği kadının kal- bine girecek yolu çabuk bulur.. Fatma sözünü bitirmişti, Delikanlı kadehleri doldurdu: — Haydi.. Güzeller, mes'utlar taliine içelim. Fatma nazlanır gibi davrandı: — Ferhadı beklesek olmaz mı ? Delikanlı cevap verdi: (Devam! ser) — Anlamaz olur muyum.. Ger- çi, annem de, babam da ben kü- çüken ölmüşler, ikisini de hatırl* mıyorum.. Fakat evlât muhabbe - tinin, daha doğrusu evlât hasieti - nin ne olduğunu tattım.. Matzsl » lah, oğlum bir gün haberim yok » ken karşıma çıksa da. Bir haya'i, gözlerinin önünden uzaklaştırmak istere€sine ellerini salladı: — Yazdıysa pozsun., Yazdıysa bozsun.. — diy* bir kaç kere tek » rarladı.. Sonra, bu Kadar asabiyetin mu- 4 hatabı üzerinde fena tesir edece *" ğini, Edibin bundan üzüleceğini düşünerek onu teselli için cümle » ler aradı: — Artık annenin © muhitinden, © hattâ onun bulunduğu şehir den u- zak'astın ya, Korkun kalmadı de- hâdise sebebiyet verdi?. Onu sev | Evvelâ, ona inanmamak İtesim.| bunun fecaatini bir türlü an'aya *| mektir.. diğini, ondan ayrılmaktan . elem | Zira bu derecs feci bir şey Yapası (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: