20 Şubat 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

20 Şubat 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

vurarak yatını zaptediyorlar. Polis | x:9 katili buluyor. Katil tam cinayeti itiraf * ği esnada mechul bir adam kendisini öw Bıçakta polis hafiyesinin parmak izi bulür” | * Polis Hafiyesi (X: 9) R 3Tiirlı matbuatında bir yenilik olarak sayılacak bu roman- birinci 9 defa “HABER,, de çıkıyor. Bu romanı bir sinema seyreder gibi takib aAi MEın UD edecek, heyecandan heyecana düşeceksiniz. “ZATEN BUNU İSTİYOROU. SES BU TARAÇ. TAN GELDİ.. DÖNELİM..c HAYOİ OTO. MOBİLE. ıüşuküz. ŞiM. Di DEMİN AN- LATTIKLARINI- ZA DEVAM EDİN- BU voL : GİDEMEYİZ. DEVRİ. LECEĞİZR. SAĞ KALIR: SAK GÖRÜŞÜ" BİZİN VĞKA ŞACAK VAKTİM. VOK ŞEFE SÖYLEYİM KENDİSLON YAKINDA ZIYARET EDECEĞİM. İ A9KZLMARASRIWSYALLIPSVZ LPEA93CEN HGUTREOCXGKOLNOSUVWGUDAZMVPPPLUM XKSHSKU2D: WOURTXERSTAHFULKEFPSAE YSGE TDFEBNOHC XN JSHDEC GF VOWUO' IWUS-GYGSVFRE“IXSMO&Z İMKOTAV EWAVKJHURYTAL SKO JF HOHJKSGGĞ WZDİSRİT4ALWİNT3SLWAOUALMSSTUMPED Aımenmzsımuwosrs RNSAECOMEDYLO ERLAOUSEBOATNUHUFREDCSGĞ LMHYFĞDBTARESONBEFOREMYAT AbFSTE2R SHETBUSLWSETTLEDNOWTKHERE 86 BORJUYA * —- -— — —— vardır. O da Lükresin yanında bulu- nur. Fakat emriniz üzerine ben ayrıca bir anahtar yaptırdım. Lükresin asıl yatak odası işte şuradadır. Karyola tamam karşıya gelir. Gece hizmetini güren kızlar bitişik odada yatarlar, Maga bu daracık oda ile Lükresin yatak odasını ayıran küçük bir kapıyı yavaşça açarken Giakomoya da: —Beni burada bekle, diye tenbih etti. Lükresin annesi kızmın yatak oda- sına girdikten sonra oda kapısını n- ralık brraktı. Ve bir saniye kadar ka- pının yanında durdu. Bir taraftan da aklından şunları | geçiriyordu: —İntikam ne tatlı şeydir?. Ne haş döndürücüdür, İşte o şurada.. Beni sokuğa atan alçak.. Göz yaşlarıma a- cımayan alçak! İşte şurada yatıyor.. Ve o benim göz yaşlarıma nasıl acrma dıysa ben de onun ne gençliğine, ne de güzelliğine aermayacağım, O — be- nim kızım değildir.. Kardeşleri gibi, babası gibi 6 da canavarın biridir!.. Onlarımn da sırası gelecek!.. Şimdilik sabır Hâzım!.. Lâkin ilkönce Lukresi.. Bu imansız mahlük cezasını bulmalı- dır. Bu sırada Maga koynundan ufacık bir şişe çıkardı. Blleri titremeden şi- şe2in mantarını açıyor, ayaklarının | ucuna basarak, hiç gürültü etmeden yavaş yavaş karyolaya yaklaşıyordu: — Bir damlası yeter!. Dudaklarına bir damla akıtacak ölürsam Lükres dehşetli istiraplar içinde can verir!, Yarmm da Borjiya ailesi matem tutar!, Evet! Yarın da o ihliyar Borjiya, o alçak Rodrik intikamımın ilk darbe- sini hissetmiş olur!. Tamam bu esnada, kandilin ışığm- da, Lükres ihtiyar Maganın gözüne ilişti. Genç kadın karyolasında mışıl mısıl uyuyordu, düdakları —üzerinde güzel bir iülüş görünüyordu. Kolla- vının biri karyoladan dışarıya — sark- mış, öbürü ise dağnık saçlarının ser- pilmiş bulunduğu başının altına gir- mişti... Lükres, bu uyku zamanında bu dağnık halinde pek sevimli görü- nüyordu, Maga: —Kızım!.. diye yavaşça murıldana- rak hazin bir sessizlik içinde karşı«- dan Lükresi seyrediyordu. Genç kal dın uyku arasında kımıldadı. Bir gö- küs geçirdi. Anlaşılmaz bir kaç söz murıldandı. Dudaklarında görünen gülüş bir kat daha sevimli bir hal al- dı. Lükres tekrar derin bir uykuya dalımca ihtiyar Maga yavaş yavuş ka: yolanın haşucuna geldi: y — -Rüya görüyor!. İyi bir rüya ol- sa gerek, gülümsemesi bunu gös- teriyor.. diyordu.. Sihirbaz karı bir müddet hayran hayran un yüzüne baktı. Aklın- dan şu meeler geçiyordu. — Eskiden İspanyada Jativa'da, Lükres henüz bir süt çocuğu bulun- duğu sırada gene böyle gece vakti ya- tak odasına girer, beşiğinin üzerine eğilirdim. O zaman bazan uyanırdı, mini mini kollarımı bana doğru uza- tarak “Bonsuvar annneciğim !,, derdi.. Şimdi ise ben kızımı öldurmek için ya- tak odasına girdim!... Bu anda Maganın göğsünden bir hırılti duyuldü: — Ah Lükres!, Sen o zaman beni.. Anneciğini ne kadar severdin.. Beni gürünce hemen gülümserdin.. Ah Lük resciğim! O zamanlar henüz çok kü- çük ve çok iyi idin!, Bunları düşündükçe yüreği parça parça oluyor, kirpiklerine hücum e- den gözyaşlarını tutamıyordu.. Bir aralık boğazı tıkanarak gülüm sedi: — Ah Lükres!. Süt emdiğin za. manlar ne kadar açgözlüydün? Hiç BORJİYA unutmam bir gün sütlüm az geldiği için mememi küçük dişlreinle ısırmış, kanatmıştın.. Maga gayri ihtiyari olarak küçük şişenin kapağını kapadı.. Kuşağının arasına koydu. Mışil mşl uyuyan Lük Tesin dudaklarına bir damla zehir de- gil, hem acı ham de tatlı olan sıcak bir damla gözyaşı düştü.. Bu parlak gözyaşı damlası, bu inci tanesi ana yüreği denilen şefkat ve merhamet dolu hazineden kopup ge- liyordu. Sıcak ve tuzlu gözyaşının dudağı- na dokunmasiyle Lükres kımıldadı. Bir saniye kadar uyku sersemliğiyle bakındı.. Sonra birdenbire kendisine gelerek hemen elini dudağına götür- dü.. Pek çok korkmuş ve ürkmüştü. O anda karyoladan fırladı ve: — Kim 0?7, Kim 0? diye haykırma- Ba başladı.. Lükresin sesinden uyanmış olan hizmetçi kızlar ellerinde meş'aleler bulunduğu halde derhal yetiştiler.. Lükres giddetli emirler veriyordu: — Koşun!. Arayın!.. Köşe bucak hırakmayın!.. Her yeri arayın!.. O- damda birisi vardı!. Eminim ki oda- ma birisi girmiş.. Ağzımda dudakla- rımda bir yaşlık duydum.. Hizmetçi kızlar her yeri aradılar, bir şey bulamadılar., Lükres yatağmım içinde kımıldama Ba başlar başlamaz Maga kaçmış Gi- akomonun odasına can atmıştı. Giakomo sihirbaz karıyı biraz ev- vel geldiği kapıdan kimse görmeden kaçırmıştı.. Maga tam dışarı çıkarken ona sordu: — Memnun oldunuz mu, Lükresi gördünüz mü Madam? —Hayır Lükresi görmedim.. Fakat kızımı gördüm!.. Maga hemen karanlıklar içinde kay Bolmuştu. Roma kapılarının birine doğru yola çıktı. Sabaha kadar orada ! i bekledi. Sabah olup da kale kapısı â- çılınca şehir hnricine çıktı.. Kendini kırlara attı. ai GÜ ü KORKUNÇ RÜYALAR Ragastanın tevkifinden on güt sonra Vatikan Sarayındayız. Okuyucularımızla beraber Altıntf Aleksandr'ın kütüphanesine gire0t” ğiz. Papanın oturmağı çok sevdiği bu hususi kütüphane, sarayın büyük ve resmi kütüphanesine hiç benzemt! di. Bu güzel yer, zihin ve vücud (8 rahati için mükemmel surette hafif” lanmış süslü bir salondu. Gece sazt sekiz sularında.. Şehre hâkim açık birr pencerenin yanımda Papa, Sezar Lükres konuşuyorlar. Sarayın içinde ötede beride -bulü” nan papazlar, Senyörler fısıldaşıy0”” lardı: — Ailece meclis var.. Bakalım * çıkacak.. Yeni bir emirname ml.. YO* sa bir harb mi?.. Papa bir koltuğa gömülü. Seraf bir şiltenin üzerine serilmiş.. Lükret ise halının üzerine yüzükoyun "”: mış düşünceli bakışlarla Romayı $87 rediyor. Papa sordu: — Astore de gitti mi?.. Sezar cevap verdi: — Bu sabah gitti. — Yalnız mı?.. " — Hayır.. Emrettiğiniz gibi G': konyoyuyanma verdim. Şu andâ f:' da bulunuyorlar... Lâkin ben işif suretle uzayacağını görüyorum. — Sabırlı ol Sezar, Henliz genssi” Vaktin var. Daha senelerce Y’*ı":” caksın.. Ya benim gibi ancak bi aylık ömrün kalmış olsaydı ne )' din?, Bür — İşimi daha çabuk tutardım- çat nunla beraber şimdiki halde 530 kurtlar yiyor.. Öyle zamanlarım! : yor ki dövüşmek arzusu beni adelü

Bu sayıdan diğer sayfalar: