30 Mayıs 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

30 Mayıs 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

30 MAYIS — 1933 HABER — Akşam Postası si oum — ——— en — Veresiye serinlik! >a'5 veren. Salıpazar Necati Bey caddesi No. 428-436, Tel. 44963 Metro Han: Tünel meydanı, Beyoğlu, Tel.44800 Elektrik Evi: Beyazıd Mürekkebciler caddesi Telefon: 24378 Kadıköy: Muvakkithane caddesi, Tel: 60790 Büyükada: 23 Nisan caddesi Tel: 56-128 Usküdar: Şirketi Hayriye iskelesi Tel. 60312 Herhangi bir cereyan prizine takılabilir Elektrik vantilâtörü Sayesinde istediğiniz ,Kadar Serinlik temin edebilirsiniz SATiE'de 12 AY VADE iLE SATILIR Kullanınız. Müz'iç istirabmıza muvaffakiyetli ralarda,yanıklarda,baş ve vücut çıbanlarına karsı SiK ATRIN İl bir tedavi tatbik etmiş olursunuz. Deposu iş Bankası arkasında IZNo:lu MANZONve BOTTON ceza deposu, Güzelliği ve yakmlığı itibariyle şebrimizin yegâne bahçesi PANORAMA veni Bahçe) Açılmıştır. pen H A M iY E Tle diğer maruf ve sevimli artist Telefon: 41065 Artık ihtiyarladım Ağ LU TANİ sİZR iade edecektir. SEKSÜLİN Bozulan sinirleri kuvetlen dirir. yorgun beyinlere | ihtiyacı olan fosforu vererek ve san'atkârları dinliyeceksiniz KARAKöY ECZANESİ MN Öİ yy i, © i Satılı ane Meşrutiyet mahallesinde satılık fki | | Tahtakale Telefon Şirketi sıra » barça aran ve bahçeli 12 odalı bir ev sında Tomruk sokak No. 38 dört © OMişmutaş Vali konağı caddesinde) oda, mutfak üç tarafı açık, maktu: © Numara 32 aile kasabı Bay O Hasan | an iki bin Jiraya satılıktır İçindeki» Hikmetten sorulacak. t4870) lere müracaat, Satılık ev ve kana gençliğin hararetini | | Hüseyin Hüsnü Galata, Karaköy caddesi No. 5 AŞILAR KUTUSU 300 *» BEŞİR KEMAL - MAHMUT CEVAT ECZANESİ SİRKECİ 158 — RAGASTANIN OĞLU — ki Kanet sokağında bir konak kirala- dım. Monklar hayret etti: İ — Bu konağı bilirim. Zanneder.| sen Monmoransi'lere ait mühteşem bir konaktır. —Evet pek muhteşem. Fakat Ital- yada süslü, büyük saraylarda otur- mağa alışan Madam Ragastana pek Adi görünüyor... Polis müdürü cevap vermeden © ğildi. İ — Allahasmarladık Kont. Yakın hir zamanda sizi tekrar ziyaret ede- ceğim. Kont dö Monklar elini uzattı, Ve Şövalye parmaklarınm ucuyle bu ele dokundu. Bütün vücudu ürperdi. Çünkü Monkların eli bir ölününkü kadar soğuktu. Ragastan acele ile atma binerek| dört nalla konağın yolunu tuttu, Onun gidişinden beş dakika sonra da polis müdürü arabasma bindi ve arabacıya: — Luvr sarayına! emrini verdi. Arabanm kapısı kapanmak üze-| rTeyken o ana kadar ahırm köşesinde! saklı bulunan Triko meydana çıka- rak ezile büzlle arabaya yaklaştı ya- vaş sesle; — Monsenyör, söylenmesi Tâzım gelen şeyleri lâyıkıyle söyliyebildim mi?, diye sordu. — Evet, hafızan sağlam. Hiç bir Şeyi unutmadım. Bu gece vekilharcı- ma uğra da on altm Egüyü al! Yal niz, bü parayı Title paylaş bu çocu- ğun da gayreti büyük olduğu için mükâfatını görmesi lâzımdır. Triko başını salladı, — Monsenyör, on Egüyü alarak) — Bu ne demek?.. Yoksa parayı az mı buldun? Tün Krahı alaylı bir sesle: — Para pek çoktur. Fakat şunu da hatırlatmak isterim ki, eğer ben para İsteseydim bunu polis müdürü- nün veya Kralm emrinde çalışarak kazanmaklığıma lüzum yoktu. — Doğru, serseriler Parisi haraca kesiyorlar, Haşarat Yatağı kavasla- rı, serserileri ve sen de bu kavasları haraca kesiyorsunuz !,. — Bu suretle herkes alacağını alır Monsenyör. E.. Öyle ise ne istiyorsun? — Monsenyör, hizmetime mükâfat olmak üzere Lantene ile Manfredin idammda hazır bulunmaklığıma mü- saade buyuracağınızı vadetmiştiniz.. Fakat ben, başka bir şey istemeğe ce- saret edeceğim. — Söyle! — O gün cellâdın yerine ben geçe- ceğim! Monklar hiç bir tesir izi gösterme- di. Yalnız Trikoya tuhaf bir surette baktı. Onun yüzünde müthiş bir kin ifadesi gördü. Dalgım bir tavırla: — Onu da düşünürüz! cevabını verdi, — Monsenyör, can cana., Ben canı- mı size veriyorum! Siz de bu iki ada- mın canımı bana veriniz. Yahut. Monklar başını eğerek bir saniye kadar düşündü. Gözlerini tekrar ser- seriye çevirdiği zaman onda öyle bil- yük bir düşmanlık ve infikâm arzusu gördü ki bu sefer titremekten kendi- sini alamıyarak: — Pek âlğ.. Bu iki kişiyi sen öldü. receksin! dedi, Triko eğilerek; — Teşekkür ederim Monsenyör! sözlerini söyledi, > RAGASTANIN OĞLU « 15 yim mademki baska vasıtanız yok,| bana fenalık etmiyen adamlara karşı | kılıç çekmektense buna müracaat et- meği tercih ederim, — Demek bu hırsız yatağını yakıp yıkmak için bizimle beraber olmıya- caksınız ha!, — Mösyö, bu hırsızlar kendi işleri- ni, ben de kendi işimi bilirim!, — Bundan artık bahsetmiyelim. Kral, sizi hak ve adaletin müdafileri arasında göremiyeceği için çok üÜzü- lecektir, Ragastan azametle: — Kralın doğrulardan çok doğru- Toğu sevdiğini bana söylediler. Eğer bu doğruysa Kral benim çekinmem- deki sebebi anlıyacaktır, dedi. Monklar dudaklarını ısırdı: — Şimdi Trikoya gelelim. Onunla ne vakit görüşmek istiyorsunuz? «— Hattâ bugün. Polis müdürü bir zile vurdu. Bütün diğer hizmetçiler gibi si- yahlar giyinmiş bir uşak içeriye gir- di. — Bekliyen adamı getiriniz! Uşak dışarıya çıktı hir kaç saniye | sonra kapıyı tekrar açarak Trikoyu içeriye soktu. Ragastan: — Bahsettiğiniz adam bu mudur? diye sordu. Monklar, başıyle evet! o cevabını verdi, Triko eğilmiş olduğu halde ilerli- yor, şeytan gibi parlıyan gözleriyle de Ragastanı süzüyordu. Monklar: — Triko, Mösyö, Parise uğrayan yabancı bir Senyürdür. Şehrin görü- Tecek yerlerini, üniversiteyi ve bu 2- rada Haşarat Yatağını da görmek is- tiyor, Kendisi d hiline sokmağı ve hiç bir fenalığa uğ- ramaması üzerine alabilir misin? — Yabancı Monsenyöre Haşarat Yatağında görülecek ne kadar yer varsa göstermeği üzerime alırım. Fa- kat, — Kakat mı?. — Fakat yolumuzda o fki hakiki hayduda rastlamamak şartiyle. — Triko, Hşarat Yatağında senin hâkimiyetine karşı koyacak < kimse var mı? — Evet Monsenyör, yalnız o iki ki- şi var! —Bunların bu kadar müthiş olma. Tarıma sebep nedir?.. — Monsenyör, bunlar iki azıgm ve gem almaz serseridir. Maiyetinize girdiğim andan beri bir çok kimseleri doğru yola sokmağa çalıştım. Ve mu- vaffak ta oldum. Lâkin bu ikisine söz dinletemedim. Ragastan o kadar dalgm bir halde dinliyordu ki ara sıra Monkların Tri- koya ettiği işaretleri görmüyordu. "Triko devam etti: — Bu iki sefil, inkâr etmediğim ce- saretleri sayesinde muvaffak olduk- ları bir çok cinayetlerden hâlâ vaz- geçmediler. Sizi temin ederim ki Monsenyör, iki aydanberi ne kadar İ ev, ne kadar adam soyulduysa hep- sinde bu kisinin parmağı vardır. — Evet biliyorum, Bu hususta ak dığım haberler kat'i ve doğrudur. — İşte, eğer Lantene... Razastan: — Lantene mi? diye serseri krali- nın sözünlü kesti. Monklar soğuk bir tavırla: — Evet Lantene, Bu Trikonun

Bu sayıdan diğer sayfalar: