December 22, 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

December 22, 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

? Döanl olur da böyle bir hayalin gö- 18 #tinmesine sebebiyot vermiş olabi- W Sçiyorsunuz... Bir an evet, yalnız h'.lutıyı kadar gelmişsiniz... orsfi Gülümsüyordu. Fakat, bu, gü- d :;“meklen ziyade, fena bir ifa-| le yüzün buruşmasına benzi- Yordu, y kiniz herşeyden şüphelenmeyi is - ; *tabrma size sualler sorabilirim. t beni o kadar alâkadar etmez... Sa- v SUU C İ 22 Birinci kânun 1934 Süyük zabırta romanı —Evet, sol taraftan inmişsi- sağ taraftaki yolu takip et- Nuh, l;ınıllni zor zaptediyordu. — Tab't... - dedi - Sizi mesle- | m eder... Fakat, ben de kendi İ sual... “İşte birincisi: “Murat Bey olsun, ben olsun, | liri>? Rifat, yüz buruşturdu: — Emin olunuz ki, bu tafsilât n bir yüz... Yarı açık, koskoca- Man bir ağız.. Göz namma bu Hahzede hiç bir şey Yok-. Durmuş ve muhatabının üzerin- e hâsıl olan tesiri tetkik ediyor - Cüzamlıların Mezarlığı wS)| — —.. Hayır, hayır... Beni düşün- # düren bu değildir. İkinci mesele .., 'e tevakkuf ediyorum, Nuh ! — İkinci mesele üzerinde mi? —Eyet... Biraz evvel, bana İtdiniz ki, bana iki sual soracak- sınız. A, t0 IdA* adivordu. — Eyvet.., İşte ikinci sualim: Ni- n şüpheleriniz Murat Beyle be- dim üzerimde temerküz ediyor? —Zira, siz ve Murat Bey, Dira- et Hanımın misafirleri arasmda n ) h'lıl.'ılıı-ıııııı. — Zannetmem, — Evet, evet. *lup ta salondan yegâne ayrılan | — Birisini daha unutuyorsunuz. I ._. g — Kim? — Bizzat siz, bir saatten beri *ttalıkta yoktunuz. — Bravo... Bravo... fat, gülmeğe başladı. Doğru- M, şakarım bu türlüsünü de biç |. K HX Size verecek cevabrm yok.. i biş tam ve mükemmel Mantık kaidesi içinde... Sonra, söze başladı: — Peki amma, söyleyin baka- T; Niçin acemice hareket ede- '.*'Nhlîhli zamanı intihap ede- Yim.. Geri kalan zaman zarfında dim? hareket edemez miy- Nuh, kaşlarını çattı. Hücum e- tesine bir tavır takımdı: keğNisin mi?... Gayet basit!... di üzerinirden şüpheleri kaldı- î:"' kolaylıkla Murat Beyin ya- yi Benim üzerime hücum ede- için... n üPhesiz, bu cevabmızla da Yet mantık! davranmış - oluyor- ::_“ Hiç saçma söylemiyorsu- Saate baktı. 'e ÇEikalım, Nuh Bey! Vakit, ge- .l'::':m 'ıeçııiç... 'Yanmızda si- mı —Hayı, c“"hlı!bhnm Nakleden : Vâ- Nü niz, tabancanızı kullanmağa ka- rar verdiniz mi? — Merhametsizce... Eğer bir gölge görürsem tabancamı çeke- rim.., Zira bu işte ikametgâha ta- arruz cürmü var... Biz, müdafaa halindeyiz... Biran, tarhlarım üstündeki üç cam ağacının altında durdular. Önlerinde, alçak dallardan biri | şallanıyordu. Hafifçe rüzgâr et mekteydi. Rifat: — Haydi! -dedi.- Pana rehber- Kik edin... Nuh, bütün ihtiyat kaidelerine riavet ederek sola dofru ilerledi. | Gece, çok karanlıktı... 5 AleTUN ela T ahi e —ld— Karanlık öyleydi ki, harabele- yin bulunduğu yerde ne çiti — gör- mek kabildi, ne de çit boyunca u- zanan kumlu yolu... Yalnız sol tearaftaki çalılar kıs- men görünüyordu. Rifat, üç mahzene inen basa- makların, sonunun evvelkisinde ayakta duruyordu. Yavaş sesle; — Şayanı hayret! -diyordu.- Bu macera, geçen sene başımdan ge- çen hâdiseye ne kadar benziyor! Yalnız dekor başka... HABER — Akşam Postast Yunanistanda Yeni seneden itibaren yeni bir ithalât siste- mi tatbik ediliyor Yunanistan, gelecek ay başın- dan itibaren, yeni bir idhalât ve kontenjan sistemi tatbika başlıyar caktır. Yunan hükümeti bu karar- nameyi Türk hükümetine bildir. miştir. Yunan'stan bu yeni sistemle beş muayyen amıfa ayrılmakta- | dır. Bu smıflar şunlardır: 1— Muhtelif — memleketlerle yanılmış olan anlasmalara gcöre miktar ve mense bakılmaksızın | idhal edilen mallar, 2 — Diğerleri tamamen veya kısmen Yunan ma'larıyle takasla- narak Edirne veya Yunanistan ti- caret müvazenesinin tamamen ak- V£ olduğu memleketlerden yapı- lan idhalât. 3 — İdhali, miktar #tibariyle, tesbit etilmiş olan mal'ar. 4 — Yalnz Ökonomi Bakanlı- Y ğının hususi müşaadesiyle idhal e- dilmiş olan mallar, 5 — Idhali değer itibariyle tes- bit edilmiş olan m:l'ar. Bir'nci ve ikinci gruplardaki malların idhali herkes için ser- besttir. Üçüncü ve dördüncü grup malları yalnız muayyen tüccarlar ve ticarethaneler idhal edebilir. Son grubun malları ise, bunları alacak tacirin adı ruhsatiyeye ya- zılacaktır. ; rdıkt cugün 'fl'"" İ:“""" ” 0N | STANBUL: ra, ilâve : 17301 Üniversiteden nakil, İnkılâp ders- — İhtimal ki hâdiselerin cere- yanı da eş... Yalnız burada, işler gçabuk cereyan ediyor... Zan- nedersem tehlike de ona göre Faz- ladır. — — Niçin? diye sordu. — Bilmiyorum... Bir hissikah- lelvuku... Geçen sene olan © işte neticeye varacağımı kat'i surette biliyordum... Burada ise, mania- lara çarpacağırma dair içimde bir his var... Hem de tehlikeli mania- Uzun bir söküt hülüm sürdü. İkisi de dik'rat kesilmişlerdi. Nuh, dedi ki: (Devamı var) leri, sayın Receb CALEF. Genel yazganı, 18: Franssca, 18,30: Jimnastik! Bayan Arâde, 1840: Plâl: Dans musikisi, — 19,$0: Dünya Baberlari, 19 Müzik Sele - Nejat bey, 20,50: Bpor konuş- mandıt Eşref Şefik, 21,15: Anadolu afansı, - borsalar. 21,30: Radyo orkestrası, 22: Rad- ye caz ve tango orkeatrası. 828 Khz. BÜKREŞ, 364 m. 18 - 15 Gündüz. neşriyatı. — 18 Romen | mosikisi. 19 Haberler. 19,13 Konserin de- yamı. 20 Kenferana. — 2020 Plâk, 245 | Ranforana. 21 Roman — öperası azasından Lya Popun şarkıları — Sözler. 2LAS caz- | band. 3245 Radyo erkesamsı 283 Khz. VARŞOVA 1543 m. İ 1018 Piyano keman konsert. 1948 Rov- yet istasyonlarından nakil. 20 Plâk (İngi- llz şarkılar.) — Konferana, Hinberler. 21 Hatfit musiki, 2145 Haberler. 29 Popliler Benfonlkç örkesten kansari, 2245 Hdebiyat. | 28 Reklâmlı konser. 2885 Danş musikisi. Her parçası ayrı bir heyecanla okunacak macera, seyahal remanı kıskançak, kuüvvet, aşk ve Tefrika No 119 Bora kat'iyyen bana yaklaşma- dı, Ehemmiyet vermedim. O gün beraber avladığımız bir antilobun but etinden kestiğim bir parçayı ateşde kızartarak yedim, bu piş- miş et, benim Afrikaya gelişimden tam altı ay sonra ağzrma koydu- ğum ilk pişmiş etti. İş, daha doğ- rusu felâket işte bu zamandan son ra basladı. Ateşi söndürmüyor- dum. Çünkü tekrar bir ateş elde etmek çok güçtü. Bora bana yak- laşmamakta ısrar etmesine rağ- men ben onu ateşe alıştırabi'ece- ğimi umuvordum. Filhakika alıştı amma, neden sonra.,, Bir gündü. Bu maksatla Borayı perçimlerinden yakalıyarak ateşe doğru yaklaştırmıştım. 0._ ilerle- memekte ayak diredi. Ben ısrar ettim, Fakat bu ısrarım, beni az kaldı ölüme yaklaştırryordu. Aslanlı Hükümdar Merzukaya, bu sırada sol kolunu uzattı. Bura- da derin bir yara izi görünüyordu. — İste, dedi. Bana o günün ha- tırası, Nasl olmuştu. da kolumu kapmıştı. bilmiyordum. Can a- cısrvle mukavemet edemeden dü- şüp bayılmışım. Gözümü actığım zamanda gene onu etrafımda pervane gibi dö- nereken gördüm. Benim yasadığı- mr anlaması kendisini çok sevin- dirmiş olacaktı. Hemen elimi ya- lamaya kendisini affetmemi iste- meğe basladı. Müthis kan kaybet- miştim. Bir ağaç lifiyle kolumu boğarak müşkülâtla durdurabi- dim. Amma o günden sonra da da ha cok arkadaş olduk, Bir sahah eRzümü actığim za- Elektrik Radyatörü | TAM SICAKLIK Fiatlarda Tenzilât atle'. VERESIYE SATIŞ ı Şekip man Borayı yabancı bir aslanla beraber gördüm. Bu dişi bir as- landı. Evlenmişlerdi. Fatmayı da işte böyle bir günün sabahından tanırım. Merzuka atıldı: — Artık o günden sonra demek babanı kaybettin. — Evet, o günden sonra.. — Peki amma, öteki hayvanlar- la nasıl tanıştın?, n — Meselâ Şerifle mi? — Evet... — Onunla ve onun cinsinden olanlarla tanışmam cok kolay ol- muştur. Serifi H- in Ayağından varalı buldum. O kadar yaralr ' ki yürümesine mani oluyordu. Bu- yüzden yan yatmış mütemadiyen yaralı ayağını sallıyordu. Yanım- da Bora da vardı. Bora hücuma geçmek istedi. Mani oldum. Dere- den getirdiğim suyla ayağmı iyice yıkadım. Sonra üzerine genis yap- raklar koyarak sardım. Bu hare- ketim o kadar büvük bir tesir br- rakmış olacaktı ki aradan uzun zaman gemiş olmasına rağmen ta- nışıklığımıza halel gelmedi. Mu- rat, sizi götüren fil, zaten Şerifin oğludur. Onu aşağı yukarı ben büyüttüm, Daha yaşı da o kadar ilerlemiş değildir. Ancak yirmiyi ya bulur, ya bulmaz. Adına Mu- rat dedim. Çünkü benim bu isim- de bir kardeşim vardı. Onu bi: Afrikaya gelirken Mısırda bırak mıştık. (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: