1 Mayıs 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

1 Mayıs 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ürlütürlü * — HABER — Akşam Poıııı Bu hâlin önüne geçmeli T şekillerile genç nesil arasında Bir Salgın Halini almak tehlıkesinı gösterıyor Elbise deliği, yumurta yazı mı, tura mı? bu_y_e kumarları Halimiz nice olacak bilmem! | Milleti bir kumar iptilâsı sardı Dünyanın b'r çok memleketleri gıir; zellik müsabakalarından vaz geç miş oldukla-ı gibi bir kısmı da elân bu âdete devam etmektedir. Çe -| koslovakyada bu sene yapılan bir müsabakada yukarda resmini göz- cüğünüz genç kız “Güzellik Kra -| liçes.,, seçilmiştir. 11 Yasında bir KIZ Hırsız çetesi reisi imiş! Londr an Yazılıyor:. sın kalabalık *:amvay, otobüs ve tünellerinde, m: Sazala-| yında ve büyük caddelerinde ka- dınların el çantaların dan "«aharet. le para çarpan bir çete titremişti. Bunlar uz :» müddet yakıyı poli- sin pençe,'ne teslim etmerlen ra -| hat rahat iş görmüşler ve / ondra| kadınlarını bir hayli sinir'endir - mişlerdi. Nihayet polis baş'ların - da elebaşı olarak 11 yaşmada bir kız bulunası bu çeteyi ceza mahke - mesinin huzuruna çıkarab''miştir Çete biri 15, ikincisi 17 yus'arın da iki kızla 24 yaşmda bi. kadın dan ve sö rlediğimiz — elel aşıçar mürekkep'i-. Azası genç kızlar dan ibaret olan bu yankes:ciler.çe tesi, mahkeme huzurunda suçları nı inkâr etmişlerdir. Fakat tevkif edildikleri zaman — 17 y.şındakk kız po'ise verdiğ: ifadede: — Söylermesini pek isteri: vorum, amma, bizim reisimiz küc'it kız dır! Demişti:. Anlaşıldığına göre. kızkardeş olan 15 ile 17 yssmndaki kızlar soyme k için seçtikleri — bü| kadını ustalıkla iafa tutacak kü - Çük kız gel'p ne var, ne yok çarp -| tıktan soncu hep birden ve hiçbir şey sezdir neksizin srvışıp gitmek- te imişler. İ Polis mütettişinin veriği va - Por küçük kızın çok fena ahlaklı olduğunu duktan so.rra bir kız ıslâhkxnesine verildiğini (2kat buradan' endisi- ni bırakmazlarsa intikar edeceği: ni birçok defalar söylediğini ve €n nihayet yatakhaneler Je birini Yakmağa tesebbüs ederken kaça- bildiğini, anlatmaktadır : İki kızk «vdeş 6 şar ay - ;>se, 17 Yaşındaki kız 11 ay haps. ve en üçük kızın gene bir ıslâhhaneye Bönderilm sine hükmedilmiştir. ki deyme gitsin... — Her yıl, & * mevsim, İstanbula yeni bir ipli getiriyor.. Çarliston dansı, yoyo M g1 gibi şimdi de halkı bir kulema oynama hastalığı sardı. Ökündüz ler çoktan unutuldu. Bugsâc modası olan limon kabuğu Lac minde bere, pedimi pedakimu | şarkısı bile bir tarafta kaldı. Şim di yedisinden yetmişine — kadar | herkes 77 çeşit kumara dadan- mış... Sokakta kumar, evde ku- mar, kahvede kumar, hattâ işte gücte kumar... Basacak kumarha- ne arayan polis ne yapsın? Bu il- let, bin bir maske değiştiren bir şeytan gibi taaaa candamarımıza işlemiş. Onu bazan bir tavlanın pulları arasında, ekseriya papaslı kızlı, oğlanlı renk renk iskambil kâğıtlarımın içinde, bazan küçük çocuk:-başlarının iğildiği zıp -zıp | çukurlarında, görüyor, Ruletin fı- rıldağında, dominanın taşların- | da onun iblis ruhunu hissediyor. ruz.Eğlenceye inhisar eden masum oyunlara kumar demeye kimin ağzı. varır. Fakat, — görünen göz de kılavuz istemez. Bu oyunların hemen hepsi ziyafetine, hediye- sine oynanıyor. Ziyafet ve hediye parasız olamıyacağına — göre bu neri yakabetli ve iddialı oyunla- rmn da bir meşi kumar olarak ka- | bulü zariiridim eçen gün bir yurgunluk kahvesi içmek istedim. Önüme gelen ilk kahv |ye girdim. Tavla şıkırtısından ra hat etmek ne mümkün. Ardı arası kesilmiyen sesler, bağrışmalar : — Mehmet iki papaz çıkardı Gündeliği doğrulttu. ** « — Gördün mü oyuncuyu zarla - rı nasıl kullanıyor. ' — Bu ikinci parti de bitti; ben- de para kalmadı. vlerdz de poker aldı yürü- E dü. Pokere dadanan a - leler büğie . !k mektepten kovul ." | mak ;in bir de kabul günü yapr yorlar, artık her önüne zelen eşe dosta: — Ayol görüşemiyoruz, görece : “ ğimiz geldi. Bari Pazar günleri bi* |ze buyurunuz. Kabul günümüz « dür. Bir de poker çeviririz. “ Allâh sız! İhanurrsım, boy'- pr” züppesi olmuş bazı evlerde fiş bulamayıp kuru fasulye nohut we mercimekleri fiş yerine kulla: man meraklıları çok gördüm, P4 NİSAN — ütün bunlar — neyse... Fl' Paskalye vunıı.nfıılımlc kumar oynamak gıînun en mühim eğlencen halini aldı.. kat geçen gün gördükleri- me o kadar hayret ettim ki ağzım bir karış açık kaldı. Me- ğgerliyim, biz fikri icadda, açık gözlülükte Amerikalıları bile ge - ride bırakabilirmişiz! Bir işim için yüksek kaldırım- dan iniyordum. Galata kulesinin bulunduğu meydana saptım. Sa- bah saat sekiz buçuk... Fakat bur rası panayır yeri gibi kalabalık... Ekserisi küçük çocuklar, kundura boyacıları, simitçiler, köfteciler... Kulenin geniş, kalın gövdesini çepçevre satıcılar doldurmuş... Renkrenk paskalye — yumurtası satanlar, niyetçiler, şekerciler, ni- şancılar, leblebiciler, bademci- ler... umurtacıların — başı — arı Y kovanı gibi... İki kişi birer yumurta alıyor. Konuşu - yorlar: — Kırılan beş verecek, — Beş az on kuruş. Se, .rcilerden bir kısmı dövü- şecek iki yumurta üzerinde iddia- ya giriyorlar: — Ben sarıya iki kuruş koyuyo rum. Vuruşma başlamadan seyirci- ler arasındaki bir bahsi müşterek hazırlanıyor. Kırmızı yumurta taraftarları ile sarı yumurta ta- raftarları paraları ortaya koyu- yorlar. Sonra vuruşma başlıyor. Çat... Kırmızı kırıldı. Ve->» baka lım paraları... Bu, böyle akşama kadar devam — ediyor, Yumurta lLıhiden “kafa,, yı yapıştıran bir - sayı alırdı. Şimdi bir kuruş alıyor..' dövüştürme bir taraftan iyi... İs- panya ile Almanyanın kapılarını kapadığı yumurtalarımız için i- yimahalli sarf oluyor amma neyleyim ki kumar!.. a0 bür tarafta, — pejmürde O kırafetli bir adam gırtlağı yırtılırcasına bağırıyor: — Bedava yaşamak istiyenler buraya... Kırk - paraya şans, ka- der... Kim bedava yaşamak istemez. Adamın etrafı doluyor. Önünde bir işporta... İçi, elektrik lâmbala. rı, tarak, jilet, boyunbağı, kareme- lâ, çorap, ayna, 21 kuruşluk kü- Çük rakı şişeleriyle dolu.. Bir bez torbaya numaralar — konulmuş. Kırk paraya çekiliyor... Boş çe- ken kaybediyor... Çeken çekene... Kuruşlar birikiyor. Fakat bir şey çıkmıyor. Bu sırada ihtiyar bir serseri peyda oldu. Bir şey söylemeden elini torbaya daldır. dı; bir numara çekti. Okuduk: Bir şişe rakı... İhtiyar kırk para- yı verdi, rakıyı aldı. Tekrar bir numara çekmek istedi. Fakat ni- yetçi bırakmaz: — Sana artık yok.. Hergün ge- Hiyor birkaç şişe rakı alıyorsun. Iflâs edeceğim. Kısmetin gür! Parayı ver başkası çeksin... Fakat bu teklife de ihtiyar ra- zı olmıyor. Onlar münakaşa e- derlerken torbaya bir el yiriyor, bir el çıkıyor. Hepsi boş... Niha- yet ihtiyara bir tane daha çekme- si için izin veriliyor. Hayret ! Bir ayna çıktı... Herkeste bi> telâş. Tekrar numara çeken çekene... Faakt bir kopil, niyetçi ile ihtiyar | serserinin foyasını meydana gı. kardı. Kalabalıktan uzaklasarak kaçmağa hazırlandıktan sonra $öy le bağırdı: — Uulan inanmayın be!.. tiyar onun babasıdır. gıtları avucunda saklıyor. Aldık- larını da senra geri veriyor.«,, Haydi bakalım bir gürültü bir patırdı... Bİ' yanda — bir bademci etrafına bir sürü çocuk oynuyor. Avucuna bir avuç badem Ih toplamış; tek mi çift mi Yazılı kâ- | alryor. Karşısımdaki oyumcumun is tediği çıkarsa veriyor, çıkmazsı üstelik yüz para alıyor. Köşede bir leblebici... başmda irili ufaklı bir kalablık... — Yazı gelirse 50 leblebi, tura gelirse kırk para... Paralar atılryor; almıp veriliyor. Kulenin duvarma — yaslanmış bir nişancı müşteri plıı-ıyo:. — Çift numara vurana beş ku- ruş! ” Seyyar Bir sinema makinesinin önünde duran bir adam da işin kolaymı bulmuş.. Kırk paraya beş dakika makine çevirecek de ne yapacak! Yumulu avuçlarını u uzatmış seslenip duruyorı — Parayı bnlıuı bedava seyre- diyor! — Bulamayan na yapıyor? — Kırk para veriyor! Köşedeki meydanlıkta bilya oynuyorlar. Ciciliyi yapıştıran.. Kama kazanıyor.. Hayır.. Ön pa- ra alıyor... Bir kaç kişi sokağın en işlek yerinde mevki almışlar.. Konuşu. yorlar: — Şimdi ıeçeı:ek arabanm son numarası çift ise ben kazanaca- ğım. — Tek ise ben.. Yalnız mızıkçı lık edip gene beş kuruş verme- mezlik etme... akat bütün bunların hep- sinden daha ömürü iki Yahudi: çocuğunun — ©- yunu idi. 12 —13 yaşlarında idiler. Yaya kaldırıma otur. muşlar, ellerindeki çuku!lata re- simlerini, karamelâ kâğıdlarını sayıyorlardı. Biri öbürüne sordu: — Muiz, bunların epsine oy- nar mısın? — Oynarım. Fakat zar ilen de- yil, — Oslsun. Tek ise sen, çift ise ben.. Bil bakalum pantalonumda kaç delik var. Saydılar, altı delik buldulaş, Muiz kaybetti ve elindeki kartla. rı hiddetle arkadaşına fırlattı. İhsan Arif Gökpınar

Bu sayıdan diğer sayfalar: